Müzikoloji ve Müzik Teorisi Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Konu "Almanya" ile Müzikoloji ve Müzik Teorisi Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeCommunity Within An Individual In A Transcultural Work: Ali Baba Und 40 Räuber(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014) Yavuz, Elif Damla ; Karahasanoğlu, Songül ; 359970 ; Müzikoloji ve Müzik Teorisi ; Musicology and Theory of MusicAlmanya'daki Türkiye kökenliler, yaklaşık 40 yıldır göç ve göçmen olgusuna odaklanan akademik çalışmaların parçasıdır. Göç sonucunda oluşturdukları ağlar ve topluluklar, farklı disiplinlerin bakış açıları ve analiz araçlarıyla irdelenmiştir. Bu konuya odaklanacak her çalışmanın önünde hatırı sayılır bir literatür ve değerlendirme bütününün bulunması bir avantaj olduğu kadar genellemelere kapılmak açısından da büyük bir dezavantajdır. Bu dezavantajı aşmak, konuyla ilgili çalışma bütününden öznel verileri ayıklamak ve değişen koşullara göre güncellenmiş değerlendirmeler sunmak için yakın geçmişte bazı öneriler getirilmiştir. Ayşe Çağlar'ın tüketim çalışmalarının potansiyellerinden yararlanma önerisi bunlardan biridir. Yine de müziği ve müzik üretimini merkezine koyan müzikolojinin ve etnomüzikolojinin bütün göç sürecini nasıl okuduğu, kendine özgü bir yaklaşım önerisi veya alternatif okumalar sunup sunamayacağı tartışılan konulardan değildir. Bu tezin çerçevesini çizen ise bu tartışmanın kendisidir. Başlangıç olarak konuyla ilgili temel kavramlar, yaklaşımlar ve bunların müziği konu edinen çalışmalardaki yorumlanma biçimleri ile üretimin kendisi ve kaynakları arasındaki ilişki sorgulanmıştır. Böylece söz konusu kavramların işaret ettikleri, açıkladıkları ve tarif ettikleri ile müzik üretiminin kendi içeriği arasındaki denklik meselesinin tartışmaya açılması amaçlanmıştır. Çalışmanın alternatif bir niteliğe kavuşabilmesi için bu kavramların kapsama ve ifade alanı dışında kalan unsurlar merkeze alınmıştır. Bunların başında birey ve topluluğu birbiriyle etkileşim içinde ve birbirini belirleyen yapılar olarak ele almak gelir. Büyük bir grup formasyonu içinde bireye odaklanmak, grup ve birey arasında dolaysız bir ilişki olduğu anlamına gelebilirse de, büyük grup formasyonunun bireye göre çeşitlilik gösterebileceğini de ifade eder. Başka bir deyişle, büyük grubu bir arada tutan asgari kriterler, bireyin öznitelikleriyle kesiştiği, bireyin tercih ettiği ve yorumladığı kapsamda geçerliliklerini korur. Bu çalışma bireyi hem grubu –ve grupları- oluşturan, hem de değilleyen bir örneklem olarak görür; oluşum ve değilleme süreçlerini sorgular. Almanya'daki Türkiye kökenlilerin kültür üretimi, farklı kültür alanlarının etkileştiği ve ayrıştığı bir bütün olarak ele alınmamıştır. Böylece Almanya'daki Türkiye kökenlilere ilişkin kültür üretiminin dönemsel özellikler gösterip göstermediği, gösteriyorsa bu dönemlerin ana akımlarının neler olduğu bahis konusu edilmemiştir. Oysa bireylerin hareketliliğine koşut olarak farklı kültür alanlarındaki üretimlerin görece eşzamanlı olarak benzer motif ve anlatım araçlarını kullandığı görülebilir. Bu saptamayı daha görünür kılmak için elli yıllık süreci, kültür üretimi penceresinden anlatmak tercih edilmiştir. Bu anlatı aynı zamanda örnekleme dair değerlendirmenin temelini oluşturur. Başka bir deyişle, örneklemi değerlendirebilmek için elli yıllık sürecin nasıl değerlendirilebileceği konusunda bir tür uzlaşmanın gerekli olduğu düşünülmüştür. Zira örneklemin kendisi aynı zamanda elli yıllık sürecin mevcut parçalı değerlendirmelerine bir itiraz yaratabilmek için seçilmiştir. Amaç, elli yıllık üretimin çok eksenli yapısını ortaya koyabilmektir. Yine de önerilen dönemler ve bu dönemlerin temel motifleri, örnekleme ulaşabilmek için seçilmiş ve bazen ayıklanmıştır. Başka örneklemler üzerinden başka dönemselliklerden bahsetmek mümkündür. Kültür üretimi, her grup formasyonunda olduğu gibi Almanya'daki Türkiye kökenliler için de birbiriyle ilişkili karmaşık ağlardan oluşur. Sosyal ve politik koşulların bir araya getirdiği ve birbirine bağladığı bu grubun Türkiye ile ilişkilerini sürdürdükleri yadsınamaz. Bununla birlikte müzik üretimi ve etkinliklerinde dışsal görüntüler dışında Türkiye ile hangi müziksel ilişkileri sürdürdüklerine dair somut anlatımlar yoktur. Başka bir deyişle, ilişkinin sürdürüldüğü saptamasının ötesine geçilerek bahsedilen ilişkinin hangi araçları, söylemleri ve kavramsallaştırmaları kullanarak sürdürüldüğü, sürdürülürken dönüştürülüp dönüştürülmediği, dönüştürülüyorsa dönüşümün düşünsel ve/ya pratik sebepleri vurgulanmaz. Çalışmada dönemsellik içinde ele alınan kültür üretiminin kurgulanmasında yukarıda bahsedilen kriterler ön plana alınmıştır. Etkileşim alanları, Almanya'daki Türkiye kökenliler nitelemesinin işaret ettiği alanlarla, yani Almanya ve Türkiye olmak üzere başlıca iki etkileşim alanıyla sınırlı kabul edilmemiştir, zira müziğin iç yapısına dair ilişkiler söz konusu olduğunda müzakere edilen yegâne ilişkinin anavatan ve yeni vatandan ibaret olmadığı görülmüştür. Bu kabul, etkileşim unsurlarının doğrusal bir hat izlemeyişi nedeniyle de bir tür zorunluluktur. Örneğin 1980'lerin hip-hop üretiminde görülebileceği gibi yeni vatanın bazı unsurları, doğrudan yeni vatandan değil, başka kanallardan, örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nden üretime katılmıştır. Dolayısıyla çalışmada Almanya'daki Türkiye kökenliler ve üretimleri birden fazla ülke, politika ve eğilimle etkileşim içinde yorumlanmıştır. Çalışma, bireyi, Taner Akyol'u, ve eserini, Ali Baba und 40 Räuber'i, araç ve aracı olarak kullanır. Bu seçimde özellikle eserin kullandığı müzik malzemesi, bu malzemenin işlenişi ve müzik referanslarıyla grubun kültür üretiminin bütününe dair birden fazla kapı açıyor oluşu önemli rol oynamıştır. Eserin analizi aracılığıyla çeşitli konsept ve kavramların müzikte nasıl realize edildiklerini göstermek amaçlanmıştır. Transkültürel nitelemesi, bireyin ve eserin çoğul niteliklerini vurgulamak ve bu tür üretimleri ve üreticilerini değerlendirildikleri mevcut kategorilerden soyutlamak için kullanılmıştır. Zira müzik analizinden elde edilen veriler, bu kategorilerin bireyi, eseri ve yapıyı açıklamakta yetersiz kaldığını göstermiş, bireyin ve eserinin temel niteliğinin sınırları belirli kültür dairelerinin ötesinde olmak olduğu görülmüştür. Diğer taraftan eserin Komische Oper tarafından göçün ellinci yılına denk gelen siparişi, Almanya'daki kültür kurumlarının kendilerini ve dinleyici kitlelerini yeniden konumlandırmaları için de yerinde bir örnektir, çünkü Almanya'nın resmi tavrının bedenlenmesi olarak görülebilecek köklü kültür kurumları ile Türkiye kökenlilerin etkinlikleri arasında üretimi belirleyen bir ilişkiden söz etmek mümkündür. En başından beri Almanya'nın köklü kültür kurumlarının kendi kültür alanlarını, bu alanlara ait unsurları ve aktörleri tanımlayışları Almanya'daki Türkiye kökenlilerin kültür üretiminin niteliklerini ve üretim koşullarını belirlemiştir, belirlemeye de devam edecektir. Yine de Ali Baba und 40 Räuber'in Komische Oper tarafından Türkiye'den Almanya'ya göçün ellinci yılı etkinlikleri için sipariş edilmesi ve eserin Komische Oper'de sahnelenmesi yalnızca mekâna dair bir durum ortaya koymaz. Aksine ürünün sunulduğu kurumun kimliği ile ürün arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Kurum, kimliğini, kültür alanındaki konumunu, işlevini ve kavramlarını üretime aktarırken üretimi de şekillendirmiştir. Ali Baba und 40 Räuber, kurumsal kimliklerin üretimdeki şekillendirici etkisinin gözlenebildiği nadir örneklerden biridir. Sonuç olarak, Ali Baba und 40 Räuber'in irdelenmesiyle bireysel ve kolektif üretimler arasındaki ilişki, ürünün kurumsal yapıyla ilişkisi ve kültür kurumlarının üretimindeki etkisini ortaya koymak amaçlanmıştır