LEE- Coğrafi Bilgi Teknolojileri-Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Aydınoğlu, Arif Çağdaş" ile LEE- Coğrafi Bilgi Teknolojileri-Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBütünleşik afet risk maruziyetine yönelik coğrafi veri modelinin belirlenmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-03-17) Taştan, Bekir ; Aydınoğlu, Arif Çağdaş ; 706112002 ; Coğrafi Bilgi TeknolojileriHer yıl dünyanın değişik bölgelerinde ve Türkiye'de gerek fiziksel, gerekse beşeri etkenlere bağlı olarak farklı afet türleri ortaya çıkmaktadır. Oluşum mekanizması oldukça karışık ve anlaşılması güç olan afetlerin küresel iklim değişikliğinin getirdiği sonuçlarla ve beşeri etkenlerle karmaşa düzeyi artarak birçok olumsuz olaylara neden olmaktadır. Böylesine karışık sistemlerle ortaya çıkan ve sonuçları kestirilemeyen afetlerin oluşmasında, tehlikenin yanı sıra toplumun veya risk elemanlarının maruziyet durumları da etkili olmaktadır. İnsanların veya risk elemanlarının maruziyet durumları afetler karşısında farklılaşmaktadır. Bu durum risk elemanlarının değişik özelliklerine bağlı olarak gelişir. Maruziyeti değiştiren ve karmaşıklaştıran unsurlardan birisi de bazı durumlarda birden fazla afetin aynı zaman ve mekânda tesadüfi olarak birleşmesi veya bir afetin başka bir afetin oluşumunu tetiklemesi gibi durumlardır. Bu şekilde ortaya çıkan ve gelişen birden çok afet türü bileşik, bütünleşik veya ardalanmalı afetleri ortaya çıkarmaktadır. Oluşum mekanizması oldukça karışık olan afetler bu şekilde daha da karmaşıklaşmakta ve afetlerin ortaya çıkardığı zararın boyutu büyümektedir. Afet zararlarından dolayı ortaya çıkan maruziyetlerin azaltılması çalışmalarında kurum ve kuruluşların işbirliği ve koordinasyonunun etkisi çok büyüktür. Afetlerle ilgili çalışmalar yapan kurumların etkili bir şekilde olaylara müdahale edebilmesi ancak yeterli bilgi ve veriye dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Eş güdüm, bütün kurumların koordineli olarak hareket edebilmesidir. Bu şekilde afetlerin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler en aza indirilebilir. Türkiye'de afet yönetimi çalışmalarında birçok kurum ve kuruluş faaliyet göstermektedir. Zarar azaltma ve acil durum anında hangi tür verinin hangi formatta üretileceği, veri içeriklerinin ne olacağı ve üretilen verinin nasıl paylaşılabileceğine yönelik bu kurumların yapmış olduğu çalışmalar henüz istenen düzeyde gerçekleştirilememektedir. Bu çalışmaların başarıya ulaşması için afet öncesinde risk ve çoklu risk maruziyet çalışmalarında kurumların koordinasyonunu ve işbirliğini güçlendirecek yeni teknik ve metotlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; afet yönetimi zarar azaltma aşamasında, duyarlılık, maruziyet ve risk maruziyeti analiz aktivitelerinde, duyarlılık analiz sonuçlarının bütünleştirilmesi ve maruziyetle beraber irdelenmesi sonucu "Bütünleşik afet risk maruziyetine yönelik birlikte çalışabilir coğrafi veri modelinin belirlenmesidir." Bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak; çalışmada, afet risk yönetimi çalışmalarında kullanılmak üzere farklı kaynaklardan toplanan verilerin kullanıldığı model yaklaşımı belirlenmiştir. Geliştirilen veri modeli; Türkiye'de en fazla görülen sel, heyelan, yangın, orman yangını, deprem ve ulaşım kazası gibi afetlerin duyarlılık, tehlike, zarar görebilirlik ve risk maruziyeti değerlendirmeleri için gereken veri içeriklerini belirtmekte ve bu afetlerin yönetimine uygun birlikte çalışılabilir niteliktedir. Model, Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri (TUCBS) ve ulusal coğrafi veri modelleri ile uyumludur. Veri modeli, birleşik modelleme dili (UML) ile nesneye yönelik ilişkisel biçimde; detayları, öznitelikleri, değerleri, sınıfları, diyagramları belirtir şekilde oluşturulmuştur. Model, ISO TC/211 Coğrafi Bilgi/Geomatik ve Açık Coğrafi Konsorsiyumu (OGC) ile de uyumlu ve Coğrafi işaret diline (GML) göre kodlanmıştır. Coğrafi veri modelinin geliştirilmesi için farklı afet duyarlılık, tehlike, zarar görebilirlik ve risk maruziyeti analizlerinde ihtiyaç duyulan veriler ve veri içerikleri belirlenmiştir. Mevcut veri yapısı ve afet risk maruziyeti veri gereklilikleri, TUCBS veri standartlarına ve aynı kavramsal rehberlere uygun olarak alınıp geliştirilmiştir. Coğrafi veri setleri bu standartlarla oluşturulduğunda, farklı kaynaklardan gelen veri setlerinin etkin kullanımı ve birlikte çalışabilirliği sağlanarak; etkin risk maruziyet haritalarının üretilmesi, afet öncesi ve sonrasındaki çalışmalarda kurumlar arası koordinasyonun yapılması kolaylaşacaktır. Veri modelinin geliştirilmesinden sonra çalışmanın uygulama aşamasına geçilmiştir. Taşımış olduğu iklimsel özellikler, topografik nitelikler, sel ve heyelan afetlerinin yaygın olarak görülmesinden dolayı çalışma alanı Rize İli Fındıklı İlçesi olarak belirlenmiştir. Bütünleşik afet risk maruziyetini belirlemek amacıyla sel ve heyelan afet tipleri seçilmiş, coğrafi veri modelinde kullanılan diğer dört afet türü (Deprem, yangın, orman yangını, ulaşım kazası) uygulamaya dâhil edilmemiştir. Sel ve heyelan afet türlerinin tesadüfi olarak bir arada görülebilme durumu seçilerek bütünleşik afet risk maruziyeti tespiti gerçekleştirilmiştir. Coğrafi Bilgi Sistemleri, Bulanık Mantık, Analitik Hiyerarşi ve Ağırlıklı Doğrusal Birleştirme gibi teknikler kullanılarak bütünleşik afet risk maruziyet analizi üç farklı aşamada gerçekleştirilmiştir. Bu aşamalar şu şekildedir: 1.Bütünleşik duyarlılık değerlendirmesi: Bu aşamada öncelikle heyelan ve sel duyarlılık analizleri ayrı ayrı yapılmıştır. Heyelan duyarlılığının belirlenebilmesi için eğim, yükselti, akarsuya uzaklık, yola uzaklık, jeoloji, bakı ve arazi kullanımı gibi faktörler ele alınmıştır. Bu faktör sınıflarının alt gruplarının birbirine göre ağırlık derecelerinin belirlenebilmesi için frekans oranı metodu kullanılmıştır. Bulanık mantık ve CBS teknikleri kullanılarak duyarlılık faktörlerinin üyelikleri CBS yazılım ortamında atanmıştır. Faktörlerin birbirine göre önem dereceleri ve faktör ağırlıkları Analitik Hiyerarşi yöntemi ile tespit edilmiş ve Ağırlıklı Doğrusal Birleştirme Yöntemi'nde bu değerler kullanılarak bu faktörler birleştirilmiştir. Sonuçta heyelan duyarlılık değeri 0-1 aralığında elde edilmiştir. Heyelan duyarlılık faktörlerinin ağırlıklarının güvenirliği ve tutarlılığı, tutarlılık analizi ile tespit belirlenmiş ve sonuçta belirlenen ağırlıklarının doğru bir şekilde seçildiği tespit edilmiştir. Sel duyarlılık analizi; eğim, yükselti, arazi kullanımı, drenaj yoğunluğu, toprak grupları gibi faktörler kullanılarak yapılmıştır. Her bir faktörün bulanık üyelikleri belirlenmiş, Analitik Hiyerarşi yöntemi yardımıyla da faktör ağırlık değerleri tespit edilmiştir. Duyarlılık faktörleri Ağırlıklı Doğrusal Birleştirme yöntemi ile birleştirilerek sel duyarlılık değerleri oluşturulmuştur. Sel duyarlılık faktörlerinin ağırlıklarının doğru seçilip seçilmediği duyarlılık analizi ile tespit edilmiştir. Ağırlık değişimi ile beraber geniş aralıklarda da temel duyarlılık haritası ile benzer sonuçlar çıktığı için faktör ağırlıklarının doğru ve güvenilir biçimde belirlendiği tespit edilmiştir. Heyelan ve sel duyarlılık analiz sonuç haritaları "AND" tipi durulaştırma operatörü ile üst üste bindirilmiştir. Böylece bütünleşik duyarlılık analizi gerçekleştirilerek 0 ve 1 aralığında bütünleşik duyarlılık değerleri elde edilmiştir. 2.Bütünleşik maruziyet analizi: Bu aşamada fiziksel ve sosyal maruziyet durumları değerlendirilmiştir. Yapı kullanım tipi, kat adedi, bina yüksekliği, bina tipi ve nüfus yoğunluğu gibi göstergeler maruziyet analizinde kullanılmıştır. Her bir faktörün bulanık üyeliği literatür araştırması yoluyla belirlenerek atanmıştır. Fiziksel maruziyet analizi için bindirme analizi çalışmasında "GAMMA" tipi durulaştırma operatörü kullanılırken, bütünleşik maruziyet çalışmasında "AND" tipi durulaştırma operatörü kullanılmıştır. Sonuçta 0 ve 1 arasında heyelan ve sel bütünleşik maruziyet değeri elde edilmiştir. 3.Bütünleşik afet risk maruziyet analizi: İki farklı yöntemle bütünleşik afet risk maruziyet analizi yapılmıştır. Birinci aşamada heyelan ve sel duyarlılık haritaları ayrı ayrı bütünleşik maruziyet değerleri haritası ile çakıştırılmıştır. Böylece heyelan ve sel risk maruziyet değer haritaları bağımsız olarak elde edilip sonrasında bindirme analizi ile bu haritalar birleştirilmiştir. İkinci aşamada ise heyelan ve sel duyarlılık haritaları çakıştırılarak bütünleşik maruziyet değerleri ile birleştirilmiştir. Sonuçta iki farklı bütünleşik afet risk maruziyet değer haritası elde edilmiştir. Bütünleşik risk maruziyet belirleme aşamasından sonra çalışma alanındaki risk elemanlarından olan yapıların bütünleşik afet risk maruziyet durumları konumsal sorgulamalarla belirlenip görselleştirme işlemleri yapılmıştır. Heyelan duyarlılık analizinin doğruluğunun test edilmesi için duyarlılık değeri beş farklı sınıfa (Çok düşük, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek) doğal sınıflama yöntemi ile ayrılmış ve bu sınıflar heyelan envanteri ile çakıştırılmıştır. Sonuçta yüksek ve çok yüksek heyelan duyarlılık değerlerine ait alanda tespit edilen heyelanlı piksel yüzdesinin % 98 olduğu belirlenmiştir. Lojistik regresyon modeli ile de heyelan duyarlılık analizi yapılmıştır. Model sonucuna göre; eğim, yükselti, akarsuya uzaklık, arazi kullanımı, bakı değişkenleri heyelan olup olmaması sonucu ile ilişkili çıkmıştır. Heyelan olup olmaması eğim ve yükselti ile ters orantılı iken, akarsuya uzaklık ve bakı ile doğru orantılı gözükmektedir. Lojistik regresyon modeli ile elde edilen duyarlılık değerleri heyelan envanteri ile çakıştırılmıştır. İşlem sonucunda yüksek ve çok yüksek heyelan duyarlılılığı bulunan alanlardaki heyelanlı piksel yüzdesi % 57 olarak tespit edilmiştir. Sonuçta bulanık mantık modelinin duyarlılık doğruluk değeri belirlemesinde lojistik regresyon modelinden daha iyi performans gösterdiği tespit edilmiştir. Bütünleşik afet risk maruziyet değerlendirmesi farklı kaynaklardan gelen birçok verinin analizine dayalı olarak yapılmaktadır. Bütünleşik risk maruziyeti analizlerinde veri yapılarının doğasından, yöntem eksikliklerinden, veri toplamanın zorluğundan dolayı problemler yaşanmaktadır. Bu tür problemler birlikte çalışabilirliği zorlaştırmaktadır. Geliştirilen coğrafi veri modeli açık veri değişimini desteklediğinden dolayı çoklu kaynaktan gelen afetlerin risk maruziyet analizlerinde eşgüdüm ve birlikte çalışabilirlik sağlanacaktır. Bütünleşik risk maruziyet analizi modeli ile çoklu kaynaktan gelen afetlerin analizlerinde, sel ve heyelan örneğinde işlem adımları aşama aşama gösterilip bütüncül halde bu işlemlerin nasıl yapılabileceğine dair model geliştirilmiştir. ArcGIS model builder ortamında da işlemler otomatize edilip kullanıcıların kolaylıkla yazılım ortamında bu işlemleri yapabilmelerine destek sağlanmak istenmiştir. Böylelikle çoklu afet duyarlılıkları ve risk maruziyet analizleri daha kolay yapılabilecektir. Bunun sonucunda afetlerin ortaya çıkarabileceği zararlar azaltılabilecektir.
-
ÖgeZaman – mekân boyutuyla kentsel erişilebilirliğe yönelik analiz araçlarının belirlenmesi: Engelliler örneği(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2023-06-19) Kesik, Ozan Arif ; Aydınoğlu, Arif Çağdaş ; 706112007 ; Coğrafi Bilgi TeknolojileriDünya nüfusunun her geçen gün artması ve yaşlanması, sağlıksız ve yetersiz beslenme, savaşlar, doğal afetler, hastalıklar, kazalar ve çevre sorunları gibi birçok nedenle her geçen gün daha fazla sorunla karşı karşıya kalmaktayız. Bu sorunların sonucu olarak dünyada engelli nüfusu giderek artmaktadır. 1975 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %10'u engelli iken bu oran 2010 yılında %15'e yükselmiştir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) yapmış olduğu çalışmaya göre günümüzde dünya genelinde 1 milyardan fazla engelli bulunmaktadır. Nüfus yaşlandıkça engelli birey sayısı artmaktadır. 2000 yılında Avrupa kıtasında engelli nüfus %20 iken, 2050 yılında bu nüfusun %37'ye çıkacağı tahmin edilmektedir Bu sonuçlar gelecek yıllarda engelli nüfusun daha fazla artacağını göstermektedir. Engellilik tarihi çağlar boyunca toplumun mücadele ettiği bir durum gibi değerlendirilirken aslında bu mücadeleyi engelli kişi ve ailesi gerçekleştirmektedir. DSÖ engelliliği; bireylerin kısmi veya tüm vücut fonksiyonlarını kullanamaması, vücudunda yapısal bozukluk, eksiklik bulunması, bu durumların sonucunda herhangi bir sosyal olaya katılımının engellenmesi olarak tanımlamıştır. DSÖ engelliliği noksanlık, engellilik ve maluliyet olarak üç farklı gruba ayırmıştır. Noksanlık insan vücudunda organ, uzuv kaybı veya vücut yapısının görevini yapamama durumu olarak tanımlanırken, engellilik noksanlığın sonucunda aktivite kısıtlamasıdır. Maluliyet ise toplumsal olarak değerlendirilmesi gereken bir sorundur. Maluliyet seviyesi kişinin bulunduğu çevreye, sosyal yapıya, ekonomiye göre değişir. Engelli birey; 'doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, iyileştirme, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi', kişinin ideal kapasitenin altında olması, sosyal hayatta rollerini oynayamaması, belirli aktiviteleri yapamaması durumu olarak tanımlanmaktadır.. Erişilebilirlik şehir planlaması, inşaat mühendisliği, kamu yönetimi, coğrafya bilimleri gibi özellikle planlama ve yönetim ile uğraşan bilim dallarında önemini artıran bir kavramdır. Şehrin bütün alanlarının herkes tarafından erişilebilir olması şehrin gelişmişlik seviyesini, sosyal adalet ve eşitlik durumunu gösterir. Engelliler açısından hayati öneme sahip olan erişilebilirlik, zaman-mekân uzayında istenilen yere, bir ulaşım aracı kullanarak aktivitelere ulaşabilme kolaylığı ve özgürlüğü olarak tanımlanabilir. Bu tez çalışmasının temel amacı; farklı ulaşım araçlarının ve nüfusun fazla olduğu bir alanda, engellilerin kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan toplumsal hayata daha fazla dâhil olabilmesi için yerel yönetimlerin kullanımına yönelik, zaman - mekân boyutuyla bu alanda kentsel erişilebilirlik ihtiyacı olan öncelikli alanların belirlenmesi, engelli erişilebilirlik parametresinin ve modelinin oluşturularak, CBT (Coğrafi Bilgi Teknolojileri) analizleri sonucunda çıktıların alınmasıdır. Çalışmanın araştırma soruları aşağıda sıralanmıştır. •Engellilerin erişilebilir olmasını istediği alanlar nerelerdir? Bu alanlar oluşturulan engelli davranış tiplerine göre farklılık gösteriyor mu? •Hangi alanlar engelliler için engel teşkil ediyor ve engelli erişilebilirliğini azaltıyor? •Engelliler gün içerisinde daha çok hangi mekânlarda bulunmayı tercih ediyor? Zamana göre bu değişim durumu nasıldır? Bu mekânların engelli davranış tiplerine etkisi nedir? •Engelli hareket hızına göre engelli toplu taşıma erişilebilirlik parametresi oluşturulabilir mi? •Kadıköy ilçesinin zaman-mekân boyutuyla erişilebilirlik durumu nasıldır, buna göre engelli erişilebilirliğini arttırılması için hangi çalışmalar yapılabilir? Tez çalışmasında Türkiye genelinde farklı illerde bulunan 1050 engelliye ulaşılarak zaman – mekân kapsamlı 13 farklı soruyla anket analizi gerçekleştirilmiştir. Engellilerin erişilebilirliliğine Türkiye ve diğer ülkelere model oluşturması açısından toplu ulaşım araçlarının çeşitliğinin fazla olması (metro, metrobüs, tren, tramvay, feribot, otobüs), bu araçların yoğun olarak kullanılması, nüfus ve konut sayısının fazla olması ve kentsel planlama ihtiyacının olması sebebiyle İstanbul ili Kadıköy ilçesi çalışma alanı olarak seçilmiştir. Engelli bireyler için toplu ulaşım erişilebilirliği analizinde, yürüme hızı en düşük olan tekerlekli sandalye kullanan engelllilerin yürüme hızları esas alınmıştır. Engellilerin toplu taşıma parametresinin oluşturulmasından sonra ağ analizi teknikleri ve yoğunluk analizi teknikleri kullanılarak çalışma alanında engelli erişilebilirlik durumu ortaya çıkarılmıştır. Literatüre katkı olarak engelli toplu ulaşım parametreleri oluşturulmuş ve analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda engellilerin zaman - mekân değişiminin analizine ve modellenmesine yönelik önemli bulgulara ulaşılmıştır. Buna göre, engel türünün, cinsiyetin mesleğin ve yaşın, engellilerin zaman – mekân prizmasını değiştirdiği sonucuna varılmıştır. Ankete katılan engellilerin %65'inin şehirdeki aktivitelerinde başkasının yardımına ihtiyaç duyduğu görülmüştür. Engellilerin erişilebilirliğini en fazla kısıtlayan etmenin toplu ulaşım araçları olduğu, en fazla erişilebilir olması istenen alanların ise kamu alanları olduğu tespit edilmiştir. Zamansal olarak engellilerin mekânsal değişimine bakıldığında genel olarak engellilerin toplumsal hayata karışamadığı ve çoğu zaman evlerinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. Bu durum Türkiye'de engelliliğin maluliyet seviyesinde olduğunu göstermektedir. Kadıköy ilçesinde engelli olmayan bireylerin toplu ulaşım erişilebilirlik seviyesinin çok yüksek olduğu saptanmıştır. Kadıköy ilçesinde 1060,70 hektarlık alan engelliler için erişilebilir durumdadır. Engelliler için özellikle Caferağa, Osmanağa, Rasimpaşa mahallelerinin erişelebilirlik açısından daha önemli olduğu saptanmıştır. Bu alanların yoğun olarak tercih edilme sebebi gitmek istediği alanların, mekânların sayısının fazla olması ve engelliler için öneme sahip olan kamu alanlarının, eğitim alanlarının, sağlık alanlarının bu alanlarda yoğunlaşmasıdır. Ayrıca bu alan eğlence merkezlerinin, kafe ve diğer sosyal alanların yoğun olduğu alanları kapsamaktadır. Çalışma alanında ayrıca engellilerin engel türüne ve çalışma durumuna göre mekânların yoğunluğu ve zaman- mekân değişimi incelenmiştir. Buna göre engel türü, çalışma durumu ve zamana göre engelliler farklı davranış biçimine sahip olduğu saptanmıştır. Zaman ve mekânda engelliler için yapılan bütünleşik analiz modelinde en fazla kullanılan alanlar ortaya çıkarılmıştır. Bu analiz sonucunda 8– 12, 12-13, 13 –17, 17 – 24 saatlerini kümülatif erişilebilirlik yöntemiyle, engelli erişilebilirliği için toplu taşıma parametresine göre belirlenen sınıflara göre gruplandırılmıştır. Bu analiz sonucunda engelliler için zaman mekân boyutunda bütünleşik bir model belirlenmiş ve bu model sayesinde engellilerin gün içerisindeki hareketleri tek bir modelde gruplandırılmıştır. Zaman ve mekâna göre engellilerin hareketlerinin incelenmesi ve engelli erişebilirliğin artırılması açısından çeşitli senaryolar oluşturulmuştur. Bu senaryolar engellilerin topluma karışması için yapılması gereken mimari değişimleri ortaya çıkarmıştır. Buna göre engelli türüne göre, istenilen saat diliminde, toplu ulaşım araçlarını kullanarak erişebilinecek alanların tespiti gerçekleşecektir.