FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Mimarlık Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Yayın Türü "Thesis" ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge19. Yüzyılda Beyoğlu’nda bir Kalkınma Aracı Olarak Yapısal Dönüşüm(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-09-16) Schıld, Rivka Geron ; Batur, Afife ; 502072108 ; Mimarlık ; Architecture19. yüzyılda sağlıklı bir kentsel altyapıya kavuşma arayışları, bu dönemde ticaret akslarında bulunan pek çok başkentte olduğu gibi İstanbul’da da karşılık bulmuştur. Ayrıcalıklı bir konuma sahip olan Galata ve Pera’da, bu yoldaki kentsel dönüşüm, burada ilk defa kurulacak olan belediye kurumu 6. Daire-i Belediyye ve iktidar ile yakın ilişki içerisindeki pek çok aktörün katılımı ile gerçekleşir. Bu esnada dönüşümün bir ekonomik kalkınma aracı haline gelmesi kaçınılmaz olurken, süreç kentsel mekânın kendisinin de bir sermaye aracına dönüşmesine yol açar. 6. Daire-i Belediyye’nin 19. yüzyıldaki kuruluşu ve icraatlarının bütünü İstanbul’daki sistemli kentsel dönüşümlerin ilki olarak kabul edilebilir. Dönemindeki ve günümüz kentinde şahit olduğumuz dönüşümleri daha iyi anlayabilmek adına, bu dönemde kente ve yönetimine ilişkin nasıl bir değişikliğe gidildiğini değerlendirmeye çalışmak önemlidir. Bu sistemli dönüşümde, dönemin uluslararası etkileri yadsınamaz. Ancak, temelde yatan itici kuvvet, sıklıkla yazılageldiği üzere salt bir batılılaşma arzusu değil bölgenin ihtiyaçlarına cevap verme arayışıdır. Öte yandan, kapitalizmin güçlendiği bu dönemde, kent peyderpey bir yatırım aracı haline gelmekte ve bu esnada bölgede yerleşik ve mülk sahibi olan kesimin yaklaşımları, süreci doğal olarak şekillendirmektedir. Öte yandan, bu dönemde, özellikle yabancı dilde basılan gazetelerde kent yapısının dönüşümünün arzu ediliyor olduğu, bunun yanı sıra, dönüşümün olanaklı kılınabilmesine ilişkin öneriler okunmaktadır. Bunlar arasında, örneğin bir ipotek yasasının çıkartılması ihtiyacı, müstakil evlerden ziyade apartmanların inşa edilmesi gereksinimi veya Pera Caddesi’nin düzenlenmesi sırasında cepheleri kat edilecek binaların mal sahipleri ile nasıl bir anlaşmaya gidilebileceği hakkında öneriler mevcuttur. Tez kapsamında yapılması arzu edilen bu değerlendirmenin sağlıklı biçimde ele alınması, üçlü bir sistemin parçaları arasındaki etkileşimi ele almak ile mümkün gözükmektedir. Bunlar, 19. yüzyılda İstanbul’da ve Beyoğlu’nda kent yapısını oluşturacak olan Değerler, Aktörler ve Üretimler’dir. Değerler, aktörlerin kurgu ve kararlarına etki etmiş olan dönem içerisindeki algıları ve olguları yansıtır. Bunlar, Osmanlı’da merkeziyetçiliğin varoluş biçimidir, dönüşümün baş itici gücü yangın’dır, modern hayatın ihtiyacı olan hıfzısıhhanın sağlandığı bir steril kent’in yaratılma arzusudur ve belki de bunların içerisinde en güçlü olan ancak aleni olarak en az dillendirilen nicelin yükselişi ve onunla ilintili olarak gelişen faydacılıktır. Aktörler, kentsel üretimlerin yönetmenleri olarak bireyleri ve kararları kapsar. Her modern toplumda olduğu üzere, siyasi iktidarın ilgili uzantıları, yani burada Belediye çatısı, kanun ve tüzükleri, yapı üreticileri, varlık sahipleri ile kamuoyu ve basın yukarıda bahsi geçen değerler içerisindeki aktörlerdir ve bu aktörler arasında girift bir ilişki vardır. Her aktör birden fazla koltuğa sahiptir; örneğin bir varlık sahibi hem belediye meclis üyesi, hem yatırımcı, hem padişahın başdanışmanı olabilir. Üretimler ise, değerlerin ve uygulayıcıların kente dair var ettikleridir. Kent, yeni bir temsiliyet aracı olarak yeniden inşa edilirken, mevzi planların ve istimlâkların oluşturulmasındaki süreç şüphesiz çok önemlidir. Bu dönemde, Beyoğlu’nda farklı tarihlerde gerçekleşen Galata Surları’nın yıkımı, Tepebaşı Mezarlığı’nın bir kent parkına dönüşümü ve Taksim Kışla Yeri ve Talim Yeri Apartmanları projesi üçlemesi 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başına Beyoğlu’nun geçirmiş olduğu sürece ilişkin izler taşır. Bu dönüşümlerden her birinde, kamusal alanın özel yönetimlerin tasarruflarına teslimi söz konusudur ve faydacı ahlâk ön plana geçmiş gözükür. Dönüşüm süreci içerisinde, dönüşümü gerçekçi ve malsahiplerinin gözünde olanaklı kılabilmek adına yapı stoğu hacmininin arttırılmasına yönelik çıkartılan nizamnameler, bu tarihlerden sonraki dönemlerde çıkartılacak olanlara benzer şekilde, yapı stoğunu kendi dönemlerinin en yoğun seviyesine taşımış ve “boşluk”u miras bırakmak konusunda cimri davranmış gözükür. Tüm zamanlar için esas mesele, yeniden inşa edilirken azalarak değerlenen arsanın malsahibine benzer kullanım alanını nasıl sunabileceğidir... Tezde, kapitalizmin gözetildiği bir dönemde, ekonomik anlamda bir ödünün söz konusu olduğu durumlarda kent mekanının dönüştürülemez hale geldiği vurgulanırken, kentin yenilenme modelinin de zaman içerisinde döngüsel şekilde tekrarlandığına dikkat çekilmektedir. Değerler, Aktörler ve Üretimler üçlemesinin, bu anlamda bir model olduğu, insan eliyle üretilen kentsel mekanın oluşumunun incelenmesinde, tüm zamanlar için kullanılabileceği ve bir döngüselliğe sahip olduğu abul edilmektedir. Böylelikle,. tüm üretimler geleceğin değerler’ini oluşturmaktadır.
-
Öge19. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul’da Ahşap Yapım Sistemlerinin Değişimi: Gelenekselin Rasyonelleştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-02-05) Acar, Damla ; Mazlum, Deniz ; 502092204 ; Mimarlık ; ArchitectureBu çalışma 19. yüzyılın ikinci yarısında endüstriyel ve bilimsel gelişmelerin etkisinde İstanbul’daki ahşap yapım sistemlerinin dönüşümünü irdelemektedir. Bu dönüşüm temelde, Hazine-i Hassa Nezareti’nce düzenlenen yapı keşif ve masraf defterleri, yapı inşaat sözleşmeleri, malzeme pusulaları ve icmal defterleri gibi dönemin birinci el yazılı kaynaklarından takip edilmiştir.
-
Öge1950'den günümüze Avrupa'da ve Türkiye'de konutlarda yaşama mekanının biçimsel ve boyutsal açıdan değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) İşman, Metin ; Ağat, Nilüfer ; 66610 ; MimarlıkTezin birinci bölümünde çalışmanın amacı açıklanmaktadır. Günümüzde nüfus yoğunluğunun artmasıyla kullanıcıların zamanlarının büyük kısmını harcadıkları yaşama, oturma, yemek yeme, çalışma gibi eylemlerin yapıldığı mekanı etkileyen çeşitli faktörler açıklanmıştır. Bu faktörlerin ışığında yaşama mekanı üzerinde inceleme yapmak yararlı olacaktır. Konut içinde eylemlerin çoğunun yapıldığı bu mekanın 1950 yıkıdan günümüze kadar Avrupa ve Türkiye'deki durumu inceleme konusu olarak seçilmiştir, amaç, yaşama mekanının biçimsel ve boyutsal olarak değerlendirilerek yurtiçi ve yurtdışı uygulamalarda hangi yaşama mekanı formunun belirli koşullarda daha çok tercih edildiğim ortaya çıkarmaktır. İkinci bölümde, konu tanımlamalar ve daha önce yapılmış uygulamalar üzerinde bilgi verilerek tanıtılmıştır. Böylece konunun daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. Üçüncü bölümde, konutlarda yaşama mekanlarının biçimsel ve boyutsal açıdan değerlendirilmesinde araştırmanın kapsamım ve uygulanan yöntem açıklanmıştır. Karşılaşılan güçlükler ve araştırmanın sınırlandırılmasının sebeplerinden sözedilmiştir. Dördüncü bölümde, kaynaklardan toplu konut uygulamalarından 371 adedi üzerinde inceleme yapılmış ve başka incelemelerde de kullanılabilecek bir arşiv ortaya çıkarılmıştır. Beşinci bölümde, 371 örnekte kullanılan yaşama mekanlarının ülkelere göre ayrılması, dağılma tabloları ile gösterilmiş, bu arada net konut alanındaki oran, kişi basma düşen yaşama mekanı payı, diğer mekanlarla olan ilişkisi incelenmiş, sonuçlar grafik olarak verilmiş ve yorumlar yapılmıştır. Tablolar, ülkeler ve yapım yılma göre gruplanmıştır. Altıncı bölümde, Avrupa geneli ile Türkiye'deki yaşama mekanı, form ile yaşama mekanı özellikleri değerlendirilmiştir. Yıllara göre kişi basma düşen yaşama mekanı payı, yaşama mekanının konut içindeki oranı, yaşama mekanı özelliklerini forma bağlı olarak verilmiş ve yorumlar yapılmıştır. Bu değerlendirmenin sonuçlan yaşama mekanı özelliklerine göre yazılmış, önerilerde bulunulmuştur.
-
Öge1950’den Günümüze Popüler Kültür Mekânları: James Bond Filmleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-23) Özemir, Mustafa Saltuk ; Özer, Filiz ; 502022107 ; Mimarlık ; Architecture1950’den günümüze değin, 20. Yüzyıl’a özgü teknolojik, ekonomik ve toplumsal dönüşümler dolayısıyla kültür(hars/ekin) ve de mimarlık alanında da daha önceki yüzyıllarda görünmemiş bir devinim ve çokseslilik görünmektedir. Bu etkenlerle birlikte, Soğuk Savaş ve sonrası siyasi iklimi de, yeri geldiğinde ticari ve sanat sergileri ile birlikte sinema gibi araçlarla da yapılan yaymacaların dışında, toplum ruhbilimi açısından da bakıldığında, kaçınılmaz olarak mimarlık alanında yansımalarını bulmuştur. Bu çalışmada kazıbilim alanında dönemini yansıtmakta oldukça önemli bir buluntu işlevi gören mimarlığın, geleneksel sınıflandırmaları dışında, 20. Yüzyılla birlikte, o yüzyıla özgü ortaya çıkan yaygın ekini yansıtma işlevini de yerine getirmeye başlamış olan yapısı da gözönüne alınmıştır. Döneminin gelecek algısı ve düşlemini de yansıtarak aslında biraz da bu tasavvurlardan oluşan çağının ruhunu da beyazperdeye yansıttığı görünen 20. Yüzyıl kazıbilim buluntularından olan sinemanın da dönem mimarlığının anlaşılabilmesinde oldukça yararlı olduğu düşünülmüştür. Böylelikle, bu çalışmada sürekliliğinden ve her dönem ‘çağdaş’ kalabilmesinden ötürü sözkonusu etmenler ışığında ve etkisinde yazılmış olan anlatılarının biçimlendirmiş olduğu James Bond film mekânları, dönemlerinin isimsiz mimarlıklarına da ışık tutabilecek birer kazıbilim buluntusu gibi ele alınmıştır. Soğuk Savaş ve sonrası dünyası toplumlarında bireylerin düşlem ve gerçeklerden kaçış dünyalarını oluşturmalarına karşın, hâlihazırda kendisi de geleneksel sınıflandırmalara giren uygulamalara görece daha az ele alınmış olan popüler mimarlığın ticari alandaki uygulamalarından da görece az olan birey ve kimlik alanındaki çalışmalara da bir ek olabilecek bu çalışma ile bir katkı sağlanabilmesi hedeflenmektedir. Böyleece mimarî biçemlerin popüler kültürdeki yansımaları ile birlikte, bir meslek dalı olarak mimarlığın kendi tarihindeki bu çağa özgü dönüşümlerine de işaret edilebilmiş olduğu da düşünülebilecektir.
-
Öge1960-2010 Yılları Arasında İstanbul Kentli Konut İç Mekan Düzenlemelerini Türk Sineması Üzerinden Okumak(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-07-03) Dinçay, Demet Arslan ; Özer, Filiz ; 502092108 ; Mimarlık ; ArchitectureTez çalışması 1960 dan 2010 yılları arasında konut iç mekan düzenlemelerinde yaşanan değişimleri analiz etmeyi amaçlamaktadır. Belirlenen dönem aralığında dünya ile kurulan sosyo-kültürel etkileşimler, önemli tarihsel olayların beraberinde yaşanan değişimler; Türkiye’de yaşanan siyasi değişimler ve buna bağlı sosyo-kültürel etkilerin tümünün mimari ve içmimari akımlar bazında değerlendirilmesi ve değişen yaşam dinamiklerinin kentli konut iç mekanı donatılarına yansıması incelenmiştir. Sinemanın toplumsal yaşama ayna olma gerçeği ve Türk sinemasının başlangıcından günümüze değin, gerçek mekan kullanılarak çekim yapma anlayışı, çalışma için uygun belgeleme ortamı yaratmıştır. Belirlenen dönem aralığına çekilmiş filmler uygun örnekleme metodu ile seçilmiş, örnekler üzerinden kentli konut iç mekan düzenlemelerinin elli yıllık değişimi incelenmiştir.
-
Öge20. Yüzyıl Mimarlık Ortamına Eleştirel Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Kocagil, Lerzan ; Yürekli, Hülya ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışmada, 20. yüzyıl mimarlık ortamına eleştirel bir bakış açısı getirmek, özellikle bilim-sanat-felsefe üçlüsünün ortaçağdan günümüze geçirdiği değişim bağlamında mimarlık ile ilişkilerinin kurulmasına zemin hazırlamak amaç edinilmiştir. 20. yüzyılda batı toplumlarında oluşan sosyo- kültürel yapılanma ve bu yapılanmanın disipliner bağlantılarının kurulması tezin ana kurgusunu oluştumuştur. Yüzyılımızın en önemli iki yaklaşımı olarak kabul edilen modern ve postmodern yapılanmaların felsefi boyutta tartışmaya açılmaları ve 1980 sonrası batı mimarlığında ulaştıkları nokta tezde tartışılmış ve ‘80 sonrası oluşumlar disiplinler arası ilişkiler bağlamında irdelenmiştir. Çalışmanın sonucunda ‘80 sonrası mimarlığının disiplinlerarası yaptırım gücü ortaya konmuştur. Varılan sonuç aynı zamanda ileriye dönük mimari yaklaşımları tartışmak için de bir taban oluşturmuştur.
-
ÖgeA conceptual model for lean and green marketing in the housing industry(Graduate Institute, 2021) Tuz, Ahmet ; Sertyeşilışık, Begüm ; 675497 ; MimarlıkThe construction industry, which is classified as a service industry, contributes greatly to the economies of developed and developing countries. Similarly, the Turkish construction industry contributes to Turkey's economy and to its Gross Domestic Product. The environmental degradation (e.g., global warming and the nature's deterioration faster than its regeneration rate), humanity's own environmental footprints as well as the environmental footprints of the industries endanger the future of humanity. Considering the construction industry in this context, besides its contributions to the economy, the construction industry draws attention due to its environmental footprint at the global level. Reducing the environmental footprint of the construction industry's outputs such as the built environment and building materials, evaluating construction project processes in the light of environmental factors and within the scope of sustainability can support the increase in the sustainability performance of the construction industry. Attempts to reduce environmental footprint in all industries can have potential contribute to the customer satisfaction. In recent years, there has been an increase in the customer demand and customer satisfaction in industries that offer sustainable and environment-friendly products/services. As supply and demand balance is achieved under the free market conditions, the environmental footprint of the relevant industries can be reduced and the contribution of the industry to the economy can be increased under this equilibrium condition. Reducing the environmental footprint of the construction projects through environment-friendly green construction projects can contribute to meeting the demand in the construction market. Achieving this balance highlights the need to support the sustainability performance of all processes of construction project management and of the construction project supply chain management based on the sustainable management philosophies. Integration of the lean construction management philosophy into the construction project management processes can result in an increase in the sustainability performance of construction projects. Adaption of the lean construction management principles to the construction project supply chain processes can enable the supply chain to be re-planned to meet the expectations of its end customers and to establish sustainable relationships among stakeholders throughout this supply chain. Green marketing is an important management tool to reduce the environmental footprint of the construction industry. Integration of the green marketing tools and strategies into the construction supply chain management process, which is redesigned through integration of lean construction management into the process, can allow minimization of the environmental footprint of construction project management processes and increasing the sustainable performance of the supply chain. The adaptation of lean and green marketing practices to the Turkish housing industry can support establishment of the customer-oriented supply chain and create a potential for positive acceleration in the housing industry to maintain the supply-demand balance with sustainable approaches. Achieving the balance of supply and demand in the housing industry can enable companies that adopt lean and green marketing to gain competitive advantage and increase their brand value. This thesis aims to develop a conceptual model for lean and green marketing in the construction industry. The objectives of this research are to: review marketing, lean and green in the construction industry, investigate the current scope of the marketing mix implementation in the housing industry, evaluate the current scope of the lean and green marketing practices in the housing industry, and determine the appropriate business-to-customer and business-to-business green marketing mix tools for stakeholders of construction supply chain (e.g., suppliers, designers and construction firms) from the mass marketing and niche marketing perspectives. With the aim and objectives specified, following the literature review, website analysis, hedonic price modelling, and questionnaire survey were performed. Based on the three staged structured literature review the gaps in the literature were identified. The literature review was performed to determine the state-of-the-art of the marketing studies in the construction industry, the effects and contributions of marketing on management strategies as well as the effects of lean and green marketing strategies on the sustainability performance of the construction supply chain. The marketing strategies of companies operating in the Turkish housing industry were examined to evaluate the current implementation of the lean and green marketing in the Turkish housing industry. Two staged research method was conducted to investigate the current scope of the marketing mix application in the Turkish construction industry. In the first stage, qualitative secondary data analysis was implemented to analyze the data collected from the Turkish Statistical Institute. The results of this first stage were evaluated as input to the identification of the Turkish construction companies' websites in the second stage. 325 websites were examined through random sampling method. According to the results, it was observed that there is a lack of implementation of the lean and green marketing and traditional marketing mix implementation in the Turkish construction industry. Hedonic price modelling was used to describe the applications of lean and green marketing strategies on housing project attributes that affect the sale price the most. 8040 newly built on sale residential project advertisement were assessed based on the data gathered from the real estate agent's website. The findings revealed that the effects of sustainable design criteria on the price stands out and that these sustainable design criteria, which affect the sales price the most, were insufficient to meet the lean and green marketing mix criteria. A questionnaire survey was applied to determine lean and green marketing mix tools for the housing industry as well as to determine the expectations of the potential customers from the Turkish housing industry. The data of 556 questionnaires were subjected to suitability and validity analysis in SPSS 23.0 program and the data were modeled with the structural equation model. Participants were categorized according to the Turkish socio-economic classification criteria. The models were evaluated for the Turkish housing industry separately according to the niche marketing criteria based on the socio-economic classification criteria and mass marketing. The examinations resulted in 16 lean and green marketing mix tools that can be applied to the Turkish housing industry. These 16 lean and green marketing mix tools were identified as marketing mix tools that can be applied as business-to-customer lean and green marketing mix tools. In addition, marketing mix tools were modeled separately from the business-to-business perspective for suppliers, designers and construction companies that would be included in the housing projects' supply chain. Moreover, internal marketing plans were created to enable each stakeholder to reflect the lean and green marketing mixes to their marketing strategies. As a result, 6 new marketing tools (i.e., green efficacy, green harmony, green proven benefits, green convenience, green confirmation, green proven context) were introduced to the green marketing literature. This thesis is expected to be useful to researchers in the relevant field and to guide proffessionals (i.e., suppliers, designers, construction firms) who are operating or willing to operate in the housing industry to enhance their lean and green marketing practices. Moreover, this thesis is expected to pave the way of the further studies to improve lean and green marketing in the construction industry.
-
ÖgeAfet Konutlarında Mimari Tasarım Sürecinin Kullanıcı İhtiyaçları Bağlamında İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Enginöz, Evren Burak ; Ünlü, Alper ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyAfet sırasında yitirilenler karşısında insanoğlu, hayatını yeniden devam ettirmek adına çaresizlik içinde kalmaktadır. Afetzedelerin sosyo-ekonomik yaşamını yeniden düzene sokabilmek için afet sonrası uygulanacak düzenlemeleri belirlemek gerekmektedir. Afet sonrası yeniden oluşturulacak konut ve yerleşim alanları, bu düzenlemelerin önemli bir parçasını oluşturmaktadır.Ancak afetzedelerin yaşadıkları eski kent veya kırsal yerleşimlerinin gerektirdiği yaşam koşullarına ve sosyo-kültürel yapılarına bağlı olarak afet sonrası konutlarıyla ilgili farklı beklentileri ve/veya tepkileri olabilmektedir. Bu nedenle afet sonrası yeniden oluşturulacak kent veya kırsal yerleşimlerde kullanıcı niteliğine uygun, gereksinimlerini ve beğenilerini karşılayabilen afet sonrası konutların tasarımlanması tezin amacını oluşturmaktadır. Tez kapsamında önerilen model yardımıyla tamamlanan her afet konutu tasarımından elde edilen sonuçlara bağlı bilgi ve deneyimlerin tasarım girdisi olarak toplanarak bir sonrakine aktarıldığı ve her defasında afet konutlarıyla ilgili tasarım parametrelerinin yenilendiği bir tasarım döngüsü oluşturulacaktır.
-
ÖgeAfet Sonrası Barınakların Ve Geçici Konutların Analizi Ve Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Songür, Demet ; Özkan, Ertan ; Yapı Bilgisi ; Architectural DesignBu çalışmada, felaketten sonra karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri olan “barınma” ele alınmıştır. Afet sonrası barınma için öncelikle, afet sonrası barınma süreçleri incelenmiştir. Sunulan süreçler içinde, acil yardım aşaması ve rehabilitasyon aşamaları için barınak uygulamaları ele alınmıştır. Bu örnekleri daha tanımlı bir çerçevede irdeleyebilmek amacıyla; barınakların hangi amaçları sağlamaları gerekliliği, hangi gereksinmeleri karşılayacakları tespit edilmiş ve bu özelliklere göre kriterler belirlenmiştir. Belirlenen kriterlere göre bir inceleme modeli oluşturulmuş ve örnekler bu modele göre sunulup değerlendirilmiştir. Konutun, geçici konut olması için sahip olması gereken özellikler tanımlı hale getirilmiştir.
-
ÖgeAfet Sonrası Yeniden Yapılanma Sürecinin Yere Bağlılık, Yer Değiştirme Ve Bilişsel Haritalama Olguları Açısından İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-19) Arslan, Hakan ; Ünlü, Alper ; Bilgisayar Ortamında Mimari Tasarım ; Architectural Design ComputingBu çalışmada afet sonrası yeniden yapılanma fiziksel evreleri içinde ele alınarak mekansal şekillenme psiko-sosyal bir perspektifle değerlendirilmiştir. Böylece toplumsal yeniden yapılanma sırasındaki yeni mekansal şekillenmenin kullanıcı beklentileriyle ve afete uğramış bölgenin psiko-sosyal arka planıyla uyumu irdelenmiştir. Ayrıca afet sonrası yeniden yapılanmanın sosyo-mekansal dinamikleri Türkiye-Düzce alan çalışmasında incelenmiştir. Alan çalışması tanımlayıcı, ilişki arayıcı ve karşılaştırmalı bir şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca çalışmada niteliksel ve niceliksel karma bir yöntem uygulanmıştır. Çalışmada bilişsel haritalama ve eski-yeni kent imajlarının semantik farklılaştırmayla değerlendirildiği niteliksel veriler, anket uygulamaları ile elde edilmiş niceliksel verilerle desteklenmiş ve analiz edilmiştir. Bağıntılardan elde edilen bilgiler değerlendirildiğinde afetzedelerin eski çevrelerine karşı yüksek düzeyde bağlılıkları olduğu belirlenmiştir. Afet sonrası süreçte yer değiştirmeyen afetzedeler bu bağlılık düzeylerini korurken yer değiştirmek zorunda kalan depremzede denekler yeni çevrede yedi yıl geçirmelerine karşın eski çevreye bağlılık düzeyine ulaşamamışlardır. Ayrıca yeni çevre algısı irdelendiğinde eski çevre verilerinin yeni çevre tasarımında çok az bir düzeyde kullanıldığı belirlenmiştir. Bu durum yeni çevreye uyumda sorunlar oluşturmaktadır. Bu nedenle depremzede denklerde yeni çevreden taşınma isteği oldukça yüksek bulunmuştur. Bilişsel haritalama çalışmaları sonucunda ise depremzedelerin eski çevrede en çok hatırladıkları noktanın konutları olması yaşanan çevreye bağlılıkta konutun da çok önemli bir yeri olduğunu göstermiştir.
-
ÖgeAhşap-cam Kompozit Yapı Elemanlarının Küçük Ölçekli Numuneler Düzeyinde Deneysel Bir İnceleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-06-25) Dilmaghani, Morvarid ; Büyüktaşkın, Halet Almıla ; 10077250 ; Mimarlık ; ArchitectureBinalar, toplumumuzun kültür, sosyal ve ekonomik boyutlarının yanı sıra kentsel ve kırsal çevrelerin görünümünü üzerinde de büyük ve uzun vadeli bir etkiye sahiptir. Mimarinin, bina formlarının, malzeme ve yapıların mühendislik kriterlerinin yanı sıra, binalarda çevre bilinci ile büyüyen ekolojik özellikler de dikkate alınmalıdır. Bu durum düşünülerek, bina ve yapılardaki ahşabın gelecekteki rolü yeniden incelenmelidir. Ahşap ilk zamanlardan beri inşaatta kullanılan doğal bir inşaat malzemesidir. Ahşabın dayanımının ağırlığına oranı, çelik ve betonarme gibi yapı malzemeleri ile kıyasla daha yüksektir. Aynı zamanda, ahşap doğa koşullarına diğer yapı malzemelerine oranla daha dayanıklıdır. Ahşap ısı geçirgenliği düşük olduğundan, değişik iklim koşullarında çok iyi ısı izolasyonu özelliğine sahiptir. Yangına karşı direnci yüksektir. Kolaylıkla yanmasına rağmen, yanan kısmında oluşan kömür tabakası ısıyı az naklettiğinden içeriye doğru yanma hızı azalır. Bu davranış tipi, genellikle büyük kesitli ahşap elemanlarda (kolon, kiriş) görülür. Yanısıra, ahşap organik bir malzeme olduğu için çeşitli bitkisel, mantar ve hayvansal (böcek, kurt) parazitlerden zarar görür. Bu durumu önlemek için ahşap elemanları rutubetten korumak ve etrafından hava geçecek şekilde tasarlamak lazımdır. Ayrıca bazı zehirli sıvılarla ahşabı emprenye etmek yoluyla da mantarların ve parazitlerin etkisi önlenebilir. Dış etkenlerden doğru bir şekilde korunan ahşap elemanların kullanım ömürleri oldukça uzun olmaktadır. Ahşabın diğer dezavantajı ndan biri rutubet alıp vererek çalışmasıdır. Çalışma şekil değiştirme ve hacim değişikliğine sebep olduğundan konstrüksiyon için olumsuz etki yapar. Saydamlık günümüz mimarisinde önemli rol oynamakta ve tasarımlara yön vermektedir. Bunun dışında, doğal güneş ışığının varlığı, binalarda yaşayan ya da çalışan kişilerin sağlığını olumlu etkilediği bilinmektedir ve bu nedenle binalarda cam yüzeyler artırılmaktadır. Bu gelişime paralel olarak, özellikle gelişen çevre bilinci ile ekolojik ve sürdürülebilir yapı teknolojileri, yapı sektöründe önem kazanmaktadır. Cam yapılarda ışık geçirme, ısı yalıtımı, görüntü gösterme, güvenlik sağlama, istenilen ışıkları geçirme ve benzeri daha birçok basit ve birden fazla işlevin aynı zamanda karşılanması gibi karmaşık işlevlerin çözülmesinde kullanılan nadir malzemelerden biridir. Cam, ahşap yapılarda cephe elemanı olarak sıkça kullanılmasına rağmen, cam ve ahşabın taşıyıcı kompozit sistem elemanı olarak yeralması geleneksel yapı yöntemleri arasında çok sık rastlanmamaktadır. Ahşap-cam kompozit taşıyıcı elemanlar olarak, doğal ve ekolojik bir malzeme olan ahşabı ve şeffaf bir malzeme olan camı bir arada kullanmak mümkündür. Ayrıca, tasarım ve yapıştırma bağlantılarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra, ahşap ürünlerinin cam bileşenleri ile eşsiz kombinasyonu, arabirimleri ve uyumluluğu konusunda daha derin araştırmalara da ihtiyaç bulunmaktadır. Araştırmanın ana konusu, ahşap-cam kompozit yapı elemanının optimizasyonu ve geliştirilmesi amacıyla, her malzemenin en iyi özelliklerinin kullanılmasıdır. Yapıştırıcılarla yapıştırılan cam ve ahşap malzemenin ısı genleşme katsayılarının birbirine yakın olması birleşim kuvvetini arttırmakta, ömrünü uzatmakta ve malzemeler arasındaki yük aktarımını mümkün kılmaktadır. Ahşap ve cam kompozit elemanının üretimi için ağır sanayiye ihtiyaç olmaması da önemli bir özelliktir. Tam aksine bu kompozit elemanlar hızlı ve düşük enerji sarfiyatı teknikleri ile imal edilmektedirler. Kullanılan malzemelerin ekolojik yapı tarzına daha uygun olması ahşap-cam kompozit elemanların değerini daha da arttırmaktadır. Bu araştırma kapsamında, yenilenebilir kaynaklara dayalı, çevreye duyarlı taşıyıcı sistem modüllerinin yaratılması, düşük enerji ile üretilen malzemelerin kullanılması, geri dönüşümlü ve bina içerisinde değiştirilebilir yapı elemanlarının kullanımının geliştirilmesi hedeflenmiştir. Cam ve ahşap malzemenin kullanıldığı yapılarda, doğru tasarım iyi uygulama ile buluştuğunda dış enerji kaynaklarından bağımsız, kendi enerjisini üretebilen akıllı yapılar inşa edilebilmektedir. Ancak bu olumlu gelişmelerin tersine, malzemenin yanlış kullanılması durumunda, ortaya olumsuz sonuçların çıkması kaçınılmazdır. Sunulan bu tezde, uluslararası projenin kapsamında, ahşap-cam kompozit yapı malzemesinin özelliklerinin daha iyi kavrayabilmek ve davranışlarını özümseyebilmek amacı ile, öncelikle ahşap ve cam ayrı ayrı, sonrasında ise iki malzemenin beraber ve onları birarada tutan yapıştırıcı incelenmiştir. Ayrıca bu malzemelerin gerek tek tek, gerekse kompozit olarak uygulanmasının, Türkiyedeki kullanılma durumları araştırılmıştır. Bu araştırmada, küçük ölçekli ve orta ölçekli numunelerin üzerine yapılan deneysel çalışmalar dikkate alınarak, ahşap-cam taşıyıcı elemanların geliştirilmesi planlamaktadır. Küçük ölçekli ve orta ölçekli deneylerde huş ağacından üretilmiş kontrplak, soda-kireç malzeme temperli cam ve Otto-Chemie markalı Ottocoll S-660 ahşap-cam yapıştırıcısı kullanılmıştır. Sunulan tez, camın taşıyıcı bir eleman olarak kullanılma olasılığını belirtmektedir. Bina yapısının bir parçası olarak kullanılan bu malzemenin, farklı sıcaklıklarda, çevresel etkiler veya yük süresi gibi çeşitli koşullarda uzun vadeli davranışını bilmek önemlidir. Bu amaç orta ölçekli deneyler ile elde edilmektedir. Ayrıca, küçük ölçekli deneyler durabilite ve mekanik dayanım testlerini içermektedir. Durabilite testleri, hızlandırılmış yaşlanma etkisi altında, malzemenin davranışını araştırmak amacıyla yapılmıştır. Ahşap-cam kompozit numunelerin mekanik mukavemeti, çekme-yapışma ve kayma deneyleri ile ölçülmüştür. Ahşap-cam kompozit küçük ölçekli numuneler üzerinde yapılan eskitme deneyleri kapsamında, donma-çözülme, ıslanma-kuruma, yüksek sıcaklığa dayanım, asitlere ve UV ışınlarına dayanım bulunmaktadır. Ayrıca, eskitme deneylerinden çıkan numuneler üzerinde tekrar mekanik deneyler uygulanarak, çevresel koşulların eskitici etkisinin numunelerin mevcut dayanımı üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Durabilite deneylerinin yapılmasının amacı çevresel koşulların ahşap-cam kompozitlerin mekanik özelliklerine ve hacim sabitliğine etkisinin incelenmesidir. Türkiye’nin sert iklim koşulları binaların performansını etkilemektedir. Özellikle çevresel koşullar ahşap yapıları daha fazla etkilemektedir. Ahşap-cam kompozitleri açık havada kullanımı sonucu, çevresel koşullar ahşap kısımlarda deformasyon ve çürümelere sebep olmaktadırlar. Bundan dolayı, durabilite deneyleri ile ahşap-cam kompozitlerin performansı ölçülmüştür. Küçük ölçekli deneylerde suyun özellikle ahşabın üst yüzeyinde kalarak iç kısımlarda şişme-büzülme ile hasar oluşturması fark edilmiştir. Orta ölçekli deneylerde, sekiz adet orta ölçekli numune, deney düzeneğine monte edilmiş dış ortamda uzun süreli yükleme deneylerine maruz kalmıştır. Numunelerin üzeri bir sundurma ile örtülerek dış etkilerden kısmen korunması sağlanmıştır. Numunenin L-kesit kontrplak elemanlar ile üretilmiştir. Kontrplak kesitler camların düşey doğrultuda iki yanına yapıştırıcı ile yapıştırılmıştır. Numunelerin uzun süreli yüklemeleri için ahşaptan kutu şeklinde deney düzenekleri hazırlanmıştır. Yükleme, düzeneğin içerisinde bulunan ahşap hazneye, hedeflenen yüklemeye uygun miktarda kum doldurularak yapılmıştır. Numunelere yükleme iki farklı yük seviyesiyle yapılmıştır. Buna göre, camın iki yanında bulunan yapıştırıcı şeritleri, iki farklı gerilmeye maruz kalmış şekilde yüklenmiştir. Deney süresinde, günde bir kere camın rölatif düşey hareketi okunup ve kaydedilmiştir. Bu ölçüm, numunenin üzerinde orta seviyeye yerleştirilmiş olan mekanik yerdeğiştirme ölçerler (komparametreler) ile yapılmıştır. Bunun yanısıra her gün, havanın bağıl nemi ve ısısı otomatik ölçüm aleti ile ölçülüp kaydedilmiştir. orta ölçekli deneylerin sonucunda camın rölatif düşey hareketinin değeri küçük cıkmıştır ve bu iyi bir sonuçtur. Ürünün çok yönlü özellikleri ve mükemmel uyumuna, deneyler sonrası olumlu sonuçlara rağmen ilk hemen piyasada kabul gören ve eline geçiren bir ürün olması beklemek iyimser bir yaklaşım olabilir. Ancak projenin ana hedeflerinden biri, Türkiye’de yavaşta olsa örnekleri görülen ekolojik az enerji tüketen yapılar için olumlu bir yapı sistemi olması beklenmektedir. Ekolojik yapıların vazgeçilmez malzemesi olan ahşabın kullanım alanlarının arttırılması ve cam kullanımının, beton ve çelik ile beraber kullanılmasının dışında özendirilmesi beklenen sonuçlardan biridir. Böylece, Türkiye’de çok tanınmayan ahşap ve cam kompozit taşıyıcı elemanların daha yaygın olarak ve güvenle kullanılabilmesi için deneysel ve teorik çalışmalar yaparak, gerek ahşap-cam üzerinde daha fazla veri elde edilebilir. Ayrıca, tez, tasarım kavramlarını ve genel performansı artırmak amacıyla yapılan bileşenlerin performans değerlendirmelerini içermektedir. Ahşap-cam kompozit perde elemanları kullanılarak pilot projeler tasarlanmıştır. Bu projeler; dinlenme alanı, kiosk, turist bilgilendirme ofisi ve gölgeliktir. Doğal bir malzeme olan ahşabın yapıya kattığı sıcaklık ile camın şeffaflığı bu pilot projelerde bütünlük sağlamıştır. Sürdürülebilir ve ekolojik bir malzeme olan ahşabın yapısal eleman olarak tek başına kullanılması halinde diğer yapı malzemeleri ile beraber de kullanılmaktadır. Ahşap, diğer yapı malzemesi olarak cam ile beraber kullanılabilmesi için ahşap-cam kompozit yapı elemanın piyasaya tanıtılması ve diğer yapı sistemleri arasında yer alması için ahşap ve cam endüstrisiyle birlikte çalışılması yapılmıştır. Bu amaca yardımcı olmak ve genel eğilimi belirlemek için ahşap ve cam endüstrileriyle anket yoluyla iletişime geçilmiştir. Bu anketler, grafiksel olarak sonuçlandırılmıştır. Ahşap ve cam endüstrileri büyük oranda ahşap-cam kompozit yapı elemanının taşıyıcı özelliğinin iyi olabileceğini düşünmüştür. Ahşabın çalışması kontrol altına alınıp, camın olumsuz yönleri önlenebilirse yüksek mukavemetli bir yapı elemanı olacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, sanayiye ahşap-cam parçaları üretmek için gerekli bilgi katkısı sağlanmasıdır. Çalışmaya, ahşap, cam malzemeleri ve ahşap-cam kompoziti oluşturmak için malzemeleri bir araya getiren yapıştırıcıların özellikleri üzerine yapılan araştırma ile başlanmıştır. Bu çalışmanın ardından, deneyler, pilot projeler ve anketler anlatılmıştır.
-
ÖgeAkaryakıt Ve Lpg İstasyonlarında Kamu Güvenliği Açısından Yapı Ve Yapım Denetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Yuvakur, Sedef ; Özüekren, Şule ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışmada, “Akaryakıt ve LPG istasyonlarında kamu güvenliği açısından yapı ve yapım denetimi” konusu ele alınmıştır. Bu araştırma kapsamında akaryakıt ve LPG istasyonlarında gerçekleşme ihtimali yüksek olan riskler incelenmiş, kamunun zarar görmesine neden olacak risklerin belirlenip bunlara karşı alınması gereken önlemlerin saptanmasına çalışılmıştır. Akaryakıt ve LPG istasyonlarında kamu güvenliği ve sağlığını tehdit eden risklerin verdiği zararları üç evrede incelemek doğru olacaktır. Bu üç evre tasarım ve yapım hazırlığı evresi, şantiyeni hazırlanması ve yapım evresi, kullanma evresi başlıkları atında toplanmıştır. Her evrede çevreye zarar verme ihtimali olan farklı tehlike kaynakları ve bu tehlike kaynaklarının verecekleri zarara karşı alınması gereken farklı emniyet önlemleri bulunmaktadır. İstanbul ili sınırları içinde faaliyet göstermekte olan iki büyük akaryakıt şirketinin yapım ve kullanım aşamasındaki 72 adet istasyonu incelenmiş ve bu istasyonlarda karşılaşılan öncelikli tehlike kaynakları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu alan çalışması sonucunda elde edilen veriler incelenmiş ve İstanbul’ daki mevcut durumla ilgili fikir edinilmeye çalışılmıştır. Bu konudaki eksikler belirtilmiş ve alınması gereken önlemlerden bahsedilmiştir.
-
ÖgeAkyaka Yerleşmesinin Kentsel Ve Mimari Oluşumunda Yerel Veri Kullanımının İrdelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-10-17) Şahin, Fidan ; Demir, Yüksel ; 10055245 ; Mimarlık ; ArchitectureMimari tasarım sürecinde yerel veri kullanımının doğal ve kültürel sürdürülebilirlik açısından önemi büyüktür. Günümüz mimarisinde bu anlayış kaybolmaya yüz tutmuş ve kent dokusunun gelişimi yere özgü olmaktan çok tipik birbirini tekrar eden kent dokuları şeklinde devam ettiği gözlenmektedir. Oysaki her yerleşimin kendine özgü bir coğrafyası, kültürü, yaşam tarzı gibi birçok doğal ve kültürel verileri vardır. Bu veriler doğrultusunda gerçekleşen tasarım süreçleri hem kent kimliği hem de kullanıcılar açısından yerel mimarlık kavramını yansıtmaktadır. Bu çalışmanın amacı, günümüzde varlığını sürdürmeye çalışan mimaride yerel veri kullanımının mimari tasarım sürecindeki önemini vurgulayarak, bu süreçlerin nasıl geliştiğini ve uygulandığını Akyaka örneği üzerinden incelemektir. Özellikle Akyaka yerleşmesinden yola çıkılmasının sebebi, Akyaka’da Nail Çakırhan’ın kendi için yaptığı evle Ağa Han Mimarlık ödülünü kazanmasıyla Akyaka’daki mimari gelişim sürecinin farklılaşmasıdır. Çünkü Nail Çakırhan’ın yaptığı bu ev ve bunu izleyen diğer yapıları, Ula’da çocukluğunun geçtiği evin bir replikası şeklindedir. Bu durum kuramsal hem de mimari örnekler üzerinden incelenmiştir. Tezin kuramsal bağlamında, yerellik kavramı, yerel veri kullanımın mimari tasarım sürecindeki etkileri, mimari örnekler üzerinden irdelenmiş, bu çerçevede yerel veriler doğal ve kültürel veriler olarak iki başlık altında ele alınmıştır. Mimari tasarım ürününün biçimlenişinde ilkelere dayanan örnekler İlkesel Tasarımlar, var olan biçimlere dayanan tasarımlar da Biçimsel Tasarımlar olarak adlandırılmıştır. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde, Akyaka yerleşmesinin kuramsal çerçevede incelenen başlıklar altında durumu ele alınacak ve Akyaka’nın ilişkili bulunduğu çevre mimarisi ile karşılaştırmalı irdelemesi yapılacaktır. Bu karşılaştırma yerleşme makroformu, kentsel mekan düzeni, mimari özellikler ve yapı elemanlarının incelenmesi şeklindedir. Ayrıca Akyaka yerleşiminin plan hükümleri tasarım parametreleri yönünden ele alınmıştır. Plan hükümlerinde yer alan tasarım parametreleri, tezin önceki bölümlerinde incelenen tasarım parametreleriyle karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Böylece Akyaka yerleşmesinin yapılaşma şartlarının, tasarım sürecinde etkili olan tasarım parametrelerini ele alıp almadığı irdelenecektir. Son bölümde ise yapılan değerlendirmelerden elde edilen sonuçlar ortaya konmuştur. Yere özgü tasarım anlayışını irdelediğimiz bu durumda, Muğla, Ula, Akçapınar, Gökova, Gökçe ve Ören yerleşimlerinin tarihsel süreç içerisindeki özgün mimari gelişimi devam ederken, Akyaka’da Nail Çakırhan’ın Ula mimarisinin bir replikasını uygulaması ile birlikte mimari gelişimin farklı bir boyutta geliştiği görülmektedir.
-
ÖgeAkıllı Bina Üretim Sürecinde Proje Temin Yaklaşımlarının İncelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Özer, Beyza ; Kanoğlu, Alaattin ; 55904 ; Mimarlık ; ArchitectureTeknoloji hayatımıza tamamıyla yayılmıştır ve en yeni olana karşı doymak bilmez hırsımız bizi daha büyük keşiflere zorlamaktadır. Toplumlardaki gelişmenin en büyük göstergelerinden biri de endüstrileşme sürecinde katedilen mesafedir. Bu süreç farklı organizasyonları içermekte ve herbiri diğerini etkilemektedir. Tıpkı bir lokomotif vazifesi gören inşaat sektörü gibi. Büyük istihdam gücüne sahip oluşu, farklı endüstri dallarından farklı sistemleri ve disiplinleri birarada bulunduruşu, onu, yönlendirici bir /güç haline getirmiş hatta bir devletin ekonomisinin en büyük göstergelerinden, bir ulusun en büyük prestij kaynaklarından biri yapmıştır. Öncü bir sektör oluşu, birçok yeniliği ve buna bağlı olarak yüksek teknoloji girdilerini bünyesine almaya zorlar. Endüstri alanında genellikle yüksek teknolojiyi bilgisayarlar, robotlar vb. ile anarken mimaride ise bazen bir stil olarak kabul ederiz. Bir anlamda, teknolojinin vücut bulduğu en güzel, kalıcı ve bütünleşik örnekler, yüksek teknoloji yani "high-tech" diye adlandırdığımız binalardır. "Hıgh-tech" binaları bir dönemin mimari anlayışıyla bütünleştirmeye çalışırken, bugün dünya literatüründe yer alan ve evrensel bir anlayışa kavuşmuş başka tanımlara rastlamaktayız. Günümüz sofistike binaları akıllı anlamına gelen "intelligent", Amerika'da ise yine aynı anlamdaki "smart" sözcükleri ile bağdaştınlmaktadır. Bu türden yapılar, kullanıcılarına konforlu bir çevre ve esnek kullanım imkanları sağlamakla beraber, özellikle ticari bir kimlik taşımakta ise, sahiplerinin bir prestij kaynağı olmak yolunda geliştirilmektedirler. Çağdaş yapım teknikleri ile gerçekleştirilen bu binalar, dizayn aşamasından kullanıma kadar çok çeşitli altsistemler ile bunların tasarım ve üretimini üstlenen disiplinleri uyum içinde biraraya getirmekte ve son derece titiz bir çalışmayı gerektirmektedirler. Bu derece kompleks ve ölçek itibarıyla son derece büyük olan böyle bir çalışma çoğu kez geleneksel yönetim metodlannın dışına çıkmakta, yenilikçi organizasyonel yöntemlere kapılarım açmakta, gerek inşaat sürecine kazandırdığı hız ve mali kazançlar gerek etkin enerji kullanımı ve gerekse kullanıcıları olan bizlere sağladığı imkanlar açısından emsal teşkil etmektedir. Bu çalışma, yirmibirinci yüzyıl insanının kaçınılmaz şekilde ihtiyaç duyduğu ve modem teknolojinin sağladığı avantajlardan faydalanan konforlu yaşama ve çalışma mekanlarına sahip günümüz "akıllı binalar"ımn üretim sürecinde geçerli olan proje temin (teslim) sistemlerini organizasyonel yaklaşımlar, maliyetin belirlenme biçimi, sürecin strüktürü ve risk faktörleri açısından irdelemektedir
-
ÖgeAkıllı Binalar Ve Alt Sistemlerinin Değerlendirilmesi İçin Bir Model(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Oflaz, Kurtuluş ; Şener, Sinan Mert ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu çalışmada birinci bölümde çalışma konusuna bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde ise sürdürülebilirlik ve ekoloji kavramlarının mimari tasarıma etkileri tartışılmıştır. Üçüncü bölümde, akıllı binaların tanımı yapılıp, akıllı binaların tarihi ve çalışma organizasyonların akıllı binalara etkileri irdelenmiştir. Dördüncü bölümde ise, akıllı binalarda kullanılan teknolojiler ve alt sistemler üzerine yoğunlaşılmıştır. Beşinci bölümde, mimaride sürekli tartışılan bina akıllılık düzeyinin belirlenmesi amacıyla ortaya atılan metodolojilerden bazıları incelenmiş olup, akıllı bir binanın nasıl oluşturulabileceği konusunda öneriler sunulmaktadır. Altıncı bölümün içeriği, akıllı bina sistemlerinin mimari planlamaya etkileri ve akıllı bina uygulama örneklerinin irdelenmesidir. Bunlara ek olarak altıncı bölümde akıllı binaların ve alt sistemlerinin değerlendirilmesine yönelik bir modelde ortaya konmuştur. Yedinci bölümde ise, bu çalışmanın sonucunda ortaya çıkan sonuçlar ve akıllı binaların geleceği tartışılmakta, gelecekte mimarın rolüne yönelik tahminlerde bulunulmaktadır.
-
ÖgeAkıllı Binalarda Enerji Etkin Tasarım Parametreleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özler, M. Esin ; Ünügür, S. Mete ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBina teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak, yoğun teknoloji yapıları olarak da bilinen akıllı binalar ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada akıllı binalarda enerjinin etkin kullanımı ile ilgili parametreler irdelenmiş, sahip olunan rüzgar, güneş gibi doğal kaynaklarla oluşturulan ve enerji dönüşümünü sağlayan düzenlemelerle, enerji kullanımının en aza indirgenebileceği konuları vurgulanmıştır. Günümüzde, doğal enerji kaynaklarının hızla tüketilmesi, fosil yakıtlarının kullanımı ile oluşan sera gazları ile ortaya çıkan çevresel sorunlara bağlı olarak, çevre bilinci ile sürdürülebilirlik ve enerji verimli tasarım kavramlarına verilen önem hızla artmıştır. Sürdürülebilirlik ve enerji verimli tasarım ilkelerine bağlı kalınarak hem teknolojik hem de doğaya zarar vermeyen yapılar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, akıllı binalarda enerji verimli sistemlerle oluşturulan düzenlemelerin ilk yatırım maliyetlerinin fazla olmasına rağmen uzun vade de düşünüldüğünde pek çok avantaja sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeAkıllı Binaların Ve Tasarım Sorunlarının Tanıtılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özden, Gamze ; Ünügür, Mete ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu tez kapsamında; Akıllı binalar; yönetim,sistemler,strüktürler,servisler,ve ekonomi bağlamında ayrı ayrı irdelenmiştir.Akıllı bina kavramı ve onu oluşturan boyutların irdelenmesi ve çözümlenmesi sorunun parçacı bir yaklaşımla çözüme kavuşturulamayacağını ortaya koymuştur.Enerji verimliliği,konfor,en son bilgi teknolojisi gelişmelerinin kullanılabilmesinin mümkün olması; gelecekteki gereklilikler için adaptasyon kapasitesi bir binanın akıllılığından bahsedilirken değinilmesi gereken unsurlar olmuş, ancak entegrasyon bu temaların içinde en önemlisini oluşturmuştur.Bir binanın akıllılık ölçütünün sistem/yapı entegrasyonu,üretken ve verimli bir ortamı oluşturan özellikleri sağlamadaki başarısıyla ölçüldüğü unutulmamalıdır.Yine bu araştırmada akıllı bina tasarımında farklı bina tipolojilerine özgü olarak farklı tasarım sorunları da gündeme getirilmiştir.Bu açıdan yaklaşıldığında bir binadaki çevresel şartlar, kullanıcıların düşünceleri ve davranışları dikkate alınmadan makinalaştırılmamalıdır.Bu bağlamda akıllı yapı kavramının gerçek değeri irdelenmiş; akıllı binaların temel sorununun bu alt sistemlerin entegrasyon sorunsalı olduğu ve böylesi bütünleşik bir yapının tasarımından başlayan bir süreç olduğu sonucuna varılmıştır.
-
ÖgeAkıllı Konut Değerlendirme Modeli(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Geçim, Selman ; Hacıhasanoğlu, Orhan ; Bina Bilgisi ; Building TechnologyBu tezde akıllı konut değerlendirme modeli iki ana başlık üzerinde incelenmiştir. Bunlardan ilki “akıllı konut teknolojisi” yani akıllı konutun sahip olduğu tüm bilgisayar ve elektro – mekanik özelliklerdir. Diğer değerlendirme kriteri ise “akıllı konut için tasarım” olarak adlandırılmıştır. Akıllı konutlarda bulunması önerilen akıllı konut teknolojileri 8 ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar, enerji verimliliği sağlayan sistemler, güvenlik sistemleri, iletişim sistemleri, konut içi çalışma ortamı (Home Office), ortam sağlayıcı sistemler, gereksinmeler, yaşam destek üniteleri ve bina otomasyon sistemidir. Akıllı konut değerlendirme modelinde bulunan ikinci ana kriter ise akıllı konut için tasarımdır. Akıllı strüktür, akıllı malzemeler, enerji tasarrufuna yönelik tasarım ve akıllı konut teknolojisi ile akıllı konut için tasarım özelliklerinin uyuşması akıllı konut için tasarım özellikleri arasındadır. Bu tezde bu bilgilerin ışığında akıllı konut değerlendirme modeli geliştirilmiştir. Karşılaştırılmalı olarak değerlendirme imkanı sağlayan bu model yeniliklere açıktır ve gelecekte geliştirilmesi muhtemel teknoloji ve sistemler bu değerlendirme modeli içerisinde rahatlıkla yer alabilmektedir.
-
ÖgeAlçı Bağlayıcılı Hazır Sıvayla Toprak Karışımının Hasarlı Kerpiç Yapılarda Onarım Harcı Olarak Kullanılabilmesi İçin Deneysel Araştırma(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Almaç, Umut ; Işık, Bilge ; Yapı Bilgisi ; Architectural DesignBu çalışmada, alçı bağlayıcılı hazır sıvayla toprak karışımının hasarlı kerpiç yapılarda onarım harcı olarak kullanılabilmesi incelenmiştir. Çalışma, altı ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, kerpiç yapı duvar dış yüzeylerinde kullanılabilecek onarım harcı araştırmasının amacı, kapsamı ve yöntemi anlatılmaktadır. İkinci bölümde, ülkemizde varolan kerpiç yapı mimari kültürü ve varlıkları, yapı malzemesi olarak kerpiçin özellikleri ve bu malzemenin yapılarda görülen kullanış biçimleri, kerpiç yapılar konu başlığı altında incelenmiştir. Üçüncü bölümde, kerpiç yapı dış kabuklarında meydana gelen hasarların nedenleri, bu hasarların oluşma biçimleri ve mekanizmaları, yapıyı oluşan bu hasarlardan koruma amacıyla yapılabilecek çalışmalar ve aşınmadan dolayı oluşan hasarlar için kullanılabilecek onarım şekilleri incelenmiştir. Dördüncü bölümde, kerpiç yapı dış kabuğunda kullanılmak üzere toprak ve alçı bazlı malzemelerden oluşan bir onarım harcı araştırması yapılmıştır. Bu amaçla, harcı oluşturan ham malzemelerin, bu malzemelerin farklı oranlarda karıştırılmasıyla oluşturulan taze harçların ve bunların kalıplanıp kurutulmasıyla elde edilen prizma numunelerin mekanik ve fiziksel özellikleri laboratuar ortamında incelenmiştir. Sonuç kısmında ise onarım harcında kullanılacak en uygun karışım oranı tespit edilmiştir.Beşinci bölümde, önerilen karışım oranına sahip harcın, İ.T.Ü. Maslak Kampüsü’ nde bulunan alçı katkılı kerpiç yapının dış kabuğunda meydana gelen aşınma hasarlarının onarımı için yerinde uygulanması yapılmıştır.Son bölümde, araştırma ve uygulama aşamalarındaki sonuçlar derlenmiş ve öneriler açıklanmıştır.
-
ÖgeAlker (alçı Katkılı Kerpiç) Teknolojisinin Püskürtme Beton (shotcrete) Tekniği İle Uygulanabilirliğinin Basınç Dayanımı Açısından Deneysel Değerlendirmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Coşkun, Kevser ; Işık, Bilge ; Fiziksel Çevre Kontrolü ; Physical Environmental ControlÜlkemiz ve dünya mimari kültüründe kerpiç yapıların önemi büyüktür. Kerpiç, yüzyıllardır bilinen ve kullanılan bir yapı malzemesidir. Buna karşın, bu malzeme yapı sektöründe ileri teknoloji ürünü olan malzemelere eğilimin artması ile birlikte sanayi tarafından da desteklenmeyince sektörün dışında bırakılmış ve kullanımı kırsal yörelerle sınırlı kalmıştır. Araştırmada geleneksel kerpiç yapı incelenmiş, yöresel bir malzeme olan kerpicin ısı iletkenliği, ısı depolama, ısı yayma, koku emme ve nem alıp verme özellikleri ile insan sağlığına uygun ortam koşullarını gerçekleştirme, “ekolojik denge”yi koruma gibi yararları olmasına rağmen, günümüz koşullarında yetersiz olduğu görülmüştür. İTÜ’de 1980’de yapılan araştırmalar kapsamında çorak toprağa % 10 alçı, % 2 kireç ve toprağın nemine göre % 20 - 24 su katılıp nitelikleri geliştirilerek elde edilen malzemeye “alker” adı verilmiştir. Araştırma alker duvar yapımının günümüz teknolojisinde duvar kalıbı içinde alkerin tokmaklanması tekniğine alternatif olarak geliştirilmesi amacıyla betonda kullanılan püskürtme beton tekniğinin, alker malzeme ile uygulanabilirliğinin basınç dayanımı açısından değerlendirilmesi üzerine yapılan deneysel bir çalışmadır. Araştırmada kuru karışımlı püskürtme beton tekniği ile 3 m³/h alker dökümü yapılmıştır. Ortalama basınç dayanımı kuru karışımlı püskürtme beton tekniği ile elde edilen alçı katkılı toprak numunelerde 1,04 N/mm², ortalama % 19,6 nemli alçı katkılı toprak numunelerde 0,90 N/mm² ölçülmüştür. Püskürtme beton tekniği ile elde edilen ve 30 dk’da bir su emme miktarı ölçülen alçı katkılı toprak numuneler 3,5 saat sonra ağırlığının yaklaşık % 18’i kadar su emmiştir. Yapılan deney çalışmasında kuru karışımlı püskürtme beton tekniği ile hazırlanan alkerin püskürtme makinesi ile uygulanabildiği, bu tekniğin hızlı ve rasyonel olduğu, elde edilen alkerin basınç dayanımının artırılması ve su emmeye karşı duyarlılığının azaltılması gerektiği sonucuna varılmıştır.