Çalgı-Ses(Tezli/Tezsiz) Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Konu "Çalgı eğitimi" ile Çalgı-Ses(Tezli/Tezsiz) Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeSol Ve Si Bemol Klarnet İçin Temel Öğretileri İçeren Tonal Ve Makamsal Diziler Bünyesinde Metodolojik Bir Çalışma(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Çeliksu, Ünsal ; Terzi, Cihangir ; 420151012 ; Performans & Voice ; Çalgı-SesÜflemeli çalgılar kategorisinde yer alan klarnet, dünyada ve ülkemizde oldukça yaygın olarak kullanılan enstrümanlardan birisidir. Başta Klasik Batı Müziği olmak üzere ülkemizde geleneksel Türk Müziği'nin iki alanı olan Klasik Türk Müziği ve Yöresel Halk Müziği'nde önemli bir yere sahiptir. Klasik Batı Müziği'nde daha ziyade si bemol klarnet kullanılmasına rağmen geleneksel Türk Müziğ'inde genellikle sol klarnet tercih edilmektedir. Yaptığımız çalışmada klarnetin Türkiye'deki eğitim metodolojisi üzerine özellikle Türk Müziği eğitimi veren konservatuvardaki öğrencilerin temel eğitimleri esas alınmıştır. "Sol ve si bemol klarnet için temel öğretileri içeren tonal ve makamsal diziler bünyesinde metodolojik bir çalışma" başlıklı tez çalışmamızda ilk etapta klarnetin yapısal özellikleri, perde sistemleri ve üfleme tekniklerine dair bilgi, çizim ve diğer gösterimler ayrıntılı olarak ele alınmıştır. İçerikteki konu anlatımları tablo ve fotoğraflar ile desteklenmiştir. Tez içerisinde ardışık olarak kolaydan zora doğru sıralanan egzersiz ve etütler aynı zamanda stüdyo ortamında 236 track olarak tarafımızdan seslendirilerek çalışmaya ilave edilmiştir. Birinci bölümde giriş, ikinci bölümde klarnet hakkında genel bilgiler, üçüncü bölümde sol ve si bemol klarnet üzerindeki seslerin öğretimi ve ortak çalışma egzersizleri, dördüncü bölümde sol klarnet ile Türk Müziği'ndeki basit makamlarla ilgili egzersizler ve beşinci bölümde si bemol ve sol klarnet için etütlere yer verilmiştir. Bu bağlamda, sol ve si bemol klarnet için temel öğretileri içeren tonal ve makamsal diziler bünyesinde metodolojik bir çalışma sergilenmiştir. Türkiye' de sol klarnet üzerine daha önce kapsamlı bir çalışmanın yapılmamış olması, ayrıca si bemol ve sol klarnet öğretiminin eş zamanlı verilmemiş olması nedeniyle hasıl olan eksikliğin giderilmesi adına önemli bir adım atılmıştır.
-
ÖgeUd'da geleneksel icra tekniğinin eğitimi üzerine bir çalışma(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002) Görçiz, Elif Senem ; Torun, Mutlu ; 122696 ; Çalgı-Ses ; Performance & VoiceBu çalışmada öncelikle ud icra üslûbunu oluşturan genel özellikler ve özel teknikler ele alınmıştır. Daha sonra konunun pekiştirilebilmesi amacıyla bu icra özelliklerine dair icra kayıtlarından seçilen örneklere ve ortaya çıkabilecek pratik uygulama ihtiyacına cevap verilebilmesi düşüncesiyle hazırladığımız etüdlere de yer verilmiştir, örnekleri seçerken referans aldığımız icraların bugün geleneksel olarak adlandırdığımız üslûba uygunluğu ve sesli, yazılı kayıtlarının günümüze dek sağlıklı bir biçimde ulaşabilmiş olması hususlarına dikkat ettik. Bu kayıtlardaki icra özelliklerini incelediğimizde; tini, melodi, ritm, sağ el mızrap ve sol el parmak tekniklerine giren genel özelliklerin dışında, Batı 'dan gelip, ifadeyi güçlendiren ve renklendiren bazı özel tekniklerin de birarada kullanılmasıyla oluşan bir ud icra üslûbu karşımıza çıkmaktadır. Ud tınısını oluşturan unsurlar, mızrap cinsi, mızrabı vuruş bölgesi ve farklı akord kullanımıdır. Gelenekte, mızrap sert malzemeden seçilip, kafes bölgesinden vuruluyordu. 5. ve 6. tellerin bugünkünden farklı olarak ( 5. tel Yegâh'a, 6. tel ise Kaba Dügâh veya Kaba Rast'a ) akordlanması, tınıya tesir ettiği gibi icra esnasında arada bir bu tellerin duyurulmasıyla, melodik ve ritmik ifadelerin güçlendirilip, zenginleştirilmesine imkan sağlıyordu, özellikle, usulsüz olan taksim icralarında; bu akord, birkaç tele vuruş, vurgulu ve bol mızraplı çalış tekniği ritmik yapılanmaları oluşturmakta kullanılıyordu. Yine taksimlerde karşımıza çıkan bir özellik ise, melodi yürüyüşleri ve melodi tekrarlandır. Taksimin doğaçlama bir form olduğu varsayılmakla birlikte, yukarıdaki uygulamaların farklı yerlerde sıklıkla karşımıza çıkması; bize taksimlerin asla rasgele değil, iyi bir müzikal birikim ve hafızanın ürünü olarak, belli kompozisyonlar çerçevesinde yapıldığım düşündürmektedir. Bu tekrarlar monotonluk yaratmaktan uzak, her kullanılışlarında farklı ifade teknikleriyle süslenmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağ el mızrap tekniğinin en önemli özellikleri; sık, süratli, vurgulu ve işlemeli mızrap kullanımıdır. Tremolo ve birkaç tele birden vuruş tekniklerinin yanısıra, lavta mızrabı VU ve mızrap vuruşları arasında belli belirsiz hissettirilen gölge mızrap özelliklerini de görmekteyiz. Sol el parmak tekniğinde ise göze çarpan en önemli özellik, parmak ve pozisyon kullanımlarıdır. Eskiden sadece 1. ve 3. parmaklar kullanılıyordu. Bu özellikten yola çıkarak, 2. ve 4. parmakların hiç kullanılmayıp sadece 1. ve 3. parmaklarla tek tel üzerinde ilerlemenin, dolayısıyla sık pozisyon değiştirmek zorunluluğunu ortaya çıkardığı sonucuna varabiliriz. Pozisyon değişimi çarpmalı olarak kullanılıyor, bu çarpmalar gelenekteki ud üslûbuna katkıda bulunuyordu. Sol elde bugünkü gibi dört parmağı birarada kullanmak, Tanburi Cemil Bey'le birlikte aynı dönemlerde Nevres Bey, Yorgo Bacanos ve Şerif Muhiddin Targan tarafından uygulanmıştır. Bu genel özelliklerin dışındaki diğer unsurlar; Vibrato, Legato, Staccato, Glissando, Tremolo gibi isimleri Batı 'dan gelen ifade tekniklerinin yanısıra, notaya ilave olarak kullanılan bazı süsleme teknikleridir. Geleneksel icrada, özellikle uzun seslerde vibrato yapmak suretiyle, sesin zamanla sönmeden uzaması anlayışı hakimdir. Bir tek mızrap vuruşunun ardından zamanla sönen sesin, bu sese basan parmağı iki yana salınım yaparak, dalgalanarak uzaması sağlanır. Vibrato ile birlikte Legato tekniği de sol el parmak tekniğinin en önemli özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı sesler arasında bağlı çalışla icra ( Legato ) söz konusudur. Ud'daki bağlı çalış; bir sese mızrap vurulduktan sonra, diğer sesin mızrapsız olarak parmak tekniği ile duyurulması şeklinde yapılır. Çıkıcı sesler arasındaki bağlı çalış; legato yapılacak sese parmağın sertçe basılması, inici sesler arasındaki bağlı çalışta ise; sol elin bir parmağının teli aşağıya doğru çekmesi yöntemiyle elde edilir. Bağlı çalışın tersi olan kesik çalış tekniği ( Staccato ) de üslûbu oluşturan unsurlar arasındadır. Bazı kayıtlarda, hem melodi içindeki seslerin hem de taksimlerdeki kalış noktalarının kesik çalışla ön plana çıkarıldığım duymaktayız. Ud'da staccato; notaya mızrap vurduktan sonra, değerinin yaklaşık yan zamanında tel titreşiminin kesilmesi ile elde edilir. Bu ses, açık telde ise; sol el parmağının es yapar gibi tele hafifçe dokunarak titreşiminin durdurulması, kapalı seste ise; basan parmağın telden hafifçe kaldırılması sayesinde kesik çalınmış olur. Geleneksel icrada, parmak kaydırma yöntemiyle yapılan Glissando-Portamento tekniğine de çok sık rastlamaktayız. Portamento niteliğindeki kaydırmalarda parmağın telden kalkmadan yeni sese kayarak gitmesiyle, aradaki seslerin de taranarak duyurulması durumu ortaya çıkar. Kaydırma tekniğinde kendiliğinden oluşan bir pozisyon değişimi de söz konusu olup, iki ses arasında bağlantı kopmadan, ses taşınması yapılmış olur. vuı Ud'un geleneksel icra tekniğinde çok kullanılan bir kaydırma cinsi daha vardır. "Ağır Glissando" diye adlandırabileceğimiz bu kaydırma, pest taraftaki komşu sese giderken dar bir alanda ve daha uzun zamanda yapılır. Sese basan parmak kuvvetini azaltmadan 1-1,5 koma kadar pestteki sese doğru kayar. Genellikle sesle beraber başlayan kaymanın başlangıcı nota değerine göre değişebilir. Değer uzunsa, kayma, notanın başından değil daha sonra başlar. Ağır kaydırma tekniğinin uygulandığı ses, üzerine vurgu almış olur. Perdesiz bir saz olan uddaki ağır kaydırmaların alanını iyi ayarlamak gerekir. Bu kaydırma tipi; tek bir notanın alanıyla sınırlı olması, pest taraftaki komşu sese doğru, daha uzun bir zamanda yapılması ve pozisyon değişimi yaratmaması gibi farklılıklardan dolayı "Glissando" adıyla bilinen kaydırma tekniğinden ayrıldığı için "Ağır Kaydırma" diye adlandırılmıştır. Tremolo ( sürekli çalış ) da, ud'un sağ el mızrap tekniğinde kullanılan bir ifade unsurudur. Mızraplı bir saz olan ud'da sürekli çalış; gelenekten gelen bir özellik olup, uzayan bu sesin sık ve eşit aralıklı mızrap vuruşlarıyla değerim doldurmak suretiyle yapılır. Özellikle taksim formunun icrasında sık karşılaştığımız sekizlik, onaltılık ve otuzikilik değerdeki tremololar, hem melodik hem de ritmik açıdan ifadeyi güçlendirip renklendirme vasıtası olarak kullanılmışlardır. Mızrabın sıklığı ve sürati, yapılacak olan tremolonun değerine bağlıdır. Bu özel tekniklerin yanısıra geleneksel icraya hakim olarak karşımıza çıkan bazı süsleme teknikleri vardır ki; bunlar notaya ilave olunarak çok kısa sürede icra edilen tek, iki, üç veya dört notadan meydana gelen süs notalarıdır. Ud'da en çok kullanılan süsleme cinsi tek notalı çarpmadır. Batı müziğinde daha çok değerini kendinden sonra gelen gerçek notadan alan tek notalı süsleme cinsi kullanılır. Bu tip çarpmalara Apojyatür adı verilir. Türk müziğinde ise, çarpmalar genellikle değerini kendinden önceki gerçek notadan alış şekliyle kullanılır. Ud'da mızraplı veya mızrapsız olarak icra edilebilen çarpmalar geleneksel icra kayıtlarında, daha çok gerçek notanın ardından zayıf zamanda, adeta gölge gibi çalınmışlardır. Bu çarpmaların en çok kullanılan cinsi, mızrap vurmadan icra edilen "sessiz çarpma"dır. Tanbur'un icra tekniğinde de kullanılan sessiz çarpmalara, yine mızraplı bir saz olan Kanun'da "fiske" adı verilir. Kayıtlarda, tek notalı süslemenin dışında iki notalı (çift çarpma), üç veya dört notalı (gruppetto) süslemeleri de, hem değerini kendinden önceki veya sonraki notadan alış hem de mızraplı veya mızrapsız olarak icra ediliş şekilleriyle karşımıza çıkmaktadırlar. Üç notadan oluşan gruppetto süslemesi, Türk müziğinde Lavta mızrabı olarak tanınır. Ud'da da kullanılan bu tip gruppetto, değerini kendinden önceki gerçek notadan alır. IX Bu süslemeler dışında ud'un icra tekniğinde çok sık kullanılan Trill tekniği ise; gerçek notayı, bir üst sesine de ardarda, sık ve eşit aralıklarla dokunmak suretiyle tekrarlarlayarak süslemek amacıyla kullanılır. Bu tekrarlar, notanın değeri içinde yapılırken, ikinci ses mızrap vurulmadan gerçek notaya bağlı olarak icra edilir. Bu ifade tekniği Tanbur'da da kullanılmaktadır. Yukarıda saydığımız ifade unsurları ve ismi Batıdan gelen özel tekniklerin bir arada kullanılması, ud icra üslûbunu oluşturmaktadır. Türk Müziğinde tek tip yazılan notanın, tüm enstrümanlarda olduğu gibi ud'da da kendine has üslubuyla icra edilmesi, nota-icra farklılıklarını meydana getirir. Günümüze sağlıklı olarak ulaşan eser icra kayıtlarını incelediğimizde; notanın, yukarıda saydığımız ifade ve süsleme tekniklerini kullanarak icra edilmesinden doğan farklılıkları algılayabilmekteyiz. Bu icracılar, kendi eserlerini bile notaya alırken tek tip nota yazımı kullanmışlar, notayı icra ederken, sazlarının çalmış üslûbu ve kendi anlayışları çerçevesinde ilaveler yapmışlardır. İcradaki farklılıklar; bir notayı birkaç mızrap vuruşu ile veya tremolo yaparak doldurmak, bu vuruşlar arasında çarpma, trill gibi süslemeler kullanmak, notanın önüne veya sonuna süs notaları ilave etmek, notaya düşey olarak iki ses, akor ve arpej niteliğinde sesler eklemek, ana sesten başlayıp tize veya peşte doğru gam yapmak, kalış noktalarındaki sesleri oktavlarına da vurmak suretiyle desteklemek şeklinde karşımıza çıkmaktadır.