FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Ahunbay, Ayşe Zeynep" ile FBE- Mimarlık Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBüyükada Kalvokoresis Köşkü Restorasyon Projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-01-09) Özerdem, Yeşil ; Ahunbay, Ayşe Zeynep ; 10060879 ; Mimarlık ; ArchitectureKalvokoresis Köşkü, İstanbul‟un Adalar İlçesi‟nde, Büyükada‟da bulunmaktadır. 19. yüzyılın son çeyreğinde diğer adı Yalı Bölgesi olan Maden Bölgesi‟nde, Yunan asıllı Dimitri Kalvokoresis tarafından yaptırılmıştır. Adalar, bugün yeşil dokuları ve ahşap mimarileriyle İstanbul‟un 19. yüzyıl sayfiye ortamını günümüze taşıyan kentsel ve doğal sit alanlarıdır. 19. yüzyıl öncesine kadar Rumların yaşadığı küçük balıkçı köylerini barındıran Adalar, Tanzimat, 19. yüzyıl ortalarında başlayan düzenli seferler gibi etkenlerle, Müslüman ve Musevilerin de yerleştikleri bir sayfiye alanına dönüşmüştür. Karşı karşıya kaldığı ilgiyle birlikte artan yerleşim ihtiyacıyla Adalar‟da dönemin önemli mimarlık eserleri uygulanmıştır. Genellikle Neoklasik, Neo-Gotik gibi eklektik tarzlarda ve Art Nouveau üslubunda yapılan konutlar büyük bahçelere sahiptir. 31.03.1984‟te Adalar‟ın tümü doğal ve kentsel sit olarak ilan edilmiştir. Onaylanan imar planını izleyerek birkaç senede oluşturulması gerekli olan koruma planları hala yapılmamıştır. Adalar‟ın şehrin dışında kalması bugüne kadar büyük ölçüde korunmalarına katkı sağlasa da, günümüzde artan turizm faaliyetleri, ulaşım kolaylığı ve sürekli değişen imar koşulları ile Adalar, büyük tehdit altındadır. Bugün çoğu önemli köşkün otel ve pansiyonlara çevrildiği ve beraberinde özgün mimari dokusunun büyük zarar gördüğü gözlenmektedir. Ada‟nın ilk sayfiye konutlarından olan Kalvokoresis Köşkü, bölgenin kuzey doğusunda 244 Ada, 25 Parselde bulunmaktadır. Bölgedeki diğer yapılar gibi ayrık nizamda inşa edilmiş, büyük ve çeşitli ağaçlarla dolu rodoskâri taşlarla süslenmiş bir bahçeye sahiptir. Kuzeyinde kayık limanı bulunur. Bahçesi ile birlikte 1135 m² alana sahip olan köşkün oturumu 18,7 m X 19 m dir. Bir bodrum kat ve iki normal katı vardır. Dış duvarları yığma tekniğiyle, döşeme ve çatısı ahşaptan inşa edilmiştir. Plan tasarımında orta sofalı plan tipi uygulanmıştır. Tavanlar, yuvarlak, beyzi ve dikdörtgen kartuşlar içerisinde şehir manzaraları, alegorik insan figürleri ve çiçek motifleriyle bezenmiştir. Bodrum katında sarnıcı, bahçesinde bir kuyusu ve süs havuzu bulunmaktadır. Neoklasik üslubunun hâkim olduğu köşkte, cepheler simetrik düzenlenmiştir. Pencere ve kapı boşlukları üçgen alınlıklı ve dikdörtgen panjurludur. Özgün kullanımında Kalvokoresis ailesinin birinci ve ikinci katı yazlık olarak kullandıkları, bahçe ile hemzemin olan bodrum katını ise hizmetkârlarına tahsis ettikleri bilinmektedir. Köşk, gelişen sosyal ve ekonomik koşullarla birlikte birtakım değişikliklere sahne olmuştur. Önce yapının içinde bulunduğu arsa ifraz edilmiş, daha sonra kat kullanımına geçilmiş ve bununla birlikte yapıya birtakım ekler yapılmıştır. Köşkün kuzey cephesinde bulunan camekânlı sundurmalık, bahçesinde bulunan ve doğrudan ikinci kata ulaşımı sağlayan kâgir merdiven, iç mekânda birinci ve ikinci katı ayırmak için kullanılan ahşap bölücü paneller bunlardan bazılarıdır. Yapıda bazı kapı – pencere boşlukları kapatılmış, özgün giriş değiştirilmiş ve uygun olmayan bazı onarım çalışmaları yapılmıştır. Köşk, sahibi D. Kalvokoresis‟in ölümüyle 1883 yılında oğullarına, 1946‟da torunlarına kalmış, sonrasında da defalarca el değiştirmiştir. Kalvokoresis Köşkü, GEEAYK‟ın 12.06.2002 gün ve 12989 sayılı kararı ile Marmara Takım Adaları Sit Bütünü içinde kalan, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu‟nun 17.10.1985 gün ve 1515 sayılı kararı ile “1. Grup Korunması Gerekli Kültür Varlığı” olarak tescil edilmiştir. Yapının yıkılmadan korunması gerektiğine ve detayları ile beraber rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanmasına karar verilmiştir. Hazırlanan tez çalışmasından önce köşkün mevcut durumu belgelenmemiş, korunması için bir restorasyon projesi hazırlanmamıştır. Günümüze nispeten iyi durumda ulaşan Kalvokoresis Köşkü, döneminin mimarlık anlayışını çok iyi yansıtması ve barındırdığı özel detay ve bezeme programıyla tez konusu olarak seçilmiş ve sahip olduğu tarihi ve estetik değerlerin korunması, gelecek nesillere aktarılması amacıyla yapının gerekli belgeleme çalışmaları, analizleri yapılmış, koruma önerileri geliştirilmiştir.
-
ÖgeSaksı Han'ın restorasyon projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992-07-10) Alioğlu, Hakan Selçuk ; Ahunbay, Ayşe Zeynep ; 21838 ; Mimarlık ; Architectureİlk çağdaki ismi, "Sykai" olan Galata yerleşimi, özellikle XII. yüzyılda, Cenevizlilerin Bizanslılarla ticari ilişkiye girmesiyle iktisadi açıdan önemli bir merkez haline gelmiştir. XIII. yüzyılda uluslararası bir liman olan Galata'da, Cenevizliler tarafından yoğun imar faaliyetleri ne başlanmıştır. 1315'te inşa edilmiş olan "Palazzo comunale (Cemaat Evi)" Cenevizlilerin Galata'daki güçlü konumlarının bir kanıtı olmuştur. Ayrıca, Galata'yı surlar ve kulelerle tahkim etmişlerdir. îlk yapımı çok öncelere dayanan Galata Kulesi de, 1348 yılında Cenevizlilerce tekrar inşa edilmiştir. Galata, fethe kadar, Bizans İstanbulundan ayrı bir suriçi kenti manzarası sergilemiştir. 1453 yılında, fethin ardından, Osmanlı hakimi yetine giren İstanbul'la birlikte Galata, tek bir kent durumuna gelmiştir. Bu birleşme, günümüze kadar sosyo, ekonomik açıdan bir kenetlenme şeklinde devam etmiştir. Galata'da XV. yüzyılda inşa edilmiş ve günümüze ulaşmış en eski Türk ticaret yapısı Galata Bedesteni olmuştur. XVI. yüzyılda da bir Mimar Sinan yapısı olan Kurşunlu Han inşa edilmiştir. XVII. yüzyılda Galata yaşantısına giren Türkler, bundan böyle Batı Avrupalı girişimcilerle ilişkiye girmeye başlamışlar XVII. yüzyıla gelindiğinde, eski güçlerini yitiren İtalyanlar, yerlerini, Pera Bağlarında ikamet eden Fransız, Hollandalı ve İngilizlere terketmişlerdir. Osmanlı Devleti'nin verdiği ticari ve siyasi ayrıcalıklardan yararlanan Avrupalıların yanısıra, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itiba ren adlarını duyurmaya başlayan Galata bankerleri Osmanlı ekonomisinin çöküşünde önemli rol oynamışlardır. Galata'nın gerek toplumsal ve iktisadi hayatı, gerekse bunların ürünleri olan mimarlık ürünü yapıları zengin bir çeşitlilik sergilemektedir.Bu kültür mozaiğinin parçası ve Türk ticaret yapılarına bir örnek teşkil eden Saksı Han; Çakır Ağa Vakfı olarak XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Galata'da Perşembe Pazarı caddesi üzerindedir. İki katlı ve giriş cephesinde konsollu çıkması olan kargir bir yapıdır. Alaturka kiremit kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Duvar örgüsü, iki sıra tuğla ve bir sıra taş almaşıktır. Örtü sistemi, zemin katta beşik tonoz, 1. katta ve 2. katta aynalı tonozdur. Saksı Han, günümüzde imalathane ve tamirhane olarak kulla nılmaktadır. Ayrıca içinde vantilatör, elektrik motoru ile yangın söndürme ekipmanı satan dükkanlar da mevcuttur. Bina'da büyük oranda malzeme bozulmaları gözlenmiştir. Bunun yanısıra, niteliksiz ekler ve sıvalar yapıya zarar vermiştir. Çatı nın hasarlı oluşu, yağmur suyunun yapıya girmesine neden olmaktadır. Rutubet meselesi ciddi boyutlardadır. Yapılacak restorasyon çalışmasında ilk adım yapının niteliksiz eklerden arındırılarak hasarların belirlenmesidir, hasarlı malzemenin yerine yine aynı cins doğal malzemenin kullanılması öngörülmektedir. Geleneksel tarzda çalışmak esas alınacaktır. Böylece, yapının doğasına aykırı müdahalelerden kaçınılacaktır. Saksı Han'ın büro olarak kullanılması önerilmektedir. Amaç; geleneksel yapıyı, tahrip eden küçük imalâthaneleri uzaklaştırırken, Galata'nın geleneksel fonksiyonu olan ticareti yaşatmaktır.