FBE- Mühendislik Yönetimi Lisansüstü Programı - Doktora

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 16
  • Öge
    Benzetim yardımıyla üretim planlama ve kontrol sistemlerinin analizie üretim yapılı sistemler için geliştirilmiş yeni üretim planlama modelleri
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2003) Nomak, Affan ; Durmuşoğlu, Bülent ; 143116 ; Mühendislik Yönetimi ; Engineering Management
    Müşterinin gerçekten istediği ürünleri, tam da istediği anda tasarlayabilme, çizelgeleme ve imal edebilme becerisini kazanmak demek, satış tahminleri işlemini tümüyle bir yana bırakıp, sadece müşterinin sizden istediklerinin üretimine odaklanabilmeniz demektir. Yani, müşteriye, çoğunlukla da istemediği ürünleri ürünün istenmeden itilmesi yerine, müşteri istediğinde ürünün sizden çekilmesi sağlanmaktadır. Dahası, müşteriler beklentilerinin tam olarak karşılanacağından emin oldukları ve üreticiler kimse istemediği için stoklarda kalmış ürünleri elden çıkarmaya yönelik indirim kampanyalarından vazgeçtiklerinde, talep çok daha istikrarlı bir yapıya kavuşacaktır. Kütle üretimi alışkanlığına göre büyümüş, merkezi yönetime sahip geleneksel üretim sistemleri, değişken pazar yapısı karşısında pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Merkezi yönetimin ana elemanı olan fonksiyonel yapılanma ile müşteriye odaklılığı, yüksek kaliteyi, kısa temin sürelerini, esnek üretimi ve düşük maliyeti elde etmek mümkün olamamaktadır. İşte bu anlamda çözüm için çoğunlukla ilk radikal adım, fonksiyonel yapılanmaya sahip üretim sistemlerinin, grup teknolojisi (GT) esaslı hücresel sistemlere dönüştürülmesidir. Hücresel sistem yaklaşımının esası, küçük bir sistemin etkin ve kontrol edilebilir olma özelliğini, büyük bir sisteme yansıtmak şeklindedir. Bu yansıma, büyük sistemin içinde, birbirinden olabildiğince bağımsız küçük sistemler (hücreler) oluşturma şeklinde gerçekleşir. Hücresel imalat sistemlerinde ise parça aileleri ve makine hücrelerinin oluşturulması sonrasında, bu sistemlerin en etkin olarak nasıl yönetileceği kavramı karşımıza çıkmaktadır. Bu tezde, üretim kontrolünde "itme" ya da "çekme" uygulansın, planlama aşamasında "Yük Bazlı Sipariş Yönetimi" uygulamanın sistem performansını arttıracağı ifade edilmiştir. Buna yönelik olarak, beş farklı senaryo yapılandırılarak gerçek bir grup teknolojisi üretim sisteminde denenmiştir. Bu senaryolarda, itme bazlı geleneksel üretim yönetim yaklaşımı yanı sıra, Kanban ve CONWIP bazlı çekme sistemlerine yönelik benzetim modelleri kurulmuştur. Elde edilen sonuçlar, tanımlanan performans ölçütleri doğrultusunda karşılaştırılmış ve yorumlanmıştır.
  • Öge
    Üniversite bütçelerinin uzun dönemli planlaması için şebeke analizi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 1997) Yenisey, Mehmet Mutlu ; Soysal,  Ataç ; 66371 ; Mühendislik Yönetimi ; Engineering Management
    Üniversitelerde uzun dönemli planlama çalışmaları özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir sorundur. Zira kısıtlı olan kaynakların en verimli şekilde kullanılması önemlidir. Bir başka husus ise, bir bilim yuvası olan üniversitelerde bilimsel çalışmaların artırılması ve bu çalışmaların sonuçlarının hızla ülkenin kalkınması için kullanılmasının gerektiğidir. Ayrıca, bu kurumlardan yetişecek daha nitelikli elemanların katkısı da gözardı edilemez. Yöneylem Araştırması alanında üniversite planlaması üzerine yapılmış çeşitli çalışmalar mevcuttur. Ancak bu çalışmalar bir üniversitenin çok az bileşenini kapsar. Zira bir üniversitenin bütün yönlerini kapsayan modeller oldukça büyüktürler ve çözümleri zor olmaktadır. Bu çalışmada üniversite planlamasına Ek Kısıtlı Genelleştirilmiş Şebeke Analizi (Embedded Generalized Networks) tekniği uygulanmıştır. Şebeke analizi tekniği daha hızlı sonuç veren ve büyük kapsamlı problemlerin çözümüne imkan tanıyan bir tekniktir. Ancak üniversite gibi geniş kapsamlı bir kurumun modellenmesi için Salt Şebeke Modelleri (Pure Networks) ve Genelleştirilmiş Şebeke Modelleri (Generalized Networks) yeterli olmamaktadır. Çünkü gözönüne alman bileşenler arasındaki ilişkiler sadece akışların korunumu ve dağıtılması ile sınırlı değildir. Bir bileşenin başka bir bileşenle ilişkisi olabilir. Bu durumda bağlardaki akışların birbirleriyle olan oransal ilişkilerini ifade etmeye yarayan ek kısıtların da tanımlanması gerekir. Ayrıca burada verilen şebeke modelleri akış şebekeleridir (Flow Networks). Zira literatürde faaliyet şebeke modelleri içerisinde mütalaa edilen ve yine genelleştirilmiş şebeke modelleri olarak adlandırılan modeller de vardır. Bu tez çerçevesinde incelenen şebeke modellerinde bağlar akışları, diğer şebeke modellerinde ise bağlar faaliyetleri ifade eder. Üniversite planlaması için kurulan model devlet üniversitelerini esas almış olup sayısal uygulama için İstanbul Teknik Üniversitesi 'nin değerleri kullanılmıştır. Geliştirilen modelde, üniversitenin, 5 tanesi kişilerle, 1 7 tanesi harcama kalemleriyle ve 5 tanesi de gelir kalemleriyle ilgili olmak üzere toplam 27 bileşeni gözönüne alınmıştır. Amaç öğrenci/araştırma görevlisi, öğrenci/öğretim üyesi gibi oranlar ile araştırma faaliyetlerine ayrılan paylan yükseltmek ve hazine yardımı miktarını en küçüklemektir. Bununla ilgili çeşitli senaryolar model aracılığıyla denenmiş ve sonuçları irdelenmiştir.
  • Öge
    An integrated approach of construction risk management and evaluation
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Ababneh, Wael A. ; Yenersoy Erdoğan, Gönül ; 100819 ; Mühendislik Yönetimi ; Engineering Management
    Proje Risk Yönetimi genelde yapı endüstrisinde, özelde ise Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE), göreceli olarak yeni bir kavramdır. Bu araştırma, proje risk yönetimi sürecim geliştirebilecek bazı yeni iyileştirmeler yapma ve iş sahipleri, müteahhitler ve danışmanlar tararından kullanımım yaygınlaştırma amacım taşımaktadır. Bu çalışma yerel pazarda (BAE) benzeri araştırmaların olmaması nedeniyle, potansiyel bir yarar oluşturacağı gibi aynı zamanda, risk algılama gibi, proje risk yönetimi hususları ve adımlarında daha ileri çalışmalar için bir alt yapı oluşturacaktır. Ayrıca çalışmada yaklaşımın yerel pazarda kullanılmasına yardımcı ve rehber olacak çeşitli hususlar üzerinde durulmuş ve ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Bu çalışma ile aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır (1) BAE ekonomisi içinde oldukça ayrı bir sektör görüntüsü veren yapı endüstrisi, risk karşısında pek rasyonel olmayan yaklaşımlar sergilemektedir. Tarafların çoğu tarafından halen kullanılmakta olan ve sistematik olmayan sezgisel yaklaşımların çoğundaki eksiklikler, çok sayıda projede başarısızlık nedeni olmaktadır. Bu durum, yapı endüstrisinde modern ve dinamik çevre ile başedebilecek etkin ve bütünleşik bir proje risk yönetimi yaklaşımı ihtiyacım güçlendirmektedir. Bu nedenle çalışmanın ana amacı, proje yönetiminin süreçlerini, ilgili taraflara tanımlayan, sınıflayan, değerlendiren, belgeleyen, iletişim sağlayan ve birbirine bağlayan sistematik bir yaklaşım sunmaktır. Proje risk yönetimine gösterilecek olan daha fazla özen, proje yönetimi performansında, önemli bir iyileşme sonucu yaratacaktır. Aynca, proje risk yönetimi, proje yöneticilerinin yaratıcı görevlerinden biri olabilir. Planlamayla, problem çözümünü teşvik ederek, ve proje operasyonlarında buluşcu fikirlere yol açarak, kontrola gerçeklik ve daha güçlü bir destek oluşturabilir. XV111 (2) Bu çalışmada risk kavramı, "yapı projesine negatif veya pozitif etki yapan çeşitli etkenlerin kombinasyonu olarak tanımlanmıştır. Proje Risk Yönetimi ise, "potansiyel kaybı minimize ederek veya ortadan kaldırarak proje amaçlarının gerçekleştirilmesini, tanımlama, sınıflandırma, değerlendirme, risk yönetimi planı ve risk rejimini içeren, süreç yoluyla da olası kayıpları önleyerek fon teminini sağlayan" bir yönetim fonksiyonu olarak tanımlanmıştır. (3) Yeni bir Proje Risk Yönetimi Modeli (PRYM) geliştirilmiştir. Model, tarafların bütünleşik ve sistematik olarak katılımım sağladığı gibi, uygulanması kolay ve pratik bir yaklaşımdır. PRYM aşağıdaki süreçleri içermektedir: A- Proje Risk Yönetimi Süreci; Bu da aşağıdaki alt süreçleri içerir.. Risk Tanımı ve Sınıflandırılması. Risk Değerlendirme. Risk Yönetim Planı B- Risk Yönetim Rejimi; bilgi akışım ve etkin haberleşmeyi sağlayarak proje risk yönetimi sürecini, organizasyonun stratejileri, politikaları ve prosedürleri İle bütünleştirir. (4) Risk tanımı, proje risk yönetimi sürecinin en önemli aşamasıdır. Çalışmada, uzun ve kapsamlı bir risk listesi hazırlanmıştır. Araştırmacı, bu yaklaşımın olası tüm risklerin tanımlanmış olduğuna dair güvence vereceğine ve sağlayacağı yaran daima kanıtlayacağına inanmaktadır. Ayrıca, etkinliği sağlamak için, risk tanımı sürecinde, proje ile ilgili olası tüm risk kaynaklan ve bunların etkileri aynntılı bir biçimde incelenmelidir. Çünkü, tanımlanmamış veya sürpriz riskler, felaket olarak nitelendirilebilecek kötü sonuçlara neden olabilir. Bu çalışmada, geliştirilmiş olan risk tanımlama süreci, tüm bu hususlan göz önüne alarak tasarlanmıştır. (5) Riskin önemi veya risk ölçüsü kavramı geliştirilmiştir. Sunulan yaklaşım normal proje personeli tarafından kolayca anlaşılabilir ve uygulanabilir özelliktedir. Bu kavram, teorik ve pratik bir katkı olarak kabul edilebilir. Projenin ilgili taraflarına, erken aşamada riskin anlaşılır ve kolay bir dille önceliklendirilmesine ve değerlendirilmesine yardımcı olur. Kritik riskleri XIX değerlendirmek ve göreli önemlerim süzgeçten geçirmek için bir kombinasyon (frekans ve etki) senaryosu geliştirilmiştir. Bu değerlendirme, riskin önemi veya risk ölçüsü olarak isimlendirilmiştir. (6) Yerel pazar için tanımlanan kapsamlı risk listesi ve sınıflandırma plam riski, yapısına ve etkisine göre sınıflandırarak hazırlanmıştır. Ayrıca kolay anlaşılır ve uygulanır bir sistem geliştirme amacını gerçekleyecek şekilde organize edilmiştir. Belirlenen kategoriler şunlardır: 1. İş Sahiplerinin Riskleri 2. Doğal Fenomen 3. Ekonomik ve Finansal Riskler 4. Yapı ve Performansla îlgili Riskler 5. Tasarıma İlişkin Riskler 6. Sözleşmeyle İlişkili/Kanuni Riskler 7. Fiziksel Riskler 8. Politik Etki ve Çevresel Riskler Yukarıdaki sekiz kategori, yaklaşık doksan potansiyel risk faktörünü kapsamaktadır. Bu sınıflandırma planı, derinlemesine analiz yapmak ve stratejilere karşılık vermeyi sağlamak üzere, riskin parçalara ayrılması amacına yardımcı olmak için uygulanmıştır. Kategoriler risklerin çeşitliliğini göstermekte ve ilgili tarafların sadece tek tip risk üzerine yönelip diğerlerim unutmamaları ve tüm riskleri incelemeleri için bir uyarıcı özelliği sergilemektedir. Bununla birlikte her kategoridaki potansiyel risk listesinin eksiksiz olduğunu söylemek yanlış olur, fakat tipik proje risklerinin büyük çoğunluğunu içermektedir. Risk listesi ve bunun sınıflandırılması projeden, projeye farklıdır, dolayısıyla risk listesi özel proje karakteristiklerini yansıtacak şekilde her bir proje için incelenebilir ve doldurulabilir. Sınıflandırma, organizasyonun risk yönetimi çabalarını optimize etmek için bir temel oluşturur. Proje tipine bağlı olarak, bazı sınıflar diğerlerinden daha önemli olabilir. (7) Kapsamlı olarak yapılan uygulamaya ve geliştirilen risk ölçüsü kavramına dayanarak, tüm tarafların projeyle ilgili herbir tarafin algılamalarından tanımlanan risklerin göreli önemleri bulunmuştur. Proje risk yönetiminin yararım desteklemek üzere, en önemli ve en önemsiz riskler listesi XX hazırlanmıştır. Ayrıca proje zamanı gecikmelerine neden olan riskler tanımlanmış ve önceliklendirihniştir. Bu sunum, önemli risklerin farkında olmayı sağlayabilir. (8) Yapılan yerel inceleme analiz edildikten sonra, sonuçlar ASCE (1978) ve Kangari (1995) tarafindan yapılan risk (ABD yapı pazarına yönelik olan) araştırmaları ile karşılaştırılmış ve bu çalışmaların eksiklikleri ortaya konmuştur. (9) Riskin azaltılması ve en az yapılması kavramı, çeşitli yöntem ve prosedürler kullanarak uygulanmış ve bunlar, yerel inceleme uygulamasıyla proje performansına olan etkileri bakımından test edilmiştir. Risk yönetimi eylemleri, önceüyici ve düzeltici olmak Üzere ikiye ayrılmıştır, önleyici eylemler, yapı projesinin erken aşamalarında riski azaltmak, başka tarafa aktarmak veya engellemek; düzeltici olanlar ise, oluşmuş olan riskin etkilerini azaltmak amacıyla yapılan eylemler olarak tanımlanmıştır. Bu öneriler, klasik İş sahibi - müteahhit risklerinin önemli bir kısmının ortadan kaldırılmasını sağlayabilecektir. (10) Bir çok durumda, risk olayına ilişkin, doğrudan uygulanabilir ve geçmişe ait verilerin bulunamadığı gözlenmiştir. İlgililer yapım sırasında veya proje devam ederken, alandan gelen bilgileri kaydetmekte veya belgelemekte genellikle gönülsüzdür. Bunu yapsalar bile, çoğunlukla veriler eksik olmaktadır. (11) Risk yönetimi kavramı altında, esas tararlar (iş sahipleri, danışmanlar ve mütaahhitler) arasında sözleşme yapılırken, etkin bir risk atamasının yapılmasını sağlayacak, önemli rehber kurallar önerilmiştir. Araştırmacının, diğer araştırmacılardan farklı olarak bu çalışma ile üzerinde durduğu noktalardan birisi riskin tanımlanmasıdır. Oysa genellikle diğer araştırmacılar daha çok, risklerin atanmasına ve bu atamaları uygun bir şekilde yapabilmek için gerekli olan sözleşme düzenlemeleri üzerine yoğunlaşmışlardır. Araştırmacının yaklaşımı ile elde edilen sonuç, sözleşme koşullarının tasarlanmasında ve etkinlik ölçütlerinin önerilmesinde rehber olarak kullanılabilecek risk ataması ilkelerinin çıkarılması için faydalı olacaktır..XXX (12) Yapı projesinde, iyi yapılandırılmış, geliştirilmiş ve uygulanmış bir proje risk yönetimi sistemi, projede ve organizasyonel düzeyde, proje yönetim sisteminin yönlendirilmesine ve sistematik olarak uygulanmasına yardımcı olabilir. İyi planlanmış ve maliyet etkin bir yapı süreci ile birlikte, etkinliğin, verimliliğin iyileştirilmesini sağlar, israfı ve işin yeniden yapılmasını da azaltır. (13) Yapı endüstrisinde, organizasyonların bir risk politikasına sahip oldukları pek rastlanan bir durum değildir. Oysa bu, etkin bir risk yönetimi süreci için önemlidir. Böyle bir politika ile, alternatif risk yönetimi stratejileri ve yönetimin geçmiş deneyimleri arasında uyumlu kararlara ulaşılabilir. (14) Bu çalışmanın sonuçlarını ve önerilerim yerel yapı endüstrisinde uygulamak için, bir çok büyük organizasyonda yönetimin, proje risk yönetiminin felsefesi bakımından kültürel bir değişiklik yaratması, aktif katılımı ve kararlılığı gerektirecektir. Eğer bu değişiklikler geniş kapsamlı uygulanırsa, yapı endüstrisi toplam risk maliyetini önemli ölçüde azaltabilecektir. Dolayısıyla da bu sonuç, yapı sektörünün hem yerel pazardaki, hem de dış pazarlardaki rekabet gücünün iyileşmesine yardımcı olacaktır. Sonuç olarak proje risk yönetimi, proje yönetiminin yönlendirilmesi ve performansının iyileştirilmesi için, daha geniş kapsamlı ve sistematik olarak ele alınmalıdır.
  • Öge
    Örgütler İçin Çevresel Değişkenlik Etki Modeli Oluşturulması Ve Değişkenliğin Örgütler Üzerindeki Etkisinin Analizi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bayraktar, Cahit Ali ; Erkut, Haluk ; Mühendislik Yönetimi ; Engineering Management
    Bu çalışmanın amacı Metal Sektöründe, üretim faaliyeti gösteren, kurumsallaşmış veya kurumsallaşmaya başlayan firmalarda “Çevresel değişkenliğin örgütler üzerindeki etkilerinin incelenmesine imkan verecek olan bir çevresel değişkenlik modelinin kurulması ve işletilmesi”dir. Algılanan Çevresel Değişkenlik, organizasyondaki karar birimlerinin, karar verme işlemi sırasında dikkate aldığı dış faktörlerdeki değişim olarak tanımlanmış ölçülmüştür. Algılanan Çevresel Değişkenliğin, Örgüt Peformansına ait kriterler, Örgüt Yönetsel Tasarım Parametreleri, Firma Kurumsal Özellikleri üzerinde etkileri incelenmiştir. 55 üretim firmasından toplanan veriler tanımlayıcı istatistiklerin hesaplanması, normallik testi, güvenilirlik (cronbach alfası) testi, ana bileşen analizi, korelasyonlar ve regresyon olmak üzere altı istatistiksel adımdan geçirildikten sonra yorumlanmıştır. Araştırma göstermiştir ki çevre değişkenliği performans, örgüt yönetsel tasarım parametreleri ve firma kurumsal özellikleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Çalışma sonucunda, a)Görev ve Genel çevrelerine ait çevrelerin hangilerinin, hangi performans kriteri , hangi örgüt yönetsel tasarım parametresi, ve hangi firma kurumsal özelliği üzerinde etkisi olduğu ve bu etkilerin yönleri, b) Örgüt yönetsel tasarım parametrelerinin ve firma kurumsal özelliklerinin performans üzerindeki etkileri ve bu etkilerin yönleri, c)Örgüt yönetsel tasarım parametrelerinin ve firma kurumsal özelliklerinin birbirleri üzerindeki etkileri ve bu etkilerin yönleri belirlenmiştir.
  • Öge
    Stratejik Düşüncelerin Bilişsel Haritalar Kullanarak Modellenmesi Ve Analiz Edilmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özen, Ümit Y. ; Ülengin, Füsun ; Mühendislik Yönetimi ; Engineering Management
    Birçok haritalama yaklaşımları; özellikle üst düzey yöneticilerin stratejik düşünmelerine yardımcı olmak amacıyla değişik organizasyonlarda kullanılmak üzere geliştirilmiştir. Bu tezde, belirli bir şirket için bir bilişşel harita ortaya çıkartılmıştır. Önce küçük bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Grup üyeleri ile çalışma boyunca birebir çalışılmıştır. Şirketin eski arama konferansı sonuçlarını kullanarak, tüm ifade edilen fikirler şirketin genel yaklaşımlarına uygun olsun olmasın beyin fırtınasının özüne sadık kalınarak hepsi çalışma içine dahil edilmiştir. Grup üyeleri herbir fikri (1-7) ölçeğini kullanarak değerlendirmiştir. Değerlendirilen fikirler daha sonra farklı başlıklar altında kelime işlem programı Textpack ile sınıflandırılmış ve grup üyelerine gösterilmiştir. Daha sonra, grup üyelerince önemli görünen fikirler birtakım seçim kriterlerine göre belirlenen konu başlıkları altında seçilmiştir. Ayrıca, grup üyelerinin değerlendirmelerinden hareketle, çalışma grubunda benzer düşüncelere sahip kişiler istatistik programı SPSS ile gruplandırılmıştır. Son olarak, Decision Explorer programı kullanılarak, bilişsel harita olarak adlandırılan bir neden/sonuç diyagramı bir sistem mantığı içinde çizilmiştir. Decision Explorer ile harita analiz edildikten sonra, grup üyeleri ana amaca varmak için gereken faaliyetler üzerinde karar birliğine varmışlardır. Harita, grup üyelerinin düşüncelerini göstermede açık ve görsel bir yol sunmuştur. Bu tezde kullanılan bilişşel harita kurma ve oluşturma metodları literatürdekilere pek benzememektedir. Çünkü incelenen şirketin geleceğe dönük stratejik düşüncelerinin haritası çıkartılırken farklı yollar takip edilmiş ve farklı programlar birarada kullanılmıştır. Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma Türkiye’de gerçekleştirilmiş bilişsel haritaların stratejik düşüncelere ilk uygulamasıdır.