Türkiye’nin Yahudi Mirasını Yeniden Sahnelemek: Mimari Koruma Ve Hafıza Politikaları

thumbnail.default.placeholder
Tarih
2016-11-04
Yazarlar
Ojalvo, Roysi
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science And Technology
Özet
Bu araştırma, Türkiye’nin Yahudi mimarlık mirasının çevresini saran hafıza politikaları ile ilgileniyor. Bu doğrultuda, Türkiye’de yer alan üç sinagogun tarihçeleri ile restorasyonlarını inceliyor: İstanbul Ahrida ve Mayor Sinagogları ile Edirne Büyük Sinagogu. Pek çok tarihi Türkiye Sinagogu gibi, her üç yapı da yer aldıkları bölgelerin 20. yüzyılın ilk üç çeyreğinde Yahudilerce terkedilmesiyle atıl kalmış, harabeleşmişti. 1980 sonrasında ise bu üç sinagog diğerleri arasından sıyrılarak kültürel ve uluslararası politikaların, miras endüstrisinin, Avrupa Kültür Başkenti Programı’nın, vb. güçleri altında Türkiye’nin Yahudi geçmişinin vitrinleri olmak üzere seçilmişti. Geçmiş yüzyıllarda da defalarca ‘hafıza mekanları’ olmuş bu yapılar, restorasyon projeleriyle yeniden hafıza mekanlarına dönüştürülmüştü. Bu araştırma, bahsi geçen sinagoglar aracılığıyla Türkiyeli Yahudi kimliğinin ve hafızasının yeniden kurgulandığı çeşitli tarihsel anları karşılaştırmalı olarak ele alıyor; yapıların (gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen) restorasyon süreçlerini eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor. Geniş kitlelerin ve çok aktörlü tartışmaların ilgi odağı olan bu restorasyonlara dahil mimari uygulamaların yanı sıra onları sarıp sarmalayan söylemsel alanı mercek altına alıyor. Toplumsal hayatta söylemsel ve fiziksel üretimlerin birbirine bağlı olduğu fikrinden yola çıkan bu tez; ele aldığı yapılar bağlamında kimliğin, hafızanın ve mekanın birbirleriyle ilişki içinde defalarca yeniden üretildiğini savunuyor. Bu sebeple durum çalışmaları, hem mekanın üretimine, hem de kimlik ve hafızanın üretimine ilişkin verileri temel alıyor. Yapıların fiziksel özellik ve dönüşümlerinin yanı sıra onlara ilişkin imgeleri, söylemleri ve pratikleri inceliyor. Tez, sosyal-tarihsel ve kuramsal incelemeleri kesiştiren bir araştırma sürecine dayanıyor; bu şekilde üç farklı durum çalışmasını tek bir düşünce akışının parçaları haline getirmeyi amaçlıyor. Durum çalışması bölümleri kendi içlerinde bütünlükleri olan bağımsız makaleler biçiminde yazılmış olsa da, tüm durum çalışmaları temellerini oluşturan bir kuramsal ve tarihsel perspektif ile birbirine bağlanıyor. Öte yandan, her bölümde birbirinden farklı anahtar kavramlar ağırlık kazanıyor. -Araştırma, öncelikle, kimlik ve hafızayı “inşaatlar” ya da “kurgular” olarak görüyor. Geçmişin -hiçbir zaman somut bir gerçeklik olarak değil- her zaman bir rekonstrüksiyon (yeniden inşa) faaliyetiyle geri çağırıldığını; bu sebeple geçmişin temsillerinin her zaman öznel, çoğul ve tartışmalı olduğunu savunuyor. Bahsi geçen tarihi sinagogların farklı devirlerde kimlik ve hafıza inşasının araçlarına dönüştüklerini; Türk-Yahudi geçmişinin bu yapılar çevresinde yeniden inşa ve müzakere edildiğini savunuyor ve tartışıyor. -Araştırma, ikinci olarak, kimlik ve hafızanın inşası ile politik güç arasındaki ilişkiyi araştırıyor. Etnik grup kimliğinin kentteki temsilinin pek çok koşulda politik güce bağlı olarak gerçekleştiğini savunuyor. Buna göre, bahsi geçen restorasyon projelerinin de -geçmiş yılların dışlayıcı tarihlerine “karşıt anlatılar” olarak algılanmış olsalar da- baskın odakların çizdiği sınırlar içinde şekillendiğini tartışıyor. -Araştırma, üçüncü olarak, ‘hafıza’ ve ‘tarih’ arasındaki kavramsal ayrıma dayanıyor: hafızayı çoğul deneyim ve anıların oyun sahası; tarihi ise geçmişin resmi ve donmuş anlatıları olarak tanımlıyor. Güncel ilgiler doğrultusunda geçmişin sabit temsillerini üretmeye dayanan restorasyonu tarih yazımının bir biçimi olarak görüyor. Buna göre, restorasyon süreçlerinde sinagoglarla özdeşleştirilen sabit anlatılar ile, eski ya da güncel kullanıcılarının bu binalara atfettikleri değer ve anlamlar arasındaki mesafeler üzerinde duruyor. Kolektif ve bireysel hafızalar; güç ekonomileri ve sıradan deneyimlerin çoğulluğu arasındaki ilişkileri tartışıyor. Üç farklı sinagoga ve bu sinagogların tarihlerindeki çeşitli dönemlere ilişkin veri ve bulguları bir araya getiren bu çalışma; tüm bu veri ve bulguları yukarıda üç maddede açıklanan kuramsal zeminde harmanlıyor. Tez boyunca bu zeminin ürettiği kimi sorulara yanıt aranıyor: -Hafıza mekanlarının üretiminde, yapılara atanan resmi anlamlar nasıl belirleniyor? -Yapıların resmi temsilleri ile bireylere özgü temsilleri arasında nasıl ilişkiler bulunuyor? -Bir yapının restorasyonu onun geçmişine ilişkin belirli bir anlamı dondurabiliyor mu? Bireysel ve kolektif hafızaların çoğulluğunun üstesinden gelebiliyor, tarih inşasına katkıda bulunabiliyor mu? Tez, bu soruların yanıtlarını ararken, Türkiye’li Yahudilerin hafıza mekanlarını üretme biçimlerinin zaman içinde geçirdiği dönüşümü, ve kimlik politikalarının etken olduğu 1980 sonrası Türkiye’sinde anıtsallaştırma aktör ve süreçlerini tartışıyor. Giriş bölümü, araştırmanın kentsel, sosyal, tarihsel ve kuramsal bağlamlarını kapsamlı bir biçimde tanıtıyor ve analiz ediyor; tüm durum çalışmalarının arka planını oluşturan genel çerçeveyi kuruyor. Ardından, durum çalışması bölümleri olan 2., 3. ve 4. bölümler, araştırma konusu olan üç sinagogun eleştirel tarihlerini sunuyor. 2. Bölüm Balat Ahrida Sinagogu’na, 3. Bölüm Hasköy Mayor Sinagogu’na, 4. Bölüm ise Edirne Büyük Sinagogu’na odaklanıyor. Durum çalışması bölümleri, sinagogların hafıza ve tarih mekanlarına dönüştüğü çeşitli tarihsel anlara değiniyor; yapıların 1980 sonrası restorasyonlarını sarmalayan söylemleri ve mimari imgelemleri eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor. İlk durum çalışması bölümü (Bölüm 2), İstanbul’a Balkanlar’dan göç eden bir Yahudi cemaati tarafından 15. yüzyılda inşa edilmiş olan ve İstanbul’un Balat semtinde yer alan Ahrida Sinagogu’nun bir eleştirel tarihini sunuyor. “Ahrida Sinagogu Vakası” başlıklı bu bölüm, Ahrida Sinagogu’nun 19. ve 20. yüzyıl sonlarında gerçekleşen politik etkinlikler kapsamında sembolleştirildiğini öne sürüyor; bu politik sembolleştirmeye dahil olan söylemler ile süreçleri araştırıyor ve tartışıyor. Sinagogun 20. yüzyıl sonundaki restorasyonunun hem Türkiye Yahudileri’nin, hem İstanbul’un kimliğinin yeniden kurgulanması için bir araç olduğunu savunuyor. İkinci durum çalışması bölümü (Bölüm 3), Osmanlı topraklarına göç eden bir Sefarad Yahudi cemaati tarafından 17. yüzyılda inşa edilmiş olan ve İstanbul’un Hasköy semtinde yer alan Mayor Sinagogu’nun bir eleştirel tarihini sunuyor. Mayor Sinagogu’na ilişkin anlam ve hafızaların çoğulluğu sebebiyle yapının restorasyonunun bir tartışma konusu haline gelmiş olduğunu öne süren bölümün başlığı: “Mayor Sinagogu Vakası”. Bölüm, endüstriyel imalathane olarak yeniden işlevlendirilmiş ve giderek köhneleşmekte olan Mayor Sinagogu’nun İstanbul’un 2010 Kültür Başkentliği sırasında keşfedilmesi ve geniş toplumun gündemine gelmesi sürecini anlatıyor ve tartışıyor. Bu geniş çaplı ilgiyle birlikte sinagogun restorasyonunu sarmalayan çoğul ses ve fikirlerin, restorasyonun gerçekleşmesine engel olduğunu öne sürüyor. Üçüncü durum çalışması bölümü (Bölüm 4), 20. yüzyıl başında Edirne’de, şehrin bu dönemde modernleşen kamusal alanında, Yahudi cemaatinin modernleşen kimliğinin temsili olarak inşa edilmiş olan Edirne Büyük Sinagogu’nun bir eleştirel tarihini sunuyor. “Edirne Büyük Sinagogu Vakası” başlıklı bölüm, Edirne’de Yahudi yaşamının sonlanmasıyla terkedilmiş ve büyük ölçüde yıkılmış olan Edirne Büyük Sinagogu’nun devlet kurumları önderliğinde gerçekleşen restorasyon sürecini ele alıyor. Pek çok kişi tarafından Yahudiler’in Edirne’yi terk etmesine neden olan tarihsel olayların telafisi olarak görülen bu restorasyonun çevresini saran çeşitli söylemler üzerinde duruyor. Restorasyonun yapıya atadığı resmi anlamları araştırıyor ve analiz ediyor. Bahsi geçen resmi anlamlar ile, yapının bireylerin hafızalarındaki çoğul biçimleri arasındaki mesafeye vurgu yapıyor. Tez çalışması, durum araştırması bulgularının tezin tarihsel ve kuramsal altyapısıyla birlikte yorumlandığı kapsamlı bir tartışma ile sonlanıyor. Ele alınan üç sinagogun geçmişi yeniden dillendirmek üzere araçsallaştırıldığı farklı tarihsel anlar üzerinde duran bu tartışma, tez boyunca öne çıkan kimi anahtar kavramlar çevresinde kurgulanıyor: mimarlık, kimlik, güç, farklılık, tarih ve hafıza. Burada anahatlarıyla özetlenen bu tez çalışması; işte bu anahtar kavramlar (mimarlık, kimlik, güç, farklılık, tarih ve hafıza) arasındaki karmaşık ilişkiler üzerine özgün bir yaklaşım ortaya koymaya çabalıyor. Böylece hem mimarlık ve hafızayı konu alan külliyata, hem Türkiye’deki Yahudi mimarlığının tarihine ilişkin çalışmalara, hem de Türkiye’nin mimari miras tartışmalarına kuramsal ve sosyal-eleştirel bir katkıda bulunmayı amaçlıyor.
This research deals with the politics of memory in the context of Turkey’s Jewish architectural heritage, focusing on the histories and restoration processes of three Turkish synagogues. Ahrida and Mayor synagogues in Istanbul, and the Great Synagogue in Edirne were left idle when their neighbourhoods were abandoned by Jews during the last three quarters of the 20th century. However, in the post 1980’s - after several decades of abandonment, indifference and decay- they were selected among numerous ruined synagogues in Turkey, to be the showcases of the country’s Jewish past. Having been ‘sites of memory’ numerous times in their agelong lifetimes, they were transformed into sites of memory once more by restoration projects -under the forces of national and international politics, heritage industry and tourism, European Capital of Culture program, and others. This research comparatively dwells on different historical moments when the buildings became tools to rearticulate the past; and investigates their –planned or realized- restorations in the post 1980s with a critical approach. -Firstly, the research leans on a conception of identity and memory as “constructions”. It claims that the official recovery of the past in the city is always an issue of negotiation, as the past is never a concrete reality but a reconstruction, always subjective and varied. It discusses how the mentioned buildings were discursive tools for the reconstruction of the past, and explores how Turkish-Jewish identity and memory were rearticulated and debated around them. -Secondly, this research investigates the relationship between power and the construction of identity and memory; claiming that the representation of ethnic identity in urban space is bound with political power. Although the mentioned restorations were widely conceived as “counter-memory” against previous exclusive histories, the research argues, they still took place within the frameworks of dominant voices. -Thirdly, this research is based on a conceptual difference between ‘history’ and ‘memory’: defining memory as a playground of multiple remembrances and experiences; and history, as official and frozen narratives about the past. It considers restoration as an act of creating fixed representations of the past according to contemporary interests; and thus as a form of ‘history writing’. Accordingly, it dwells on the gap between official meanings associated with the synagogues in question, and the way the buildings were cherished by their past or current users. It explores the relations between collective and individual memories; between economies of power and the multiplicity of ordinary experiences. Thereby, the research aspires to give a broader understanding on the complex relations between identity, memory, politics, power and architecture in the context of Turkey’s Jewry as well as in general.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016
Thesis (PhD) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2016
Anahtar kelimeler
Mimari koruma, etnik kimlik, hafıza / tarih, Architectural conservation, ethnic identity, memory / history
Alıntı