Sanat Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Gökçiğdem, M. Elif" ile Sanat Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeSelçuklu devri taşınabilir objelerinde figürlü süslemeler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999) Gökçiğdem, M. Elif ; Ögel, Semra ; 92600 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryAşağıdaki çalışmada, Selçuklu görsel kültürü, yaklaşık 1050-1300 arasında imal edilmiş taşınabilir objelerin üzerindeki figürlü süslemeler açısından incelenecektir. Selçuklular ve sonradan gelen Beylikler döneminde yaklaşık üçyüz yılı aşkın bir süre kullanılmış ve geliştirilmiş olan bu görsel lisanı tartışabilmek için, bu çalışmada süslemeler tematik bir yaklaşımla ele alınacaktır. Bu objelerin üzerindeki sembolik figürlü süslemelerin konularına göre gruplandınlması, hem îslam resim sanatının gelişimini, hem de bu eserlerin yaygın olarak kullanıldığı coğrafi alanlardaki sosyo ekonomik, politik, ve sanatsal gelişmeleri incelememize imkan tanır. Selçuklu figürlü süslemeleri üç aşamada incelenmektedir. Önce, objelerin malzeme ve coğrafi alanlarına göre bir sınıflandırılması verilmiştir. Selçuklu objelerinin çoğunda sanatçı ismi ya da tarih bulunmadığından, süslemelerin kronolojik dizimini yapmak güçtür. Ancak, Selçuklular'ın Orta Asya'dan çıkıp Anadolu'ya gelene kadar geçirdikleri serüveni ve bu sürede hangi yerel kültürlerden nasıl etkilenmiş olabileceklerini takip edebilmek için sınıflandırmaya Selçuklular'ın Batı Asya'daki ilk durağı olan İran'da ürettikleri eserler ile başlanmış, bunu Irak, Suriye ve Anadolu takip etmiştir. Anadolu Selçuklulan'mn sanat zevkinin Beylikler döneminde de sürdüğü gözönünde bulundurularak, "Selçuklu" terimi, bu geç devri de içine alarak kullanılmaktadır. Taşınabilir kullanım eşyaları da, günümüze ulaşmış en fazla örneğe sahip olan malzemelerle belirlenmiş; yazma eserler, seramik ve maden eserler üzerine yoğunlaşılmıştır. Eserlerin seçiminde, Selçuklu figürlü süsleme konularının zenginliğini ve çeşitliliğini yansıtabilecek örnekler dikkate alınmıştır. Böylece, bir yandan figürlü süsleme konuları bölgesel karakteristiklerine göre zaman içinde sınıflandırılırken, eserlerin üretiminde kullanılmış olan teknikler de göz önünde bulundurulmuştur. Selçuklu taşınabilir objelerinin figürlü süslemelerinde, ortaçağ İslam sanatında da yaygın olan, saray yaşamını yansıtan; binicilik, av ve savaş, müzik ve eğlence gibi konuların yanısıra, astrolojik semboller ve mevsimlik işleri sıralayan oniki aym işleri konusu ile üst düzey bir sanat anlayışı ve dünya görüşüne işaret eden, mistik sembolizmle yüklü süsleme konularının objeler üzerinde tekrar tekrar kullanılmış olduğu görülmektedir. Bunların yanısıra, kökenini Kuran' da ev daha sonraları al- Gazali ve al-Arabi gibi sufilerin yazılarında bulan ışık sembolizmi de gene figürlü süslemelerle bir arada kullanılmıştır. Bu dekoratif konuların eş-zamanlı olarak varlığı, Selçuklu sanatının sembolik dilini vurguladığı gibi, bu dili yorumlamak için tematik bir yaklaşım kullanılması zorunluluğunu da ortaya koymaktadır. XIV Figürlü süslemelerin kullanımı Orta ve Batı Asya'da, Selçuklular' in varışından çok öncelere dayanmasına rağmen bu zenginlik, Selçuklu idaresi altında yeni gelenlerin sanat zevki ve dünya görüşüne uyarlanmıştır. Selçuklular bu coğrafi alanlarda hazır bulunan kültürel ve sanatsal zenginlikleri kullanmış, kendi birikimlerini de katarak sembolik görsel bir dilin oluşmasını sağlamıştır. Sanatsal geleneğin sürekliliği, Sahname'den hikayelerin tasvirinde bulunabilir. 12. ve 13. Yüzyıllardan gelen seramik ve maden eserlerde görülen bu tasvirlerde figürler Orta Asya yüz tipinde ve V yakalı, tiraz bantlı Selçuklu kıyafetleri içinde tasvir edilmektedir. Çoğu zaman kendilerini eski İran kral ve efsanevi kahramanlarıyla özdeşleştiren Selçuklu banileri, pahalı resimli kitaplar, minai ve lüster seramik eserler ve altın, gümüş kakmalı maden eserler sipariş etmişlerdir. Bu eserlerin süslemelerinde Hüsrev, Behram Gür, Rüstem, Bijen ve Münije gibi kahramanlar Selçuklu tipi kıyafetler içinde ve Orta Asya yüz tipinde tasvir edilmişlerdir. Bu tür bir yaklaşımın yerel kültürlerle kaynaşmada da faydalı olacağı düşünülmüş olmalıdır. Selçuklu objelerindeki figürlü sembolizm bazen görsel lisanın sınırlarını da aşarak, Freer kadehinde de görüldüğü gibi, üst düzey bir sanat zevki ve yaşam görüşüne işaret eder. Bugün Freer Gallery' de bulunan bu seramik kadeh, Selçuklu sanatında tüm olarak günümüze ulaşan ve Sahname'den bir hikayenin bir film şeridi gibi başından sonuna kadar, tasvir edildiği, bilinen tek örnektir. Burada, İran'lı kahraman Bijen ile Turan prensesi Münije'nin aşk hikayesi tasvir edilmektedir. Öte yandan, kadeh, bir obje olarak da Firdevsi'nin Şahname' sinde bahsedilir. Buna göre Bijen'in akibetini merak eden babası, Kral Keyhüsrev'e danışır ve kral da eline "Evrenin dört bir yarımı gösteren" sihirli kadehini alarak Bijen'in bütün hikayesini baştan sona öğrenir ve Bijen'in endişeli babasına anlatır. Böylece, kullanıldığı zaman bu kadeh sahibim Hüsrev'le özdeşleştirirken, kendisi de Şahname'de bahsedilen "sihirli kap"a dönüşür. Benzer bir sembolizm, bir grup pirinç şamdan üzerinde görülen figürlü ve geometrik süslemelerde de bulunabilir. Burada, Arapça, uzun yazılan elif ve lam gibi harfler tek bir merkezden çıkarcasına yerleştirilerek bir güneş sembolü elde edilmektedir. Bu dairesel sembolin ortasındaki mum boşluğunda bir mumun yakıldığı düşünülecek olursa, yalnızca güneş sembolü değil ama şamdanın kendisi de ışık sembolizmi çerçevesinde hayat bulur. Bazen figürlü süslemeler ve sahibine sağlık, mutluluk, talih ve zafer dileyen kelimelerin sıralandığı yazılar da objenin sembolik anlamına katkıda bulunur. Selçuklu kitap resimleri ve minai seramiklerdeki süslemeler arasında önemli benzerlikler bulunur. Bu iki malzeme arasındaki süsleme alış-verişine dair doğrudan bağlantı sağlayacak bir kanıt bulunmamakla birlikte, figürlü süslemelerin ressamlar tarafından yapılıp sonradan çeşitli malzeme üzerine aktarıldığı söylenebilir. Güçlü bir emir için resimlendirilmiş bir kitap resminde ve öte yandan, seri üretimle imal edilmiş tek renk sırlı seramik kaplarda aynı süsleme konu ve kompozisyonlarının kullanılmış olması da böylece açıklanabilir. Sanatçıların savaş ya da daha iyi çalışma şartlan bulmak amacıyla yer değiştirmesi de gene süsleme konularının aktarımında rol oynamış olmalıdır. Yeni iş merkezlerine giden sanatçılar bazen geldikleri merkezleri imzalarında belirtmiş, eserlerini "Musullu" ya da "Kaşani" gibi isimlerle imzalamışlardır. XV Selçuklu sanatında görülen zengin repertuarın biçimlenmesi ve algılanmasında, sözle aktarılan efsaneler, bugüne ulaşmamış duvar resimleri ve mimari süslemeler ile gölge ve kukla oyunları gibi görsel kaynakların yamsıra, yazıya dökülmüş eski bilimsel ve edebi eserlerin ve bunların resimleri de rol oynamış olmalıdır. Ayrıca, Selçuklu düşünce dünyasında edebi, felsefi, bilimsel ve dini bilgilerin yamsıra, nazar ve büyü gibi din dışı inanışların ve İslam öncesinden süregelen yöresel geleneklerin eş-zamanlı varolduğu, bu etmenlerin toplumun çeşitli kesimlerini farklı ölçülerde etkilemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu etkileşim, toplumun farklı kesimlerine hitab eden lüks objeler ve sıradan günlük kullanım eşyaları üzerindeki figürlü süslemelerde yansımaktadır. Selçuklu görsel lisanındaki bu çeşitliliği ve bütünlüğü görebilmek için ise objelerin tek tek ele alınmasından çok, bugün dünyanın sayılı koleksiyonlarına dağılmış bulunan obj elerdeki figürlü süslemelere geniş bir açıdan bakılarak, konuların bir çatı altında ve belli temalar çerçevesinde gruplandınlması gerekliliği anlaşılmıştır. Selçuklu figürlü süsleme konulan pahalı resimli kitaplardan, seri üretimle imal edilen günlük kullanım eşyalarına kadar uzanan çeşitli alanlarda ve geniş bir coğrafi çerçeve içinde kesintisiz kullanılarak ortaçağ süresince değişmeden varlığım sürdürmüştür. Selçuklu eserlerindeki sembolik görsel lisan, bugün dünyanın çeşitli koleksiyonlarına dağılmış objelerde bugün de yansımaktadır. Onikinci yüzyılın ünlü şair ve aydınlarından Ömer Hayyam'ın yazdığı gibi, "konuşma" yetisi olan bazı eserler, öykülerini bugün de anlatmaya devam etmekte, bazıları ise sessizliğe bürünmüş görünmektedir: "Dün akşam çömlekçi dükkanında Tam ikibin çömlek saydım Konuşma yetisi vardı bazılarının Sessizliğe bürünmüştü bazılarıysa. Birden, daha yüreklice bir çömlek Sesini yükseltti boşlukta: 'O çömlekçi nerede acaba, Nerede o çömlekleri alanlar satanlar?'" Bu çalışmada, "konuşma" yetisi olan bazı eserlere, hikayelerini aynı çatı altında bir kez daha anlatmaları için bir platfrom sunulmaya çalışılmıştır. Bu eserleri, günlük yaşamlarının bir parçası olarak yapan, süsleyen, alıp-satan ve kullananlar için ne ifade etmiş olabilecekleri ise, kesin olarak cevaplanamayacak bir soru olarak kalmaya devam edecektir.