FBE- Kimya Lisansüstü Programı - Doktora

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 177
  • Öge
    Sanal tarama ve çok boyutlu moleküler modelleme yöntemleri ile p53-MDM2 potansiyel inhibitörlerinin belirlenmesi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Aydın, Gülşah ; Yurtsever, Mine ; Kimya Anabilim Dalı
    Sanal tarama çalışmaları, çok sayıda ligant içeren kütüphanelerin elenmesi için önemli fikirler sunmakta fakat protein-ligant komplekslerinin dinamik etkileşim süreçleri hakkında herhangi bir fikir vermemektedir. Bundan dolayı, filtrelenen 19 aday arasından seçilen 11 tanesine, pozitif kontrole, negatif kontrole ve protein apo formuna yapısal ve dinamik profillerini incelemek için 1'er µs MD simülasyonları uygulanmıştır. MD simülasyonlarında protein bağlanma bölgesiyle etkileşim halindeki ligantların dinamik davranışı hakkında önemli bilgiler sağlanmıştır. Daha sonra MD simülasyonları sonucu elde edilen yörüngelerden alınan 500'er poza MM/GBSA (Molecular Mechanics Generalized Born Surface Area) uygulanarak bağlanma serbest enerjileri tahmin edilmiştir. Ayrıca EnamineStore veri tabanından temin edilen 11 molekül için HUVEC vasküler endotel, kolon kanseri ve meme kanseri hücre hatlarına karşı in vitro aktivite testleri gerçekleştirilmiştir. Test sonuçlarına göre meme kanseri hücre hattında 6 ligantın (E1, E2, E5, E6, E9 ve E11) ve kolon kanseri hücre hattında 6 ligantın (E1, E2, E5, E6, E8 and E10) µM-seviyede inhibisyona sebep olduğu, ayrıca ligantların proliferasyonu inhibe ederek apoptoza yol açtığı gözlenmiştir. E11, 13 µM IC50 değeri ile en iyi inhibisyon gösteren ligant olmuştur. Önerilen adayların yapısal benzerlikleri de dikkate alınarak tüm sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, adayların ve/veya türevlerinin MDM2 inhibe edici etkisinin kaçınılmaz olabileceği öngörülmüştür. Çalışılan hücrelerin MDM2 protein ekspresyon seviyeleri farklılık gösterdiği için ileri çalışmalarda tüm adayların MDM2 proteini spesifik inhibisyonuna yönelik in vitro testlerinin gerçekleştirilmesinin p53 ve/veya doğrudan MDM2 aracılıklı kanser vakalarının tedavisi için umut vaat edebileceği öngörülmüştür.
  • Öge
    Yanma gecikmeli poliakrilonitril polimer ve elyafları üretimi
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-08-30) Yılmaz, Mustafa ; Akar, Ahmet ; 509902010 ; Kimya
    Poliakrilonitril polimerleri, akrilonitril ve komomonomerlerinden sentezlenmiş çok amaçlı çok kullanışlı polimerlerdir. Akrilonitril birçok farklı reaksiyonlar gösterir. Bu reaksiyonlardan en önemlileri, polimerler ve kopolimerlerin oluşturduğu polimerizasyon reaksiyonlardır. Akrilik bazlı polimer ve kopolimerler farklı geniş kullanım alanına sahiptir. Ancak akrilik elyafların yararları yanısıra bazı dezavantajları da vardır ve "kolay alev alma" özelliği bu dezavantajların başında gelir. Bu çalışmada poliakrilonitril bazlı polimerlerin dezavantajlarını gidermeye yönelik olarak polimerin maddenin kimyasal yapısında değişiklik yapmak yolu seçilmiştir. Çalışmada, amaçlardan birisi, akrilonitril esaslı kopolimerlere akrilik olmanın getirdiği avantajları kaybetmeden geç tutuşma, yanma gecikmeli, özellikleri kazandıracak polimerizasyon reçeteleri üretmek ve reçetelere uygun üretim süreci bulmaktır. Bir diğer amaç ise, optimize edilen reçeteler ve metodlar ile üretilen bu polimerlerden çok amaçlı nano elyaf üretmektir. Araştırmanın faydası; yangında olası can ve mal kaybını en aza indirmek ve yangına karşı güvenliği artırmaktır. Çalışmanın potansiyel faydaları arasında, sentezlenen monomerin sağlık endüstrisine etkin madde taşıyıcı olma potansiyeli ve poliakrilonitrillerin membran üretiminde kullanılması vardır. konunun bütünselliği içerisinde önce; •yangının sebep olduğu kayıplar ve çalışmaya olan "ihtiyaç"anlatılmıştır yangın ve yanma mekanizması üzerinde durulmuş ve sonra, •yanma geciktiricilerle ilgili bilgilere yanma geciktiricilerin etki mekanizmaları, anlatılıp yakın zamandaki gelişmelere yer verilmiştir. •literatürdeki bu alanlardaki yakın geçmişteki bilgiler sonrası, deneysel çalışmalarda homopoliakrilonitrilin, kolimerlerin sentez çalışmaları ve nano elyaf üretimi anlatılmıştır. •karakterizasyon çalışmaları, ve karakterizasyon sırasındaki bulgulara işaret edilmiştir. •bulguların irdelenmesi ve değerlendirmesinden sonra, •sonuçlar ve öneriler anlatılmıştır. Araştırmada planlanan çalışma adımlarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz. Polimerler sentezlendikten sonra "iyileştirmeler" piyasadaki polimerlerle kıyaslanmıştır. polimerlerin tasarlanmasında; •Uygulama alanı ihtiyaçları tespiti ve uygulama alanına uygun malzeme özelliklerinin tespiti, •Proses edilme / işlenme şartlarını belirleme, •Makromoleküler yapıyı tanımlama sonrasında polimerin sentezlenmesi tasarımına geçmek. yolu takip edilmiştir. Deneylerde ayni anda genellikle tek değişken değiştirme ve deney tasarımında tam faktör tasasrımı dikkate alınmıştır. Sentezlenen polimer ve nano elyaflar, FT-IR, NMR, (ICP-OES) analizleri ile, yanma davranışları ise TGA ve yakma testleri ile karakterize edilmiştir.Kıyaslamalar ve polimer özelliklerindeki gelişmeler aşağıdaki adımlar ile takip edilmiştir. •Piyasadan ticari elyaflar temin edilmiştir, •Laboratuarda aşağıdaki polimerler sentezlenmiştir; oHomopoliakrilonitril, oAkrilonitril kopolimerleri;  P(AN-VA) ; P( AN-MA) ; P(AN-VPA) ; P(AN-(PEGDA-Ald)); P(AN-(MCR-PDMS)). o Akrilonitril terpolimerleri;  P(AN-MA-IA); P(AN-MA-VPA); P(AN-MA-(MCR-PDMS)); P(AN-MA-(MCR-PDMS)). Elde edilen polimerler ; •Vizkozite yöntemiyle molekül ağırlıkları tayinine, •FTIR, NMR ve elemental analizlerle yapısal karakterizasyon analizlerine, •Su absorpsiyonu ile fonksiyonel grupların teşekkülü tespitine, •Yakma testleriyle yanma davranışların gözlemlenmesi ve ölçülmesi testlerine tabi tutulmuştur. Daha sonra polimerler, DMF içerisinde uygun konsantrasyonlarda çözülerek nano elyaflar üretilmiştir. Belli elementler ve bu belli elementleri içeren bileşiklerin polimerlere yanma direnci kattığı bilinmektedir.çalışmada (fosfor-azot-si)elementleri bileşikleri üzerinde durulmuştur. Çevre ve insan sağlığı dikkate alınarak fosforlu ve halojensiz komonomerler üzerinde durulmuş, bünyesinde hem azot hemde iki fosfor bulunduran özgün PEGDA-Ald monomeri ilk kez sentezlenmiştir. PEGDA-Ald monomerinden ilk kez P(AN-PEGDA-Ald) kopolimeri sentezlenmiştir. NMR ve ICP-OES ile de fosforun, sentezlenen [AN-(PEGDA-Ald)] polimerinin yapısına girdiği görsterilmiştir. Polimerdeki fosfor miktarı, ICP-OES elemental analiz ve 1H-NMR ile tespit edilmiştir. P(AN-VPA) kopolimerizasyonu değişik reçetelerle gerçekleştirilmiştir. Reçetelerde reaksiyona girdilerdeki fosforlu monomer miktarının %1.5-%4 arasında olması gerektiği sonucuna varılmıştır. Polimerde akrilik elyaf özelliklerini bozmaksızın yanmazlık değeri yaratacak fosfor miktarının ise %1-2 arasında olmasının yeterli olduğu tespit edilmiştir. Reaksiyon girdilerindeki (VPA) miktarının ağırlıkça % 6 yı geçmesi durumunda polimer bünyesine giren fosfor miktarının giderek azaldığı tespit edilmiştir. P(AN-VPA) polimerizasyonunda sulu ortamda fosfor demir iyonları ile reaksiyona girdiğinden ve muhtemelen radikalleri bağladığından polimerin molekül ağırlığını ve polimere dönüşüm verimini düşürmektedir. Riskleri en aza indirmek için, fosforik asidin ortamda olduğu reaksiyonlarda (Fe++) iyonu taşıyan FeSO4 kullanılmamıştır. P(AN-VPA) ve P(AN-MA-VPA) polimerlerinde fosforun, P(AN)'ın ısıl davranışlarını değiştirdiği ve P(AN)'ın halkalı yapıya geçişini tetiklediği tespit edilmiştir. Sentezlenen polimerlerden elektrospin tekniğiyle nano elyaflar üretilmiştir. Yanma direnci özelliğini etkileyen ve (Si) içeren P[AN-(MCR–PDMS)] kopolimeri ve P((AN-(MCR-PDMS)-MA)) terpolimeri de ayni yöntemlerle karakterize edilmişlerdir. Varılan sonuçların öne çıkanları aşağıdaki gibi yazılabilir. - Polimer bünyesindeki çok az miktar (VPA) polimere yanmazlık katmaktadır. - (MA) polimerin yanma direnci artırımına destek olmaktadır. - (VPA) içeren kopolimer ve terpolimerlerden nanoelyaf çekilebilmektedir. - P((AN –(MCR-PDMS)-VPA) terpolimeri sentezlenebilmektedir. Polimer zincirinde silikonlu «mer»lerin de bulunduğu terpolimerden nano elyaf çekilebilmektedir. - (PEGDA-Ald) Polietilen diakrilat ve alendronik asitten alendronik asitli monomerler Sentezlenebilmektedir. Bu monomer sağlık endüstrisinde etkin madde taşıyıcı olabilecek potansiyele sahiptir. - P(AN-(PEGDA-Ald) kopolimeri sentezlenebilmiştir. Sentezlenen kopolimerin termal dayanımının arttığı tespit edilmiştir. - P((AN-(PEGDA-Ald)) Kopolimerinden ticari polimerlerle karıştırılarak ta nanoelyaf üretilebilmektedir. Araştırmacı çalışmanın toplum ve akademi dünyasına faydalı olmasını diler.
  • Öge
    Modifiye edilmiş nanokompozit malzeme sentezi ve sulu ortamdan sezyumun uzaklaştırılmasında kullanımı
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021) Çetin, Bilal ; Özcan, Mustafa ; Karakelle, Bektaş ; 724296 ; Kimya
    Radyoaktif atık, radyoaktif materyallerin sanayi ve tıp sektöründe kullanımının yanı sıra araştırma ve nükleer kuruluşlardan kaynaklanan kaçınılmaz sonuçtur. Bu nedenle, radyoaktif atıkların yönetimi ve bertarafı, neredeyse tüm ülkeleri ilgilendiren bir konudur. Ayrıca, nükleer bilim ve teknolojinin gelişimi, özellikle nükleer enerjinin geniş kullanımı, radyoaktivite kirliliği yoluyla insan çevresini ciddi şekilde tehdit etmektedir. Reaktördeki en önemli fisyon radyonüklitlerinden ikisi olan Cs-137 ve Cs-134, insan sağlığı ve çevre için potansiyel olarak tehlikeli olarak kabul edilir, çünkü sezyumun yüksek çözünürlüğü, uzun yarılanma süresi ve nükleer santrallerde yüksek verimliliğe sahip olması yeraltı sularından biyosfere doğru hareketine neden olmaktadır. Aslında nükleer silah denemeleri ve nükleer santrallerdeki kazalar neticesinde ortaya çıkan Cs-137 ve Cs-134 gibi radyonüklitler atmosfere dağılırlar sonrasında toprakta ve tarımsal ürünlerde kontaminasyona sebep olurlar. Topraktaki radyoaktif sezyumun bitkiler tarafından absorplanması bu bitkilerin hayvanlar tarafında tüketilmesiyle radyoaktif sezyum besin zincirine (et, süt, peynir, bitkisel gıdalar vb.) katılır ve insan bünyesine geçerek bir döngü oluşturur. Bu sebeple radyoaktif sezyumun uzaklaştırılması radyoaktif atık yönetimi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada kitosan (C56H103N9O39), K4[Fe(CN)6] ve Fe3O4 (Manyetit) ile nanokompozit malzeme sentezlenmiş, FTIR, BET, XRD, SEM ve TGA-DTA ile karakterize edilmiş ve sulu ortamdan sezyumun uzaklaştırılmasında adsorban olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda, nanokompozit adsorban üzerine Cs+ adsorpsiyon davranışları pH, sıcaklık, adsorban miktarı, başlangıç sezyum konsantrasyonları, çalkalama hızı, temas süresinin bir fonksiyonu olarak çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çalışmalara ilaveten nanokompozit üzerine sezyum adsorpsiyonunda yabancı iyon etkisi, nanakompozitten sezyumun desorpsiyonu, kolon çalışmaları ve radyoaktif sezyum çözeltileri kullanılarak nanokompozit üzerine sezyum adsorpsiyonu çalışmaları yapılmıştır. Adsorpsiyondan elde edilen veriler Langmuir ve Freundlich izoterm modellerine uyarlanmıştır. Nanokompozit adsorban sezyumun adsorpsiyonunda kullanılması neticesinde maksimum adsorpsiyon kapasitesine Cs+ için 34,36 mg.g-1'da ulaşmıştır. Sezyumun nanokompozit üzerine adsorpsiyonu Langmuir izotermine daha iyi uyduğu sonucuna varılmıştır. Nanokompozit adsorban üzerine sezyum adsorpsiyonunda serbest enerji (ΔG), entropi (ΔS) ve entalpi (ΔH) değişimi gibi termodinamik parametreler incelendi. ΔH0 değeri negatif ve ΔS0 değerinin pozitif olması ekzotermik ve kendiliğinden özellikte adsorpsiyon mekanizmasının gerçekleştiğini, ΔH0 değerinin negatif ve ΔS0 değerinin pozitif olmasının yanısıra ΔG0 değerinin de negatif olması adsorpsiyonun tüm sıcaklıklarda kendiliğinden gerçekleştiğini gösterir. İlave olarak düşük adsorpsiyon entalpisi sebebiyle sezyum, nanokompozit üzerine fiziksel olarak adsorplanmaktadır. Yabancı iyon etkisiyle sezyumun nanokompozit üzerine adsorpsiyonda düşüş olduğu gözlenmiştir. Kolon çalışmalarından elde edilen adsorpsiyon kapasitesinin daha önce elde edilen adsorpsiyon kapasitesinden daha düşük olduğu belirlenmiştir. En düşük desorpsiyon değeri nötr ortamda tespit edilmiştir.
  • Öge
    New methodologies for macro and micro structured hyperbranched polymers
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021) Bener, Semira ; Yağcı, Yusuf ; 671614 ; Kimya
    Branching has great importance in synthetic macromolecular chemistry as well as in nature. Hyperbranched polymers (HBPs), an established class of dendritic macromolecules, are highly branched specialty products. Accordingly, they have received significant interest due to their unique dendritic structures and superiorities such as high solubility, low viscosity and abundant terminal groups with high functionality. Due to their special properties, they allow designing and development of new branched architectures by modification of the terminal groups. Benefiting from their unique features and key functionalities, HPBs have been employed in many fields ranging from biological applications to nanotechnology. Synthetic approaches to produce HBPs have been broadened from typical Flory approach or a classical approach (i.e., chain transfer reactions) to various polymerization techniques such as azide-alkyne, thiol-ene/yne or Diels-Alder cycloadditions. However, there have been limited efforts to apply light-induced processes to conventional methods. Nevertheless, photochemical strategies provide desirable advantages including temporal and spatial control of the reactions, high reaction rates, low energy requirement and environmental benefits. In this context, highly branched and network structures were produced by using photochemical methods in the thesis. In the first part of the thesis, a simple photochemical route for the synthesis of hydrophilicity tunable hyperbranched polymers is introduced. This methodology is based on the copolymerization of tert-butyl acrylate (tBA) as monomer and 2-(2-bromoisobutryloxy)ethyl methacrylate (BIBEM) as inimer, by using photo-induced self-condensing vinyl copolymerization (SCVP) with manganese decacarbonyl. Hydrophilicity tunable hyperbranched polymers are obtained by means of hydrolysis of the tert-butyl ester moieties of the hydrophobic hyperbranched copolymers. The branching density and hydrophilicity of the resulting hyperbranched polymers were investigated in detail by changing the inimer concentration and irradiation time. The precursor and hydrolyzed hyperbranched polymers were characterized by spectroscopic, chromatographic and contact angle measurements. In the second part of the thesis, as part of the continuing study of the synthesis of branched and network architectures, a novel photochemical application of N-acyl dibenzazepine (ADBA) chemistry for preparing photo-reversible ADBA and thiol-ene based networks was explored. Formation of cross-linked ADBA based thiol-ene networks was successfully achieved through UV-induced dimerization of ADBA groups at wavelengths above 300 nm while a well-defined cleavage of the network occured by means of a subsequent deep UV exposure ( λ=250). Dimerization and cleavage processes were confirmed by spectroscopic investigations and final products were characterized in detail. Finally, a novel and straightforward approach using photolatent inimer in conjunction with vinyl monomers for the synthesis of hyperbranched polymers (HBPs) through light-induced self-condensing vinyl polymerization (SCVP) methodology is reported. The process is based on SCVP technique using an (photolatent) inimer possessing divinyl functionality, which acts as both initiator and monomer. HBPs with desired branching densities were fabricated by changing photolatent inimer content and irradiation time. Simple strategy described may lead to new applications in bio-related fields requiring hyperbranched structures without contamination of low molecular weighted photoinitiator fragments.
  • Öge
    4-(triflorometoksi)fenoksi grupları içeren ftalosiyaninlerin sentezi, tıpta, biyolojide ve ileri teknolojide kullanılabilirliklerinin araştırılması
    (Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021) Farajzadeh, Nazlı ; Koçak, Makbule ; 675427 ; Kimya
    Ftalosiyaninler (Pcs) ve onların metalli türevleri benzersiz optik, elektronik, katalitik ve yapısal özelliklerinden dolayı son yıllarda büyük ilgi çekmektedir. Geleneksel olarak, ftalosiyaninler boya ve pigment olarak kullanılmıştır, fakat son zamanlarda kataliz, sıvı kristaller, kimyasal sensörler, fotodinamik tedavi, güneş enerjisi dönüşümü, optik veri depolama, yarı iletkenler ve nonlineer optik gibi farklı bilimsel ve teknolojik alanlarda geniş uygulama alanı bulmuşlardır. Ayrıca, metal ftalosiyaninler, elektrokatalitik, elektrokromik ekranlar ve sensör uygulamaları gibi çeşitli elektrokimyasal teknolojilerde işlevsel malzemeler olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Metal ftalosiyaninlerin redox zenginliği, bu uygulamalardaki işlevsellikleri için anahtar faktördür ve bu özellikler, metal merkezler ve sübstitüentler değiştirilerek kolayca uyarlanabilir. Son yıllarda, araştırmacılar Pc moleküllerinin antioksidan, antimikrobiyal ve enzim inhibisyon aktivitelerini de incelemiştir. Reaktif oksijen türleri (ROS), canlı organizmaların metabolizmalarında üretilir ve bu ROS, hücresel biyomoleküllerin çoğu ile kolayca reaksiyona girerek bir organizmanın normal savunma mekanizmalarını azaltır. Çoklu ilaç direnci ile sonuçlanan ticari antibiyotik ilaçların yaygın kullanımı nedeniyle, antimikrobiyal aktiviteye sahip yeni Pc'lerin sentezi önemli hale gelmiştir. Düzlemsel makrosiklikler arasındaki π istiflenme (kümelenme) nedeniyle, sübstitüe edilmemiş ftalosiyaninler, organik çözücülerde ve suda çözünmez veya az çözünür, bu durum onların uygulamalarını sınırlandırmıştır. Makrosikliklerin periferal veya eksenel olarak sübstitüe edilmesi, 18π - elektron konjüge sistemleri arasındaki mesafeyi arttırır, kümelenmeyi azaltır böylece çeşitli çözücülerde çözünürlüklerini arttırır ve optik özelliklerini geliştirir. Flor atomları, yüksek oranda elektron çekme özelliğine sahiptir ve florlu Pc'ler için olağanüstü elektron geçişi, manyetik ve ışığa duyarlılık özellikleri sunar. Ayrıca, multi-floro-sübstitüe ftalosiyaninler mükemmel termal stabilite, kimyasal direnç ve polar/apolar çözünürlük gibi benzersiz özellikler gösterdiklerinden yeni malzemeleri üretmek için flor içeren Pc'lerin geliştirilmesine odaklanan çalışmaların sayısında son zamanlarda büyük bir artış vardır. Bu tez kapsamında fotodinamik terapide, biyolojide ve yüksek teknolojide kullanılabilme potansiyellerini araştırmak amacıyla, ikisi asimetrik ve 26 sı yeni olmak üzere 27 adet ftalosiyanin bileşiği sentezlendi. Bu amaçla tezin birinci aşamasında 4-nitroftalonitril veya 3-nitroftalonitril ile 4-(triflorometoksi)fenol kuru dimetil formamid (DMF) içerisinde, potasyum karbonat varlığında, azot atmosferi altında, 45 oC de reaksiyona sokularak, sırasyla 4-(4-(triflorometoksi) fenoksi) ftalonitril (1) ve 3-(4-(triflorometoksi) fenoksi) ftalonitril (2) bileşikleri sentezlendi. 4,5 dikloroftalonitril ile 4-(triflorometoksi)fenol kuru dimetil sülfoksit (DMSO) içerisinde, potasyum karbonat varlığında, azot atmosferi altında, 80 oC de reaksiyona sokularak 4,5-bis(4-(triflorometoksi)fenoksi) ftalonitril (3) bileşiği hazırlandı. Elde edilen 1, 2 ve 3 nolu ftalonitrillerin ilgili metal tuzları (metalsiz ftalosiyain için metal tuzu kullanılmadan) ile uygun çözücülerde (pentanol katalitik miktarda DBU, dimetilaminoetanol ve kinolin) azot atmosferi altında ve uygun sıcaklıklarda (135 oC, 165 oC, 170 oC) siklotetramerizasyon reaksiyonları sonucu hedeflenen simetrik mono metalli (1-Zn, 2-Zn, 3-Zn, 1-Co, 2-Co, 3-Co, 1-Cu, 2-Cu, 3-Cu, 1-Pd, 3-Pd, 1-Ga, 2-Ga, 3-Ga, 1-In, 2-In, 3-In, 1-Lu, 2-Lu, 3-Lu), metalsiz (1-H2, 2-H2), ftalosyaninler ve sandviç tipi lutesyum ftalosiyaninler (1'-Lu, 2'-Lu, 3'-Lu) sentezlendi. Yine bu aşamada elektron itici gruplar içeren 4-(triflorometoksi)fenoksi)ftalonitril (1), 4,5-bis(4 triflorometoksi)fenoksi)ftalonitril ligantları (3) ve elektron çekici 4-((4-nitrofenil)etinil)ftalonitril ligantı (4) ile istatiksel kondenzasyon yöntemi kullanılarak A3B tipi halka dışı üçlü bağlar içeren push-pull yeni asimetrik çinko ftalosiyaninler sentezlendi. Reaksiyon 135 oC de azot altında DMAE içinde gerçekleştirildi. Sentezlenen bütün moleküllerin saflıkları ince tabaka kromatorafisi ile takip edilip, yapıları Ft-ır, 1H NMR (paramamanyetik ftalosiyaninler hariç), 13C NMR (paramamanyetik ftalosiyaninler hariç), kütle spektroskopisi ve UV-vis gibi spektral teknikler kullanılarak aydınlatıldı. Sandviç tipi lutesym ftalosiyaninlerin (1'Lu-3'Lu) yapılarını aydınlatmak için elektro spin resonas ölçümleri (ESR) de kullanıldı. Sentezlenen ftalosiyaninlerin elektronik spektrumları, farklı çözücülerde ve farklı derişimlerde UV-vis spektrometresi aracılığıyla ölçülerek çözücünün cinsinin ve derişiminin spektoskopik ve agregasyon (kümeleşme) özellikleri üzerindeki etkisi araştırıldı. Tezin ikinci aşamasında sentezlenen ftalosiyaninlerin biyolojide kullanılabilme potansiyellerini araştırmak amacıyla 1, 1-H2, 1-Cu, 1-Pd bileşiklerinin antioksidan aktiviteleri ve tirozinaz inhibisyon özellikleri, 3, 3-Zn, 3-Cu, 3-Co bileşiklerinin antimikrobiyal ve antioksidan aktiviteleri incelendi. Ayrıca 4 veya 3 konumlarında 4-(triflorometoksi)fenoksi (1,2) veya 4-(triflorometoksi)tiyofenoksi gruplarını (1S, 2S) içeren ftalonitrillerden hazırlanan metalsiz ve bakır ftalosiyaninlerin (1-H2, 1-Cu, 2-H2, 2-Cu, 1S-H2 , 1S-Cu, 2S-H2, 2S-Cu) bağlayıcı atomun cinsinin ve konumunun bu bileşiklerin biyolojik özelliklerinin üzerindeki etkisini incelemek için antioksidan ve tirozinaz inhibisyon aktiviteleri araştırıldı. Tezin üçüncü aşamasında, fotodinamik terapide kullanılabilme potansiyellerini araştırmak amacıyla, 1-Zn, 1-InCl, 1-Ga, 1-Lu, 2-Zn, 2-InCl, 2-Ga, 2-Lu, 3-Ga, 3- Lu bileşiklerinin, UV-vis ve floresans spekroskopisi kullanılarak, floresans kuantum verimleri, singlet oksijen kuantum verimleri ve fotobozunma kuantum verimleri hesaplandı. Ayrıca bu tez kapsamında, ilk defa, mono lutesyum ftalosianinlerin (1-Lu, 2- Lu, 3- Lu) SPDT'de kullanılabilme potansiyellerini araştırmak amacıyla, fotofiziksel ve fotokimyasal özellikleri incelendi. Tezin dördüncü aşamasında sentezlenen ftalosiyaninlerin elektrokataliz, elektroalgılayıcı, görüntüleme ve optoelektronik alanlarında kullanılabilme potansiyellerini araştırmak amacıyla 1-Zn, 1-Co, 1-In, 2-Zn, 2-Co, 2-In, 3-Zn, 3-Co, 3-In bileşiklerinin elektrokimyasal ve in-situ spektroelektrokimyasal özellikleri incelendi. Tezin son aşamasında ise 1 ve 3 nolu ftalonitrillerden hazıralana simetrik ve A3B tipi asimetrik çinko ftalosiyaninlerin (1-Zn, 3-Zn, 1-AZn, 3-AZn) non lineer optik malzemeler olarak kullanılabilme potansiellerini arştırmak amacıyla NLO ve optik sınırlama özellikleri açık yarık Z-tarama yöntemi kullanılarak incelendi.