Sanal mekanın anısı: Orada ol[ma]mak ve arada olmak
Sanal mekanın anısı: Orada ol[ma]mak ve arada olmak
Dosyalar
Tarih
2025-02
Yazarlar
Bayrakçı, Zeliha
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan mekân, gündelik hayattaki deneyimlerle ilişkili olarak belleğe yerleşir ve anıların bağlamını oluşturur. Dolayısıyla kişinin geçmişinin bir parçası olan mekân, bir anımsatıcı işlevi görür ve geçmişin canlanmasını tetikler. Araştırmacının daha önce bulunmadığı bir kentte yaptığı gezinti sırasında karşılaştığı bir mekan hatırlamanın gerçekleşmesine neden olmuştur. Bu noktada, araştırmacı daha önce bulunmadığı bir mekanın hatırlamayı tetiklemesini sorgulamaya başlamıştır, çünkü bir mekanın anımsatıcı olabilmesi için kişinin geçmişinin bir parçası olması gerekir. Diğer bir ifadeyle, araştırmacı geçmişte o mekanda bulunmuş ya da bir şekilde karşılaşmış olmalıdır. Öyleyse araştırmacı bu mekanla nasıl karşılaşmıştır? Bu soru, araştırmacıyı geçmişte izlemiş olduğu bir filme ve filmin sanal mekanına götürmüştür. Geçmiş deneyime dönüş ve karşılaşılan sanal mekan, çalışmanın amacının ortaya konulmasına aracılık etmiştir. Bu bağlamda, karşılaşılan bir mekanın tetiklediği hatırlamanın sorgulanması ile başlayan araştırmanın amacı, bellek ve sanal mekan arasındaki ilişkinin sorgulanması ve tanımlanması olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı doğrultusundaki sorgulama, bellek ve mekan arasındaki mevcut ilişki içerisinde sanal mekanın izlerinin aranması ile başlamıştır. Bellek ve mekan arasındaki ilişki bağlamında yapılan literatür araştırması sırasında çoğunlukla fiziksel mekanlar ile karşılaşılmıştır. Bu nedenle, bellek ve sanal mekan arasındaki olası ilişkilere dair sorgulama, bellek ve mekan arasındaki ilişkinin fiziksel mekanın ötesine taşımayı da amaçlamaktadır. Karşılaşılan bir mekanın tetiklediği hatırlamaya dair sorgulama ve sorgulamaya eşlik eden şahsi-diyalog, çalışmanın amacının belirlenmesinin yanı sıra metodolojinin belirlenmesinde de rol oynamıştır. Araştırmacı, araştırmanın metodolojisini heuristik sorgulama ile ilişkilendirmiştir. Bunun nedeni, heuristik sorgulamanın öznel insan deneyimlerine odaklanması ve araştırmacının otobiyografik bir deneyim aracılığıyla ilgilendiği bir konuyla ilk bağlantısı ve ilk karşılaşmasından doğmasıdır. Dolayısıyla araştırmacının öznel deneyimi ile başlayan sorgulama, araştırmacının öznel deneyimleriyle devam etmiştir. Yaşanan hatırlama sırasında araştırmacı kendisine çeşitli sorular sormuştur, diğer bir deyişle kendisi ile bir diyalog kurmuştur. Bu şahsi-diyalog bir şahsi-sorgulama sürecidir ve bu süreç araştırmacının geçmiş deneyimlerine dönüşlerine dayanmaktadır. Bu bağlamda, araştırmacı çalışma sürecini bir şahsi-diyalog olarak tanımlamıştır. Dolayısıyla süreç boyunca, araştırmacı kendi deneyimlerine geri dönmüştür. Geçmiş deneyimlere geri dönmek ve onları betimleyerek yeniden yaratmak çalışmanın veri toplama yöntemi olarak kabul edilmiştir. Heuristik arayışta, geçmiş deneyimin yeniden yaratılması, deneyimi yaşayan kişi tarafından deneyimin eksiksiz bir şekilde betimlenmesini dayanır. Bu bağlamda, araştırmacı betimlemeleri yapmak için geçmiş deneyimleriyle ilişkili kişisel notlarından yararlanmıştır. Elde edilen veriler (hatırlamalar), şahsi-diyalog olarak görülen tez sürecinin tez metnindeki yansımaları olarak görülmüştür. Bu bağlamda, veriler tez metni içerisinde tezin anlatı kurgusu ile ilişkili olarak konumlandırılmıştır. Tez metni içerisinde karşılaşılan hatırlamalar, bir durumu, bir olayı açıklamak ya da örneklemek amacıyla tez metninde yer alırken 'Arada Olmak' başlıklı bölümde yer alan hatırlamalar, ortaya konulan varsayım bağlamında, deneyimsel anı ve sanal mekan arasındaki ilişkiyi ortaya koymanın araçları olarak kullanılmıştır. Tanımlanan hatırlamalar, ortaya konulan varsayım bağlamında analiz edilmiştir. Bölüm kapsamındaki verilerin analizi, araştırmacı tarafından 'tamamlanma' olarak adlandırılan analiz seti aracılığıyla yapılmıştır. Çalışmanın amaç, varsayım ve metodolojisi içeren 'Giriş' bölümünün ardından mekânın bellek ile kurduğu ilişki bağlamında yapılan literatür araştırması, çalışmanın 'Bellek, Mekan, Hatırlama' başlıklı ikinci bölümünde; 'geçmişi koruma ve geçmişin varlığını sürdürme', 'imgeleştirme' ve 'geçmişin parçası olma ve geçmişi canlandırma (hatırlatma)' olarak adlandırılan alt başlıklar kapsamında özetlenmiştir. Bir mekanla karşılaşma sonucu gerçekleşen hatırlama ile başlayan sorgulama bağlamında, 'Bellek, Mekan, Hatırlama' başlıklı bölümün odağı 'geçmişin parçası olma ve geçmişi canlandırma (hatırlatma)' alt başlığının kapsamında ele alınan mekanın anımsatma işlevidir. Bir mekânın anımsatıcı olarak işlev görmesi, o mekânın kişinin geçmişinin bir parçası olduğunu gösterir. Bir mekânın kişinin geçmişinin bir parçası olabilmesi için, kişinin geçmişte bu mekanla bir şekilde karşılaşmış olması gerekir. Çalışma kapsamında geçmişte yaşanan bu karşılaşmalar doğrudan ve dolaylı karşılaşmalar olarak ele alınmıştır. Doğrudan ve dolaylı karşılaşmalar, mevcudiyet ve bellek kavramları ile ilişkilendirilerek tez çalışmasının dayandığı kavramsal ilişkiler ortaya konulmuştur ve kavramsal ilişkiler paralelinde çalışmanın strüktürü oluşturulmuştur. 'Orada Olmak: Deneyimsel Bellek' başlığı kapsamında konu edilen doğrudan karşılaşma, yaşanan deneyimin ya da olayın mevcudiyetinde olmak ile ilişkilidir. Bir şeyin mevcudiyetinde olma, onunla eş zamanlı ve paylaşılan bir yerde olmayı ifade eder. Bu bağlamda, yaşanan olayın ya da deneyimin mevcudiyetinde olan kişi, olayın ya da deneyimin şahidi olarak oradadır. Kişi, kendine şahidi olarak (özne) ya da başkalarının başına gelenlerin şahidi olarak orada olabilir. Tanımlanan her iki şahitlik durumunun sonucunda kişi, deneyimsel anılara sahip olur. Deneyimsel anıların hatırlaması, genellikle şimdiki zamandaki bir uyaranın (mekân, ses, koku, vb.) tetiklemesiyle gerçekleşir. Hatırlama sırasında geçmişte yaşanan olay ya da deneyim ile ilişkili olarak kişinin zihninde bir anı-imge belirir. Geçmiş ile ilişkili olarak anı-imgenin bir parçası olan mekân ise bir zihinsel mekandır. Zihinsel mekân olarak tanımlanan, zihin tarafından yaratılan ve fiziksel mevcudiyeti olmayan sanalmekandır. 'Orada Ol[ma]mak: Orada Olmayan Mekan ve Aktarılan Anılar' başlığının odağında yer alan dolaylı karşılaşma; bir olay, deneyim ya da mekân ile medya aracılığıyla karşılaşma olarak ifade edilmiştir. Dolaylı bir karşılaşma yaşayan kişi, doğrudan karşılaşma ile karşılaştırıldığında farklı bir şahitlik (ikinci elden şahitlik) konumundadır. Medya aracılığıyla şahitlikte, kişi şahit olunan olayın ya da deneyimin mevcudiyetinde olmayabilir (şahitlik durumu medya türüne bağlı olarak değişkenlik gösterebilir). Örneğin; film ya da fotoğraf aracılığıyla şahit olunan olayda kişi olayın gerçekleştiği zamanda ve mekânda mevcut değildir. Olay, filmin ya da fotoğrafın sanal mekânında ve geçmiş zamanda gerçekleşir. Dolayısıyla kişi, olayın mevcudiyetinde, diğer bir ifadeyle olayın gerçekleştiği sanal mekânda-orada mevcut değildir. Ancak kişi medya aracılığıyla hiç bulunmadığı mekanlara, yaşamadığı olaylara ve kendisine ait olmayan deneyimlere dair anılara sahip olabilir. Bu nedenle, medya tarafından yaratılan sanal mekanların, deneyim ve anı aktarımına aracılık ettiği söylenebilir. Deneyim ve anı aktarımı, 'aktarımsal mekân' kavramı ile ilişkilendirilerek tartışılmıştır ve bu tartışma, 'sanal mekân sadece bir aktarım mekânı mıdır?' sorusunu ortaya çıkarmıştır. Sorunun cevabını arama sürecinde, sanal mekânın yaratıldığı farklı medya türleri bağlamında kişinin şahitlik pozisyonunun ve dolayısıyla sanal mekânın deneyiminin değişkenlik gösterdiği ortaya konulmuştur. Tanımlanan değişkenlik, kişinin özne ya da şahitlik pozisyonuna geçme ve sanal mekânın deneyimin gerçekleştiği mekân haline gelme potansiyelinin göstergesi olmuştur. Bu bağlamda, sorunun cevabını arayış, bir varsayım ile karşılık bulmuştur: Ortaya konulan değişkenliğin kişinin sanal mekânda mevcut olma hissine sahip olma olasılığı etkileyebileceği düşüncesinden hareketle, kişinin sanal mekânda mevcut olma hissine sahip olduğu durumda yaşanan deneyimin anısı deneyimsel belleğin bir parçası haline gelir. Araştırmacı tarafından ortaya konulan varsayım, 'Arada Olmak' adlı bölümde SG teknolojisi aracılığıyla tartışılmıştır. SG teknolojisinin seçilme nedeni, SG teknolojisinin kişiyi sanal mekâna taşımak olarak tanımlanabilecek amacıdır. Ancak SG deneyimi sırasında kişi tam olarak sanal mekâna taşınamayabilir, diğer bir ifadeyle sanal mekânda olduğu hissine sahip olamayabilir. Bunun nedeni, SG deneyimi sırasında fiziksel mekân ve sanal mekanla eş zamanlı sürdürülen diyalog olduğu düşünülmüştür. İkili diyalog-ikili beden durumunu sonlandırmak ve böylece kişiyi sanal mekâna taşıyabilme düşüncesinden hareketle, araştırmacı tarafından 'tamamlanma' adı altında bir analiz seti oluşturulmuştur. 'Tamamlanma', ortaya konulan varsayım bağlamında araştırmacının SG deneyimlerinin incelenmesine aracılık ederek bellek- özellikle deneyimsel anı ve SG teknolojisi tarafından yaratılan sanal mekân arasındaki olası ilişkinin tanımlanmasına olanak sağlamıştır. Çalışma sonucunda, araştırmacının bellek ve sanal mekân arasında kurmaya çalıştığı ilişkiler, çalışma süresince karşılaşılan ve 'zihinsel mekân olarak sanal mekân', 'aktarımsal mekân olarak sanal mekân' ve 'deneyimin mekânı olarak sanal mekân' olarak adlandırılan farklı sanal mekanlar üzerinden tanımlanmıştır. Çalışma sürecinde karşılaşılan sanal mekanların yaratılması ve deneyimlenmesindeki teknolojik farklılıkların, bellek ve sanal mekân arasındaki ilişkiye yansıdığı görülmüştür. Bu bağlamda, bellek ve sanal mekân arasındaki ilişkinin değişken bir yapıya sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Sanal mekânın yaratılma ve deneyimlenme teknolojilerinde süregelen gelişmeler, farklı sanal mekanlarla karşılaşılabilme olasılığını artıracaktır. Bu olasılık, bellek ve sanal mekân arasındaki ilişki bağlamında, potansiyel tartışmaların ortaya çıkabileceğini işaret eder. Dolayısıyla ortaya konulan bu çalışmanın gelecekteki potansiyel tartışmalara kaynaklık edeceği düşünülmektedir. Çalışmanın bir diğer sonucu, çalışma kapsamında bellek ve sanal mekan arasında kurulan ilişkilerin mekanın bellek ile kurduğu ilişkiler bağlamında sorgulanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu sorgulama, bellek ve mekan arasındaki ilişkilerin, zihinsel mekanların (sanal mekanların) ve ve sanal mekanların (farklı medya türleri tarafından üretilen sanal mekanların) dahil edilmesiyle fiziksel mekanın ötesine taşınabileceğini göstermiştir.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
Episodik bellek,
Episodic memory,
Mimari mekan,
Architectural space,
Sanal gerçeklik,
Virtual reality,
Sanal mekan,
Virtual space