Deprem riskli sosyal konutların katılımcı ve sürdürülebilir kentsel dönüşümü: Güngören-Tozkoparan örneği

thumbnail.default.alt
Tarih
2023-01-24
Yazarlar
Çatalcalı, Irmak
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Kentsel dönüşüm, sosyal konut politikaları ve bunların temelinde yatan insanın yaşam hakkı, günümüzde birbirinden ayrı düşünülemeyecek üç temel kavramdır. Bu tezin amacı, dünyada ve Türkiye'de sosyal sürdürülebilirlik ekseninde en temel insan hakkı olan yaşama ve barınma hakkının, kentsel dönüşüm süreçlerinde nasıl ele alındığının ortaya konması ve süreç içerisindeki temel sorunların tespit edilerek sürdürülebilir ve katılımcı bir kentsel dönüşüm önerisinin sunulmasıdır. Kentsel tasarım, insanı, mekânı ve politikaları birbirine bağlayan ölçekler ve disiplinlerarası bir uzmanlaşma alanıdır. Tam da sorunların ortaya çıktığı bu noktada kentsel tasarımın disiplinlerarası ve çok katmanlı bakış açısına ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilirlik ilkeleri kapsamında sürecin önceden iyi bir şekilde analiz edilmesi, risklerin ortaya konulup ortadan kaldırılması, dayanıklı bir şehir ve toplum inşa edilmesi gerekmektedir. Günümüzde Türkiye'yi bekleyen iki önemli sorun bu tez kapsamında ele alınmıştır: Deprem ve konut sorunu. Bu iki soruna çözüm aracı olan kentsel dönüşüm ve konut politikaları ise tezin ana konusunu oluşturmaktadır. Bu iki sorun ve çözüm araçlarından etkilenen ve yeri geldiğinde sorunun çözümünü de üreten bir diğer önemli konu ise sosyal yapı ve bu sosyal yapının sürdürülebilirliğidir. Tüm bunları birbirine bağlayan ana tema ise katılım olmuştur. Türkiye'nin ve İstanbul'un deprem riski önemli bir gerçektir. Depremi kabul etmek ve önlemler alarak bir doğa olayının bir doğal afete dönüşmesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu nedenle kentsel dönüşümün amacına uygun bir şekilde yapılması, yöntemlerinin ve modellerinin belirlenmesi, fiziksel, sosyal ve ekonomik açıdan sürdürülebilirliğin sağlanması önemlidir. Kentsel dönüşüm sürecinde farklı paydaşların süreci farklı değerlendirdikleri görülmektedir. Uzmanların, vatandaşların ve diğer paydaşların iletişim içerisinde olması, birbirinden öğrenmesi, birbirini dinlemesi bu nedenle önemlidir. Depremin ne zaman olacağı belli olmadığı için, zamanla yarışan, akılcı ve kurumların üstünde, herkesi kapsayan politikaların yapılması şarttır. Günümüzde sosyal konut ihtiyacı özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde çok daha fazladır. İstanbul'da üst gelir grubuna yönelik boş konutlar bulunurken, sosyal konuta ihtiyacı olan kişilere yönelik yeterli sosyal konut bulunmamaktadır. Bu tezin altını çizmek istediği bir diğer nokta ise sosyal konut üretimindeki politikaların acilen ele alınması gerektiğidir. Geçmişin aksine günümüzde sosyal konut yalnızca gelir durumuna göre talep edilmemektedir, yurt dışında ve ülkemizde konut satın almak istemeyen, kiralık sosyal konut talebi olan, yaşam tarzı ve bakış açısı farklılaşan yeni bir nesil oluşmaktadır. Dünya değiştiği gibi insanların yaşam alışkanlıkları ve hayattan beklentileri de değişmektedir. Yalnızca bu sebepten dolayı bile sosyal konut, ileride devletlerin önemli bir sorunu olacaktır. Bu nedenle rezerv alanlar üretmektense, mevcut sosyal konut stokunun korunması ya da dönüşüm geçirerek yenilenmesi daha sürdürülebilir ve hızlı olacaktır. Günümüzde dünyada ve Türkiye'de yapılan kentsel dönüşümlerde sorunlar ortaya çıkmaktadır, bu sorunlara çözüm getirebilmek amacı ile tez kapsamında kentsel dönüşüm konusu, sosyal konut politikaları ve sürdürülebilirlik ile birlikte ele alınmıştır. Mekânlar insanları, insanlar da mekânları oluşturmaktadır. İnsan faktörünün denklemden çıkarıldığı bir mekân üretiminden söz etmek mümkün değildir. İnsanın davranışları, yaşam tarzı, alışkanlıkları mekânı şekillendirdiği gibi, aynı zamanda mekânın insana sağladıkları da insanın yaşamını şekillendirmektedir. Günümüzde sosyal sürdürülebilirlik ve katılım, insanların yaşam hakkı üzerinde söz sahibi olabilmelerini sağlamaktan daha ötede ve sürekli gelişen kavramlardır. Yönetişim, kendi kendine tasarlamak, kolektif bilinç ve yerellik günümüzde sosyal sürdürülebilirliği sağlayan önemli alt başlıklardır. Kişilerin, yaşayacakları mekânlarda fikirlerinin olması önemlidir, ancak bu fikirleri uygulayacak konumda bulunmaları, sürece adil bir şekilde dahil olmaları daha önemlidir. Bu da sosyal katılım politikalarının artması ile mümkündür. Yaşam hakkını temel alan sosyal konut politikaları ve sosyal devlet anlayışının hakim olduğu refah devleti politikaları incelenerek günümüz sorunlarına geçmişten öğrenerek ve geliştirerek çözüm önerileri getirilmesi hedeflenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nde 1950-1980 yılları arasında inşa edilmiş sosyal konutlar dönemin ideolojisini yansıtmaktadır. Günümüzde ise, bu sosyal konutlar fiziksel ve sosyal açıdan bir yıpranma süreci ile karşı karşıyadır. Bu noktada sosyal konutların kentsel dönüşümü konusu gündeme gelmektedir. Kentsel dönüşümün nasıl olması gerektiği, yöntemleri ve çeşitleri bu tez kapamında ele alınmıştır. Dönemin ideolojik kaygısı ile inşa edilen dünyadaki sosyal konutların, günümüzde nasıl bir dönüşüm geçirdiği, dönüşümün aktörlerinin kim olduğu ve katılımcılığın nasıl yapıldığı günceli takip ederek ortaya konmuştur. Türkiye Cumhriyeti'nin konut üretim biçimlerinden biri olan gecekondu önleme bölgelerinin ilk örneği Tozkoparan Sosyal Meskenleri, bu tez kapsamında çalışma alanı olarak seçilmiştir. Bu alanın seçilme nedeni hem sosyal konut politikalarının, hem kentsel dönüşüm sürecinin, hem de sosyal katılımın sorgulanabileceği bir örnek alan olmasıdır. Sosyal yapı, ikinci bir kentsel dönüşüm süreci ile karşı karşıya kalan, daha öncesinde gecekondu bölgelerinden gelen ve devlet tarafından sosyal meskenlere yerleştirilen kişilerden oluşmaktadır. Komşuluk ilişkilerinin ve sosyal bağların kuvvetli olduğu bir yapısı bulunmaktadır. Bir diğer neden ise, eski yapı stokundan dolayı deprem riskli bir alan olması ve kentsel dönüşüme ihtiyaç duymasıdır. Tozkoparan'ın geçirmekte olduğu kentsel dönüşüm süreci, vatandaşlar, uzmanlar ve diğer paydaşlara anket yöntemi ile sorulmuştur. Anket verileri içerik analizi yöntemi ile incelenerek sonuçlar ortaya konulmuştur. Anket sonucunda: Vatandaş ile bir sözleşmenin yapılmaması, katılımcılığın olmaması, dikey bir hiyerarşik yönetim anlayışı, mülkiyet problemi, TOKİ'ye devredilen alanların belirsizliği, düşük yoğunluğun, komşuluk illişkilerinin ve yaşam tarzlarının tehdit altında olması, 1970 dönemi yapılar yerine 1980 dönemi kooperatif yapılarının yoğunlukta olduğu alanların kentsel dönüşüme girmesi ve bu sürece halkın yeterli düzeyde dahil olamaması, Tozkoparan'daki kentsel dönüşüm sürecinde yaşanan başlıca sorunlar olarak tespit edilmiştir. Anket sonucunda yönetişim, hukuk, ekonomi ve eğitim eksenli düşüncelerin ön planda olduğu ortaya çıkmıştır. Tozkoparan'da yaşanan kentsel dönüşümün paydaşlarından çoğunun bilgi düzeyi yüksektir ancak paydaşlar arasında iletişimsizlik olduğu görülmektedir. Tezin sonuç kısmında, yapılan literatür taraması, incelenen yurt dışı örnekleri de dikkate alınarak sürdürülebilir ve katılımcı bir kentsel dönüşüm süreci için yapılması gerekenler önerilmiştir. Tezin sonucunda elde edilen çıkarım, riskli sosyal konutların sürdürülebilir ve katılımcı kentsel dönüşümünü sağlamak için başta vatandaşlar olmak üzere bütün paydaşların bir araya gelmesi, fikirlerini ortaya koyması, tartışması ve konsensusa varması gerektiğidir. Kimin için kentsel dönüşümün yapıldığı iyi kavranmalı, sosyal dokunun ihtiyaçları ve talepleri göz önüne alınmalı, projenin yapım sürecinde vatandaşlara geri dönüşler yaparak projeye revize vermesi sağlanmalıdır. Tez çalışmasının şekillenmesine katkı sağlayan bazı alt soruların cevapları ise şu şekilde olmuştur: Kentsel dönüşüm projeleri sosyal yapının farklılıklarından uzaklaşarak tek bir amaç için bir araya gelmesini sağlamaktadır, yani toplumun kolektif hareket etme refleksini geliştirmesi açısından olumlu bir sonuç vermektedir. Sürdürülebilirliğin sağlanması için benimsenmesi gereken katılım basamakları ve katılım düzeyleri ile kentsel dönüşüm süreçlerinde uygulanan katılım düzeyleri paralel gitmemektedir. Katılımın en yüksek olduğu nokta halkın projenin tasarımının içinde olmasıdır ancak çoğunlukla günümüzdeki kentsel dönüşüm projelerindeki katılım o düzeye ulaşmamaktadır. Kentsel dönüşüm projeleri sosyal dayanışma duygusunu artırmaktadır, bu dayanışma duygusu ile risklere karşı korunmak için kendiliğinden oluşan öğrenme ve öğretme refleksleri de bilgi düzeyini artırmaktadır. Katılım kentsel dönüşümün tüm aşamalarında olmalıdır ancak bu süreci zamana karşı da yönetmek için her paydaşın kendi yetenek ve sorumluluklarını farkına vararak gerektiği zaman gerektiği yerde katılması sağlanmalıdır. Kentsel dönüşüm süreçlerinde her paydaşın adil katılımının sağlanması gerekmektedir. Siyaset ile daha yakın olan yöneticiler, diğer paydaşlar üzerinde güç kurarak süreci olumsuz bir yöne çekmemelidir.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023
Anahtar kelimeler
mimarlık, architecture, kentsel dönüşüm, urban renewal
Alıntı