FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "16. Yüzyıl" ile FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeXVI. yüzyılda İstanbul'daki Halveti Tekkeleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Bölükbaşı, Ayşe ; Kolay, Fatma İlknur ; 389264 ; Mimarlık Tarihi ; History of ArchitectureBu çalışmada XVI. yüzyıl İstanbul'unda oluşan ve hızla büyüyen Halveti tekke ağı, siyasi, kültürel, dini, mimari ve kentsel dinamikler açısından incelenmiştir. Söz konusu ağın nasıl oluştuğu, ne şekilde geliştiği ve yapısı ele alınmaya çalışılmıştır. Öncelikle Halveti tekke banileri üzerinde durularak, tekke banilerinin siyasi, toplumsal ve kültürel aidiyyetleri üzerinde durulmuştur. Baniler arasında saray ve çevresine mensup kimselerin ezici bir üstünlüğe sahip olduğu görülmüştür. Devlet ricalinin çoğunlukla Halvetiliğin Cemali/Sünbüli koluna bağlı tekkelerin inşasını teşvik ettiği tespit edilmiş, bu durumun sebepleri üzerinde durulmuştur. Saray ve çevresine mensup kimselerin Halvetiliğin çeşitli kolları arasından sünni akideye daha yakın olanları desteklemeyi tercih ettikleri sonucuna varılmıştır. Bu destek sayesinde Cemali-Sünbüli kolunun daha etkili hale geldiği ve büyük külliyeler içinde tekkelere sahip olduğunun altı çizilmiştir. Tekkelerin sosyal yaşamında en büyük rol sahibi olanlar şeyh ve dervişlerdi. Bir tekkenin kuruluşunun ardından, bani tekke personelini, onların görevlerini ve maaşlarını belirlemekte ve vakfiye belgelerinde kayıt altına aldırmaktaydı. Hatta bazı vakfiyelerde tekke şeyhinin adı dahi geçmekteydi. Ancak banilerin görevi bu şartların belirlenmesinden sonra nihayete ermekteydi. Bundan sonraki süreçte başrolü şeyh ve müritleri oynamaktaydı. Tekke görevlileri kadar tekke fonksiyonları da tekke hayatını resm etmekteydi. Tekkelerin en önde gelen fonksiyonları günlük olarak tekke personeli için ve mübarek gün ve gecelerde ise hem tekke personeli, hem de ziyaretçi ve ihtiyaç sahibi insanlar için yemek dağıtımıydı. Bu günlerde bazen tekke mutfağından, tekke ile aynı külliyede bulunan medrese, mektep, darülhadis personeline dahi yemek verilmekteydi. Bilindiği üzere birkaç tekke ise misafirhane olarak hizmet vermekteydi. Öbür taraftan dini ritüeller ve dervişlerin eğitimi de günlük yaşamın esas unsurları arasındaydı. Tekke görevlilerinin günlük yaşamlarını geçirdikleri tekke yapılarının nasıl adlandırıldığı, hangi birimlerden oluştuğu hususu da bu çalışma için önemli bir problemdir. Öncelikle vakıf belgelerinde bazı yapıların "hangah", bazılarının ise "zaviye" ya da "tekke" şeklinde anılması, isim değişikliği herhangi yapısal bir farklılığa tekabül ediyor muydu sorusunu akla getirmektedir. Tekkeleri oluşturan birimler ve bu birimlerin birbirleriyle ilişkileri de incelenmeye değerdir. Bu meseleye ek olarak tekkelerin farklı birimlerinde hangi tekke fonsiyonlarının icra edildiği de anlatılmaya çalışılmıştır. XVI. yüzyıl İstanbul'undaki Halveti tekkeleri genellikle bir cami/mescit-tevhidhane ya da müstakil tevhidhane, derviş hücreleri, selamlık, bir şeyh evi ya da hücresi, türbe, hazire, matbah, yemekhane, kiler, fırın ve hamam gibi birimlerden oluşmaktaydı. Bu birimler arasında bağlantılar olduğu gibi tekkenin içinde bulunduğu külliyedeki tarikat yapısı olmayan medrese, darülhadis, mekteb gibi birimlerle de birtakım bağlantılar mevcuttu.Ele alınan diğer bir husus ise, bahsedilen bu tekke yapılarının şehir içindeki dağılımı ve bu dağılımın bir anlamının olup olmadığıdır. Tekkelerin dağılımı incelendiğinde, Sünbüli Tekkeleri'nin genellikle Sünbüli asitanesi olan Koca Mustafa Paşa Tekkesi etrafında yoğunlaştığı görülmüştür. Bu Sünbüli tekkeleri arasındaki hiyerarşik ilişkinin göstergesidir. Ayrıca Halvetiliğin Cemali koluna mensup tekkelerin özellikle Topkapı Sarayı ve Galata çevresinde yoğunluk kazandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum da Cemali şeyhi Kasım Çelebi ile halifeleri arasındaki ilişkiye gönderme yapmaktadır.Neticede, bu çalışma Halveti tekkelerinin sadece mimarlık tarihi bağlamında değerlendirilmesi değil, tekke mimarisinin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, dini gerçekler ışığında incelenmesine yönelik bir çabadır.