FBE- Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı - Doktora

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 29
  • Öge
    Mimar/Arkitekt Dergisi metinlerinde melankoli: 1931-1941
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Glosset, Neslihan ; Cephanecigil, Vesile Gül ; 10246268 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture
    Bu tez, Cumhuriyet dönemi Türkiye mimarlığının en önemli problemlerinden biri olan kimlik konusundan yola çıkar. Bir türlü tatmin edici bir temsiline ulaşılamayan ve aranmaktan bir türlü vazgeçilemeyen kimliğin nasıl kurgulanmaya başlandığını anlamak üzere tez, erken dönemde yayınlanmış Mimar/Arkitekt dergisinin metinlerine başvurmuştur. Bu kapsamda dergide 1931 -1941 arası yayınlanmış metinlerin yöneldiği konular ve söylem analiz edilmiştir. Dönem, kayıp teması üzerinden ve melankoli aracılığıyla kavramsallaştırılmaya çalışılmakta; buna göre bu erken dönemde kimliğin melankolik bir kayıp olarak kurgulandığı öne sürülmektedir. Mesleğin profesyonelleşmesi ve kurumlaşması için çalışan ve iş yapma haklarını savunan mimarlar, kendilerini dönemin en önemli işvereni olan devlete kabul ettirmek üzere harekete geçmiş görünürler. Ülkede iş yapma hakkının kendilerinde olduğu iddiasıyla ortaya çıkmış, bu iddiayı tarihsel bir meşruiyet zeminine oturtma çabasına girişmişlerdir. Dolayısıyla sadece mimarlıkta Türk kimliğini değil, Türk mimarının kimliğini de kurgulamaya koyulmuşlardır. Onlara göre bu kimlik, Batılılaşma dönemiyle birlikte yozlaşmış, bozulmuş ve kaybedilmiş bir kimliktir. Mimar/Arkitekt dergisinde ele alınan dönemde bu kaybın nasıl gerçekleştiği travmatik bir hikaye olarak tekrar tekrar anlatılırken bir yandan da bu kimliğin varolduğu dönem ve o dönemin mimarları da anıtsallaştırılır. Metinlerin analizi, dergide yazan mimarların bu kayıp kimlikle özdeşleştiklerini, dolayısıyla tarihi, güncel istek ve arzuları kadar eleştiri ve kızgınlıklarını da dile getirmenin bir aracı olarak kullandıklarını ortaya koymaktadır. Mimar/Arkitekt dergisinin bu ilk 10 yılında yayınlanan metinlerin melankoli paralelinde okunması, derginin bu dönemde başka dönemlerde pek benzerine rastlanmayacak kadar coşkulu ve duygularını dışa vuran, sık sık öfkeli söylemini de açıklamaktadır. Tez, metinlerde kimliğin melankolik bir kayıp olarak nasıl kurgulandığını ve bu kayıpla özdeşleşildiğini takip eder. Böylesi bir melankolik özdeşleşme mekanizmasının işlemesi sonucunda narsistik bir regresyonla egonun içine çekilince geçmiş bir yandan hiç bitmez, bir yandan da onu anlamanın ve anlatmanın dili de, yas gibi, imkânsızlaşır.
  • Öge
    Formation of an Ottoman town in the Balkans; the case study of Kavala
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Ivkovska, Velika ; Ağır, Aygül ; 10199792 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture
    Bu tez temel olarak Osmanlı kent ve konut gelişiminin öne çıkan örneklerinden biri olan Kuzey Yunanistan'ın Kavala kentini konu almaktadır. Bu çerçeve içerisinde doktora tezi Kavala'nın 1391 ve 1912 yılları arasında Osmanlı yönetimi altındaki gelişimini kapsamaktadır. Osmanlı fethinin başladığı 14. yüzyıl sonrası Kavala, I. Selim ve Kanuni Sultan Süleyman ile Veziri İbrahim Paşa'nın çalışmaları sayesinde canlı bir liman kenti haline gelmiştir. Kavala kentinin yerinde olduğu düşünülen Bizans yerleşimi Christoupolis'in fethi ve yerle bir edilmesinden sonra alanda kalıntıların niteliği konusunda fazla bilgi bulunmamaktadır. Bizans dönemi kale kalıntısı ve yeni arkeolojik buluntular dışında herhangi bir yapı bulunmamaktadır. Bu durum Kavala'nın bir Osmanlı yerleşimi olduğunu düşündürmektedir. Çalışmada bahsi geçen zaman dilimi içerisinde bir Osmanlı yerleşimi olarak Kavala'nın gelişimi gözlenmektedir. Daha küçük ölçekte ise tez Osmanlı mahalle organizasyonuna ve kentsel mekanın gelişimine odaklanmaktadır. Bu çalışma, kentin gelişimini, beş yüz yıllık Osmanlı yönetimi süresince kurulması, büyümesi ve gelişimininde etkili olan tüm tarihsel, mimari, ekonomik, sosyal ve politik koşulları göz önünde bulundurarak açıklamaya çalışmaktadır. Birinci bölümde çalışmanın amacı, kapsamı ve son dört yılda toplanan ve çalışmanın özünü oluşturan belge ve görsel malzemelere dayanan yöntem açıklanmaktadır. Çalışma, Balkanlarda Osmanlı kent gelişiminin özgünlüğünü Kavala kenti örneği üzerinden ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra öncelikle kentin ana çekirdeğinin (intra muros) konumunu belirlemeyi, ardından çekirdek dışında (extra muros) kalan alanların gelişimini ortaya koymayı hedeflemektedir. Çalışmada, kentin kurulmuş olduğu coğrafi sınırlar içerisinde, geçirmiş olduğu tarihsel gelişim sürecinin farklı evreleri ele alınmıştır. Çalışmada nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu amaçla tarihsel dokümanlardan, arşiv belgelerinden ve alan araştırmalarından karşılaştırmalı bir yöntem aracılığıyla yararlanılmıştır. Kentin geçmişine bakıldığında yok olmuş bir Bizans şehrinin üzerine baştan kurulmuş olan bir kentin Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altındaki beş yüz yılı izlenebilmektedir. Bizans ve Osmanlı dönemleri arasında devamsızlık, Osmanlı Kavala'sının gelişimini geçmiş yerleşimler ile bağlantısı olmayan yeni bir kent olarak ele inceleyebilmemize olanak tanır. Çalışmada son olarak özel bir çalışma alanı olan kent tarihi ile alakalı, Osmanlı yerleşimlerinin gelişimine ve özel olarak liman kenti Kavala'ya odaklanan daha önce yapılmış tüm çalışmaları kapsayan bir literatür değerlendirmesi yapılmıştır. Osmanlı Kavala'sı hakkında geniş bir literatür çalışması bulunmamaktadır. Amelia Stefanidptou, Barbara Bruni, Panagiotis Ziogas gibi yazarlar Kavala'nın kentsel gelişimi ve mimarisinin yalnızca belirli kısımları ile ilgilenmiştir. Prof. Dr. Heath Lowry'nin "In the Footsteps of the Ottomans", The Shaping of the Ottoman Balkans", "Remembering Ones Roots, Mehmet Ali Pasha of the Egypt's Links to the Macedonian Town of Kavala: Architectural Monuments, Inscriptions and Documents" isimli çalışmaları Kuzey Yunanistan'ın tarihine odaklanır. Bunun yanı sıra bu çalışmalar bölgedeki kamusal ve dini yapıları ele aldığı gibi gibi Osmanlı döneminden kalan anıtsal yapıları da belgeler ve çeşitli arşiv belgelerini ortaya çıkarır. Bahsi geçen çalışmalar hem bu tez için hem de çalışma alanındaki tarihsel gelişmeleri ortaya koyması açısından ölçülemez öneme sahiptir. Çalışmanın ikinci bölümünde alanın coğrafya, topografya ve morfolojisi göz önünde bulundurularak, plan ve yerleşiminin özgün nitelikleri ile birlikte, Osmanlı kenti bir bütün olarak tanıtılmaktadır. Bunun yanı sıra Osmanlı kenti ve merkezlerinin, çarşı, imaret ve mahalle kavramları dahil olmak üzere, özgün kentsel özellikleri ve bu alanlarda konut ve ticari aktiviteler arasındaki önemli ilişkiler tanımlanmaktadır. Daha ayrıntılı olarak mahalle içerisindeki yaşam ile kamusal ve özel alanların mekansal organizasyonu da analiz edilmektedir. Üçüncü bölüm, tezin konusuna daha yakından odaklanmakta, kentin Neopolis isimli Yunan kolonisinden Bizans dönemindeki Christoupolis'e uzanan tarihine dair kısa bir girişi içermektedir. Çalışma bölgesinde tarih öncesi zamanlardan bu yana çeşitli gruplar yerleşmiştir. Kavala kentinin tarihi Thasos adası ile yakından ilişkilidir. Thasos Adalılar, adanın kuzeyinde, Strymonas ve Nestos Nehirleri arasında kalan bölgeyi kolonileştirerek bu alanda pek çok farklı ticaret merkezleri kurmuşlardır. Tarihte Kavala kentinin ismine ilk kez M.Ö 7. yüzyılda, yeni şehir anlamına gelen Neapolisa adıyla rastlanmaktadır. Neopolis isminin Christoupolis'e ne zaman dönüştüğü ise tam olarak bilinmemektedir. Christoupolis ismine tarihte ilk olarak M.S. 8. yüzyılın sonu 9. yüzyılın başında rastlanmaktadır. Tezin ana kısmını oluşturan dördüncü bölüm Kavala kentini ve kentin Osmanlı fethinden sonraki gelişimini ele almaktadır. Bu bölüm Kavala kentinde Osmanlı fethi ile meydana gelen dönüşümü somut olarak çalışmayı ve analiz etmeyi hedeflemektedir. Alt bölümlerinde, kronolojik sıralamayı takip ederek, fetihten hemen sonraki erken dönemlerinden başlayıp (1391-1478), 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ve Veziri İbrahim Paşa dönemi, 17. ve 18. yüzyıllar arası Mehmet Ali Paşa dönemi ve tütün fabrikaların yayılması ile yaşanan endüstri kentinin gelişimi (19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başları) konularının üzerinde durarak kentin gelişimindeki tüm aşamaları ortaya koymaktadır. Alt bölümlerin her birinde su kemeri, askeri kaleler, çeşmeler, camiler ve mescitler, çarşılar ve imaretler gibi kamusal yapıları da içeren kentsel gelişmenin farklı bölümlerine odaklanılmakta ve mahallelerin içerisindeki sokak düzeni ve Osmanlı evinin karakteristik özellikleri tanımlanmaktadır. Ayrıca nüfus artışının etkisi ile Kavala'nın esas Osmanlı yerleşiminin dışındaki bölgelerdeki kentleşmesi ve son kısımlara doğru, yapılardaki malzeme ve teknikteki farklılaşmalar ile ayırt edilebilecek Batılılaşma süreci dikkate alınmaktadır. Beşinci bölümde, tüm çalışmanın sentezi olarak, sonuçlar ve Balkanların güneyindeki Osmanlı yerleşmelerinin bir örneği olarak ele alınan Kavala'nın özgünlüğü üzerine yapılan çalışmanın sonuçları sunulmaktadır. 14. ve 15. yüzyıllarda Kuzey Batı Anadolu ve Balkanları fetheden Osmanlı İmparatorluğu bu bölgelerde hâlihazırda yerleşmiş olan bir kültürle karşılaşmıştır. Bu bölgelerde mevcut kent formları kullanılmış ve kentler nadiren baştan inşa edilmişlerdir. Bu sebeple bu bölgelerden örnekler ele alınırken tam anlamıyla bir Osmanlı kentinden ziyade Osmanlılaşma'dan söz etmek daha doğru olacaktır. Ancak tam bu noktada Kavala kenti istisnai bir örnek oluşturmaktadır. Bahsi geçen genel yerleşim biçiminin aksine Kavala boş bir alana sıfırdan kurulmuş olup önceki yerleşimlerin kentin konut gelişimi üzerine etkisinden söz etmek mümkün değildir. Kent formunun gelişimini etkileyen çok çeşitli etmenler bulunmaktadır. Fiziki, sosyal ve güvenlik sebepli olarak gruplanabilecek bu etmenlerin her birinin kent gelişimine eşit derecede katkısı bulunmaktadır. Kavala örneğinde ise kentin kuruluşunda takip eden etmenlerin hayati önemi bulunmaktadır; kentin korunması ve kontrolü, suyun getirdiği yaşam ve zenginlik, kentin doğal çevreye uyumu, sokak dokusundan doğan kent sirkülasyonu, Osmanlı kent yaşamının sembolü olarak farklı etnik grupların ortak saygı çerçevesinde yaşamları, kentin ekonomik refahını arttıran ticaret, aileyi ve ailenin çevre ile ilişkisini sembolize eden konut. Bugün Kavala kentinde hala Osmanlı etkileri görülmektedir. Osmanlıların kentte bırakmış oldukları anıtsal yapıların yanı sıra kent dokusu ve konut programı da bu etkileri yansıtmaktadır. Çalışmanın yürütüldüğü dört yıl boyunca Osmanlı izlerini özellikle Kavala'nın tarihsel yarımadasındaki konutlar üzerinden okumak mümkün olmuştur. Konutların bakımsız durumları ve geçirmiş oldukları başarısız restorasyon uygulamalarına karşılık, Kavala kentinin sokaklarında bugün hala Osmanlı Dönemi dokusunun izlerine rastlanmaktadır. Kavala'daki beş yüz yıllık Osmanlı varlığı (1391-1912) Birinci Balkan Savaşı ve takip eden 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması ile son bulmuştur. Osmanlı Devleti Enez-Kıyıköy hizasının batısında kalan tüm bölgeleri kaybeder.1912 yılında Birinci Balkan Savaşı'nın sonunda kısa bir süre Bulgaristan yönetimine giren Kavala şehri, 26 Haziran 1913 yılında, İkinci Balkan Savaşı sonrasında Yunanistan birlikleri tarafından işgal edilmiştir ve o zamandan beri modern Yunanistan Devleti'nin bir parçasıdır. Tezin son kısmı referanslardan ve eklerden oluşmaktadır. Referanslar üç bölümden oluşur. Birinci bölümde Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nden elde edilen belgeler yer almaktadır. İkinci bölümde Osmanlı kent gelişimi, Kavala kent gelişimi ve tarihi, liman kentleri, Osmanlı konutları ve benzeri konulardaki basılı yayınlar, üçüncü bölümde ise internet kaynaklarına yer verilmiştir. Ekler kısmı üç bölümden oluşmaktadır. Birinci kısımda (Ek A) Kavala kenti ve etrafını konu alan tarihsel haritalar ve kartografilere yer verilmektedir. Haritalar Kavala'nın en eski haritası olan Piri Reis haritasından başlayarak kronolojik olarak sıralanmıştır. Üzerindeki bilgilerin daha iyi okunabilmesi için haritalardan bazı bölümler alınıp büyütülmüştür. İkinci bölümde (EK B) Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nde yer alan Osmanlı Kavalası'na ait belgelere yine kronolojik sırayla yer verilmiştir. Belgelerin en eskisi 1478 yılına tarihlenmekte olup, bu belgeler Kavala'nın Osmanlı idaresi altında bulunduğu beş yüz yıllık süreyi kapsayarak 1909 yılına kadar takip edilebilmektedir. Arşivde bulunan bütün belgeler Osmanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Çalışma içerinde belgelerin içeriğine ait verilmiş olan İngilizce bilgiler yazarın kendisine aittir. Eklerin son bölümünde (Ek C) Kavala Belediye'sinden alınan ve en eskisi 1923 yılına tarihlenen grafik haritalar yeniden düzenlenerek verilmiş, bunun yanı sıra Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nden elde edilen ve çeşitli mimari ve kentsel projeleri konu alan planlar sunulmuştur.
  • Öge
    Reading the modern through hotel interiors of the 1950s: Divan and Çınar Hotels in İstanbul
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Atmaca Çetin, Hande ; Uz, Funda ; 10307387 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture
    Bu tezin amacı, 1955'te İstanbul Hilton Otel'in açılmasının ardından inşa edilen otel iç mekanlarının sosyo-mekansal niteliklerini, modern iç mekanların inşasını anlamak için incelemektir. Bu bağlamda, 1950'li yılların modern otellerinden ilklerini oluşturan ve yerel sermaye ve yerel mimarlar ile üretilen Divan Otel (1956) ve Çınar Otel (1958) üzerinden modern iç mekanın kuruluşunu ve sosyal hayat üzerinde olan etkilerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. İstanbul Hilton Otel Türkiye'nin ilk modern oteli olarak sonraki turizm girişimleri için bir okul görevi görmüştür. Otel modern yapısına zıt olarak iç mekanda yerel/evrensel, modern/geleneksel ve iç/dış ikilemleri etrafında şekillenerek farklı politikalar sergilemektedir. Bu bağlamda, Hilton Oteli'ni şekillendiren ikiliklerin Divan ve Çınar Oteller'deki yansımalarını açığa koymak, Türk mimarların uluslararası arenada kendilerini nasıl temsil ettiklerini irdelemek çalışmanın amacıdır. 1950'li yılların tez çalışmasında seçilmesinin önemi bu dönemin modernleşme açısından büyük bir kırılmaya denk gelmesidir. Bu yıl aralığında modernleşme tüketim toplumuna evrilirken, ticari mekanlar çeşitlenmiş; sinemalar, oteller ve bankalar gibi yeni tipolojiler baştan bu amaçlar doğrultusunda tasarlanarak, modern anlamda ortaya çıkmıştır. Türkiye çok partili döneme geçerek devletçi politikalardan uzaklaşmış, modernleşme Amerika'yı örnek alarak gelişmiştir. Bu üç büyük otelin önemi, yaşamın her sosyal yönünü ve dolayısıyla mimariyi şekillendiren büyük bir siyasi ve kültürel değişime tanık olmalarıdır. İç mekanlar göz önünde bulundurulduğunda, modernizm 1950'lerde Amerikanlaşma yönünde ilerlerken, otel iç mekanları üzerindeki sosyo-mekansal bir analiz; politika, toplum, ekonomi ve mimarlık arasındaki karmaşık ilişkiyi ve bu alanlara yansıyan kültürel ve mekansal kimliğin değişimlerini izlemeye olanak sağlamaktadır. Ayrıca bu çalışma, Türkiye'de daha az belgelenen ve tarih yazımı sırasında göz ardı edilen iç mekanlar hakkında araştırma eksikliğini doldurmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın metodu; literatür taraması, gözlem, kişisel arşivlerden ve veritabanlarından elde edilen görsellerin analizinden oluşan nitel bir yöntemden oluşmaktadır. Ayrıca elde edilen bu veriler; mimarlar, iç mimarlar, zanaatkarlar, turizmciler ve dönem tanıkları ile yapılan sözlü görüşmelerle desteklenmiştir. Çalışma konusu olan oteller birçok farklı disiplinin biraraya gelerek ortaya çıkardıkları mekanlar olduklarından; mimarlık, iç mimarlık, turizm ve turizm mimarisi, sosyal ve kültürel hayat gibi çeşitli alanlarda geniş bir literatür taraması yapılmıştır. Döneme ait mimarlık ve turizm dergileri, popüler medya, dönemin gazete arşivleri, turizm ve otel rehberleri, broşürler bu konuda taranmıştır. Otellere ait arşivler ve kişisel arşivlere ulaşılarak daha önce basılmamış materyallerle çalışma zenginleştirilmiştir. Çalışmanın ilk bölümü yerel ve evrensel arasındaki gerilimi anlatan teorik bir çerçeve çizmekte, bu kısımla beraber Hilton Uluslararası Otellerin doğuşuna sebep veren dinamikler tartışılmaktadır. Burada aktarıldığı üzere sömürgecilik dönemi ile Batı'nın Doğu'ya olan ilgisi başlamış, bu ilgi sonrasında oryantalizme dönüşmüş, her iki anlayış da Batı'nın Doğu'yu az gelişmiş bir "diğer" olarak tanımlamasına yol açmıştır. 1950'li yıllara gelindiğinde ise "diğer" olan, kapitalist Amerika karşısındaki her coğrafyayı tasvir etmektedir. 1950'lerin kitlesel üretim ve tüketim yıllarında mimarlıkta baskın eğilimler değişmiş, Uluslararası Stil Amerika'da dönüşüme uğrayarak dünyada yaygın estetik dil halini almıştır. Teknolojideki gelişmeler ve ortaya çıkan yeni tipolojiler ile paralel olarak iç mekan da gelişmiştir. Tasarımın kapitalist propaganda için güçlü bir araç olduğunun keşfedilmesi ile MoMa ve Knoll gibi kurumlar, modern tasarımı yurtdışında çeşitli sergilerle ve ABD hükümetiyle el ele vererek yaymakta önemli bir rol üstlenmiştir. Bu yayılma sırasında yerel kültürlerle yakın temas ise bir sorun teşkil etmektedir. Hilton Uluslarası Oteller zinciri bu bağlamda ABD'de meydana gelen tüm değişiklikleri ekonomik, sosyolojik ve mimarlık açısından gösteren, dönemin bir sonuç ürünüdür. Hilton Oteller zinciri, ABD'nin turizmi yurtdışına yayma amaçlı politikalarının bir sonucudur. Binalar ve iç mekanları Uluslararası Stil'e göre tasarlanan bu mekanlar aynı zamanda politik birer araç olup Amerikan yaşam tarzını teşvik etmektedirler. Hilton Oteller denizaşırı ülkelere yayıldığında, dönem mimarlığının en büyük sorunsalı olan binaların homojen görünümünden ve yerel bağlamla olan iletişim kurma sorunundan kurtulmak için bir formül benimsemişlerdir. Hilton Oteller modern binanın iç mekanda yerel ve geleneksel sanatlar ile harmanlandığı, egzotik ve oryantal bir görünüm sergileyen bir model oluşturmuş, bu ikilik Hogben (2014) tarafından "çift modernite" (double modernity) olarak kavramsallaştırılmıştır. Çalışmanın diğer bölümünde 1950'li yıllarda Türkiye'deki sosyal, ekonomik ve mimari, daha sonrasında ise spefisik olarak turizmdeki değişimlere ve İstanbul Hilton Otel'in açılışına odaklanılmaktadır. Türkiye'ye bakıldığında 1950'li yıllar, tüm modernleşme sahneleri için bir kırılma dönemini oluşturmaktadır. Demokrat Parti'nin Amerika yanlısı liberal politikaları benimsemesi, artan özelleşmeler ve gelişen tüketim kültürü ile yüksek elit ve fakir arasında derin bir kutuplaşma yaşanmaktadır. Bu ikili durum sadece zengin ve fakir arasında değil, DP yönetimi altında her alanda hissedilmektedir. İstanbul Hilton Otel ile Türkiye ilk modern otelle tanışmış, Hilton sadece mimari anlamda değil, sosyal ve kültürel olarak da Amerikan tarzı bir yaşam ve sosyalleşmeyi beraberinde getirmiştir. İstanbul'un en gözde kamu alanlarından birine yerleşmesiyle tartışmalı bir ortam yaratan bu yapı, Amerikan Modernizmi'nin ve politikasının komünist tehdidinin karşısındaki bir ifadesi olmuştur. Dış kabuk ve iç mekanda oluşturulan farklı tasarımı dili de bu politikaların sonucudur. Hilton Otel'in iç mekanları, modern/teknolojik dış kabuğunun aksine, Osmanlı İmparatorluğu'nu canlandırıcı teatral mekanlara sahiptir. Yerel/evrensel, geleneksel/modern ve iç/dış gibi ayrımların ortaya çıkardığı bu oryantalist tutum, akademik çevreler tarafından oldukça eleştiri almıştır. Harem görünümlü mekânlar, geleneksel giyimli kadın servis personeli, Osmanlı mimarisinden devşirilmiş öğelerin yapay reproduksiyonları ülkeyi Batı gözüyle hayal edildiği gibi temsil ederek bir "diğer" yaratmak endişesi taşımaktadır. İstanbul Hilton Otel, modern turizm, mimarlık ve iç mimarlık adına adeta bir okul olmuş, arkasından gelen birçok otel ondan öğrenip etkilenmiştir. Bu çalışma, Hilton'dan sonra şekillenen otelleri konu almakta ve Türk mimarların 1950'lerde yerel sermaye ve emekle inşa edilen ilk modern otellerle kendilerini nasıl temsil ettiklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Hilton Otel sonrasında açılan 1950'lerin en büyük modern otelleri olan Divan ve Çınar Otellerde modern iç mekanın nasıl kurulduğu ve Hilton Otel'de varolan yerel/evrensel, ulusal/uluslararası ve iç mekan/ dış mekan gibi ikiliklerin ne şekilde karşılık bulduğunu araştırmaktadır. Bu odak noktası ile beraber otellerin analizi üç bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde otellerin kuruluş hikayeleri ile beraber yapımlarını şekillendiren aktörler, dönemin siyasetinin etkisi ve yerel sermaye ile otel yapmanın önemini tartışılmıştır. İkinci kısımda otel yapısı ile ilgili bilgiler genel olarak verilmiş, dönem için büyük önem taşıyan ve Hilton Otel ile büyük bir kırılma yaşanan, modern yapı/gelenseksel şehir dokusu ikileminde Divan ve Çınar Otellerin izledikleri politikalar tartışılmıştır. Üçüncü alt başlık ise, konunun özünü oluşturan iç mekanın kuruluşuna ait olup bu bölümde detaylı olarak iç mekanı şekillendiren dinamikler, aktörler, malzeme ve teknolojiler aktarılmış, Hilton Otel'deki "çift modernlik" kavramı üzerinden bu oteller analiz edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre, Divan ve Çınar Otellerin Hilton Otel ve Uluslararası Stil'in etkisini iki farklı yönde gösterdiğini söylemek mümkündür. Bina kent ilişkisine bakıldığında İstanbul Hilton Otel daha önce emsali bulunmayan ölçeği ile İstanbul'un kent dokusuna yabancı bir yapıdır. Yapı Amerikan tarzı büyük bir peyzaj alanı içerisine oturtulmuş olup çevresinden kopuktur. Divan Otel ise, Prost planına uyarak cadde boyunca hakim olan mimari dile uymuştur. Pastane ve kafesi ile kamusal alan ile ilişkili içerisindedir. Öte yandan, camlı giriş hacmi, gridal cephesi, çatı kullanımı gibi Hilton Oteli şekillendiren Uluslararası Stil ilkeleri binada mevcuttur. Bu iki kent otelinden farklı olarak, Çınar Otel, bir sayfiye oteli olarak inşa edilmiştir. Çınar Otel, Türkiye'de gelişen hava trafiğinin ve yeni açılan sahil yollarının bir sonucu olarak açılan ilk havaalanı otelidir. Yapısal benzerliklerinden dolayı sık sık Hilton Otel ile karşılaştırılan Çınar Otel, "Küçük Hilton" olarak bile anılmaktadır. Pilotiler üzerinde yükselen heykelsi blok, şeffaf lobi katı, gridal cephe düzeni, teras çatı kullanımı gibi yapısal benzerlikler ile beraber, otel iç mekanındaki mini alışveriş merkezi, tenis kortları, geniş peyzaj alanları gibi unsurlar ve barındırdığı tesisler ile Hilton Otel ile yakınlık gösterir. İç mekanlar incelendiğinde, Divan Otel, açık plan prensibine uygun bölüntüsüz mekan düzeni, süsten arınmış yüzeyleri, modern mobilya kullanımı ile Uluslararası Stil'i takip etmektedir. Malzeme ve teknoloji açısından Hilton Otel kadar ileri olmayan otel, öte yandan, Hilton Otel gibi, lobi ve resepsiyon, restoran, pastane, kafe, Amerikan bar gibi modern mekanlara ev sahipliği yapmıştır. Hilton Hotel'e benzer şekilde, modern iç mekanlarda sanat işlerini barındırmaktadır. Çınar Hotel iç mekanları, Uluslararası Stil'e uygun olarak tasarlanmış olup, açık planı ve transparan karakteri ile Hilton Otel etkilerini göstermektedir. Süsten arınmış yüzeyler, mermer kullanımı, tek renk desensiz halı ve tekstiller, asma kata çıkan heykelsi merdiven, Amerikan barlar ve geniş peyzaj alanları ile Hilton Otel ile büyük benzerlikler göstermektedir. Metal mobilyalar gibi dönemin pek çok lüksü, çeşitli ithal malzeme ve donatı ile dönemin materyal ve teknolojisi için çok ileri seviyede bir iç mekanın karakterini oluşturmaktadır. Aynı zamanda Divan Otel'de olduğu gibi yerel motiflerden oluşan duvar resimleri veya Kütahya seramikleri gibi geleneksel unsurlar modern iç mekanda bir arada kullanılmıştır. Bütün bu etkilerle beraber, Hilton Otel ile Divan ve Çınar Otel arasındaki en büyük fark, bu otellerin iç mekânlarında Osmanlı canlandırıcısı ya da oryantalist mekanların bulunmamasındadır. Bu noktada, her iki otel de modernleşme arzusu gösteren mekanlar barındırmaktadır. Her iki otelde de yerel sanatçıların eserleri ya da geleneksel motiflerden oluşan öğeler kullanılmış, ancak bu işler dönemin çağdaş anlayışına uyan, dönemin uluslararası eğiliminin bir parçası olarak sanat ve mimarlığın sentezini destekleyen işler olarak düşünülebilir. Hilton Otel'de bulunan haremvari Lalezar Odası, yapay kubbeler, Şadırvan restoran ya da Karagöz Bar gibi mekansal tanımlamalar, geleneksel kıyafetler içerisinde servis yapan kadın personel gibi hayali bir Osmanlı İmparatorluğu'nun temsili bu otellerde yer bulamamıştır. Buna karşın, dönemin modern anlayışını yansıtan plan şemaları, program ve içerikleri, mekansal unsurlar, mobilyalar ve sanat işlerinin oluşturduğu iç mekanlara sahiptirler. Sosyal açıdan bakıldığında Hilton Otel ile Türkiye'ye taşınan Amerikan barlar, çay saatleri, otellere taşınan yılbaşı eğlenceleri, müzik eşliğinde yemekler hatta büyük açılış gecesi gibi sosyal pratikler, Divan ve Çınar Otellerin de iç mekanlarında yer bulmuştur. Bunun yanısıra Divan Otel'in Hilton Otel'den öğrendiklerini Vehbi Koç'un "bir Türk de otel işletebilir" mantığı ve "bizden olan" vurgusuyla harmanlamaya çalışması, 1950'lerde bile kimlik konusunun tazeliğine ışık tutmaktadır. Yerellik vurgusunun olmadığı ve yapısal olarak Hilton Oteli ile daha fazla benzerlik gösteren Çınar Hotel, Uluslararası Stil ve Amerikan modernizminin yansımalarıyla ortaya çıkmıştır. Farklı yorumlara dayanarak oluşturulan bu iki örnekte ortak olan, modernleşme arzusu ve dünya düzenini takip etme çabasıdır. Modernizme yaklaşımları, yerel/küresel, geleneksel/modern, iç/dış, ortak/özel tanımlamalarının ötesine geçmektedir. Bu bağlamda, Divan ve Çınar Otellerin, Hilton Oteli'nden hem etkilenmiş hem de farklılaşmış olduğu söylenebilir. Hilton Otel'in dönemin mimarisi ve turizm işletmeciliği için bir okul görevi gördüğü bilinmektedir. Bu anlamda Divan ve Çınar Otelleri'nin, modern iç mekanı kurarken Uluslararası Stil'den, Hilton Otel ile taşınan iç mekan ve sosyal yaşam açısından etkilendikleri, iç mekanda oryantal ajandalardan sakınıp bu kültüre özgü bir modernite arayışında oldukları söylenebilir.
  • Öge
    Ankara'nın konutlaşma sürecindeki biçimsel gösterge değerlerinin ''kimlik'' kavramı ile ilişkilendirilmesine ait bir inceleme
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Aykut, Olcay ; İnceoğlu, Mine ; 75015 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture
    Kentsel mekanlardaki konut alanları, o kente ait kimlik oluşturmada önemli bir yere sahiptirler. Ankara kentinde, Cumhuriyetin kuruluşu ve ardından kentin başkent ilan edilmesiyle sosyal/ ekonomik / politik / kültürel / dönüşümler yaşanmıştır. Bu dönüşüm içinde yeni oluşan değerlerin kentin fiziksel mekanına dolayısıyla konutların biçimsel / kullanımsal ortamlarına yansıdığı izlenmektedir. Cumhuriyet döneminin mimarlık ortamının verileri diğer yandan Ankara Kent' inin planlama değerleri ile birliktelik gösteren konut alanlarında dönem karakteristikleri tipik özellikler gösterseler de dönem aralıklarında 1960'lı yıllara kadar geçişli bir değişim görülür. Bu geçişli değişimlere bakıldığında 1960'lara kadar bütünlüklü bir değişim izlenir. Bu bütünlüğün ilk bozulduğu dönem 1960, ikinci büyük kırılmanın ya da bozulmanın görüldüğü dönem 1980'ler sonr asıdır. Ancak 1980 sonrası değişim bir bütün olmaktan çok içinde barındırdığı çeşitlilik ile kenti kaotik ortama sokmuştur. Bu anlayış kentin o güne kadar oluşturduğu kent dokusunun kimliğini parçalar. Bu parçalanma ile birlikte kent fiziksel anlamda Cumhuriyetin oluşturduğu biçimsel bütünlükten uzaklaşır. Bu uzaklaşma kentte bunalımı başlatır. Her tasarımcı, bu bunalıma kendince çözüm aramaya başlar. Bu nedenle tezde, tüm kentlerimizi barındıran kimlik kırılması tehlikesine karşı, kültürel değerlerin yeni yerleşimler içinde nasıl etkilendirilebileceğine dair tartışma, bir öneri "kültürel mesaj" modeli içinde irdelenmeğe açılmaktadır. Bu model ile, kent sokağına ya da mahalle ölçeğindeki yerleşimlerin biçimsel olarak çevreye nasıl bir kimlik oluşturacağı grafik ifadelerden yola çıkılarak, bina kod' ları oluşturulacaktır. Bu kod'lar aracılığında çevre'nin biçimselliğine bilgi katkısında bulunulacaktır. Dolayısıyla "kimlik" sorununa her tasarımcının tasarım oluşturmada, bireysel katkılarının yanısıra bilimsel katkılar aracılığında girdiler elde ederek, fiziksel ortama kimlik katılabilinecektir.
  • Öge
    XIX. yüzyılda Pera/Beyoğlu'nun ekonomik, kültürel ve politik yapısının mimariye etkileri
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 1998) Durudoğan, Seza ; Batur, Afife ; 75075 ; Mimarlık Tarihi ; History of Architecture
    Pera (Beyoğlu), XX. yy.a kadar Lövanten ve Avrupalı nüfusunun getirdiği özellik nedeniyle batılı gezginlerin daima yakınlık duyduğu, seyahatnamelerinde yaşamından kesitler verdikleri bir bölge olmuştur. XX. yy.da ise cumhuriyetle birlikte gelen ve nüfus yapışım değiştiren sosyal ve ekonomik değişim, bazı yazarların geçmişi araştırarak bölgeye nostaljik bir yaklaşımla eğilmelerini getirmiştir. Bu tezin amacı, hakkında çok fazla sayıda yayın çıkmasına rağmen pek azının bilimsel araştırmaya dayandığı Pera'nın ekonomik, kültürel ve siyasi yapısının mimariye etkilerinin araştırılmasıdır. Bu amaçla seyahatnameler ve bölgede yayınlanan günlük gazeteler taranmak suretiyle buradaki her türlü haber, ilan ve reklam değerlendirmeye alınmış ve haritalara işlenerek değerlendirilmiştir. VI. Daire'ye ait Abdülaziz Albümleri ile önemli bir belgesel değer taşıyan Sigorta Haritaları üzerinde yapılan saptamalarla, Pera (İstiklal) Caddesi'nin Galatasaray ile Tünel arasında kalan bölümünde konut-ticaret ilişkisi ortaya çıkarılarak, tek ailelik konuttan apartmanlaşmaya geçiş çeyrek yüzyıllık bir farkla her iki harita üzerinde irdelenmiştir. Tez altı bölümden oluşmaktadır. 1. Bölümde çalışmanın amacı, kullanılan yöntem ve yararlanılan kaynaklar tanıtılmıştır. 2. Bölümde bölgenin topografyası, fiziki sınırları ile mahalle ve sokakları tanımlanmıştır. 3. Bölümde ise İstanbul tarihi içinde XIX. yy.a kadar Pera'nın, bir uzantısı olduğu Galata bölgesi ile bağıntılı olarak tarihsel gelişimi irdelenmiştir. 4. Bölüm, araştırmanın ağırlığını oluşturan ve sonuç için verilerin toplandığı bölümdür. Burada büyük çoğunlukla gazetelerden elde edilen bilgilerle Pera'daki sosyo-ekonomik, kültürel ve politik durumla birlikte ilk belediye kararları ve bunların 1870 yangını sonrasında kentsel dokuya yaptığı etkiler araştırılmış, ayrıca bölgedeki yapı tipleri, Batı'lı örnekleriyle karşılaştırılarak ortak yanlar ortaya çıkarılmıştır. 5. Bölümde, bir önceki bölümde elde edilen veriler değerlendirilerek haritalar üzerine işlenmek suretiyle bölgenin konut-ticaret ilişkisi ile konut yapısı ortaya çıkartılarak ilk çok katlı konutlardan örnekler verilmiştir. 6. Bölüm sonuç bölümüdür. Pera'nın tarihsel gelişimi içinde mimari olgusunun genel bir değerlendirmesini içermektedir. Çalışmada üç ek bulunmaktadır. Ek A'da üzerine saptamaların yapıldığı haritalar ile cephe siluetleri verilmiştir. Ek B'de Mecelle-i Umur-u Belediye'de çıkan ve VI.Daire'nin kuruluş kararını belirten bölümlerle, L'Indicateur Constantinopolitain Guide Commercial'den alınan ilgili fotokopiler ve yazılı kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan çizelgeler yer almaktadır. Ek C'de ise günlük gazetelerden alınan konuyla ilgili reklam ve ilanların fotokopileriyle, bölgeyi tanıtan gravür, kartpostal ve fotoğraflar verilmiştir.