1950 Sonrası Görsel Sanatlar Ve Müzik Arasındaki Etkileşim

thumbnail.default.placeholder
Tarih
2006
Yazarlar
Aydoğan, Bilge
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Institute of Social Sciences
Özet
Geleneksel sanat kurallardan kurtulma sürecinin önemli bir adımı olarak değerlendirilen 19. yüzyıl, görsel ve işitsel sanatların etkileşiminin yoğunlaşmaya başladığı bir sürece işaret eder. 19. yüzyılın kültürel ortamı, kendinden önceki dönemlerden daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Dünya küçülmeye başlamış, büyük sanat yapıtlarının ucuz yollu kopyaları üretilmiş, yüzyılın ilk çeyreğine egemen olan Napolyon'un emperyalist dönemine ve Neoklasik sanat anlayışına tepkiler doğmaya başlamıştır. Öyle ki, karmaşık olan bu kültürel ortamın her alanında müzik, mistik bir yol gösterici olmuştur. Wagner'in ?Bütünsel Sanat Çalışmaları? (Gesamtkunstwerk) başlığını taşıyan kitabında, tüm sanatları bir çatı altında toplayacak olan aracıdır müzik. Nitekim 20. yüzyıl sanatı da; Fütüristlerin, Kübistlerin, Soyut Sanat savunucuların ve Dadacıların müzik ile kurduğu bağ ile şekillenecektir. 20. yüzyılın ilk yarısına baktığımızda birbirine koşut olarak gelişen farklı akımlar ve çeşitli ifade biçimlerinin bir aradalığını görmekteyiz. Kandinsky'nin soyut arayışlarının karşısına Kübist sanatçılar, ?yapı bozum? ile çıkmışlardır. Öte yandan Avrupa'nın diğer ucunda Fütürist sanatçılar, manifestolarıyla sanat ortamının güvenli yapısını sarsan açıklamalar ve eylemler gerçekleştirmişlerdir. Savaş öncesinin yarattığı bunalım ve yalnızlık duygusu sanata da yansımıştır. 1920'li yıllara gelindiğinde oldukça eklektik bir yapı çıkar karşımıza. Dada etkinliklerine de katılmış olan besteci Edgar Varese ve Eric Satie'nin de aralarında bulunduğu bir grup avangard sanatçı, Sürrealizm akımını harekete geçirmişlerdir. Müzik ile görsel sanatların etkileşimi bağlamında, Dışavurumculuk akımının müzikte ortaya koyduğu tonal kırılma ile görsel sanatlardaki formun bozulması, birbirine eşdeğer yaklaşımlar olarak görülmüştür. Öte yandan yüzyılın ilk yarısında etkili olan Fütürist ve Dada sanatçılarının eylemsel tavırlarında karşımıza çıkan avangarde hareketin ise Wagner'in sanatların bütünlüğü ilkesine temellendirilmiştir. Müzik ve görsel sanatların 1950 sonrasındaki gelişimine baktığımızda, 20. yüzyılın ilk yarısındaki avandgard hareketin etkili olduğu görülmektedir. 2. Dünya Savaşı'nın eşiğinde olan Avrupa'nın tekinsiz ortamından kaçan pek çok sanatçı Amerika'ya göç etmiştir. Bu sanatçılar arasında Duchamp, Varese, Dali, Tanguy, Leger, Breton gibi daha pek çok sanatçı sayılabilmektedir. Bu sanatçılar 1950 sonrasında oluşacak sanat anlayışının temelini oluşturmuşlardır. İlk bakışta göze çapan, bu sanatçıların Dadacılardan miras kalan, rastlantıya dayanan içgüdüsel bir tavrı benimsemiş olan Sürrealizm akımının temsilcileri olduklarıdır. 20. yüzyılın ilk yarısında; müzikte dizisel, görsel sanatlarda ise soyut anlatımın yoğunlukta olduğu bir dönem yaşanmıştır. Bu yaklaşımlar her iki alanın, ?sanatın sanat için? üretildiği düşüncesini destekleyen bir özellik kazanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla, toplumdan kopuk, anlaşılması güç ve seçkinci bir yapı ortaya çıkmaya başlamıştır. Duchamp, Cage ve Fluxus sanatçılarının öncülüğünde yeniden canlanan avandgard yaklaşım ise, işte bu noktada önem kazanmaya başlamıştır. Sanatın yeniden tanımının yapılmaya başladığı modern sonrası sürecin başlangıcı olmuşlardır bu sanatçılar. 1950'lerde New York merkezli oluşumun yüzyıl başlarındaki Paris sanat ortamını anımsanmaktadır. New York sokaklarının bar ve klüplerinde sanatın ve sanatçının varlık alanının sorgulanması, sanat nesnesi olarak yeni malzemelerin kullanıma girmesi, hem müzik hem de görsel sanatlar alanına yepyeni bir alan açmıştır. Avrupa'da da benzer gelişmeler yaşanmaktadır. Deneysel çalışmalar, görsel sanatlar ve müzik alanında hız kazanmıştır. Soyut sanat ve dizisel müziğin saflık özellikleri melezleşmeye başlamış, günümüz sanatını oluşturan çoklu ortam üretimlerinin temelleri atılmıştır.
19th Century was appreciated as a considerable duration to deliver the art from its traditional rules and also designate the intersection between visual and aural arts. 19. Century?s cultural scene represents much more complex structure then ever. The World has begun to get smaller, masterpiece reproductions has accumulated in a cheaper way and in generally, reaction against the Neoclassic art perceptiveness and Napoléon?s Imperialist period has began to increase. Music had become a mystic beacon in every field of this cultural medium. Such as Wagner mentioned in his book ?Gesamtkunstwerk? (Total work of Art), music is the mediator for all the arts to make them together under the same structure. Thus 20th century art is to be formed by the connection between music and Futurists, Cubists, Abstract Art defenders and Dadaists. As we overlook the first half of the 20th century, it is visible to see the parallel developments of different movements, various expression and styles. Towards Kandinsky?s abstract pursuit, Cubist artist has came out with their deconstruction. At the same time, on the other pole of Europe, Futurists had discouraged the reliable art field by their published manifestos and realized actions. Depression and loneliness just before the war, has reflected on the art productions. An eclectic form had appeared by the 1920?s. Such composers and artists like Edgar Varese and Eric Satie, who were also attend the Dada activities, had set in motion the Surrealist movement. In the context of interaction between visual and aural arts; ruptured tonal form which was exposed by Expressionism in music has been seen equivalent to visual forms dissolutions. From another point of view, by the first half of the century, Futurists and Dada artists influential activities could be seen as essential part, as, the fundamentals of the Wagnerian total art theory. After 1950, we consider the effect of avant-garde movement on the developments of music and visual arts. At the threshold of II.World War, many of artists who were run away from the inauspicious ambiance immigrated to America. Among those artists like Duchamp, Varese, Dali, Tanguy, Leger and Breton constituted fundamentals of new art conception which is going to be formed after 1950. At first sight, it is probably to see that those artists were representative figures of Surrealist movement whose were also assumed coincidental attitudes as inherit from Dada. At the first half of the 20th century, serialism in music and abstract expressionism in visual arts were dwelled very intensively. For the both part of these fields, ?art as art? concept has been appeared. Consequently an elitist habit with disconnected from society and hard to understand structure has revealed. By the leadership of Duchamp, Cage and Fluxus artists avant-garde touch would became a significance role. Those artists were initiated post-modern era where the new art forms needed to be define. In 1950, New York based constitution evokes the art scene in Paris at the beginning of the century. At the bars and clubs artists made inquiries of all those art forms that exist. Usage of new art objects were discussed and for both music and visual arts a brand-new field was opened up. During this period Europe was having similar developments. Visual arts and music has gained momentum by the experimental efforts. Pure art forms like serial music and abstract art had begun to turn in to today?s hybrid art form in the multimedia field.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006
Thesis (M.A.) -- İstanbul Technical University, Institute of Social Sciences, 2006
Anahtar kelimeler
Güzel Sanatlar, Fine Arts
Alıntı