FBE- İşletme Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
İşletme Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Yazar "Akdağ, Hatice" ile FBE- İşletme Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeElektrik Elektronik Sektöründe Yeşil Tedarik Zinciri İle Atık Yönetimi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-20) Aksoy, Hazal Meriç ; Akdağ, Hatice ; 10040107 ; İşletme Mühendisliği ; Management EngineeringSanayileşen toplumlarda üretim, tüketim hızları ve buna bağlı olarak hammadde talebi hızla gelişmektedir. Sanayileşmenin çevre üzerinde hava kirliği, su sıkıntıları, küresel ısınma, katı atık oluşumu gibi bir çok olumsuz etkisi ortaya çıkmaktadır. Çevresel kaygıların çoğalmasıyla birlikte ulusal ve uluslararası örgütlerde sürdürülebilirliğe verilen önem gittikçe artmaktadır. Artan sürdürülebilirlik kaygılarının sonucu olarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler çevreyle ilgili yasal düzenlemeler yapmaktadırlar. Sürdürülebilirlik prensibinin tedarik zincirleriyle bütünleştirilebilmesinin yolu Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi (YTZY) yaklaşımlarının uygulanmasından geçmektedir. Türkiye için yeni bir yaklaşım olarak kabul edilen YTZY çevresel yönetim prensiplerinin tasarım, tedarik, üretim, montaj, paketleme, lojistik ve dağıtım faaliyetlerini içeren bütün müşteri sipariş çevrimi genelinde uygulanmasıdır. Atık yönetimi bu yeni yeşil yaklaşımın uygulanmasında, yararlılığının ve gerekliliğinin anlaşılmasında işletmelere yardımcı olabilir; bir başlangıç noktası olarak değerlendirilebilir. Son yıllardaki teknolojik gelişmelerle birlikte elektrikli ve elektronik eşyaların kullanım ömrü hızla sona etmekte, elektrikli ve elektronik atık miktarı artmaktadır. Bu atıkların toplanması, geri dönüşümü ve geri kazanımı hem üreticiler hem de ülkeler açısından önemli bir sorun oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne uyum süreci kapsamında Türkiye’de Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların (AEEE) Kontrolü Yönetmeliği yayınlanmış, Mayıs 2013 itibariyle işlevsel olarak yürürlüğe girmiştir. Bu çalışma kapsamında öncelikle YTZY, tersine lojistik ve atık yönetimi ile ilgili detaylı bir literatür araştırması yapılmıştır. Ardından elektrikli ve elektronik eşyalar sektöründe faaliyet gösteren firmaların YTZY, e-atık geri dönüşüm sistemleri ve AEEE Kontrolü Yönetmeliği’nde görev ve sorumlulukları bulunan belediyelerin AEEE toplama faaliyetleri incelenmiştir. Literatür araştırması, firmalar ve belediyelerle yapılan görüşmeler sonunda edinilen bilgiler doğrultusunda Türkiye’deki elektrikli ve elektronik atık yönetiminin düzgün işlemesi için görüş ve önerilerde bulunulmuştur.
-
Ögeİnşaat Atıkları İçin Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi: Türkiye Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-08-25) Beldek, Tuğçe ; Akdağ, Hatice ; 10085558 ; İşletme Mühendisliği ; Management EngineeringNüfusun ve sanayileşmenin artışı günlük ihtiyaçlar doğrultusunda yeni talepler ortaya çıkarmıştır. Konutlar, alışveriş merkezleri, oteller, iş yerleri ve diğer çeşitli merkezler yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her geçen gün artan bir oranda inşa edilmeye devam etmektedir. Bu nedenle, inşaat sektörünün hızla büyümesi proje yönetiminin önemini de arttırmaktadır. Bilindiği üzere proje yönetiminde yüksek kalite seviyelerine ulaşabilmek kapsam, zaman ve maliyetten oluşan üç ana parametrenin optimizasyonu ile sağlanabilir. Bu parametreler bir inşaat projesinde de müşteriyi zamanında memnun edebilmek için dikkat edilmesi gereken araçlardır. İnşaat projelerinde dikkat edilmesi gereken parametrelerin optimizasyonu ancak bunları bütün bir sisteme dahil ederek sağlanabilir. Bir inşaat projesinde diğer sektörlerde olduğu gibi sadece üretici ve tüketiciler değil, aynı zamanda tedarikçiler, taşıma şirketleri gibi üçüncü firmalar da aktif olarak görev almaktadırlar. Bu da tedarik zinciri yönetiminin özenle gerçekleştirilmesi, böylece bir veya birkaç ayrı projede görev alan firmaların arasında sürekli iletişimin sağlanması ve üretimin verimli hale getirilmesi demektir. Tedarik zinciri yönetimi literatürde farklı tanımlara sahip olsa da, bir üretim sektöründe hammaddenin fabrikaya girişinden son ürünün müşteriye teslimine kadar geçen süreyi kapsayan, bütün tedarikçilerin dahil olduğu ortak bir sistem olduğu söylenebilir. İnşaat projelerinde de, tasarım aşaması ile başlayan ve malzemelerin inşaat alanına taşınarak inşaat işleminin gerçekleşmesi ile devam eden, projenin bitmesi veya inşa edilen yapının daha sonra yıkılması ile noktalanan, ayrıca bu süreç boyunca inşaat ve yıkıntı malzeme ve atıklarını taşıyan lojistik firmalarını da içinde bulunduran bir sistemdir. Çok çeşitli inşaat yapıları olduğundan, genellikle yüksek üretim performansı gerektiğinden, tedarik zinciri yönetimi kavramı inşaat sektöründe önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde bir diğer önemli konu ise üretim ya da inşaat fark etmeksizin, her çalışma alanında çevrenin korunması gerektiğidir. Küresel ısınma ile birlikte artan üretim ve tüketim miktarları çevresel problemlere yol açmaktadır. Çevresel sorunlar ve inşaat sektörünün büyümesi, inşaat atıklarının yeşil tedarik zinciri yardımı ile yönetilmesi konusunu da beraberinde getirmektedir. Kapalı döngü tedarik zinciri sağlanarak malzemelerin geri kazanım işlemlerine olanak sağlayan ve tasarım aşamasında geri dönüştürülebilir malzemelerin seçilerek çevreye zarar vermeden yapım ya da yıkıma izin veren yeşil tedarik zinciri yönetimi enerji kullanımını ve atık miktarını azaltarak insan sağlığında ve çevrede oluşabilecek problemleri önler. Günümüzde yeşil bina kavramı popülerliğini korumakla birlikte kullanılan malzemelerin de yerlerine benzer özellikleri sağlayabilen ancak geri dönüştürülebilir olanlar tercih edilmektedir. Yapılan inşaatlarda farklı malzemeler seçilemiyor veya eski binaların yıkımı gerekiyorsa da çıkan inşaat ve yıkıntı atıklarının geri kazanım süreçleri ile mümkün olduğunca geri dönüştürülerek doğaya zarar vermeden yok edilmesi hedeflenmelidir. Yeşil tedarik zinciri yönetimi ile inşaat alanlarındaki atığın azaltılması ancak yasal düzenlemeler sonucu üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi ile uygulanmaya başlanabilir. 2008 de Avrupa Birliğinin yayınlamış olduğu atık direktifi, inşaat atıklarının yönetilerek çevresel zararın minimuma indirilebilmesi için belirli hedef rakamlar ortaya koymuştur. Bu direktif, 2020 de tekrar kullanılan, geri dönüştürülen veya kazanılan inşaat ve yıkıntı atıklarının %70 oranında azalacağı bir atık yönetim planı sunmuştur. Belirtilen maddede inşaat yapısının hangi türde olursa olsun, ağırlığının %70 inin geri kazanılması gerektiği belirtilerek bu miktarın ne kadar fazla olduğu vurgulanmıştır. Mevcut durumda Avrupa Birliği üyesi ülkelere bakıldığında da uygulanmakta olan tedarik zinciri yönetimlerinin genellikle yeşil tedarik zinciri tanımına uyduğu, çıkan atıkların minimuma indirilerek maksimum geri dönüşüm sağlandığı ve gerçekleştirilen işlemlerin yasalara uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı otokontrol sistemleri ile takip edilerek gerçekleştiği görülmektedir. Bu çalışma altında da İspanya’da inşaat sektörü dahilinde kullanılan bir atık yönetimi kapalı döngü modeli örnek olarak gösterilmiştir. Bahsedilen otokontrol sistemi, çıkan atıkların transfer edildikten sonra mevzuata uygun olup olmadığına dair yetkili kişilerden alınması gereken bir sertifika adımının varlığı ile sağlanmaktadır. Türkiye’de “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ise 2004 de yayınlanmıştır. Bu yönetmelik ile inşaat ve yıkıntı atıklarının öncelikle kaynağında azaltılması gerektiği, sonrasında çıkan atıkların ise geri dönüşüm, geri kazanım gibi işlemler yolu ile bertaraf edilmeden yeniden kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Yönetmelikte kesin hedef rakamların bulunmaması ile beraber, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum sürecinde olması sebebi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Geri Dönüşüm Eylem planında da sıklıkla Avrupa Birliğinin yayınlamış olduğu direktife atıf yapılmaktadır. İnşaat sektörüne dahil olan her paydaşın, yönetmelikte sorumlulukları belirtilmesine rağmen uygulamada sorunlar oluşabilmektedir. Yönetmelikte kesin hedeflerin olmaması ve bazı konularda görev karmaşıklıklarının bulunması inşaat ve yıkıntı atığı yönetimini zorlaştırmaktadır. Bir takım kararlar yönetmelik dışında meclis kararı ile alınarak da gerçekleştirilmektedir. İnşaat firmalarının çoğu, inşaat alanına atığı ayrıştırıp değerli olan malzemeleri ikincil ürün olarak satmaktadırlar. Ancak ayrıştıramadıkları malzemeler belediyeden alınan izinler ile depolama alanlarına sevk edilmektedir. Yönetmeliğe göre depolanmadan geri dönüştürülmesi gereken malzemeler böylece doğaya terk edilmektedir. İnşaat veya yıkım sonucu açığa çıkan hafriyat toprağı ise yine belediyenin izin verdiği depolama alanlarında geçici olarak depolanmaktadır. Hafriyat toprağının depolanmasına izin verilen yerler mutlaka daha önceden park, bahçe, yol, otopark gibi önceden projelendirilmiş alanlardır. Böylece hafriyat toprağı proje sırasında dolgu malzemesi olarak kullanılacak veya ağaçlandırılarak doğaya geri kazandırılacaktır. Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Avrupa Birliği yönetmeliklerinin yeşil tedarik zinciri ve tersine lojistik kapsamlarında kıyaslanarak, Türkiye’de yeşil tedarik zinciri uygulamasının ne kadar maliyet ve sosyal kazanç sağlayacağını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye inşaat sektöründe günümüzde kullanılmakta olan tedarik zinciri akış şeması çizilmiştir. Mevcut durumda açık tedarik zinciri kullanıldığı ve bu durumun sürdürülebilir bir sisteme olanak sağlamayacağı düşünülerek, literatür araştırması ve Türkiye’de bulunan çalışmalar doğrultusunda yeni bir yeşil tedarik zinciri kurulmuş ve tersine lojistik modeli ile desteklenmiştir. Yeni tedarik zinciri modeli sayesinde inşaat ve yıkıntı atıklarının inşaat alanından depolama alanlarına gönderilmeden önce mümkün olduğunca çok kısmı geri kazanılarak, hem satışlarından firmaya kar sağlanacak hem de depolanacak malzeme miktarı minimuma indirilerek çevre dostu ve sürdürülebilir inşaatlar yapılması sağlanacaktır. İlerleyen çalışmalarda sadece çıkan atıkların ne şekilde transfer edileceği ve geri kazanım seçeneklerinin ne şekilde değerlendirileceğinin yanı sıra tasarım aşamasında yeşil malzeme olarak tanımlanan geri dönüştürülebilir malzemelerin inşaatta kullanılıp kullanılamayacağı da ele alınabilir. Mevcut durumda inşaat alanında kullanılan malzemelerin yerine geri dönüştürülebilme oranı daha yüksek olan fakat ikame edecekleri malzemenin mekanik özelliklerini de benzer şekilde taşıyabilen malzemelerin kullanımı çevre dostu ve sürdürülebilir yapıların ön plana çıkmasına ve maliyet açısından da karlılık sağlamasına yol açacaktır. Yeşil malzemelerin kullanılarak yeşil tedarik zinciri yönetimini doğru bir şekilde kullanan inşaat firmaları hem kendileri için kazanç sağlamış olacak hem de gelecek nesiller için sağlıklı bir çevre bırakma imkanı yaklayacaklardır.
-
Ögeİşletmelerdeki Altı Sigma Uygulamalarının Etkinlik Değerlendirmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-27) Ülgen, Banu ; Akdağ, Hatice ; 10040690 ; İşletme Mühendisliği ; Management EngineeringPazarların küreselleşmesi, iletişimin artması, dünya çapında bilgi alışverişinin kolaylaşması ve teknolojide yaşanan gelişmeler rekabeti büyük ölçüde arttırmıştır. Benzer durumdaki şirketlerin birbirleriyle rekabet edebilmesi için, kaynaklarını etkin ve verimli şekilde kullanması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu nedenle günümüzde, gelişen pazar koşullarına ayak uydurabilmek ve rekabetçi olabilmek için mevcut kaynakların olabildiğince etkin kullanılması gerekmektedir. Bunu sağlamak için şirketlerin performanslarını değerlendirmeleri ve gerçekleştirdikleri özdeğerlendirmeler ışığında stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir.Altı Sigma, konu, iş süreçlerinin iyileştirilmesi olduğu zaman akla ilk gelen, en değerli ve en kabul görmüş metodolojilerden biridir. Altı Sigma'nın TÖAİK (Tanımlama-Ölçme-Analiz-İyileştirme-Kontrol) olarak bilinen süreç iyileştirme modeli ile gerçekleştirilen projeler şirketlerin ekonomik ve teknik olarak kazanımlar elde etmesini sağlamaktadır. Bu tez çalışması, işletmelerdeki Altı Sigma uygulama performanslarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmek ve ne derece etkin olduklarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın temel amacı, değerlendirmeye tabi tutulan işletmelerin etkinliklerini belirlemek ve iyileştirme önerilerinde bulunmaktır. Altı Sigma uygulayan işletmelerin etkinliklerini belirlemek ve kıyaslamada bulunmak amacıyla 10 yurtiçi işletme ile 2 yurtdışı işletmenin yer aldığı 12 işletme için Veri Zarflama Analizi (VZA) ile çıktı bazlı etkinlik değerlendirmesi yapılmıştır. Literatür araştırmaları ve şirketin Altı Sigma uygulamalarından beklentileri göz önüne alınarak üç girdi ve iki çıktıdan oluşan model oluşturulmuştur. Girdi değişkenleri olarak literatür taraması ve istatistiksel analizler neticesinde; Altı Sigma eğitim alan sayısı, Kara Kuşak sertifikalı sayısı ve proje süreleri belirlenmiş olup çıktı değişkenleri olarak ise projelerden sağlanan getiri ile proje kalite puanları alınmıştır. Bu işletmeler içerisinden 5 tanesinin Altı Sigma uygulamalarında etkin bir işleyişinin olduğu, 7 tanesinin ise etkin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Etkin olmayan işletmelerdeki temel problemin proje getirisi sağlanmaması ya da gerçekleştirdikleri projeler için doğru getiri hesabı yapılamaması olarak belirlenmiştir. Bu problemi aşmak için proje seçim sürecinde getiri analizi yapılmalı ve firma stratejileri ile uyumlu geniş katılımlı projeler tetiklenmelidir. Proje tiplerine göre getiri hesabı yapılmalı ve raporlanmalıdır. Bu sayede Altı Sigma ile sağlanan getirilerin ölçümlenmesi ve raporlanması ile hem çalışanların Altı Sigma'nın faydalarını daha net ve kolay görmelerini sağlayacak hem de üst yönetimin Altı Sigma çalışmalarına gösterdikleri desteği artıracaktır. Proje kalite puanı düşük olan ve nitelikli proje üretmede sıkıntı yaşayan işletmelerde, proje üretme yetkinliğini ve TÖAİK 5 adımındaki eskikliği giderici yönde çalışmalar yapılmalıdır. Bunların yanı sıra mevcuttaki yetişmiş insan kaynağından faydalanmak için hedef yayılımı Altı Sigma'yı kapsayacak şekilde genişletilmeli ve sorgulanabilir ve takip edilebilir bir yapıda izlenmesi sağlanmalıdır. Hedef yayılımın ve takibinin yapılmasının yanı sıra iyi uygulamaları teşvik edici takdir ve ödül mekanizmaları işletilerek motivasyon arttırıcı unsurlarla da programın etkinliğinin arttırılmasına yönelik çalışmalar planlanmalıdır. Literatürde VZA ile Altı Sigma projeleri değerlendirmesi ile ilgili çalışmalar yer almasına rağmen organizasyon bazında Altı Sigma uygulama etkinliğinin değerlendirilmesi anlamında benzer bir çalışma yer almamasından dolayı literatürde öncü olma özelliğini taşımaktadır. Çalışmada ilk olarak Altı Sigma ile ilgili genel bilgiler verilmiş, sonraki bölümde performans analizinin önemi ve performans analizi çeşitleri aktarılmış, yöntemler arası karşılaştırmalar yapılmıştır. Dördüncü bölümde ise çalışmada kullanılacak yöntem olarak seçilen VZA detaylı olarak anlatılmıştır. Beşinci bölümde uygulama aşamasında ele alınacak çalışma için gerekli olan literatür çalışmasına yer verilmiştir. Altıncı bölümde ise, çalışmanın akışı tarif edilerek beyaz eşya sanayinin önde gelen şirketlerinden birinin sahip olduğu işletmeler için Altı Sigma uygulama etkinliğinin VZA ile değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca, istatistiksel analizler ile mevcut durum değerlendirmesi yapılmış ve işletmelerin etkin olabilmesi için yapması gerekenler belirtilerek genel durum değerlendirilmiştir.
-
ÖgeMeme Merkezinde Hasta Akış Diyagramının Oluşturulması Ve İyileştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-06-19) Arsoy İlikan, Duygu ; Akdağ, Hatice ; 10040517 ; İşletme Mühendisliği ; Management EngineeringSağlık kişilerin hayattaki en önemli değerlerinden biridir. Önemli olması da korunması ve iyileştirilmesini gerektirir. Ancak günümüzde gerek sağlık hizmetlerine olan talebin fazla olmasından dolayı gerekse kaynakların yetersiz olmasından ötürü, istenilen kalitede ve hızda sağlık hizmetleri sunulamamakta ve sağlık merkezlerinde uzun kuyruklar oluşmaktadır. Sağlık sektörünün en önemli temsilcisi olan hastanelerde ise hastalar tedavi olmak için beklemektedir. Hastanedeki kuyruk direkt olarak insan hayatıyla ilgili olduğu için diğer alanlardaki kuyruklardan daha önce dikkate alınması ve düzeltilmesi gerekmektedir. Her hastalığın tedavi süreci birbiriyle aynı olmayıp farklılık göstermekte, bazılarının süreci çok uzun ve karmaşık olarak sürmektedir. Kanser hastalığı hem hastalığın seyrinin hızlı olması hem tedavi sürecinin karmaşık olması hem de çağımızın hastalığı olması nedeniyle diğer hastalıklardan daha hızlı bir şekilde dikkate alınması gerekmektedir. Gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da kanser görülme oranı her geçen sene artmaktadır. Meme kanseri ise ülkemizde en sık görülen kanser türüdür. Bu nedenle bu çalışmada bir vakıf üniversitesindeki meme merkezi bölümü incelenmiştir. Bölüme meme kanseri şüphesiyle ve tedavi sürecinde gelen hastaların geliş saatleri, hastane içinde izledikleri yol ve her bir bölümde ne kadar süre harcadıkları izlenmiş 30 gün boyunca kayıt edilmiştir. Bazı veriler için ise doktorların bilgisine başvurulmuştur. Kayıt edilen veriler ile meme merkezinin modeli oluşturulmuş ve kesikli olay simülasyonu kullanılarak model ARENA simülasyon programında çalıştırılmış ve darboğazlar belirlenmiştir. Performans kriteri olarak hasta kuyrukları seçilmiştir. Amaç hastaların kuyruktaki bekleme sürelerinin anlamlı bir şekilde azaltılmasıdır ve bunun için birçok senaryo üretilmiştir. Bu senaryolar; kaynak sayılarının değiştirilmesi, mesai saatlerinin değiştirilmesi ve hasta kabul saatlerinin değiştirilmesidir. Her bir senaryonun sonunda elde edilen değerlerin birbirinden farklı olması, bu farklılığın anlamlı olduğunun göstergesi olmayacağı için, her bir senaryo ve mevcut durumu karşılaştırmak için ANOVA istatistiksel metodu kullanılmıştır. ANOVA ile % 95 güven aralığında mevcut durum ve senaryolar arasındaki değişikliğin anlamlı olup olmadığı sınanmıştır. Birçok performans kriteri bu analize göre anlamlı farklılık içermekte iken bir kısmı ise mevcut durumdan farksızdır. Sistemin darboğaz radyoloji kısmında oluşmakta ve bu nedenle de radyoloji bölümünde yapılan iyileştirmeler anlamlı çıkmıştır.