FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Şehir ve Bölge Planlaması Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, sadece yüksek lisans düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Konu "accessibility" ile FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKentsel Toplu Taşıma Kapsamında Metrobüs Sisteminin Yaya Erişilebilirliğinin Değerlendirilmesi: İstanbul Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-11-29) Akı, Merve ; Tezer, Azime ; 448721 ; Şehir Planlama ; Urban Planningİnsanlar, kendileri tarafından tarih boyunca şekillenen ve kendine özgü işlevlere sahip bölgelerden oluşan, ‘kent’lerin yapılı çevrelerinde yaşamaktadırlar. İnsan eliyle oluşturulan yapılı çevrenin en temel işlevlerinden biri ise; kentin diğer fonksiyonları arasında iletişimi ve etkileşimi sağlayan ‘ulaşım sistemi’dir. Geçmişten günümüze kent makro formlarının şekillenmesinde önemli bir unsur olan ulaşım sistemi, tarihsel perspektifte ciddi değişimler göstermiş, bu değişimler çerçevesinde, erişilebilirlik ön plana çıkan önemli bir kavram olmuştur. Erişilebilirlik; kaliteli, etkin ve sürdürülebilir kent içi ulaşım sisteminin en önemli unsurlarındandır ve ulaşım sistemini bir bütün olarak ele almakta, odağına ise insanı yerleştirmektedir. Özellikle yakın dönemde kent içi ulaşım planlaması kapsamında bir paradigma olarak ele alınan ‘erişilebilirlik’ kavramı, kentlerde iyi entegre olmuş, sağlıklı ve erişilebilir bir toplu taşıma hizmetine ve yaya, bisikletli gibi ulaşım türlerinin de erişilebilirliğine vurgu yapmaktadır. Günümüzde otomobil odaklı ulaşım çerçevesinde bir kent yaşantısının“sürdürülebilir olmadığı kabul edilmekte ve bu kapsamda toplu taşıma sistemleri ön plana çıkartılmaktadır. Özellikle sürdürülebilirlik bağlamında tercih edilen raylı sistemler, yüksek maliyetleri ve inşa sürelerinin uzunluğu nedeniyle kolaylıkla uygulanamamaktadır. Öncelikle Latin Amerika kentlerinde hızla inşa edilen ve “lastik tekerlekli hızlı ulaşım türü” olarak tanımlanan ‘Metrobüs’ yani ‘Bus Rapid Transit’, artan trafik sıkışıklığı sorununa yönelik yeni bir ulaşım çözümü olarak özellikle gelişmekte olan ülkelerin kentlerinde gündeme gelmektedir. Sistem önceliği, hızlı yolcu iniş-binişi ve hızlı ücret toplama sistemi gibi özellikleriyle dikkat çeken metrobüs; sistem bileşenleri, performans özellikleri ve faydaları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu anlamda metrobüs sistemi, bütün bileşenleri düşünülerek, bütünleşik bir şekilde tasarlanması gereken bir sistemdir. Bu doğrultuda; söz konusu bileşenlerin her biri, sistem performansı üzerinde farklı bir etkiye sahiptir ve söz konusu bileşenlerin birbirleriyle entegre edilmesi, sistemin performansını yükseltmekte ve metrobüs sisteminin kente ve yolculara sağladığı faydaları genel anlamda arttırmaktadır. Metrobüs sisteminin bir kentte uygulanma nedenleri, toplu taşıma sistemlerine duyulan ilginin artmasından çevre bilincinin gelişmesine ve tıkanmış yollar ile kentsel yayılma sorunsalına çözüm oluşturmaya kadar uzanan konuları kapsamaktadır. Bununla birlikte metrobüs sisteminin bir kentte bulunmasına yönelik; nüfus, kent büyüklüğü, maliyet ve erişilebilirlik ihtiyacı ve trafik bakımından yüksek yoğunluğa sahip koridorlar olması gibi bir takım ortak nitelikler mevcuttur. Bu çerçevede önemli bir kriter olarak ön plana çıkan ‘erişilebilirlik ihtiyacı’, sistem erişilebilirliğini tanımlamakta ve hem sistemin kendine ait güzergahlara sahip olmasını hem de diğer ulaşım türleriyle entegrasyonunu vurgulamaktadır. Sistem entegrasyonu anlamında ön plana çıkan temel öğe; metrobüs sisteminin diğer ulaşım türleri ile ilişkisini kuran yaya bağlantıları ve mekanlarıdır ki, bu iki unsur erişilebilirlik kavramının temel konularından biri olan ‘yaya erişilebilirliği’ni ilgilendirmektedir. Yaya, çok basit olarak, “kent içinde belirli mesafeleri yürüyerek ulaşan kimse” şeklinde tanımlanmaktadır. Yaya kavramı, ulaşım sistemi içerisinde yürüyerek hareket eden ve farklı türleri de besleyen en temel ulaşım türü olarak kabul edilmektedir. Kentsel yolculukların çok büyük bir kısmında yolcular, toplu taşıma durak ve istasyonlarına yürüyerek erişmektedirler, yani yayadırlar ve bu bağlamda toplu taşım durak ve istasyonlara ulaşmak amacıyla kullanılan bağlantılar ve yaya mekanları erişilebilirlik bakımından büyük önem taşımaktadır. Kaldırım, yaya yolları, alt ve üst geçitler ve durak çevresindeki alanlara, yapılara ve etkinlik merkezlerine bağlayan temel fiziksel bağlantılar olan yaya bağlantıları; hem ulaşım türlerinin diğer ulaşım türleri ile entegrasyonu anlamında, hem de erişilebilirlik kapsamında büyük önem taşımaktadır. Çalışmanın temel amacı; hem metrobüs sisteminin kentsel ulaşım sistemi içindeki diğer türlerle entegrasyonunu anlamak, hem de metrobüs sistemine yaya erişimini irdelemektir. Toplu taşıma sistemine yaya erişilebilirliğinin değerlendirilmesi sürecinde, yaya erişiminin ve yürünebilirliğinin önemini vurgulamak ve son dönemde hakim ulaşım ve planlama yaklaşımları çerçevesinde önem kazanan erişilebilirlik konusunu detaylı olarak tartışmak amacıyla 2007 senesinden bu yana Türkiye’de hizmet veren metrobüs sistemi yaya erişilebilirliği çerçevesinde analiz etmektir. Bu amaçla; İstanbul Metrobüs hattının diğer ulaşım türleri ile olan entegrasyonu ele alınmaktadır. İstanbul Metrobüs hattı, karayolu sistemi ve raylı sistem ile entegre olarak hizmet vermektedir. Bu anlamda; mmevcut durumda otobüs, minibüs, dolmuş gibi karayolu ulaşım türleri ile kuvvetli bir entegrasyona sahip olan sistemin; raylı sistemlerle olan entegrasyon seviyesi karayolu ulaşım türleri ile olan entegrasyon seviyesine oranla daha düşük düzeydedir. Bununla birlikte; 2007 senesinden bu yana metrobüs sistemi ile raylı sistem uygulamalarını bütünleştirmeye yönelik ciddi çalışmalar başlatılmıştır ve bu çalışmaların bir kısmı halihazırda devam etmektedir. İstanbul Metrobüs hattının ‘yaya erişilebilirliği’ çerçevesinde değerlendirilmesi amacıyla; mevcut metrobüs hattı üzerinde Söğütlüçeşme, Uzunçayır, Boğaziçi, Mecidiyeköy, Topkapı, Şirinevler ve Avcılar olmak üzere 7 durak belirlenmiştir. Söz konusu duraklar ve yakın çevrelerinin yaya erişilebilirliği kapsamında irdelenmesi yaya erişilebilirliğine ve yürünebilirliğe göre tanımlanan kriterler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte; metrobüs kullanıcısı yayaların demografik özellikleri, metrobüs kullanımlarına yönelik durumları, metrobüs sistemine erişimleri ve genel anlamda memnuniyetlerini tanımlayacak 4 ana bölüm çerçevesinde bir anket çalışması kurgulanmıştır. Bu çerçevede; erişilebilirlik düzeyinin belirlenmesinde önem taşıyan ‘konfor’ bileşenine ağırlık verilmiş; bunu ‘yürüme hızı’, ‘yürüme mesafesi’, ‘yürünülen çevre’, ‘uygunluk’ ve ‘emniyet’ unsurları izlemiştir. İstanbul Metrobüs hattına yaya erişimi; sistem geneli, duraklara erişim amacıyla kullanılan merdivenler, alt geçit ve üst geçit gibi öğeler ve karşıdan karşıya geçişler bağlamında değerlendirilmiştir. Bu anlamda metrobüs kullanan yayaların; İstanbul Metrobüs hattı duraklarına erişimleri sürecinde yolun devamlılığından, işleklik ve canlılığından ve aydınlatma elemanlarının yeterliliğinden memnun oldukları ortaya çıkmıştır. Yaya erişimine yönelik temel sorunlar ise; yürüme için elverişli bir yaya yoluna sahip olmaması, yönlendirme ve bilgilendirme amaçlı bileşenlerin yetersizliği ve güvenlik konularında öne çıkmıştır. Sistem genelinde engelli yayalara yönelik düzenlemelerin eksikliği ya da yetersizliği ise en çok dikkat çeken sorun olarak gündeme gelmektedir. İstanbul Metrobüs sistemine yaya erişimi, örnek alan olarak seçilen duraklar bazında değerlendirildiğinde özellikle Söğütlüçeşme, Topkapı ve Şirinevler duraklarının belirlenen kriterleri sağlayarak yeterli düzeyde hizmet verdiği tespit edilmiştir. Ancak, söz konusu üç durağın kendine özgü nitelikleri ve sorunları bulunmaktadır. Örneğin Topkapı durağı akşam saatlerinde güvenlik problemlerine açık bir hale gelirken, Şirinevler durağına erişim sağlayan üst geçit, yaya yoğunluğu nedeniyle birçok defa hizmet veremez duruma gelmiştir. Diğer taraftan Mecidiyeköy ve Avcılar durağının orta düzeyde hizmet verdiği söylenebilir. Bu kapsamda; Mecidiyeköy durağına erişim araç trafiği ile yaya trafiğinin kesişmesine neden olması bakımından sorun yaratmakta, hem Mecidiyeköy hem de Avcılar durağı yaya yoğunluğu konfor düzeyinin düşüşüne neden olmaktadır. Halihazırda her iki durak alanı ve çevresinde yaya erişimine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Çalışmada; Uzunçayır ve Boğaziçi Köprüsü duraklarının hizmet düzeylerinin yetersiz olduğunu belirlenmiştir. Bu kapsamda Uzunçayır ve Boğaziçi durakları ve yakın çevrelerinin yeniden ele alınmasının gerekli olduğu söylenebilir.
-
ÖgeMekansal Planlama Ve Tasarım Sürecinde Engellilik(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-09-06) Çelik, Özge ; Ertekin, Özhan ; 10014799 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningGerek mevcut ve son dönemlerde hayata geçirilmeye çalışılan çeşitli yasal düzenlemeler, gerekse demografik yapıda etkileri yavaş yavaş hissedilmeye başlanan değişimler nedeniyle Türkiye’de engelsiz mekan tasarımı giderek daha önem verilmesi, dikkat edilmesi gereken bir konu haline gelmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları da özellikle yasal zorunluluklar nedeniyle bu yöndeki çalışmalarını hızlandırma/yetiştirme baskısı altına girmişlerdir. Engelliler, engelsiz mekan tasarımında ayrı bir önem taşımaktadır. Engellilerin şehirsel mekanları engelsizlerle eşit koşul ve haklarla kullanabilmeleri, bu mekanların herkes için “erişilebilir” kılınması hedefiyle başlayan çalışmalar genellikle, engelsizler tarafından “empati yöntemiyle” tasarlanmaktadır. Bunun sonucunda sıklıkla tasarruflar, dar bakış açıları, vurdumduymazlık gibi etkilerle yapılan mekansal düzenlemeler sıklıkla tartışılabilir bir hale gelmekte ve hedeflenen kullanıcı kitlesine hizmet etmekten uzaklaşmaktadır. Diğer yandan nadir de olsa engellilerin katılımıyla yapılan çalışmalar ise sadece engelliler tarafından değil, tüm yararlanıcılar tarafından başarılı bulunabilmektedir. Bu çalışma ile engelli algısının ve engelsiz mekan algısının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Amaç doğrultusunda Bakırköy ilçesi çalışma alanı olarak seçilmiş ve toplam üç farklı anket formu olmak üzere hazırlanan anketler ilçeyi kullanan engelliler, engelli olmayanlar arasında gerçekleştirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşları nezdinde yapılan araştırma ile uygulama çalışmaları ve farkındalık düzeyleri belirlenmiş, engelliler nezdinde yapılan araştırma ile de yapılan çalışmalardan memnuniyet düzeyi ortaya konmuştur. Aynı zamanda engellilerin sokağı kullanımda karşılaştıkları zorluklar belirlenerek gözlemle bu sorunlar ortaya konmaya çalışılmıştır. Engelli olmayan kişilerle yapılan çalışmalarda ise engelli algısı ortaya konmuştur. Benzer sorular içeren farklı grupla yapılan anketlerde her iki grubunda fiziksel mekanda karşılaştıkları sorunlar ortaya konarak mekansal düzenleme çalışmalarından beklentileri belirlenmiştir. Ayrıca topluma katılımla tasarım ilişkisi ortaya konmuş ve araştırmaların karşılaştırılması ile engelsiz mekan/herkes için tasarım çalışmaları içerisinde engellilerin yeri belirlenmiştir. Sosyal bütünleşme açısından engelsiz mekan tasarımı yaklaşımlarının etkisi olup olmadığı belirlenerek fiziksel mekanların kişilerin sosyal ilişkilerinde büyük rol oynadığı ortaya çıkmıştır. SPSS yöntemi ile değerlendirilen anket soruları frekans tabloları ile yüzdesel değerler ortaya konmuş ve çapraz tablolar kullanılarak ikili faktörler arasındaki ilişkiler belirlenmiştir. Sonuç olarak, “engelli duyarlı” yapılan çalışmaların günümüzde yavaş yavaş artmaya başladığı ve buna bağlı olarak engelli olmayan kişilerin engelli algısında değişmeler olduğu gözlenmiştir. Yine yapılan engelsiz mekan çalışmaları etkisi ile kullanıcıların farkındalıklarının arttığı belirlenmiş ve mekansal çalışmaların sosyalleşme ile bağlantılı olduğu ortaya konmuştur.