FBE- Isı Akışkan Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 157
  • Öge
    Değişken kapasiteli buzdolabı kompresörü için emme ve egzoz valf yaprağının COP ve SGD açısından optimizasyonu
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-06-14) Karahan, Kerem ; Çadırcı, Sertaç ; 503161121 ; Isı-Akışkan
    Bu tezde buzdolaplarında kullanılan hermetik soğutkan kompresörleri için p-V deneysel çalışmaları ve bu çalışmaları doğrulamak amacıyla bilgisayar destekli simülasyonlar yapılmış; bu çalışmalarda kullanılan kompresör valf yaprakları üzerindeki çeşitli tasarım modifikasyonlarıyla performans verileri üzerindeki etkiler incelenmiştir. Tez çalışmasının birincil amacını oluşturan performans verilerindeki değişimin belirlenmesi çalışması kapsamında; kullanılan emme valf yaprağı kalınlığının inceltilmesi ve egzoz tahdit yüksekliğinin kısılması ile emme safhasındaki geri kaçakların değişimi, egzoz safhasındaki ses düzeyi gücü ve kayıpların değişimleri incelenmiştir. Deneysel çalışmaların yanında, aynı tasarımlar için 1B simülasyonlar yapılarak sonuçların doğrulaması yapılmıştır. Bu doğrulamaların yapılması için kullanılacak bilgisayarlar yazılımı çalıştıracak biçimde hazırlanmış ve analizleri en verimli şekilde yürütecek hale getirilmiştir. Bu bağlamda sürücü kurulumu yazılımı yeniden programlayacak derleyicilerin kurulumu gerekli uygulamaların modifikasyonu yapılmıştır. Bu modifikasyonlar, başlangıç aşamasında uyumsuzluk problemleri yaşayan programların uyumluluk kipinde çalışabileceği durumların sağlanmasını ihtiva etmektedir. Bu aşamaya eski sürüm işletim sistemi ve sürücüleri kurulumu da dahildir. Tez çalışmasının ikincil amacını oluşturan simülasyon programının geliştirilmesi ve daha hassas sonuçlar elde etmeye uygun hale getirilmesi kapsamında; kullanılan simülasyon programının açık kaynak kodu içerisinde irdelemeler yapılarak, kullanılan mekanik ve termal algoritmalar incelenmiştir. Bu incelemeler ile çözüm şemaları olan nümerik yöntemler irdelenmiştir. Daha önceden oluşturulmuş olan bu matematiksel ifadelerin gerçek problem ile uyumluluğunun incelenmesi sonrasında geliştirilebilir olması açısından daha uygun modellerin ve algoritmaların uygunluğu araştırılmıştır. Araştırmalar doğrultusunda yapılması uygun görülen değişikliklerin, simülasyon sonuçları hassasiyeti ve uyumluluk problemleri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bununla birlikte kullanılacak olan simülasyon programının iyileştirmeye açık yönleri de araştırılmıştır. Bu araştırmalar başlangıç aşamasında yazılımın hangi programlama dili ve yöntemiyle oluşturulduğunun araştırılması ile ilgili olmuştur. Çalıştırılacak programın derleyicisi, yazılımın yeniden yazılacağı dile göre dikkatlice seçilmiştir ve ilk aşamada yapılan bu kritik seçim doğrultusunda kullanılacak derleyici uygun bir bilgisayara kurulmuştur. Kurulumun ardından programın açık kaynak kodu incelemeye tabi tutulup algoritma ile çözüm şemaları hakkında bilgi sahibi olunmuştur. Elde edilen bilgiler ile literatürde benzer çalışmaların varlığı konusunda ayrıca araştırmalar yapılmıştır. Programlama aşamasında kullanılacak açık kaynak kodunun müdahale edilecek kısımları, yapılan ilk simülasyonlar ve deneysel çalışmaların sonuçları kıyaslanarak kararlaştırılmıştır. Müdahale edilmemiş simülasyon programının verdiği sonuçlar ile önceki deneysel çalışmaların sonuçları arasında, kabul edilebilir düzeyin üzerinde farklar çıkan durumlar detaylı olarak irdelenecek kısımlar olarak belirlenmiştir. Simülasyon ve deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçların kıyaslamaları basınç hacim grafiği yardımı ile yapılmıştır. Burada egzoz ve emme aşamalarındaki silindir ve plenumların basınç karakteristikleri büyük önem arz etmektedir. Bu kısımların davranışları gözlenerek ve kıyaslanarak müdahale edilecek simülasyon kısımları, müdahale yöntemi ile birlikte belirlenmiştir. Bu kısımların, termal model ve valf dinamiği ağırlıklı olarak üzerinde çalışılmıştır. Deneysel çalışma aşamasında deney hazırlıkları ve kararlaştırılan tasarım ölçüleri ilk adımda hazırlanmıştır. Bu hazırlıklar aşamasında alınan detaylı geometrik ölçümlerle düzenekte gerçekleşebilecek hataların mümkün mertebe önüne geçilmiştir. Yapılacak deneyler üç ayrı kontrol deneyi niteliğinde olmuştur, bu da iki kıyaslama yapılabileceği anlamına gelmektedir. Bu kıyaslamaların birincisi tahdit yüksekliği ikincisi emme yaprak kalınlığı etkilerinin gözlemlenmesi çerçevesinde yapılmıştır. Bu kıyaslamaların yapılacağı veriler, kalorimetreden alınan performans verileri ve sinyal toplama düzeneği yardımıyla alınan basınç hacim verilerinden oluşmaktadır. Ölçüm yöntemleri bakımından, iki ayrı ölçümün eşzamanlı yapıldığı şartlandırılmış kalorimetre ortamı kullanımı, deneylerin sürecini kısaltmak açısından tercih edilmiştir. Elde edilen deneysel sonuçların kendi aralarında kıyaslanmasının yanında, simülasyon sonuçları ile de kıyaslaması yapılmıştır. Bu kıyaslamalar hem deneysel sonuçların saçıklık analizini yapabilmeyi hem de simülasyon programının elde ettiği sonuçlardaki hassasiyetin mertebesini öğrenmek açısından kıymetli bilgiler ihtiva etmektedir. Bu kıyaslamalar sonucunda performans verilerinin ve basınç hacim grafiğinin karakteristiği elde edilmiştir. Simülasyonlarla beraber toplandığında kıyaslanabilecek deneysel çalışmalar, simülasyon çalışmaları ile desteklenen bir çalışma oluşturmaktadır.
  • Öge
    İnsan burun boşluğundaki hava akışının sayısal olarak incelenmesi ve sanal septoplasti
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018-12-11) Turutoğlu, Cem ; Çadırcı, Sertaç ; 503161137 ; Isı Akışkan
    Nefes alış-verişi, vücudun ihtiyacı olan oksijeni sağlayabilmesi için yapılması gereken ve doğuştan kazanılan bir özelliktir. İnsan yaşamını sürdürebilmek için beyne ve vücudun diğer organlarına kan yolu ile bu oksijeni iletir. Hiçbir şey yemeden bir insan birkaç hafta, su olmadan birkaç gün yaşayabilse de oksijen olmadan birkaç dakikadan fazla yaşayamaz. Yeterli oksijen vücuda girmediğinde görme, işitme bozuklukları, negatif olma durumu, aşırı sinir, zihinsel bunalım, depresyon gibi bir takım olumsuz reaksiyonlar meydana gelir. Hatta beynin oksijensiz kalması, kalıcı hasarlara ve felce neden olmaktadır. Yetersiz oksijen, insanların gün içerisinde yorgun hissetmelerinde de büyük etkendir. Solunumun vücutta başladığı yer olan burnun yapısı rahat nefes alabilme açısından büyük önem taşımaktadır. Geniz eti, uyku apnesi, deviasyon, sonradan meydana gelen travmalar nefes alış-verişi sırasında burundan yeterli oksijenin alınamamasına sebep olmaktadır. Bu sebeple günümüzde birçok insan burunlarına tedavi amaçlı cerrahi müdahale yaptırmaktadır. Son yıllarda; hesaplamalı mühendislik ve bilişim alanlarındaki gelişmeler birçok alanda olduğu gibi tıp alanında da etkisini göstermiş, tıp ve mühendislik disiplinlerinin ortak çalışma sahası olan biyomühendislik ve biyomekanik gibi branşların ortaya çıkmasına ve ilerlemesine neden olmuştur. Biyomekanik alanındaki gelişmelerin bir sonucu olarak; hekimler uzmanlaştıkları branşlarda sadece tedavi yöntemleri ile değil aynı zamanda da tanı koyma ve muhtemel bir cerrahi müdahalenin kazanımları ve/veya kayıplarını öngörebilmek ve yorumlayabilmek adına "sanal ameliyat" gibi mühendislik esaslı yöntemleri tercih etmektedirler. Özellikle hasta açısından risk taşıyan ve ameliyat kararının zor alındığı durumlarda, sanal ameliyat yaklaşımı sayesinde muhtemel bir operasyonun sonuçlarını bilgisayar ortamında öngörebilmek, hem hasta hem de hekim açısından oldukça önemli bir gelişmedir. Burun orta duvarının orta hattan kayması olarak tanımlanan ve hasta sağlığını ve yaşam kalitesini birçok açıdan olumsuz yönde etkileyen nazal septum deviasyonu, toplumda yeni doğanlardan yetişkinlere kadar ortalama %20 ila %35 oranında görülme sıklığında olup tedavisi ancak septaplasti olarak adlandırılan cerrahi bir yöntem ile mümkündür. Fakat septoplastinin etkinliği günümüzde halen sorgulanmakta olup kısa vadede hasta üzerinde psikolojik olarak bir iyileşme hissi uyandırdığı ancak uzun vadede tatmin oranının düştüğü literatürdeki bazı çalışmalar ile ortaya konmuştur. Bu nedenle, burun ile ilgili bir cerrahi operasyonun kazanımlarının ve/veya kayıplarının sanal ameliyat yaklaşımı ile önceden ortaya konabilmesi büyük önem taşımaktadır. Sanal septoplastinin etkin bir şekilde uygulanabildiği ya da etkin bir şekilde uygulanabilir seviyeye getirilebilme potansiyeli olduğu sonucuna varılması durumunda, uzun vadede gereksiz ameliyatların önüne geçilerek ülke ekonomisine katkı sağlanabilecek ve riskli septoplastinin hasta sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri bertaraf edilebilecektir. Bu tez; sanal septoplasti üzerine kurgulanmış sayısal yöntemlerle çözüme gidilmiş disiplinler arası bir çalışmadır. Çalışmanın sayısal kısmı, septoplasti öncesinde ve sonrasında nazal kavite içerisindeki hava akışının Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) yöntemleri ile modellenmesini, sonuçların irdelenerek cerrahi müdahaleden sağlanacak fayda ve/veya zararların öngörülmesini ve hasta sağlığı ve yaşam kalitesi bakımından en uygun cerrahi müdahale senaryosunun belirlenmesini içermektedir. Bu kapsamda, septoplasti öncesinde hastanın nazal kavitesine ait Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans (MR) görüntüleri 3 boyutlu modelleme programı ile işlenerek HAD analizlerine uygun hale getirilmiş, ICEM-CFD programı ile çözüm ağı oluşturulmuş ve ANSYS-Fluent yazılımı ile de HAD analizleri yapılmıştır. Mevcut durumun, akış alanındaki yapılar, nazal direnç vb. parametreler üzerinden değerlendirmesinin ardından Sculptor yazılımı ile nazal kavite geometrisi değiştirilerek sanal septoplasti uygulanmasına geçilmiştir. Sanal septoplasti geçirmiş nazal kavite içerisindeki hava akışının HAD analizleri ile gerçek septoplastiden alınacak sonuçlarının tahmin edilebilmesi sağlanmıştır. Tez kapsamında kullanılacak yöntemlerin doğrulanması amacıyla literatürde üzerinde daha önce çalışılmış olan Standart Carleton-Civic Burun Modeli üzerinden yöntem geliştirilmiştir. HAD sonuçları literatürdeki sayısal ve deneysel çalışmalarla karşılaştırılmış, bu çalışmanın başarısı literatürdeki çalışmalarla kıyaslanarak sorgulanmıştır. Bu tezde farklı debiler için akışın türbülanslı veya laminer olduğu debiler belirlenmiş, eğer akış türbülanslı ise hangi türbülans modelinin seçilmesi gerektiği ortaya konulmuş, HAD analizi çözücüsünde uygulanacak çözüm yöntemleri, giriş-çıkış sınır koşulları ve başlangıç koşulları belirlenmiş, çözüm ağından bağımsızlık irdelenerek çalışmanın yöntemi hazırlanmıştır. Sonuçlar literatürdeki gibi 30 l/dk hava debisinde nazal kavite içerisinde farklı bölgelerden kesitler alınarak türbülans kinetik enerjisi ve hız konturları alınarak karşılaştırılmış, burnun hava giriş ve çıkış noktalarındaki basınç değerleri alınarak debi-basınç grafikleri oluşturulmuş, uygun kesitten alınan hız profili boyutsuz hâlde çizdirilmiş ve kavite içerisindeki nazal direnç ve nazal güç hesaplanarak karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır. Uygulanan yöntem sonuçların tutarlılığına bakılarak geçerli kabul edilmiş, ameliyat öncesi ve sonrası durumu karşılaştırması yapabilmek adına standart Carleton modeli üzerinde septal deviasyon oluşturulmuş, HAD analizleri tekrarlanmıştır. Deviasyonlu ve deviasyonsuz modeller arasındaki farklara bakılarak sanal septoplastinin uygulanabilir olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öge
    Ağır ticari bir araçta kabin yapısının aerodinamik direnç üzerindeki etkisi
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-06-02) Aktaş, Cemal Dinçer ; Kavurmacıoğlu, Levent Ali ; 503191106 ; Isı Akışkan
    Çalışmada ağır ticari bir aracın aerodinamik karakteristiğinin incelenmesi ve geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla yapılacak HAD analizlerinde Ford Otosan tarafından geliştirilip üretilen ve 2016 yılında yollara çıkan Ford F-max aracı kullanılmıştır. Ford F-max aracı için detaylı bir geometrik model oluşturulmuş ve kalite parametrelerine uygun sayısal ağ yapısı örülmüştür. Aracın aerodinamik özelliklerinin geliştirilmesi amacıyla burunlu kamyon kavramı ele alınmıştır. Mevcut araç kabinin uzatılarak burunlu kamyon tasarımının elde edilebileceği 3 farklı kabin oluşturulmuştur. Burada araç üzerinde yapılacak değişikliklere farklı kabinlerin vereceği cevaplarında incelenmesi hedeflenmiştir. İncelenen farklı araç kabinlerinden ilki referans modeldir. İkincisinde, aracın ön camı dikleştirilmiştir, sonuncusunda ise aracın ön camı dikleştirilirken ve A-sütununda da kavisli bir yapı incelenmiştir. Kabin üzerinde köklü değişiklikler yapılsa da üç farklı kabin için HAD analizleri neticesinde elde edilen CD değerlerine bu değişiklikler yansımamıştır.
  • Öge
    Yüksek hızlı araçlar için silecek sisteminin aerodinamik optimizasyonu
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Ak, Süleyman Emre ; Güneş, Hasan ; 419018 ; Isı Akışkan
    Araç silecek sistemi kötü hava şartlarında sürücünün görüşünü arttırmak için geliştirilmiş önemli bir güvenlik ekipmanıdır. Silme işleminin gerçekleşebilmesi için silecek kolunun cama doğru belirli bir kuvvetle bastırılması gerekir. Artan araç hızıyla bu baskı kuvveti, ters yönde oluşan aerodinamik kaldırma kuvveti yüzünden azalır ve silme işlemi bozulmaya başlar. Aerodinamik kaldırma kuvvetlerini yenmek için silecek geometrisinde değişiklikler yapılmıştır. Günümüzdeki standart silecek sistemleri 160 km/h araç hızına kadar çalışabilmektedir. Bu projede Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) analizleri yardımıyla 240 km/h araç hızına kadar güvenli çalışabilecek bir silecek prototipi geliştirilmiştir. Üç boyutlu orijinal silecek geometrisi Teklas A.Ş.'den alınmıştır. Yapılan analizler Ansys-Fluent ticari yazılımı ile türbülanslı, sıkıştırılamaz ve zamandan bağımsız Şekilde modellenmiştir. Yapılan analizlerin daha kısa sürede tamamlanması için basitleştirilmiş bir akış hacmi yaratılmıştır. Bu akış hacminde aracın kaputunu ve ön camını temsil eden iki eğimli plaka ve silecek süpürgesi yer almaktadır. Sayısal sonuçların çözüm ağından bağımsız hale getirmek için farklı eleman sayılı çözüm ağları denenmiştir ve uygun olan çözüm ağı ile analizler yapılmıştır. Yarım araç modeli kullanılarak sürücü ve yolcu tarafındaki silecek süpürgesi ve silecek kolu performansı incelenmiştir. Yapılan analizlerde silecek sistemine etkiyen kaldırma kuvvetinin silecek kollarından geldiği görülmüştür, dolayısıyla silecek süpürgelerindeki baskı kuvvetini arttırarak silecek sisteminin toplam kaldırma kuvvetinin azaltılmasına çalışılmıştır. Yeni silecek modelleri elde etmek için silecek geometrisinin üç parçası incelenmiştir. Bunlar silecek rüzgârlığının profili, silecek yüksekliği ve silecek rüzgârlığı ile metal parça arasında kalan bağlantı yeridir. Silecek rüzgârlığının profili değiştirilirken rüzgârlık üzerinde oluşan vorteks yapısını azaltarak basıncın arttırılması hedeflenmiştir. Bununla birlikte rüzgârlık üzerinde maksimum basınç noktasının silecek süpürgesini bastırmak için daha iyi bir yere çekilmesi amaçlanmıştır. Bunları sağlayan profil bulunduktan sonra silecek rüzgârlığının arka kısmı geriye çekilerek daha fazla rüzgârlık alanı oluşturulmuş ve kaldırma kuvveti daha da azaltılmıştır. İncelenen ikinci geometrik parametre silecek yüksekliğidir. Bu analizlerde toplam yüksekliği 16 ile 19 mm arasında değişen silecek geometrileri test edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda silecek yüksekliğinin artması kaldırma kuvvetini azaltmış ve 18 mm yükseklikteki silecekten itibaren baskı kuvveti görülmüştür. Yapılan üçüncü inceleme bağlantı şeklidir. Burada silecek rüzgârlığı ile metal parça arasına bir bağlantı yapılması ile kaldırma kuvvetinin azalması sağlanmıştır. Rüzgârlık ile metal parça arasında yapılan bu bağlantı rüzgârlık üzerindeki vorteks yapısını azaltarak basıncı arttırmıştır. Yapılan üç geometrik analizden sonra en iyi performansı gösteren özellikler birleştirilerek yeni silecek prototipleri oluşturulmuştur. İlk olarak 19 mm yüksekliğe sahip silecek geometrisinin profili değiştirilmiştir. Sonra bu yeni elde edilen silecek geometrisi üçüncü tip bağlantı şekliyle birleştirilmiştir. Yeni elde edilen silecek geometrileri detaylı analizlerde incelenmiştir. İlk olarak orijinal geometri ve bir tane modifiye edilmiş geometri hızın değişiminin aerodinamik kuvvetlere olan etkisini incelemek için kullanılmıştır. Bu analizlerde beklenildiği üzere hız arttıkça direnç ve kaldırma kuvvetlerinin arttığı görülmüştür. Yapılan ikinci analiz basitleştirilmiş modelde silecek süpürgesine açı verilerek yapılmıştır. Bu analizlerde orijinal geometri ve elde edilen üç farklı modifiye edilmiş geometri kullanılmıştır. Bu analizlerde modifiye edilmiş geometrilerin tüm silecek açıları için orijinal geometriden daha iyi performans verdiği görülmüştür. Son olarak modifiye edilmiş geometriler yarım araç modeli üzerinde analiz edilmiştir. En iyi silecek geometrisi için sürücü tarafında 4,8 N iyileştirme yapılarak silecek sisteminde 1,1 N baskı kuvveti yaratılmıştır. Modifiye edilmiş geometrilerin analizinden sonra iyi performans gösteren silecek geometrisi kalıba uygun hale getirilerek üretilmiştir. Yeni üretilen silecek geometrisi için ön cam üzerinde X-sensör ekipmanıyla yüzey baskı kuvveti dağılımı bulunmuştur. Burada farklı açılar için silecek süpürgesinin yüzey baskı kuvvetleri ölçülmüştür. Bu testlerden sonra yeni silecek geometrisi Almanya'da Stuttgart Üniversitesi FKFS'de bulunan (Forschungsinstitut für Kraftfahrwesen und Fahrzeugmotoren Stuttgart) termal rüzgâr tünelinde silme testlerinden geçirilmiştir. Testler sonucunda, yeni silecek geometrisi orijinal geometriye göre çok daha iyi sonuçlar göstermiştir ve yapılan sayısal analizler görsel olarak doğrulanmıştır.
  • Öge
    Hava soğutmalı yıkayıcı kurutucularda ısı değiştirici ünitesinin nem alma performansının incelenmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Özer, Öykü Sinem ; Eskin, Nurdil ; 397913 ; Isı Akışkan
    Günümüzde teknoloji hızla gelişmekte olup her iyileştirme veya yenilik hızlı bir şekilde ürünlere uygulanmakta ve bu şekilde günlük hayatımızı kolaylaştıracak yeni ürünler oluşturularak kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. Geliştirilen bu ürünlerin teknik özelliklerinin yanı sıra, enerji tüketim değerlerine de kullanıcılar tarafından dikkat edilir hale gelmiştir. Toplumlarda, tasarruf ve enerji verimliliği kavramlarının oluşması, kullanıcıların enerji konusunda bilinçlendiğinin bir göstergesidir. Enerji kaynaklarının giderek azalması ve gerek Avrupa Birliği gerekse sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yeni düzenlemeler ve yönergelerin yayınlanması bu konunun önemini açıklamaktadır. Üreticiler, ürettikleri ürünlerdeki teknik özelliklerin geliştirilmesinin yanında, enerji verimliği çalışmalarına da sürekli ağırlık verir hale gelmiştir. Enerji verimliliğinin artırılması başlığı altında gerçekleştirilen çalışmalar, enerji verimliliğinin etkili olduğu sistemlerde yenilikçi fikirlerin, uygulamaların ve optimizasyonların geliştirilmesi zorunluluğunu da doğurmaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışmasında ev içerisinde en fazla enerji tüketen makinalardan biri olan çamaşır kurutma makinası ele alınmıştır. Bu makinada enerji verimliliğini arttırmak amacı ile hava soğutmalı ısı değiştiricisinin nem alma performansı deneysel ve teorik olarak incelenmiş, farklı işletme parametrelerinin yoğuşturucu etkenliği üzerindeki etkisi irdelenmiştir. Tez çalışması yedi ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın amacı, hedeflenen sonuçlar ve izlenilen yöntemler genel hatlarıyla açıklanmıştır. İkinci bölümde kurutma çevrimlerinde ısı değiştirici olarak kullanılan plaka tipi kanatlı kompakt ısı değiştiriciler ile ilgili olarak gerçekleştirilmiş olan çalışmalar incelenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda bu tip ısı değiştiriciler üzerine yapılan çalışmaların şaşırtmalı kanatlı ısı değiştiriciler üzerine yoğunlaştığı belirlenmiştir. Üçüncü bölümde ev tipi çamaşır kurutma çevrimlerinde kullanılan sistemler ve çalışma prensipleri ile ilgili olarak bilgiler verilmiştir. Bölüm sonunda ise termodinamiğin nemli havanın özeliklerini ve proseslerini inceleyen dalı olan psikometri ile ilgili olarak temel bilgiler paylaşılmış ve tezin konusu olan hava soğutmalı ısı değiştiricili kapalı kurutma çevrimleri psikometrik diyagram üzerinde açıklanmıştır. Dördüncü bölümde, bu yüksek lisans çalışması çerçevesinde gerçekleştirilmiş deneysel çalışmalar yer almaktadır. Bu bölümde tez çalışması için hazırlanan deney düzeneği ,deney düzeneğinin kurulumu için gerçekleştirilen öncül çalışmalar, ölçüm sistemi ve kullanılan makina ekipmanları detaylı olarak açıklanmıştır. Son olarak da hazırlanan deney düzeneğinde gerçekleştirilen deney sonuçları paylaşılarak deney parametrelerinin ısı değiştirici çıkış koşullarına ve nem alma hızına olan etkileri incelenmiştir. Beşinci bölümde ısı değiştiricisinin analitik incelemesi gerçekleştirilmiş, bazı kabuller dahilinde ısı değiştirici çıkış koşullarını, kurutma ve ortam havası arasında gerçekleşen ısı geçişini ve ısı değiştirici verimi modellenerek matlab programı kullanılarak sayısal olarak çözülmüştür.Altıncı bölümde modelin geçerliliği deneysel verilerle karşılaştırılarak irdelenmiş olup deneysel çalışmalar ile geliştirilmiş olan model sonuçları karşılaştırılarak ısı değiştirici performansı açısından kritik parametreler belirlenmiştir.Yedinci ve son bölümde elde edilen sonuçlar genel olarak değerlendirilerek özetlenmiş ve ileride gerçekleştirilebilecek çalışmalar için öneriler sunulmuştur.