FBE- Yapı Bilimleri Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Atmaca, Merve" ile FBE- Yapı Bilimleri Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAvrupa Birliği Bina Enerji Performansı Direktifi’nin Türkiye’deki Mevcut Otel Binaları İçin Uyarlanmasına Yönelik Bir Yaklaşım(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017-02-2) Atmaca, Merve ; Yılmaz, Ayşe Zerrin ; 10136172 ; Yapı Bilimleri ; Construction SciencesTüm dünyada, artan nüfus ve gelişen teknoloji sebepleri ile katlanarak büyüyen enerji tüketimi ve tükenmekle karşı karşıya olan doğal kaynaklar konularına çözüm üretmek üzere çalışmalar yürütülmekte iken ülkemizde de son yıllarda gerek AB uyum süreci ve bu süreçte sağlanması gereken kıstaslar sebebi gerekse artan bilinç ve farkındalıkla enerji verimliliği, bina enerji performansı, yenilenebilir enerji sistemleri, sürdürülebilirlik, geri dönüşüm konularındaki bilimsel çalışmalar ve araştırmalarda gelişmeler kaydedilmektedir. Binalarda enerji performansını arttırmak amacıyla, Avrupa Birliği (AB) tarafından 2002 yılında Bina Enerji Performansı Direktifi (EPBD) yayınlanmış, tüm üye ve aday ülkelerde ulusal bina enerji performansı hesaplama yöntemlerinin geliştirilmesi ve geliştirilen bu yöntemle yeni ve mevcut tüm binaların, enerji performanslarının değerlendirilerek, standartlarca belirlenen asgari enerji düzeyini sağlaması ve enerji kimlik belgesine sahip olması zorunlu kılınmıştır. 2010 yılında revize edilen bu direktifle (EPBD-Recast), yeni enerji verimliliği hedefleri ve zorunluluklarıyla birlikte global maliyetlerin de optimizasyonu zorunluluk kazanmıştır. Ülkemizde, 2007 yılında Enerji Verimliliği Kanunu ile başlayan bu süreç, 2008 yılında Bina Enerji Performansı Yönetmeliği ile devam etmiş ve 2009 yılında bu yönetmeliğin eki olarak EN standardında önerilen basit saatlik metodun Türkiye koşullarına göre uyarlanan ‘Bina Enerji Performansı Türkiye’ ulusal hesap yöntemi geliştirilmiştir. Geliştirilen hesaplama modeli, detaylı dinamik analiz yapmazken, binanın fonksiyonuna bağlı olarak dinamik etkilerini belirli kabuller ve referans değerler ile hesaba katmaktadır. Bu nedenle bu yöntem yapmış olduğu basitleştirme ve kabullerden ötürü, 4 yıldız ve üzeri oteller gibi karmaşık yapılı ve birbirinden farklı gereksinimleri olan çok sayıda ısıl zon içeren binaların enerji performansını ve sera gazı salım miktarlarını hassas olarak değerlendirmek için istenilen düzeyde fayda sağlayamayabilir. Ayrıca 2010 yılında yenilenen direktif (EPBD-Recast) binaların enerji ve maliyet etkiliğinin bir arada değerlendirilmesini ve bina enerji tüketiminin birincil enerji cinsinden detaylı dinamik yöntemlerle hesaplanmasını öngörmektedir. Tüm bu gelişmelere ek olarak, turizm sektöründe sürdürülebilir destinasyon ve sürdürülebilir turizm için 1980 sonrası çalışmalar başlamış ve Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün 2013 yılında yayınladığı sürdürülebilir turizm gelişimi raporunda turizm yapılarının mevcut karbon salımına %5 oranında katkı yaparak iklim değişikliğine, katı ve sıvı atıkların doğru şekilde yok edilmemesi yerelde arazi ve su kirliliğine, su ve enerji gibi yenilenebilir olmayan değerli kaynakların hızla tükenmesine yol açtığı belirtilmiştir. Raporun ardından yayımlanan ‘Küresel Sürdürülebilir Turizm Konsülü Destinasyon Kriterleri (GSTC C-D)’ nin dördüncü ve son bölümünde ‘Çevreye Faydaları Çoğaltmak ve Olumsuz Etkilerini En Aza İndirmek’ başlığı altında işletmelerin sera gazı emisyonlarını, enerji ve su tüketimini ölçmeyi, izlemeyi, azaltmayı, kamuya raporlamayı ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmayı teşvik eden bir yapıya sahip olmasını öngörmektedir. Ülkemizde ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından enerji, su, çevreye zararlı maddelerin tüketiminin ve atık miktarının azaltılmasını, enerji verimliliğinin arttırılmasını, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesini, konaklama işletmelerinin yatırım aşamasından itibaren çevreye duyarlı olarak planlanmalarını ve gerçekleştirilmelerini, tesisin çevreye uyumunu, çevreyi güzelleştirici düzenleme ve etkinlikleri, ekolojik mimariyi, çevreye duyarlılık konusunda bilinçlendirmeyi, eğitim sağlanmasını ve ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılmasını sağlamak amacı ile ‘Yeşil Yıldız’ yürürlüğe konulmuştur. Bu tez kapsamında, dünya genelinde en çok turist alan ülkeler listesinde üçüncü sırada yer alan ülkemizde, sektörel enerji tüketimi toplam enerji tüketiminin %35’ ini oluşturarak en yüksek paya sahip otel binaları için, bina tipolojisine bağlı olarak farklılık gösteren enerji ihtiyaç ve tüketim davranışlarını detaylı olarak ele almak, enerji ve maliyet etkinliğini arttırmak, çevresel ve ekonomik olumsuz etkileri azaltmak amacıyla ‘Bina Enerji Performansı Direktifi (EPBD)’ nin Otel Binaları için Türkiye koşullarına uyarlanması için bir yaklaşım geliştirilmiştir. Yaklaşım, problem hakkındaki mevcut çalışmlar kısmında detaylıca anlatılan literatür araştırması değerlendirildiğinde, sektörel niteliği, iklimsel, teknolojik ve ekonomik ulusal koşulları dikkate alarak enerji ve maliyet etkinliğini eşzamanlı olarak değerlendirerek karşılaştırma yolu ile optimum çözüme ulaştıran yapısı ile özgün bir nitelik taşımaktadır. Tez genel hatları ile aşağıdaki bölümleri içermektedir: 1. Tezin amacı, özgün değeri, kapsamı ve literatür araştırmasının anlatılması, sorunun, zorunlulukların, gereksinimlerin ve hedeflerin ortaya konması, 2. Bina enerji performansını etkileyen parametrelerin belirlenmesi ve açıklanması 3. Mevcut otel binalarının enerji ve maliyet etkinliğinin arttırılması için EPBD’ nin öngördüğü yöntemin Türkiye koşullarına uyarlanmasına ilişkin yaklaşımın açıklanması: EPBD’ ye göre hesap yöntemi, referans binanın belirlenmesi, minimum enerji performans gereksinimlerinin belirlenmesi, toplam bina enerji tüketiminin hesaplanarak birincil enerji cinsine dönüştürülmesi, global maliyetin hesaplanması ve enerji ile maliyet eşzamanlı değerlendirmesi ile maliyet optimum enerji performansı düzeyinin tespit edilmesi temel aşamalarından oluşmaktadır (EPBD, 2010). Ancak ülkemizde otel binaları için mevcut bina stoğunu ve inşa edilecek yeni binaların karakteristik özelliklerini en iyi temsil edecek referans bina henüz tanımlı olmadığından, tez kapsamındaki yaklaşım, mevcut otel stoğunun enerji ve maliyet etkin iyileştirilmesini mevcut durum ile iyileştirme paketlerinin detaylı simulasyon aracı ve hesap cetvelleri kullanılarak elde edilen bulguların mukayesesi yoluyla sağlamaktadır. 4. Önerilen yaklaşımın kontrolü için test binası üzerinden enerji ve maliyet iyileştirme paketlerinin analizi ve bulgularının açıklanması: Yaklaşımın uygulanabilirliğini kontrol etmek amacı ile, seçilen test otel binasının varsayılan turizm kategorisine uygun olarak, sezonluk ve yıllık çalışması durumlarının sıcak nemli, ılımlı-kuru ve soğuk iklim bölgelerinde enerji ve maliyet analizlerinin yapılması ve bulguların eşzamanlı karşılaştırılması yöntemi ile optimum durumun konfor koşullarına uygun olacak şekilde enerji performansı en yüksek ve en ekonomik iyileştirme alternatifinin belirlenmesi detaylı olarak açıklanmıştır. 5. Yaklaşıma ilişkin sonuç ve önerilerin açıklanması: Tez kapsamında ortaya konan yaklaşım ile Türkiye koşullarında otel binaları için ısıl konfor koşullarını sağlayan, enerji ve maliyet etkin optimum çözümlere ulaşmanın mümkün olduğu yapılan analizler neticesinde elde edilen bulgulara dayanarak ortaya konmaktadır. Testi yapılan bina üzerinden, farklı iklim bölgeleri ve çalışma çizelgelerine göre farklı oranlarda iyileştirmeler sağlanmıştır. Bu yaklaşım kullanılarak, Türkiye’ de yeralan mevcut otel stoğunun enerji ve maliyet etkin olarak iyileştirilmesi ve önerilecek iyileştirme alternatifleri ve sisteme entegre yenilenebilir enerji sistemleri ile ‘0 Enerji’ hedeflerine ulaşılabilmesi olanaklıdır. Yenilenebilir enerji sistemlerinin ve ‘Yeşil Yıldız’ belgeli oteller için teşviklerin arttırılması ile yatırımcıların ve dolayısı ile kullanıcıların konuya ilgisi ve yatkınlığı artacaktır. Binaların iyileştirilmesinin önündeki yasal, ekonomik, teknik ve sosyal engeller birbirine bağlı olup bütüncül çözümler geliştirilmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak, ülkemizde de ‘Ülke kazanırsa herkes kazanır’ anlayışının yerleşmesi gerekmektedir.