FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Alt işveren" ile FBE- Proje ve Yapım Yönetimi Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeControl Of Sub-contractors By Main-contractors From The Sub-contractors' Point Of View(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996) Kayahan, M. Olcay ; Sözen, Zeynep ; 56040 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementEtkili yönetim hızla gelişmiş ülkelerin en önemli kaynağı, gelişmekte olanların da en çok ihtiyaç duydukları kaynak olmaktadır. Yönetim hedeflere ulaşmayı gerektirmektedir. Yönetim insanlarla ve diğer örgütsel kaynaklarla çalışarak hedeflere ulaşma sürecidir. Yönetim fonksiyonları bütünüyle birbiriyle ilişkilidir ve örgütsel hedeflere ulaşmak için kullanılmaktadır. Yönetimsel etkinlik örgütlerin amaçlarına ulaşmadaki yakınlıklarıyla ölçülürler. Yönetimsel verimlilik de üretim sürecinde kullanılmış örgütsel kaynakların oranları ile ölçülür. Başarılı yönetim performansı teknik beceriye, insan becerisine ve kavramsal becerilere dayanır. Örgütsel hedeflere yöneticiler tarafından arzulanan sonlara ulaşılması için uygun araçların kullanılması ile erişilir. İnşaat sektöründe diğer sektörlere nazaran çok daha fazla bir şekilde taşeron kullanılmaktadır. Fakat bu esnada ana firmalar ile taşeronlar arasında çeşitli sorunlar da kendini göstermektedir. Sözleşmeler bu sorunları çözmek için yapılır. Başından itibaren sorunların çıkmaması, veya zaman içinde çıkan sorunların işin yürütülmesini engellememesi, sözleşmeler sayesinde çeşitli yaptırımlar uygulanmasına rağmen, tarafların iyi niyetine bağlıdır. Çünkü işin teknik ve hukuki yönleri, firmaları girdikleri güç pozisyondan daha ileriye taşıyabilirler. Taşeronluk projenin karmaşıklığı, projenin büyüklüğü ve pazar payı ile ilişkilidir. Talepteki ve fiyatlardaki belirsizliklere rağmen ana firmanın gerekli kaynak girdilerini sağlayabilmek için başvurduğu yöntem taşeronlarla çalışmaktır. Taşeronluk genel masrafların düşük olması, inşaat maliyetlerinin daha düşük tutulabilmesi, geçici istihdama elverişli olması, yönetim problemlerinin azaltılabilmesi, ekipman ve yatırım maliyetlerinin düşük olması, değişik coğrafi bölgelerde çalışabilme esnekliğinin olması ve dönem risklerinin azaltılması açısından tercih edilmektedir. Fakat bu vıı kadar avantajlarının sıralandığı ortamda bile değişken endüstriyel özelliklerinden dolayı çeşitli dezavantajlarının da bulunduğu gözden kaçmamalıdır. Ana firmalar inşaat sektöründe kullanılan teknolojiye ve talebe göre çeşitli belirsizliklerle savaşmak durumundadırlar. Bu tür belirsizliklere ek olarak iş almanın ihalelere bağlı olması da firmalar için önemli belirsizlik unsurlarındandır. Belirsizlikler beraberinde ana firmalar için atıl kapasite tehlikesi oluştururlar. Bunun yanında üstlenilen her proje beraberinde tasarımdan uygulama farklılığına kadar yine belirsizlikler getirmektedir. Yüklenici firmalar için bir diğer belirsizlik de coğrafi koşullardır. Hem işgücü sağlanması hem de doğal koşullar açısından farklı coğrafyalarda proje yürütülmesi ana firma için belirsizliklere yol açabilir. Bu tür belirsizliklere karşı uzmanlaşmış taşeronlar kullanmak mümkündür. Böylelikle ana firma atıl kapasite ve sabit yatırımlara kaynak ayırma yaptırımlarından uzaklaşabilmektedir. Fakat taşeron kullanımı, getirdiği bu avantajlara rağmen çevreye bağımlılık açısından farklılıklara yol açar. Çevreye olan bağımlılığın yerini bu kez diğer örgütlere olan bağımlılık alır. Bu da ana firmanın performansının taşeronlara bağlı olmasına ve kontrol problemlerinin ortaya çıkmasına sebep olur. Uygulanan projenin büyüklüğü ve karmaşıklığı taşeron kullanımını artıracaktır. Buna ek olarak çevrenin bu kadroya ne ölçüde sahip olduğu da önemlidir. Ana firmalar bu etmenlerin yanı sıra kendi stratejik tercihleri sayesinde de taşeron kullanımını şekillendirmektedirler. Mekanizasyon ve standard izasyonun tercih edildiği yüklenici firmalarda taşeron firmaların kullanımının azalacağı öne sürülmektedir. Bu da projenin uygulanması sırasında şantiyede uzman işgücüne olan ihtiyacın ve belirsizliğin azalmasından kay naklanmaktad ı r. Ûrgütlerarası ilişkilerin yönetiminde üç faktör belirgin bir şekilde önemlidir. Bunlar, kontrol, koordinasyon ve çatışmadır. Kontrol, bağımlılık ilişkilerinde odaklanmaktadır ve belirgin olarak bağımlılığı azaltmak için kullanılmaktadır. Taşeron ana yüklenici ilişkilerinde kontrol, planlanan zamanın ve kalitenin, yapılmış aktiviteler göz önünde bulundurularak gözlemlenmesidir. Kontrol aktivitesi bir bağımlılık ilişkisinden ortaya çıkmaktadır. Ana yüklenici taşerona olan bağımlılığını azaltmak veya yönetmek amacıyla bir kontrol sistemi oluşturur. Böylelikle ana yüklenici gerekli kaynakların akışını yönetir ve gerektiği zamanlarda onları engeller. Ana yüklenici kendi planladığı ve programladığı şekilde vııı taşeronun davranmasını sağlar. Kontrol genellikle performans üzerine, bir bilgi sistemi kullanarak yöneticilere tavsiyelerde bulunmak ve hedeflere ulaşmak için ilerleme sağlayan çalışanları ödüllendirmek için bir sistem içermektedir. Örgüt içinde etkili kontrol sağlayabilmek için yönetim, kontrolü stratejik planlama fikirleri ile entegre etmektir. Strateji dış çevredeki problemlerde ve fırsatlarda gözüken değişimleri yansıtır. Sosyal, ekonomik, teknolojik ve politik güçler hep birlikte örgütü etkilerler. Örgüt bir üretim sürecidir ve kontrol, olaylar üzerinde bu süreçten önce, süreç boyunca veya süreç sonrası odaklanabilmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi taşeronların yaygın biçimde kullanılması beraberinde birçok kontrol problemlerini de getirir. Taşeronlar, ana firmalar ile yapılan kontratlar aracılığıyla kontrol edilirler. Daha önceden belirlenmiş zamanın, bütçenin ve kalitenin sağlanması için çeşitli örgütlerarası ilişkilerde bulunulur. Bu ilişkilerin özellikleri, hedeflere ulaşmadaki örgütsel başarının seviyesini belirler. Bu çerçevede, taşeronlar ve ana firmalar arasındaki ilişkinin süresi ve bir taşeron tarafından karşılanan işin miktarının yüzdesi gözlenecektir. Bağımsız değişkenler, taşeronun büyüklüğü, ana firma ile taşeron firma arasındaki karşılıklı güvene dayalı ilişki, ve taşeronlar arasındaki rekabet, üzerinde çalışılacak konulardır. Bu tezin amacı taşeronların ana firmalar tarafından çeşitli koşullar altında kontrol edilmelerinden ortaya çıkan davranışlarını belirlemektir. Taşeronun büyüklüğü, ana firma ile birlikte çalışma süresi, ana firmanın bir projede birçok taşeron kullanması, taşeronlar arasındaki rekabetin yüksek olması, bir projede aynı iş kolunda birçok taşeron kullanılması, taşeronun ana firma ile çalışma kolaylığı, proje uygulaması sırasında kullanılan daha gelişmiş teknolojiler, uygulanan projenin karmaşıklık düzeyi ile, süre, kalite, işgücü, malzeme, makina kullanımı, ödemeler, nakliye, bakım-garanti yönünden, ana yüklenicinin kontrol mekanizmasının taşeronları etkileyişi bu araştırma sayesinde incelenmiştir. Gözlemlerden ve bölümlerde incelenecek konulardan hareketle, hipotezleri oluşturan temel yaklaşımları şöyle açıklayabiliriz: Taşeronlara ana firmalar tarafından uygulanan kontrol sürecinin çeşitli avantajları vardır. Bu süreçte, örgütsel hedeflere ulaşırken taşeron ve ana firma arasındaki ilişkinin süresi önemli bir rol oynamaktadır. Taşeron firmaların büyüklükleri ve ana firmalar ile çalışma süreleri arasında bir ilişki vardır. Bunun yanında, taşeronlar arasındaki rekabet ile çalışma süreleri arasında da ilişki vardır. IX Bir taşeron tarafından karşılanan iş hacminin miktarının yüzdesi de kontrol sürecini etkilemektedir. Taşeron ve ana firmalar arasındaki karşılıklı güven ile bu miktar arasında da bir ilişki bulunmaktadır. İlk olarak yaklaşımın temel hipotezleri ortaya konacaktır. Bağımlı ve bağımsız değişkenler belirlenecek ve diğer adımda da geçerlilikleri gözlenecektir. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiler araştırmanın temel amacı doğrultusunda incelenmelidir. Yukarıda belirtilen temel yaklaşımlar çerçevesinde, hipotezleri şöyle sıralayabiliriz: Taşeron ve ana firmalar arasındaki ilişkinin süresi, taşeron firmaların büyüklükleri arttıkça fazlalaşır. Düzenli olarak artan çalışma süresi zarfında taşeronların gelirleri artar ve bu da sermayeleri ve ciroları pozitif yönde etkiler. İkinci olarak, bir taşeron tarafından karşılanan iş hacminin miktarı, ana firmalar ve taşeron firmalar arasındaki karşılıklı güvenin artmasıyla fazlalaşır. Daha önceden başarıyla gerçekleştirilmiş işler sayesinde ana firmanın taşerona olan güveni artacak, ve taşerona yüklediği iş miktarı da doğru orantılı olarak fazlalaşacaktır. Bu noktada ana firmaların karşılıklı güvene dayalı işlerde tüm sistem içindeki her detayın sorgulanmadığı da göz ardı edilmemelidir. Örgütsel hedeflere belirlenmiş süre, bütçe ve kalitede ulaşmak ana firmalar için ön planda olmaktadır. Son olarak, taşeron ve ana firmalar arasındaki çalışma süresi arttıkça, taşeronlar arasındaki rekabet ters orantılı olarak azalacaktır. İlşkinin süresi ana firmanın kontrol sonuçlarına bağlıdır. Proje uygulamalarında, taşeronları rekabetin negatif etkilerinden korumak, ve pozitif yönlerini arttırmak ana firmaların esas görevleri olmalıdır. Tereddütsüz uygulanan kontrol süreci ile rekabet eden firmalar arasındaki başarı farklılıkları incelenebilir. Bu parametreler ışığında bir anket oluşturulmuş ve taşeronlardan sektörün problemi olan kontrol mekanizmasının işleyişine ilişkin sorunları tespit edebilmek için dağıtılan föylerin eksiksiz olarak ve hiç bir etki altında kalmadan doldurmaları istenmiştir. Çalışmaya gerekli duyarlılığı gösterip, anketleri doğru şekilde doldurup teslim eden yirmi yedi taşeron firmanın cevapları doğrultusunda yön verilmiştir. Toplanan veriler 'SPSS' yazılım program aracılığıyla korelasyon analizlerine tabi tutulmuş ve oluşturulan değişkenler arasında ilişkiler aranmış ve bulunmuştur. Daha önce sözü edilen birçok parametre ile kontrol arasında tanımlanabilir ilişkiler olduğu kanıtlanmıştır. Bu saptamalar sayesinde taşeronlara inşaat sektöründe oldukça fazla ihtiyacı bulunan ana yükleniciler ile kontrol mekanizmasının işleyişi sırasında ortaya çıkan problemlerin tespiti sağlanmıştır. İnşaat sektöründe çok önemli yeri olan taşeron ve ana yüklenicilerin ilişkilerinin var olan sorunlarının çözülerek daha iyi noktaya getirilmesi için fizibilite çalışmalarına bu tez yardımıyla önemli bir katkıda bulunulabilmektedir.
-
Ögeİnşaat Sektöründe Alt Yüklenici Davranışları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1995) Küçük, Mehmet Ali ; Sözen, Zeynep ; 46606 ; Proje ve Yapım Yönetimi ; Project and Construction ManagementThe present thesis aims to investigate subcontractor behavior in confronting the uncertainties posed by the construction sector. In other words, the aim is to study organizational responses to environmental uncertainty not from a general contractor's, but from a subcontractor's perspective. The thesis is arranged in five parts. The first section, introduces the subject and the content of the study undertaken. The aim of the study is also presented in the first section. The second section is devoted to the problem. First of all, characteristics of the construction industry are outlined. These characteristics may be stated as follows:. The product is stable, while producers are mobile.. Production takes place in the open air, rendering processes prone to climatic conditions.. Each project is unique, requiring different combinations of resources.. Fluctuations in demand create problems of excess capacity in terms of manpower and equipment.. Fluctuations in demand and organization of demand in the form of projects create resource planning problems.. Securing of contracts depends on competitive bidding, which creates further problems of uncertainty. The uncertainties confronted have led to the extensive use of subcontracting by general contractors. Subcontracting serves to,. provide a buffer against fluctuations in demand by easing manpower and equipment planning. reduce the investment needs of the general contractor viu . reduce the possibility of creating excess resource capacity The third section outlines the basic approach of the study, by formulating two hypotheses: Hypothesis 1 : Subcontractors show a tendency to maintain long term relationships with main contractors. The rationale behind this assumption is that just like main contractors, subcontractors are also affected by uncertainties in the construction sector. Maintaining long term (or quasi-firm) relationships with main constractors is a way of coping with fluctuations in the work load. Hypothesis 2 : Subcontractors subcontract work to secondary subcontractors under pressure. Subcontractors' responses to environmental uncertainty is built on the model of main contractor'responses: namely, to subcontract work to secondary subcontractor units undertime pressure and sometimes, for commercial purposes. Research design involves a cross-sectional survey of subcontractors active in Istanbul. Thirtythree subcontractors were selected and questions were directed to the owners of these subcontractor firms. Data collection was carried out between February 1993 - August 1994. The questionnaire items were composed of three parts:. Descriptive questions. Questions measuring main/subcontractor relationships. Questions measuring sub/secondary subcontractor relationships. The statistical analyses used include descriptive statistics and correlation analyses. The fourth section is devoted to the findings of the study. Descriptive statistics The sample consisted of subcontractors active in the following areas. Design services. Earth moving work IX Formwork Steel Concrete work Masonry work Roofing and related work Plaster and stucco work Window and door framing Painting and finishes Glass Interior decoration Building chemistry Mechanical installations Electrical installations General contracting The distribution of firms undertaking one or more of these activities is as follows: The sizes of these firms showed the following distribution: The answers provided by subcontractors to questions pertaining to their relationships with the main contractors led to the following major findings:. All of the subcontractors have at least worked on 5 projects with a main contractor.. Most of the subcontractors have provided support for their main contractors in case the main contractor had a conflict with the client.. Most of the subcontractors have provided free consultancy services to their main contractors when needed.. Subcontractors value their relationships with their main contractors and find their main contractors "important" The answers provided by subcontractors to questions pertaining to their relationships with other subcontractors led to the following major findings:. Most subcontractors accepted the fact that they subcontracted work to secondary subcontractors under time pressure. Most subcontractors accepted the fact that they subcontracted work to her subcontractors with commercial purposes.. Most subcontractors stated that they encountered problems of quality, scheduling, cost and payments with secondary subcontractors. The major findings of the correlation analyses carried out may be summarized as follows:. Subcontractors value long-term relationships with main contractors.. Subcontractors are aware of the fact that long-term relationships may be effectively sustained through solidarity, which they evaluate as a kind of sacrifice.. Subcontractors are aware of the fact that long-term relationships may be sustained through unproblematic cooperation. Therefore they regard coordination problems with secondary subcontractors as potential barriers to long-term relationships with main contractors.. Subcontractors try to control secondary subcontractors in relatively formal ways to ensure the avoidance of problems.. Subcontractors value formal relationships with main contractors.. Subcontractors experience control problems with secondary subcontractors, which they try to overcome by means of periodic controls. XI The fifth section is devoted to the discussion of the findings with reference to the hypotheses formulated. Findings support both hypotheses. The findings are summarized and compared with each other in this section. This section also draws general conclusions and is devoted to avenues of further research. The subcontracting of work to secondary subcontractors brings new problems that need to be- tackled through further research in the area: These are namely:. What is the economic load of further subcontracting to the main contractor and can this load be quantified?. What are the implications of the addition of another ring to the production chain for site management in general? These questions need to be investigated through further empirical research.
-
ÖgeYüklenici firmalarda enformasyon sistemleri ve altyüklenici yönetimi enformasyon sistemi analizi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2000) Büyüksural, Ebru ; Kanoğlu, Alaattin ; 101132 ; Proje ve Yapım YönetimiBu çalışma kapsamında; genel manada enformasyon sistemlerinin inşaat sektöründeki yeri, ve paralelinde proje yönetim organizasyonunun tamamına hizmet eden bir enformasyon sistemi ile yapım teknolojilerindeki gelişmeler doğrultusunda bu organizasyonun sabit bir parçası haline dönüşen altyüklenici yönetimi için bütün sistemle entegre olarak çalışacak bir enformasyon sistemi üzerine derinlemesine bir analiz çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla öncelikle, altyüklenici yönetim işlevi İrdelenerek bir enformasyon sistemi tasarımına yönelik altyapı bilgisi oluşturulmaya çalışılmış, ardından çalışmanın ikinci önemli alt başlığı olan enformasyon sistemleri konusu ve Türkiye'de ve dünyada CIC kavramı irdelenerek bir enformasyon sistemi tasarımında izlenecek yöntem ortaya konulmuştur. Çalışmanın son aşamasında ise tüm bu araştırmalardan hareketle, altyüklenici yönetim işlevi ve CIC amaçlı enformasyon sistemi tasarım süreçleri çakıştırılarak, bütün yönetime ait enformasyon sistemi ile etkileşimli olarak işleyecek bir "altyüklenici yönetimi enformasyon sistemi" için sektörün sahiplerince gerçekleştirilmesi gereken süreç modeli üzerine bir alternatif geliştirilmeye çalışılmıştır.