LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Çiçek, Kadir" ile LEE- Deniz Ulaştırma Mühendisliği-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAçıkdeniz yapıları çalışanlarına verilen eğitimlere yönelik sistematik bir öğretim tasarım modeli(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-08-12) Kandemir, İsmail ; Çiçek, Kadir ; 512172010 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiDenizcilik sektörü, doğası gereği tehlikeli ortamlarda faaliyet gösterdiğinden, insan kaynaklarının yüksek düzeyde bilgi, beceri ve yetkinliğe sahip olması önemli bir husustur. Değişen ihtiyaçların ortaya çıktığı aynı zamanda teknik, operasyon vb. farklı gelişmelerin meydana geldiği günümüzde, denizcilik eğitimlerinin etkili, verimli, cazip ve uygun maliyetli bir şekilde tasarlanması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, öğretimsel sorunların ve kaynakların sistematik bir bakış açısıyla çözümlenmesi aynı zamanda ince ayrıntılar göz önünde bulundurularak tasarlanması gerekmektedir. Bu açıdan denizcilik eğitim ve öğretimi özelinde, gerekli bilgi, beceri ve yetkinliklerin en üst düzeyde edinilmesini sağlayacak özgün bir öğretimsel tasarım ortaya konulması sektörün insan kaynağı kalitesinin sürdürülmesi açısından gereklidir. Denizcilik sektöründeki insan kaynaklarının eğitim ve öğretiminin önemi, tüm deniz kazalarının büyük çoğunluğunun insan hatasından kaynaklandığı gerçeğiyle de vurgulanmaktadır. Benzer şekilde, açık denizlerde gemileri ve platformları bulunan petrol ve gaz endüstrisi personeline standartlar, yönetmelikler, acil durum prosedürleri vb. temel eğitimlerin yanı sıra uzmanlığa uygun diğer eğitimler sağlanmış olsa da insan hatası kaynaklı kazalar meydana gelmeye devam etmektedir. Açıkdeniz petrol endüstrisi, iş sağlığı ve emniyeti gibi konularda sert kurallara sahip olduğundan, çalışanların görevlerine başlamasından önce "Temel Açık Deniz Emniyet Giriş ve Acil Durum Eğitimi (BOISET)" sertifikasına sahip olması zorunluluğu getirmiştir. Bu kuralları, 1991 yılından başlayarak işgücü emniyeti ve yetkinliğinin iyileştirilmesine yardımcı olmak amacıyla petrol ve gaz endüstrisi için standartlar belirleme konularında çalışmalar yapan ayrıca personel eğitimlerini düzenleyen ve gerçekleştiren kurum olan Açıkdeniz Petrol Endüstrisi Eğitim Örgütü (OPITO) koymuştur. Günümüzde, BOSIET birçok farklı ülkede çeşitli eğitim merkezlerinde, OPITO standartlarına uygun olarak yürütülmektedir. Standartlar incelendiğinde, eğitimin modüllerden, modüllerin ise element adı verilen alt birimlerden oluştuğu görülebilmekte ayrıca verilecek eğitimler için genel kapsam, ders sonuçları, konu başlıkları vb. bilgiler elde edilebilmektedir. Bu bilgilerden yola çıkan eğitim merkezleri kendi müfredatlarını oluşturur ve seçtikleri çerçeve ile eğitimlerine devam ederler. Bu doğrulturda, eğitmenlerin konuya hakimiyeti, materyallerin ve ders görsellerinin etkinliği gibi seçeneklerle bağlantılı olarak kurs merkezleri iyi ya da kötü sonuçlar üretebilmektedir. Açıkdeniz ortamı, karadan uzak konumu, sert hava koşulları ve kazaların meydana gelme potansiyeli nedeniyle eşi benzeri olmayan emniyet sorunlarını ortaya çıkartmaktadır. BOSIET, çalışanların açık deniz ortamlarında emniyetli ve etkili bir şekilde çalışmaya yeterince hazırlanmalarını sağladığı için kurs merkezlerinin bireysel çabaların dışında da eğitimin bir sistematik bakış açısı gözden geçirilmesinin ihtiyacını barındırmaktadır. Tez çalışmamız, açık denizde çalışmak isteyen veya halihazırda bu sektörde çalışan personelin, OPITO standartlarına uygun olarak belirtilen yetkinlikleri en üst düzeyde kazanmalarını sağlamak ve BOSIET'in etkililiğini artırmak amacıyla dört temel bakış ile derinlemesine bir inceleme sunmaktadır. İlk olarak, öğretim tasarim modellerinin prensipleri ve öğretimin geliştirilmesi sürecindeki kritik rolleri irdelemiştir. Literatürde çok sayıda IDM'in olması ve öğretimsel probleme en uygun seçimin yapılması konusundaki belirsizlikler ve zorluklar sebebiyle tez kapsamında bir IDM seçim yaklaşımı geliştirilmiştir. Bu yaklaşım ile çok kriterli bir karar verme problemine dönüşen IDM seçimi ele alınmış ve bulanık aksiyomatik tasarım (FAD) metodolojisi kullanılarak bir karar desteği sağlanması amaçlanmıştır. Bu yeni yaklaşımın etkinliği BOSIET'e odaklanan bir vaka çalışması ile vurgulanmıştır. Vaka çalışmasında teorik ve pratik kısımlar için farklı IDM alternatifleri uzmanların değerlendirmelerine göre karşılaştırılmış, sonucunda teorik kısım için Dick, Carey ve Carey, pratik kısım için ise ADDIE modeli en iyi alternatif olarak tespit edilmiştir. İkinci olarak teorik ve pratik kısımlar için tespit edilen en iyi alternatif modellerin esneklik, revizyon kabiliyeti, biçimlendirici ve özetleyici değerlendirme özellikleri gibi güçlü yönlerinden yararlanılarak BOSIET özelinde bir IDM önerilmiştir. Üçüncü olarak, önerilen IDM'e kontrol listesi (CL) ve küresel derecelendirme ölçeği (GRS) yaklaşımları bütünleştirilerek BOSIET kursiyerlerinin bilgi ve beceri kazanım seviyelerini değerlendirmek için yeni bir araç eklenmiştir. Dördüncü ve son olarak ise ortaya konulan IDM'in etkinliğini test etme amacıyla yapı ve davranışsal testleri içeren sistem dinamiği yaklaşımından yola çıkılarak öğretim tasarımında kullanılan modellerin ve stratejilerin etkileşimi incelenmiştir. Önerilen IDM ile BOSIET'in içeriği tasarlandıktan sonra uzman ve eğitmen görüşleri alınarak düzeltmeler yapılmış daha sonra deney ve kontrol grupları üzerinde uygulanarak etkinliği test edilmiştir. Sonuçlar, yeni öğretim tasarımının geleneksel yönteme kıyasla istenen öğrenme çıktılarına daha etkili bir şekilde ulaşmayı sağladığını göstermiştir. Bu tezin ana bulguları, önerilen IDM vasıtasıyla ortaya konulan öğretimsel tasarıma değerlendirme aracı da birleştirildiğinde, delegelerin bilgi ve beceri kazanımlarını önemli ölçüde geliştirdiğini göstermektedir. Bulanık aksiyomatik tasarım kullanılarak öğretim tasarımı unsurlarının karşılaştırılmasına yönelik metodolojinin, BOSIET eğitimi için en uygun IDM'in belirlenmesinde etkili olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca, farklı akademik çalışmaları bir araya getirerek IDM'i test etme yaklaşımı, önerilen modelin etkinliğine dair güvenilir kanıtlar sağlamıştır. Sonuç olarak, doktora tezi, BOSIET için kapsamlı bir IDM'in yanı sıra bir değerlendirme aracı, öğretim problemi için uygun IDM'yi seçmeye yönelik bir yaklaşım ve IDM'nin etkinliğini test etmek için bir metodoloji sunmuştur.
-
ÖgeDeniz taşımacılığında emniyet esaslı akıllı gemi denetim analitiği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-03-06) Demirci, Seyid Mahmud Esad ; Çiçek, Kadir ; 512172011 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiDeniz taşımacılığı sahip olduğu düşük maliyet ve yüksek kapasite sayesinde küresel ticari yük akışındaki payını giderek artırmakta ve küresel tedarik zincirinin omurgasını oluşturmaya devam etmektedir. Ancak giderek artan gemi hacimleri ve gemi sayısı ile birlikte deniz kazalarının sayısını da artırmıştır. Deniz kazaları sonucunda meydana gelen can, mal kaybı ve çevre kirliliği deniz taşımacılığında katı yasal düzenlemelerin oluşturulmasını gerektirmiştir. Yasal düzenlemeler çerçevesinde belirli standartlarda işletilmesi gereken gemilerle deniz taşımacılığında sürdürülebilirliğin ve denizlerde emniyetin sağlanması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, gemilerde standartların uygulanmasında ilk sorumlu bayrak devletleri ve bayrak devletleri tarafından yetkilendirilen klas kuruluşları iken bu standartlara uyulması ve gemiye özgü emniyet yönetim sisteminin oluşturulması gemi işletme firmaları sorumluğundadır. Bu sorumluluklar çerçevesinde bayrak devletleri, klas kuruluşları ve gemi işletme firmaları gemilerde standartların sağlanması açısından ilk emniyet bariyerini oluşturmaktadır. Ancak standart altı gemilerden kaynaklanan deniz kazalarının meydana gelmesi ikinci bir emniyet bariyerini gerektirmiş ve Uluslararası Denizcilik Örgütünün teşvikiyle liman devleti denetim rejimleri oluşturulmuştur. Emniyet bariyerlerinde yer alan sektör paydaşlarının yürüttükleri gemi denetimleri yanı sıra yük sahipleri, armatörler ve sigorta kuruluşları gibi önemli sektör paydaşlarının iştirak ve teşvikleriyle farklı denetim mekanizmaları geliştirilmiştir. Geliştirilen tüm bu denetim mekanizmaları, gemilerin gerekli standartları sağlaması, deniz taşımacılığındaki kazaları asgari seviyeye indirgenmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi amacıyla emniyet esaslı gemi denetimlerini yürütmektedirler. Ancak gemi denetimlerinde etkinliği ve verimliliği azaltan ve aşılması gereken bir takım zorluklar bulunmaktadır. Gemi denetim verimliliğinin artırılması için aşılması gereken en önemli zorluklardan biri, birbirinden bağımsız ve çok sayıda denetim mekanizmasının olması sebebiyle gemi denetim sürecinde oluşan uygulama farlılıklarıdır. Son emniyet bariyeri olarak kabul edilen liman devleti denetim rejimlerinde harmonize bir denetim sürecinin izlenebilmesi ve denetim verimliliğinin artırılabilmesi için ilk olarak Paris MoU denetim rejiminde uygulamaya başlanan gemi risk profili hesaplama yöntemi geliştirilmiştir. Gemi özellikleri temelinde hesaplanan gemi risk profili yardımıyla gemilerin denetim kapsamı ve periyodu belirlenmektedir. Paris MoU denetim rejimini takiben diğer denetim rejimlerinde de benzer gemi risk profili hesaplama yöntemleri uygulanmaya başlanmıştır. Ancak gemi risk profili hesaplamasında değerlerinden her bir gemi özelliğinin gemi tutulma indeksi odaklı bir yaklaşımla sınıflandırılması ve gemi tutulmasının denetim uzmanının profesyonel yargısına bağlı olması denetim sürecinde farklılaşmalara sebep olmakta ve harmonize bir denetim yapısının oluşturulmasına engel teşkil etmektedir. Öte yandan gemilerde tespit edilen eksiklikler ise denetim uzmanı yargısından bağımsız olup geminin sağlaması gereken standartlar uymaması ya da bunlardan sapması durumudur. Bu bağlamda, gemi özelliklerinin ortak bir yaklaşım sağlanabilmesi ve denetim sürecinde ortaya çıkan tutarsızlıkların en aza indirgenebilmesi için tutulma indeksi yaklaşımından bağımsız bir yaklaşım izlenmesi gerekmektedir. Gemi denetimlerinde etkinliğin artırılması önündeki en önemli zorluk ise şiddetli zaman kısıt ve baskısı altında ve az sayıda denetim uzmanı ile yürütülen denetimlerde kontrol edilmesi gereken birçok alan ve yüzlerce öğenin bulunmasıdır. Liman devleti denetim rejimleri tarafından denetim uzmanlarına rehber niteliğinde gemi ve denetim tipi özelinde kontrol edilmesi gereken alanlar ve eksiklik öğeleri tavsiye edilmiştir. Ancak gemi risk profili hesaplamasında oluşabilecek hatalar ve gemi tipi yanında diğer gemi özelliklerinden kaynaklanan eksiklikler göz önüne alındığında kontrol edilmesi gereken alanların ve eksikliklerin tahmin edilmesi için denetim sürecinde sistematik bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Sektör paydaşlarının ihtiyacı odağında yürütülen bu çalışmada, gemi denetim verimliliği ve etkinliği önündeki zorlukların üstesinden gelinmesi amacıyla akıllı gemi denetim analitiği modeli önerilmiştir. Önerilen model tasarımında veri tabanında bilgi keşfi sürecinin beş temel adımı, iyi yapılandırılmış ve son emniyet bariyeri olarak kabul edilen liman devleti denetim rejimlerinde uygulanmakta olan denetim sürecine uyarlanmıştır. Ancak liman devleti denetim rejimlerinden uygulanmakta olan denetim sürecinde denetim kapsamının sadece gemi risk profiliyle sınırlı olması sebebiyle önerilen modelde doğrudan gemi özellikleri odağında denetimin şekillenmesi, odaklanılması gereken alanların ve eksiklik öğelerinin tahmin edilmesi esas alınmıştır. Akıllı gemi denetim analitiği modeliyle gemi denetimlerinde verimliliğin ve etkinliğin artırılması amacıyla aşılması gereken zorlukların çözümü için bulanık kümeleme ve apriori algoritmalarından faydalanılmıştır. Bulanık kümeleme algoritmasıyla denetim sürecinde değerlendirilen ve kritik öneme sahip gemi özelliklerinden gemi yaşı, gemi tipi, gemi gros tonajı, geminin bayrak devleti, klas kuruluşu ve işletme firması performansı tutulma endeksi yaklaşımından farklı olarak eksiklik indeksi yaklaşımıyla kümelenerek yeni bir sınıflandırma yapılmıştır. Bu sayede, her bir gemi özelliği için denetim uzmanı profesyonel yargısından bağımsız ve yansız kümeler elde edilmiştir. Elde edilen kümelerin modelde kullanılmasıyla önerilen modelin tüm sektör paydaşlarının kullanımına elverişli olması, harmonize bir denetim sistemi için zemin oluşturması ve eksiklik odaklı kümeleme yaklaşımı sayesinde denetim verimliliğini artırması beklenmektedir. Gemi denetiminde etkinliğin artırılması için apriori algoritmasıyla denetim alanları ve eksiklik öğeleri arasındaki birliktelik kuralları elde edilerek örüntüler keşfedilmiştir. Keşfedilen örüntülerde tümdengelim yaklaşımıyla birbirine bağlı iki çevrimle, öncelikle odaklanılması gereken denetim alanları ve sonrasında bu denetim alanlarında kontrol edilmesi gereken eksiklik öğelerinin tahmin edilmektedir. Önerilen modelde denetlenen geminin önceki denetim kayıtlarının yahut denetim esnasında tespit edilen eksiklikler odağında yürütülebilmesi sayesinde gemi denetiminde dinamik bir yaklaşım sağlanmıştır. Sonuç olarak, Paris MoU veri tabanından elde edilen gemi denetim verilerinin kullanıldığı veri tabanında bilgi keşfi süreci temelinde önerilen model, denetim uzmanlarına gemi denetiminde odaklanılması gereken alanları ve bu alanlarda kontrol edilmesi gereken eksiklik öğeleri için karar destek sistemi sunmaktadır. Sunulan karar destek sisteminde kullanılan her bir gemi özelliğinin eksiklik odaklı bir yaklaşımla yansız bir ölçekle kümelenmesi sayesinde gemi riskine odaklanmaktan ziyade denetimde eksikliğin tespit edilmesi odağında model tasarımı sağlamıştır. Böylelikle tüm sektör paydaşlarının gemi denetimlerinde faydalanabileceği bir model sunulmuştur. Ancak sunulan modelde sadece Paris MoU veri tabanından elde edilen verilerin kullanılması çalışmanın sınırlılığını oluşturmaktadır. Bu yüzden diğer denetim mekanizmalarından elde edilen denetim verilerinin önerilen modelde kullanılabilir hale getirilerek modele entegre edilmesiyle modelin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların yapılması mümkündür.
-
ÖgeGemi işletmeciğinde operasyonel maliyet analizi üzerine yeni bir model önerisi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-01-19) Pehlivan, Davut ; Çiçek, Kadir ; 512172006 ; Deniz Ulaştırma MühendisliğiKüreselleşmenin etkileri ile rekabetin tüm dünya da her geçen gün artarak devam ettiği günümüz koşulları içerisinde işletmelerin rekabetçiliklerini sürdürebilmeleri için sıkı ve sürdürülebilir bir finansal yönetim sistemi tesis etmeleri önem arz etmektedir. Bu nedenle günümüz dünyasında işletmeler tarafından maliyet analizinin daha kapsamlı ve detaylı yapılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Günümüz işletmelerinin büyük bir çoğunluğu, finansal yönetim sistemi olarak geleneksel maliyetlendirme sistemini tercih etmektedirler. Ancak, geleneksel maliyetlendirme yönteminin iş faaliyetlerinin maliyetlerini yeterince incelememesinden dolayı, ürün ve hizmet maliyetlerini kesin olarak ortaya çıkaramadığı düşünülmektedir. Buna ek olarak geleneksel maliyetlendirme sistemi içerisinde teknolojik gelişmeler, haberleşme ve taşımacılıktaki yenilikler, kalite anlayışı ve yönetim şekli ve uluslararası rekabet gibi yeni nesil kavramlar ve bunların olası etkileri dikkate alınmadığı bilinmektedir. Özellikle bilgisayar sistemlerinin gündelik hayata girmesi ile üretim ve hizmet anlayışındaki teknolojik gelişmeler geleneksel maliyetlendirme sisteminden stratejik maliyetlendirme sistemlerine geçişi zorunlu hale getirmiştir. Stratejik maliyetlendirme sistemi, işletmelerin her bir maliyet unsurunu çok daha detaylı bir şekilde incelemesine olanak sağlayan bir sistemdir. Stratejik maliyetlendirme yöntemleri birçok konu ve alanda maliyetlendirme unsurları açısından derinlemesine değerlendirmeler yapar. Bu ilgili maliyet unsurları içerisinde ise taşımacılık hizmetleri/lojistik faaliyetler önemli bir yeri kapsamaktadır. Küresel bir rekabet içerisinde olan işletmelerin ihtiyaç duydukları ham madde, ürün, ekipman vb. pek çok ihtiyacın temin edilmesi noktasında en önemli aktörlerden birisi denizyolu taşımacılığıdır. Dolayısıyla, denizyolu taşımacılığı küresel rekabetin ortaya çıkartmış olduğu sıkı finansal yönetim anlayışından üstüne düşen payı almaktadır. Yük sahibi işletmelerin finansal olarak en uygun gemi ile yüklerini taşıtma arayışı içerisinde olmaları armatörleri ve/veya gemi işletmecilerini de sürdürülebilir bir stratejik finansal yönetim sistemi kurmaya mecbur bırakmaktadır. Gemi işletmeciliği firmalarının tesis edeceği finansal yönetim sistemlerin etkileri de denizyolu taşımacılığın en önemli taşımacılık modu olması sebebi ile son derece hissedilir ve büyük olacaktır. Denizyolu taşımacılığı yapan işletmelerde, diğer sektörlerde olduğu gibi en çok Geleneksel Maliyetlendirme Yöntemi ile maliyetlendirme işlemlerini gerçekleştirmektedir. Ancak geleneksel yöntemin eksiklikleri ve yetersizlikler dikkate alındığında denizyolu taşımacılığı içinde yeterli gelmeyeceği düşünülmektedir. Bu nedenle bu tez çalışmasında, 1980'li yıllarda ortaya çıkan Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemi ve 2000'li yıllarda ortaya çıkan Zaman Odaklı Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçların geleneksel maliyetlendirme yöntemi sonuçları ile karşılaştırılması gerçekleştirilmiştir. Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemi, bir hizmetin veya ürünün elde edilmesi için yapılan işlemlerdeki faaliyet miktarlarına odaklanır. Aynı şekilde Zaman Odaklı Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemi de faaliyetleri ve bu faaliyetler için geçen süreleri de dikkate alır. Bu sayede farklı işlem miktarı gerektiren ürün veya hizmetlerin daha doğru maliyetinin belirlenmesi sağlanır. Stratejik bir yönetim anlayışı içinde olması gereken denizcilik sektörü yapısı gereği iş yoğunluğu değişkenlik gösterebilen bir sektördür. Bu değişkenliklerin ve maliyetlerin daha doğru hesaplanabilmesi ve kullanılan modellemeleri destekleyebilmesi adına bu tez çalışmasında benzetim programından yararlanılmıştır. Bir gemi işletmeciliğinin 1 aylık sürede karşılaştığı durumları ve faaliyet miktarları gözlemlenerek benzetim programına aktarılmıştır. Hazırlanan benzetim, daha doğru sonuç verebilmesi adına 60 aylık periyot ile tekrarlanmıştır. Bu sayede, işletmenin karşılaşabileceği olası farklı yoğunlukların tespiti gerçekleştirilmiştir. Bu yoğunluklar; en az yoğunluk, ortalama yoğunluk ve en fazla yoğunluk olarak çalışmada belirtilmiştir. Elde edilen faaliyet miktarları öncelikle Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemi ile maliyet hesabında kullanılmıştır. Olası farklı yoğunluktaki maliyetin belirlenmesi gerçekleştirilmiştir. Daha sonra çalışmada kullanılan ikinci modelleme olan Zaman Odaklı Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yöntemi kullanılmıştır. Önceki modelde kullanılan faaliyet miktarları için geçen sürenin hesaba katılması sağlanmıştır. Zaman Odaklı Faaliyet Tabanlı Maliyetlendirme yönteminde ayrıca kullanılmayan süre hesaplaması gerçekleştirilmiştir. En son olarak gemi işletmesinin geleneksel maliyetlendirme yöntemi ile hesaplaması yapılmıştır. En son olarak üç farklı maliyetlendirme yöntemi ile yapılan maliyet hesaplamalarının karşılaştırılması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, geleneksel maliyetlendirme yönteminin diğer modellemelere göre daha fazla maliyet belirlediği görülmüştür. Faaliyet tabanlı maliyetlendirme yöntemin de 5,470.19 Usd, yani toplam maliyetin %0,68 aşağısında, zaman odaklı faaliyet tabanlı maliyetlendirme yönteminde ise 4,079.64 Usd, yani toplam maliyetin %0,51 aşağısında, fark olduğu görülmüştür. Elde edilen bu sonuçlara göre işletmenin hedeflediğinden daha uyguna yüklemeyi gerçekleştirdiği söylenebilmektedir. Ancak bu sonuçların bir diğer gerçeği de, toplam yıllık maliyetlerin değişmediği göz önüne alındığında, işletme diğer yüklemelerinde tahmin ettiği maliyetten daha fazla maliyete taşımaları gerçekleştirdiği söylenebilir. Zaman odaklı faaliyet tabanlı maliyetlendirme yöntemi ile elde edilen bir diğer sonuç ise çalışanların işe harcadıkları zamanların doğru tespit edilmesidir. Elde edilen kullanılmayan kapasite rakamlarına göre işletmenin daha fazla gemi ile çalışmasına imkân sağlayabilecek personele sahip olduğu görülmüştür. İşletmeye olası farklı tavsiyeler verilmiştir. Mali veriler dışında, bu tez çalışması ile denizcilik sektörünün daha rekabetçi olabilmesi ve stratejik bir yönetime bürünebilmesi adına imkânların olduğu gösterilmiştir. Literatürdeki diğer çalışmaların aksine tüm maliyetler aynı anda değerlendirilmeye alınmış ve gelenekselin dışındaki modellemeler ile de işletmelerin çalışabileceği gösterilmiştir. Akademik açıdan bakıldığında ise, modellemelere destek olması adına benzetim programı kullanılmış ve olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. Bu sayede deniz işletmeciliği literatürüne katkı sağladığı düşünülmektedir.