FBE- Geomatik Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
1982 yılında Fen Bilimleri Enstitüsü bünyesinde, Jeodezi ve Fotogrametri adıyla açılan Geomatik Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Gözat
Sustainable Development Goal "Goal 11: Sustainable Cities and Communities" ile FBE- Geomatik Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeBIM for infrastructure: A spatial perspective to utility network management using BIM applications(Institute of Science and Technology, 2020) Sürücü, Nurhan ; Demirel, Hande ; 634989 ; Department of Geomatics EngineeringTechnological researches continue to offer more and more new opportunities, which creates a variety of effects not only in the informatics sector but also in the agriculture, economy, health, education, and construction sectors. The production activities in the construction sector are gradually increasing; however, it has become an important problem to investigate the reason of low efficiency and high cost in the construction sector. Building information modeling provides various possibilities for the solution of these problems in the construction industry. Building information modeling offers a system management covering all the processes from the planning phase of the project to the operation and maintenance phase of the facility. Moreover, it provides the solution for coordination and collaboration problems at this stage as it offers 3D modeling opportunity in the project, especially at the design stage. It also provides a cost calculation analysis, clash detection, and project progress simulation. However, researches about the implementation of BIM applications mostly focus on the superstructure part of the construction. Therefore, the part related to infrastructure construction is more limited than superstructure construction. As for the infrastructure construction, researches on BIM applications are generally limited to the bridge, railway, and tunnel studies; therefore, research on utility infrastructure networks such as drainage, electricity, irrigation, and telecommunication studies is limited. Research on smart cities has been increasing recently. Smart cities include all of the superstructure and infrastructure systems; however, research on this is usually done on a base of buildings. Superstructure systems are constructed by the reference of infrastructure systems. For this reason, it can be thought that this study is an introduction to smart cities as it is the first step in the transition to smart cities. The main purpose of writing the thesis is to show how the process of BIM applications in the utility infrastructure works are done and to present researches for the solution to the problems encountered in this stage. In this process, the stages of BIM applications that will be used in infrastructure systems for the prevention of data loss, waste of time, rework and unnecessary expenses in the infrastructure sector are examined. Especially, by choosing the SDHO Project as a case study, it is indicated by transforming 2D IFC utility network drawings to 3D utility models.
-
ÖgeTürkiye'de baraj emniyeti ve Atatürk Barajı'nda deformasyon izleme çalışmaları ve son 12 yıllık analiz sonuçları(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Güneş, Hüseyin ; Kalkan, Yunus ; 634378 ; Geomatik Mühendisliği Anabilim DalıSu, yaşadığımız hayatın kaynağıdır. Canlı yaşamı dünya üzerinde, hep su kaynakları etrafında şekillenmiş ve varlığını devam ettirmiştir. Doğayı değiştirme gücü ile insan da yaşamını su kaynakları etrafında sürdürmüş, geliştirdiği yöntemlerle toprağı işlenebilir hale getirmiş; bunun içinde suyu bir araç olarak kullanmıştır. Tarih boyunca büyük medeniyetler hep su etrafında şekillenmiş ve şehirler su kenarlarına inşa edilmiştir. Devamlı akış halinde bulunan suyun faydalı şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla su, engeller yardımıyla biriktirilmiş ya da suyun yönü değiştirilerek istenilen yere akması sağlanmıştır. Arkeolojik çalışmalar sonucu birçok medeniyetin suyu iletmek için kanallar, suyu bir yerde toplamak için ise bentler inşa ettiği anlaşılmıştır. Yükseklikleri çok fazla olmasa da o günkü şartlarda inşa edilen setler ve kullanılan yöntemler hayret verici niteliktedir. Günümüzde ise gelişen teknoloji, çok daha yüksek gövdeli barajların yapılmasını mümkün hale getirmiştir. Geçmiş dönemlerde barajlar genellikle tarımsal sulama ve su temini amacıyla yapılagelmiştir. Su kaynaklarına uzak durumda bulunan yerleşim yerleri barajlar ve suyu ileten diğer yapılar yardımıyla sulanabilir hale getirilmiştir. Bu yolla hem içme suyu sağlanarak yerleşime imkân sağlanmış, hem de tarım ve hayvancılık mümkün hale gelmiştir. Bununla birlikte günümüz barajlarından elektrik üretimi, su ürünleri yetiştirilmesi ve ulaşım gibi amaçlar için de yararlanılmaktadır. Depolanamayan bir enerji türü olan elektrik; günümüzde güneş enerji santralleri, fosil yakıtlarla çalışan termik santraller, rüzgâr türbinleri, nükleer santraller ve hidroelektrik santraller gibi çeşitli yollarla elde edilebilmektedir. Bununla birlikte; fosil yakıtların doğaya verdiği zarar ve nükleer santrallerin sahip olduğu nükleer atık riski, yenilenebilir enerji kaynakların öne çıkmasına neden olmuştur. Doğal dengeyi bozmayacak şekilde tasarlanıp inşa edilen barajlar hem ülkemizde hem de dünyada en çok tercih edilen yöntem haline gelmiştir. Görece yüksek maliyetlerine rağmen barajlar, su ve enerji temini noktasında doğaya zarar vermeyen bir sürekliliğe sahiptir. Yapıldıkları yerde suyu depolayan barajlar, suyun akışkan özelliğinden dolayı sürekli kuvvete maruz kalmaktadır. Bu durum yapının zaman içerisinde deforme olmasına, önlem alınmadığı takdirde zaman zaman zarar görmesine neden olmaktadır. Bu nedenle baraj emniyeti, hem ekonomik olarak hem de çevre sağlığı açısından hayati önem taşımaktadır. Barajların planlanan zamandan daha önce kullanım-dışı kalması ekonomik kayıplara neden olurken, zamanında müdahale edilmeyen şekil değişimleri ve bozulmalar, bazen yıkımlara ve telafisi imkânsız can ve mal kayıplarına neden olabilmektedir. Bu sebeple, baraj gövdesi ve yakın çevresindeki değişimlerin belirli periyotlarda izlenmesi, değişimlerin analiz edilmesi ve meydana gelebilecek zararlara karşı önlem alınması gerekmektedir. Bu çalışmada, Atatürk Barajı'nda sürdürülmekte olan deformasyon izleme çalışmaları hakkında bilgi verilip, özellikle jeodezik yöntemlerle elde edilen deformasyon verilerinin analiz programları yardımı ile değerlendirilerek baraj gövdesinde gerçekleşen geometrik değişimlerin görselleştirilmesi konusu incelenmektedir.