LEE- Yapı Bilimleri-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "636098" ile LEE- Yapı Bilimleri-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeKonutlarda akustik performansın mevzuat ve subjektif etki bağlamında değerlendirilmesi için bir yaklaşım( 2020) Şentop Dümen, Ayça ; Bayazıt, Nurgün ; 636098 ; Mimarlık Ana Bilim DalıGünlük hayatta maruz kalınan gürültülerin insan sağlığı ve psikolojisi üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. 1970'lerden bu yana dünyada gürültü konusunda farkındalığın artması ile yapılan mevzuat düzenlemeleri öncelikle ulaşım ve sanayi gürültüsü gibi dış çevre gürültülerini, ardından bina içi komşuluk gürültülerini gündeme taşımıştır. Bu düzenlemeler konut yapılarında sağlıklı yaşam koşullarının sağlanabilmesi adına iç gürültü düzeyleri için ve yapı elemanlarının ses yalıtımı değerleri için bir takım sınır değerleri şart koşmaktadır. Uluslararası standart olarak önerilen ve güncel durumda teknik şartnameye çevrilen ISO/NP TS 19488, konut yapılarının akustik sınıflandırmasında kullanılacak ses yalıtımı ve gürültü göstergeleri, sınır değerler ve uygulanacak yöntemleri tanımlamakta, ülkeler arasında ortak bir dil oluşturmayı hedeflemektedir. Buna paralel olarak Türkiye'de 2017 yılında yayınlanan 'Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik' konut binalarının yanı sıra pek çok diğer işlev için de gereklilikleri tanımlamakta ve binalarda gürültüden korunma adına önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Yönetmeliğe göre binalarda sağlanan akustik koşullar, akustik performans sınıflandırma sistemi ile değerlendirilmektedir. Yapı elemanlarının ses yalıtım değerlerinin yanı sıra, iç gürültü düzeyleri, servis ekipmanlarına bağlı gürültü düzeyleri ve reverberasyon süresi değerleri için de düzenlemeler mevcuttur. Temel dayanağı 'insan sağlığı ve iyiliği' olan mevzuatlar, gürültünün insan tarafından algısını ve etkilerini en doğru şekilde temsil edecek gereklilikleri tanımlamalı ve toplumun yalnızca bir kesimini değil genelini korumayı hedeflemelidir. Bu sebeple ulusal ve bölgesel düzeyde çalışmalar yürütülerek tanımlanan gerekliliklerin subjektif algı ile ne derecede örtüştüğünün araştırılması oldukça önem taşımaktadır. Alan çalışmaları ile kişilerin maruz kaldıkları gürültüye karşılık yaşadıkları rahatsızlık, memnuniyet, sağlık sorunları ve eylemlerin etkilenmesi hakkında veri toplanması mümkündür. Buna karşılık binaların akustik performansının mevzuat gereklilikleri ile karşılaştırılarak değerlendirilmesi ve sonuçta yapılan ilişki analizleri subjektif etki oluşumunun bağlı olduğu parametreleri açıklayabilmektedir. Bir diğer yandan alan çalışmaları ile mevzuatın uygulanabilirliğinin süreç, yönetim, kaynaklar ve sektörün bilgi seviyesi yönlerinden değerlendirilmesi ve desteklenmesi veya iyileştirilmesi gereken yönlerin ortaya konulması önem taşımaktadır. Tüm bu sebeplerle, gürültünün subjektif etkisinin araştırılması ve binalarda akustik performansın değerlendirilmesi konusunda yürütülecek alan çalışmaları tezin ana eksenini oluşturmaktadır. Tezin birincil amacı gürültüden rahatsızlığın bağlı olduğu akustik ve akustik olmayan parametrelerin Türkiye koşulları için ortaya konması ve bina içi farklı gürültü kaynaklarının bütünleşik etki analizidir. İkincil olarak Yönetmelik'te tanımlanan sınır değerlerin ve bina akustik performansı değerlendirme metodunun alan çalışması bulguları ile uygulanabilirlik yönünden değerlendirilmesidir. Komşuluk gürültülerinden rahatsızlığın araştırılması Türkiye'de çok çalışılmamış bir konu olduğundan bu konuda ileride yapılacak ulusal ölçekli araştırmalara dayanak oluşturulması ve izlenecek yöntemlerin kurgulanması çalışmanın üçüncü amacını oluşturmaktadır. Tez kapsamı çok katlı konut yapıları olarak belirlenmiş, bu tip yapılarda akustik memnuniyeti etkileyebilecek tüm mevcut gürültü sorunları (komşuluk gürültüleri, daire içi gürültüler, servis ekipmanları, dış çevre gürültüleri) kapsama dahil edilmiştir. Tezin amaç ve kapsamı doğrultusunda çalışma yöntemi alan ölçümü ve sosyo-akustik anket araştırması olarak belirlenmiştir. Sosyo-akustik araştırmalar kullanıcıların zaman içerisinde edinilmiş gürültü tecrübelerine bağlı olarak 'biriken' rahatsızlık düzeylerini ölçtüğünden sonuçların gerçek durumu temsil etme gücü yüksektir. Bu araştırmalarda kullanılacak anket sorularının kullanıcı algısını en doğru şekilde ortaya koyabilmesi için soru üslubu, cevap ölçeği ve değerlendirme yönteminin doğru kurgulanması ve literatür ile uyumlu olması gerekmektedir. Bu sebeple çalışmada öncelikle dünya literatüründe yer alan çalışmaların yöntem analizi yapılmış, kullanılacak anket formatı ve anket yöntemi oluşturulmuştur. İkinci aşamada alan çalışmalarının gerçekleştirileceği örnek binalar belirlenmiş ve akustik ölçüm ve anket çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Yapılan ön analizlerle farklı akustik koşullar sunduğu düşünülen altı konut binası tespit edilmiştir. Bu binalarda öncelikle uluslararası standartlara uygun olarak akustik ölçümler yapılmıştır. Ölçüm ve hesaplamalar Yönetmelik sınır değerlerinin tanımlandığı frekans aralığının (hava doğuşlu sesler: 100-3150 Hz, darbe sesi 100-2150 Hz) yanı sıra, 50 Hz'e kadar inen düşük frekans aralığında da gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar hem Yönetmelik hem de ISO/TS NP 19488'e göre değerlendirilerek akustik performans sınıfları atanmıştır. Binalarda ayrıca sosyo-akustik anket çalışması yürütülerek konut kullanıcılarının bina memnuniyeti, farklı gürültü kaynaklarına bağlı rahatsızlıkları ve etkilenme düzeyleri ölçülmüştür. Toplam 136 kişi ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiş, kişilerin görüşmeler esnasındaki sözel yorumları nitel veri olarak kaydedilmiştir. Uç değer ve tutarlılık analizleri sonucunda toplam 130 anket sonucu değerlendirmeye uygun bulunmuştur. Rahatsızlık verileri ile bina akustik performans verilerinin ilişkisi önem performans matrisinden uyarlanan analiz yöntemi ile incelenmiştir. Katılımcıların genel memnuniyet değerlendirmeleri rahatsızlık ve diğer parametreler ile ele alınmış ve bina içi farklı gürültü kaynaklarının bütünleşik etkisi analiz edilmiştir. Bu aşamada istatistiki analiz yöntemlerinin yanı sıra literatürde çevresel gürültü rahatsızlığı için yer alan bütünleşik etki modelleri araştırmaya uyarlanmıştır. Bu çalışma sonucunda, 1.Yönetmelik ve ISO/NP TS 19488 gerekliliklerinin uygulanabilirliği hakkında geri bildirim sağlanarak yoruma açık noktalar vurgulanmış ve iyileştirme önerileri geliştirilmiştir. Özellikle ek açıklamalar ve kılavuzlar ile desteklenmesi gerektiği görülen örneklem seçim yöntemi bu tezde ele alınarak mevzuattan yorumlandığı şekliyle açıklanmıştır. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası mevzuatın hedef aldığı inşaat sektörü (yeni yapılacak ve mevcut binalar) ve akustik uygulamalar çalışmanın yaygın etkisi alanını oluşturmaktadır. 2.Türkiye koşulları için binalarda gürültüye bağlı rahatsızlık ve ilişkili olduğu parametreler hakkında orijinal alan verisi sağlanmıştır. Rahatsızlığın ses yalıtımı ve akustik performans sınıfı ile ilişkisi bazı istisnalar (daire içi gürültüler) hariç tutarlı bulunmuştur. Sonuçlar genel rahatsızlık eğilimi hakkında fikir verse de doz-tepki grafiklerinin oluşturulması için daha çok sayıda alan çalışması ile desteklenmelidir. Ölçüm ve anket sonuçlarının paralelliğinin kontrolü ve alan çalışmasının doğruluk testi için 'uyarlanmış önem-performans analizi' yöntemi önerilmiştir. 3.Tekil gürültü kaynaklarına bağlı rahatsızlığın genel akustik memnuniyete etkisi, regresyon analizleri ile incelenmiştir. Gürültü kaynaklarını düşünerek yapılan genel memnuniyet derecelendirmesi üzerinde en yüksek etkiye sahip parametrelerin apartman holünden gelen sesler, komşulardan gelen konuşma sesleri, kişinin kendi dairesinden gelen su sesi ve trafik gürültüsü olduğu görülmüştür. Bu çalışmada seçilen binalar arasında darbe sesi yalıtımı yeterli farklılık göstermediğinden darbe sesinin genel memnuniyete etkisi daha çok sayıda çalışma ile değerlendirilmelidir. Nitel veri analizleri sonucunda 'işitilme endişesi'nin ve 'pencere açık iken hissedilen rahatsızlığın' önemi ortaya konmuş ve bu parametrelerin analize dahil edilmesinin ilişkiyi yükselttiği görülmüştür. Genel 'sessizlik' sorusuna verilen yanıtların bina içi gürültülerin algısı ile bina dışı gürültülerden daha ilişkili olduğu bulunmuştur. Son olarak, tekil gürültü kaynaklarının genel memnuniyet algısına etkisi için çevresel gürültüden rahatsızlık literatüründe yer alan bütünleşik etki modellerinin uygulanabilirliği test edilmiştir. Tekil gürültü kaynaklarından rahatsızlıkların zihinde toplanmasına dayanan 'bağımsız etkiler modeli'nin, genel rahatsızlığın en yüksek rahatsızlığa sebep olan gürültü kaynağı ile ilişkili olduğunu öneren 'baskın kaynak modeli'ne ve tez kapsamında geliştirilen 'kümeleme modeli'ne kıyasla daha iyi sonuç vermiştir. Ancak genel memnuniyeti temsil kuvveti 'ortalama' olarak değerlendirilmiştir. Bu sonuç a) memnuniyetin bağlı olduğu ilave parametrelerin olduğu, b) memnuniyetin bilişsel oluşumunun rahatsızlıktan farklı olması ve rahatsızlık ile sınırlı derecede açıklanabilmesi, c) memnuniyeti ölçmeye yönelik tek bir soru sorulmasının sınırlı kısa dönem hafızası sebebi ile doğru sonuç vermemesi şeklinde yorumlanabilmektedir. 4.İleride yürütülecek rahatsızlık araştırmaları için izlenecek yöntem ve analizler kurgulanmış, önerilerde bulunulmuştur. Toplanan nitel verilerden yararlanarak anket formuna dahil edilebilecek ve detaylı araştırmalara konu olabilecek yeni başlıklar saptanmıştır. Mevcut çalışmada hem beşli kelime ölçeği hem de 0-10 arası sayısal ölçek kullanılmış, elde edilen memnuniyet değerlendirmesi (n:162) ve rahatsızlık değerlendirmesi (n:2417) verilerinden yola çıkarak ölçekler arası çevrim tabloları hazırlanmıştır. Türkçe dilindeki alan çalışmalarının birbiri ile karşılaştırmasında bu tablolardan yararlanmak mümkündür. İleriki çalışmalarda bu ölçeklerden yalnızca birisinin tercih edilmesi anket süresini kısaltacaktır. 5.Son olarak, tezin ana amaçlarından birisi olmamasına karşın, alan çalışmalarının yürütüldüğü binalarda karşılaşılan yapısal hataların altı çizilmiştir. Türkiye'de inşaat uygulamalarında karşılaşılan genel hatalar ve iyileştirilmesi konusunda çalışmalar yürütülmeli, eğitsel kılavuzlar hazırlanarak yapı elemanı ve servis sistemlerinin doğru detaylandırılması ve inşaat kalitesinin artırılması hedeflenmelidir.