Sanat Tarihi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Aktaş, Hüseyin" ile Sanat Tarihi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeFigür-espas İlişkisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2000) Aktaş, Hüseyin ; Keskin, Ahmet ; 98734 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryÇizgi, Renk ve renge ilişkin ton derecelenmesi, kütle ve hacim gibi unsurlar plastik sanat eserinde biçimi oluştururlar. Hangi dönem, çağa hangi biçim ait olursa olsun, resimde temel elemanlar daima çizgi ve renge dayanır olmuştur. Yine Resim, iki boyutlu bir yüzey de yani bazen bir kağıt, bir duvar yüzeyi bazen de bir tuval üzerinde anlatılmıştır. Resim sanatı, aynı zamanda üçüncü gereksinmesini ve gerçek mekan yanılsamaları elde etme ilkesini taşımış; bu yolda göze etki eden ışık-gölge, perspektif ve çizgi gibi ilkelerin bazı ana kurallarına uyulmuştur. Espas, tuval veya kağıt üzerine çizilmiş iki formu ayıran bir yüzey parçasıdır. Bu bazen tuvalin espası olarak adlandırılan şey ve onun alanıdır. Resim sanatı bu zamana dek çeşitli evrelerden geçmiş; önce Rönesans'ta kesin konturlarla çizgisel üslup göze çarpmakta iken, Barok'ta ise betimlemelerin oluşturulmasında çizgiden çok, renk nüansları ve tonlarla ışık-gölge düzeni resmi var eden unsurlar olmuştur. Bir Dürer'in sanatıyla bir Rembrant'ın sanatını genel bir ifade altında topladığımızda, Dürer için çizgisel, Rembrant için ise gölgesel deriz. Bu ise 16. yüzyılda çizgisel olan Batı resmi, 17. yüzyılda gölgeselliğe doğru gelişme gösterdiği düşüncesini ortaya koyar. Yüzyıllar boyu geometrik amaçlı merkezi perspektif betimlemelerin yerine renk ve hava perspektifleri, öncelikle ışık olgusunu üstlendiler. Bu bağlamda ışığın etkisi ve optik yasalar üzerindeki araştırmaların sanatsal biçimlere dönüşmesi, ancak Empresyonizmin (izlenimcilik) akımıyla ortaya konmuştur. Belli bir uzaklıktan bakıldığında mekan (espas) ve figür yanılsamasına olanak veren, Rönesans'tan bu yana geçerli olan renk ve merkezi perspektifin ötesinde, resimde nesneyi ve yüzeyi parçalara ayıran farklı oluşumlar ortaya koymuştur. Heykel sanatında ise espas-form ilişkisine ancak20. yüzyılda kütlenin parçalanması ile ifade edilmiş; biçimsel doluluk gibi boşluk da, heykelin hizmetine sunulmuştur.