LEE- Malzeme Bilimi ve Mühendisliği-Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 2 / 2
  • Öge
    Surface modified cellulose nanocrystal incorporated nanocomposites
    (Graduate School, 2022-09-02) Arslan, Osman Nuri ; Nofar, M Reza ; 521201009 ; Material Science and Engineering
    Cellulose nanocrystal (CNC) can be a good alternative to be used as a nanofiller in polymer matrix because of its superior properties such as lightweight, high mechanical strength and elastic modulus, high surface area, etc. Also, CNC has abundant sources and biodegradable material. It is obtained from a variety of cellulose sources. Thanks to these properties, eco-friendly nanocomposites can be produced. On the other hand, it includes a significant drawback. Due to their hydrophilic nature, CNC shows agglomeration in the polymer matrix, especially in the hydrophobic polymer matrix. In the literature, successful results were obtained for CNC nanocomposites by using the solution casting method. However, the solution casting method is not suitable for large-scale production and is not environmentally friendly due to using of solvents such as DMF, THF, etc. Compared to the solution casting method, melt mixing is environmentally friendly as no solvent is used in the production steps. Also, this method can give information about large-scale production. Despite these advantages, agglomeration of CNC is a noticeable drawback for CNC nanocomposites which are produced by using the melt mixing method. To eliminate this drawback, CNC can be modified with some chemical structures by using modification methods such as esterification, amidation, and polymer grafting. In this study, the aim is to obtain a new nanofiller with modification of CNC and produce bionanocomposites since a majority of petroleum-based polymers cause non-degradable wastes in the environment. To solve this problem, biodegradable polymers are crucial. These polymers such as Poly (butylene adipate terephthalate) (PBAT) have a significant potential to be used in commodity and biomedical applications, whereas PBAT cannot show sufficient mechanical properties and its mechanical strength and elastic modulus can be improved with some changes in the structure, for instance, the addition of CNC. In this study, CNC was modified with PGMA by using the grafting from method. Before the modification step, neat PGMA was synthesized and added to the PBAT matrix to observe the effects of PGMA on PBAT. In the PGMA modification of CNC, the polymerization reaction took place on the CNC surface and FTIR analysis was performed to determine changes in chemical structure. In FTIR analysis, a peak at 1725 cm-1 which is related to C=O was obtained. Modified CNCs were introduced in the PBAT matrix with 3 wt.%. Following the production step, thermal and rheological analyses were performed to characterize specimens. With thermal analysis, crystallization behavior and thermal properties were determined as well as with rheological analysis, improvement of dispersion was detected. For PBAT/CNC-g-PGMA5, a dramatic increase was obtained.
  • Öge
    İyon değiştirici reçine ile atık sulardan demir geri kazanımı
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-07-07) Arslan, Emine ; Gökoğlu Zeytuncu, Bihter ; 521071007 ; Malzeme Bilimi ve Mühendisliği
    Endüstriyelleşmenin gelişmesi ve dünya nüfusunun artmasıyla birlikte üretimde ve tüketimde artış ve beraberinde en temel ihtiyaçlarımızdan olan hava, su ve topraklarımızın kirliliğini getirmiştir. Oluşan bu kirlilikle toksik maddeler oluşmakta, canlılar ve ekosistem için zararlı etkileri olmaktadır. Endüstriyel ve evsel atık sularının temizlenerek tekrar kullanımının sağlanması ile ekosistem döngüsüne kazandırılması, içerisinde insan ve canlıların sağlığına etki edecek zararlı toksik maddelerin uzaklaştırılması, değerli metallerin geri kazanımı çalışmaları endüstriyelleşmenin gelişmesi, nüfus artışı ve iklim değişikliğiyle birlikte hayatımıza girmiştir. Yeni endüstriyel teknolojilerin hızla kullanıma girmesi, oluşan atık suların içeriklerini de her geçen gün değiştirmektedir. Doğanın dengesinin korunabilmesi için, atık suların geri kazanımı, bu işlemin verimi ve kalan atıkların uygun bir şekilde bertaraf edilmesi gerekmektedir. Günlük çeşitli endüstriyel, evsel ve tarımsal faaliyetler sonucu oluşan kirleticiler içerisindeki ağır metaller toprağa ve suya karışırlar. Sulardaki ağır metallerin sulu ortamlarda yüksek çözünürlükleri ve biyolojik olarak bozunmamaları canlılar için her geçen gün ciddi risk oluşturmaktadır. Endüstriyel atık sulardan ağır metallerin uzaklaştırılması üzerine yeni ileri teknolojik çalışmalar uzun bir süredir devam etmektedir. Son yıllarda iyon değiştirici reçineler kullanılarak adsorpsiyon teknikleri ile ağır ve değerli metallerin uzaklaştırılması üzerine çalışılmaktadır. Adsorpsiyon tekniğinin ekonomik olması, uygulanabilirliğinin basit ve kolay olması, adsorban olarak kullanılan reçinelerin birden fazla kullanılabilme özelliği, çevre dostu olması ve yüksek kalitede katma değerli ürünlerin elde edilmesi nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu tez çalışmasında, endüstriyel atık suyundan iyon değiştirici reçine kullanılarak canlıların sağlığı ve hayatı için riskli olan demir metalinin geri kazanım performansı incelenmiştir. Katı adsorban olan reçineyle, kullanılan çözeltinin adsorpsiyon hız ve denge ilişkileri incelenmiş, deneysel veriler izotermler aracılığı ile araştırılmıştır. Bu çalışma için daha önce yapılmış literatür çalışmaları araştırılmış ve yorumlanmıştır. Çalışmanın ilk kısmında, adsorpsiyon teknolojileri, adsorpsiyon tarihçesi, adsorpsiyon türleri, adsorbanların sınıflandırılması ve atık su özellikleri detayları ile açıklanmıştır. Kirleticilerin uzaklaştırılmasında adsorpsiyon tekniklerinin önemi açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında adsorpsiyon izoterm modelleri, adsorpsiyon kinetiği, adsorpsiyon termodinamiği ve adsorpsiyona etki eden faktörler teorik olarak açıklanmıştır. Çalışmalarda kullanacak olduğumuz reçine (Lewatit Monoplus TP 209 XL) ile standard demir (Fe) çözeltisi kullanılarak deney için en uygun olan pH değeri tespiti gerçekleştirilmiştir. Ardından standard demir çözeltisi kullanılarak adsorpsiyon için en uygun sıcaklık, zaman ve adsorban miktarı incelenmiştir. Ardından orijinal atık su çözeltisi ile iyon değiştirici reçine kullanılarak atık suyundan demirin geri kazanımı incelenmiştir. Böylece, atık sularından demirin geri kazanımının hangi şartlarda maksimum seviyeye ulaşılacağı tespit edilmiştir. Langmuir ve Freundlich izotermleri kullanılarak hesaplamalar yapılmış, ayrıca, elde edilen verilere göre birinci ve ikinci dereceden kinetik denklemleri aracılığıyla kinetik çalışma da yapılmıştır. Standard Fe çözeltisi ile yapılan çalışmaların sonucuna göre elde edilen optimum şartlara göre KUYAŞ'tan (Kuyumcukent Gayrimenkul Yatırımları A.Ş) temin edilen gerçek atık su çözeltisi kullanılarak adsorbanın adsorpsiyon performansı belirlenmek üzere deney yapılmıştır. Son olarak reçine ile demir giderimi ile ilgili yapılan deneysel çalışmalardan ve sonuçlarından bahsedilmiştir.