İstanbul'un çeperinde gıdayı müşterekleştirmek
İstanbul'un çeperinde gıdayı müşterekleştirmek
Dosyalar
Tarih
2024-06-04
Yazarlar
Taş Uyanık, Burcu
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Özet
Gıdanın kökeni, yerleşik tarım toplumlarının ortaya çıkışına kadar uzanır ve Gıdanın kökeni, yerleşik tarım toplumlarının ortaya çıkışına kadar uzanır ve toplumların beslenmesi ve ekonomik etkinlikler için temel oluşturmuştur. Ancak, zamanla kapitalizmin baskın hale geldiği dünya düzeninde, endüstriyel gıda sistemi tarımsal üretimi giderek daha fazla ticarileştirmiştir. Bu tez, İstanbul'un çeper bölgelerinde gıda üretimini inceleyerek, gıdanın bir müşterek olarak dönüştürücü potansiyelini araştırmaktadır. Çalışma, endüstriyel tarımsal üretim sistemine alternatif yaratma olasılığı sunan müşterekler kavramını temel almaktadır. Bu sebeple de endüstriyel tarımsal üretime yavaş yavaş hapsedilmeye çalışılan tarımsal üretim sürecinde alternatif yaratma olasılığı sunan müşterekler odak noktası olarak belirlenmiştir. Tezin tarımsal üretime odaklanarak kaleme alınması sebebiyle gıda müşterekleri kavramsal çerçevesi üzerinden konuya eğilinmiştir. Gıda müşterekleri, gıdanın sadece son tüketim ürünü değil, üretim sürecindeki soyut ve somut kaynakları da içeren bir yaklaşımla ele alınmıştır. Bu bağlamda, gıdanın tarımsal üretim boyutunda geleneksel tarımsal bilgi ve tohumların korunması ve paylaşılması önemli bir yer tutmaktadır. Araştırmanın çıkış noktası, İstanbul'daki gıda üretimidir. Gıdanın üretici motivasyonundan toprak mülkiyetine kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gerekmektedir. Çeşitli kapatmalara ve özelleştirmelere maruz kalan çeper bölgelerdeki tarımsal üretim odak noktası olmuştur. İstanbul'un çeper bölgeleri, bu açıdan önemli bir bağlam sunmaktadır. İstanbul'un çeper bölgeleri, tarımsal üretimde bu bölgelerin kilit rolünü ve bu alandaki üreticilerin müştereklik imkânı yaratabilecek pratikleriyle birlikte karşılaştıkları zorlukları anlamak, yerel gıda sistemini daha geniş bir perspektiften değerlendirmek ve müşterek bir yaklaşımı temel alan gıda üretimine doğru bireysellikten kolektifliğe doğru atılacak önemli adımları keşfetmek amacıyla araştırma alanı olarak seçilmiştir. Kırsal kalkınma desteklerinin dışında kalan çeper bölgeler, ne tamamen kırsal ne de kent merkezi olarak tanımlanabilir; bu da daha detaylı bir inceleme gerekliliğini gösterir. Ayrıca kent merkezinde bireysel eylemlerin kolektif bir eyleme dönüşmesi sürecine yani bireylerin tek tek katkıda bulunduğu eylemlerin kolektif bir çaba olarak organize olup ve daha büyük bir politik eylem etkisine yol açtığı bir tarımsal üretim süreci hakimken çeperde bireylerin bağımsız olarak başlattıkları eylemlerin zamanla kolektif bir çaba haline nasıl gelebileceği daha zorlu bir süreçtir. Ancak, bireysel olarak inşa edilen gıda müşterekleri anlayışını bu ortak amaç etrafında toplayıp ve bu süreçte bireysel eylemlerin topluluk tarafından benimsenip genişlemesi yine de mümkündür. Bu nedenledir ki çeper bölgede gıdayı müşterekleştirmek adına bireyselleştirilmiş kolektif eylem başlatıp onu kent merkezlerindeki kent bostanları veya topluluk bahçeleri gibi "kollektifleştirilmiş bireysel eylemler" haline müşterekleştirme pratikleri ile dönüştürülebilir. Çeper bölgelerde, tüketici merkezli yaklaşımların aksine ürünlerin tarladan sofraya gitme hikayesinin başlangıç olan üretim süreçlerindeki sosyal ilişkileri ve dinamikleri ortaya çıkarmak için üreticilere odaklanılmıştır. Araştırma sorusu, "İstanbul'un çeper bölgelerinde gıdanın müşterekleştirilmesi, üreticilerin tarımsal üretim faaliyetlerini nasıl biçimlendirir?" olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, 19 üreticiyle yarı yapılandırılmış derinlemesine mülakatlar yapılmış ve tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Analiz sonucu beş ana tema belirlenmiştir: İlk tema, çeperde tarımsal üretim hikayeleri olup, üreticilerin bu bölgelere geliş motivasyonlarını incelemektedir. İkinci tema, gıdanın çoklu anlamı üzerinde durarak, gıdanın yaşam kaynağı, ticari değer, geçim kaynağı, hak ve kültürel anlamları değerlendirilmiştir. Üçüncü tema, tarımsal üretim ve zorluklar olup, üreticilerin karşılaştığı zorluklar, yapılaşma baskısı, lojistik maliyetler ve endüstriyel tarımın küçük üreticilere etkisi gibi konuları ele almaktadır. Dördüncü tema, üreticilerin perspektifinden değerlendirmeler yaparak, yerel yönetimlerin teşvik ve destekleri ile üreticilerin memnuniyet ve eleştirilerini incelemektedir. Beşinci ve son tema ise, potansiyel müşterekler olup, üreticilerin geleneksel tarımsal bilgi ve tohumları paylaşma pratiklerini araştırmaktadır. Analizler aracılığıyla çeğer bölgelerde yer alan farklı üreticiler hakkında daha detaylı bilgi sahibi olunmuştur. Bu üreticilerin politika yapım süreçlerine aktif katılımlarını sağlamak amacıyla, üretici tiplerini daha sistematik bir şekilde belirlemek için araştırmada Weber'in ideal tiplerine referansla beş üretici tipi oluşturulmuştur. Bu tipler, çeper bölgelerdeki üretici çeşitliliğini yansıtmakta ve müşterek bir zeminde buluşmalarını kolaylaştırmak adına önemlidir. Bu ideal tipler şunlardır: Ekolojik Girişimciler, Çeper Bahçıvanları, Nesil Çiftçileri, Diversifikasyon Çiftçileri ve Verim Odaklı Üreticiler. Farklı tip aktörleri ve diğer paydaşları tamamen müşterek bir gıda sistemi alternatifine geçişte, mevcut endüstriyel gıda sisteminden heterojen bir üretici grubu için en yumuşak geçişi sağlamak üzere üç merkezli bir yönetim modeli önerilmektedir. Bu modelde gıdanın kamusal bir mal oluşunun temsilcisi olan devlet, gıdanın özel bir mal oluşunun temsilcisi olan özek sektör ve gıdanın bir müşterek oluşunun temsilcisi olan topluluklar yer alır. Bu model, devletin düzenleyici politikaları ve teşvikleri, özel sektörün yenilikçi gıda üretim teknolojileri ve verimliliği artırma çabaları ile koordine edilerek, müşterekliği ve müşterek ağı daha gerçekçi bir perspektifle yaratmayı hedefler. Topluluklar ise bu modele kolektif eylemler aracılığıyla katkıda bulunur. Toplulukların rolü açısından, çeper bölgelerde fiziksel olarak bir araya gelmenin zorluğu ve dijital platformlarda yaşanabilecek dijital eşitsizlikler göz önünde bulundurulduğunda, başlangıçta bireylerin gıda müşterekliği anlayışını benimsemeleri ve günlük tarımsal üretim pratiklerine bunu yansıtmaları önemlidir. Bu bireysel başlangıçlar, zamanla kolektif pratiklere dönüşebilir ve örgütlenmeler arasında bir ağ oluşturarak büyüyebilir. Bu süreç, bireyselleştirilmiş kolektif eylemlerden başlayarak kolektifleştirilmiş bireysel eyleme dönüşme süreciyle sağlanabilir. Kamu, özel sektör ve devlet işbirliği ile desteklenerek, sürdürülebilir ve etkili bir müşterek gıda yönetim modeli oluşturulabilir. Gıda müşterekleştirme ağları, gıda sisteminin tüm düzeylerinde faaliyet gösteren heterojen gıda ortak varlıklarını sistemik bir alternatife entegre etme fırsatları yaratır ve bu da gıda sisteminin tamamının (yeniden) müşterekleştirilmesi olasılığına işaret eder. Sonuç olarak, çeper bölgelerde gıdayı müşterekleştirmek ve tarımsal üretimin devamlılığını sağlamak için şu adımlar gereklidir: öncelikle üreticilerin dinlenmesi; ardından, mevcut tarımsal üretim pratiklerini sürdürülebilir, temiz ve adil gıda üretimini destekleyecek teşvikler hazırlamak; bu süreçte üreticiler arasındaki iletişimi sağlamak için yeni platformlar yaratmak ve bu platformlar arasında etkileşimi sağlayacak bir ağ kurmak. Bu mikro ölçekli nitel tez çalışması, çeper bölgelerde gıda müştereklerinin destekleyici niteliğini vurgulamaktadır.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans)-- İstanbul Teknik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024
Anahtar kelimeler
gıda müşterekleştirme ağları,
food commons networks,
gıda,
food,
gıda yönetimi,
food management