Hydrometeorological Aspects And Water Resouces Management In The Northern Part Of Libya

thumbnail.default.alt
Tarih
1997
Yazarlar
Eljadid, Ali Geath Mahmoud
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science and Technology
Özet
Su, insanlık tarihinin başlangıcından beri medeniyet ve kültürlerin yeşererek gelişmesi için çok elzem bir madde olarak önemim hiçbir zaman kaybetmemiş ve özellikle son yıllarda önceden görülmemiş bir şekilde dünya gündemine gelmiştir. Dünyanın kurak bölgelerinde su sorunu kendisini artan bir önemde ortaya koymaktadır. Su kaynaklarının optimum bir şekilde kullanılması ve ülke hizmetine sunulması için atmosferden yeryüzüne düşen yağışların bilimsel bir çerçeve içinde incelenerek yüzey ve yeraltı su kaynaklarının kullanılmasını sağlayacak su yapılarının plan, proje, inşaa ve işletilmelerine yarayacak ön bilgilerin verilmesi gereklidir. Libya konum olarak Afrika kıtasının kuzeyinde bulunmaktadır. Ülkenin kuzeyinde Akdeniz, doğusunda Mısır, güney batısında Sudan, güneyinde Nijer ve Çad batısında ise Tunus ve Cezayir bulunmaktadır. Libya yüzey alam Türkiye ve Mısır'ın iki katı kadar olup yaklaşık olarak 1 775 500 km2' lik bir alam kaplamaktadır. Tripoli ticaret merkezi, Sirt şehri ise ülkenin politik başşehridir. Libya 1951 yılında bağımsızlığım kazanmış ve bunu takip eden yıllarda sürekli olarak gelişme göstermiştir. Bu süre içinde Libya'nın nüfusu sürekli olarak artmıştır. Bunun sonunda da Libya'da kullanım suyu, endüstri, tarım gayeleri ile suya olan talep gittikçe artmıştır. Ancak şimdiye kadar Libya su meseleleri bilimsel olarak ayrıntılı bir biçimde incelenmemiş ve daha ziyade değişik özel şirketlerin yaptıkları araştırma raporlarında Libya su potansiyeli hakkında bazı yöreler için raporlar hazırlanmıştır. Bilindiği gibi Libya Afrika kıtasının kuzeyinde oldukça kurak bir kuşak içinde bulunmaktadır. Akdeniz ile olan sahil şeridi 1900 km uzunluğundadır. Ülkenin yüksekliği 200 ile 600 metre arasında değişmektedir. Kuzey batı yöresinde Nafusa dağlık yöresi ile kuzeyde Al- Jabal Al-Akdar dağ silsilesi yer almaktadır. Güney taraflarında ise yükseklikleri 803 metreye varan Sauda dağı ile 1200 metreye ulaşan Haruj dağlan mevcuttur. Kuzeyde bulunan Gafara bölgesi Libya'da en iyi iklim şartlarına sahip su kaynaklan oldukça fazla ve zemin yapısı ise ziraate elverişli kısımlardır. Bu çalışmada diğer bölümlere yarayacak şekilde herşeyden önce Libya iklimi üzerine yapılan çalışmalardan da yararlanılarak iklim hakkında genel ve yerel bilgiler sunulmuştur. Kuzey Afrika ülkelerinden Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ta bölgesel ve yerel iklim şartlan bu ülkelerin ekonomi, sosyal hayat ve ticaret çalışmalarına tesir eder. Libya' nın iklimi kuzeyde Akdeniz tipindeki kışlar oldukça yumuşak, yazlar ise aşın sıcak ve kuru, yüksek nemli ve kış aylarında oldukça yağışlıdır. İç taraflara gidildikçe ise oldukça soğuk kışlar, çok sıcak yazlar ve aşın kuraklıklar hüküm sürmeye başlar. Genel olarak deniz sahillerinden içerilere doğru gittikçe nüfus azalması ve hayat şartlarında zorluklar başlar. Libya'da birbirinden farklı sayılabilecek beş çeşit iklim bölgesi vardır. Bunlardan ilki XIX subtropikal Akdeniz bölgesi olup daha ziyade kıyı sahillerinde hakimiyetini gösterir ve güneyde Al-Jabal Al-Akhdar dağlan ile sınırlanmıştır. Orta-Akdeniz bölgesi olarak isimlendirilen ikinci bölge ise batıda dar bir kıyı şeridi şeklinde olup doğuya doğru tüm Gafara düzlüğünü ihtiva edecek şekilde genişleyerek artar. Bu bölgenin doğusunda Nafusa dağlan bulunur. Aynı iklim bölgesi Bingazi ile Derne şehirleri arasında da kendisini gösterir. Step bölgesi olarak isimlendirilen üçüncü bölge Nafusa ve Al-Jabal Al-Akhdar dağlarının güney yamaçlarından başlayarak Mısır'ın doğu sınırlanna kadar Ajdabiya mıntıkasını kapsayacak şekilde uzanır. Çöl bölgesi olan dördüncü kısımda ise Libya'nın güney ve güneybatı kısımlan bulunur. Son bölge ise Ghat ve Tibesti dağlık bölgesini içine alan kısımdır. Çalışma alam topogafya bakımından bibirinden farklı üç kısımda incelenmiştir. Bunlann hepsinin Akdenize sahili vardır ve ilki kuzey batıda Zwara ile doğuda Misrata arsındaki 370 km'lik bölgeyi kaplar. Bu bölgede ziraate elverişli ve 1 1 100 km2 sahayı kaplayan Gafara vadisi mevcuttur ve içerilere doğru Nafusa dağı eteklerine kadar uzar ve bu dağlann yükseklikleri 600 m ile 900 m arasında değişir. İkinci kısım ise Sirt halicini içine alan orta bölge olup Misrata ile batıda Bingazi arasında uzanır. Bu bölge ülkenin kuzey doğusu ile kuzey batısı arasım 630 km boyunca keser. Üçüncü bölge olarak ta kuzeydoğu sahil kısımlandır ki Bingazi'den Al-Jabal Al-Akhdar dağlarına kadar uzanarak güneye doğru çölleşir. Genel olarak Libya kurak bir ülkedir ve sınırlan içinde devamlı akan yüzey sulan bulunmaz. Sayısız denecek kadar çok olan vadilerden ise yalnızca kış aylarında ani taşkınlar sonucunda yüzey sulanna kısa sürede olsa rastlanılır. Ancak bu sular kısa zamanda çekilerek yeraltı suyuna katkıda bulunurlar. Bölgenin kuraklığı ve yeterli miktarlarda su kaynağının olmaması sebebi ile vadi tabanlanndaki alüviyonlara sızan serbest yüzeyli yeraltı sulan yerel su ihtiyaçlarını bir ölçüye kadar karşılar. Bazı yerlerde bu yüzey sulannı toplayarak vadi tabanlanndaki akiferleri beslemek ve aniden oluşan taşkınların can ve mal kayıplanna sebeb olmamalan için küçük barajlar inşaa edilmiştir. Ancak Libya'da son yıllarda görülen bir taraftan nüfus artışı diğer taraftanda hayat standartlarında görülen sürekli iyileşme sonucunda suya olan talep durmadan artmaktadır. Ülkenin gelecekte bu talebi karşılamak için yapacağı su kaynaklan planlamasında meteorolojik verilerinin işlenmesinin öncelikli olduğu göz önünde tutulursa ve şimdiye kadar da bu konuda elle tutulur çalışmanın ülke için yapılmadığı da düşünülürse, bu tezin konusu olan meteorolojik değişkenlerin su kaynaklan için işlenmiş hale dönüştürülmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Yağışlar vadilerdeki yüzeysel akışların kaynağı olarak bu tezde ayrıntılı ve Libya özelliklerine bağlı olarak kurak ve sulak devreler şeklinde incelenerek çalışma bölgesi için haritalan çıkartılmıştır. Genel olarak Libya hidroloji ve meteoroloji verilerinin incelenmesi ile su kaynaklarının hidromemeorolojik değerlendirilmesi yapılmıştır. Verilerde gerek zamansal gerekse alansal olarak görülen yetersizlikler ülkenin kuzeyi için giderilerek bu bölgelerde tam anlamı ile istenilen herhangi bir noktadaki yağış karakteristikleri bulunabilir hale getirilmiştir. Tezde basit su bütçesi yönteminin uygulanması ile Libya su kaynaklannı değerlendirme çalışmalan sunulmuştur. Tezin ikinci bölümünde alansal yağış miktarlannı gösteren haritalar çıkartılarak bunlann yerel iklim, topografya ve hidrolojik karakteristiklere göre yorumlan ve geleceğe yönelik planlamalan izah edilmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda çalışma alanının yağışlı kış aylarının dünyanın birçok bölgesinde görülmeyen tipte sıcaklığa sahip olduğu görülmüştür. Bu bölgede görülen kış yağışlanmn kuzeyde XX Akdeniz batıda ise Atlantik okyanusu üzerinde nemlenerek gelen siklonların sonucunda cephesel yağışlar olarak ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Bu hava kütleleri aynı zamanda yukarı troposferdeki sığ dalga hareketlerinin de katkısı ile daha da şiddetli yağışların ortaya çıkmasına neden olur. Siklonlar genel olarak step alanları üzerinde sıcak ve nemli hava kütleleri ile kararlı hale gelirler. Böylece siklonlar sonucunda oluşan cephesel yağışların ilki ve şiddetli olanı kış ikincisi ise çalışma alam üzerinde ilkbahar aylarında ortaya çıkar. İlkbahar aylarında orijin olarak tamamen farklı ve yöresel olarak 'hamsin' tipi denilen Sahara çölünün kuzeyinde şekillenerek Libya ve Mısır üzerinden doğuya doğru hareket eden siklonlara rastlanılır. Tez çalışmaları esnasında güvenilir şekle sokulan ve 29 adet meteoroloji istasyonundan elde edilen verilerden çıkarılan bilgilere göre kuzey Libya'da yağışlı süre aniden Haziran ayında kesilmektedir. Bunun nedeninin subtropikal yüksek basmç hücrelerinin ortaya çıkmasına bağlanmıştır. Dağlık alanlarda ise nemli hava kütlelerinin yükselmesi sonucunda yağışlar görülür. Ayrıca ilk bahar aylarında sıcaklık farkından dolayı (konvektif) yağışlar ortaya çıkar. Genel olarak kuzey Afrika'da yıllık yağışlar subtropikal atmosfer dolaşımları sonucunda oldukça değişkendir. Atlantik depresyonunun sonbahar mevsiminin başlarında Akdeniz içlerine doğru hareket etmesi ile kurak olan yaz aylarından sonra yılın ilk yağışları düşer. Böylece tezde incelenen yağışların en etkin oldukları ve belkide Libya için sulak süre denilebilecek yılın zaman dilimi Ekim ayında başlayarak Mayıs ayma kadar devam eder. Çalışma alanında yağışlar genel olarak topografyanın etkisi altodadır. Yıllık yağış dağılımım gösteren harita kuzey Libya yağış paterninin birbirinden farklı birkaç bölgeye ayrıldığını gösterir. Bu bölgelerin herbiri genel olarak Libya'nın Akdeniz sahillerine paralel olarak kendisini gösterir. Akdeniz sahillerinden güneye doğru inildikçe yağışsız olan Sahara bölgesine doğru ulaşılır ancak yerel topografyanın etkisi ile güney batıda Mısır sınırı yakınlarında oldukça yağışlı bölge vardır. Yıllık yağış miktarları sahillerde 300 mm'den güneyde 10 mm'ye kadar düşer. Genel olarak ülkede yıllık yağışın 100 mm'den fazla olduğu bölgeler tüm ülke alanının ancak %5'ini kapsar. En fazla yağışlar Aralık ayında ikinci olarak da Ocak ayında kayıt edilmiştir. Ekim-Mayış aylan arasında toplam yağışın %95'i düşer. Yağışlar Libya tarım ve ekonomisi için yeterli su kaynağı teşkil etmezler. Ancak az da olsa bu yağışların yeraltı akiferlerini doğal olarak beslemeleri ile kurak zamanlarda kuyular vasıtası ile su talebinin bir kısmı karşılanabilmektedir. Libya gibi kurak bölge ülkelerinde yeraltı akiferlerinin yağışlardan beslenmesi çok önemlidir. Tezin üçüncü kısmında çalışma alanının üzerine düşen alansal ortalama yağışın hesap edilmesi için literatürde kullanılan değişik hesap yöntemleri ayrı ayrı gözden geçirildikten sonra mevcut istasyonları birbirine bağlayan doğruların meydana getirdikleri üçgenler göz önünde tutularak hızlı bir şekilde alansal ortalama yağışı hesap etmeye yarayan bir yazılım programı geliştirilmiştir. Böylece bölge üzerine düşen yağış hacinılerinin bulunması mümkün olmuştur. Bu yöntemin esasmda sonlu farklar çözümlemesinde olduğu gibi sayısal çözümleme yöntemlerine benzer bir yaklaşım sözkonusudur. Üçgenleri teşkil eden doğrular saat ibresinin ters yönünde işaretlenirler. Bu üçgenlerin herbiri incelenen alanın birer alt alanları olarak düşünülür ve köşeleri de bir sistem dahilinde numaralanır. Gerekli olan matematiksel formülasyon üçüncü bölümde sunulmuştur. Böylece aylık ve yıllık yağış hacimleri hesaplanarak gerekli grafikler ve çizelgeler şeklinde sunulmuştur. Yapılan hesaplar en fazla yağışlı olan kış aymda yaklaşık olarak 274x10 m lük XXI hacim olduğunu göstermiştir. Sırası ile ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerindeki toplam yağış hacimleri 84x10 m, 2.6x10 m ve 72x10 m olarak bulunmuştur. Dördüncü bölümde Libya için yağış serilerindeki şimdiye kadar hiç çalışılmamış olan kurak ve sulak devrelerin eldeki verilerden tesbit edilmesi incelemeleri ayrıntılı olarak sergilenmiştir. Bu devreler hesap edilirken aylık ortalama yağış verileri kullanılmıştır. Libya' nın kuzeyindeki çalışma alanı için gerekli olan kuraklık ve sulaklık haritaları geliştirilmiştir. Kurak bölgeler için bu devrelerin önemleri vurgulanarak sulak zamanlarda yeraltı suyuna beslenme şeklinde yüzey sularının sızması, kurak zamanlarda ise yeraltı suyu bakımından zengin olan komşu bölgelerden su taşınmasının faydalı olacağı belirtilmiştir. Kurak ve sulak devrelerin istatistik incelenmelerinden sonra bunların bölgesel dağılım ve özellikleri hakkında yorumlar sunulmuştur. Önce aritmetik ortalama, bundan aşağı ve yukarı birer ve ikişer standart sapma olmak üzere tam beş değişik kesim seviyelerinde kurak ve sulak devrelerin tüm istatistiksel özellikleri ortaya çıkarılmıştır. Bu değişik kesim seviyelerinde hesaplanan ortalama değerlerin mevcut istasyonlardaki değerleri esas alınarak çalışma alam için geçerli haritalar hazırlanmıştır. Bu haritaların incelenmesi ile kuzey Libya'da olabilecek su kaynakları çalışmaları için yararlı yorumlar getirilmiştir. Bu haritalardan ziraata elverişli alanlar, yeraltısuyuna olabilecek beslenmelerin alanları ve su bakımından en zayıf alanlar ortaya çıkarılmıştır. Kurak ve sulak sürelerin aritmetik ortalama ve standard sapma değerlerinin aylık olarak değişimleri incelenmiş ve genel olarak aritmetik ortalamaya oldukça paralel giden standart sapma gidişleri gözlenmiştir. Böylece genel olarak büyük aritmetik ortalamalara büyük standard sapmalar karşı gelmektedir. Bunun anlamı ise kurak ve sulak sürelerin aylık belirsizliklerinin de oldukça büyük olmasıdır. Genel olarak aşağıdaki sonuçlan çıkarmak mümkündür: (a) Sulak aylamı kış mevsimindeki sayılan en fazla olup bunu ilkbahar ve sonbahar mevsimleri takip eder. Kurak ve sulak devrelerin sayılan güneye doğru gittikçe azalır. (b) Yaz aylarının hiçbirinde sulak devrelere rastlanmamıştır, bunun sebebi olarak bölgeden sinoptik sistemlerin geçişi gösterilebilir. (c) Aylık olarak değişen kurak ve sulak sürelerin sayılarının değişimi sonucunda yıllık yağışlı ve yağışsız ayların sayılan güneye doğru azalır. (d) Tüm çalışma alanında yağışlı ayların ortaya çıkması ihtimali yağışsız ayların ortaya çıkması ihtimalinden daha küçüktür. (e) Akdeniz boyunca olan sahil istasyonlarında uzun aylar boyunca kesiksiz yağışlı sürelerin kış aylarında ortaya çıkması ihtimali fazladır. Bunu İlkbahar ve sonbahar aylan takip eder. (f) Yaz mevsimi boyunca Sahara Miminin etkisi sonucunda yağışlı ayların sayısı çok azdır. Ancak, Akdeniz sahillerine yaklaştıkça bu çöl ikliminin etkisi gittikçe azalır. (g) Göz önünde tutulan istasyonların çoğu için kısa süreli kurak veya sulak sürelerin bağıl ortaya çıkışı uzun süreli devrelerden daha fazladır. (h) Genel olarak kurak süreler her istasyonda sulak sürelerden her kesim seviyesinde daha fazladır, (i) Uzun süreli sulak devreler sahil kesimlerinde iç kesimlere nazaran daha fazladır, (j) Sulak devrelerin süreleri ve dağılımları sonucunda sahil şeridinde kış aylarında kısa süreli taşkınlara rastlanır. İşte yeraltısuyu beslenmesinin en fazla olduğu zaman bu yerlerdedir. XX11 (k) Sulak ve kurak devrelerin miktarları arasında fazlaca farklar, vardır, bunun anlamı ise iklimsel olarak mevcut olan su çalışma alanındaki su talebinin tümünü karşılamaya yetmeyeceğidir. (1) Kurak ve sulak devrelerin ortaya çıkışları nemlilik ve taran faaliyetleri ile birleştirildiğinde yetiştirilecek bitki hakkında gerekli temel bilgilere sahip olunur. Çalışma alam için kurak ve sulak devrelerin aritmetik ortalamaları, standard sapmaları ve en büyük ortaya çıkma sayılarının haritaları yapılmıştır. Bu haritalardan aşağıdaki önemli sonuçları çıkarmak mümkündür: (a) Kuzeybatı Bölgesi: Zwara, Srman, Al-Zawiya, Al-Azizeya ve Tripoli gibi bölgelerde bulunan istasyonlara! standart sapmaları aşağı yukarı aynı değerlere sahiptir. Standart sapmaların oldukça değişkenlik göstermesi kurak ve sulak ayların tahmin edilmelerinde fazlaca belirsizlik olduğunu gösterir. En büyük sulak devre uzunlukları kuzeye doğru artmaktadır. Derj, Sinawan, Jado ve Aborgren istasyonlarında en uzun kurak süreler görülmüştür. Dağlık bölgelerde ise kurak ve sulak devrelerin sürelerinde ani değişimler bulunmaktadır. (b) Kuzeydoğu Bölgesi: Bu bölgede sulak devrelerin süreleri birbirine oldukça yakındır. Bunun anlamı ise bu alandaki yağışların bölgesel dağılımında bir üniformluluğun bulunmasıdır. Ancak kurak devrelerin süreleri sulak devrelerden daha fazladır. Sulak devrelerin en fazla ve uzun süreli olarak görüldüğü yer Al-Jabal Al-Akhdar dağlık bölgesindedir. Bunun sebebi ise bu yerlerin doğrudan doğruya Akdeniz ikliminin tesiri altmda bulunmasıdır. Kurak devrelerin en uzun olduğu yer ise Slouq denen yerdir. Güneye doğru Akdeniz iklimi yerine Sahara iklimi tedricen yer aldığından kurak devrelerin süreleri de artar. Kurak ve sulak devrelerin en kısa süreleri bu bölgede birbirine oldukça eşittir. Birçok yerde en küçük devre süresi bir ay kadardır. Ancak topografik etkiler sonucunda Al-Marj mevkiinde durum böyle değildir. Bu bölgedeki kurak ve sulak devrelerin uzunlukları sırası ile ortalama olarak 2.72 ve 2.20 ay kadardır. Tezin beşinci kısmında yağışların dağılımları ile tahminlerinin yapılması için basit yaklaşımlar sunulmuştur. Önce 29 meteoroloji istasyonundaki aylık yağış verilerinin bağıl frekans dağılımları bulunmuş daha sonra bunlara en iyi uyan teorik dağılımın bütün istasyonlar için Gamma dağılımı olduğu Ki-kare testleri ile tesbit edilmiştir. Gama dağılımının her istasyon için ölçek ve şekil parametreleri ayrı ayrı hesap edilerek bunların bölgesel haritaları hazırlanmıştır. Böylece yağış kayıtlarının bulunmadığı yerlerin ölçek ve şekil parametrelerinin değerlerinin belirlenmesi sonucunda oradaki dağılımında Gamma dağılmama uygunluğu varsayımı ile ölçüm yapılmayan yerlerdeki yağış karakteristiklerini belirlemek ve ortalama yağış miktarlarım tahmin etmek mürnküri olmaktadır. Tezde ayrıntılı olarak sunulan bu dağılımlardan şu sonuçlan çıkarmak mümkündür: (a) Tüm frekans dağılımları en sık değer yani en büyük frekans değeri olarak düşük yağış miktarlarında ortaya çıkar. Genel olarak düşük miktarlı yağışlar az sıklıkta, büyük miktarlı yağışlar ise çok sıklıkta ortaya çıkar. (b) Çok nadir sıklıktaki yağışlar çok büyük şiddetlere sahiptirler. (c) Yağış frekans dağılımlarından bazılarında sürekli olarak sıfır yağış miktarları fazlaca ortaya çıkar. Her türlü yağış miktarının frekans değerlerinin sıfır olmaması durumunda o istasyonun oldukça yağışlı bir bölgede bulunduğu anlaşılır. xxnı Gamma yağış dağılımı varsayımı ile her istasyonda gelecekte ortaya çıkabilecek 10 mm, 25 mm, 50 mm ve 100 mm'lik yağışların mtimallerinin ne olacağı önceden kestirilebilmektedir. Yağış miktarları ile bunların ortaya çıkış ihtimalleri arasında ters bir ilişki vardır. Tezin altıncı bölümünde ise çalışma alanında ortaya çıkabilecek buharlaşma ve terleme miktarlarının tahminleri yapılmıştır. Önce bunların ortaya çıkış mekanizmalarının neler olduğu ve ne gibi meteorolojik parametrelere bağlı oldukları etraflıca açıklanmıştır. Elde mevcut olan istasyonlarda tesbit edilmiş aylık buharlaşma miktarlarından çalışma alam için aylık ve yıllık bölgesel haritalar çıkarılmıştır. Bunların incelenmesi sonucunda önemli olan şu noktalar gözlenmiştir: (a) Buharlaşma yine sahil kesimlerden iç taraflara doğru gidildikçe artmaktadır, bu ise artan sıcaklık azalan nemlilik ve esen rüzgarların taşıdıkları toz miktarmın güneye doğru artması ile olmaktadır. (b) En fazla buharlaşma ve terleme miktarları çalışma alanının güney batı kısmında gözlenmiştir. (c) En fazla aylık buharlaşmalar 370 mm ile Haziran' da en az ise 30 mm ile Ocak ayında olmaktadır. (d) Bölgesel buharlaşma haritalarında Sirt körfezi kaynaklı nemliliğin hemen her ayda tesirinin olduğu görülür. (e) Mevsimsel buharlaşma yüzdeleri arasında en fazla %40 ile sonbahar mevsimi %8 ile de en az olan kış mevsimi gelmektedir. Sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde ise sırası ile %22 ve %30 buharlaşmalar olur. Yıllık buharlaşma-terleme miktarı 2400 mm civarında olup buna mukabil yıllık ortalama yağış ise 350 mm ile kuzeybatı köşesinde 500 mm ile de kuzey doğu kısmında meydana gelir. Buharlaşmanın fazla olması sebebi ile yağışların büyük bir kısmı kayıp olarak yeraltısuyu beslenmesinin azalmasına sebep olur. Artan talebi karşılamak için daha fazla yeraltı suyunun pompalanması nedeniyle yeraltı suyu seviyelerinde aşın düşmeler meydana geleceği gibi deniz suyunun nüfuz etmesi ile mevcut yeraltısuyu kaynaklarının tuzlanması artar. Libya'nın buharlaşma miktarlarının oldukça az olduğu kuzey kısımlarında zaman zaman ortaya çıkan yüzeysel su akışlarım toplamak gayesi ile küçük barajlar yapılır. Böylece yeraltı suyu kaynaklarının beslenmelerinin artırılmasına ilave olarak ortaya çıkabilecek tehlikeli ani taşkınlarda bir dereceye kadar önlenmiş olur. Tezde ayrıca aylık buharlaşma kayıpları milyon m3 olarak hacim cinsinden hesaplanmıştır. En fazla buharlaşma-terleme kaybı ortalama olarak 0.68x1 03 m3 ile Temmuz aymda ortaya çıkar. Tezin yedinci bölümünde çalışma alanındaki sızma kayıpları ile yüzeysel su akışı miktarları verilmiştir. Önce genel olarak yüzeysel akışa tesir eden meteorolojik faktörler kısaca gözden geçirilmiş ve bunu takiben ise değişik kişiler tarafından yapılmış yüzeysel su akışı hacimleri yorumlanarak tez çalışması ile uyumlu hale dönüştürülmüştür. Libya Su İdaresi tarafından yapılan çalışmalara göre yaz aylarında hiç yüzeysel akış olmamasına karşılık sırası ile kış, ilkbahar ye sonbahar mevsimlerinde 169, 77 ve 11 milyon m3 yağışların ortaya çıktığı bulunmuştur. Bu tezdeki hesaplamalar sonunda ise kış, ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerindeki yüzeysel akış miktarlarının sırası ile yaklaşık olarak 110, 34, 1 ve 29 milyon m3 olduğu bulunmuştur. Daha önce yapılmış olan çalışmalardan yararlanarak Libya için akış katsayılarının neler olduğu bulunmuştur. Bu bölümde ayrıca çalışma alanında ortalama olarak her ay için ayrı ayrı yüzeysel akış miktarları hesaplanmıştır. Yüzeysel akış ile ilgili genel olarak aşağıdaki noktalar gözlenmiştir: XXIV (a) Yüzey şekilleri ve oldukça kurak iklim dolayısı ile yüzeysel suların büyük bir kısmı denize ulaşmadan vadilerde sızma ile yeraltı suyuna katılarak ve buharlaşarak yok olmaktadır. (b) Bazı bölgelerde yüzeysel akışlar diğerlerine göre daha fazlacadır. (c) En büyük yüzeysel akışlar Aralık aylarında en az olanı ise Temmuz ayında görülmektedir. Sekizinci bölümde tezin önceki bölümlerindeki bilgilerden de yararlanarak çalışma bölgesi için su kaynaklarının idaresi hakkında bilgiler sunulmuştur. Kurak bölgelerdeki su idaresi ile ilgili genel bilgilerden sonra su bütçesi denkleminin kullanılması için gerekli girdi (yağış) ve çıktı (buharlaşma-terleme, yüzeysel akış ve sızma) değişkelerinin sayısal değerleri verilmiştir. Bu bölümde ayrıca artan nüfus da göz önünde tutularak suya olan talep miktarları bulunmuştur. Böylece hali hazırda Libya su ihtiyacının %53'ünün yerleşme bölgeleri, %47' sinin ise kırsal kes imlerde olduğu hesaplanmıştır. Daha sonra da Libya'nın 2000 yılındaki su talebinin neler olacağı hesaplanmıştır. Tezin en son kısmında ise yapılan ayrıntılı çalışmadan elde edilen sonuçlar ve geleceğe yönelik teklifler sunulmuştur.
Libya faces severe water problems especially at its northern regions and needs new water policies to achieve sustainable development in its harsh environment. Problems include balancing supply and demand while facing aridity and water scarcity, nonrenewable supplies, poor quality of groundwater, salt water intrusion, low rainfall amounts, high pumping water from the aquifers with less recharge by rainfall, high loss due to evapotranspiration and runoff to the sea. Although a great deal is known about its water resources and problems, this thesis has objective to investigate the important meteorological parameters which play a major part in any local hydrological system and even in the global water cycle. This research concentrates on the wet and dry spells with their geographical distributions which indicate subareas suitable for agricultural activities in addition to identify water poor areas. On the other hand, this research aims to produce revised water management system by taking into consideration both hydrometeorological and hydrological parameters. The system takes into account the total available water amounts and lost water, including rainfall, evapotranspiration, surface runoff, groundwater, desalinated and recycled water in addition to the Man-Made River. These resources and losses are considered as parameters for the regional water balance model as well as water management system. Results show very good agreements with the actual face of the water system and meaningful conclusion and recommendations have been maintained. Libya, in general, is an arid region, less amount of precipitation falls over the country. Rainfall data analyzed during this thesis show that precipitation deficit occurs in many years with the rainy seasons. Winter is the most rainy season by about 274.4 Mm3 in volume followed by spring season by about 84.2 Mm3 decreases to about 71.9 Mm3 during autumn season, however, no significant rainfall during summer. Rainfall in the whole regions is confined to the period of October- April. The maximum rainfall occurs in December followed by January and rainfall amounts decrease southward. Short rainfall duration occur relatively frequently than long duration. Dry spells are longer than wet spells. Short flood in the winter months may have chance to occur along the coastal line regions, hence, the maximum peak of groundwater recharge for a short time may occur at these regions. In summer and autumn seasons the drought is inevitable on all regions, especially at the inland regions. Domestic and agriculture demands on water expected to increase in the year 2000. Domestic demand will reach to about 452.6 Mm3/year. On the other hand, about 87% of total water demand related to agricultural purposes. Thesis results show that Man-Made River project brings the study area and the country to the safe side by increasing the availability of water to reach about 5437.7 MmVyear.
Açıklama
Tez (Doktora) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997
Thesis (Ph.D.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 1997
Anahtar kelimeler
hidrometeoroloji, Libya, su kaynakları, hydrometeorology, Libya, water resources
Alıntı