LEE- Sanat Tarihi-Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Reyhan, Bilge Su" ile LEE- Sanat Tarihi-Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeSeramik sanatçısı İsmail Hakkı Oygar: Gölgede kalmış bir öncünün portresi(İTÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Reyhan, Bilge Su ; Kuban Tokgöz, Zeynep ; 402211001 ; Sanat Tarihiİsmail Hakkı Oygar (1907–1975), Türkiye'de modern seramik sanatının çağdaş kimliğini kazanmasında belirleyici rol üstlenmiş; üretimleri, eğitim faaliyetleri ve kurumsal girişimleriyle erken Cumhuriyet döneminin sanat ortamında güçlü bir etki yaratmıştır. Sanatsal pratiği, teknik yetkinliği ve kültürel temsiliyet anlayışı, onu hem yaratıcı hem de kurucu bir figür olarak öne çıkarmıştır. Bu tez, Oygar'ın sanat tarihindeki konumunu yeniden değerlendirmeyi; şimdiye dek sınırlı biçimde ele alınmış yönlerini arşiv belgeleri, dönemsel yayınlar ve kurumsal kayıtlar aracılığıyla görünür kılmayı amaçlamaktadır. Araştırma, sanatçının yaşam öyküsünü ve üretimlerini yalnızca estetik ya da teknik açıdan değil, aynı zamanda dönemin ideolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel dönüşümleri bağlamında incelemektedir. Çalışma boyunca, İsmail Hakkı Oygar'ın biyografisini üç ana eksen etrafında yapılandırmaktadır: bireysel üretim ve estetik formasyon; eğitimci kimliği ile kurumsallaşma süreçlerindeki katkılar, ulusal ve uluslararası sanat ortamındaki temsiliyet. Bu çerçevede, sanatçının erken dönem eğitiminden Paris'teki deneyimlerine, Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki kurucu faaliyetlerinden fuar ve sergi projelerine, uluslararası alandaki temsil biçimlerinden galericilik pratiğine kadar uzanan kapsamlı bir inceleme sunulmaktadır. Tez, bireysel bir sanatçı biyografisini aşarak, erken Cumhuriyet dönemi sanat ortamının yapısal dinamiklerini anlamaya yönelik tarihsel bir okuma geliştirmektedir. Sanatçının yaşamı ve üretimleri, modernleşme sürecinde sanatın üstlenebileceği stratejik rollerin anlaşılması açısından kritik bir örnek olarak değerlendirilmiştir. İsmail Hakkı Oygar'ın sanatsal formasyonu, çocukluk yıllarındaki öğrenim ortamında şekillenmiştir. Ortaköy Darüleytamı'nda aldığı eğitim, dönemin toplumsal dönüşümlerinin sanat anlayışı üzerindeki etkilerini erken yaşta deneyimlemesine imkan tanımıştır. Sanayi-i Nefise Mektebi'ne kabul edilmesiyle birlikte, klasik sanat eğitimi çerçevesinde teknik ve estetik birikimini güçlendirmiştir. Burada kazandığı çizim, biçim bilgisi ve malzeme hakimiyeti, ilerleyen yıllarda seramik alanındaki öncül konumunu destekleyecek bir temel sağlamıştır. 1920'li yıllarda eğitimine Paris'te École des Arts Décoratifs'de devam etmesi, uluslararası ölçekte estetik normlarla tanışmasına ve farklı malzeme olanaklarını araştırmasına olanak vermiştir. Bu dönem, mekan algısı ve yüzey tasarımına yönelik ilgisinin belirginleştiği, seramiğin geleneksel zanaat sınırlarının ötesinde konumlandığı bir aşamayı temsil eder. Avrupa'daki sanat ortamı, modernist yaklaşımların teknik gerekliliklerle birleştiği bir perspektif geliştirmesine katkıda bulunmuştur. Paris yıllarında oluşan bu çok yönlü birikim, Türkiye'ye dönüşünün ardından hem sanatsal üretiminde hem de akademik faaliyetlerinde süreklilik gösteren bir düşünsel ve teknik altyapı yaratmıştır. 1920'lerin sonunda Türkiye'ye dönen İsmail Hakkı Oygar, Güzel Sanatlar Akademisi'nde Seramik Atölyesi'ni kurarak alanda kurumsal altyapının oluşmasına liderlik etmiştir. Bu girişim, Türkiye'de seramiğin akademik düzeyde öğretilmesini sağlayan ve usta-çırak geleneğinin ötesine geçen ilk model olmuştur. Disiplinin sanatsal boyutunu endüstriyel üretim anlayışıyla ilişkilendiren kapsamlı bir yaklaşım ortaya koymuştur. Atölye, teknik yetersizlikler, malzeme teminindeki güçlükler ve kısıtlı mali imkanlar altında kurulmuştur. İsmail Hakkı Oygar, bu koşullara rağmen araştırma odaklı ve disiplinler arası bir eğitim programı geliştirmiştir. Kurulan bu bölüm, ilerleyen yıllarda Seramik Anasanat Dalı'nın oluşumuna öncülük etmiştir. Oygar'ın bu dönemdeki çalışmaları, Cumhuriyet'in kalkınma ve modernleşme politikalarıyla örtüşen bir kültürel stratejiyi temsil etmiştir. Seramik, bu bağlamda görsel kültürün zenginleşmesine katkı sunmuş, ekonomik üretim süreçlerinde yer edinen stratejik bir alan haline gelmiştir. 1940'lı ve 1950'li yıllar, İsmail Hakkı Oygar'ın yalnızca akademik çalışmalarıyla değil, kamusal ölçekte üstlendiği projelerle de öne çıktığı bir dönem olmuştur. Bu yıllarda gerçekleştirdiği mekansal ve tasarımsal uygulamalar, sanat ile modernleşme ideallerinin kesiştiği önemli örnekler sunmuştur. Galata Yolcu Salonu'nun mekansal düzenlemeleri, Etibank'a yönelik tasarım çalışmaları ve İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında yürüttüğü projeler, sanat üretimini mimari ve endüstriyel bağlamda yeniden tanımlayan bir yaklaşımı gözler önüne sermiştir. Bu projeler, yüzey tasarımı, malzeme seçimi ve mekanla bütünleşen kompozisyon anlayışı üzerinden modernist bir estetik dil geliştirmiştir. Oygar, kamusal alanlarda sanatın görünürlüğünü artıran ve işlevselliğini güçlendiren çözümler üretmiştir. Böylece dekoratif sanatlar ile mimarlık arasında yeni bir etkileşim alanı oluşturulmuştur. İzmir Enternasyonal Fuarı, Oygar'ın temsiliyet açısından en görünür platformlarından biri olmuştur. Buradaki çalışmaları, kent ölçeğinde kültürel kimlik oluşturma sürecine katkıda bulunmuş; öte yandan sanatçı ve tasarımcılar için yeni iş birlikleri yaratmıştır. Bu tür etkinliklerde üstlendiği roller, onun sanat ortamındaki konumunu güçlendirmiş ve farklı disiplinler arasındaki sınırların aşılmasına olanak sağlamıştır. İsmail Hakkı Oygar'ın sanat ortamına katkılarından biri de 1945 yılında kurduğu Galeri İsmail Oygar'dır. Bu girişim, dönemin sınırlı sanat piyasasında bağımsız sanatçılar için önemli bir sergileme alanı yaratmıştır. Galeri, özellikle D Grubu gibi modernist eğilimleri benimseyen sanatçıların çalışmalarına yer vererek, Türkiye'de galericilik pratiğinin kurumsal bir yapı kazanmasındaki ilk örneklerden biridir. Galeri İsmail Oygar, yalnızca bir sergi mekanı olarak değil, sanatçılar, akademisyenler ve koleksiyonerler arasında etkileşim sağlayan bir kültürel buluşma noktası olarak da işlev görmüştür. Burada gerçekleştirilen etkinlikler, dönemin sanat anlayışına yön veren tartışmaların gelişmesine zemin hazırlamıştır. Böylece galeri, sadece sanat eserlerinin sunulduğu bir alan değil, aynı zamanda sanatın entelektüel boyutunun beslendiği bir platform olmuştur. 1960 sonrası dönem, İsmail Hakkı Oygar'ın uluslararası sanat ortamında görünürlüğünün belirgin biçimde arttığı yıllar olmuştur. 1962'de Prag Çağdaş Seramik Sergisi'ne katılmasıyla başlayan süreç, Avrupa'daki önemli seramik merkezleriyle kurduğu temaslar aracılığıyla genişlemiştir. Bern, Cenevre, Münih, Floransa, Faenza ve Roma gibi kentlerde açılan sergilere dahil olması, Türkiye'de üretilen çağdaş seramiğin uluslararası ölçekte tanıtılmasına katkı sağlamıştır. Bu çalışma, İsmail Hakkı Oygar'ı yalnızca bireysel üretimleri üzerinden değerlendirmek yerine, Türkiye'de modern ve çağdaş seramik sanatının eğitim, üretim ve temsil yapılarının şekillenmesindeki etkin bir aktör olarak ele almıştır. Arşiv belgeleri, dönemsel yayınlar, kurumsal kayıtlar ve sözlü anlatılar aracılığıyla sanatçının bugüne dek sınırlı biçimde ele alınmış yönleri ortaya çıkarılmıştır.