Magical Realism In Electroacoustic Music: The Use Of Field Recordings As Compositional Materials

thumbnail.default.alt
Tarih
2017
Yazarlar
Ural, Meltem
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Institute of Social Sciences
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Özet
Magical Realism is an inspiring art movement which is mostly seen in literature today, and may also found expression in painting and cinema. It can be briefly defined as the combination of realism and fantasy in such a way that ?magical element grow organically out of the reality portrayed? (Faris, 1995: 163). I suggest that the duality which magical realism requires can also occur in electroacoustic music, when field recordings —since they narratively represent the ?reality‘— are blended with any other artificial sound world: Because the sound world we ?create? with instruments or electronic, synthesized, transformed, processed, manipulated or moulded sounds doesn't actually exist in real life, it can be treated as the fantastic content of such an electroacoustic work. Although it is convenient to understand the term ?field recording‘ as a documentary medium, I would rather use it as a creative way of interacting with reality. Since listening to everyday sounds, or maybe just hearing them as a selective perception, is a guide of inspiration for composers, recording our own listenings can offer alternative perspectives with the feeling of an absolute liberation from the classical compositional approaches. Besides, the breaking down of the boundaries between ?music‘ and ?sound‘ in 20th century resulted in 21st century as an explotion of interest in ?sound‘. As a matter of fact in the contemporary scene, field recordings found scope in compositions, performances, installations, multimedia and in sound maps. Recording, as an operation, is a way of amplifying listening experience. So the focus of interest of this research is the listening experiences that are turned into electroacoustical compositions. In this research, Magical Realism was analysed as a literary genre and its four key features were explained briefly. It was demonstrated that these characteristics, which I gave the titles ?interpenetration of irreconcilable worlds‘, ?critical lens of postcolonialism‘, ?emergence of new space, time, identity‘, and ?mythic narrative‘, can also be provided in some electroacoustic works using field recordings. Ten examples of electroacoustic music, which I appreciate as good role models in this respect, were studied. Also, historical links between magical realism and field recording were traced. My research showed that both of them have their roots in 1920s of Weimar Germany. Thus it was determined that there is a network of relations between the concepts cinematic recording, new objectivity, musique concréte, and surrealism; and this network of relations considerably supports the argument of this research.
Büyülü Gerçekçilik günümüzde çoğunlukla edebiyatta görülen, resim ve sinemada da ifade bulmuş ilham verici bir sanat akımıdır. Kısaca, ?büyülü ögenin betimlenen gerçeklik içinden organik olarak büyüdüğü?, gerçekçilik ile fantezinin kombinasyonu olarak tanımlanabilir (Faris, 1995: 163). Alan kayıtları —?gerçeği‘ öyküsel olarak sunmalarından kelli— herhangi bir yapay ses dünyasıyla harmanlandığında, büyülü gerçekçiliğin gerektirdiği dualitenin elektroakustik müzikte de ortaya çıkabileceğini öne sürüyorum: Çünkü enstrümanlarla veya elektronik, sentetik, dönüştürülmüş, işlenmiş, değiştirilmiş ya da şekillendirilmiş seslerle ‘yarattığımız‘ ses dünyası aslında gerçek hayatta var olmadığından, böyle bir elektroakustik çalışmanın fantastik içeriği olarak ele alınabilir. Her ne kadar ?alan kayıdı‘ tabiri bir belgeleme aracı olarak anlaşılmaya elverişliyse de, ben gerçekle etkileşime girmenin yaratıcı bir yolu olarak kullanmayı tercih ediyorum. Günlük sesleri dinlemek ya da sadece algıda seçicilik olarak onları duymak besteciler için bir ilham rehberi olduğundan, kendi dinlemelerimizi kaydetmek, klasik kompozisyonel yaklaşımlardan mutlak bir azat hissiyle birlikte, alternatif perspektifler sunabilir. Kaldı ki 20. yüzyılda ?müzik‘ ile ?ses‘ arasındaki sınırların kalkması 21. yüzyılda ?ses‘e karşı bir ilgi patlamasıyla sonuçlandı. Nitekim alan kayıtları çağdaş sahnede kompozisyonlarda, performanslarda, enstalasyonlarda, multimedyada ve ses haritalarında faaliyet alanı buldu. Kaydetmek, bir operasyon olarak, dinleme deneyimini amplifiye etmenin bir yoludur. O yüzden bu araştırmanın ilgi odağı elektroakustik kompozisyonlara dönüşmüş dinleme deneyimleridir. Bu araştırmada Büyülü Gerçekçilik bir yazınsal janr olarak analiz edilmiş ve dört temel niteliği kısaca anlatılmıştır. ?Uzlaşmaz dünyaların iç içe geçmesi‘, ?postkolonyalizmin eleştirel merceği‘, ?yeni alan, zaman, kimlik oluşumu‘ ve ?mitik öyküleme‘ olarak başlıklandırdığım bu özelliklerin, alan kayıtları kullanan bazı elektroakustik çalışmalarda da sağlanabileceği gösterilmiştir. Bu bağlamda iyi birer rol model olabileceklerini düşündüğüm on adet elektroakustik müzik örneği incelenmiştir. Ayrıca, büyülü gerçekçilik ile alan kayıdı arasındaki tarihsel bağlantıların izi sürülmüştür. Araştırmam, her ikisinin de kökeninin 1920‘lerin Weimar Almanyası‘nda olduğunu göstermiştir. Böylece sinematik kayıt, yeni nesnellik, somut müzik, sürrealizm kavramları arasında bir ilişki ağı olduğu; ve bu ilişki ağının da bu araştırmanın argümanını oldukça desteklediği saptanmıştır.
Açıklama
Thesis (M.A.) -- İstanbul Technical University, Institute of Social Sciences, 2017
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017
Anahtar kelimeler
Computer music, Synthesizer music, Electronic music, Realism in art, Bilgisayarla müzik, Elektronik müzik, Sanatta Gerçekçilik
Alıntı