LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Deniz taşımacılığı" ile LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeDenizcilik aile işletmelerinde kurumsallaşma(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022) Demir, Barış ; Tavacıoğlu, Leyla ; 722198 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiKurumsallaşma gelişen pazar koşullarında işletmelerin hayatta kalabilmeleri için son derece önemlidir. Kurumsallaşabilen işletmeler, iş ve işlemleri standart hale getirerek, kişilerden bağımsız bir sistem içerisinde yönetim fonksiyonlarını gerçekleştirebilmektedirler. Bu da profesyonel bir yönetim anlayışının doğmasına sebep olmaktadır. Aile işletmeleri dünya ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. Denizcilik sektörü incelendiğinde de işletmelerin büyük bir kısmının aile işletmesi olduğu görülmektedir. Genellikle babadan oğula geçen bir yönetim anlayışıyla yönetilen ve kurumsallaşmayı başaramayan bu işletmeler, sürdürülebilirlik açısından büyük sorunlar yaşamakta ve birçoğu ikinci kuşağa erişemeden faaliyetlerini durdurmaktadır. İşletmelerin mevcut kurumsal yapılarını ölçmek, işletmenin hangi kurumsal yönetim fonksiyonlarında eksikliklerin olduğunu anlamaya yaramaktadır. Bu sebeple bu çalışmada Türkiye'de faaliyet gösteren gemi işletmeciliği firmalarına yönelik bir kurumsallaşma seviyesi ölçeği geliştirilerek, işletmelerin mevcut kurumsal yapıları incelenmiştir. Kurumsallaşma süreçlerinden hangi aşamalarda eksikliklerin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca kurumsallaşma fonksiyonları arasındaki ilişkiler incelenerek birbirlerine etki eden faktörler analiz edilmiştir. Çalışmada İMEAK Deniz Ticaret Odasına kayıtlı, Türk Bayraklı gemilere sahip ve aile işletmesi konumunda olan 177 gemi işletmeciliği firmasında çeşitli pozisyonlarda çalışan 193 kara personeline anket uygulanmıştır. Anket sonuçları SPSS 23.0 istatistik programında analiz edilmiştir. Ölçek geliştirme sürecinde önce Keşfedici Faktör Analizi (KFA) yapılarak ölçekte yer alan ifadelerin faktörleşmeleri sağlanmıştır. Başta 18 olan ifade sayısı 14 ifadeye düşürülmüştür ve ifadeler 3 faktör altında toplanmıştır. Faktörler, literatür ve uzman görüşleri yardımıyla; etkin örgüt yapısı, iç denetim ve yetki devri olarak adlandırılmıştır. KFA ile birlikte güvenilirlik analizleri yapılan ölçeğin yapı geçerliliğini test etmek adına Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yapılmıştır. KFA ve DFA sonuçlarına göre ölçek güvenilir ve geçerli bulunmuştur. Ölçekte yer alan faktörler arasındaki ilişkileri test etmek için SPSS AMOS 23.0 istatistik paket programında Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) uygulanmıştır. Yapısal Eşitlik Modeli ile yapılan hipotez testleri incelendiğinde, Türk denizcilik aile işletmelerinde etkin bir örgüt yapısının oluşturulmasının, yetki devri ve iç denetimi faaliyetlerini olumlu yönde etkilediği sonucuna varılmıştır. Yetki devrinin iç denetime doğrudan ve anlamlı bir etkisinin olmadığı görülmekle birlikte, aracı değişken analizi yapılarak elde edilen sonuca göre etkin örgüt yapısının yetki devri ve iç denetim arasında tam aracılık etkisiyle bir köprü görevi gördüğü anlaşılmıştır. İşletmelerin kuşaklarıyla kurumsallaşma seviyeleri arasında bir ilişki olup olmadığı Anova Analizi ile test edilmiştir. Analiz sonucuna göre işletmelerin kaçıncı kuşak bir işletme olduğuyla kurumsallaşma seviyeleri arasında istatiksel olarak bir anlamlılık olmadığını görülmüştür. Denizcilik aile işletmelerinin kurumsallaşma seviyelerini tespit etmek adına frekans analizi yapılmıştır. Frekans analizi sonuçlarına göre Türkiye'de faaliyet gösteren aile sahipli gemi işletme firmalarının 3,51'lik bir ortalamayla yarı/orta seviyede kurumsallaştıkları tespit edilmiştir. Bu çalışma, denizcilikte kurumsallaşma alanında yapılan ilk nicel çalışmadır. Ayrıca literatürden farklı olarak, armatörler ve işletme sahiplerinin görüşleri yerine kara personelinin görüşleri ele alınmıştır. Bu şekilde armatör ve işletme sahiplerinin kendi işletmelerini değerlendirirken oluşabilecek taraflı tutumların engellenmesi amaçlanmıştır.
-
ÖgeTanker gemilerinde tehlikeli yük operasyonları üzerine bir risk değerlendirmesi yaklaşımı(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025-02-07) Elidolu, Dizem ; Arslanoğlu, Yasin ; 512192012 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiDeniz yolu ile sıvı yük taşımacılığı, geçtiğimiz yüzyılda petrolün stratejik öneminin artmasıyla önem kazanan, zaman içerisinde ise petrol, petrol türevi ürünler, kimyasallar ve gıda maddeleri olmak üzere yüzlerce çeşit hammadde veya ürünün kıtalar arası tedarikini sağlayan büyük ve köklü endüstrilerden biridir. Her yıl milyarlarca ton sıvı yükün taşımacılığı tanker gemileri aracılığıyla sağlanabilmekte iken, bu süreçlerin devamlılığının tankerlerin emniyetli işletilmesine bağlı olması son derece açık ve anlaşılabilir bir durumdur. Tanker gemilerinin dahil olduğu özellikle petrol sızıntıları gibi büyük kazalar bu gemilerin çevreye olan potansiyel yıkıcı etkilerinin fark edilmesine ve bazı uluslararası düzenlemelerin getirilmesine neden olmuştur. İnsan yaşamını ve denizel çevreyi tehdit eden birçok uygulama ve operasyonel süreç için başta SOLAS ve MARPOL konvansiyonları olmak üzere birçok kural yürürlüğe girmiş olup, bu kurallar günümüzde halen çeşitli kodlar ve yönetmelikler vasıtasıyla güncellenmeye devam etmektedir. Bu kurallar ile uyumlu olarak günümüzde modern tankerler emniyetli ve çevreye duyarlı bir şekilde işletimin sağlanması için çift cidar yapısı, radar, elektronik seyir sistemleri gibi teknolojileri ile donatılmaktadır. Bu ilerlemeler gemi operasyonlarında personele kolaylıklar sağlamasına rağmen, çeşitli riskler nedeniyle operasyonel süreçlerde istenmeyen olaylar veya kazalar meydana gelmeye devam etmektedir. Özellikle taşınan yüklerin özellikleri dikkate alındığında tanker gemilerinin yük işlemlerinin çeşitli riskler barındırdığı anlaşılmaktadır. Risklerin fark edilemediği veya tanımlanan riskler için uygun önlemler alınmadığı koşullarda patlama ve yangın gibi son derece tehlikeli kazalar meydana gelebilir. Buna bağlı olarak ise çevre kirliliği, ekonomik kayıp ve insan hayatına yönelik tehditler gibi sonuçlarla karşılaşılabilir. Denizcilik sektöründe kaza raporları incelendiğinde patlama ve yangının bütün gemi tipleri için yaşanabilecek en ağır kazalar arasında olduğu açıkça görülür. Bu kaza riskleri esasında tankerlerde her yanıcı yük elleçlemesinde mevcuttur ve operasyonların her aşaması düşünülerek risklerin değerlendirilmesi gerektirmektedir. Ancak bazı yüklerin tehlikelilik özelliği yanıcılıkla sınırlı kalmamaktadır. İnert gaz operasyonu gibi son derece emniyetli tedbirlerin yetersiz kalabildiği hatta yükün türüne göre inert gaz uygulanmaması gerekebilen, bunun yerine özel gereksinimleri olabilen yükler de mevcuttur. Bu özel durumlar genellikle reaktif yükler için geçerlidir. Reaktivite tehlikesi olan yüklerin operasyonel süreçlerinin iyi planlanması ve çeşitlenen risklere dikkat edilmesi can, mal ve çevre açısından kritik önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu tez çalışmasında tankerlerde söz konusu tehlikeli yük operasyonları üzerine bir risk değerlendirmesi çalışması yürütülmüştür. Tezde tehlikeli yük kategorileri arasından reaktiflik özelliği olan yükler üzerine bir inceleme yapılmıştır. Reaksiyon bir maddenin su, hava, bir başka yük ile arasında olabildiği gibi, kendi kendine reaksiyona girebilen yükler de mevcuttur. Kendi kendine reaksiyon genellikle polimerleşme olarak da bilinir ve bu tür yüklerin inhibitör adı verilen katkılar eşliğinde taşınması oldukça önemlidir. Yükün inhibitörlü operasyonu özünde bir emniyet önlemi olarak uygulansa da bu süreç de kendi içerisinde farklı tehlikeler barındırmaktadır. Yükleme öncesinde, yükleme esnasında, açık deniz seyri esnasında, tahliyede ve tank temizliği aşamalarında kazalara neden olabilecek potansiyel birçok risk faktörü olabilmektedir. Bu tezde söz konusu özel gereksinimli operasyonlar odaklanılan konu olarak belirlenmiştir. Günümüzde kimya ve plastik endüstrilerinde kullanılan önemli bir hammadde olan ve deniz taşımacılığında inhibitörlü bir biçimde elleçlenmesi gereken stiren monomer örnek tehlikeli yük olarak seçilmiştir. Tezde literatürde risk analizi çalışmalarında sıklıkla kullanılan Hata Türü, Etkileri ve Kritiklik Analizi (FMECA) esas yöntem olarak belirlenmiş, yöntem ayrıca belirsizlik ve öznel yargıların analizi konusunda başarılı sonuçlar ortaya koyan bulanık mantık yaklaşımıyla desteklenmiştir. FMECA'nın ilk aşaması olan hataların tanımlanması için öncelikle stiren monomer yüküne dair bir literatür araştırması yapılmıştır. Temel özelliklerine dair bilgiler çoğunlukla kimya alanındaki çalışmalardan ve endüstriyel kaynaklardan edinilirken, bu yükün operasyonel tehlikelerinin anlaşılabilmesi için de ilgili kaza raporları incelenmiştir. Uygulamada ayrıca söz konusu tehlikeli ve özel gereksinimli yük operasyonlarına dair bilgi ve tecrübe sahibi altı denizcilik uzmanın görüşlerinden destek alınmıştır. Hataların tanımlanması aşamasını takiben, uzmanlar toplamda 24 hata türünü meydana gelme, şiddet ve tespit edilebilirlik risk parametreleri açısından değerlendirmişlerdir. Bu üç parametre sayesinde FMECA yöntemi bir risk öncelik sayısı (RPN) değeri hesaplamaktadır. Ancak FMECA'nın klasik yaklaşımındaki bu işlemin, parametrelerin eşit önemde kabul edilmesi, parametrelerdeki küçük değişimlerin RPN'e uygunsuz bir biçimde yansıması gibi kısıtları sebebiyle iyileştirilmesi gerektiğine kadar verilmiştir. Bu noktada bulanık mantığın bir yaklaşımı olan kural tabanlı bir çıkarım sistemi modellemesi yapılmıştır. Model üç girdi değişkeni (risk parametreleri), bir çıktı değişkeni (RPN değeri) ve 125 adet kural ile hazırlanmıştır. Değişkenlerin bulanık ortamda işlenebilmesi için literatürde risk analizi çalışmalarında rasyonel sonuçlar elde ettiği görülen Gauss üyelik fonksiyonları kullanılmıştır. Bu yöntem entegrasyonunun en önemli aşamalarından ve tez çalışmasının özgün yanlarından biri kural yapısının oluşturulmasıdır. Kurallar EĞER-O ZAMAN biçim formunda ve tezin konusuna uygun bir biçimde uzmanların görüşleri alınarak hazırlanmıştır. Bu sayede operasyonel risklerin daha güvenilir bir biçimde hesaplanması sağlanmıştır. Model kurulduktan sonra uzman değerlendirmeleri modelde işlenerek her bir hata türü için bulanık RPN (F-RPN) değerleri hesaplanmış ve risklerin önceliklendirmesi yapılmıştır. Analiz sonucunda stiren monomer için inhibitörlü yük operasyonları sürecinde en yüksek risk öncelik değerli hata türlerinin i 6.78 F-RPN değeri ile "İnhibitörün miktar bakımından yetersizliği", 6.71 ile "Kargo tankı içerisinde geçmiş yük/tank temizliği maddesi kalıntısı", 6.30 değeri ile "İnhibitörün stiren monomer içerisinde homojen olmayan dağılımı" ve 6.28'lik F-RPN değeri ile "Stiren monomerin ısıtmalı bir tanka bitişik veya yakın bir tanka yüklenmesi" olduğu görülmüştür. Her bir hata türünün neden, etki ve sonuç ilişkileri incelenmiştir. Tezde ayrıca en yüksek risk öncelik değerli hata türleri için uygulanabilecek risk kontrol seçenekleri sunulmuştur. Çalışma denizcilik endüstrisine reaktif yükler ve inhibitörlü yük operasyonları konusunda uygulanabilecek örnek bir risk değerlendirme yaklaşımı sunmaktadır. Risklerin analizi için oluşturulan modelin kural yapısı, söz konusu operasyonların tehlikesini yansıtabilmesi açısından konuya uygun bir biçimde oluşturulmuştur. Parametrelerin göreceli kombinasyonlarını ve özellikle şiddet parametresinin risk üzerindeki etkisini dikkate aldığı için, önemli risklerin göz ardı edilmemesi ve risklerin doğru bir şekilde önceliklendirilmesi mümkün olmuştur. Nitekim bu durum emniyet tedbirlerinin uygulanması konusunda zaman ve finansal kaynakların da etkili kullanımına katkı sağlayacaktır. Oluşturulan model diğer tehlikeli yüklerin risk analizi çalışmalarında da gerçekçi ve kullanışlı sonuçlar verebilecektir. Buna ek olarak tez çalışmasının tankerlerde tehlikeli ve özel gereksinimli yük operasyonları konusunda literatüre önemli bir katkı sağlaması, okuyuculara operasyonel riskler ve emniyet konusunda yararlı bakış açıları sağlaması hedeflenmektedir.