Sosyal Bilimler Enstitüsü
Bu topluluk için Kalıcı Uri
1982 yılında kurulan enstitü, farklı alanlarda yürütülen programlar ile çağdaş bir eğitim modeli oluşturarak hem yurt içinde hem de yurt dışında sosyal bilimler, sanat, müzik gibi alanlarda söz sahibi olmayı amacını taşımaktadır. On üç anabilim dalı altında 6 doktora, 15 yüksek lisans programı yürütülmekte olup 5 program II. öğretim kapsamındadır. Lisansüstü programlarımızın bir bölümü fakültelerin ilgili bölümlerine bağlı, bir bölümü ise disiplinler arası program niteliği taşımaktadır.
Gözat
Çıkarma tarihi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeTanburi Ali Efendi Hayatı Ve Eserleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Ekmen, Güldeniz ; Tura, Yalçın ; 22847 ; Türk Müziği ; Turkish Music1836 'da Midilli'de doğan Taribûrî Ali Efendi, hafızlarla dolu bir sülâlenin çocuğudur. Genç yaşında Midilli'de sevdiği bir kızla evlenemeyince İstanbul'a gelmiş, burada musikî ve din eğitimi görmüştür. 1868 yılına doğru, Saray'a "Sarıklı Müezzin" görevi ile girmiştir. 1868 yılında, II.Abdülaziz'in 2. İmamlığına yükselerek Kudüs Mevleviyeti almıştır. 1869 yılında, 2. İmamlık görevi sona ermiş, 1872 yılında ise, Saray'dan tamamen uzaklaşmıştır. 1885' de II.Abdülhamit tarafından, II.Abdülaziz'in tahttan indirilmesi olayına karıştığı gerekçesiyle, İzmir'e sürgün gönderilmiştir. 1890 yılında bu şehirde ölmüştür. Büyük formdakiler dahil, bütün eserlerinde lirik, romantik ve tabiî üslûbu gözlenen önemli bir besteci, çok iyi bir tanbûrîdir. Tespit edilen 147 eserinden, 84 kadarının notası günümüze gelmiştir.
-
ÖgeBeyati Ayin-i Şerif'i Bölümleri Ve Ritm Açısından İncelemeler Ve Düşünceler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Barut, Zeynep ; İçli, Selahattin ; 22840 ; Türk Müziği ; Turkish Music17. yüzyılda Köçek Derviş Mustafa Dede tarafından bestelenen Beyati Ayin-i Şerifi dört bölümden ibaret tir. Her bölüme selam adı verilir. Mukabele gelene ğine göre her ayini şeriften önce olduğu gibi, Beyati ayininden önce de büyük bestekar Itrı*nin Rast maka mındaki Nat-ı Şerifi çalınır. Bu nat-ı Şerifi müta- kiben çalınan küçük bir ney taksiminden sonra Ayin ma kamında Peşrevce girilir. Bundan sonra gelen dört bö lüm için ayrı ayrı usuller kullanılır. Bu çalışmada şu noktalar üzerinde durulmuştur : Mevlana hayatı ve eserleri, Mevlevi Musikisi, Mevlevi Ayini, bugün icra edilmekte olan sema töreni, Beyati Ayin-i güftesi, Beyati Ayin* in metin olarak açıklanma sı ve şiirsel açıdan incelenmesi, Beyati Ayininde şiir usul ilişkisi, Beyati Ayin-i Bestekarı Köçek Derviş Mustafa Dede'nin hayatı.
-
ÖgeRemel Bestelerde Usul-güfte Uyuşumu(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Öney, A. Feridun ; Torun, Mutlu ; 22846 ; Türk Müziği ; Turkish MusicNotası günümüze kadar gelebilen en eski eser olan, Safîuddîn Abdülmü'min Urmevî'nin (12247-1294) Nevruz bes- te'sinin usûlü Remel ise de 12 zamanlıdır. 10, 12, 21, 24, 26 zamanlı "Remel"isimli usûller terk edilmiş veya 28 za manlı olarak geliştirilmiştir. Abdulbâki Nasır Dede Ef. nin (1765-1821), Tedkîk-ü Tahkîk isimli eserinde yalnızca 26 zamanlı Remel'i anlatışı 28 zamana geçişin 15. - 18. yüzyıllar arasında gerçekleştiğini göstermektedir. Bu tez' de notası incelenen ve 28 zamanlı RemeL usûlü ile bestelenmiş en eski beste Seyyid Nuh'a (?-1714) aittir. Itri de (1640-1712) Nevâ-Kâr ' inin bir bölümünde Remel usûlünü, 28/4 mertebesinde kullanmıştır. Hafız Post'un (16307-1694) güfte mecmuası ' ndaki bestelerde Re mel usûllerinin kaç zamanlı olduğu ise belli değildir. Remel-beste ' lerin, diğer usûllerdeki beste'lerle ortak ve farklı yönleri vardır : Güftelerin aruz vezninde oluşları, çoğunlukla bir gazel'in ilk ve diğer bir beyitinin (4 mısraın) bestele- nişi, kafiye dağılımının A-A-B-A şeklinde oluşu, 1., 2., 4. mısrâlarda ezgi ortaklığı, zemîn ve miyân terennümle rinin bâzan birbirinin aynı oluşu, mısra sonlarındaki me saj özelliğindeki sözlerin bâzan terennüm sonunda tekrar- lanışı.. Remel-bestelerde ve diğer usûllerdeki bestelerde görülür. Remel-beste ' lerde usûl dâima 28/2 mertebesinde dir, güftenin vezni Mef'ûlü ile başlar, şiir "müstezâd" ise ziyâde'si terennüm sonunda seslendirilir, girişte ge nellikle (Ah), (Yar) gibi terennüm, sükût (Es) bulunmaz, usûl geçkisi görülmez. Remel-bestelerde aruz (güfte)-Usûl prozodik iliş kisi yönünden basit, yalın Ana kalıp şöyledir : 28 Mef û lü Me fâ î lü Me fâ î lü Fe û 1ün 2 2 21 1231 1451 12 4 =28 2 2 2 2 - II
-
ÖgeSegah Makamında Tar İçin Taksim Çeşitlemeleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Özel Sevindik, Nevcihan ; Önaldı, Şenel ; 22841 ; Türk Müziği ; Turkish MusicBu araştırma konservatuarın yüksek bölümü tar öğrencileri için Mâye-i Segah taksimi üzerine çeşitlemeler olarak yapılmıştır. Eserde segah makamının, Mâye-i Segah şubesindeki bir taksimin nasıl yapılacağı, makamın neresinden başla yıp neresinde asma kalışlar yapılacağı, nereden hangi motiflerle karara gidileceği ve karar verdiren karakteristik motifler kullanılarak, taksimin bitirileceği açıkça beliriil- miştir. Bilhassa Azerbaycan'daki eski üstad tarzenlerin yaptıkları taksimler ile yeni usta tarzenlerin taksimleri örnek olarak alınmıştır. Aradaki motif ve ifade farklılıkla rı ile teknik açıdan değişik görünümlerin ortaya konulması son derece yararlı olmuş tur. Ayrıca Mâye-i Segah taksimi üzerine örnek olarak sadece bir tek taksim değil, halen icra edilen taksim örnekleri verilmiştir. Bundan maksat, perdeleri deği şen taksimlerin seyirlerinin de değiştiğini belirtmek içindir. Son olarak bütün taksimlerin analizi yapılmış ve model Mâye-i Segah taksi mi verilmiştir.
-
ÖgeTekke Musikisinde Zekai Dede'nin Yeri Ve Önemi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Adanır, Mehmet ; Ciner Çolakoğlu , Eser ; 22848 ; Türk Müziği ; Turkish MusicTekke musikisinde Zekai Dede'nin yeri ve önemi" konulu çalışmamızda, bugüne kadar üzerinde durulmayan, hususlar ele alınmış ve Zekai Dede'nin tekke musikisinde yer alan eserleri araştırılarak tesbit edilmiştir. XIX. Yüzyılın ikinci yarısında büyük önem kazanmış olan Zekai Dede Efendi, dini ve ladini eserler vücuda getir miştir. Musiki tarihinde Buhurizade Mustafa Itri ve Hammamizade İsmail Dede gibi, ekol sahibi olan bir besteka rımız da hiç şüphe yok ki Zekai Dede Efendi' dir. Bu çalışmamızda, Zekai Dede Efendi 'nin hayatı incelenmiş olup, onun tekke musikisine ait olan her forumdaki eseri bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Zekai Dede' nin, suzidil, maye, ısfahan, suzinak ve saka zemzeme mevlevi ayinleri musiki repertuarımızın çok kıymetli eser lerini oluşturmaktadır. Çalışmamızda bu eserler usul yönünden tasnif edilmiştir o Ay rica j ilahi, tevşih, cumhur ilahi, na' t ve durak gibi değişik türdeki çok sayıda eserleri araştırılmış ve tas nif edilmiştir. Tekke musikisi' nin tarihçesi ele alınarak, formlar geniş bir şekilde incelenmiş ve sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Eserlerin güfte şairleri kronolojik sıraya göre tanıtılarak bunlar hakkında bilgi verilmiştir. Tezimizde bahsi geçen eserlerinden, araştırılıp bulunanlar ekler bölümünde yer almaktadır. Tekke Musikisi' nin pek çok yönleri ele alınarak, üzerin de oldukça hassas çalışmalar yapmak gerekmektedir. Gele cekte, bilinmeyen yönlerinin açıklığa kavuşturularak mu sikimize kazandırılması en büyük arzumuzdur ve bu çalış ma, yararlı olacağı inancı içinde, bu amaca yönelik ola rak gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeYatırım Projelerinin Değerlendirilmesi, Planlaması, Organizasyonu Ve Turizm Yatırımlarına İlişkin Bir Örnek(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Kutvan, Ali Bülent ; Alpay, Güven ; 22845 ; İşletme ; ManagementSon derece dinamik olan ve kendine özgü özelliklerinin yanısıra ekonomik konjonktürden fazlasıyla etkilenen turizm projelerinin değerlendirilmesinde kimi sorunlarına karşın paranın zaman değerini dikkate alan yöntemler kullanılmalıdır. Ancak, dinamik ve karşılaştırılabilir olan yöntemlerin kullanılmasıyla turizm ya tırım projelerinin verimlilik düzeyi saptanabilir. Yatırım firmaları, genel olarak proje yönetimi il kelerine göre çalışmaktadırlar. Kuşkusuz, yatırım öncesi oluşan verimlilik düşüncesi, yatırım süreci için de değişen durum ve koşullara uygun olarak yatırım faaliyetlerinin ve fonksiyonlarının, yatırımın tarif edilmiş amaçları doğrultusunda planlanması ve örgütlenmesi ne bağlı olarak gerçekleşecektir. Bu genel bakış acısıyla, çalışmamızın birinci bölümünde yatırım projelerinin mikro ekonomik açıdan değerlendirilme kriterleri açıklanarak, kriterler bir turizm yatırım projesi üze* rinde uygulanmıştır. İkinci bölümde, yatırım projelerinin planlanmasında çağdaş ve dinamik bir araç olan network analizi yöntemi açıklanarak, örnek üzerinde uygulanmıştır. Sonuç olarak, proje organizasyonun fonksiyonel örgütlenme biçiminden ayrı düştüğü boyutlar açıklanarak, proje ekibi üzerinde genel işleyişi içeren bir çalışma yapılmıştır.
-
ÖgeSoyut Bağlamda Melih Görgün'ün Özgün Baskı Dizaynları(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Görgün, Melih Tayyar ; Südor, Teoman ; 71553 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryBu çalışmada; soyut bir yapı şeması gösteren insanın "iç biçiminin" görsel versiyonu, özgün baskı tekniklerine bağ lı olarak hazırlanan dizaynlar aracılığı ile sunulmaktadır. Serigrafi ve gravür gibi özgün baskı tekniklerinin çeşit li durumları ile biçimlendirilen ve bu rapor bağlamında, görsel kaygıların ön plana çıkarılmasıyla oluşturulan yapıtlarda (özgün baskılarda), tema olarak işlenen "insanın içi" Melih Görgün' ün sanatçı kariyerindeki kreativitenin yardımıyla estetik duyumlara ve fantastik ekspresyonlara identifik olarak, çağcıl bir yaklaşım ekseninde, soyut bir mekan betimlemesiyle verilmektedir.
-
ÖgeSoyut Somut Sentezinde Adsız Kompozisyonlar(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Özçelik, Ali ; Keskin, Ahmet ; 71552 ; Sanat Tarihi ; Art HistorySanat yapıtını oluşturmada kullanılan malzemenin etkisi vardır. Fakat asıl etkiyi, görsel olarak oluşturulan yapı tın kendi düzenlemesi verecektir. Bu yüzden boyayı fırça ile sürmek ya da hava ile püskürtmek sonucu değiştirmeyecek, sadece teknik bir olay olarak kalacaktır. Yapıtlarda renklilik hakimiyeti var. Soyut-somut sentezin de oluşturulan yapıtlardaki biçimler, gerçekt doğadan alınmıştır. Renklerinde yorum yapılmış, doku olarak değiştirilmeden kompüze edilmişlerdir.
-
ÖgeKemençe'nin tarihi gelişimi, kemençe üzerinde araştırma ve düşünceler(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Önüter, Fatoş ; İçli,Selahattin ; 22837 ; Çalgı-Ses ; Performance & VoiceKlasik Müziğimize diğer sazlarımızdan daha geç katılan Kemence, 18. yy* a kadar iki telli olarak kullanılmış, daha sonraları pest tarafa bir tel ilavesiyle sanat musikisinde yer almaya başlamıştır. Repertuar ve icradaki değişime ve gelişime para lel olarak kemençede de 19. yy' dan itibaren geliştirme çabaları başlamış, ilk somut sonuçlar Hüseyin Saadettin Arel'in çalışmaları ile elde edilmiştir. 1930* lu yıllardan bu yana kemençede tel boyları eşitlenerek kapa sitesi 4 tel ile 3t5 oktava çıkarılmıştır. Daha sonra İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuarının açılmasıyla tel boyları eşitlenmiş 4 telli kemence Sayın Cüneyd Orhon ve Cafer Açın' in çalışmaları ile resmi olarak eğitime alınmıştır.
-
Ögeİlk Ve Orta Eğitimde Türk Müziği Ağırlıklı Müfredat Programı Ne Olmalıdır?(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Ovalı, Atilla ; Torun, Mutlu ; 22839 ; Türk Müziği ; Turkish MusicMüzik insan hayatının her devresinde yer almış ve toplumların meydana gelmesinde çok yapıcı bir rol oynamıştır. Her milletin bir dili olduğu gibi bir de müziği vardır ve her millet kendi müziğini yapar. Türk milletinin müziği de asır lardan beri Türk müziği ( Türk Sanat Müziği - Türk Halk Müziği ) olmuştur Osmanlı İmparatorluğunun son devirlerinde giderek varlığını kaybeden ve Cumhuriyet döneminde de tamamen ortadan kalkan Türk Müziği eğitimi, o günden bu yana yerini Batı müzi ğine bırakmıştır. Ancak son yıllarda tekrar Türk müziğine dö nüş görüşü ağırlık kazanmıştır. Milli Eğitim'in ana hedefi memleketimize ve mille timize faydalı, milli kültürün idraki içinde, "eğitilmiş insan" yetiştirmek olduğuna göre, okullarımızda neyin öğretilip, neyin öğretilmemesi konusu üzerinde durmak gerekir. Bu bir müfredat meselesidir.
-
ÖgeBüro Otomasyonu(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1989) Karadayı, Ece ; Gözlü, Sıtkı ; 22844 ; İşletme ; ManagementBu çalışmada büro otomasyonu sistemi, sistemin nasıl yerleştirileceği incelenmiştir. İkinci bölümde, büronun başlıca fonksiyonları, büro otomasyonunun amaçları ve ölçülebilir ve ölçüleme- yen faydaları ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, pilot çalışmaların büro otomas yonu açısından önemi ve pilat çalışmalar sırasında iz lenen yollar incelenmiştir. Dördüncü bölümde, olabilirlilik incelemesine ne den ihtiyaç duyulduğu, incelemenin çeşitleri, olabilirlilik çalışmasına hazırlık ve yürütümü anlatılmıştır. Beşinci bölümde, büro otomasyonunun yerleştiril mesinde yönetimin rolü ve sorumlulukları, insan faktö rünün önemi, katılım yaklaşımı ve sonuçları incelenmiştir. Altıncı bölümde, eğitimin büro otomasyonu açısın dan önemine değinilmiş, eğitimin çeşitleri, eğitime tabi tutulacak personelin seçimi, eğitim programının nasıl planlanacağı ve sonuçları ile eğitim programının değer lendirilmesi ele alınmıştır. Yedinci bölümde, verililik incelenmiş, iş ölçü münün amaçları ve sistemin oluşturulması araştırılmış tır. Sekizinci bölümde, büro otomasyonunda kullanıla cak büro analizi ve tetkiki, ETHICS, Isac ve Topscott yöntemlerinin uygulama süreçleri ve aşamaları incelen miştir. Dokuzuncu bölümde, bürolarda kullanılan teknolojiler açıklanmıştır. Son bölüm, Beko Ticaret A.Ş. de gerçekleştirilen uygulama çalışması ve sonuçlarını içermektedir. Çalış ma departman yöneticileri ile yapılan mülakatlar şek linde sürdürülmüş ve büro otomasyonu sisteme geçilirken karşılaşılan aksaklıklar ve yöntemin nasıl yerleştirileceği konusunda sonuçlar oluşturulmaya çalışılmıştır. Uygulama çalışması eğitimin ve katılım yaklaşımının ö- nemi vurgulamıştır.
-
ÖgeXIX. yüzyılda batılı ressamların gözüyle Türkiye(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990) Makal, Çeyiz ; Sözen, Metin ; Sanat Tarihi ; Art History
-
ÖgeTürk Musikisinde Rebab Üzerine Bir Araştırma(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1990) Aksu, Sema ; Tura, Yalçın ; 22838 ; Türk Müziği ; Turkish MusicRebab, ortaasya içlerinden Mısır'a, İran'dan Suriye ve Anadolu'ya kadar birçok ülkelerde çalınan bir ortak sazdır. Tek nesi hindistan cevizinden yapılmıştır. Üzerine barsak deri ge rilmiştir. Sesin alındığı teller, at kuyruğu kılından veya ibri şimden yapılı olup, tellere sürten yay da at kuyruğu kılından- dır. Sap üzerinde perde yoktur. Perdesiz olması ve de tekneye gerilen derinin hava şartlarında kolayca etkilenmesi bu sazın akordunun korunmasındaki güçlüğü doğurmuştur. Zamanımızda az ça lınır bir saz olmasının başlıca sebebi de budur. Tarih içinde mızrabla da çalınan bu sazın çok çeşitleri vardır. Dini musikide ve halk musikisinde yaygın olarak kullanı lan rebab, geliştirilen modelleri ile de karşımıza çıkmaktadır. Musiki eğitimi veren kuruluşlarca yaptırılacak bir araştırma ile de esas halinin korunması veya yapılabilecek ana karakteri boz mayan değişikliklerle musikimize tekrar kazandır İması, Türk kül türüne bir katkı olacaktır.
-
ÖgeEzgilenmiş Manilerin Karşılaştırılması(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Durul, Kenan Mahmut ; Önaldı, Şenel ; 16831 ; Türk Müziği ; Turkish MusicBu tez içinde Türkiye Radyo Televizyon Kurumu repertuarında bulunan Türk Halk Musikisi Ezgileri vardır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu repertuarındaki 1-2192 numaralar arasındaki ezgilerin içinden, MAN İ tarzındaki ler seçilmiş ve bunlar üzerinde tematik tasnif, yayılma alanı, maniler arasındaki ortak özellikler ve mani ile müzik ilişkileri incelenmiştir
-
ÖgeSuphi Ziya Özbekkan'ın Hayatı Ve Bazı Eserlerinin Müzikal Açıdan İncelenmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Özerden, Oktay ; Atasoy, Cahit ; 16824 ; Türk Müziği ; Turkish MusicSuphi Ziya üzbekkan, Müziğimizin özellikle önemli formlarından biri olan jarkı formunda Hacı Arif Bey, Şevki. Bey, Rahmi Bey ile içinde bulunduğumuz yüzyıla ulaşan ve bu formun zincirinizi halkalarını Oluşturan bestekârlarımızın . Bunun yanında sadece garkı formunda değil, müziğimizin diğer büyük formlarında da (Beste,Ağır Semai, Yürük Semai) az sayıda olsa da nadide eserler vermiş olması dulayısjyle diğer şarkı formu bestekârlarımızdan ayrılmıştır. Eserlerinde güfte i Le besteyi çok iyi birleştiren ve oldukça akıcı bi r uslûbla yazan bestekarın eserleri günümüze kadar rağbetle çalınıp, söylenmiş ve dinlenmiş olup bundan sonra da bu niteliğini herhalde koruyacaktıt.
-
ÖgeBuhurizade Mustafa Itri Efendi Hayatı, Neva Kar'ın Makam Olarak İncelenmesi Ve Elimdeki Notası Mevcut Eserleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Gürpınar, Mehmet Haldun ; Atlığ, Nevzad ; 16829 ; Türk Müziği ; Turkish MusicBuhûrizâde Mustafa Itrî Efendi, İstanbul'da doğmuştur. Doğum tarihi kesin olmamakla beraber 1630-1640 arasında doğmuş olduğu bilin mektedir. Anne ve babası hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Buhûrizâde lâkabının babasının veya dedesinin buhur ticareti yaptığı için aldığı zannedilmektedir. Asıl adı Mustafa'dır. Itrî şiirlerin de kullanmış olduğu Mahlasıdır. Itrî çok iyi bir eğitim görmüştür. Müzik ve edebiyat alanında vermiş olduğu eserler bunun açık bir kanıtıdır. Hat ve edebiyattaki hocası Siyahi Ahmet Efendi, müzik alanındaki hocaları ise Nasrullâh Efendi, Koca Osman, Gala tali Osman Vehbi Çelebi ve muhtemelen Hafız Post ve Derviş Ömer'dir. Itrî, gençliğinden itibaren uzun süre Ye ni Kapı Mevlevîhânesine devam etmiştir. Burası devrinin en önemli müzik okuluydu. Itrî bir Dîvân teşkil edecek kadar iyi bir şairdi ama divanına bugüne kadar rastlanmamıştır. Aynı zamanda Talik yazı da öğrenen Itrî'nin kendi Talik yazısıyla güfte mecmualarında yazıları bulunmak tadır. Itrî devrinde Sultan IV. Mehmet ve Kırım Hanı Gazi Giray' m himaye ve takdirlerini görmüştür. Itrî, Sultan IV. Mehmet'in Sara yında Başhanende İcra Heyeti Şefi ve cariyelerin hocası idi. Itrî bu görevlerin hepsini birden yürütüyordu. Itrî daha sonraları, Padişah IV. Mehmet'ten Esirciler Kethûdâ- lığını istemiş ve Padişah IV. Mehmet tarafından bu isteği derhal ka bul edilmiştir. Itrî bu görevi ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür. Itrî 1712 yılının ilk aylarında vefaat etmiştir. Mezarı Yeni Kapı Mevlevihânesi dışında ama yeri kesin belli değildir. Makam analizine gelince: Bestekâr zeminde Neva makamını gös termiş, Meyan ve Terennüm 'de ise Şehnaz Hicaz ve Sabâ geçkileri yap mış
-
ÖgeSivas halayları ve ezgilerinin incelenmesi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Kaya, Uğur ; Değerli, Fikret ; 16825 ; Geleneksel Danslar ; Traditional DancesTürkiye'de oynanan halk oyunlarının, yöresel çeşitli isimleri vardır. Sözgelişi zeybek, bar, horon, halay... Sivas da bir halay bölgesidir, bugün yüzölçümü itibariyle Türkiye'nin ikinci büyük ili olan Sivas'ta ki oyun sayısı yüzden fazladır. Ancak günümüzde bun lardan 60 kadarı yaşamaktadır. Halaylar davul zurna eşliğinde, ciddi ve vakur bir eda ile, birlik ve beraberlik sembolize eder tarzda oynanır. Bazılarının türküleri vardır. Oyuncu sayısı 6-12 arasındadır. S
-
ÖgeMilli Saraylar'da Duvar Ve Tavanlarda Yer Alan Doğa Ve Mimari Konulu Manzara Resimleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Yum, Şule ; Ögel, Semra ; 16895 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryBu çalışma 19. yüzyıl son dönem Osmanlı yapıları olan Milli Sarayların duvar ve tavanlarında yer alan doğa ve mimari konulu tasvirleri incelemektedir. Çalışmada, tasvirlerin resim özellikleri, yaklaşık olarak yapıldıkları tarih ve yapan sanatçıların kökenleri ince lenmek istenmiştir. Bütün bu özellikleri saptarken, yapıların mimarlık tarihleri -bulunabildiğince- ve Milli Saraylar Daire Başkanlığı Arşivi'nde bulunan belgelerden yararlanılmıştır. Milli Saray, Köşk ve Kasırlarda yer alan tasvirler "Doğa ve Mimari konulu manzara resimleri" ve "Figürlü Kompozisyonlar" başlıklı olmak üzere iki ana grupta ele alınmıştır. Milli Saraylar yapı grubu içine giren yedi saray, köşk ve kasır farklı resim özelliği sergilerken, her yapı, kendi içinde bile, mekanlara göre, farklı resim özelliği gös termektedir. Mimari olarak eklektisist özellikler taşıyan bu yapıların duvar ve tavan tasvirlerinde eş özellikler taşıdığı saptanmıştır. 19. yüzyıl Batı etkisi son dönem Osmanlı yapılarında mimari ve süsleme motifleri açısından etkili olmakla beraber, geleneksel özelliklerde gözardı edilmemiştir. Duvar ve tavan resimlerinde bu eklektisist yaklaşımın en belirgin örneği konu seçimlerinde de izlen mektedir. Osmanlı başkenti ol-uri İstanbul'dan seçilen konuların yanısıra, özellikle İtalya'dan, Akdeniz dünyasından ve Kuzey Avrupa'dan seçilen resim konuları, bu seçmeci yak laşımın örneklerini oluşturmaktadır. -v- Tüm bu bilgiler doğrultusunda, Milli Saraylar yapı grubu nun duvar ve tavan süsleme programını oluşturan tasvirli kompozisyonlarda, özgün olanların pekçoğunun yabancı kö kenli sanatçı veya ustalar tarafından tasarlanmış ve uygulanmış olduğu söylenebilir. Ancak bu uygulamaların hangi yaptırımla yönlendirildiği, bugün varolan bilgiler ışığında bilinememektedir. Öte yandan yapıların Osmanlı dönemindeki mekan işlevi çözümlemeleri henüz tam olarak ortaya çıkarılamadığı için, sözkonusu tasvirleri, bulun dukları mekanların işlevine dayanarak çözümlemek oldukça güç görünmektedir. İleride yapılacak çalışmalarla, mekan ların özgün işlevleri ortaya çıkarıldıkça, bu tasvirler kuşkusuz daha sağlıklı ele alınabilecektir.
-
ÖgeSoyut-somut Sentezinde Çevre, Mekan Ve Form(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Kaptan, Sibel ; Bezeyiş, Şadan ; 16849 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryYapılan eserlerde soyut-somut sentezi doğrultusunda çevre, mekan ve formun kişisel yorumla ele alınarak bir yaratmaya gidilmiştir. Duy gu, düşünce ve heyecanların sanat yapıtına katkıları önemli ölçüde dir. Resimlerdeki Sürrealist-fantastik üslubtaki duygusal atmosfer bizi kendi içine çekmekte ve yapıtla bütünleşmemizi sağlamaktadır. Bu Bü tünleşme sadece yapıtlardaki duygusal atmosferden kaynaklanmamakta, Renklerin ve hareketin çekiciliği insanla eserlerdeki formların bü tünleşmesini sağlamaktadır.
-
ÖgeTürklerde Heykel Sanatının Tarihsel Gelişimi Ve Kültürel Değişimi Yansıtan İstanbul Örneği(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991) Erdem, Seçkin ; Batur, Afife ; 16827 ; Sanat Tarihi ; Art HistoryTürklerde Heykel sanatı, İslam dininin etkisi ile günümüz plastik sanatları içersinde en az yaygınlaşmış olanıdır. Heykel sanatının bu konumda oluşunu sadece İslam dininin getirdiği kurallara bağlamak yanlış olacağından bu soruna, heykel sanatının tarihsel gelişimi açısından bakılmıştır. Konunun incelenen açıdan açıklığa kavuşması bağlamında sosyo-kültürel ve sosyo-politik çeşitlilik anlamında İstanbul örneği üzerinde çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda giriş bölümünde, konunun önemi ve araştırmanın gereği üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, İslam dini öncesi Türk Sanatında Heykelin hangi anlamda yer aldığı incelenmiştir. Üçüncü bölümde, İslam dini etkisi ile Anadolu'da yer alan heykel sanatı içersinde tasvir yasağının etkileri, Selçuklu taş işçiliği ve Selçuklu sonrası gelişen heykel sanatı irdelenmiş ve Osmanlı batılılaşma süreci içersinde Sanayi-i Nefise ve ilk heykeltraşlar kuşağına değmemiştir. Dördüncü bölümde Cumhuriyet dönemi ile birlikte Güzel Sanatlara getirilen devlet desteği, bu dönem anıt-heykel ve Sanatçıları, Anıt kavramımn Türk toplumunda algılanışı incelenerek Cumhuriyet dönemi sanatçı kuşaklara yer verilmiştir. Beşinci bölümde ise büyük kentlerin amt-heykellerie süslenmesi sonucu prestij ve imaj yakalama çabasıyla görsel estetik obje değerini yitiren heykel sanatında İstanbul örnek kent olarak seçilmiştir. Sonuç bölümünde; heykel sanatının tarihsel gelişiminin incelenmesi sonucunda günümüz heykel sanatım etkileyen unsurlar ve bu unsurların yarattığı sonuçlar ortaya konulmuştur.