LEE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Konu "metro" ile LEE- Jeoloji Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeZayıf jeolojik ortamlarda (İstanbul metrosu) sığ ve çoklu yeraltı açıklıklarının neden olduğu yüzey deformasyonlarının kestirilmesi(Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021-08-06) Topal, Candaş ; Mahmutoğlu, Yılmaz ; 505152304 ; Jeoloji MühendisliğiArtan kent nüfuslarının, kentlerdeki ulaşım problemleri üzerinde büyük etkisi olduğu açıktır. Bu durumu çözebilmek için pek çok gelişmiş kentte toplu ulaşım çözümleri yeraltına taşınmaktadır. Bu sayede daha fazla kişi uzak mesafelere hızlı ve ekonomik olarak kent trafiğini zorlamadan taşınırken ulaşım konforu da beraberinde arttırılmaktadır. Ancak, metro hatlarının inşaatı sırasında birbirine yakın çoklu kazıların yapılması kaçınılmaz hale gelmektedir Özellikle sığ derinliklerde zayıf ortam koşullarında açılan kentiçi yeraltı kazıları, kent altyapısında ve yüzeydeki yapılarda hasarla sonuçlanan sorunlara neden olabilmektedir. Bu sorunlar, proje maliyeti ve çevre sağlığı ve güvenliği açılarından ciddi yükleri de beraberinde getirmektedir. Bu riskleri en aza indirmek amacıyla, son yıllarda modern teknolojik imkanlar kullanılarak, kazı aynasında ve kazı çeperindeki örtü yükünü dengeleyen makinalı (EPB-TBM) kazılar yapılmakta, kazıların yüzeye yansıyabilecek etkileri önceden belirlenen noktalarda yapılan periyodik ölçümlerle denetlenmektedir. Kazı bağımlı oluşan düşey deformasyonların, tekil kazılar ile olan ilişkisi değişik jeolojik ortamlar için literatürde geniş olarak ele alınmıştır ve konuyla ilgili ampirik ve analitik çözümler önerilmiştir. Ancak uygulamada kent içi ulaşımına yönelik çift hatlı, birbirine paralel (özellikle metro tünelleri) ve yakın mesafelerde açılmakta olan tüneller için, bilinen yaklaşımların geçerli olmayabileceği sıkça yaşanan vakalardan anlaşılmaktadır. Tünellerin açımı sırasında çoğu zaman teorik açıdan benzer ikiz tünel kazılardan biri önden diğeri arkadan yürütülmektedir. Proje karakteristikleri nedeniyle kazılar arası yatay mesafe olabildiğince sınırlı tutulmaktadır. Dolayısıyla bu tür çoklu kazılar birbiri ile gecikmeli de olsa etkileşmektedir. Yapılan çalışmalar, önde yürütülen kazının zayıf ortamlarda örselenmeye neden olduğunu, dolayısıyla arkadan gelen tünelin açıldığı ortam aynı olsa bile, teorik olarak önden ilerletilen kazı nedeniyle örselendiği, bu nedenle de ortamın jeomekanik parametrelerinde negatif yönde bir değişimin olduğunu göstermektedir. Arkadan gelen tünelin önde yürütülen tünelin etki alanı içerisinde kalması durumunda daha zayıf bir ortamdan geçmesi söz konusu olacaktır. Bu durum tünel kazılarına bağlı gelişen yüzey oturma formları üzerinde de etkiye sahiptir. Genel şekliyle birinci tünelin kazısı sonrası yüzeyde oluşan form Gauss eğrisi ile yakın benzerlik göstermektedir. İkinci tünelin kazısından sonra bu form,eğrinin birinci tünele yakın olan tarafı ile ikinci tünele yakın olan tarafı üzerinde farklılaşarak asimetrik bir görünüme kavuşmaktadır. Bu sonuç, tünellerin yüzeyde oluşturdukları etki alanlarının birinci ve ikinci tüneller için farklı bölgeleri etkilediğini göstermektedir. Tez çalışmasında, İstanbul ilinin Avrupa yakasında açılmış ve açılmakta olan Kirazlı-Olimpiyat-Başakşehir ve Ataköy-İkitelli Metro Hatları üzerindeki 6 farklı lokasyon incelenmiştir. Bu lokasyonların araştırma için seçilmelerindeki temel neden, bölgelerde zayıf zemin şartlarının geçerli olması ve sığ tünel kazılarının neden olacağı yüzey deformasyonlarının kentsel alanda hasar riski oluşturmasıdır. İnceleme çalışmasında, EPB makinaları (Earth Pressure Balanced Machine) kullanılarak, aynı hat üzerinde birbirine yakın ve sıralı olarak açılan ikiz tünel kazılarının yüzeyde neden olduğu deformasyonların zaman ve kazı aşamasıyla ilişkisi değerlendirilmiştir. Çalışmada bu hatlarda, yapılar açısından hasar riski yüksek, sığ yeraltı kazılarının yüzeyde neden olduğu oturmaların güvenilir düzeyde kestirimi için uygun yöntemin belirlenmesi ve yüzey oturma teknesi formunun ikincil tünel kazılarından sonra nasıl değiştiğinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, izleme verileri (projelerden elde edilen yüzey deformasyon verileri) ile iki ve üç boyutlu (2D, 3D) sayısal analiz yönteminden elde edilen sonuçlar birlikte değerlendirilmiştir. Tez çalışması kapsamında gerçekleştirilen tüm analizler birlikte değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, birbirine yakın, sığ ve zayıf jeolojik ortamlarda aynı kotta açılan çoklu kazıların etkilediği alanların kısmen de olsa çakıştığı sonucuna varılmıştır. Birinci tünellerin ortamda yarattığı örselenmeden dolayı, ikinci tünellerin yüzeyde oluşturduğu deformasyon etki alanının büyüdüğü ve bu etki alanının oturma teknesi formunda değişikliğe neden olduğu anlaşılmıştır. Erişilen bu durum yeraltı kazılarının yüzeyde neden olabileceği yerdeğiştirmeleri izleme amacıyla oluşturulacak izleme projesi için teknik ve önemli bir temeldir. Ortaya çıkan bu negatif etkinin azaltılabilmesi için, özellikle kentiçi zayıf zemin koşullarının hakim olduğu bölgelerde gerçekleştirilen çoklu yeraltı kazılarında, proje güzergahının jeolojik/jeoteknik parametrelerinin dizayn aşamasından önce detaylıca incelenmesi ve belirlenmesi, tünelcilik yönteminin bu parametreler nazarında seçilmesi ve şekillendirilmesi, yeraltı kazılarına bağlı yüzeyde gelişebilecek olan etkileşim bölgesinin izlenmesi adına oluşturulacak olan sistemlerin detaylıca tasarlanması ve yeraltı kazılarının teknik parametreler dahilinde dikkalice takip edilip kayıt altına alınması gerekmektedir.