Finansal derinliğin ekonomik gelişmeye etkisi ve Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye'de finansal derinliğinin istatiksel analizi

dc.contributor.advisor Gürsoy, Cudi Tuncer
dc.contributor.author Taşkıran, Gülbahar
dc.contributor.authorID 53294
dc.contributor.department İşletme tr_TR
dc.date.accessioned 2023-03-16T05:47:37Z
dc.date.available 2023-03-16T05:47:37Z
dc.date.issued 1996
dc.description Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1996 tr_TR
dc.description.abstract Finansman, ekonomide kaynakların tasarruf edenlerden yatırımcılara geçmesini sağlayan bir araçtır. Tasarruf eden-ödünç alan tarafların karşı karşıya olduğu finans türü doğrudan finansman olarak adlandırılırken ödünç verme işine aracılık eden bir bir kişi /kuruluşun bulunduğu duruma dolaylı finansman denmektedir. Doğrudan finansmana para ve sermaye piyasası araçları, dolaylı finansmana da bankalar, sigorta şirketleri, yatırım fonları örnek olarak gösterilebilir. Finansal kurumlar tasarrufların oluşumunu ve kaynaklarm etkin dağılımım sağladıklarından gelişme sürecinde önemli yer tutmaktadır. GOÜTerde düşük olan finansal kurumsallaşma oram gelişmiş ekonomilerde yükselirken bu kurumların niteliği de değişmektedir. GOÜ'lerde finansal sistemin kurumsal yapısında bankalar önemli yer tutarken gelişmiş ekonomilerde bankaların ağırlığı azalmakta ve diğer finansal kurumlann payı artmaktadır. Geçmişte doğal kaynakların zenginliği ile ekonomik büyüme arasında ilişki kurulurken günümüzde bunun geçerli olmadığı bilinmektedir. Gerçekte kaynakların miktarı değil kullanım etkinliği geliri artırmaktadır. Finansın ekonomik büyümeye katkısı da bu etkinliği artırmayı sağlamasından kaynaklanmaktadır. Büyüme, daha fazla yatırım ve yüksek finansal derinlik daha fazla tasarruftan kaynaklanır. Yüksek finansal derinlik ayrıca yatırımların verimliliğim artırarak da büyümeye yardımcı olur. Finansal derinliğin ölçülerinden biri likit varlıkların GSMH'ya oranıdır. Monetizasyon oram olarak da adlandırılan bu oran gelişmiş üllkelerde GOÜTere göre daha yüksektir. Yetmişli yıllarda ortaya atılan liberalleşme teorisinde liberizasyonun monetizasyon oranını artındığı ileri sürülmektedir. Bu nedenle liberalizasyon finansal grelişmenin en önemli ön şartlarından IX sağlamak için de finansal sistem devlet müdahelesinden bağımsızlaştınlmalı, ancak sağlam hukuki temellere dayandırılmak ve kullanıcılarının ihtiyaç duyduğu bilgi akışı sağlamalıdır. Finansal derinliğin ekonomik gelişmeye etkisinin bir diğer ölçüsü de FIR oranıdır. Goldsmith'in toplam finansal varlıklar/milli servet olarak tanımladığı oran gelişmiş ülkelerde yüksek, GOÜ'lerde düşük değerler almaktadır. FIR oram ekonomik gelişme ile artar ve sonuçta 1-1.5 değerinde sabitlenir. Goldsmith'in ileri sürdüğü diğer bir özellik de finansal yapımn milli refahtan daha hızlı artmasıdır. Sonuç olarak literatürde finansal derinliğin büyümeyle ilişkili olduğu hipotezinin yetmişlerden sonra destek gördüğü söylenebilir. Ancak bu ilişkinin yönü, derecesi ve işleyişi tam olarak açıklanamamaktadır. Finansal derinliğe ait literatürde berlirtilen ölçütlerin dışında finansal sistemle ilgili her büyüklük derinliğin bir ölçüsü olarak kabul edilebilir. Bu amaçla irdelenen ölçütlerin AB ve Türkiye'deki görünüşü finansal derinlikleri hakkında bilgi verecektir. Gelişmiş ekonomileri temsil eden AB ülkelerinde finansal derinliğin yüksek ve birbiriyle uyumlu bulunması finansal derinlik- ekonomik gelişme ilişkisi hipotezini doğrulayacaktır. Benzer şekilde henüz gelişme sürecini tamamlamamış Türkiye'de bulunacak düşük ve birlik üyelerinden farklı oranlar hipotezin doğruluğunun diğer bir kanıtı olacaktır. Doğrudan finansman analiz edilirken incelenen ilk kriterler para piyasasına ait finansman ve hazine bonolarıdır. Her iki bono türüne ait işlem hacmi ve piyasa değerleri birlik ülkeleri arasında büyük farklılıklar göstermekte ve bu fark istatistiksel olarak da anlamlı görülmektedir. Benzer şekilde Türkiye'nin gruptan farklılığı da istatistiksel olarak ispatlanmaktadır. Finansman bonolarında Danimarka ve Hollanda'ya ait veriler GSMHTanna oranlandığında uç değerler sergileyerek bu farklılığa neden olmaktadır. Hazine bonolarında ise işlem hacminde Danimarka'yla birlikte İngiltere ve İtalya da gruptan oldukça yüksek değerler alırken piyasa değerlerinin GSMH'ya oranında aşın farklar görülmemektedir. Ancak yine de birlik üyeleri arasındaki farklılığın tesadüften kaynaklanmadığı kamtlanmaktadır. Sermaye piyasasına gelindiğinde İngiltere, Fransa ve Almanya gibi sanayileşmiş ülkelerin liderliği göze çarpmaktadır. Sermaye piyasası ile ilgili yapılan testlerde yine birlik ülkeleri arasında bir uyum bulunmadığı görülmektedir. Türkiye ise para piyasasındaki kadar olmasa da yine topluluğu geriden takip etmekte ancak bazı kriterlerde birkaç üye ülkeden daha iyi performans göstermektedir. Dikkat çekici bir nokta da menkul kıymet borsasının Türkiye'de kısa zamanda geliştiğidir. Örneğin borsada gerçekleşen işlem hacmi 1989'da GSMH'nın %l'ı iken 1994'de %16'ya ulaşmıştır. Ekonomiye yeni kaynak sağlamanın ucuz bir yolu olan sermaye artırımlarında gelişmiş borsalara sahip İngiltere, Fransa ve Almanya' mn yanında Hollanda ve İtalya da ön plan çıkmaktadır. Menkul kıymet borsalarının gelişip kabul görmesinin bir ölçüsü olarak görülen endeks artışlarında ise Türkiye ilk sırada yer almaktadır. Beş yılda %837.21 artış gösteren IMKB'nin en yakın takipçisi Fransa'da ancak %302 artış yaşanmıştır. Ancak bu artış enflasyonla birlikte düşünüldüğünde reel olarak en çok kazandıran borsamn Fransa'ya ait olduğu görülmektedir. Borsadan sağlanana getiri incelendiğinde de Türkiye'de sadece 1 993 yılında enflasyonun üzeerinde bir getiri elde edildiği görülmektedir. AB ülkelerinde de istikrarlı bir getiri sözkonusu olmamakla birlikte enflasyon oranlan çok düşük olduğundan kayıplar da Türkiye'deki kadar büyük olmamaktadır. Dolaylı finansmanda incelenen ilk ölçüt olan monetizasyonda da topluluk arasındaki farklar istatistiki olarak reddedilememektedir. Türkiye ise düşük monetizasyon oranıyla literatürü destekler görülmekte ve AB'den farklılığı da açıkça kamtlanmaktadır. Luxemburg sürekli artan ve sonunda sabitleşmiş görülen oramyla topluluk içinde fınansal sistemi en geniş ülke konumundadır. Daha önce incelenen kriterlerde de Luxemburg'a ait verilerin diğer birlik ülkelerine kıyasla ekonomisinde daha büyük yer tuttuğu görülmüştü. Bu da ülkenin ekonomik yapısında finansmanın önemli yer tuttuğunu göstermektedir. Genel olarak ise monetizasyon oranının tek başına XI ekonomik gelişmeyi açıklamadığı, ancak gelişme sürecinin ilk evrelerinde yukarı doğru hareket ettiği söylenebilir. Dolaylı finansmanda önemli bir yer tutan bankacılık kesimi sadece 1989 verileriyle incelenebilmiş, bu nedenle de istatistiksel analiz yapılamamıştır. Sektörde göze çarpan ilk nokta faiz marjının (faiz gelir-gider farkı/toplam aktifler) düşük gelir grubundaki ülkelerde yüksek gelir grubundakilere göre daha düşük oluşudur. Sadece Yunanistan bu genellemenin dışında kalmakta ve Türkiye'den sonra en düşük gelire sahip olmasına rağmen bankacılık sektörü düşük bir faiz marjı ile çalışmaktadır. Luxemburg ise marjın en düşük olduğu ülkedir. Faiz marjı küçüldükçe bankaların etkinliği artacağından bu ülkede bankaların finansal aracılık hizmetini etkin bir şekilde yerine getirdiğini söylemek mümkündür. Türkiye'de ise kaynaklarının %60'ı mevduatlara dayanan bankacılık kesiminin bu yüksek kar marjının azaltılması gereklidir. Bunun için de bankaların faiz gelirleri yerine gelir getiren aktiflerini artırmaları erekmektedir. Gerçekten de Türk bankacılık sisteminde gelir getiren aktiflerin oranı %60'a ulaşmazken yüksek gelir grubundaki ülkelerde %80-90 civarındadır. Bankalardan sonra önemli yer tutan diğer finansal kurumlar sigorta şirketleridir. Sigorta şirketlerince toplanan primler sektörün eknomideki ağırlığım göstermektedir. Primlerin GSMH'ya oram AB ülkelerinde yaklaşık %6 iken Türkiye'de sadeece %1'dir. Kişi başına prim üretimi de birlik üyeleriyle karşılaştırılamayacak kadar düşüktür. Sektörün ekonomiye katkısının direkt ölçüsü olan yatırımların toplanan primlere oram da gelişmiş ülkelerde %8 ve üzeri iken Türkiye ve Portekiz'de %2 civarındadır. Son olarak toplanan tüm verilerin ışığında hesaplanan ve finansal derinliğin en önemli ölçülerinden biri kabul edilen FTR incelenmiştir. Beklendiği gibi Türkiye'de oran birlik ülkelerinden çok düşük çıkmaktadır. AB ülkeleri ise gelişmişlik düzeyini temsil eden bir değerinin üstünde yer almaktadır. Böylece tek tek finansal büyüklükler incelendiğinde farklılıklar gösteren ve finansal derinlik-ekonomik gelişme hipotezim gerçekleştiremeyen topluluk tüm finansal varlıklar birarada gözönüne alındığında sözkonusu ilişkinin varlığına dair sinyaller vermektedir. tr_TR
dc.description.abstract Financing is an instrument allowing the savers to transfer their savings (funds) to the borrowers. In case the savers meet directly the borrowers, this becomes ''direct financing"; whereas if there are intermediary institutions in between savers and borrowers this is called "indirect financing". Examples for the "direct financing" could be the instruments of the money and capital markets while banks, insurance companies and investment funds are the means for "indirect financing". Financial institutions play an important role in the economic development of the country as they influence the accumulation of the savings and efficient distribution of the capital. We observe that the financial institutions are widely available and varied in 'developed economies' in comparison to 'developing economies'. Banks are the major players in developing countries but other financial institutions are equally important in developed economies. The old belief of relating the strength of the economy to the natural resources available in a particular country is no longer valid. In fact, the effective use of these natural resources are more important for the economy. Growth, increased investment and high financial deepening, all arise from the savings. High financial deepening also helps the growth by improving the efficiency of the investments. One of the measurements of the financial deepening is the ratio of liquid assets to GNP. This is also called monetarization ratio and it is higher in developed countries than in developing countries. In the 70' s, the liberalization theory claims that liberalization of the economy leads to increased monetarization. This is why liberalization is one of the pre-requisites of the financial development. Any interference outside of the financial system causes pressure and this stress leads to a crisis in the economy. In order to avoid this situation, and to maintain the development, the financial system must be free Xlll of any governmental interference, a solid legal framework should be adopted and the free flow of information must be secured for its players. Another measurement (indicator) of the financial deepening is FIR. Goldsmith describes this as the ratio of total financial assets to national wealth; it is high in developed countries and lower in developing countries. FIR increases with the economic development and it stabilizes at 1 - 1.50. Consequently, we can conclude that the hypothesis describing the relation between financial deepening and the growth has become more popular in the literature in the 70' s. Apart from the criteria found in the literature, other financial indicators can also be accepted as measurement of the financial deepening. We aim to study the financial deepening in the EC and Turkey based on these criteria in question. In EC countries, we expect to observe high financial deepening in line with each other; this would prove the financial deepening - economic growth hypothesis. On the other hand, in Turkey, which is yet a developing country, we expect to observe low financial deepening much different from the EC countries, would also prove the hypothesis is true. When we analyze direct financing, we first have to study the Treasury bonds and other commercial papers. Among the EC countries, both papers differ in market values and transaction volume which reveals a statistically significant. In the same line, we can statistically prove that Turkey's figures divert from the EC This can be explained by the extreme commercial papers / GNP ratio observed in Denmark and in the Netherlands. Analyzing the Treasury Bonds market in Denmark, UK and in Italy, we see that in volume they differ from other EC countries by their rather high values whereas we cannot see extreme values in their market value / GNP ratio. Nevertheless we can prove that this is not arising from pure luck. "When we study the capital markets, industrialized countries such as UK, France and Germany are clearly cut above the rest. Several tests performed in the EC capital markets reveal that they are not harmonized, XIV either. In capital market performance, Turkey is not as far off as in the money markets and in some cases its performance is better than the member EC countries. In this respect, we would like to point out to the remarkable performance of İstanbul Stock Exchange (ISE). In five years ISE index has increased by %837.21 while France, nearest rival of ISE, increased by %302. However, when considering high inflation rate in Turkey France's stock exchange is much more profitable than ISE. Analyzing of rate of return on stock exchange this situation becomes clear. In Turkey stock exchange's rate of return exceeds inflation rate only in 1993. In fact we can not say there is a stable return in EC countries, however as they have lower inflation rates their savers' loss is not great as in Turkey. The examination of indirect financing started with monetarization ratio. The differences in EC countries again found significant statistically. Also Turkey differ from the community with low M2/GNP ratio just as described in literature. Nevertheless, considering generally Mi/GNP ratio does not prove economic development individually but only accelerate at the beginning of development. Banking sector, studied with only 1989 data because of lack of present data available. Hence, no statistical analyze applied to this part of financing. In banking sector most obvious point is that, the interest margin (the ratio of the difference of interest profit and loss to total assets) is higher in low-income countries while it is lower in industrialized high-income countries. Greece is seen as exception to this result as its margin is low, while its income is also the lowest after Turkey. Interest margin is an important measure for banking, because it shows the functional efficiency of the sector. From this point of view it is easily seen that in Turkey banks are ineffective compared with EC. This situation should be changed by increasing the amount of profitable assets. In fact in Turkey the ratio of profitable assets to total assets is 60% while EC average is around 80-90%. XV Insurance companies follow banks in degree of importance. Total premiums written by insurance companies state the importance of the sector in the economy. The ratio of total premiums to GNP is 6% when it is only 1% in Turkey. Premiums written per head is another measure of the sector's importance in the economy and is again very low in Turkey compared with EC countries. Capitalization ratio is the direct measure of the sector's contribution to the economy and is described as the ratio of total investments to total premiums written. This ratio is ranged 8-9% in high income EC countries, whereas it is around 2% in Turkey and Portugal. Consequently, the most important measure of the financial deepening,FTR, calculated from all the data stated up to now. Examining this ratio gives us the practical support of financial deepening-economic development relation hypothesis. Turkey's ratio is considerably low than community which is assumed at the beginning of the study. Last, we have studied FIR, the leading indicator of financial deepening, in the light of all the data in hand. E.C. countries' figures are found to be above the wellfare level and, as expected, Turkey's figures are much lower than E.C. countries'. As a result, this can at least give us some hints towards the proof of the relationship of financial deepening / economic development by looking at all the financial assets at once rather than looking to individual financial measurements studied one at a time. en_US
dc.description.degree Yüksek Lisans tr_TR
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11527/22534
dc.language.iso tr
dc.publisher Sosyal Bilimler Enstitüsü tr_TR
dc.rights Kurumsal arşive yüklenen tüm eserler telif hakkı ile korunmaktadır. Bunlar, bu kaynak üzerinden herhangi bir amaçla görüntülenebilir, ancak yazılı izin alınmadan herhangi bir biçimde yeniden oluşturulması veya dağıtılması yasaklanmıştır. tr_TR
dc.rights All works uploaded to the institutional repository are protected by copyright. They may be viewed from this source for any purpose, but reproduction or distribution in any format is prohibited without written permission. en_US
dc.subject Avrupa Topluluğu tr_TR
dc.subject Ekonomik gelişmeler tr_TR
dc.subject Ekonomik kalkınma tr_TR
dc.subject Finansal derinlik tr_TR
dc.subject Finansal gelişme tr_TR
dc.subject Türkiye tr_TR
dc.subject İstatistiksel analiz tr_TR
dc.subject European Community en_US
dc.subject Economic developments en_US
dc.subject Economic development en_US
dc.subject Financial deepening en_US
dc.subject Financial development en_US
dc.subject Turkey en_US
dc.subject Statistical analysis en_US
dc.title Finansal derinliğin ekonomik gelişmeye etkisi ve Avrupa Birliği ülkeleri ile Türkiye'de finansal derinliğinin istatiksel analizi tr_TR
dc.type Master Thesis tr_TR
Dosyalar
Orijinal seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.alt
Ad:
53294.pdf
Boyut:
9.64 MB
Format:
Adobe Portable Document Format
Açıklama
Lisanslı seri
Şimdi gösteriliyor 1 - 1 / 1
thumbnail.default.placeholder
Ad:
license.txt
Boyut:
3.16 KB
Format:
Plain Text
Açıklama