FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Gözat
Konu "23 October 2011 Van Earthquake" ile FBE- İnşaat Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge2011 Van Depreminden Etkilenmiş Bir Yapının Farklı Kabullerle Deprem Güvenliğinin Belirlenmesi Ve Karşılaştırılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-06-24) Toy, Ebru ; Gülay, Fatma Gülten ; 10114723 ; İnşaat Mühendisliği ; Civil EngineeringTürkiye'nin aktif bir deprem kuşağında yer almasının yanı sıra ülkemizde meydana gelen depremlerin büyük hasarlara yol açmasının ikinci bir sebebi de geçmiş yıllarda bina tasarımlarının bir çoğunda deprem etkilerinin dikkate alınmamış olması ve böylelikle binaların sadece düşey yük etkisi altında olduğu varsayımına dayanıp buna göre inşa edilmeleridir. Türkiye'de meydana gelebilecek olası depremlerde oluşacak hasarları azaltabilmek için öncelikle mevcut binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Türkiye'de bir yapıda deprem performans kavramı oldukça yeni bir kavram olup ilk kez 1997 Deprem Yönetmeliği'ne ilave bir bölüm eklenerek oluşturulmuş olan 2007 Deprem Yönetmeliği'nde ele alınmıştır. Bu yönetmelikte 7. Bölüm olarak eklenen "Mevcut Binaların Değerlendirilmesi ve Güçlendirilmesi" ile kritik bir deprem kuşağı üzerinde olan ülkemizde deprem mühendisliği uygulamalarında yeni bir saha açılmıştır. 2007 Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, Bölüm 7'de ayrıntılarıyla izah edilen mevcut bina ve bina türü yapıların deprem performans seviyelerini belirlemede uygulanacak olan adımlar, yeni yapılmış ya da yapılacak olan binaların değerlendirilmesinden biraz farklıdır. Bunun nedeni mevcut bir binada deprem performans seviyesinin tespiti için toplanması gereken bilgi düzeyinin yapım yılına bağlı olarak sınırlı kalması, binanın yapım aşamasında dönemin inşaat mühendisliği yönetmeliğine ne kadar bağlı kaldığı hususu ve yapıda kullanılan malzeme kalitesi gibi belirsizliklerdir. Bu yüzden mevcut bina ve bina türü yapıları değerlendirirken bu durum göz önüne alınarak yeni yapılmış binalara kıyasla daha güvenli koşullarda incelememiz gerekmektedir. 2007 Türk Deprem Yönetmeliği, Bölüm 7'ye göre mevcut bina ve bina türü yapıların deprem performans analizi doğrusal elastik hesap yöntemleri (Doğrusal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi, Doğrusal Mod Birleştirme Yöntemi) ve doğrusal elastik olmayan (Artımsal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi, Artımsal Mod Birleştirme Yöntemi ve Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi) ile çözümlenebilir. Dolgu duvarlı betonarme çerçeveler, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan yapım uygulamalarıdır. Dolgu duvarlar yapı içerisinde herhangi bir düzensizliğe sebebiyet vermeyecek şekilde düzgün bir dağılım gösterip, tasarımda uygun bir şekilde göz önüne alınırsa, o zaman herhangi bir depreme maruz kalan yapının sismik performansına olumlu katkıları olacaktır. Bunun yanı sıra eğer dolgu duvarların planda ve düşeyde düzensiz bir yerleşimi varsa o zaman yapıya olan olumsuz etkileri de kaçınılmaz olur. Dolgu duvarlı yapılar için genelde en alt katın çökmesiyle sonuçlanan yumuşak kat örneği bu olumsuz etkiye örnek olarak gösterilebilir. Dolgu duvarları modellemek zor ve karmaşık bir işlem olmasından ötürü yapının tasarım ve analiz aşamasında çoğu zaman dolgu duvarlar göz önüne alınmaz. Yapısal bir eleman olarak ihmal edilseler bile, yıllardır yürütülen çalışmalar ve araştırmalar dolgu duvarların yapının dayanımını ve taşıyıcı sistemin yanal rijitliğini nasıl değiştirdiğini ve neticesinde ise binanın doğal titreşim periyodunu küçülttüğünü ortaya koymuştur. Daha basit açıklamak gerekirse, dolgu duvarlar doldurdukları betonarme taşıyıcı çerçevenin yanal rijitliğini arttırırlar. Bunun yanı sıra 2007 Deprem yönetmeliğinde ise dolgu duvarlar yalnızca sabit yük olarak yapıya etkitilmekte bunun dışında yapının analiz aşamasında binanın dinamik özelliklerini (rijitlik, doğal periyot, sönümleme vs.) değiştirmediği varsayılmaktadır. Sunulan yüksek lisans tezi 6 bölümden oluşmaktadır. Tez çalışmasının ilk bölümünde genel olarak tezin amaç ve kapsamı hakkında kısa bir bilgi verilmiştir. İkinci bölümde, Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik 2007, Bölüm 7'de ayrıntılarıyla izah edilen, mevcut binaların performans değerlendirmesi ile ilgili aşamalar hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Üçüncü bölümde, yapı davranışı açısından dolgu duvarların öneminden bahsederek, bina taşıyıcı çerçevesine olan olumlu veya olumsuz etkilerinden yani ilave bir eleman olarak yapının yükünü nasıl etkilediği ve yapının dinamik karakteristik özelliklerini nasıl değiştirebileceği konusu üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra aynı bölümde, dolgu duvarların betonarme çerçeve ile birlikte nasıl modelleneceği hakkında birkaç modelleme tekniği anlatılmıştır. Bu öneriler eşdeğer diyagonal basınç çubuğu ve sonlu elemanlar yaklaşımıdır. Dördüncü sayısal uygulamalar bölümünde ise 2007 Türk Deprem Yönetmeliği'ne göre, 23 Ekim 2011 Van Depremine maruz kalmış gerçek bir yapının farklı kabuller yapılarak oluşturulan üç farklı modelinin deprem performansı analizi yapılmıştır. İlk model olan TSM-1 yapı modeli SAP 2000 Yapı Analizi programı yardımıyla gerçekte yapının kendi statik projesi ile uyumlu olacak şekilde modellenmiştir. İlk yapı modelinin (TSM-1) aksine, ikinci model olarak TSM-2 taşıyıcı sistemi, 2,8 m yüksekliğinde ilave bir kat ve binanın yan cephesi boyunca ilave balkonlar içerecek şekilde modellenmiştir. En son yapı modeli olan TSM-3 taşıyıcı sisteminde ise, dolgu duvarların yapı yanal rijitliğine olan katkısı eşdeğer diyagonal basınç çubuğu yardımı ile modellenmiştir. 3 farklı modelin performans değerlendirmesi 2007 Deprem Yönetmeliği'nde verilen doğrusal elastik hesap yöntemleri ile yapılmıştır. Son olarak altıncı bölümde ise tüm bir çalışmaların sonuçları özetlenmiştir. Bu bölümde, farklı kabuller yapılarak çözümlenen üç farklı yapı modelinin sonuçları detaylı olacak şekilde karşılaştırılarak 2011 depremini yaşamış mevcut binanın gerçek durumu ile karşılaştırmalı olarak yorumlanmıştır.