LEE- Uydu Haberleşme ve Uzaktan Algılama-Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 10
  • Öge
    Direct and inverse scattering problem related to real breast models
    (Graduate School, 2022-06-10) Çarıkçı, Ozan ; Yapar, Ali ; 705181013 ; Satellite Communication and Remote Sensing
    Meme kanseri dünyada en çok bilinen kanser türlerinden biridir. Tüm dünyada meme kanseri oranları her geçen gün artmakta ve bu oranların ihmal edilebilir düzeyde olmadığı gözlemlenmektedir. Sonuç olarak bu konu tedavi yöntemleri açısından araştırmacılar için oldukça önemli hale gelmiştir. Meme içindeki tümörün görüntülenmesi ve zamanında tıbbi müdahalenin yapılması meme kanseri tedavi yöntemleri açısından oldukça önemli bir konudur. Meme içindeki tümörün görüntülenebilmesi için öncelikle tümörün memedeki elektromanyetik dalga yayılımı üzerindeki etkilerinin ortaya çıkarılması gerekir. Bu etkiler, memelerin farklı konfigürasyonlarda analiz edilmesiyle ortaya çıkarılabilir. Bu tezde literatür taraması yapıldıktan sonra farklı konfigürasyonlar için tümörlü ve tümörsüz meme açısından analizler yapılmıştır. Meme kategorisi, memenin kesiti, frekansı, arka plandaki εr değeri, kaynak sayısı, tümör boyutu gibi farklı parametreler değiştirilerek ve tümörün elektromanyetik dalga yayılımı üzerindeki etkileri, elektrik alan, enerji ve gösterge fonksiyon dağılımı analiz edilmiştir. Bu analizler Momentler Metodu (MoM) ve Ters Zamanlı Geçiş Metodu (RTM) yardımıyla düz ve ters saçılma problemleri çözülerek oluşturulmuştur. Sonuç olarak, tümörlü ve tümörsüz meme için bu dağılımları analiz ederek ve yorumlayarak gerçekleştirilen bu çalışma, mikrodalga görüntüleme problemlerine bir arka plan oluşturabilmek için yapılmıştır. Gerçek göğüs modelleri ile ilgili düz saçılma problemleri bölümünde, yapılan analizler sonucunda, elektrik alan ve enerji dağılımı açısından en iyi sonuç ikinci göğüs kategorisi olan dağınık fibroglandüler doku göğüs kategorisinde bulunmuştur. Bu göğüs kategorisinde, tümörün göğüs içinde olduğu yer neresi olursa olsun, 1 GHz frekans bandı, R=0,5 cm tümör çapı, göğüsün z eksenindeki dilim 24. dilim, arka plan değeri εr=1 olan ve kaynak sayısı 8 e eşit olan, elektrik alanı ve enerji dağılımı açısından tümörü en iyi ¸sekilde görselleştirebilmek için diğer tüm parametreler arasında en iyi seçimlerdi. Gerçek göğüs modelleri ile ilgili ters saçılma problemleri bölümünde, yapılan analizler sonucunda, gösterge fonksiyon dağılımı açısından en iyi sonuç, neredeyse tüm yağlı göğüs kategorisi olarak adlandırılan birinci göğüs kategorisinde bulunmuştur. Bu göğüs kategorisinde, tümör göğüsün neresinde olursa olsun, z ekseninin hangi dilimi seçilirse seçilsin, kaynak sayısı 10'dan az olmadığı sürece, 1 GHz frekans bandı, R=0,5 cm tümör çapı, 10'a eşit arka plan εr değeri gösterge fonksiyon dağılımı açısından tümorü en iyi ¸sekilde görselleştirebilmek için tüm diğer parametreler arasında en iyi seçimlerdi. Sonuç olarak gerçek göğüs modelleri düz ve ters saçılma problemi açısından analiz edilmiştir. Gelecekte, gerçek göğüs modellerinde tümörlerin elektromanyetik dalga yayılımı üzerindeki etkilerini anlamaya yönelik çalışmalar devam edecektir.
  • Öge
    Vessel detection from very high-resolution satellite images with deep learning methods
    (Graduate School, 2022-06-22) Büyükkanber, Furkan ; Yanalak, Mustafa ; 705181008 ; Satellite Communication and Remote Sensing
    Vessel detection from remote sensing images is becoming increasingly important component in marine surveillance applications such as maritime traffic control, anti-illegal fishing applications, oil discharge control, marine pollution and marine safety. Increasingly, very high and medium resolution (VHR and MR) earth observation satellites both significantly increase the detectability of many terrestrial objects and shorten recurring visit times in orbit like never before, making the use of this technology attractive for a variety of maritime monitoring missions. However, the difficulty and complexity of object detection in huge satellite images that cover hundreds of square kilometers and derive results under near real-time constraints cause traditional methods to face many difficulties when processing satellite images of this size. Processing these images and applying them to deep learning methods makes it possible to minimize unforeseen errors that can be made by analysts, and to save labor, time and cost. In order to create the artificial neural network and make it successful by determining the deep learning method, it is necessary to train using as much as possible examples of the objects targeted to be detected. By using the designed convolutional neural networks, it is possible to detect more than one object in a given test input image and perform change analysis as well. The weights are updated in each layer for the input image processed in the multilayer convolutional neural network, and the error rate is found by looking at the difference between the detected value and the actual ground truth value. Many vessels for commercial, military and civil purposes are observed in international maritime areas, usually in areas close to ports and coasts. High resolution satellite images, which provide wide field of view and altitude monitoring, are very useful for vessel detection. Vessel detection from satellite images plays a significant role for inspecting maritime areas, controlling maritime transport traffic and applications for defense purposes. Open source datasets are widely used in object detection applications, since it takes a substantial amount of time and cost to build a dataset for object recognition and detection from satellite images. Within the scope of this thesis, models developed using convolutional neural networks including single-stage and two-stage deep learning methods were used by applying our own dataset images that we build with the open source DOTA dataset selected for vessel detection. For the purposes of the experiments in this research, three separate datasets were built. All the images were labelled with YOLO annotation format, then in accordance of use for various models, they have been converted to COCO and Pascal VOC annotation format. Both inshore and offshore vessel images have been collected with having wide variety of scales, shapes, orientations and weather conditions (fuzzy, cloudy, sunny, etc.). Experiments were performed by using Faster R-CNN, YOLOv3, YOLOv5 and YOLOX deep learning models on all three different datasets. Any dataset containing various examples of the target object considerably improves the accuracy of outcomes in deep learning applications by implementing various data augmentation techniques, such as mosaic, mixup, and rotating images, are utilized for remote sensing. In some experiments, more than one augmentation approach is being used simultaneously to improve the accuracy of the results. Not all data augmentation approaches had the same effect on the experiment outcomes. As a result, there is no logical answer to the question of which data augmentation strategy is the most effective. The outcomes of the studies were compared using the mean average precision metric (mAP), and the YOLOv5 model achieved on top results. All of the experiments have yielded the same result: raising the depth of the network by increasing the size of the input images. mAP value results improved as the input sizes were increased, however this caused the selected models longer to train. Experiments in deep learning studies are made easier by machines that have powerful graphics cards. Faster R-CNN, YOLOv3, YOLOv5 and YOLOX model trainings were conducted on a local machine workstation equipped with NVIDIA GeForce RTX 2080Ti graphics card and Intel® Core™ i9-9900K 3.60 GHz CPU processor. Deep learning applications were carried out using Python programming language and PyTorch framework deep learning library.
  • Öge
    Uzaktan algılama verileri temel alınarak verimlilik tahmininin oluşturulmasI
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023) Karimli, Nilufar ; Selbesoğlu, Mahmut Oğuz ; 798396 ; Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama Bilim Dalı
    Artan insan nüfusunun yeterli gıda ile temin edilmesine ilişkin kaygılar, dikkatleri Gıda Güvenliği alanına çekmektedir. Tarımsal verilerin geleceğe odaklı analiz edilmesi ve işlenmesi, bu alandaki planlama potansiyelini geliştirmekle birlikte gerekli önlemlerin önceden alınmasını da sağlamaktadır. Ancak, bu bölgelerin genişliği ve sayısı göz önüne alındığında, saha araştırması pahalı ve zaman alıcı bir prosedür olmaktadır. Uzaktan Algılama ve optik sensörlerin ortaya çıkmasıyla, çeşitli verileri uzaktan, hızlı ve düşük maliyetli bir şekilde elde etmek mümkün hale gelmiştir. Bu tez çalışması, Gıda Güvenliği alanında Uzaktan Algılama veri uygulamasının sınırlamalarını ve kapasitesini araştırmıştır. Sonuç olarak, Mamatkulov yaklaşımı ve MEDALUS modeli kullanılarak, Sentinel 1 ve Sentinel 2 verilerinden kışlık buğdayda oldukça doğru Verim Tahmini sonuçları (%98,03) hiçbir maliyet olmadan ve yüksek kullanılabilirlikle elde edilmiştir. Bu yöntem, regresyon modellerinin oluşturulmasını veya herhangi bir saha çalışmasını beklemeye gerek kalmadan, yeni oluşturulmuş veya önceki yılların verimliliği hakkında bilgi sahibi olmadığımız ekin alanlarının verimliliği hakkında tahminlerde bulunmayı mümkün kılabilir. Çıkan sonuca bakıldığında bu konuda daha kapsamlı analizler yapılabilir.
  • Öge
    Makine öğrenme yöntemleriyle uydu görüntülerinin sınıflandırılması ve zamansal değişiminin izlenmesi
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-09-22) Solmaz, Babakan ; Algancı, Uğur ; 705181015 ; Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama
    Gümüzde, hızlı nüfus artışı ve kentleşmenin ivme kazandığı dünya kapsamında görünmektedir. Bu sürecin bir doğal sonucu olarak ise sürecin gereksinimlerini karşılamak için Arazi Örtüsü ve Arazi Kullanımı (AÖ/AK) sınflarında değişiklikler meydana gelmektedir. Öte yandan, karşılaştığımız küresel ısınma ve iklim değişiklikleri nedeni ile AÖ/AK sınıflarının değişimi daha sıklıkla rastalanabilmektedir. Dolayısıyla, bu değişikliklerin kontrol altında tutulmasında ve özellikle yeşil alanların korunmasını sağlamak, ileri yıllarda yaşanabilecek doğal afetleri öngörebilmek ve tedbir amaçlı uygulamaların ele alınması bakımından önemli olacaktır. Bu çalışmada, Türkiye'de Bursa ili bölgesi ele alınmış ve AÖ/AK sınıflarındaki bölgesel değişiklikler 2001 yılı itibari ve yaklaşık 10'er yıllık aralıklar ile değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmelerde, Makine Öğrenme yöntemleri yardımıyla bölgeye ait Lansat uydu görüntülerinin AÖ/AK sınıflandırılması ve zamansal değişiminin incelenmesi yapılmıştır. Doğal ve tarihi güzelliklerinin yanı sıra termal turizm açısından da ülkemizden önde gelen bölgelerinden biri olan Bursa ilinde kentleşme süreci hızla yaşanmaktadır. Dolayısıyla bölgede, yıllar itibariyle uygulanan politikaların AÖ/AK sınıflarının değişiminde olan etkisini incelemek ve yapılan değerlendirmelere dayalı olarak, bölgede yeşil alanların korunmasına odaklı bir politika yürütmek ve sürdürebilir bir kentsel gelişim sağlamak oldukça büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, uydu verilerinin analiz edilmesinde ve bölgesel kullanım arazi değişimlerinin tespit edilmesi için ücretsiz olarak uydu görüntülerine ulaşmayı ve çevrimiçi incelenmesine imkan sağlayan Google Eath Engine platformuu kullanılmıştır. Çalışmada Makine Öğrenme yöntemlerinden Destek Vektör Makineleri (DVM) ve Rastgele Orman (RO) algoritmaları kullaılmıştır. Bu doğrultuda iki uygulama gerçekleşmiştir. İlk uygulamada, yıllara ait Landsat görüntülerinin görünür ve yakın kızıl ötesi bantları üzerinde Makine Öğrenme sınıflandırıcıları uygulanmıtşr. İkinci uygulamada ise, sınıflandırmalarda daha güçlü performans elde edebilmek ve farklı bileşenlerin etkisini değerlendirmek hedefiyle, indikatör faktör haritaları sınıflandırma için kullanılmıştır. Bu amaçla görüntü iyileştirme yöntemlerinden Bant Oranlaması ve Temel Bileşenler Analizi (TBA) farklı AK/AÖ sınıflarının ayrışmasını kolaylaştırmak için kullanılmıştır. Çalışmada, Bant Oranlaması yöntemleri bölgede litolojik, bitki örtüsü ve kentsel alan bileşenlerin haritalanması amacıyla uygulanmıştır. Böylelikle, en büyük pay sahibi olan ilk temel bileşen görüntüsü, Normalleştirilmiş Fark Bitki İndeksi, Kentsel Alan İndeksi kullanılmıştır. Aynı zamanda, çorak alanların ve kayaçların ayrışmasını güçlendirmek amacıyla, farklı bant oranlaması yöntemleri kullanılmıştır. Bu doğrultuda, 5/7 Landsat görüntü bant oranlaması kil minerallerini görüntülemek, 5/4 Landsat görüntü bant oranlaması demirli mineralleri (Fe2+) haritalamak ve 3/1 Landsat görüntü bant oranlaması demir oksitlerin haritalanması için hesalanmıştır. Çalışmada, CORINE sınıflandırma sisteminden ilham alınarak ve bölgesel değerlendirmeler dikkate alınarak, altı AÖ/AK sınıfı incelenmeye alınmıştır. Bu sınıflar bölgedeki Su kütlesi, Orman alanı, Tarım alanı, Çorak alan, Kentsel alan ve Maden ocaklarından oluşturulmuştur. Çalışma bölgesi olan Bursa ilinin zamasal süreçte AÖ/AK sınıflarında meydaa gelen değişiklikleri incelenmek için, yaklaşık on yıllık periyotlarda alınan Landsat 5 TM ve Landsat 8 OLI/TIRS uydu görüntüleri kullanılmıştır. Arazi sınıflandırmasının zamansal değişimiyle ilgili kullanılan uygulama ve yöntemler ele alındığında, sonuçların bir biri ile örtüştüğü görünmektedir. Aynı zamanda, doğruluk oranları değerlendirildiğinde, ikinci uygulama olan indikatör faktör haritalarına dayalı sınıflandırma yönteminin daha iyi performans sergilediği ortaya konulmuştur. Sınıflandırma sonuçlarında ortak sonuç olarak ise, Bursa ili bölgesinde 2001 – 2022 yılları arasında çorak alanlarda azlma tespit edilirken, maden ocaklarında, tarımsal ve kentsel alanlarda genişleme olduğu dikkat çekmektedir. Doğru ve gerçek zamanlı AÖ/AK haritaları, Dünya'nın dinamiklerinin izlenmesi, planlanması ve yönetimi için kesin bilgiler sağlayabilecek niteliktedir. Bulut bilişim platformları, zaman serisi öznitelik çıkarma teknikleri ve makine öğrenme sınıflandırıcılarının ortaya çıkmasıyla, daha doğru ve büyük ölçekli AÖ/AK haritaları üretilebilmek doğrultusunda önemli gelişmelere yol açmıştır.
  • Öge
    Akıllı yansıtıcı yüzey destekli telsiz haberleşme sistemi ve insansız hava aracı konumlandırma
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-05-05) Aslandoğan, Emir ; Yazıcı, Mehmet Akif ; 705191025 ; Uydu Haberleşmesi ve Uzaktan Algılama
    Akıllı yansıtıcı yüzeyler (Reconfigurable Intelligent Surface, RIS) telsiz haberleşme sistemlerindeki kullanım olasılığı ve bunu destekleyen bir çok çalışma bu teknolojinin hem endüstriyel hem de akademik anlamda dikkat çekmesini sağlamıştır. Olağan haberleşme sistemlerinin propagasyon ortamı üzerindeki kabiliyeti oldukça sınırlıydı. Meta malzemelerin geliştirilmesi ve buna bağlı olarak RIS'ler üzerine yapılan çalışmalar propagasyon ortamı üzerindeki kabiliyetimizi artırdı. Bu sebeple telsiz haberleşme sistemlerindeki kanallara ait beklenmeyen bozucu etkilerin ve uygulamalarda karşılaşılan sınırlamaların RIS teknolojisi ile birlikte oldukça azalacağı öngörülmektedir. RIS'ler düşük maliyetli küçük devre elemanlarından oluşmaktadır. Bu sebeple üretim maliyeti açısından günümüz teknolojilerine yükü çok fazla olmayacaktır. Ayrıca bina ve araç yüzeylerine kolaylıkla entegre edilebilir yapıdadır. Bu, RIS teknolojisinin kolaylıkla ve düşük maliyetle kurulumunun yapılacağını göstermektedir. Tezin amacı RIS'in İHA konumlandırma ve güzergah oluşturma sistemlerinde, sabit ve hareketli kullanıcıların bulunduğu telsiz haberleşme sistemi için optimizasyon algoritması kullanarak enerji performansı iyileşmesi sağladığını göstermektir. Bu kapsamda RIS'in İHA'ya entegre edildiği iki kullanıcılı telsiz haberleşme sistemi üzerinden RIS'in performans analizi gerçekleştirilmiştir. Tezin ikinci bölümünde ise sabit kullanıcıların bulunduğu İHA güzergah belirleme çalışmasından yararlanarak, hareketli kullanıcılar için İHA konumlandırma ve güzergah oluşturma sistemi oluşturulmuştur. Bu kapsamda iki sisteme ait performans analizleri optimizasyon algoritması üzerinden gerçekleştirilmiştir. İlk olarak bu tezde RIS'lerin olası kullanım senaryoları üzerine bilgi verildi. Milimetre dalga haberleşme, eş zamanlı bilgi ve güç transferi, fiziksel katman güvenliği, mobil uç hesaplama, cihaz-cihaz haberleşmesi ve insansız hava aracı haberleşmesi alanında yapılan çalışmalardan bahsedildi. Sonraki kısımda RIS yapısı ve çalışma prensibi incelendi. Üç farklı RIS türü hakkında bilgi verildi. Ayrıca RIS kanal modellerinden bahsedildi. Oluşturulan RIS destekli telsiz haberleşme sistemi sönümleme ve gölgeleme etkisinde olduğundan belli başlı sönümleme ve gölgeleme modellerine de değinildi. Bu tezin diğer kısmında RIS üzerine performans analizi gerçekleştirilmiştir. Görüş hattı iletiminin olmadığı ve ortamdaki bozucu etkilerin var olduğu ortam göz önünde bulundurulmuştur. Bu sebeple görüş hattı iletiminin olmadığı senaryo için sönümleme ve gölgeleme etkisi varlığında sistem modeli oluşturulup kesinti olasılığı üzerinden sistem performansı incelenmiştir. Oluşturulan sistemde RIS'in İHA'ya entegre edildiği düşünüldü. Öncelikle iki kullanıcılı sistem için RIS üzerinde bulunan yansıtıcı eleman sayısına bağlı olarak kesinti olasılığının değişimi gözlemlenmiştir. Bu işlem gerçekleştirilirken Nakagami-m sönümleme ve ters Gamma gölgeleme etkisi altında sonuçlar elde edilmiştir. Yansıtıcı eleman sayısının kesinti olasılığına etkisini doğru gözlemlemek için sönümleme ve gölgeleme parametreleri bu inceleme esnasında sabit tutulmuştur. Elde edilen sonuçlarda yansıtıcı eleman sayısı artışının transfer için gereken verici gücünü ciddi miktarda düşürdüğü gözlemlenmiştir. Örneğin -2.5 dB verici SNR değeri için N=8 yansıtıcı eleman sayısında kesinti olasılığı değeri 3.7x10^-1 olarak hesaplanırken N=16 yansıtıcı eleman sayısında kesinti olasılığı değeri 1.6x10^-3 olarak hesaplanmıştır. Oluşturulan sistem modelinde bir diğer gerçekleştirilen inceleme gölgeleme ve sönümleme etkisinin şiddetidir. Bu inceleme yapılırken yansıtıcı eleman sayısı ve RIS ve kullanıcılara ait mesafeler sabit tutulmuştur. Nakagami-m sönümleme ve ters Gamma gölgeleme etkisinin incelenmesi için bu modellere ait biçim parametreleri değiştirilmiştir. m=1,1.5,2 ve α=2,2.5,3 değerleri için kesinti olasılığı hesaplanmıştır. Sönümleme ve gölgeleme etkisinin kanal performansını düşürdüğü ve kesinti olasılığı üzerinde artırıcı etki yaptığı görülmüştür. Kötü kanal koşullarında belirli kesinti olasılığı değeri altında kalmak için daha fazla verici gücü harcanacağı gözlemlenmiştir. RIS üzerine yapılan bu çalışma ile telsiz haberleşme sistemlerinde RIS'in sistem performansını artıracağı gözlemlenmiştir. Bu bulgular doğrultusunda, RIS teknolojisinin İHA konumlandırma ve güzergah planlama uygulamalarında kullanılabilirliği vurgulanmıştır. Sabit ve hareketli kullanıcılar için, RIS'li ve RIS'siz telsiz haberleşme sistemleri üzerinde ayrı ayrı İHA güzergah optimizasyonu üzerine çalışılmıştır. Ayrıca, RIS varlığında faz optimizasyonu sağlandığında performans analizi yapılmıştır. İlk aşamada, sabit ve hareketli kullanıcılar için RIS+P, RIS-P ve NO-RIS senaryoları için 3-boyutlu güzergahlar oluşturulmuştur. Bu güzergahlar, sistem enerji performansını doğrudan etkilemektedir. Hareketli kullanıcıların bulunduğu senaryoda, sistem performansında düşüş gözlemlenmiştir. Ancak RIS+P ve RIS-P senaryolarının, NO-RIS senaryosuna göre enerji performansını önemli ölçüde artırdığı ve enerji verimliliğini sağladığı görülmüştür. Sonuç olarak, bu bulgular, RIS teknolojisinin kullanılmasının, İHA uygulamalarındaki enerji performansını geliştirme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde, sabit ve hareketli kullanıcılar için ayrı ayrı sistemin ortalama veri hızı ve throughput performansları incelenmiştir. RIS'in kullanıldığı senaryolarda performans iyileşmesi gözlemlenmiştir. Bu tezde, telsiz haberleşme sistemlerinde kullanılmak üzere geliştirilen İHA ve RIS teknolojilerinin etkinliği incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, RIS destekli İHA konumlandırma uygulamalarının hem sabir hem de hareketli kullanıcılar için enerji performansı açısından avantajlı olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, gelecekte İHA konumlandırma ve güzergah oluşturma uygulamalarında RIS'in kullanılacağı öngörülmektedir.