LEE_İktisat Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 91
  • Öge
    Geometrical analysis of utility functions underlying product differentiation models
    (Graduate School, 2022-05-25) Dönmez, Mert ; Erer, Sencer ; 412181007 ; Economics
    In this thesis, the reactions of different utility functions and their derived demand functions to product differentiation are examined. I examine the commonly used utility functions and parameters, which have important places in the literature, with graphs. I show the effects of the values of the parameters in the utility functions on the utility functions. In a way, I examine the meanings of these parameters in terms of utility functions before reaching the demand form in which the parameters are contained. In most models, the meanings of the parameters that have the effect of product differentiation are explained at certain intervals. Although linear demand is intensely preferred in the literature and a quadratic utility function is preferred to obtain this demand, I also discuss the preference of different types of utility functions. Most models prefer to use two different parameters in the utility function, but many are based on the assumption that one parameter is exogenous while the other parameter is endogeneous. In this study, I present the effect of these parameters, which can be exogenous and endogenous and have the effect of product differentiation, on demand with graphics. While product differentiation is found in models that can be considered vertical product differentiation such as quality improvement in some studies, horizontal product differentiation in some models has been examined and the use of parameters and the form of utility functions have been chosen in this way. In this study, I discuss how researchers can make different utility models to describe the same type of product differentiation and how their outputs vary in terms of results. Optimum price, quantity, and product differentiation are commonly determined using Cournot and Bertrand type demand functions and some game theory tools. In this study, I describe these research techniques and the results of the studies using these techniques and analyze them with graphics. In some models, although it is not specified how the expenditures of the firm that provides product differentiation will change on the relevant utility parameter, in some models, assumptions are made about how the expenditures made for product differentiation affect the utility parameters. In order to understand the effects of the parameters of the models with and without these assumptions on the utility, I present the paths that the utility can follow with the increase of product differentiation in the graphs.
  • Öge
    The long-term impact of refugees on labor market: Evidence from Syrian refugees in Turkey
    (Graduate School, 2023-11-03) Akyol, Zeki ; Yılmaz Kayaoğlu, Ayşegül ; 412191012 ; Economics
    In this thesis, I examined the effect of Syrian refugees, who were forced to migrate to Turkey when the Syrian Civil War broke out in 2011, on the Turkish labor market through the real wages of native workers. My empirical methodology employs the staggered difference-in-differences approach. As this method is relatively new, I also provide a brief summary of recent advancements in the econometric literature. My main contribution to the existing labor economics literature is the application of recent, specifically the difference-in-differences, literature to the Syrian refugee case in Turkey. Additionally, I conduct heterogeneity analysis for each gender, sector of work, formality of work, and education level. Finally, I conclude the analysis with regional heterogeneity analysis. In addition, I investigate not only the average effects but also the long-term and cohort-specific effects of Syrian refugees on the Turkish labor market. I used the Turkish Household Labor Force dataset spanning from 2009 to 2019. The results indicate that in all NUTS-2 regions in Turkey, Syrian refugees do not have a statistically significant effect on native real wages, whereas they led to an increase of 4.7% in the real wages of natives in the East and Southeast NUTS-2 regions in Turkey. Syrian refugees significantly decreased native real wages in the informal sector by 4.98% in all NUTS-2 regions in Turkey, but they did not affect formal sector real wages in those regions. The most significant decrease in native real wages occurred in the agriculture sector in the East and Southeast NUTS-2 regions, with a drop of 33.12%. However, other sectors such as industry, construction, and services were not significantly affected by Syrian refugees. Finally, in all NUTS-2 regions in Turkey, Syrian refugees in the informal construction sector led to a decrease of 6.2% in native real wages. However, the formal construction sector, formal industry sector, and informal industry sector were not affected in the same region.
  • Öge
    Gümrük Birliği'nin Türk otomotiv sanayiine olası etkileri
    ( 1995) Gökozan, Banu ; Yentürk, Nurhan ; İktisat
    The Industry has gained a dynamism since 1984, with diminshed import restrictions and new foreign investments such as Toyota. Automotive industry; which has provided labor to 100.000 in ite main and backing-up small industries and had shown a rapid development between 1987 - 1992 whit almost 12.5 percent, is facing several different problems due to its structure and conjuncture. Applying protective policies on the Turkish automotive industry, caused delay for the integration whit the international markets. The high input costs, the low quality of products, and the high taxes and fund applied to the sales were the basic disadvantages that has decreased the chance of it in the international markets. The automotive industry passed through three major transformation between 1910 - 1990. Starting from 1910's, the serial production that has been started by Ford Company in USA, has spread all over the world. In the initial period before the fordist mass production, there was an excess of small scale producers. The trend towards oligopolization, first developed in the USA, became an important phenomenon in the 1920s. Following the Great War, European producers started being effective in the world market by applying mass production due to product differences. After that, in 1970's Japaneese had success of being the first in the world's automotive industry by their plain production understandings. Japan had great success on the cost and qualitiy straregy. In the international automotive industry con petition, Japanesse cars have got the fiirst place.
  • Öge
    Gelişme sürecinde tarım sektörü ile imalat ve hizmet sektörleri arasındaki ilişkinin ve etkileşimin modellenmesi
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005) Bayar, Ayşe Aylin ; Günçavdı, Öner ; İktisat
    Gelişmekte olan ekonomilerde ekonominin öncü sektörü olan taran sektörü ile diğer sektörler arasında gelişme süreci içerisinde karşılıklı etkileşimlerin incelenmesi iktisatçıların önemle üzerinde durduğu konulardan biri olmuştur. Teorik beklenti tarım sektörünün literatürde açıklanan birçok farklı mekanizmalar yoluyla gelişmeyi tetiklemesi ve imalat ve hizmet sektörlerin de gelişmesine neden olması doğrultusundadır. Son yirmi yıl boyunca, Türkiye ekonomisi gelişme süreci içerisinde taran sektörüne yönelik çok farklı politikaların uygulandığı ve ekonomik yapısal önceliklerini taran sektöründen imalat sektörüne kaydırıldığı dönemlerden geçmiştir. Tarım sektörünün ulusal gelir içerisindeki payında azalmalar görülmekle beraber istihdam anlamında halen nüfusun %35'e yakın oranı tarımsal alanlarda çalışmaktadırlar. Bu nedenle Türkiye ekonomisi için tarım sektörünün belirli bir öneme sahip olduğu söylenebilmektedir. Türkiye ekonomisindeki taran sektörünün değişen rolünün belirlenmesi için karşılıklı etkileşimlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Bu tez çalışmasının ana amacı da gelişme süreci içerisinde literatürde var olduğu söylenen taran sektörü ile imalat ve hizmet sektörleri arasındaki etkileşimlerin varlığını Türkiye ekonomisi için incelemektir. Ana amaç gereği, yapısal dönüşümlerin ve ilişki yönlerinin belirlemesi için ampirik testler uygulanmıştır. Türkiye ekonomisi 1950-2004 dönemi için incelemeye tabi tutulmuş ve bu uzun dönem uygulanan politika değişimlerine bağlı olarak belirli zaman dilimlerine ayrılmıştır. Her bir dönem için karşılıklı etkileşimlerin test edilmesi için ilk olarak Granger nedensellik testi uygulanmış, ardından uzun dönemli eşbütünleşim ilişkisi ARDL Bağ testi ile sınanmıştır. Ampirik sonuçlar, teorik beklentinin aksine taran sektöründen imalat ve hizmet sektörlerine doğru bir ilişki yönünün olmadığını ortaya koymuştur. Bu nedenle teorik olarak savunulan tarım sektörünün diğer sektörlere girdi sağlaması ve aynı zamanda girdi talep etmesi mekanizmasıyla diğer sektörleri etkilediği yönündeki savın test edilmesi amacıyla endüstriler arası girdi akım ilişkilerini en net şekilde ortaya koyan Girdi Çıktı tablolarıyla belirtilen dönemler içerisinde girdi anlamında bir ilişkinin olup olmadığı incelenmiştir. Girdi Çıktı analizi ile elde edilen sonuçlar, taran sektörünün diğer sektörlere girdi sağlamaması, ya da girdi talep etmemesi ya da her iki durumunda geçerli olduğu zamanlarda diğer sektörlerin üretim düzeylerinde oldukça düşük seviyelerde azalmaların yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla girdi çıktı analizleriyle de tarım sektöründen imalat ve hizmet sektörlerine doğru bir ilişki tespit edilememiştir.
  • Öge
    Havayolları ikram sektöründe orta ve uzun vadeli talep analizi
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016) Aladağ, Aziz Onur ; Küçükçitfçi, Suat ; 464953 ; İktisat
    Bu çalışmada havayolu ikram sektörünün çeşitli açılardan incelenmesi ve bu sektörün faaliyet hacminin temel göstergesi olarak belirlenen yıllık toplam yolcu sayılarının Türkiye genelinde 2020 yılı sonuna kadar olan dönem için tahminlenmesi amaçlanmaktadır. Havayolu ikram sektörü, faaliyet alanı itibariyle havacılık ve gıda sektörünün kesiştiği bir noktada konumlanmaktadır. Uçaklarda, uçuş sırasında ikram edilen tüm gıda ürünlerinin belirlenen standartlara uygun olarak hazırlanması ve uçaklara sevkedilmesi en temel faaliyet alanıdır. İlk defa 1914 yılında bir zeplinde uçuş sırasında içecek ikram edilmesi ile ortaya çıkan bu sektör, havacılık sektöründeki gelişmelerle uyumlu olarak ikram edilen ürünlerin çeşitliliği ve operasyonunun karmaşıklığı giderek artacak şekilde gelişmiş ve günümüzdeki şeklini almıştır. Sektörün dünyadaki yapısı, firmaların pazar payları üzerinden Herfindahl-Hirschmann indeksi yardımıyla incelenmiş, bu indekse göre havayolu ikram sektörünün dünya genelinde yoğunlaşma düzeyi düşük ve rekabetin yüksek olduğu bir sektör olduğu belirlenmiştir. Aynı indeks Türkiye özelinde havacılık ve havayolu ikram sektörü için ayrı ayrı incelenmiş; her ikisinde de rekabet düzeyinin düşük, yoğunlaşma derecesinin oldukça yüksek olduğu bir piyasa yapısı bulunduğu sonucuna varılmıştır. Havayolu ikram sektöründe, kısaca geleneksel havayolu yaklaşımı ve düşük maliyetli havacılık yaklaşımı olarak adlandırılabilecek iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Geleneksel havayolu yaklaşımı ikram konusunu havacılık geleneğinin ve havayolu firmasının kalitesinin bir yansıması olarak değerlendirmektedir. Düşük maliyetli taşıyıcılarda ise ikram öncelikli bir konumda bulunmamakta; bu firmalar uçuş sırasında hiç ikram vermemekte veya sınırlı sayıda ikram ürününün satışını yapmaktadırlar. Türkiye’de de bu yaklaşımların her birini temsil eden örnekler bulunmaktadır. Havayolu ikram alanında faaliyet gösteren firmalar aynı zamanda büyük bir lojistik ve tedarik zincirinin yöneticisi konumundadırlar. Bu duruma uygun olarak ilgili firmalar öncelikle planlama ve tahminleme faaliyetlerini mümkün olan en başarılı şekilde devam ettirebilmeli; bunun yanında stok ve satınalma yönetimi, üretim ve operasyon faaliyetleri ve sipariş yönetimi alanlarında büyüklüğüne uygun organizasyon yapısını oluşturmak zorundadır. Organizayon ve operasyon süreçlerinin yapısının gelecekteki büyüklüğüne karar verebilmek için ülke genelinde her yıl seyahat eden toplam yolcu sayısı temel bir gösterge olarak belirlenmiş ve 2020 yılına kadar gerçekleşecek yolcu sayıları ARIMA modelleri yardımıyla tahmin edilmeye çalışılmıştır. Türkiye ve dünyada havacılık sektörü ekonomik krizlerden, savaşlardan ve terör olaylarında yoğun bir şekilde etkilenen hassas bir sektördür. Buna dayanarak Türkiye’de havayolu seyahat talebinin bu tip olaylardan geçmişte ne ölçüde etkilendiği araştırılmış, 2016 yılında yaşanan gelişmelerin etkisi yapılan tahminlere yansıtılmıştır. Nihai olarak, Türkiye’de havayolu talebi için toplam yolcu sayısı üzerinden ve iç-dış hat yolcu sayıları toplulaştırılarak iki farklı tahmin senaryosu oluşturulmuştur.