Music Graduate Program - Doctorate
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Konu "Armenican music" ile Music Graduate Program - Doctorate'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeCultural Memory, Identity And Music: Armenians Of Turkey(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) Yıldız, Burcu ; Beşiroğlu, Ş. Şehvar ; 326697 ; Müzik ; MusicTez için yapılan araştırmada, Ermeni müziği pratikleri kültürel bellek ve kimlik bağlamında ele alınmaktadır. Tezin çerçevesi üç temel soru etrafında şekillenmiştir: 1- Türkiye?de Ermeni müziği pratikleri tarihsel olarak nasıl gelişmiştir? Müzik pratiklerinde kültürel belleği yapılandıran ve dönüştüren tarihsel duraklar nelerdir? 2- Müzikal alanların (örneğin cemaat kurumları gibi toplumsal ağlar) anlam yaratımına ne tür katkıları vardır? 3- Bireyler kültürel bellek ve musicking yoluyla kültürel kimliklerini nasıl inşa ederler? Ermeni müziğinin ele alındığı bu çalışmada, anlamların musicking yoluyla nasıl oluşturulduğu, öğrenildiği, deneyimlendiği ve paylaşıldığı tartışılmaktadır. Müzik kelimesi yerine musicking kavramı tercih edilmiştir. Çünkü müziğin isim haliyle, bir şey/varlık olarak kullanımı yerine tüm müzikal `anlam ağlarını? ve süreçleri içeren fiil hali kastedilmektedir. Genel olarak müzik yaratımında temel belirleyenler; müziğin kendisi, müziği icra edenler ve dinleyicilerdir. Fakat musicking kavramının sunduğu içerik; müzik yaratımı sürecine odaklanır ve bu süreçte yer alan her tür müzikal odağı; profesyonel ya da amatör müzisyenler, dansçılar, müzik eğitmenleri, çalgı yapımcıları, organizatör, ışık tasarımını uygulayan teknisyen, ses mühendisi, piyanoyu taşıyan görevli, nota sayfalarını çeviren yardımcı kişi, sahneyi temizleyen görevli gibi performans aşamasında yer alan her tür bileşeni müzik pratiğine dahil eder. Dolayısıyla müzik materyalinin ve tınısının varlığı kadar, sürecin kendisi de önemlidir ve anlam ağları yaratmaktadır. Bu tez kapsamında yürütülen alan çalışmasında, Türkiye?de Ermeni müziği üzerine bir araştırma yapmak gündeme geldiğinde, araştırma konusuna dair pek çok kişiden alınan ilk tepki; ?Türkiyede üzerine tez yazılacak bir Ermeni müziği alanı ve performans pratikleri var mı??şeklinde olmuştur. Bu soru Türkiye?de Ermeni müziğine dair gelişen literatür, müzik materyalleri ve müzisyenler göz önünde bulundurulduğunda çok da şaşırtıcı görünmemektedir. Bu noktada var olanın ve yok olanın ne olduğu; varlık ve yokluğa dair tarihsel süreçler; müziğin ve müzikal pratiklerin nasıl hatırlandığı, nasıl unutulduğu ve Ermeni müziğine dair tüm bu müzikal söylemlerin kimlik inşasında nasıl bir rolü olduğu, araştırmanın temel tartışma eksenlerini oluşturmuştur. Tezin genelinde, tekil ve genel bir tanımmış gibi görünen Ermeni müziğinin; farklı coğrafyalar, siyasi oluşumlar ve tarihsellikler içinde oldukça çeşitli anlamlar ve müzikal tınılar içeren bir kavramsallaştırma olduğu tartışılmaktadır. Araştırmacının deneyimleri ile şekillenen Ermeni müziği yolculuğu, her geçen gün farklılaşan Ermeni müziği algısı ve araştırma konusunun hangi dinamiklerle şekillendiği kişisel bir anlatı çerçevesinde aktarılmaktadır. Kimlik olgusunun çoğulluğunu öne çıkaran`karmaşıklık paradigması?; antropolojide ve sosyolojide nitel araştırmalara açıklayıcı veyorumsamacı bir çerçeve sunar. Karmaşıklık paradigması, kimlik inşa süreçlerinde etkili olan çeşitli unsurları karmaşıklığı içinde inceleyerek doğrusal ve kümülatif bir nedensellik ilişkisine xxii dayalı pozitivist indirgemeci bakış açısını aşmaya çalışır. Söz konusu her tekil kimliğin `öteki?lerle olan çok yönlü ilşkisel boyutunu değerlendirir. Karmaşıklık paradigmasının öncüllerişöyle açıklanır: 1) Verili bir objektif gerçek yoktur. İnsani gerçeklik bir anlam gerçekliğidir ve aktörler tarafından inşa edilir; 2) Tek bir gerçeklik değil, ama farklı ve birlikte yaşayan aktörler tarafından inşa edilen çok sayıda gerçeklik söz konusudur. Bu gerçeklerin her biri diğeri kadar doğrudur. 3) Bir anlam gerçekliği ortaya çıktığında bu durum, sadece bir nedene değil, içinde ortaya çıkan gerçekliğin kendisinin de bir payının olduğu döngüsel bir nedensellikler bütününe bağlıdır. Bu yönüyle karmaşıklık paradigması, pozitivist doğrusal nedensellik anlayışının reddine dayalı bir anlama ve anlamlandırma girişimidir. Söz konusu çoğulluk, öncelikle kimliğin taşıyıcısı olan her öznenin farklı bağlamlarda kendisinin ve ötekilerin kimliğine ilişkin farklı okumalar yapmasından kaynaklanır. Bu nedenle, kimlik sürekli bir dönüşüm içindedir. Dolayısıyla karmaşıklık paradigması, araştırma konusu olan Ermeni müzikal kimliğine ilişkin çok boyutlu açıklamalar getirebilmeyi ve Ermeni kimlik inşa sürecinin karmaşıklığını anlamlandırmayı sağlamaktadır. Her anlama ve anlamlandırma çabası gibi öznelliği barındırmakta ve bu yönüyle gerçeğe bütüncül bir açıklama getirme iddiası taşımamaktadır. Peki nedir bu karmaşıklık? Türkiye Ermenilerinin Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti?nde, Ermenistan?da yaşayanların ise Sovyet Dönemi ve Cumhuriyet sonrasında yaşadığı deneyimbirbirinden çok farklıdır. Dünyanın her yerine dağılmış olan Diaspora Ermenileri ise, özellikle Türkiye?de tek bir kategorilermiş gibi ifade edilseler de, Lübnan?dan Fransa?ya, California?dan Arjantin?e bambaşka dinamiklerle birarada bulunan topluluklardır. Dolayısıyla tüm bu coğrafyaları ve zamansallıkları içeren Ermeni müziği literatürünü ve bu literatür ekseninde oluşan söylemleri ve anlamları tek başına İstanbulda yaşayan Türkiye Ermenilerinin müzikal pratikleri üzerinden açıklamak mümkün değildir. Öte yandan, her cemaat gibi Türkiye Ermeni toplumu da homojen bir özelliğe sahip değildir. Protestanlık, Katoliklik, ateizmgibifarklı inanışlara sahip bireyler olduğu kadar;İstanbul kökenli/Anadolu kökenli, varlıklı/daha az varlıklı/fakir, Ermenice bilen/bilmeyen, eğitimli/eğitimsiz bireylerin de olduğu heterojen bir yapı sunmaktadır. Fakat bu birbirinden farklı topluluklar ve zamansallıklar son kertede, Ermeni etnisitesi çevresinde kültürel olarak ulusal sınırları aşan bir dayanışma ağı ile bağlılardır. Farklı anlam dünyaları olsa da dil ve din gibi, müzik de bu ortak dayanışma ağının ve bu ağ çevresinde şekillenen kimliğin çok önemli bir bileşeni ve ifade aracıdır. Peki bu dinamiklerle nasıl bir araştırma yöntemi izlenebilir ve alan nasıl tanımlanabilir? Kültürel/kolektif bellek çalışmaları, son zamanlarda bir çok farklı disiplinin disiplinlerarası bir yaklaşımla kendi araştırma yöntemine uyarlayabildiği bir alandır ve bu çalışmanın da kavramsal çerçevesini oluşturmaktadır. Bellek çalışmaları en genel anlamıyla bireysel ve toplumsal hatırlama ve unutma süreçlerini inceler. Sosyal bilimciler, bellek konusunu araştırırken, özellikle bireyin içinde bulunduğu toplumsal bağlam üzerinde dururlar.Çünkü hatırlama süreci güçlü bir biçimde toplumsal bağlamın etkisi altındadır. Dolayısıyla bellek çalışmaları özellikle bireysel olanla toplumsal olanın kesişme noktası üzerinde yoğunlaşır ve tarihin bireysel yaşanmışlıklar yoluyla yeniden gözden geçirilmesine olanak sağlar. Bu bağlamda, araştırmanın sorunsalı çerçevesinde yapılan görüşmeler ağırlıklı olarak müzisyenerle; Ermeni müziği, tarihi ve kültürüne dair birikimi olduğu düşünülen araştırmacılarla; müzikolog ve etnomüzikologlar ile; Ermeni müziği alanında aktif olan koro üyeleri ile ve sözlü tarih kapsamında farklı yerelliklerden yaşlı insanlarla yapıldı. xxiii Görüşmeler aslen İstanbul ve Yerevan?da yapıldı. Fakat çalışmanın `çok mekanlı? karakteri gereği bu görüşmelerin bir kısmı Diyarbakır, Vakıflıköy (Hatay), Çamlıhemşin (Rize), Tunceli, New Jersey gibi farklı mekanlarda gerçekleşti. Toplam 38 kişi ile `derinelemesine? görüşme yapıldı. Bunun yanında katılım gösterilen performans ortamlarında çok daha fazla sayıda kısa süreli, spontane görüşmeler de yapıldı. Görüşme kişilerinin aile geçmişleri Sivas, Hatay, Mardin, Harput, Diyarbakır, Muş, Van, İzmit, Kayseri gibi farklı yerelliklere dayandığı için bu anlatılar çoğu zaman Anadolu Ermeni tarihine dair ayrıntılı, lokal bilgilerin edinilebilmesini sağladı. Fakat bu karmaşıklık ve çokluğa rağmen bütün anlatıların ortaklaştığı ve birbiri ile bütünleştiği bir fikirsel çerçeveye de ulaşılabildi. Derinlemesine görüşmelerde herkes için oluşturulmuş ortak bir soru listesinin kullanımı yerine, çoğu zaman görüşülen kişinin kişisel tarihi, mesleki formasyonu, müzikle ilişkisi vs. dahilinde geliştirilen açık uçlu, tanımlayıcı sorular tercih edildi. Kişilerin memleketleri, aile hikayeleri, çocukluğu, gençliği, evliliği gibi yaşam döngüsü anlatılarındaki müzikal referanslar; Ermeni müziğiyle ilk tanışmaları, kendi müzikal yaşantıları ve çalışmaları, Ermeni müziği bellekleri ve bilgi dağarcıkları, kafalarındaki `Ermeni müziği algısı?, bulundukları alanda müzikal ifade olanakları ve olanaksızlıkları gibi pek çok farklı düzeyde sohbetler yapıldı. Derinlemesine görüşmelerin yanında katılımcı gözlem, araştırmacının veri oluşturma yöntemleri arasında oldukça etkin bir çalışma zemini sunmuştur. Tezin ikinci bölümünde; Ermeni müziğinin ele alındığı tarihsel kaynaklarda ve yazar tarafından tez için yapılan görüşmelerde edinilen veriler kapsamında Ermeni müziği tarih yazımında `rönesans? ya da `altınçağ? anlatısı olarak öne çıkan 3 farklı periyod ele alınmaktadır. 5.yüzyıldan 7.yüzyıla kadarki dönem, 10.yüzyıl ve 15.yüzyıl arasındaki dönem ve 19.yüzyıldan 20.yüzyıla geçiş dönemi, Ermeni müzik tarihinde görülen önemli değişim ve dönüşüm evreleridir ve bugünkü tarih anlatımının temel duraklarını oluşturmaktadır. Tarihsel müzikoloji araştırmalarından gözlemlenebildiği üzere bu rönesans ya da altınçağ anlatılarında, milletlerin ya da etnisitelerin kendine özgü, onları diğer milletlerden ayırt edici, topluluğu tanımlayıcı nitelikleri müzik yoluyla mitleştirilir. Bu önemli duraklar, kimlik inşa süreçlerinde beliren otantisite arayışına da yanıt oluşturur. Bu bölümde derinlemesine bir Ermeni müziği tarihinin yazılması değil, müzikal söylem ve üslupların oluşumunda etkili olan süreçlere değinilip tarihin yeniden tasarımında görülen millileştirme pratiklerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Dünya genelinde,Ermeni müziğine dair tarihsel müzikal birikimin temsilcilerinden biri olan Komitas Vardapet?in çalışmaları, `milli Ermeni müziği? yaratımı ve Vardapet?e dair kültürel bellek izleri tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise İstanbul Ermeni toplumunun yaşadığı kolektif amnesia (unutma) süreci ve bu sürecin tarihsel arkaplanı, sonrasında gelişen müzikal ifade alanları ele alınmaktadır. Bu bölümde aynı zamanda Türkiye?deki Ermeni müziği pratikleri tarihselleştirilmekte ve kültürel kimlik inşasında müziğin ve toplumsal belleğin rolü üzerinde durulmaktadır. Tezin dördüncü bölümünde memleket ve kültürel bellek kavramları Diyarbakırlı müzisyen Onnik Dinkjian?ın müzikal kimliği üzerinden incelenmektedir. Amerikada yaşamakta olan Onnik Dinkjian?ın mekansal anlamda hiç deneyimlemediği Diyarbakırlı olma hali, Diyarbakır ve müzikleri özelinde oluşturduğu kültürel kimliğin diyaspora bağlamında nasıl bir performans alanına dönüştüğü tartışılmaktadır. Beşinci bölümde ise Arto Tunçboyacıyan?ın kişisel müzik yolculuğunda Ermeni kimliği ve müziğinin izleri, yaşam anlatısı çerçevesinde müzikal `benliğinin? oluşum süreci ele alınmaktadır.xxiv Sonuç olarak musicking geçmiş ve bugüne dair kültürel belleğin yeniden üretilmesinde; `biz?in tanımlanmasında, toplumun birbiri ile ilişkilenmesinde, kültürel belleğin ve kimliğin yeni nesillere aktarımında, toplumsal estetik yaratımında, hayali bir `memleket? performansında ve müzikal temsiller yoluyla `benliğin?oluşumunda anlamlar kurucu bir kategori olarak işlev görmektedir