Müzikoloji Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Çolakoğlu Sarı, Gözde" ile Müzikoloji Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeAnti-okülersentrik Gelenek Olarak Terennümler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Günbek, Zeynel ; Çolakoğlu Sarı, Gözde ; 570595 ; Müzikoloji ve Müzik Teorisi ; Musicology and Theory of MusicGözlerimiz müzik dahil pek çok alanda ayrıcalıklı konumdadırlar. Anlamlar, kavramlar ve bunlarla var olan düşünce dünyamız da gözlerimize verilen bu ayrıcalıklar dahilinde tarihsel gelişimini sürdürmüşlerdir. Bu sebeple işitme duyumuzun belirleyici olması gerektiği müzik dünyamızda bile gözlerimizin ayrıcalığındaki nota sisteminin ve güftelerin imgesel hakimiyetleriyle karşılaşmaktayızdır. Birçok insan için müzik denince akla gelen şeyler şarkı sözleri, notaya dair imgeler ya da sanatçı ve çalgı imajları olmaktadır. Özellikle Türk Makam Müziği'nden örneklerini bildiğimiz terennüm kelimeleri sayesindeyse kavramlar üzerinden çizilen görsel imajlara karşı bir oyun oynanmakta gibidir. Güfteleme geleneği olarak terennüm kullanımını; kavramların ve lisanın görsel çerçevelerinden müziği kurtarma, insan sesini bir çalgı olduğu özüne döndürme, müziği duygularımızı serbestçe çağrıştıran aslına yaklaştırma çabası olarak düşünebiliriz. Bu yönleriyle terennüm kelimelerinin varlığı ve değeri son zamanlarda adını Anti-okülersentrizm yani Karşı-gözmerkezcilik olarak duyduğumuz bir sosyal bilimler tavrına bağlanabilir.
-
ÖgeCaferilikte Mersiye ve Sinezen(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Turmuş, Yeliz ; Çolakoğlu Sarı, Gözde ; 513281 ; Müzikoloji ; MusicologyTürkiye, mezhepsel çeşitlilik bakımından oldukça zengin bir ülkedir, bunun köklerini tarihsel diyaloglar ve jeopolitik konum ile açıklamak mümkündür. Bu çeşitlilik içerisinde Muharrem ayında yazılı ve görsel basında adından yoğunlukla bahsedilen Caferiler, yaklaşık iki ay boyunca kesintisiz devam ettirdikleri matem ritüelleri ve eza meclisleri açısından son derece dikkat çekici bir konumdadır. Türkiye'deki mezhepsel yapılar içerisinde Hz. Hüseyin ve ailesinin katledilmesi ile ilgili yas ritüellerinde bu kadar uzun süren mah-ı matem törenlerine rastlanılmamaktadır. Bu konuda oldukça köklü ve sistematik ritüelleri olan erkanlar içerisinde bile Muharrem yası, masumu paklar olarak adlandırılan ve üç gün süren oruçtan sonra, devamında gelen 12 günlük oruç akabinde ( ya da 12. gün bitiminde ya da 12. gün öğle vakti bitiminde ) aşure yapılarak sona erdirilirken, Caferilik'te matem ritüelleri Muharrem ayının ilk gününden Sefer ayının sonuna kadar deste grupları tarafından farklı isimlerde (tasua gecesi, aşura (Şam-ı Gariban),imamın yedisi,erbain…) düzenlenen eza meclisleri ile devam eder. Ülkemizde her yıl, Caferiler tarafından Muharrem ayının 10. Günü olan Aşura ve İmamın 40.günü olan Erbain günlerinde, daha önceleri Halkalı Meydanı'nda şimdi ise o alana inşa edilen Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi'nde gerçekleşen geniş katılımlı törenler yapılmaktadır. Bu törenler, Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin'in ve 72 evladının (bu 72 kişi içerisinde kendi çocukları, ben-i haşim'in evlatları ve kendisine yarenlik eden dostları bulunmaktadır.) Kerbela'da,Yezit tarafından susuz şehit edilmesinin yasını temsil etmekte ve Kerbela vakası gerek Türkiye'den gerek yurtdışından davet edilen mersiyehanların icra ettiği mersiyeler ve sinezenler eşliğinde hatırlanmaktadır. Bu çalışmada, İstanbul'da binlerce Caferi'nin katılımıyla gerçekleşen, tören ve eza meclislerinde okunan mersiyelerin, sinezenlerin (destelerin) genel formları incelenmiş olmakla birlikte, mah-ı matem ritüelleri aşura'dan sonra sefer ayının sonuna kadar devam ettiği için Erbain ve diğer eza meclisleri de çalışmaya kısmen dahil edilmiştir. 20.yy ortalarından itibaren kültür eksenli disiplenler arası metodoloji yaklaşımları bizleri yapmış olduğumuz müzikal incelemelerde ''Kültürel Unsurlara'' yönlendirmiş ve kültürel etkilerin, müzikal formlar üzerindeki fonksiyonlarını dikkate almaya sevk etmiştir. Toplumsal yapı üzerinde kültürün reaksiyon göstermediği yaşamsal alanlar, dini ritüeller, sosyal etkileşimler, toplumsal figürler yoktur yani hayatın her alanında kültürel izlerin sirayet ettiği üretimlere rastlamak mümkündür. İslam kültürü içerisinde müziğin özel bir durumu söz konusudur, bu konuda pek çok farklı fikirler öne sürülmüştür. Uygun görenler kadar sakıncalı olduğunu düşünenler, tek kadın sesinin haram olduğunu savunanlar kadar teganni ile okunmasının tamamen yanlış olduğunu iddia edenlere de rastlanılmaktadır. Caferilik inancı içerisinde de mersiyelerin özel bir durumu vardır. İslam Tarihi'nin, Asr-ı Saadet Dönemi'nden sonra hilafet meselesi sebebiyle, seyrini değiştiren Kerbela Vakası'nın tüm yönleriyle anıldığı Mah-ı Matem'de okunan mersiyeler, sinezenler (desteler) ve zeban-i haller, müziğin toplumsal hafızadaki izdüşümlerini anlamak ve tanımlamak bakımından işlevsel bir görevi üstlenmektedir. Bizim bu çalışmadaki hedefimiz; mukayeseli bir kültürel ya da teolojik olay naklinden ziyade olayların meydana gelmesindeki sürece, yani olaydan öte olgulara dikkat çekerek bilimsel veriler rehberliğinde analitik çıkarımlar yaparak araştırmanın konusu kapsamında, araştırma sorularına objektif bir katkı sunmaktır. Bu araştırmayı ana yörüngesinden çıkarmamak için çalışma İslam öncesi Arap Kültürünü açıklayarak başlatılmıştır ; çünkü var olan mevcut yapının pozitif ve negatif yanlarını izah etmeden, öne sürülen reformist (yenilikçi) hareketi betimlemek ve toplumsal normlar dahilinde değerlendirmek mümkün değildir. Araştırma, mukayeseli bir anlatım mantığından ziyade veriler dahilinde durum tespiti, kronolojik tarih metodolojisi ile dönemsel betimlemeler ve bunların toplumsal hafızaki etkileri, İslam ile tebliğ edilen yeni hareketi (yapılanmayı) ihtiyaç değil zaruret haline getiren sosyal- siyasi- iktisadi yapı ve bu yeni idari düzene muhalif hareketler ve tüm bu tasvir edici aktarımlar temelinde tespit edilen eserlerin, müzikal formlarının analizini yapmayı amaçlamaktadır. Caferilik'te Mersiye ve Sinezen isimli bu çalışma, müzikal alanda üzerinde hiç çalışılmamış bir konudur. Mersiyeler hakkında edebi açıdan hazırlanan çalışmalar olmasına rağmen Caferi mezhebi ritüelleri içerisinde icra edilen mersiyeleri kapsayan müzik tabanlı bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu sebeple çalışmada pek çok metodolojik yöntem ile veri toplama çalışmaları yapılmıştır. Mevcut verilerin şifahen aktarılması ve yazılı kaynak sınırlılığı (nota,güfte) buna ek olarak tarihsel kısma dair kaynakların Farsça, Arapça ya da bu lisanlardan çeviri olmaları yine bu çalışmaların sadeleştirme ya da çevirilerinin taraflı olup olmadığının tespiti, doğru bilgi konusunda titiz bir çalışmayı gerektirmiş ve bundan mütevellit veri analiz aşaması uzun sürmüştür. Caferi mezhebindeki mersiyelere dair bir derleme çalışması yapılmadığı için, bu araştırma, alan araştırması metodolojisi ile derleme yöntemi üzerinden programlandırılmış,Deste grupları ve mersiyehanlar ile yapılan görüşmeler ile temellendirilmiştir. Bu çalışma, dört bölümden oluşmaktadır ve araştırma sorusuna nesnel bir yanıt bulma hedefiyle konuyla ilgili tüm alt başlıklar detaylıca incelenmiştir. İlk bölümde araştırmanın metodolojik yaklaşımları, çalışmanın amacı ve hangi sorulara cevap aradığı açıklanmıştır, ikinci bölümde İslam Öncesi Arap yarımadasının yönetim anlayışı ve sosyo-kültürel yaşamı incelenmiş, İslam Tarihi ve İslam Dini ile Arap yarımadasında kurulan İslam Medeniyeti'ne dair bilgiler aktarılmış ve bu tarihsel kronoloji ile muhalif yaklaşımlar içerisinde İsna-Aşariye (Caferilik) ele alınarak temel felsefesi ve uygulamaları açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, tez başlığını kapsayan Caferilik ile ilgili teoloji tabanlı veriler sunulmuş ve bu mezhebe dair ritüeller aktarılırken akabinde bu inanışın kurumsal temsil yapıları tanıtılmıştır. Dördüncü bölüm müzikal analiz olarak düzenlenmiş, notaya alınan eserler makam, usul yapısı olarak incelenmiş ve tüm bu veriler dahilinde sonuç kısmında çalışmanın neticesi anlatılmıştır. Anahtar Kelimeler : Aşura, Erbain, Caferilik, Kerbela, Sinezen, Mersiye, Zebani hal.
-
ÖgeGüfte mecmualarında vezin, usul, güfte ilişkisi: Haşim Bey Mecmuası örneği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Altun Öney, Şengül ; Çolakoğlu Sarı, Gözde ; 537263 ; Müzikoloji ; MusicologyOsmanlı toplumunda batılılaşma, toplumun ihtiyacı olarak zuhur eden bir durum olmaktan ziyade, devletin gücünü ve otoritesini yeniden inşa edebilme amacıyla, bir devlet politikası olarak ortaya çıkmıştır. 1699'da Karlofça Antlaşması'yla birlikte gelen büyük toprak kayıplarının ardından yenilenme düşüncesi, Osmanlı'da bir zorunluluk haline dönüşmüştür. 17. yüzyıldan itibaren yapılan ıslahat çalışmalarıyla, bozulan düzen tekrar inşa edilmeye çalışılmış, dünya siyasetindeki batılı aktörlerle işbirliğinin benimsendiği bir sürece girilmiştir. Batı tarzı ıslahatlar neticesinde Osmanlı tebası değişen dünyanın farkına varmaya başlamıştır. Bu farkındalık toplumsal zeminde, yeni bir kültürel bilinçlenmeye neden olmuştur. İlk etapta bir zorunluluk şeklinde işleyen ıslahat düşüncesi Cumhuriyet dönemi Türkiye'sine gelinceye kadar, yaklaşık üç asır boyunca, etkisini arttırarak devam ettirmiştir. Batılılaşma hareketlerinin Osmanlı' da etkisinin hissedildiği en önemli alanlardan biri de şüphesiz müzik olmuştur. Lale Devri ile temelleri atılan bu dönemden sonra III. Selim ile birlikte Batı müziğine ait enstrümanlar saray ve müzik çevrelerinde görülmeye başlamıştır. II. Mahmud döneminde daha sistematik bir düzlemde devam etmiş olan yenilenme süreci, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması ile ileri dönük bir ivme kazanmıştır. Bu gelişme sonrası Batı müziği eğitimi verecek olan Muzıka-i Hümayun bandosu kurulmuş, Osmanlı'nı askeri müzik okulu Mehterhane ilga edilmiştir. Batı müziği eğitimi Muzika-i Humayun'da resmen saray bünyesine dahil omuştur. Batılılaşmanın getirdiği yeni müzikal anlayıştan Osmanlı-Türk Müziği'nin biçimsel özelikleri de etkilenmiştir. Bu etkilenme sonucu yaşanan değişim müziğin form ve türleri üzerinden net bir şekilde gözlemlenebilmektedir.Müzikal form ve türlerde yaşan küçülme müzikte batılılaşmanın etkileri olarak yorumlanırken, yaşanan sürecin sonucunda Şarkı, bestekârların en çok tercih ettiği form halini almıştır. Tüm bu bilgiler ışığında söylenebilir ki; Osmanlı-Türk Makam Müziği'nin form, makam, usul, vezin, güfte gibi yapısal özellikleri imparatorluğun son birkaç yüzyılında yaşanan tarihsel gelişmelerin etkisi ile şekillenmiş ve bugünkü kimliğini kazanmıştır. Bu çalışma İ.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji ve Müzik Teorisi Anabilim Dalı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Programı'nda, Yüksek Lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Araştırma, Haşim Bey Mecmuası olarak tanınan "Mecmua'i Karha ve Nakşha ve Şarkiyat" adlı güfte mecmualarının, 1853 ve 1864 tarihli iki baskısından herhangi birinde yer alan, şarkı formundaki yüz altmış yedi eser ile sınırlandırılmıştır. Eserlerin farklı nüshalardan seçilmesi iki baskı arasında geçen on bir yıllık müzikal farklılaşmanın tespit edilebilmesi açısından önemlidir. Bu eselerin tercih edilmesinde besteciler belirleyici olmamıştır. Batılılaşma düşüncesi ve hareketlerinin etkileri, usul, vezin, güfte arasındaki ilişkiyi; (uyum veya uyumsuzluk yönünden) etkilemişmidir? Etkilemişse bu durum ne şekilde yorumlanabilir? Sorularının cevabını bulmak bu çalışmanın öncelikli amacıdır. Bu doğrultuda imparatorluğun son yüzyılında yaşanan batılılaşma hareketleri neticesinde, Osmanlı-Türk makam müziğinin biçimsel özeliklerinin, kazandığı, kaybettiği veya değişmiş olableceğini düşündüğümüz yönleri tespit edilmeye çalışılırken elde edilen bilgi, belge, bulgu ve yapılan tüm tespitler bu temel üzerinden değerlendirilecektir. Çalışmamızda nitel araştırma türünün 'durum belirleyici ve ilişki arayıcı' araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmamızdurum belirleyici araştırma türünde şekillendirildiği için, araştırma sürecinde geniş bir kaynak taraması yapılmıştır. Yüksek lisans tezimiz dört ana başlıktan oluşmaktadır.İlk bölümde araştırmamızın teknik özellikleri konusunda bilgilendirme yapıldıktan sonra, batılılaşma kavramı hakkında akademik dünyada kabul görmüş akademisyenlerin çalışmalarındaki tanımlamalara yer verilmiştir. İkinci bölümde, Osmanlı İmparatorluğu'nda batılılaşma hareketleri ve Osmanlı-Türk Müziği'nde batılılaşma süreci tarihsel olarak ele alınmıştır. 19. yüzyıl Osmanlı-Türk Müziği'nde önemli bir yere sahip olan güfte mecmualları ve Haşim Bey mecmuası hakkında temel bilgilendirme üçüncü bölümde kapsamında şekillendirilmiş, dördüncü bölümde ise, dönemin bestekarları tarafından en çok tercih edilen şarkı formunun ortaya çıkış nedenleri tarihsel bağlam içerisinde tartışılırken, yine bu bölümde Haşim Bey Mecmuası'nın iki nüshasından örnek olarak seçtiğimiz 167 eserler güfte, vezin ve usul yönünden analiz edilmiştir. Batılılaşmanın etkisiyle Osmanlı-Türk Müziği'nin farklılaştığını düşündümüz, yapısal nitelikleri; usul, vezin, güfte arasındaki ilişkinin tespit edilebilmesi üzerine yapmış olduğumuz bu çalışmanın, yine bu alanda yapılacak akademik çalışmalar için zemin oluşturması fikri bizim açımızdan tatmin edici bir netice olacaktır.