Digitalization and phygital public spaces

thumbnail.default.alt
Tarih
2025-06-16
Yazarlar
Gürkan, Berna
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
ITU Graduate School
Özet
Mekan, kamusal mekan ve dolayısıyla kentler, yalnızca fiziksel çevreye değil aynı zamanda toplumsal, çevresel, ekonomik ve teknolojik yenilikler yoluyla da değişme ve evrilme eğiliminde olan dinamik organizmalardır. Son yarım yüzyılda yaşanan ciddi ve hızlı teknolojik gelişmeler ve değişimler ile birlikte mekan ve mekan algısı değişmiş ve bununla beraber yeni ihtiyaçlar doğmuştur. Bu ihtiyaçlar bağlamında dijitalleşme ve bunun mekansal yansıması da önem kazanmıştır. Kamusal mekan da yaşamın var olduğu yer olduğundan bu algı değişiminde büyük bir rol oynamaktadır. Fakat kent yaşamına etkisi yalnızca bireylerin gündelik deneyimleri üzerinden karşılaştırılmamalı, aksine aynı zamanda kamusal mekanların tanımı ve işlevini de çeşitlendirmesi üzerinden incelenmelidir. Bu bağlamda, teknolojik gelişmelerle beraber artık kamusal mekan yalnızca fiziksel boyutlarıyla sınırlı değil ve hibrit bir şekilde de deneyimlenebilir hale gelmektedir. Kamusal mekana değer katılması ve kullanımının öneminin yeniden vurgulanması için dijital çağ içinde olduğumuz gerçeği göz önünde bulundurularak yeniden kavramsallaşması gerekmekte ve kamusal mekanla birlikte bunların deneyimlendiği sosyal yaşam da bu değerlendirmeye dahil edilmelidir. Bu değişim sayesinde, kentsel çevrede hem dijital hem de fiziksel olarak deneyimlenebilen, birbirlerinin sınırlarını ve dezavantajlarını bulanıklaştırırken faydalarını destekleyen olası "fijital" mekanlar bir potansiyel olarak görülmektedir. Bu potansiyel fiziksel ve dijital öğelerin bütünleştiği ve geleneksel kamusal mekan anlayışının ötesinde yeni bir mekansallık tanımlamaktadır. Bu mekanlar aynı zamanda atıl mekanların yenilenmesi ve canlandırılması için bir yöntem olarak kullanılabilir. Dolayısıyla da hem bu mekanlar hem de çevresi için sosyal etkileşim ve mekanı diriltmek için de bir şans ve potansiyel olarak görülmektedir. Ayrıca, bu mekanların sosyopolitik ve teknolojik faktörler tarafından nasıl şekillendirildiği ve katılım, erişilebilirlik ve kapsayıcılığı nasıl etkilediği de incelenmektedir. Tezin amacı, fijital kamusal mekanların fiziksel sınırlamaları aşarak mekanı yeniden tanımlama ve dönüştürme rolünü incelemektir. Bu rol boyut, kapasite ve konum gibi geleneksel sınırlamaların dezavantajlarını elimine ederek bu mekanların potansiyel ve gücü ve boş zaman etkinlikleri için işlevlerini ön plana çıkarmaktadır. Aynı zamanda fijitalliğin kentsel mekanlara dahil edilmesinin atıl kamusal mekanlara nasıl ek değerler sağlayabileceğini, işlevselliğini arttırabileceğini ve kullanıcı deneyimini ve sosyal etkileşimi vurgulayarak kentsel çevrenin canlılığına nasıl fayda sağlayabileceği sorgulamaktır. Çalışma, dijital ve fiziksel katmanlar arasındaki bağlantıyı ve etkileşimi araştırarak fijital kamusal mekan tasarımıyla ilgili bazı fırsatları ve zorlukları ortaya çıkarmaktadır. Bunun için değişen işlevlerine ilişkin içgörüler sağlayarak dijital çağda kamusal mekanların yeniden düşünülmesine yardımcı olmayı da amaçlamaktadır. Bunu yaparken de, bu fırsat ve zorlukların kullanılmayan ya da az kullanılan örneğin tek işlevli mekanların tasarımına ve geleceğine sosyal ve tasarımsal olarak neler katabileceği araştırılmaktır. Araştırma, hem bugünün bakış açısını hem de gelecekteki eğilimleri ve perspektifleri keşfetmek için literatürü, vaka çalışmalarını ve çeşitli uzmanların konuyla ilgili görüşlerine dayanan tematik ve çerçeveleme analizini entegre eden nitel bir metodoloji kullanmaktadır. Bu metod özellikleri gereği politika geliştirmek için kullanılmakta olup, varolan bilgiler ve uzmanların fikirlerini en iyi şekilde yorumlamak için seçilmiştir. Literatürde henüz mekansal olarak yeni kullanılmaya başlanan bir terim olduğu için fijital terimi ve genel olarak mekansal dijitalleşme süreçleri ve öneminden bahsedilmiştir. Vaka çalışmalarında ise Türkiye ve dünyadan farklı yıllardan, seviyelerden ve biçimlerden 6 fijital mekan örneği verilmiştir. Veri toplama süreci ise, daha önce kamusal mekan ve dijitalleşmenin kesiştiği araştırma veya çalışmaları olan şehir plancıları, mimarlar ve dijital teknoloji uzmanları gibi 10 alan uzmanından kamusal mekanın dönüşümü hakkında bilgi ve içgörü toplamak için tasarlanmış açık uçlu 10 sorudan oluşan görüşmeleri içermektedir. Sorular, araştırma hedeflerine yönelik olarak, fijital mekanları nasıl tanımladıklarına, bu mekanların nasıl yaratılabileceğine, ne gibi bir etkisi olacağına, kullanıcıların mekan algısında ne gibi değişiklikler yaratabileceğine ve atıl kentsel mekanları yeniden canlandırmak için kullanılma potansiyellerine odaklanarak, bu alandaki profesyoneller tarafından nasıl algılandıklarını ve yorumlandıklarını içerecek şekilde oluşturulmuştur. Uzmanların verdikleri yanıtlar, ortak ve önemli temaları, ortaya çıkan örüntüleri, kavramsal değişimleri ve potansiyel gelecek senaryolarını belirlemek üzere analiz edilmiştir. Literatür taraması ve vaka çalışmaları, dijital şehircilik, dijital mekan oluşturma ve fijital mekanlar üzerine yapılan önceki çalışmaları inceleyerek analizi desteklemektedir. Tematik ve çerçeveleme analizi, uzmanların bakış açılarının kapsamlı bir şekilde anlaşılmasına ve çıkarımlarda bulunulmasına olanak sağlamıştır. Bulgular çoğunlukla, kamusal mekanlarda günlük yaşamlarında dijital unsurları kullanan insanların çeşitli ihtiyaçlarına yönelik olarak fijital mekanların farklı boyut ve biçimlerde ortaya çıktığı konusunda bir fikir birliği olduğunu göstermektedir. Ayrıca, uzmanların fijital mekan terimini veya genel olarak kamusal mekandaki dijital gelişmeleri nasıl tanımladıklarını ve bununla beraber geleneksel kamusal mekanı fijital mekandan farklı bakış açılarıyla nasıl ayırdıklarını göstermektedir. Bu bakış açılarının farklılığının en temel sebebi bireysel çalışmalarındaki odak farklılığından dolayı olduğu görülmektedir. Genel olarak, uzmanlar dijitalleşmenin kentsel çevre ve yaşam üzerinde bir etkisi olduğunda anlaşmaktadırlar ve duyusal deneyimi arttırdığını dolayısıyla da yer kimliğini güçlendirici nitelikler taşıdığını belirtmişlerdir. Aynı zamanda dijitalleşmenin kullanılan bir mekan yaratma veya buna katkı sağlaması için bir mekanın ancak mevcut temel kentsel tasarım ilkeleriyle uyumlu bir şekilde ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir odakla kurgulandığında atıl mekanların durumunu iyileştirmek ve kent sistemine kalıcı bir şekilde katmak için kullanılabileceği konusunda hemfikir oldukları söylenebilir. Bazı uzmanlar kentsel ortamdaki teknolojik gelişmelerin bireyselliği ve izolasyonu teşvik edebileceğine inanırken, bazıları da toplumsal bir vurgu ile uygulandığında -birbirini tanımayan insanların daha kolay etkileşime geçebileceğini sağladığından- sosyal etkileşim ve katılımı geliştirmeye yardımcı olabileceğine inanmaktadır. Uzmanlarla yapılan görüşmelerden ve çerçeveleme analizinden ortaya çıkan ana temalar şunlardır: kamusal mekanların dijital uzantılar yoluyla çekiciliğinin ve duyarlılığının artma potansiyeli; yerel değerleri öne çıkaran ve bağlama sadık kalan tasarımın önemi; atıl kentsel mekanların dijital iyileştirmeler yoluyla aktif hale gelme potansiyeli; dijital katmanları fiziksel mekanlara entegre etmede kentsel tasarımcıların ve plancıların gelişen rolü; veri gizliliği gibi dijital ayrışmalarla ilgili zorluklar ve fijital ortamlarda yönetişim. Bulgular, fijital kamusal mekanların algılanışının mekansal aidiyet, katılım, duyusal ve duygusal deneyim ve mekan kimliği gibi çok boyutlu parametlere sahip olduğunu ve bu parametlerin mekanın çok boyutlu bir şekilde etkinleştirilmesine katkı sağlayabileceğini göstermektedir. Bu katkılardan en önemlilerinden biri olan kültürel anlatı, fijital mekanlarla birlikte çok daha bilgilendirici, akılda kalıcı ve ilgi çekici bir biçime bürünebilir ve bu sayede mekan algısına ve aidiyet hissine ciddi bir katkıda bulunabilir. Çalışmanın bir diğer önemli bulgusu, uyarlanabilir, ölçeklenebilir ve esnek çözümler sunarak fijital mekanların kentsel kısıtlamaların üstesinden gelebileceğidir. Burada kastedilen, fijital mekanların mekanın ihtiyacına, boyutuna ve altyapısına göre farklılaşabileceği, aynı zamanda da kalıcı veya geçici olarak tasarlanabileceğidir. Bu özelliğiyle atıl mekan ları ve dolayısıyla tek işlevli mekanları, ana işlevleri kullanılmadığında değerlendirebilecek ve kent dokusuna katabilecek imkanı sağlamış olmaktadır. Kamusal mekanların ticarileştirilmesi ihtimali, güvenlik riskleri ve dijital altyapıya eşit ve adil erişim sıkıntıları gibi sorunlar önemli engeller teşkil etmektedir ve bütün uzmanlar tarafından çok dikkat edilmesi ve düzenlemesinin tasarımla beraber kurgulanması gereken bir husus olarak tanımlanmıştır. Uzmanların cevaplarına dayanarak fijital mekanların çekici, kullanılabilir, erişilebilir ve kapsayıcı olması için mekan, içerik ve bağlama özel, yönetişim çerçevelerine ve temel tasarım ilkelerine uygun bir şekilde tasarlanması şarttır. Fijital mekânlar, günümüzün ihtiyaçlarına uygun yeni bir kamusal mekan algısına katkıda bulunabilecek bir potansiyele sahip olmakla birlikte, kentlerdeki aşırı büyümenin getirdiği bazı mekansal sorunlara sürdürülebilir yeni bir bakış açısıyla çözümler üretebilir ve hem serbest zamanların hem de kamusal mekanın tadını çıkarmanın yeni ve daha etkileşimli bir yolunu sağlayabilir. Kentlerdeki atıl mekanlar da hem teknoloji hem de kentsel tasarım ilkelerini bir araya getirecek şekilde ele alınarak daha çekici ve işlevsel mekanlar olarak yeniden canlandırılabilir. Bunlar, dijital gelişmelerle temas halinde olan herhangi bir yerleşimin arazi kullanımı konusunda daha sürdürülebilir bir yaklaşımla sonuçlanabilir. Katılımcı tasarım fırsatlarının kapsayıcı ve demokratik fiziksel kamusal mekanlar yaratmadaki önemi de çalışmada vurgulanmaktadır. Dijital altyapılar kentsel ortamlara daha entegre hale geldikçe, şehir plancıları, tasarımcılar ve karar alıcı birimler kamu yararının her zaman ön planda tutulmasını sağlamalıdır ve bunun için birlikte çalışmalıdır. Tez, dijitalleşmenin kamusal mekandaki mekansal, sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel etkilerini bütüncül bir yaklaşımla ele alarak fijital mekanların kamusal mekana karşı olan ilginin artması için ve atıl mekanların etkinleştirilmesi ve kent sistemine katılması için bir alternatif olarak önermektedir. Fijital mekanların uzun vadede yaşanabilirliği de bu etkilere vurgu yapılarak gelecekteki araştırmaların konusu olmalıdır. Sonuç olarak, araştırmamız esnek, uyarlanabilir ve insan merkezli stratejilerin gerekliliğini vurgulayarak kentsel kamusal mekanların geleceği hakkındaki daha geniş tartışmaya katkıda bulunmaktadır. Fijital kamusal mekanlar, teknoloji ve şehircilik arasındaki boşluğu doldurarak insanların sadece içinden geçmekten ziyade içinde bulunmak ve zaman geçirmek isteyeceği, katılım, sanatsal ve kültürel bilgi ve ifade ve toplumsal gelişim gibi etmenleri içeren dinamik mekanlar olabilir
Space and thus cities are dynamic organisms which tend to evolve according to their surroundings including not only the physical environment but also through surrounding innovations and advancements. Thus, there is a need of reconceptualizing public space, taking into consideration of the digital age since it is no longer limited to its physical dimensions. Through this shift, there are possible "phygital" spaces that can act as both digital and physical within urban environment blurring certain boundaries and disadvantages of each other. This could be a chance to reflect the activation in these spaces to underutilized spaces as revitalization potential taking into consideration how these spaces are shaped by sociopolitical and technological factors, as well as how they affect participation, accessibility, and inclusion. The aim of the thesis is to investigate and understand the role of phygital public spaces in redefining and transforming space by transcending physical limitations. The thesis intends to help rethink public spaces in the digital age by investigating the interaction between digital and physical layers and providing insights into their changing function to reveal some of the opportunities and challenges related to the design of phygital public space. It further examines the potential and power of phygital spaces may have in redefining and transforming public spaces by overcoming conventional limitations such as size, capacity, and location and their function for leisure activities while questioning how the inclusion of phygitality into urban spaces could bring additional values to underutilized public areas and add value to the vitality of the urban environment by emphasizing user experience and social interaction. The research employs a qualitative methodology, integrating literature, case studies and thematic and framework analysis based on various experts' opinions about the issue to explore both today's standpoint and future trends and perspectives. The data collection process involves semi-structured interviews with a questionnaire that consists of 10 questions which was designed to gather insights into the transformation of public space from 10 field experts such as urban planners, architects, and digital technology experts that had previous research or work intersecting public space and digitalization. The questions were created to address the research objectives focusing on how they define phygital spaces and how these spaces might be created and their potential of being used to revitalize underutilized urban spaces comprising how they are perceived by these professionals in the field. Their responses were analyzed to identify common and key themes, emerging patterns, conceptual shifts and potential future scenarios. The literature review and case studies support the analysis by examining previous studies on digital urbanism, digital placemaking and phygital spaces. The framework analysis allowed for a comprehensive understanding and inferences of the experts' points of views. The findings mostly show that there is a consensus that phygital spaces are appearing in different forms and shapes for the various needs of the people who use digital elements in their daily lives in public spaces. They also show how experts define the term phygital space or generally digital advancements in public space and how they differentiate traditional public space from phygital space with different viewpoints due to the difference of focus in their individual work. Generally, it can be said that experts agree that digitalization has an impact on urban structure and life and use of digitalization can be used to improve the situation of underutilized spaces when combined with existing methods of creating a well-designed space and improving the quality of life in a harmony with fundamental urban design principles. While some experts argue that technological improvements in an urban setting could encourage individuality, some of them suggest that it can help with improving social interaction and engagement when implemented with this focus. Some of the key themes that emerge from expert interviews are: the increased attractiveness and responsivity public spaces might have through digital extensions; the importance of context related design that enhances local values; the potential of underutilized urban spaces to become active through digital improvements; the evolving role of urban designers and planners in integrating digital layers into physical spaces; challenges related to digital divides such as data privacy, and governance in phygital environments. Another significant finding of this study is that by offering adaptable, scalable, and flexible solutions, phygital spaces may be able to overcome urban constraints. Significant obstacles are presented by problems including the commercialization of public domains, security risks, and unequal access to digital infrastructure. Phygital spaces have a potential that can help contribute to a new perception of public space with today's needs while creating solutions with a novel perspective to some of the problems of extreme growth in cities and ensuring a new and more interactive way to enjoy both leisure time and public space. Underutilized spaces in cities can also be addressed in a manner that incorporates both digital technology and design principles to revitalize them to be more attractive and functional spaces. This can result in a more sustainable approach to the land-use of any settlement with being in touch with the digital advancements. It also emphasized the significance of participatory design opportunities in creating inclusive and democratic physical public places. Urban planners, designers, and policy makers must work together as digital infrastructures become more integrated into urban environments to guarantee that public interest is always prioritized. The long-term viability of phygital places should also be the subject of future research, with an emphasis on the social, economic, and environmental effects. In the end, our research adds to the larger conversation about the future of urban public areas by highlighting the necessity of flexible, adaptable people-centered strategies. Phygital public spaces may be dynamic venues for democratic engagement, artistic expression, and community development by bridging the gap between digital technology and urbanism.
Açıklama
Thesis (M.Sc.) -- Istanbul Technical University, Graduate School, 2025
Anahtar kelimeler
kamusal mekanlar, public spaces, fijital kamusal mekanlar, phygital public spaces
Alıntı