FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "20. yüzyıl ürünleri" ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge20. Yüzyıl Modern Mimarlık Mirasının Değerlendirilmesi: İmç Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-07-15) Kök, Saadet ; Aksugür, İpek Akpınar ; 10117570 ; Mimarlık ; ArchitectureKültürün somut verileri olan kültürel miras, toplumu yabancılaşmaya karşı korur. Kültürümüzün bir yansıması olan modern mimarlık ürünleri de kültürel miras olarak korunmaya değer yapılardır. Batıda gündeme gelen modern mimarlık mirasının koruma alanına yansımaları Türkiye’de gecikmeyle gözlenmiştir. Türkiye, Cumhuriyet Dönemi modern mimarlık ürünlerinin tesciline 1970’lerde başlamış ve modern dönem ürünleri 1990’da korunması gereken kültür varlığı olarak tanımlanmıştır. Fakat batıda koruma alanında birbirinden beslenen kuram ve uygulama, Türkiye’de henüz etkili olamamıştır. Korunacak ürüne bakış sadece tarihsellik üzerinden oluşturulmuştur. Ürünün uygulama tarihi ne kadar önce ise onun korunma olasılığı artmıştır. Bu durum da yakın dönem ürünlerinin korunabilirliğini zorlaştırmıştır. Halen daha modern mimarlık mirasının tarihsellik üzerinden değerlendirilerek korunmaya değer olarak görülmemesi sonucunda kolayca alınan yıkım kararları, tez sürecini başlatan en önemli sorun olmuştur. Tez süresince; ‘Koruma nedir?’, ‘Modern mimarlık mirası nedir?’, ‘Modern mimarlık mirası ve koruma kavramı; Türkiye’de ve dünyada nasıl ele alınmıştır?’, ‘Modern mimarlık mirası ve koruma ilişkisi nasıldır?’, ‘Modern mimarlık ürünleri nasıl değerlendirilebilir?’, ‘Değerlendirme kriterleri nasıl oluşturulabilir?’ soruları cevaplandırılmıştır. Çalışmaya koruma kavramının tanımı, tarihi ve kuramı anlatılarak başlanmıştır. Modern dönemin ürünü olan koruma ve modern mimarlık mirasının birbiriyle ilişkisinin sorgulanmasına modern ve koruma kavramı arasındaki ilişki sorgulanarak başlanmıştır. Modern ve koruma kavramı arasındaki ilişki, korumayı değiştiren kavramları ortaya çıkarmıştır. Modern mimarlık mirasının da koruma ile ilişkisi irdelenmiş, tüm bu süreçler sonucunda sürekliliği sağlanması gereken değer ve nitelikler analiz edilmiştir. Çalışmanın sonunda oluşturulması hedeflenen modern mimarlık mirası değerlendirme kriterleri tarihten ve söylemlerden faydalanarak Alois Riegl’ın sınıflandırması ışığında, kişi ve kurumların sınıflandırmalarının katkısıyla oluşturulmuştur. Oluşturulan sınıflandırma nitelikli geç modern dönem ürünü olan kentsel ve mimari ölçekte değerlendirilebilecek İstanbul Manifaturacılar ve Kumaşçılar Çarşısı (İMÇ) üzerinden okunmuştur. Modern mimarlık mirasının, alışılmış tarihi yapıdan nicelik ve nitelik açısından farklı oluşu korumanın ve değerlerin sistematiğini değiştirmiştir. Modern mimarlık ürünlerinin nicelik olarak fazlalığı, fonksiyonel olması yapıların tümünün ve bütünsel olarak korunmalarını zorlaştırmıştır. Bu ayrımın yapılabilmesi ve sahip olunanların korunması için modern üründe sürekliliği sağlanması gereken durumları açığa çıkarmak önemlidir. Modern dönemle beraber ortaya çıkan yeni olma fikri koruma üzerinde de etkili olmuş ve modern koruma fikrini ortaya çıkarmıştır. Koruma kavramının modern düşünce üzerinden değişime zorlanması, zamanın ve mekânın değişmesine ve bunun üzerinden kültür, anlam ve değer değişimine neden olmuştur. Kültürün değişimi, korunacak olan nesnenin toplum üzerinden oluşturulan anlamını değiştirmiş ve anlamın ölçüsü olan değerler değişmiştir. Değerler, kültürün değişimi üzerinden kültür varlığının toplumla olan ilişkisini yeniden üretenlerdir. Bu yüzden de değerler kültür varlığının korunabilmesi için önemlidir. Tarih boyunca koruma anlayışı değer sınıflandırmaları üzerinden şekillenmiştir. Değer sınıflandırması indirgemeci bir yaklaşımdır, bir kabul eylemidir. Değer sınıflandırmasında ilk sistematik analizi yapan uzman olarak nitelendirilen Riegl’ın sınıflandırması, bu konuda hala güncelliğini korumaktadır. Riegl 20. yüzyıl başında korumayla ilişkili eski kavramlara yeni anlamlar yükleyerek eskilerin yetersiz kaldığı noktada yenilerini üreterek anıtların değerlerini anlatan bir makale yayınlamıştır. Erdem Ceylan’ın aktarımıyla Riegl’ın (2015) ifadesine göre modern toplumun anıtlarla ilişki kurma biçiminde belirleyici olan; rasyonel düşünce değil ruh halidir yani ortak duygudur. Bu ortak duygu da yapının niteliklerinin algılanması ve deneyimlenmesi sonucu ortaya çıkar. Deneyim ve algı üzerinden kavranan yapının nitelikleri de yönelme ve özdeşleşme fırsatı bulan zamansız değerleri yani fiziksel özellikleridir. Aynı zamanda bu özellikler yapının kültür varlığı olmasının da sebepleridir. Dünya mirası kültürel mekânların yeterlilikte temel koşullarını; özgünlük ve bütünlük çerçevesinde çizmiştir. Bütünlük durumu doğal ve kültürel mirasın ve onların niteliklerinin eksiksizliğinin ve sağlamlılığının ölçüsüdür. Özgünlük kavramı yapının niteliklerinin kalitesini ifade eder, bir değer değildir. Özgünlük kavramı nesne üzerinde mimari ölçekte ve kentsel ölçekte aidiyet üzerinden incelenmiştir. Bu durumda modern mimarlık ürünlerinin kültürel önemini de; özgünlük üzerinden okunacak zamansız değerler (fiziksel gerçeklikler) ve toplum üzerinden okunacak zamana bağlı değerler başka bir deyişle duyularla kavranan izlenim olarak ayırabiliriz. Modern mimarlık ürünlerinin zamana bağlı değerleri Riegl’ın sınıflandırması üzerinden okunmuştur. Riegl sınıflandırmasını; anımsatma değerleri ve güncel değerler olarak ayırmıştır. Anımsatma değerleri; eskilik değeri, tarihi değer ve amaçlanmış anımsatma değerleridir. Eskilik değeri; nesne üzerindeki fiziki eskimenin ya da bir başka deyişle malzemenin yaşlanmasının onu deneyimleyenler üzerinde bıraktığı duygu halidir. Tarihi değer; nesnel bir değer olup her nesnede bulunmaktadır ve tarihsellik üzerinden şekillenir. Amaçlanmış anımsatma değeri ise bir olaya veya bir kişiye atıfta bulunmak amacıyla bilinçli olarak tasarlanmış nesnenin ifade ettiği durumdur. Riegl’ın anımsatma değerleri kişide hafızayı uyaran, geçmişle şimdi arasında süreklilik sağlayan duygusal kavramlardır. Anımsatma değerleri geçmişle şimdiyi bağlarken güncel değerler nesnenin bugünü ve geleceği arasındaki köprüdür. Güncel değerler; sanat değeri ve kullanım değeri olarak ayrılır. Kullanım değeri, yapının bugünkü işe yarama durumunu ölçer. Sanat değeri ise yapının maddesel görüntüsünü ölçer. Sanat değeri; yenilik değeri ve görece sanat değeri olarak ayrılır. Yenilik değeri, eskilik değerinin tersidir, yapı üzerinde eskimenin izlerini görmek istemez. Riegl bu değeri öz sanat değeri olarak da tanımlar. Görece sanat değeri ise nesnenin düşünce, şekil ve renk açısından diğer dönemlerden ayrılmasını sağlayan; özneden özneye, andan ana sürekli değişen değeridir. Görece sanat değeri olumlu ve olumsuz olarak değerlendirilebilir. Riegl’ın sınıflandırması modern mimarlık mirası üzerinden okunduğunda bazı değerlerin modern üründe karşılığı olmadığı görülmüştür. Modern mimarinin üretim pratiğinde sürekli yenilik arzusu vardır bu yüzden eskilik değeri modern ürün için yerini yenilik değerine bırakmıştır. Tarihi değer ise modern anlayışın sona ermemesi üzerinden sarsılmış ve kültür üzerinden okunması önem kazanmıştır. Modern üründe anımsatmanın, Riegl’ın sınıflandırması içinde yer alan bellek üzerinden oluştuğu söylenebilir. Güncel değerler ise nesnenin bugünle ilişkisini kuran değerlerdir. Modern ürünün sürekli güncel olma isteği korumada güncel değerleri öne çıkarmıştır. Kullanım değeri yapının şu anki işlevine atıfta bulunur. Sanat değeri de nesneyi bugünkü sanat anlayışı üzerinden değerlendirir. Riegl’ın görece sanat değeri olarak tanımladığı alt başlık yapının şu anki koşullara uyum sağlaması için önemlidir. Riegl’ın sınıflandırması diğer kişi ve kurumların sınıflandırmaları ile de desteklenmiştir. Docomomo, İcomos, Avrupa Konseyi gibi bir çok kurum da modern mimarlık mirasının korunması için değerlendirme kriterleri belirlemiştir. Koruma kuramcılarının söylemleri üzerinden de gelişen bu kriterler 21. yüzyılda modern ürünün nasıl korunması gerektiğine dair öngörülerde bulunur. Güncel olan bu koruma kriterleri sınıflandırmaya dahil edilmiştir. Fiziksel özellikler yaratıcı süreç içerisinde, zamana bağlı değerler ise toplumsal anlam içerisinde incelenmiştir. Fiziksel özelliklerin toplumsal anlam kazanması ise algı ve deneyim süreci başlığı altında ele alınmıştır. Tüm bu irdelemelerin sonunda İMÇ’nin yaratıcı süreci incelenmiş, ürünün algısı ve deneyiminin toplum üzerinde bıraktığı hisler sorgulanmıştır. Unkapanı ve Saraçhane arasındaki alanda konumlanan yapı, yarışma sonucu elde edilmiştir. Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler’in projesi olan çarşı; topoğrafyayla şekillenmiş, tarihi çevreye duyarlı, kent ile şekillenmiş kente ait bir yapı stoğudur. İMÇ’nin farklılaşmasının nedeni olarak değişen tüketim mekânlarına yeni morfoloji sunması, eski ve yeni birlikteliğine çağdaş yorum getirmesi, uygulama esnasında geliştirilen teknikler, geleneksel ve modern eserleri tasarımında kullanması ve döneminin tek seferde uygulanan projesi olması söylenebilir. Farklı deneyimler sunan İMÇ, kullanıcısının görsel algısını derinleştirmekte; boşluklar, avlular ve geçitler sayesinde gökyüzünün, sokağın ve içteki diğer mekânların aynı anda algılanmasını sağlamaktadır. Süreklilikler ve benzerlikler ile kentlinin belleğinde yer etmiş olan bu yapıyı korumak; mimari, ekonomik, sosyal, toplumsal açıdan önemlidir. Sınıflandırma, İstanbul Manifaturacılar ve Kumaşçılar Çarşısı’na uygulanmış, yapının sürekliliği sağlanması gereken değer ve nitelikleri ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada modern ürünün değer ve niteliklerini açığa çıkaracak koruma sınıflandırması altlığı oluşturulmuştur. İMÇ özelinde incelenen sınıflandırmanın sonucu korunacak nesne değiştikçe farklılaşacaktır. Bu yüzden de her ürün için kapsamlı bir dökümantasyon gerekmektedir. Modern mimarlık ürünleri kültürümüzün bir yansımasıdır. Aynı zamanda onu kullananların belleğinde yer eder. Ürünlerin yıkılması kültüre ve belleğe geri dönüşü olmayan zararlar verir. Belleğin ve kültürün sürekliliği için ürünlerin değer ve nitelikleri açığa çıkarılmalı ve toplum tarafından yapının içselleştirilmesi sağlanmalıdır. Bu çalışmalar ürünün korunmasını kolaylaştıracak ve nasıl korunması gerektiğini ortaya çıkaracaktır.