Ermeni Asıllı Bestekar Ve İcracılarımızın Hayatları, Musikimizdeki Yeri Ve Etkileri / Serhat Songur

thumbnail.default.alt
Tarih
1999
Yazarlar
Songur, Serhat
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Institute of Social Sciences
Özet
Osmanlı İmparatorluğunun musiki sanatındaki en yaygın ve güçlü dönemlerinden başlayarak, Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar geçen süreçte Rum, Yahudi ve Ermeni asıllı bestekarlarımızın eserleri önemli yer tutar. Ancak, bunlar arasında hem yoğunluk, hem de nitelik açısından İlya ve Zaharya dışında Ermeni bestekarlarımız başta gelmektedir. Bilhassa icra alanındaki başarıları, daha da yaygındır. Bu araştırmamızda eserleri ve etkilerini ön plana alarak seçtiğimiz bestekar ve icracılarımız arasında birbirinden güzel eser bırakanlar bulunduğu gibi, icracı olarak saz ve sesleriyle fasıl müziğimize olumlu etkileri görülmektedir. XX. yy. 'in ilk yansına taşan yaşanılan ve eserleriyle bu sanatkarlarımız musikimizin unutulmazları arasında yerlerini almışlardır. Türk kültürünün temel taşlarını benimseyen Ermeni asıllı sanatkarlarımız, eski bestekarlarımızla aynı alanda, onlarla icra yönünde önemli konumlara geldikleri halde, bestekarlığa yönelmeleri dikkat çekicidir. Seyahatnamelerde, ilk müzikologların yazılarında ve arşivlerinde bestekarlarımızın sıralanışı arasında Ermeni asıllı sanatkarlarımızın adı da geçer. Örneğin Türk musikisi tarihinde çok önemli yeri olan "Itri, Seyyid Nuh, Hammamizâdeİsmail Dede Efendi, Hafız Post, Sadullah Ağa, Şakir Ağa" gibi isimlerin arasında "Asdik Ağa, Kemani Tatyos, Bimen Efendi ve Nikoğos Ağa" gibi Ermeni asıllı bestekarların da adlan bulunur. Cumhuriyet döneminde bir yandan senfoni orkestralarında, öte yandan opera orkestra, koro, solo kadrolarında önemli işlevlere sahip olmuşlardır. Bestekar ve icracılarımızın hayat hikayeleri arasında, Ermeni vatandaşlarımızın hiç de geri kalmayan musiki etkileri, dikkate değer olmalıdır. Kilise korolarında çok sesli müzikle yetişen ve batı müziğinin inceliklerine sahip birçok Ermeni sanatçımız, opera ve senfoni orkestrası gibi çok sesli müziğin iki ana kurumunda yer almakta hiç güçlük çekmemişlerdir. Çok az sayıda da olsa, bu kurumlarımızda isimlerini de Türkçeleştirerek müzik yaşantısını sürdüren sanatkarlar bulunmaktadır. Konumuzla yakın ilgisi yönünden, diğer sahne sanatlan arasında bilhassa tiyatro dalında Ermeni sanatkarlarımızın rolleri ve işlevleri önemli bir araştırma konusudur. Ancak, müzik alanında onların yaşantılan ve Türk müziği seçimi, önde gelmektedir. Kendi gelenekleri ve dinleri ile ayrı bir toplum manzarası oluşturabilecekleri halde, Türk musikisini ve kültürümüzü tercih etmişler, İslam dünyası içinde birlikte yaşarken, Türk vatandaşı olabilmişlerdir. Bir yandan kiliselerinde çok sesli müzikle ayinlerini devam ettirirken, öte yandan Türk musikisinin en çok sevilen makamlanyla şarkılar bestelemişler, fasıl müziği alanında önemli ve etkin duruma gelmişler, fasıl musikimizde zengin bir repertuara sahip olmamızı sağlamışlardır. Öyle ki Selanikli Ahmet Bey ve Nasibin Mehmet Bey' in isimleri yanında Nikoğos Ağa ve Bimen Şen (DERGEZERYAN) aynı ağırlıkta geçer. Fasıl musikisine olan katkıları, bu yandan hanendelik alanında da kendini gösterir. Günümüzde, klasik musikimizi en iyi yorumlayan ve besteleriyle ün yapan üç sanatkar hocamızla yapılan bu konudaki konuşmalardan çıkan ortak sonuç, dikkate değer. Ermeni bestekarların fasıl müziğinden şarkı tarzına, usul ve makam zenginliğinden nitelikli eserlere açılan geniş bir yelpazede başarılan ve etkileri büyük olmuştur. Bu konuda musiki kaynaklan birleşir. Saz ve ses alanında vardıklan şöhret küçümsenemez. İcrada olduğu gibi daha da yoğun biçimde bestekarlık alanındaki isimleri, diğer ünlü sanatkarlarımızla bir arada rahatlıkla anılmaktadır. Hamparsum'dan Udu Hırant'a, Kemani Ali Ağa' dan (Aleksan Efendi) ismini de Türkçeleştiren Artaki Candan' a kadar niceleri Türk musikisinin ünlü bestekar ve icracılan arasında onurlu ve unutulmaz yerlerini almışlardır. Türk musikisi, makam ve usul yapısından icra tarzına kadar özellikleri ve derinliğine duygu yüklü biçimiyle, bizi bütünleştiren ve kapsayan milli sanatımızdır. Bu topraklarda yaşayan, bu musikiyi seven kısacası bu olağanüstü güzelliği duyabilen insanlar, başka bir din ve gelenekten gelse bile, bu musikiye hayran bir şekilde ondan aynlamamışlardır. Ermeni asıllı besteci ve icracılarımızın, yukanda sözünü ettiğimiz tüm ayrı ortamlarına rağmen musikimizden besteler yapmaları, icra etmeleri Türk musikisinin büyüklüğünü ve gücünü gösterir. Hiçbir ulusun geleneksel müzik tarihinde bulunmayan bir olgudur bu. Ermeni bestekar ve icracıların Türk musikisine etkilerini düşünürken, titizlik ve dikkatle incelendiği takdirde bu bestekarlarımızın eserlerinde görülen makam ve usullerin zenginliği, bunların seçimiyle ortaya çıkmaktadır. Örneğin Bimen Şen' in "Al sazını sen sevdiceğim şen hevesinle" mısraıyla başlayan şarkısı dillerde ve terennümlerde hâlâ devam etmektedir. Burada, gerek makam seçimi, gerekse usulün birleşimi sözlerin güzelliği ile bütünleşerek, neşemizi ve yaşantımızı vermektedir. Böyle bir şarkryı bir Ermeni de yazsa, o en azından bizim kadar TÜRK 'tür; çünkü bizi terennüm etmiştir. Bütün bunların yanı sıra belki de Ermeni asıllı musikişinasların başarılarına etki etmiş, piyano yapımı ve tamirinde ünlenmiş " FİNCANCIYAN " in, Beyoğlu Aynalı Pasaj 'da nota basımı ile Türk Musikisinin nadide eserlerinden bazılarının temiz ve düzenli bir biçimde günümüze ulaşmasını sağlamış " RUPENYAN " in, hakkında hiçbir bilgi edinemediğimiz bestekar ve icracılarımızdan " EKMEKÇİ BAGDASAR ", " GABRİEL EBEYAN " ve "STEPHAN EFENDİ" nin, Türk Milli Marşı plan İSTİKLAL MARŞI' nın armonizasyonunu yapan " EDGAR MANASYAN " in ve 20. yy in ikinci yansında Türk popüler müziğine büyük katkılan bulunmuş "GARO MAFYAN" ve " ONNO TUNÇ " un isimlerini de anmamanın büyük eksiklik olacağı kanısındayım
The works of Greek, Jewish and Armenian origin composers have an important role in the long period starting from the most poverful and widespread persods of Ottoman Empire in music until the foundation of Turkish Republic. Yet, among them, except îlya and Zaharya, our Armenian composers come first both in number and quality. Especially, their success in playing and singing is more prevalent. In our research, among the composers, players and performers that we've chosen by considering their works and their effects while there are some who have left beautiful (art) works, there are some others who hand a positive effect on our "Fasıl" music with their instruments and voices as players and singers. These kartists took their places among the unforgettables of our music with their lives and works that were carried to the first half of the 20 th century. It is very striking that our Armenian origin artists, who adopted foundation stanes of Turkish culture, inclined composing, the same area with our old composers, although they had occupied singificant places in playing and singing. In books of travels, in the articles and archives of first musichologists while listing our composers our Armenian origin artists are also mentioned. For example, in addition to the names of "Itri, Seyyid Nuh, Hammamizâde İsmail Dede Efendi, Hafiz Post, Sadullah Ağa, Sakir Ağa" who have very important roles in Turkish music history, there are also names of Armenian origin composers like "Asdik Ağa, Kemani Tatyos, Bimen Dergezeryan, Nikoğos Ağa". They had important functions during the Republican era, on one hand in symphony orchestras kand on the other hand in opera orchestra, chorus and solo staff. It should be noticable the musical effects of our Armenian citizens which were not second to none among the life stories of our composers, players and performers. Lots of our Armenian artists, who were brought up with polyphonic music in church choruses and conqnizant of Western music's refinements, didn't have any difficulty to take place in two main institutions of polyphonic music, opera and symphony orchestra. Although their number is not hing there are artists who continued then- musical life by getting Turkish names in these institutions. Since there is a close krelation shep with our subject we should mention that the roles and functions of Armenian artists in other stage arts, especially in theatre, is an important kresearch subject. Yet, in the area of music their lives and choice of Turkish music come first. In spite of the fact that they could form a seperate society with their own traditions and religion, they preferred Turkish music and culture and they could become Turkish citizens while living in a muslim society (world) with mosleus. As they were continvoving their ceremonies with the best loved modes of Turkish music, came to an important and effective position in the area of IFasil" music and provided us with a rich repertory in "Fasıl" music. Names of Nikoğos Ağa and Bimen Şen (DERGEZERYAN) have the same preciousness with Selanikli Ahmet Bey and Nasibin Mehmet Bey. Their contribution to the "Fasıl" music show itself in the area vn of kperforming. The common result of inter views made with three artists who performs our classical music best in our time and who are famous with their tunes is noticable. Success and effect of Armenian origin composers have become great in large fields; in "Fasıl" music, singing style, vanity of rhtym and mode, and qualified works. Musical sources agree on this subject. Their reputation in the area of musical instrument and sound cannot be despised. Just like in playing and performing, in the area of composing their names are easily told with our other famous artists more frequently. As Hamparsum, Udi Hırant, Kemani Ali Ağa (Aleksan Efendi) and Artaki Candan who got a Turkish name and lots of others had their honorable and unforgettable places among the famous composers, players and performers of Turkish music. Turkish music is our national art which integrates and covers us with its features like structure of mode and rhtym, playing and performing style; and with its form deeply filled with emotions. People who live on this land, love this music, briefly who can feel this extra ordinory beauty could not be seperated from this music admiring it even if they were from another religion and tradition. In spite of their different back grounds we have mentioned above, composing, playing and performing of Armenian origin composers, players and performers reveal the greatness and power of Turkish music. It is such a kind of fact that there is not any nation which has got it in its history of music. While thinking on effects of Armenian origin composers on Turkish music, if we examine fastidiously and carefully, the variety of modes and rhtyms seen in the works of these composers appears with their choice. For example, Bimen Sen's song which starts with the line "Take your instrument my love with your joyful desire" is still being sung. Here, both the choice of mode and combination of rhtym are integrated with the beauty of lyrics and reflects our joy and life. Even if an Armenian writes such a song, he is a Turk as music as we are; because he speaks us. Outside of this all things, "FİNCANCIYAN " who has helped to our Armenian origin musicians' success with his making and repairing the piano, "RUPENYAN " who has helped some notes have come to now clearly, "EKMEKÇİ BA?DASAR, GABRIEL EBEYAN and STEPHAN EFENDİ " who we have no information about their life, but we know they are three of our composers and performers, "EDGAR MANASYAN " who has done harmonisation of our national march, and " GARO MAFYAN and ONNO TUNÇ " who have helped to developing of our popular music in the second part of the 20 th century are very important people in history of Turkish music. We believe that if we don't write their name in this research it will be a big deficiency.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999
Thesis (M.A.) -- İstanbul Technical University, Institute of Social Sciences, 1999
Anahtar kelimeler
Müzik, Bestekarlar, Biyografi, Ermeni besteciler, Müzik, Sanat müziği, Music, Composers, Biography, Armenian composers, Music, Art music
Alıntı