LEE- Elektrik Mühendisliği-Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 26
  • Öge
    Kalıcı mıknatıslı senkron motorun farklı gözlemleyici tabanlı sensörsüz alan yönlendirmeli kontrol yöntemlerinde donanım ve yazılım bileşenlerinin işletme başarımına etkilerinin tespiti
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-02-27) Demir, Muhammet Cemal ; Kocabaş, Derya Ahmet ; 504191036 ; Elektrik Mühendisliği
    Motor sürücüleri robotik, otomotiv, enerji piyasası gibi birçok endüstriyel uygulamalarda önemli bir alan haline gelmiştir. Yüksek enerji verimliliği, yüksek güç yoğunluğu, küçük boyutlu olması gibi özelliklerinden dolayı birçok uygulamada tercih sebebi olan kalıcı mıknatıslı senkron motorlarda rotordaki mıknatıslar ile statordaki sargıların oluşturduğu manyetik alanın etkileşiminin kontrolü için rotorun pozisyonu bilinmelidir. Bu durum konum algılayıcı sensörler ya da rotorun konumunu elektriksel parametrelere göre hesaplayan sensörsüz algoritmalarla yapılabilmektedir. Konum algılayıcı sensörlerin fazladan alan işgal etmesi, motora montajının zorlukları ve ek maliyet getirmesi gibi sebeplerden ötürü sensörsüz kontrol yöntemleri son zamanlarda temel araştırma konularından biri haline gelmiş ve bu yöntemler, donanım ve yazılım bileşenlerinde birçok yenilikçi yöntemler geliştirilmiştir. Bu tezin amacı doğrultusunda yapılan çalışmada, Luenberger gözlemleyicili farklı algoritmalara sahip iki farklı sensörsüz motor kontrol projesi oluşturulmuştur. Bu algoritmaların motor kontrol uygulamasının başarımına etkileri karşılaştırmalı olarak ortaya konulmuştur. Literatür incelendiğinde bu motorların adlandırılması araştırmadan araştırmaya farklılık göstermiştir. Rotoru mıknatıstan, statoru bakır sargılardan oluşan bu motorlar literatürde kalıcı mıknatıslı senkron motor, kalıcı mıknatıslı AC motor, kalıcı mıknatıslı DC motor, fırçasız doğru akım motoru gibi farkı isimlerle anılmaktadır. Sürüş yöntemindeki farklılıklar, rotordaki mıknatısların farklı konumlarda yerleştirilmesi, stator sargılarının sarım şekillerinin uygulamadan uygulamaya farklılık göstermesinden dolayı isimlendirmeler de literatürde farklılıklar göstermiştir. Bu isimlendirmeler kavram karmaşasına yol açsa da literatürde popüler olarak kullanılanlar; ters-EMK dalga şekli sinüzoidal olan motorlar kalıcı (daimî) mıknatıslı senkron motorlar ve ters-EMK dalga şekli trapezoidal olanlar fırçasız doğru akım motoru olarak kabul görmektedir. Temelde bu tip adlandırmalara sahip motorların rotorları mıknatıslı olup fırçasız motorlar olarak sınıflandırılır. Kalıcı mıknatıslı senkron motorların özellikle hız ve moment kontrolünde alan yönlendirmeli kontrol kullanılmaktadır. Literatürde vektör kontrol olarak da geçen bu yöntem; eğer motor kontrol uygulaması moment kontrolü ise, motor referans bir moment değerini; eğer yapılan uygulama hız kontrolü ise motor referans bir hızı takip eder. Bu çalışmada hız kontrolü için alan yönlendirmeli kontrol gerçeklenmiştir. Bu çalışmada gerçeklenen motor kontrol uygulamasında kalıcı mıknatıslı senkron motorun alan yönlendirmeli kontrolünde ve gözlemleyici tabanlı sensörsüz kontrol algoritmasında yapılan trigonometrik hesaplamalar CORDIC algoritması kullanılarak gerçeklenmiş, bu algoritmanın avantajları ve dezavantajları karşılaştırmalı olarak ortaya konulmuştur. CORDIC algoritmasının gerçeklemesinde STM32G431 mikrodenetleyicisinde bulunan CORDIC yardımcı işlemci (coprocessor) ünitesi kullanılmıştır. Mikrodenetleyicinin bu donanımının karşılaştırmalı analizini yapabilmek için; CORDIC yardımcı işlemcisi kullanılarak Luenberger gözlemleyicili sensörsüz motor kontrol projesinin yazılımı gerçeklenmiş ve CORDIC yardımcı işlemci kullanılmadan Luenberger gözlemleyicili faz kilitlemeli döngülü sensörsüz motor kontrol yazılımı oluşturulmuştur. Bu iki proje için farklı referans hızlar seçilerek incelenmiştir. Kalıcı mıknatıslı senkron motorların sensörsüz kontrol yönteminde en mühim nokta, rotor konumunun hatayı en aza indirecek bir yöntemle belirlenmesidir. Özellikle moment ve konum kontrolü gibi uygulamalarda daha hassas kestirimler yapabilen sensörsüz kontrol yöntemleri seçilmelidir. Bu tezin kapsamında yapılan sensörsüz alan yönlendirmeli motor kontrol uygulamasında, yüzey mıknatıslı KMSM'nin faz kilitlemeli döngülü algoritma ve CORDIC (Koordinat döndüren sayısal bilgisayar) algoritması kullanılarak iki farklı Luenberger gözlemleyicili alan yönlendirmeli sensörsüz kontrolü gerçeklenmiştir. Deney sonuçları her iki algoritma için de iki farklı referans hız için gerçeklenmiş ve bu iki algoritmanın; işlemci çalışma zamanı, motor kalkış hızı ölçümleri ve kararlı haldeki hız hatası hesabı, kestirilen rotor açısı ve hata hesabı, kestirilen alfa-beta zıt-EMK değerleri, kestirilen alfa-beta akım bileşenleri bakımından üstünlükleri karşılaştırılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar yorumlanarak motor kontrol uygulamasının amacına uygun, donanım ve yazılım gereksinimlerine dayalı öneriler sunulmuştur. Yapılan çalışma ile elde edilen sonuçlar doğrultusunda CORDIC algoritmasının işlemci çalışma süresinin daha az olmasından dolayı yazılımsal başarımının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla zaman kritik uygulamalar için CORDIC algoritması alternatif bir çözüm olmaktadır. Buna rağmen PLL tipi Luenberger gözlemleyicinin daha hassas motor kontrol uygulamaları için CORDIC algoritmasına kıyasla daha uygun olduğu görülmektedir. Her iki algoritmanın da düşük hızlarda başarımının düştüğünü, bu sebepten dolayı Luenberger tipi gözlemleyicinin düşük hızlardaki motor kontrol uygulamaları için uygun olmadığı görülmektedir.
  • Öge
    Şebekeye bağlı üç fazlı sic tabanlı hibrit anpc evirici yapısının kontrolü ve tasarımı
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-02-02) Delibaş, İslam ; Yılmaz, Murat ; 504181023 ; Elektrik Mühendisliği
    Enerji sistemlerinde kalitenin önemi son yıllarda gittikçe artan bir kavram haline gelmiştir. Güç sistemlerinde oluşan kirlilik sorunlarının çoğu, güç elektroniği ekipmanlarının doğrusal olmayan karakteristiklerinden ve yüksek anahtarlama frekanslarından kaynaklanmaktadır. Güç kalitesi sorunları, hassas yarı iletken elemanların daha da hassaslaşması, var olan filtreleme ve kompanzasyon yöntemlerinin neden olduğu maliyet artışı nedeniyle zamanla daha da artmaya devam edecektir. Güç kalitesinin iyileştirilmesi, yarı iletken ve diğer doğrusal olmayan cihazların son zamanlarda artması nedeniyle başlıca araştırma konularından biri haline dönüşmüştür. Herhangi bir enerji kaynağının güç kalitesi, harmonik seviyesi vs. gibi etkenler uluslararası kuruluşlar tarafından tanımlanan belirli limitler çerçevesinde sınırlandırılmaktadır. Bu limitlerin sağlanabilmesi için farklı harmonik kompanzasyon yöntemlerine başvurulmaktadır. Bu limitlere uyulması, performans ve işletme ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. Harmonik kompanzasyon ürünleri modern enerji dağıtım sistemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ürünlerin geliştirilmesi için evirici tabanlı sistemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Üç seviyeli evirici tabanlı geliştirilen aktif harmonik filtreler (AHF), diğer harmonik kompanzasyon filtrelerinden daha iyi performansa sahip güç filtrelerinden biridir. Üç seviyeli şebeke bağlantılı tasarlanan eviriciler kaynak ve yük dengesizlikleri altında güçlü performans sağlayan doğru tasarlanmış bir kontrol algoritmasına ihtiyaç duymaktadırlar. Kontrol yöntemleri, Gerilim Kaynaklı Eviricileri (VSI) tetiklemek için gerekli referans akımlarının üretilmesinde kullanılmaktadırlar. Bu nedenle, sistemin kararlılığı büyük ölçüde kullanılan kontrol algoritmasına bağlıdır. Bu tezde, kullanılan üç seviyeli SiC-ANPC tabanlı evirici sistemleri için geniş bir literatür araştırması yapılmıştır. Bu literatür araştırması içinde; güncel uygulamalarda kullanılan farklı evirici topolojileri ve kontrol teknikleri detaylandırılmıştır. AHF sistemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan 3L SiC-ANPC sistemi için farklı kontrol yöntemleri analiz edilmiş ve tartışılmıştır. Ayrıca, farklı evirici topolojileriyle PLECS ve Matlab/Simulink ortamında simülasyonlar gerçekleştirilmiştir. Bu evirici topolojilerinin verimlilik ve maliyet karşılaştırmaları yapılmış ve bu tezde sunulmuştur. Prototip haline getirme sürecinde yapılan PCB tasarımları Altium Designer ile gerçekleştirilmiştir. Prototip çalışması gerçekleştirilen evirici sisteminin test sonuçları tezde sunulmuştur.Bu tezde tasarlanan üç seviyeli şebeke bağlantılı evirici yapısında kullanılan SiC tabanlı evirici yapısı ile piyasada üretilen evirici yapılarının 2 katı bant genişliğine sahip bir evirici yapısı tasarlanmıştır. Aynı zamanda %98 üzerinde verimlilik sağlanmıştır. Piyasada üretilen evirici yapılarının birçoğu Si- IGBT veya Si-MOSFET tabanlı tasarlanmıştır. SiC tabanlı tasarlanan ürünlerin bant genişliği ve verimlilikleri düşük kalmaktadır. Bu tezde tasarlanan evirici yapısı ve FPGA tabanlı kontrol ile literatürde benzeri çalışması olmayan bir evirici tasarımı kazandırılmıştır. 5kHz kontrol bant genişliğine, 40kHz anahtarlama frekansına ve bu anahtarlama frekansında çalışabilmesi için 80kHz örnekleme frekansına sahip bir evirici yapısı tasarlanmıştır.
  • Öge
    Estimated position error reduction of SMO-based sensorless control of IPMSM using variable notch filter
    (Graduate School, 2023-06-19) Baghbani, Navid Delfekar ; Öztürk, Salih Barış ; 504191086 ; Electrical Engineering
    Controlling IPMSM is categorized into two sections; an open-loop strategy in which the essence of shaft position information is not needed and a close-loop strategy in which shaft's position information is required and is subdivided into two methods: • Sensored • Sensorless In the sensorless method, there are three methods for rotor position estimation. The first one is fundamental excitation which includes adaptive and non-adaptive methods. Secondly, signal injection methods, and the last one is the help of artificial intelligence. Adaptive methods are categorized as model reference adaptive base systems and observer-based control, which is subdivided into Luenberger Observer, reduced order observer, sliding mode observer (SMO), and Kalman filter. Estimation error in SMO control is inevitable, and it is generated because of its sign function. In this work, a sliding mode observer is employed, and the error in this method is reduced by applying varying notch filters in the system. When a system's state is not measured directly, sliding mode observer control can be utilized to estimate the required dynamics. The main function of SMO is moving or sliding over a hyperplane to reach the desired or stable state and stays on it. With the help of these estimated state variables, it is possible to control our system. In the case of controlling IPMSM, the estimated state variables are the rotor's speed and position. A sign function is employed to determine the hyperplane. By multiplying the sign function of estimated value minus real value, the sliding surface is defined. If the sliding surface converges to zero, the error between the estimated and real value approaches to zero. The sign function, which is the main part of SMO, creates oscillations in the system and causes chattering in IPMSM. In order to overcome this obstacle, filtering the oscillated frequency is proposed. The range of the frequency which is being eliminated from the output of SMO should be narrow so that a notch filter is suggested to attenuate the oscillation frequency. In this case, in which the parameters of IPMSM have already been defined, the oscillated frequency for reference speed of 0.1 pu is obtained from the FFT analysis of the signal, which is 27.34 Hz. After simulating the proposed method in MATLAB®/Simulink® and filtering the aforementioned frequency from the estimated speed, a significant reduction in the first harmonic oscillation of the signal is achieved, and according to its FFT frequency xxi response, its amplitude is decreased from 0.14 to 0.05 when the motor is rotating at 0.1 pu. In conclusion, this method has reduced chattering in the system and attenuated the frequency, which leads to estimation error mitigation, and increases the robustness and accuracy of the position sensing of IPMSM.
  • Öge
    Alçak gerilim sistemlerinde ark flaş analizi ve koruma
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-07-27) Damla, Gülşah ; Usta, Ömer ; 504181019 ; Elektrik Mühendisliği
    Elektrik, günümüzde en çok ihtiyaç duyulan enerji kaynaklarından biridir. Elektrik üretimi ve tüketimi her geçen gün arttıkça arızaların etkileri daha da yıkıcı hale gelmektedir. Bu nedenle elektrik enerjisinin üretimi kadar verimli, güvenli ve kesintisiz olarak kullanıcılara ulaştırılması da önemlidir. Elektrik güç sistemlerinde elektrik kesintilerine neden olan önemli arızalardan biri ark arızalarıdır. Ark, hava ve gaz gibi yalıtım malzemelerinde iki elektrot arasında meydana gelen elektrik boşalması olarak tanımlanabilir. Elektrik güç sistemlerinde, ark arızalarında çeşitli sebeplerle meydana gelen kısa devreler ile kontrolsüz enerji, ısı, basınç ve ışık ortaya çıkmaktadır. Ark arızalarında ortaya çıkan enerji, basınç ve ısı etkileri, anahtarlama donanımlarında hasara sebep olmakla birlikte can kayıplarına ve ekonomik zararlara sebep olabilmektedir. Bu tezde yer verilen hesaplama yöntemleri, denklemler IEEE 1584:2018 standardından alınmıştır. Standartta sabit laboratuvar koşullarında ölçülen test sonuçlarına göre ampirik denklemler elde edilmiştir. Bu nedenle hesaplama sonuçları, gerçek bir ark patlamasına maruz kalmanın verdiği tehlikeden daha şiddetli veya daha az şiddetli olabilir. Kişisel koruyucu donanım (KKD) kategorisi ve seçimi için NFPA 70E:2021 standardı kullanılmıştır. Bu tez çalışmasında Trimble ProDesign ve Caneco BT yazılımları kullanılarak kısa devre analizi ve koruma konsepti çalışması için tesis ve ekipmanla ilgili elektriksel verileri içeren örnek bir veri merkezi alçak gerilim dağıtım sisteminin modeli oluşturulmuştur. IEEE 1584:2018 standardına göre ark flaş hesaplaması, Caneco BT yazılımının 'Arc flash risk' modülü kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Hesap çıktısı olarak VCB, VCBB ve HCB konfigürasyonları için ayrı ayrı ark olay enerjisi, KKD giyilmesi için gereken mesafeyi belirleyen ark flaş sınır mesafesi ve KKD kategori değeri elde edilmiştir. Her pano için en kötü senaryoya göre uyarı ve bilgilendirme etiketi oluşturulması hedeflenmiştir. Ark olay enerjisini azaltmaya yönelik çalışmalar doğrultusunda ark flaş hesaplamaları tekrarlanarak normal işletme durumu ile karşılaştırmalar yapılmıştır. Ark olay enerjisini azaltmaya yönelik çalışmalar içerisinden akım sınırlayıcı reaktör ETAP programında modellenmiştir. Son olarak hesap çıktısı olarak elde edilen uyarı ve bilgilendirme etiketi, örnek bir pano için gösterilmiştir. Ark olay enerjisi hesaplamalarında örnek alçak gerilim sisteminin koruma ve seçicilik çalışmasından elde edilen birincil (primary) koruma ayarlarına göre uyarı ve bilgilendirme etiketi oluşturulması amaçlanmıştır. Birincil koruma arızası durumunda, yedek (back-up) koruma arızayı giderir, ancak bu daha fazla zaman ve daha yüksek olay enerjisi açığa çıkarmıştır. NPFA 70E, sistemin birincil koruma sistemindeki arızaya karşı değerlendirilmesini gerektirmez. IEEE 1584 standardına göre ark flaş analizi çalışmasında sadece üç faz arızaları ve bara tarafı dikkate alınmıştır.
  • Öge
    Esnek mimari yaklaşımı ile elektrikli araç güç treni tasarımına katkılar
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-12-07) Çetin, İlkan ; Kocabaş, Derya Ahmet ; 504171066 ; Elektrik Mühendisliği
    Elektrikli araçlar, günümüz teknolojisinin ve otomotiv sektörünün çok önemli ve büyük bir parçası haline gelmektedir. Kullanıcıların yani biz insanların gözündeki değerleri, her geçen gün artmaktadır. Bunun olmasındaki en önemli nedenlerden bir tanesi, giderek kötüleşen çevresel problemlerdir. Çevresel problemlerin farkındalığı, insanları daha çevre dostu uygulamalara, yöntemlere ve seçeneklere itmektedir. Bu gibi sebeplerden ötürü elektrikli araçlar daha çok tercih edilir hale gelmektedir ve bu durum da elektrikli araçlar için olan beklentiyi çok yüksek seviyelere çıkarmaktadır. Artan beklentiler de insanları daha fazla çalışma, araştırma ve geliştirme yapmaya kanalize etmektedir. Özellikle seri üretim yapan büyük araç üretici firmaları, bu konu üzerine ciddi projeler ve çalışmalar gerçekleştirmektedirler. Elektrikli araçları, daha kolay ve basit bir şekilde üretilebilir hale getirmek, elektrikli araçların mimarisinde kullanılan bileşenleri daha ucuza mal etmek ve daha hızlı üretmek, bu gibi firmaların yaptıkları en önemli çalışmalar arasındadır. Güç treninde batarya, batarya yönetim sistemi, sürücü devre ve elektrik motoru kullanılırken araç için hesaplanan gücün hangi gerilimde taşınacağı sistem tasarımını doğrudan etkiler. Batarya çıkışından tekere kadar olan bileşenlerin batarya gerilimine göre ihtiyaç duyulan her güç seviyesi için farklılaşması tasarım maliyetlerini arttırır. Ürün ve güç yelpazesi geniş ticari araç üreticileri için tasarım sürecinin kısaltan ve üretim maliyetlerini düşüren ana bileşenleri değiştirmeksizin aradaki güç çeviricileri ile farklı gerilim seviyesindeki batarya ve elektrik motorunu birbirine bağlayan esnek mimari tasarım (modülarite) bu konuda olumlu katkı yapabilir. Modülarite (esnek mimari) ve ölçeklenebilirlik çalışmaları da tam olarak buradan ortaya çıkmıştır. Bu firmalar, modülarite ve ölçeklenebilirlik metodolojileri sayesinde elektrikli araçları daha basit ve daha az maliyetli bir şekilde üretebilir hale getirmektedirler. Zaten batarya komponentinin hammadde pahalılığı yüzünden fiyatları yüksek olan elektrikli araçlar, bu firmaların bu araçları daha basit ve daha az maliyetli bir şekilde üretebilmeleri sayesinde çevreci olmayan diğer araç seçenekleri ile piyasada mücadele edebilir hale gelebilmektedirler. Elektrikli araçların elektriksel mimari tasarımlarında ticari üreticilerin en az sayıda sistem bileşeni ile olabildiğince çok ticari ürün çeşitliliği sunabilme kabiliyeti olan modülariteyi ve ölçeklenebilirliği sağlamak için tercih edilebilecek yöntemlerden bir tanesi de güç aktarım organlarının arasına bir güç çeviricisi eklemek olabilir. Motor gücü, motor gerilimi ve buna bağlı olarak batarya gerilimi sistem verimliliği üzerinde birinci derecede etkili olan parametrelerdendir. Motor sürücü gerilimi ile batarya geriliminin uyumlandırılabilmesi için doğru akım anahtarlamalı güç çeviricileri kullanılabilir. Bu bahsedilen güç çeviricileri sayesinde motor sürücü gerilimi farklı gerilim değerlerine dönüştürülebilir. Bu sayede de aynı batarya komponenti ile farklı model ve farklı çalışma değerlerindeki motor sürücü ünitesi ve elektrik motoru sürülebilir. Bu tez çalışmasında elektrikli araç güç treninde farklı doğru akım bara gerilimi değerlerinde batarya, DA/DA çeviriciler, sürücü devre ve elektrik motoru bileşenlerinin birbirleri ile uyumlulaştırılarak aynı çıkış gücü için farklı bağlantı şekillerinde verimlilik karşılaştırması yapılmıştır. Böylelikle bir seferde tasarlanmış farklı çevirici ve sürücü bileşenleri ile farklı grupların birleştirilerek farklı işletme değerlerine sahip tasarımların modüler bir şekilde elde edilmesi hususunda bilimsel bir bakışı açısı ile karşılaştırmalı bir sonuç ortaya konmuştur. Modülaritenin sağlanması için araç mimarisine farklı bara gerilimlerinde ve çıkış gerilimi değerlerinde doğru akım çeviricileri eklenmesi irdelenmiştir. Bu doğru akım çeviricileri sayesinde batarya gerilimi ile doğru akım bara gerilimi arasında isteğe bağlı, değişken ve esnek bir mimari ile bir kontrol oluşturulmak istenmiştir. Bu devre yapısının ardından farklı besleme gerilimindeki elektrik motorlarının ara devreler kullanılarak işletme başarımlarının sürüş treni verimliliği üzerine etkisi tespit edilmiştir. Bu sebeple güç aktarım organlarıyla birlikte çalışabilecek yani mimaride kullanılabilecek doğru akım çeviricileri araştırılmıştır. Uygulamanın gereksinimlerine göre kullanılabilecek doğru akım çevirici topolojileri incelenmiştir. Mimaride bulunduğu konum ve bağlı olduğu komponentler sebebiyle bahsi geçen doğru akım çeviricisinin çift yönlü çalışması gerekmektedir. Çift yönlü çalışan bir doğru akım çeviricisi olmazsa elektrikli araçlar enerji geri kazanımlı frenleme ile geri kazanım sağlayamaz hale gelir. Bu nedenle çift yönlü çalışmaları çok önemlidir. Çift yönlü çalışan doğru akım çeviricileri aslında senkron anahtarlama yapılan doğru akım çeviricileri ile aynı şekilde çalışmaktadırlar. Yani doğru akım çeviricilerinde kullanılan serbest geçiş diyotları yerine başka bir anahtarlama elemanının kullanılması gerekmektedir. Bu durum aynı zamanda doğru akım çeviricisinin kayıplarını da azaltarak verimini arttıran bir modifikasyondur. Elektrik motorunun kullanımında performans kaybı yaşamamak için de bu doğru akım çeviricisinin elektrikli araç mimarisinin maksimum güç seviyesine uygun bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Olası topolojiler arasından uygun, amaca yönelik doğru akım çevirici topolojisi seçilmiş ve tasarlanmıştır. Sistem alt bileşenlerinin modellenmesi, analitik tasarımların sayısal doğrulaması ve tüm sistemlerin bütünleşik çalışması ve modellenmesi, kapalı çevrim kontrol işlemleri MATLAB/Simulink altında gerçekleştirilmiş ve sonuçlar karşılaştırılmıştır. Doğru akım çeviricisinin tasarımı da benzetim çalışması da kapalı çevrim bir kontrol yöntemiyle yapılmıştır. PI kontrolcü kullanılmıştır. Kontroldeki odak noktası, bütün sistemdeki kayıpları olabildiğince azaltmaya çalışmak ve bütün sistemin verimini en yüksek değere getirmek olmuştur. Ayrıca elektrikli aracın mimarisinde bulunan her alt bileşen devresi, tek tek tasarlanmıştır. Kontrolü kolay ve elektrikli araçlarda çokça tercih edilen bir fırçasız doğru akım makinesi (BLDC-FDAM) bu çalışma için tercih edilmiştir. İTÜ Elektrik Araba takımının kullandığı motor da aynı tip motor olduğundan motor parametreleri buradan sağlanmıştır. Ayrıca farklı anma gerilim değerlerinde çalışan motor sürücü devreleri de tasarlanmıştır. Bu bileşenlerin benzetim çalışmaları da yapılmıştır. Bu şekilde İTÜ Elektrikli Araç Takımı'nın faaliyetlerine ve gelecek öngörüsüne katkıda bulunulması da hedeflenmiştir. En son aşama olarak bütün bileşenlerin birlikte bulunduğu, elektrikli araç mimarisine benzer, onu temsil eden tüm sistem bileşenlerini içeren bütünleşik bir benzetim çalışması yapılmıştır. Bahsedilen doğru akım çeviricisinin bulunduğu ve bulunmadığı bu benzetim çalışmasıyla, mimariye eklenen doğru akım çeviricisinin bütün sisteme yaptığı etkiler gözlemlenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak gelişen elektrikli araç teknolojileri konusunda batarya gerilimine doğrudan bağlı güç sistemi tasarımı konusunda ticari üreticilerin elini güçlendirecek esnek tasarım konusunda veriler elde edilmiş ve karşılaştırılmalı olarak sunulmuş, bu konuda bir bakış açısı oluşturularak akademik katkı sağlanmıştır.