FBE- Jeofizik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "İşseven, Turgay" ile FBE- Jeofizik Mühendisliği Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBatı Anadolu'nun neotektonik rejiminin paleomanyetik çalışmalarla incelenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2001) İşseven, Turgay ; Sanver, Muzaffer ; 112227 ; Jeofizik Mühendisliği ; Geophysics EngineeringNeotektonik dönemin başlangıcından itibaren, Anadolu levhasının tektonik açıdan en fazla etkilenen bölgesi Batı Anadolu'dur. Bölgenin karmaşık tektonik özelliğinden dolayı, günümüze kadar söz konusu alanda birçok çalışma yapılmıştır. Ayrıca son yıllarda, Ege'deki kuzey-güney genişlemenin başlangıç mekanizması ve yaşı üzerine yapılan tartışmalar da bölgeyi aktüel bir çalışma alam haline getirmiştir. Batı Anadolu'daki paleomanyetik çalışmalar Sanver (1967) tararından başlatılmış olup ardından Lauer (1986), Kissel ve diğ., (1988), Orbay ve diğ., (1993) ve İTÜ-İÜ paleomanyetizma projeleri (1993-2000) gelmiştir. Bu tez çalışmasında kullanılan verilerin tamamı yukarıda bahsedilen projeler dizisi neticesinde elde edilmiş ve önceki araştırmalardan elde edilen paleomanyetik verilerle topluca değerlendirilmiştir. Günümüzde dünya genelindeki paleomanyetizma çalışmaları hem volkanik kayalar hemde sedimanter kayalar üzerinde yapılabilmektedir. Ancak Türkiye'nin sahip olduğu tek paleomanyetizma laboratuvarı "KANTEK" nın mevcut ekipmanları sadece volkanik kayalarda çalışmaya izin vermektedir. Dolayısıyla bu tez çalışmasında ilgilenilen kaya türü volkanik kayalardır. Oligosen-Pleyistosen yaş aralığında yer alan Batı Anadolu volkaniklerinden daha önceki paleomanyetik çalışmalarda örneklenmeyen mevkiler örneklenmiş, bazen de bir kaç yalan mevki seçilerek sonuçların kontrolü denetlenmiştir. Bu kapsamda sırasıyla Oligosen yaşlı 12 mevki, Alt Miyosen yaşlı 63 mevki, Üst Miyosen yaşlı 57 mevki, Pliyosen yaşlı 37 mevki ve Pleyistosen yaşlı 10 mevkiden paleomanyetik numune alınmıştır. Söz konusu numuneler "KANTEK" paleomanyetizma laboratuvannda ölçmelere hazır hale getirildikten sonra standart paleomanyetik yöntemler uygulanarak her mevkiye ait ortalama mıknatıslanma doğrultusu belirlenmiştir. 208 paleomanyetik mevkiden 179'unun güvenilir mıknatıslanmaya sahip olduğu belirlenmiştir. Sözü edilen güvenilir mıknatıslanmaya sahip mevkilerden bir grubuna ait numuneler Liverpool Üniversitesi Jeomanyetizma laboratuvannda da ölçülmüş ve benzer sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür. Bu tez çalışması çerçevesinde örneklenen paleomanyetik mevkilerden 138'ine ait numuneler için kaya manyetizması çalışmaları yine Liverpool Üniversitesi Jeomanyetizma laboratuvarında yapılmıştır. Söz konusu numuneler üzerinde termomanyetik analiz, manyetik histerizis, düşük sıcaklık süseptibilite ve eşsıcaklık ısıl kalıcı mıknatıslanma çalışmaları yapılmıştır. Buna göre, numunelere ait Curie sıcaklıkları, numune içerisindeki tek ve çok domenli dane oranlan ve mıknatıslanmadan sorumlu manyetik danelerin türleri belirlenmiştir. Sonuç olarak, Batı Anadolu volkaniklerinin mıknatıslanmasından sorumlu danelerin genellikle çok domenli manyetit olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ortalama mıknatıslanma doğrultularının denklinasyon ve eğim açılan, bölgenin tektonik hareketleri ile ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Oligosen yaşlı paleomanyetik veriler Trakya'da dönme göstermezken Biga yarımadası ve güneyinde saat yönünde bir rotasyon göstermektedir. Ege'nin Yunanistan kısmına ait aynı yaşlı paleomanyetik verilerde benzer sonuçlar göstermektedir. Buna göre, Oligosen' de Batı Anadolu'nun tüm Ege ile birlikte bir bütün olarak saat yönünde bir dönme hareketi yaptığı ortaya çıkarılmıştır. Oligosen'de gözlenen saat yönü rotasyon, Alt Miyosen'de de varlığını devam ettirmiştir. Alt Miyosen paleomanyetik verileri saat yönünde ~30°'lik bir rotasyonu işaret etmektedir. Yılmaz ve diğ., (2000) Batı Anadolu'daki KD-GB doğrultulu grabenlerin graben dolgusunun yaşma bakarak, Alt Miyosen yaşında olmaları gerektiğini öne sürmektedir. Paleomanyetik verilerin gösterdiği rotasyon değeri ile KD-GB doğrultulan grabenlerin birebir uyum gösterdiği rahatlıkla görülmektedir. Bunun anlamı Oligosen-Alt Miyosen boyunca hüküm süren K-G sıkışma neticesinde K-G doğrultulu grabenler gelişti ve söz konusu grabenler günümüze gelinceye kadar saat yönünde ~30° döndü. Alt Miyosen sonuna kadar Batı Anadolu'da hüküm süren etkin tektonik kuvvetler değişerek bölgenin Üst Miyosen sonrası saatin ters yönünde dönmesine neden olmuştur. Ancak söz konusu ana rotasyon, İzmir-Eskişehir çizgisinin kuzeyinde kalan alanlar için geçerlidir. Bu hattın güneyinde kalan alan ise yine daha önceleri gibi saat yönündeki rotasyonuna Pliyosen sonuna kadar devam etmiştir. Söz konusu bu rotasyonun lokal bir hareket olmadığı ve Fethiye-Burdur fay zonunu kullanarak gelişmiş olabileceği düşünülmektedir. Kuzey Anadolu Fayı'na yakın mevkilerdeki Pliyosen yaşlı volkaniklere ait paleomanyetik sonuçlarda fayın etkisi görülmekte (saatin ters yönünde) olup, faydan uzaklaştıkça sadece kuzey-güney genişlemenin etkisi varlık göstermektedir. Öte yandan, Batı Anadolu'ya ait en genç volkanikler olan Kula volkaniklerinden elde edilen paleomanyetik sonuçlara göre, bölgede son 1.6 My' dan beri rotasyon ve/veya enlemsel bir hareketin olmadığı ortaya çıkartılmıştır. Ortalama mıknatıslanma doğrultularının eğim açılarına bakıldığında, aynı yaşlı ve birbirine yakın paleomanyetik mevkilerin mıknatıslanma doğrultularının eğim açılan arasında farklılıkların olduğu görülmüştür. Söz konusu farklılıklar, tektonik olaylar sonucu gelişebileceği gibi yermanyetik alanının dipol ekseninin eğikliğinden de kaynaklanabilir. Bilindiği gibi, yermanyetik alanını temsil eden dipolün ekseni ile coğrafik eksen arasında ~1 1.5°'lik bir açı farkı vardır. Eksen doğrultulan arasındaki açı farkının, ortalama mıknatıslanma doğrultularının eğim açısında maksimum 20°'lik bir değişime neden olabileceği hesaplanmıştır. Dolayısıyla ortalama mıknatıslanma doğrultularının eğim açılan arasındaki farkın 20° 'den büyük olması durumunda, tektonik deformasyonlardan söz etmek mümkün olacaktır. Bu tez çalışması ile Batı Anadolu'da, söz konusu eğim açılan arasındaki farkın 20° 'den büyük olan çok sayıda bölgenin olduğu saptanmıştır. Düşük mıknatıslanma eğim açısına sahip volkaniklerin geçmişte, bugünkü coğrafik enleminden daha güneyde yeraldığı ve günümüze gelinceye kadar bir miktar kuzeye ötelenmiş olduğu söylenebilir. Aynı şekilde yüksek eğim açısına sahip volkaniklerin de geçmişte daha kuzey enlemlerdeyken, güneye doğru hareket ederek bugünkü coğrafik konumunu aldığı söylenebilir. Ancak, Batı Anadolu'da bir çok bölgede görüldüğü gibi, hemen hemen yanyana duran iki paleomanyetik mevkinin birinin kuzeyden diğerinin de güneyden gelerek bugünkü konumlarım aldığını söyleyen bir tektonik model pek gerçekçi olmayacaktır. Söz konusu ortalama mıknatıslanma doğrultularının eğim açılarındaki farklılığa, lokal tektonizma sonucu gelişen listrik faylanmaların ve blok hareketlerinin neden olmuş olabileceği söylenebilir.