LEE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Yazar "Yaltırak, Cenk" ile LEE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeÇandarlı çukurunun miyosen-kuvaterner sismik stratigrafisi ve tektonik evrimi, Kuzey Ege Denizi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-07-16) İslam, Tuba ; Yaltırak, Cenk ; 505121316 ; Jeoloji MühendisliğiÇalışma alanı kuzeydoğu Ege Denizi'nde Çandarlı Körfezi ile Plomari Havzası arasında kalan ve Çandarlı Çukuru olarak adlandırdığımız deniz alanına odaklanmaktadır. Bölgenin neotektonik evrimini anlamak amacıyla orta-derin çok kanallı sismik yansıma kesitleriyle sahanın sismik stratigrafisi ve tektonik evrimi araştırılmıştır. Bu araştırmada 2005 yılında Türk Deniz Kuvvetlerine bağlı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi tarafından alınan çok bimli iskandil verileri ve farklı zamanlarda petrol arama amacıyla toplanmış sismik yansıma kesitleri kullanılmıştır. Verinin toplam uzunluğu 316 km kadardır ve 3 sn.' ye kadar uzanmaktadır. Bu çalışmada sismik yansıma kesitleri ve çok bimli iskandil batimetri haritası bir arada kullanılarak bölgenin aktif tektonik hatları ve Çandarlı körfezi batısında kalan alanın sismik stratigrafisi Petrel ortamında haritalanmıştır. Ayrıca sismik yansıma kesitlerinden kalınlık haritları hazırlanmış bu kalınlık haritalarındaki sismik stratigrafik birimler Foça-1 kuyusu ile korele edilerek bu bölgede çökelen istiflerin denizen içindeki özellikleri ortaya konmuştur. Ayrıca deniz içindeki sismik stratigrafik birimlerin karadaki jeolojik birimlerle karşılaştırılması yapılmıştır. Bunlara ek olarak bölgede meydana gelen depremlerin fay çözümleri yapılmış, GPS hızları ile korele edilerek bölgenin güncel tektonizması yorumlanmıştır. Çandarlı Çukurundaki sismik stratigrafik birimler birbiriyle havza ortasında uyumlu olup bölgede sedimantasyon Burdigaliyen'den (Alt Miyosen) günümüze kadar sürmüştür. Bu çalışmada beş sismik stratigrafik birim tanımlanmıştır. Temelin üzerinde Burdigaliyen-Serravaliyen aralığında çökelmiş volkanoklastik ağırlıklı bir istif yer almaktadır. Bunu ikinci olarak Tortoniyen yaşlı kırıntılılar, karbonatlardan ve volkanik ara katmanlardan oluşan ikinci ünite izler. Bu birimi uyumlu olarak Akdeniz'deki Mesiniyen krizinin eşleniği olan ortamda çökelmiş kırıntılılar ve anhidritten oluşan yaklaşık 300-500 m arasındaki seviye izler. Mesiniyen sonrasındaki birim Pliyosen yaşlı olup tabanında Üst Miyosen yaşlı bir kireçtaşı ile geçişli olarak kırıntılılardan oluşan dördüncü sismik stratigrafik birim ile devam eder. En üstte ise Kuvaterner'den günümüze kadar uzanan ağırlıklı olarak ince taneli kırıntılılardan oluşan deniz seviyesi değişimlerinden etkilenmiş bir birimle sona erer. Hem yüksek çözünürlüklü çok bimli batimetri haritası hem de yüksek çözünürlüklü sismik kesitler deniz tabanındaki yapısal unsurlar ile ilgili detaylı bilgi vermiştir. Plomari Havzası çevresindeki faylar çok bimli batimetri haritası kullanılarak tanımlanmıştır. Çandarlı Çukuru ve çevresideki fayları ise hem batimetri hem de yüksek çözünürlüklü sismik kesitler ile tespit edilmiştir. Bölgenin yapısal unsurlarına baktığımızda KB-GD uzanan normal faylar ile yaklaşık KBB-GDD uzanımlı normal fayların bölgeye hakim olduğu anlaşılmıştır. Bölgede, iki ayrı tektonik evre bulunmaktadır. Birinci evre Alt Miyosen'den Üst Miyosen'in sonuna kadar uzanan bölgedeki çekirdek komplekslerin gelişimi ile bağlantılı sıyrılma fayı üzeri havzası niteliğindedir. Bu faylar sismik kesitlerde yüzeye kadar çıkmazlar ve erken evreyi işaret ederler. Tortoniyen-Mesiniyen döneminde çökel kalınlıklar homojen olduklarından dolayı tektonik aktivitenin bölgede yavaşladığı anlaşılmaktadır. Pliyo-Kuvaterner'de ise çökel kalınlıkları bölgenin çevresinde bir yükselme olduğunu aynı zamanda Çandarlı Körfezi'nin batısında bulunan Plomari Havzası'nı oluşturan fayların batimetrideki izlerine bakıldığında yeni bir tektonik sistemi işaret etmektedir.
-
ÖgeGelibolu yarımadası, Gökçeada ve Bozcaada arasındaki deniz alanının geç pleyistosen-güncel sismik stratigrafisi ve paleocoğrafik evrimi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2022-01-28) Karakoç Gültekin, Derya İpek ; Yaltırak, Cenk ; 505171325 ; Jeoloji Mühendisliği ; Geological EngineeringBu çalışmada, Kuzey Ege Denizi'nde, Gökçeada, Bozcaada ve Gelibolu Yarımadası arasında kalan alanda, sığ sismik veriler kullanılarak bölgenin Geç Pleyistosen-Güncel sismik stratigrafisi ve paleocoğrafik evrimi araştırılmıştır. Çalışmada, 2005 yılında Türk Deniz Kuvvetlerine bağlı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi tarafından yürütülen TCG Çubuklu ve TCG Çeşme adlı araştırma gemilerinden toplanan çok ışınlı batimetri haritaları ile 1995, 1996 yıllarında TCG Çubuklu ve 1997 yılında Arar R/V araştırma gemileri tarafından toplanan yaklaşık 590 km uzunluğunda sismik veri kullanılmıştır. Batimetri verileri kıyıya kadar anonim sonar verileri ile tamamlanmış ve yanlış okumalar düzeltilmiştir. Çok ışınlı derinlik verileri bölgenin morfolojik unsurlarının tanımlanmasında kullanılmıştır. Kâğıda baskı sismik veriler bilgisayar ortamına aktarılarak sayısallaştırılmıştır. Çalışma alanının Geç Kuvaterner stratigrafisinin araştırılmasında küresel deniz seviyesi değişimleri esas alınarak sekans stratigrafik yöntem analizleri kullanılmıştır. Schlumberger şirketine ait Petrel programı kullanılarak, sismik kesitler üzerinde yüksek yansıma genliğine sahip yüzeyler belirlenerek, birimler arası uyumsuzluk yüzeyleri belirlenmiştir. Tanımlanan yüzeyler 3 boyutta birleştirilerek her bir birimin taban yüzeyi oluşturulmuştur. Oluşturulan bu yüzeyler arasındaki farklar alınarak birimlerin kalınlık dağılım haritaları elde edilmiş olup bu veriler küresel deniz seviyesi değişim eğrisine göre yorumlanmıştır. Elde edilen taban topografyaları ve kalınlık dağılım haritaları ile deniz seviyesi değişimleri ve birimlerin bulunma konumlarına göre tektonik çökme hızı hesaplanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, sismik verilerde gözlenen kıvrımlı akustik temel birim üzerindeki paket içerisinde deniz tabanından aşağıya doğru sıralanan birimler tanımlanmıştır. Deniz seviyesi düşmesi esnasında erozyon ve depolanma arasında oluşan minör yükselmelerde havza kenarında aşmalı plaj ve delta çökelleri ile tanımlanan bu birimler sırasıyla Birim 1, Birim 2, Birim 3 ve Birim 4 olarak adlandırılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda, Gökçeada-Limni sırtı ile Biga Yarımadası arasında 136-12 bin yıl öncesine kadar hep bir körfez olduğu zaman zaman göl ortamına dönüştüğü anlaşılmış ve bu çalışmada Aksu Baseni olarak adlandırılmıştır. Ayrıca, Çanakkale Boğazı ekseninden deniz seviyesi düşmesine bağlı olarak oluşan derin kanyonun daima Saroz körfezine uzandığı doğal olarak Çanakkale Boğazı ve uzantısı olan Anafartalar kanyonunun eski boğazı oluşturduğu anlaşılmaktadır.
-
ÖgeMarmara denizi tabanında bulunan fay sisteminin yapısı ve deprem üretmeleri durumunda çevre bölgelere etkileri(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024-03-01) Şahin, Murat ; Yaltırak, Cenk ; 505152305 ; Jeoloji MühendisliğiBir bölgenin zaman içinde değişkenlik gösteren sismik tehlikesinin detaylı bir şekilde belirlenebilmesi, fay haritaları, bu faylar üzerinde gerçekleşen tarihsel deprem bilgileri, fayın jeolojik ve jeodezik hızı gibi faktörlere önemli ölçüde bağlıdır. Bir deprem anında herhangi bir gözlem noktasında oluşabilecek maksimum ivme değişiminin belirlenebilmesi için en önemli faktörlerin arasında depremin büyüklüğü, depreme neden olan faya olan mesafe ve gözlem noktasına ait zeminin fiziksel özellikleri yer almaktadır. Marmara Bölgesinde mevcut sismik tehlikenin ne ölçüde ve hangi bölgelerin tehdit altında olduğunun daha detaylı belirlenebilmesi için bu doktora tezi kapsamında çok disiplinli ve bütüncül bir çalışma yürütülmüştür. Marmara Bölgesinde mevcut sismik tehlikenin daha net belirlenebilmesi ve bu bölge içerisinde herhangi bir gözlem noktasında oluşabilecek ivme değişiminin daha net belirlenebilmesi amacıyla çalışma kapsamında birçok araştırıcı ve kurum tarafından Marmara Denizi tabanından toplanmış sismik yansıma verileri derlenmiştir. Birçok farklı kaynak ve formattan derlenen sismik yansıma verileri aynı dijital ortamda yorumlanabilecek formata dönüştürülmüştür. Derlenen ve dönüştürülen sismik yasıma verileri yüksek çözünürlüklü batimetri verileri ile birlikte kullanılarak Marmara Denizi tabanında gözlemlenen faylara ilişkin üç boyutlu bir harita üretilmiştir. Fay düzlemlerine ait bilgiler kullanılarak nümerik analizlerin gerçekleştirilebilmesi adına bölge için yayınlanan kabuk modellerinden faydalanılmıştır. Güncel GPS ve revize edilmiş tarihsel deprem verileri ve oluşturulan üç boyutlu fay düzlemleri kullanılarak geliştirilen Coulomb gerilme modelleri ile bu fayların deprem üretme davranışları modellenerek günümüzdeki deprem üretebilme potansiyelleri belirlenmiştir. Marmara Denizi tabanında bulunan dört farklı fay segmentinin belirli koşullarda M7 ile M7.6 büyüklüklerinde deprem üretebilme potansiyellerine sahip oldukları belirlenmiştir. Oluşturulan fay haritasının orta büyüklükteki depremlerin anlamlandırılmasında ve bu tip depremlerin ana fay zonu boyunca etkilerinin belirlenebilmesi amacıyla 2019 yılında M5.8 büyüklüğünde gerçekleşen Silivri depremleri detaylıca araştırılmıştır. Geliştirilen fay haritası, fayların oluşturabileceği depremlerin çevre bölgelerde neden olması beklenen yer çekimi ivmesindeki değişimi belirleme amacıyla yer sarsıntı tahmini denklemleri ile birlikte kullanılmıştır. Bu sayede Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun bu bölgedeki kuzey kolunun, Marmara Denizi boyunca bulunan segmentlerin çevre bölgede yer çekimi ivmesinde oluşturabileceği değişimler hesaplanarak, Marmara Bölgesinde bulunan yerleşim birimlerinden hangilerinin daha fazla etkileneceği belirlenmiştir.