FBE- Bilgisayar Mühendisliği Lisansüstü Programı
Bu topluluk için Kalıcı Uri
Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı altında bir lisansüstü programı olup, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim vermektedir.
Lisansüstü eğitiminde uzmanlık alanları:
Bilgisayar Ağları,
Yapay Zeka,
Doğal Dil İşleme,
Paralel ve Dağıtık Sistemler.
Gözat
Yayın Türü "Master Thesis" ile FBE- Bilgisayar Mühendisliği Lisansüstü Programı'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Öge2 Boyutlu Harita Ve Artırılmış Gerçeklik Tabanlı Mobil Navigasyon Uygulamalarının Kıyaslamalı Değerlendirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-06-14) Esengün, Mustafa ; İnce, Gökhan ; 10112959 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer Engineeringİnsanlar daha önce görmedikleri bir yeri ziyaret ettiklerinde hem o yer hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için hem de o yer içinde navigasyon hizmeti almak için yardımcı araçlara ihtiyaç duyarlar. Özellikle büyük ve kalabalık kentlerde, büyük kampüslü üniversitelerde ve turistik yerlerde bu tür araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde özellikle üniversitelerde bu tür yönlendirme ve tanıtma hizmetleri genellikle yön tabelaları ve kiokslar ile verilmektedir. Fakat insanların bu tür araçlara her an ulaşamamaları ve bu araçları bulmak için de ayrı bir çaba sarfetmeleri gerektikleri için daha iyi çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde neredeyse bütün insanların sürekli beraberlerinde bulundurdukları akıllı telefonlar insanlara en kolay şekilde hizmet sunulabilecek platformlar haline gelmişlerdir. Mobil rehber uygulamaları da insanların daha rahat erişebilecekleri ve yeni gittikleri bir ortama uyum sağlamalarına yardımcı olabilecek uygulamalardır. Bu tür uygulamalar navigasyon hizmeti dışında insanların çevrelerini tanımalarına yardımcı olabilecek özellikler içerebilmektedir. Günümüzde en yaygın kullanılan mobil navigasyon uygulamaları insanları istedikleri yere ulaştırmak adına dijital bir harita üzerinde yol, mesafe, zaman ve yönlendirme bilgilerini yazı veya görsel arayüz elemanlarıyla kullanıcılara sunmaktadır. Ayrıca insanlar bu uygulamalar sayesinde çevrelerinde bulunan yerleri görebilir ve bu sayede bulundukları yere daha iyi tanıyabilirler. Bu tür uygulamaların en büyük dezavantajı GPS sinyalinin bazı zamanlarda anlık da olsa hatalı veri vermesidir. Yanlış bir GPS verisi uygulamada kullanıcının yerinin yanlış gösterilmesine ve dolayısıyla kullanıcıda kafa karışıklığına sebep olabilmektedir. Yaygın olarak kullanılan navigasyon uygulamalarının bir diğer dezavantajı ise yeryüzündeki bütün cadde, sokak ve kaldırım bilgilerini kapsamıyor olmalarıdır. Dolayısıyla bölgelere özel çözümlere de ihtiyaç duyulmaktadır. Mobil uygulamaların geliştirilmesinde kullanıcı dostu arayüzlerin geliştirilmesi en çok odaklanma gerektiren konulardan biridir. Kullanıcı dostu arayüzler kullanıcıların uygulamadan daha olumlu deneyimler elde etmelerine sebep olabilmektedir. Bir uygulamanın vaat ettiği özelliklerinin hatasız çalışması ne kadar önemli ise uygulamanın kullanıcı ile olan etkileşiminin kullanıcıda memnuniyet oluşturabilmesi de o kadar önemlidir. Bu yüzden kullanıcı-uygulama etkileşimi insanların bir uygulamayı kullanmayı tercih etmelerinde önemli bir faktördür. Bu tezde mobil navigasyon uygulamalarında kullanılan iki farklı kullanıcı etkileşimi türü ele alınmıştır ve bu etkileşim türlerini gerçekleyen iki örnek uygulama üzerinde kullanıcı deneyimi karşılaştırılması yapılmıştır. İlk kullanıcı etkileşimi türü olarak 2 boyutlu harita arayüzü ele alınmıştır. Bu arayüzlerde uydu haritaları yer almaktadır. Uydu haritaları dünyanın kuş bakışı görüntülerini içerir. Bu harita üzerinde konumlar 2 boyutlu içerikler ile gösterilir, örnek olarak resimler, yazılar ve noktalar vb. Kullanıcıya yol bilgisi bu harita üzerine çizilmiş çizgi görselleri ile sunulur. Kullanıcı bu tür bir harita arayüzü ile parmak hareketleri veya ses komutları yolu ile etkileşimde bulunabilir. Kullanıcılar sürükleme, döndürme, yakınlaştırma, uzaklaştırma ve eğme eylemlerini parmak hareketleri ile gerçekleştirerek haritayı yönetebilirler. Diğer kullanıcı etkileşimi türü olarak Artırılmış Gerçeklik (AG) tarayıcısı arayüzü sunulmuştur. AG gerçek dünyadaki çevrenin dijital ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek o çevre veya nesne hakkında daha fazla bilgi sunmaya olanak sağlayan bir teknolojidir. AG uygulamaları işaret ve konum tabanlı olmak üzere iki kategoriye ayrılır. Bu tez kapsamında sadece konum tabanlı AG uygulamalarına değinilmiştir. Konum tabanlı AG uygulamaları aynı zamanda AG tarayıcıları olarak da adlandırılmaktadırlar. AG tarayıcı uygulamaları sayesinde kullanıcılar etraflarını tarayabilir veya keşfedebilirler. Bu tür uygulamalar cihazın kamera görüntüsünü kullanır. Bu görüntüye erişim sağladıktan sonra görüş açısı içerisindeki yerler ile ilgili dijital içerikler kamera görüntüsünün üzerine bindirilerek görüntülenir. Kullanıcıda eklenen dijital içeriklerin gerçekte var olduğu hissi uyandırılır. Bu dijital içerikler iki boyutlu resim, yazı, video veya üç boyutlu modeller olabilirler. Kullanıcılar sadece telefonları istedikleri bölgeye doğru tutarak o bölge hakkında veya o bölgede bulunan binalar hakkında daha fazla bilgi edinebilirler. Bu çalışmanın bir diğer önemli katkısı ise AG tarayıcı arayüzlerinde gerçeklenebilecek navigasyon yöntemidir. Bu etkileşim türü ile navigasyon ara noktalar yaklaşımı ile gerçekleştirilebilir. Bu yaklaşımda kullanıcının gitmek istediği konuma varmasını sağlayacak bir dizi ara nokta hesaplanır. Hesaplanan ara noktalar kullanıcıya olan yakınlıkları baz alınarak sıra ile kamera görüntüsü üzerinde gösterilir ve kullanıcı her noktaya vardığında bir sonraki ara nokta görünür hale gelir. Ayrıca herhangi bir ara noktanın kullanıcının görüş alanı dışında olması halinde kullanıcıyı o noktaya yöneltecek yönlendirme görselleri de sunulmuştur. Radar arayüzü elemanı da kullanıcıya çevresindeki ilgi noktalarını tepeden bir görüş ile gözlemleyebileceği yardımcı bir arayüz elemanı olarak sunulmuştur. Bu iki etkileşim türünün örneklendiği iki mobil uygulama geliştirilmiştir. Bu uygu- lamalarda İstanbul Teknik Üniversitesi'ne yeni gelen öğrencilere veya ziyaretçilere rehberlik hizmeti vermek amaçlanmıştır. Bu uygulamalar ile kullanıcılar hem istedikleri yere yön bilgisi alabilir, hem de çevrelerindeki veya kampüste yer alan diğer binalar ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye erişebilirler. Bu uygulamalar kullanılarak bu iki etkileşim türünün kullanıcı deneyimi açısından karşılaştırılması yapılmıştır. 20 kişi ile yapılan saha çalışmasında kullanıcılardan birbirini takip eden iki yolu bu uygulamaları kullanarak takip etmeleri istenmiştir. Kullanıcılar onar kişilik iki gruba ayrılmıştır. Birinci gruptan ilk yolu 2 boyutlu harita arayüzü ile ikinci yolu ise AG arayüzü ile takip etmeleri istenmiştir. İkinci gruptan ise ilk yolu AG arayüzü, ikinci yolu ise 2 boyutlu harita ara yüzü ile takip etmeleri istenmiştir. Kullanıcılardan deneylere başlamadan önce demografik formunu doldurmaları istenmiştir. Bu form ile kullanıcıların bu arayüzlere aşinalıkları öğrenilmeye çalışılmıştır. Deney sırasında kullanıcılardan sesli düşünmeleri ve uygulamalar hakkındaki bütün düşüncülerini ve deneyimlerini sesli bir şekilde dile getirmeleri istenmiştir. Kullanıcıların her iki arayüz ile rotaları ne kadar sürede tamamladıkları kaydı da tutulmuştur. Kullanıcılardan testleri tamamladıktan sonra NASA TLX ve Çalışma Sonrası Sistem Kullanılabilirlik soru anketlerini (Post Study System Usability Questionnaires) doldurmaları istenmiştir. NASA TLX soru anketi ile arayüzlerin ne kadar fiziksel ve zihinsel iş yükü talep ettiği, kullanıcılarda tükenmişlik veya hayal kırıklığı hissi yaratıp yaratmadığı, ve kullanıcıların performansları değerlendirilmiştir. PSSU anketi ile bu iki arayüz kullanıcı memnuniyeti, kullanışlılık, bilgi kalitesi, arayüz kalitesi başlıkları altında kıyaslanmıştır. Yapılan anketler ve test sırasında elde edilen veriler incelendiğinde 2 boyutlu harita arayüzünün her açıdan daha iyi olarak nitelendirildiği gözlemlenmiştir. Katılımcıların 2 boyutlu harita arayüzü ile rotaları daha kısa sürede tamamladıkları gözlemlenmiştir. NASATLX anketinin sonuçları 2 boyutlu harita arayüzünün kullanıcıdan daha az fiziksel ve zihinsel iş yükü talep ettiğini göstermiştir. Fiziksel iş yükünün sebebi olarak kullanıcıların AG arayüzünde ok yönlendirmesini görebilmek için telefonu sürekli göz hizasında tutmalarından kaynaklanan kol yorulmaları gösterilmiştir. AG arayüzünün fazla zihinsel iş yükü gerektirmesinin sebebi olarak ise hatalı GPS verisinden kaynaklanan yönlendirmelerin ara ara kaybolması ve el titremelerinden kaynaklanan ok görselinin ekranda titremesinin kullanıcıda kafa karışıklığına sebep olması gösterilmiştir. PSSU anketi sonuçlarında da 2 boyutlu harita arayüzü kullanıcıları daha çok tatmin eden arayüz olarak öne çıkmıştır. 2 boyutlu harita arayüzünün kullanıcıların daha aşina olduğu ve öğrenmesi kolay bir arayüz olduğu kullanıcılar tarafından belirtilmiştir. AG arayüzünde bulunan radar özelliğinin kullanıcılara navigasyon esnasında doğru yolda kalmalarına yardımcı olduğu ve kaybolduklarında tekrar doğru yola yönelmelerine yardımcı olduğu belirtilmiştir. Kullanıcılara her iki uygulamanın çevreyi tanımalarında ne kadar etkili olduğu sorulmuş ve kullanıcıların çoğunluğu AG arayüzüne sahip uygulamada çevre ile daha fazla etkileşime geçilebildiğini belirterek AG arayüzünü seçmişlerdir. Ayrıca bu iki arayüz kaynak kullanımı açısından da karşılaştırılmıştır.GPUve CPU işlemcilerini ne kadar yoğun kullandıklarına ve pil gücünü ne kadar hızlı tükettiklerine dair değerlendirme yapılmıştır. Sonuçlara bakıldığında AG arayüzüne sahip uygulamanın cihazın sensörlerini ve kamerasını daha yoğun bir şekilde kullandığı için cihazın grafik ve ana işlemcisini daha fazla meşgul ettiği görülmüştür. Dolayısıyla pil gücünü daha hızlı bir şekilde tükettiği de gözlemlenmiştir. İleriki çalışmalarda bazı kullanıcılar tarafından da öne sürülen bu iki arayüzün bileşiminden oluşacak üçüncü bir tür arayüz geliştirilmesi ve kullanıcılar üzerinde test edilmesi planlanmaktadır. Ayrıca kullanıcıların tercihlerine göre içerik sunulabilecek bir arayüz geliştirilmesi planlanmıştır. Son olarak akıllı telefonlar yerine akıllı gözlük cihazlarında navigasyon hizmeti sağlayacak bir arayüz geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
-
Öge3 Boyutlu Sahnelerin Bakış Noktasına Bağımlı Kodlanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2014-01-21) Alper, Muzaffer Ege ; Bayazıt, Uluğ ; 427092 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringGünümüzde bilgisayar grafik teknolojileri giderek yaygınlaşmaktadıtır. Bu teknolojiler üretimden, eğlenceye ve sağlığa kadar farklı alanlarda uygulama olanağı bulmuşlardır. Ancak giderek çoğalan veri sayısı, bu verilerin etkin kodlanmasını zorunlu kılmaktadır. Bilgisayar grafiği teknolojileri arasında çokgen tabanlı, 3 boyutlu yüzey modelleri, matematiksel basitlikleri ve temsil kolaylığı gibi nedenlerle en sık kullanılan araçlardandır. 3 Boyutlu bilgisayar grafikleri teknolojileri sayesinde bir nesnenin birden fazla bak{\i}\c{s} a\c{c}{\i}s{\i} alt{\i}nda g\ or\ ulebilmesi m\ umk\ un olmu\c{s}tur. Herhangi bir veri sıkıştırma yöntemi, verideki istatistiksel ilişkileri ve izleyicinin görsel algılama özelliklerini değerlendirmelidir. Günümüzde veri sıkıştırmanın istatistiksel doğası oldukça iyi anlaşılmış durumdadır ve bu bilgi yeni ve daha güçlü veri sıkıştırma yöntemleri için kullanılmaktadır. Ancak izleyicilerin görsel algılama özelliklerine dayalı çalışmalar nispeten daha seyrektir ve karmaşıklık kaygıları nedeniyle daha az uygulama bulmaktadır. Ancak kesin sonuçlar yerine, yaklaşıklıklar kullanıldığında, bu karmaşıklık sorununu gidermek mümkündür. 3 boyutlu nesneleri temsil etmek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bunlar genel olarak 2 grupta incelenebilir: hacim tabanlı (voxel) olanlar ve yüzey tabanlı olanlar. Yüzey tabanlı nesne temsili, opak nesnelerin sadece dışının görüleceği, dolayısıyla sadece nesnenin dışının çizilmesinin yeterli olduğu fikrine dayanır. Yarı-opak nesneler de çeşitli yaklaşımlar ile bu şekilde modellenebilir. Bu temsil biçimi, özellikle eğlence, eğitim ve prototip geliştirme uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Çokgen tabanlı modeller arasında, üçgen modeller, basitlikleri ve düzlemselliği garanti etmeleri sebebi ile en sık kullanılır. Bu çalışmada da üçgen tabanlı yüzey modelleri esas alınmıştır. En genel haliyle, 3 boyutlu bir görüntü, herhangi bir bakış noktasından incelenebilir. Bu nedenle, do\u{g}al olarak, \c{c}o\u{g}u veri s{\i}k{\i}\c{s}t{\i}rma metodu bak{\i}\c{s} a\c{c}{\i}s{\i}ndan ba\u{g}{\i}ms{\i}z olarak kaliteyi değerlendirerek eniyileme yapar. Bu en iyileme için genellikle, 3 boyutlu uzaydaki karesel hata kullanılır. Karesel hata basit bir bozunum ölçütüdür, ancak buna rağmen görülen bozunumu belirli bir başarıyla yansıtır. Bu çalışmada da bazı yerlerde karesel hata ölçütünden yararlanılmıştır. Bir nesnenin belirli bak{\i}\c{s} noktalarından g\ or\ ulebilece\u{g}i durumlar da d\ u\c{s}\ un\ ulebilir. Arkaplandaki nesneler ve kamera ile ayn{\i} h{\i}z ve do\u{g}rultuda hareket eden nesneler buna \ ornektir. Bu nesnelerin 3 boyutlu kodlanmas{\i} belirli bak{\i}\c{s} noktalarından izlenmekten çok (bunun için doğrudan 2 boyutlu resmi de kullanılabilir), farkl{\i} ayd{\i}nlatma ko\c{s}ullar{\i}nda ve farkl{\i} nesnelerle ili\c{s}ki i\c{c}inde görselleştirmeye hizmet etmektedir. Bu durumda sıkıştırma yönteminde bakış noktasına uygun eniyileme yapılabilir. Örneğin uzakta olan nesneler daha kaba bir şekilde kodlanırken, yakındaki nesneler daha ayrıntılı ele alınarak basit bir ``hız ataması sağlanabilir. 3 Boyutlu bir sahnede, tel file modelleri s{\i}k{\i}\c{s}t{\i}rmadan \ once ele al{\i}nmas{\i} gereken baz{\i} temel \ on i\c{s}lemler vard{\i}r. Bunlardan en \ onemlisi, sahnede g\ or\ unmeyen y\ uzlerin ve d\ u\u{g}\ umlerin at{\i}lmas{\i}d{\i}r. Bu i\c{s}lem sayesinde, bit b\ ut\c{c}esi sadece g\ or\ unen y\ uzeyler i\c{c}in harcanm{\i}\c{s} olacakt{\i}r. G\ or\ unmeyen y\ uzlerin at{\i}lmas{\i} i\c{c}in, bu Tez de, h{\i}zl{\i} bir {\i}\c{s}{\i}n-\ u\c{c}gen kesi\c{s}imi algoritmas{\i} kullan{\i}lm{\i}\c{s}t{\i}r. Burada her bir düğüme, izleyicinin bakış noktasından bir ışın gönderilir. Bu ışının kestiği en yakın üçgenin, ilgili düğüme komşu olmaması durumunda, o düğüm görünmez olarak işaretlenir. Bir yüzün (çokgen), tüm köşelerinin görünmez olması durumunda o yüz sahneden atılır. Her bir kesi\c{s}im i\c{s}leminin h{\i}zl{\i} olmas{\i}, i\c{s}lem say{\i}s{\i}n{\i}n d\ u\u{g}\ um say{\i}s{\i}na karesel olarak ba\u{g}l{\i} olmas{\i} nedeniyle, toplam i\c{s}lemin k{\i}sa olmas{\i}nı gerektirmez. Özg\ un tel file modeller \ uzerinde \c{c}al{\i}\c{s}an g\ or\ unmeyen y\ uzlerin at{\i}lmas{\i} i\c{s}leminin olduk\c{c}a pahal{\i} olmas{\i} nedeniyle, bu Tez de tel file modelin uygun bir parametrikle\c{s}tirilmesi yoluyla i\c{s}lemi h{\i}zland{\i}ran yeni bir y\ ontem \ onerilmektedir. Burada, açı koruyan bir parametrikleştirme işlemi yardımıyla, ilgili tel file model, daha basit bir tel file model üzerinde parametrik olarak temsil edilir. Böylece bu basit model üzerinde yapılan görünmeyen yüzlerin atılması işlemi sonuçları tekrar (ters fonksiyon aracılığıyla) özgün modele taşınır. A\c{c}{\i} koruyan parametrikle\c{s}tirme i\c{s}lemi sayesinde, \%95 e varan h{\i}z kazanımları g\ ozlemlenmi\c{s}tir. {. I}\c{s}lemin yakla\c{s}{\i}k bir sonu\c{c} vermesi nedeniyle olu\c{s}an hatan{\i}n ise k\ u\c{c}\ uk oldu\u{g}u g\ ozlemlenmi\c{s}tir. Önerilen yöntem, başarım eğrisinde farklı süre-başarım noktaları seçilmesine olanak vermektedir, böylece ihtiyaca göre süre ve başarım performansı ayarlanabilir. Bir\c{c}ok nesnenin bulundu\u{g}u bir sahnenin s{\i}k{\i}\c{s}t{\i}r{\i}lmas{\i} s{\i}ras{\i}nda gerekli bir ba\c{s}ka \ on i\c{s}lem ise sahnenin b\ olgelere ayr{\i}lmas{\i}d{\i}r. Bu i\c{s}lem kodlay{\i}c{\i} karma\c{s}{\i}kl{\i}\u{g}{\i}n{\i} d\ u\c{s}\ ur\ ur ve video kodlamadaki bloklara ay{\i}rma i\c{s}lemine benzetilebilir. Bu i\c{s}lemle birlikte hangi b\ olgenin, toplam bit b\ ut\c{c}esinden ne kadar bit kullanacağı sorusu hız ataması probleminin daha genel bir hali olarak ortaya çıkar. {. I}zleyici konumuna ba\u{g}l{\i} kodlamada ise bu \c{c}ok daha \ onemli bir sorun olur, çünkü bu durumda sahnedeki bölgeler arasındaki algılanabilirlik farkları büyümüştür. Literat\ urde \ onerilen \c{c}e\c{s}itli y\ ontemler bu sorunsala farkl{\i} \c{c}\ oz\ umler getirir. Ancak bu y\ ontemler ya k{\i}s{\i}tl{\i} ko\c{s}ullar alt{\i}nda optimaldir, ya da sezgisel y\ ontemlerdir ve hangi ko\c{s}ullarda optimal olduklar{\i}ndan bahsedilmez. Farkl{\i} görselleştirme ko\c{s}ullar{\i}nda eniyi sonucu verecek genel bir y\ ontem eksiktir. Bu nedenle, bu Tez de \c{s}u temel soruya cevap aranmaktad{\i}r: hem \c{c}ok \c{c}e\c{s}itli ko\c{s}ullarda eniyi olan hem de kaynak kullan{\i}m{\i} a\c{c}{\i}s{\i}ndan ger\c{c}ek\c{c}i s{\i}n{\i}rlarda olan bir y\ ontem m\ umk\ un m\ ud\ ur? . Literat\ urde daha \ once \ onerilen ve bu \c{c}al{\i}\c{s}mada incelenen y\ ontemler aras{\i}nda, ``ekran uzay{\i} ndaki bozunumlar{\i} eniyileyen, en fazla g\ or\ unen k{\i}s{\i}mlar{\i}n 3 Boyutlu karesel hatalar{\i}n{\i} eniyileyen, izleyiciye en yak{\i}n olan k{\i}s{\i}mlar{\i}n 3 Boyutlu karesel hatalar{\i}n{\i} eniyileyen y\ ontemler vard{\i}r. Tez i\c{c}inde, bu y\ ontemlerin h{\i}z ve ba\c{s}ar{\i}mlar{\i} kar\c{s}{\i}la\c{s}t{\i}r{\i}lm{\i}\c{s}, \ ust\ un ve eksik yanlar{\i} g\ osterilmi\c{s}tir. Yukar{\i}da belirtilen sorunun cevab{\i}na varmak i\c{c}in, \ oncelikle literatürdeki y\ ontemler ile bu \c{c}al{\i}\c{s}mada ilk olarak \ onerilen ve hesaplama karma\c{s}{\i}kl{\i}\u{g}{\i} y\ uksek imge tabanl{\i} y\ ontem kar\c{s}{\i}la\c{s}t{\i}r{\i}lm{\i}\c{s}t{\i}r. Literatürdeki baz{\i} y\ ontemlerin olduk\c{c}a h{\i}zl{\i} olabildi\u{g}i g\ ozlemlenirken, \ onerilen y\ ontem ile arada ba\c{s}ar{\i}m fark{\i}n{\i}n bulundu\u{g}u g\ osterilmi\c{s}tir. Bu gözlemler üzerine, hesaplama karmaşıklığı açısından diğer yöntemlerle rekabet edebilecek ama başarım açısından imge tabanlı yönteme yakın bir yöntem tasarlanmıştır. Bu yeni yöntem için en temel gözlem, uzaklık tabanlı hız atama yönteminin oldukça düşük bir hesaplama karmaşıklığı ve yüksek çalışma hızı ile görüntü tabanlı yöntemin sonucuna oldukça yaklaşabilmesidir. Uzaklık tabanlı hız atama yönteminin vardığı çözüm başlangıç noktası kabul edilerek, adım adım, görüntü tabanlı bozunum ölçütüne göre daha iyi sonuçlar elde eden karma bir yöntem önerilmektedir. Yapılan deneyler sonucunda önerilen yöntemin, literatürdeki diğer yöntemlerden üstün olduğu gözlemlenmiştir. Ekte ise yöntemin hangi koşullar altında eniyi sonucu vereceği kuramsal olarak tartışılmıştır.
-
Öge802.11 Telsiz Yerel Bilgisayar Ağlarında Güvenlik(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bayraktar, Zafer ; Örencik, Bülent ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringTelsiz bilgisayar ağları sağladığı kolay kurulum, gezginlik gibi avantajlarıyla kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Telsiz yerel bilgisayar ağlarında yaygın olarak kullanılan telsiz yerel bilgisayar ağı standardı IEEE 802.11 standardıdır. Aktarım ortamı olarak kullanılan hava ortamının herkes tarafından erişilebilir ve izlenebilir olması telsiz bilgisayar ağlarının kullanıcı veri gizliliğini sağlamasını şart koşar. Tez çalışmaları kapsamında gerek IEEE 802.11-1999 standardında tanımlı güvenlik mekanizmalarının neler olduğu ve sorunları incelenmiş gerekse yeni duyurulan telsiz bilgisayar ağları güvenlik standardı IEEE 802.11i’ in getirdiği mekanizmalar ve güvenlik önlemleri incelenmiştir. Ayrıca 802.11 ağları için bir benzetim programı yazılmıştır. Hazırlanan benzetim yazılımı ile 802.11 ağları bilgisayar ortamında gerçeklenmiş ve bir kullanıcının haberleşmeye geçiş aşamaları gösterilmiştir. Yeni önerilen veri kapsülleme mekanizmalarının da gerçeklendiği benzetim yazılımı böylelikle 802.11i standardının getirmiş olduğu tüm yenilikleri kapsar. Hazırlanan benzetim yazılımı ile 2004 yılında duyurulmuş olan 802.11i güvenlik mimarisi incelenmiş ve getirdiği mekanizmalar ele alınmıştır. Böylelikle çok yeni bir standart olan IEEE 802.11i-2004 standardının tüm adımları ayrıntılı olarak analiz edilmeye ve olası eksikleri bulunmaya çalışılmıştır.
-
ÖgeAd-hoc Ağlarda Adalet Ve Koruma Tabanlı Kavramsal Radyo Mac Protokolü (profoc)(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-07-02) Kahraman, Beycan ; Buzluca, Feza ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu tezde, AD-HOC ağlarda kullanılabilecek CSMA/CA tabanlı bir kavramsal radyo MAC protokolü öneriyoruz. Önerilen protokol etkili bir şekilde spektrum boşluklarını doldururken lisanslı kullanıcıları da sağlam bir şekilde koruyabilmektedir. Başarımı arttırırken lisanslı kullanıcıları koruma işlemi, önerdiğimiz üç yöntem ile sağlanmaktadır. Bunlar: ikincillerin paket boyutunu sınırlandırmak, ikincillerin çekişme penceresinin boyutunu arttırmak ve son olarak da, her iletişimin ardından ikincil kullanıcıların lisanslı kullanıcılara bir süre yol vermeleridir. Bu üç yöntem lisanslı kullanıcıların hissedeceği rahatsızlığı gözardı edilebilecek seviyeye düşürmeyi garantilerken, ikincillerin boş durumdaki frekans kanallarını kullanabilmelerini sağlamaktadır. Bu yöntemlerin yanında, ikincil kullanıcılar dinamik kanal durum tabloları tutmaktadırlar. Böylece spektrumu sezmeye gerek kalmadan uygun kanala geçiş sağlanabilir. Buradaki en önemli nokta, ikincil kullanıcıların her çakışmadan sonra kanalı hemen değiştirmemesi ve belli bir limite kadar bulunduğu kanalda yer alan diğer kullanıcılar gibi davranmasıdır. Sürekli spektrum tarama işlemi göz önüne alındığında, geliştirilen protokol, hem kanal değiştirme sayısını azaltmakta hem de iletişim başlıklarının boyutunu küçültmektedir. Protokolün performansını daha iyi inceleyebilmek için ayrık zamanda çalışan kavramsal radyo simülatörü hazırlanmıştır. Önerilen protokol farklı senaryolar altında incelendiğinde, lisanslı kullanıcıların korunduğu, toplam başarımın arttırılmasının yanı sıra erişim gecikmesinin de azaltıldığı görülmektedir.
-
ÖgeAdabas veri tabanı, natural programlama dili ve kargo rezervasyon projesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 1992) Sedat, Eren ; Metin, Demiralp ; 21774 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringADABAS(Adaptab1e Data Base System) software is a data base management system. it can be deflned as a data spool where ali of the datas are stored in as data base f11 es. AOABAS data base system provides security and relatlons among the datas 1n thls data spool. ADABAS data base 1s on the disks. ADABAS has three components: 1 Data Storage, 2 Associator, 3 Uork, Natural which is a fourth generation language is öne of the most common environment to access ADABAS on-line. Natural runs under the CICS (Customer Information Control System). Therefore CICS has to be opened to access ADABAS on-line. Nucleus (is a Software AĞ. product) is an interface providing data flow between ADABAS and Natural[3]. - xi - DISADVANTAGES OF DATABASE PROCESSING A majör disadvantage of database processlng 1s that 1t is expens1ve. Önce the database is iırıplemented, operating costs for some systems w1ll be hlgher, S@quent1a1 processlng of payroll, for example, w111 never be done as fast in the database envlronment. There simply is too much overhead. Another majör disadvantage 1s that database processlng tends to be complex. Large amounts of data in many di fferent formats can be interrelated in the database. Both the database system and the application programs must be able to process these structures. Thls means more sophisticated programming. Application system design may take longer, and highly gualified systems and programming personnel are requ1red. Backup and recovery are more difficult in the database envlronment. Th1s is because of increased comp1exity and beca- use databases are often processed by several user concurrently. Determining the exact state of the database at the time of fail üre may be a problem. Given that, it may be even more difficult to determine what should be done next. Even the fali üre of just öne application program may pose serious problems. If program A modifies several records and then fail s, 1t may be necessary to rol l back (ör elimınate) A's modificatlons. If this Is done, program B, which read the records after modification, but before they were rolled back, may have Invalld data. A final disadvantage is that integration, and hence centralization, increases vulnerability. A failure in öne component of an integrated systems can stop the entire system. This Is espedally critical 1f, as Is usually the case, the operation of the user organizati on depends on the database. DATABASE ENVIRONNENT Three components are involved in database processlng: the user, ör his application programs, system support software, and database itself. The application Is developed for the user who deddes the content of the database, deflnes the relatlon- ship betueen data items, and causes modification and retrieval of data items. System support software includes a communication processor, a database management system, and the operatrng system. These systems operate together to process the database in accordance w1th the user's conunands. Finally, the database must contain ali the data necessary to satlsfy the user's information needs.. x - ADABAS(Adaptab1e Data Base System) software is a data base management system. it can be deflned as a data spool where ali of the datas are stored in as data base f11 es. AOABAS data base system provides security and relatlons among the datas 1n thls data spool. ADABAS data base 1s on the disks. ADABAS has three components: 1 Data Storage, 2 Associator, 3 Uork, Natural which is a fourth generation language is öne of the most common environment to access ADABAS on-line. Natural runs under the CICS (Customer Information Control System). Therefore CICS has to be opened to access ADABAS on-line. Nucleus (is a Software AĞ. product) is an interface providing data flow between ADABAS and Natural[3]. - xi - DISADVANTAGES OF DATABASE PROCESSING A majör disadvantage of database processlng 1s that 1t is expens1ve. Önce the database is iırıplemented, operating costs for some systems w1ll be hlgher, S@quent1a1 processlng of payroll, for example, w111 never be done as fast in the database envlronment. There simply is too much overhead. Another majör disadvantage 1s that database processlng tends to be complex. Large amounts of data in many di fferent formats can be interrelated in the database. Both the database system and the application programs must be able to process these structures. Thls means more sophisticated programming. Application system design may take longer, and highly gualified systems and programming personnel are requ1red. Backup and recovery are more difficult in the database envlronment. Th1s is because of increased comp1exity and beca- use databases are often processed by several user concurrently. Determining the exact state of the database at the time of fail üre may be a problem. Given that, it may be even more difficult to determine what should be done next. Even the fali üre of just öne application program may pose serious problems. If program A modifies several records and then fail s, 1t may be necessary to rol l back (ör elimınate) A's modificatlons. If this Is done, program B, which read the records after modification, but before they were rolled back, may have Invalld data. A final disadvantage is that integration, and hence centralization, increases vulnerability. A failure in öne component of an integrated systems can stop the entire system. This Is espedally critical 1f, as Is usually the case, the operation of the user organizati on depends on the database. DATABASE ENVIRONNENT Three components are involved in database processlng: the user, ör his application programs, system support software, and database itself. The application Is developed for the user who deddes the content of the database, deflnes the relatlon- ship betueen data items, and causes modification and retrieval of data items. System support software includes a communication processor, a database management system, and the operatrng system. These systems operate together to process the database in accordance w1th the user's conunands. Finally, the database must contain ali the data necessary to satlsfy the user's information needs.. x - ADABAS(Adaptab1e Data Base System) software is a data base management system. it can be deflned as a data spool where ali of the datas are stored in as data base f11 es. AOABAS data base system provides security and relatlons among the datas 1n thls data spool. ADABAS data base 1s on the disks. ADABAS has three components: 1 Data Storage, 2 Associator, 3 Uork, Natural which is a fourth generation language is öne of the most common environment to access ADABAS on-line. Natural runs under the CICS (Customer Information Control System). Therefore CICS has to be opened to access ADABAS on-line. Nucleus (is a Software AĞ. product) is an interface providing data flow between ADABAS and Natural[3].
-
ÖgeAdhoc Ağ Tasarımı Ve Gerçeklenmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Terliksiz, Anıl Suat ; Harmancı, Emre ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringIn this study an ad hoc network is implemented for collecting multi sensor data. Although, I started with implementing a multi sensor data network, which is required for an earthquake forecast project that has been carried out at Istanbul Technical University, the implemented system is flexible enough to work as a generic ad hoc network. There are two important issues in an ad hoc network implementation: MAC protocol and routing protocol. Having done a literature survey on MAC and routing protocols, I decided to implement a MAC layer using CSMA and I designed a proactive routing protocol based on in which each node keeps information about all nodes in the networks and the cost (hop number).
-
ÖgeAgent Destekli Bilgi Toplama Sistemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Uğurlu, Suat ; Erdoğan, Nadia ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu proje bir dağıtık bilgi toplama sisteminin mimarisini ve uygulama ayrıntılarını incelemektedir. Benzer geleneksel bilgi toplama sistemlerine göre daha fazla esneklik sağlayabilmek için çoklu-agent mimarisi kullanılmıştır. JATLite agent oluşturulması ve agent haberleşmesi için gerekli arabirimi sağlamaktadır. Öncelikle yazılım agentlarına kısaca bir giriş yapılmış ve özellikleri tanıtılmıştır.Ne türden yazılımları agent olarak adlandırdığımız ve uygulamaları çoklu agent olarak gerçekleyip mimarimizi buna göre kurmanın faydaları anlatılmıştır. Daha sonra çoklu agent mimarisi kurabilmek için kullanılabilecek ve agent yazma ve bu agentları haberleştirme için arabirim sunan JATLite paketi incelenmiştir.Neden bu paketin kullanıldığı, faydaları, avantajları ve özellikleri ayrıntılı olarak anlatılmştır. Son olarakta çoklu agent mimarisi üzerine kurulu bilgi toplama sistemi anlatılmıştır. Farklı görevdeki agentlar ayrıntıları ile incelenmiş ve sistemin işleyişi açıklanmıştır. Agent Destekli Bilgi Toplama Sistemi; kullanıcı adına bilgi toplamak amacıyla çalışmaktadır ve çeşitli görevler için farklı agentlar görevlendirilmiştir. Sistemde Kullanıcı Agent,Yönlendirici Agent,Yedek Agent ve Kaynak Agent olarak dört farklı agent bulunmaktadır. Kullanıcı Agent,kullanıcıdan grafik arayüz ile aranacak bilgileri alır ve bu bilgileri Yönlendirici Agent’a yollar ve Kaynak Agentlardan gelen cevaplarıda yine aynı grafik arayüzü ile kullanıcıya gösterir.Yönlendirici Agent kullanıcı isteklerini hangi Kaynak Agentlara yönlendirmesi gerektiğini bilir ve sistemdeki agentlar hakkında en son güncel bilgilere her zaman sahiptir. Bu agent otonom çalışır ve akılldır. Sistemde tek olan Yönlendiri Agent’ın güvilirliğini Yedek Agent sağlar. Bir problem durumunda yeni bir Yönlendiri Agent yaratabilir. Veri tabanından kullanıcı isteklerini iste Kaynak Agentlar araştırır ve sonuçları doğrudan kullanıcıya yada verilen bir elektornik posta adresine yollarlar. Sistem geleneksel bilgi toplama sistemlerine göre avantajlıdır. Dağıtık veri tabanı kullanma olanağı, düşük ağ band genişliğinde daha performanslı çalışma,güvensiz hatların telafisi,kullanıcı esneklikleri ve kullanıcı bilgi eksikliğinin giderilmesi Bilgi Toplama Sistemini geleneksel sistemlere göre olan başlıca üstünlükleridir.
-
ÖgeAğ Verisi Üzerinde İlgili Ve Rastgele Alt Uzaylar Seçerek Birlikte Öğrenme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-07-19) Bağlıoğlu, Kadriye ; Çataltepe, Zehra ; 10004235 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringGün geçtikçe finansal ağlar, gen düzenleyici ağlar, elektrik dağıtım ağları yanında Facebook, Twitter, Linkedln gibi sosyal ağlar da hayatımızda vazgeçilmez bir hale gelmiştir. Bu ağların ve kullanıcılarının hızla artması ağ bilgisi içeren veri miktarının günden güne artması anlamını taşımaktadır. Bu veri artışına paralel olarak ağ verisi üzerinde çözülmesi gereken problemlerin önemi ve miktarı da hızla artmıştır. Bu sebeple, ağ verisi içeren problemlerin yapay öğrenme yöntemleri ile çözülebilmesi önem kazanmıştır. Bu tez çalışmasında, ağ verisi üzerinde düğüm sınıflandırma problemi için önceki çalışmalarda kullanılmış olan iki yöntem kullanılmıştır. Bunlar, içerik tabanlı ve öz yinelemeli kollektif sınıflandırma yöntemleridir. Bu yöntemlerin yanında, ağ verisi üzerinde uygulanan birlikte öğrenme (co-training) yöntemi irdelenmiştir. Önceki çalışmalarda ağ verisi üzerinde kullanılmış olan ve bu çalışmada incelenen yöntemler, sadece verinin içerik bilgisinden faydalanmakta olan içerik tabanlı sınıflandırma yöntemi (CO) ve verinin sınıflandırılmasında hem içerik hem de ağ bilgisinden faydalanmayı hedefleyen özyinelemeli kollektif sınıflandırma algoritmasıdır (ICA). Özyinelemeli sınıflandırma algoritması veri üzerindeki ağ bilgisini komşularının etiket bilgilerini kullanarak elde etmektedir. Bu amaçla öncelikle etiketlenmemiş verileri geçici olarak etiketleyerek kullanmaktadır. Bunun ardından yapılan sınıflandırmalar ile sınıflandırma sonuçları doğrultusunda etiketleri güncelleyerek kullanmaktadır. Fakat ağ verisi üzerinde bilinen veri miktarı azaldıkça geçici etiketleme oranı artmaktadır. Bu da ağ verisinden elde edilen bilginin daha belirsiz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durumu önlemek amacıyla, çalışma kapsamında, Barış Şenliol un 2010 yüksek lisans tezinde olduğu gibi ağ verisinden elde edilen bilgilerin verilerin etiketleri bilinmediği durumda da tüm veriler için bilinen öznitelikler ile elde edilmesi konusu incelenmiştir. Bu kapsamda bir düğümün kendi ve komşularının öznitelikleri kullanılarak zenginleştirilmiş öznitelikler farklı şekillerde (ve,veya, toplam...) oluşturulmuş ve varolan sınıflandırma algoritmaları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Yapılan deneylerde, zenginleştirme yöntemlerinin, veriye bağımlı olmakla beraber, başarım üzerinde olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür. Ağ verisi problemleri için tezde kullanılan diğer yöntem birlikte öğrenme (co-training) yöntemidir. Ağ bilgisi içermeyen veri kümeleri üzerinde birlikte öğrenme yöntemi,Yusuf Yaslan ve Zehra Çataltepe’nin (2010) önceki çalışmaları esas alınarak kullanılmıştır. Bu çalışmada veriye ait öznitelikler üzerinde ilgili ve rastgele alt uzaylar oluşturulur bu alt uzaylarda eğitilen sınıflandırıcılar birleştirilerek birlikte öğrenme yapılır. Tez kapsamında ise bu yöntem ağ verisi üzerinde test kümesinde olup öznitelik ve bağlantıları bilinen ama etiketleri bilinmeyen düğümlerin, zenginleştirilmiş öznitelikler de kullanılarak eğitime dahil edilmesi ile uygulanmıştır. Ağ verisi üzerinde birlikte öğrenme yöntemleri kullanarak başarımın arttırılması hedeflenmiştir. Birlikte öğrenme algoritmasının alt uzayları ilgili ve rastgele olarak seçilmesini sağlayan Rel-RASCO (Relevant Random Subspaces for CoTraining, Yusuf Yaslan ve Zehra Çataltepe, 2010) yönteminin ağ verisi üzerinde uygulanması ve tezde önerilen bu yöntemin ağ zenginleştirilmiş öznitelikler ile kullanıldığı Rel-RASCONet (Enriched Relevant and Random Subspaces for CoTraining) yöntemi karşılaştırılmıştır. Yapılan deneylerle zenginleştirilmiş özniteliklerin katkısı ile oluşturulan Rel-RASCONet metodunun, sadece düğüm öznitelikleri kullanan Rel-RASCONet yöntemine göre daha başarılı olduğu görülmüştür. Bu yöntemlerin dışında farklı bir yöntem olan EnrSelCO (Enriched and Selected Subspaces for Co-training) kullanılmıştır. EnrSelCO yöntemi zenginleştirilmiş öznitelikler ile altuzaylar oluşturup ve bu alt uzaylar üzerinde öznitelik seçme yöntemleri uygulayarak altuzayların özniteliklerinin kalitesinin arttırılmasını amaçlamaktadır. Oluşturulan zenginleştirilmiş ve seçilmiş öznitelik altuzayları üzerinde sınıflandırıcılar eğitilerek birlikte öğrenme işlemi uygulanmıştır. Az sayıda, kaliteli ve ağ bilgisi içeren öznitelik altuzaylarının oluşturulması bu yöntem ile sağlanmıştır. Yapılan deneyler ile bu yöntem diğer yöntemler ile karşılaştırılmış ve az sayıda öznitelikler ile başarımının daha iyi olduğu görülmüştür. Bu konular dışında, çalışma kapsamında ağ verisi üzerinde uygulanan birlikte öğrenme yönteminin davranışı incelenmiştir. Yapılan deneyler ile sınıflandırıcı sayısının ve öznitelik alt uzaylarının boyutunun birlikte öğrenme başarımına olumlu etkisinin olduğu, fakat zaman ve kaynak bakımından sınıflandırıcı sayısı ve öznitelik alt uzayları boyutunun dengelenmesi gerektiği görülmüştür. Gözlenen diğer bir sonuç, yapılan eğitimler sırasındaki iterasyonlar ile başarımın olumsuz etkilenebildiği, algoritmanın erken durdurulması ile başarımın arttırılabileceğidir. Yapılan deneylerde iterasyonlarda eğitim ve test başarımlarının paralel olarak ilerlediği görülmüştür. Bu nedenle eğitim verisinin başarımının azaldığı yerde durulmasının başarıma olumlu etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Çalışma kapsamında incelenen diğer konu öznitelik uzaylarının boyutlarının azaltılmasıdır. Öznitelik uzaylarının boyutunun azaltılması öznitelikler üzerindeki gürültünün azaltılarak kaliteli özniteliklerin kullanılmasını sağlar. Çalışma kapsamında ağ verisi üzerinde uygulanan algoritmalar ve birlikte öğrenme yöntemi için oluşturulan alt uzayların öznitelik seçme yöntemlerinin kullanılması ile performansları incelenmiştir. ICA ve CO üzerinde az sayıda öznitelik ile makul başarımların elde edildiği görülmüştür. Öznitelik seçme yönteminin etkisi hem zenginleştirilmiş öznitelikler hem de verinin öznitelikleri üzerinde incelenmiştir.
-
ÖgeAktif Ağ Kullanılarak Web Önbellekleme(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Bağrıyanık, Selami ; Harmancı, A. Emre ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu çalışmada aktif ağ yaklaşımı kullanılarak “web önbellek” problemine bir çözüm sunulmuştur. Aktif ağlar, ağ düğümlerine program kodu ve başka veriler sokularak ağ servislerinin tanımlanmasına veya değiştirilmesine olanak sağlayan programlanabilir ağ platformları olarak düşünülebilir. Mevcut Internet ağ altyapısında bulunan birçok uygulama aktif ağ fikrini desteklemektedir. Web ön bellek, ağ içerisinde işlem yapan uygulamalardan biridir. Aktif ağ ortamında yapılan ön bellek işlemleri klasik ön bellek yöntemlerine göre büyük avantajlara sahiptir. Öncelikle aktif ağ fikri, avantaj ve dezavantajları ile incelenmiştir. Ayrıca aktif ağ yaklaşımları ve Dünyadaki mevcut araştırmalara da değinilmiştir. Daha sonra aktif ağ yaklaşımlarından biri ve onun prototip gerçeklemesi olan ANTS açıklanmıştır. Bu prototip platform tez konusu olan web önbellek yöntemi için bir test ortamı olarak kullanılmıştır. Geleneksel Internet TCP/IP protokol topluluğu için düşünülmüş web önbellek düzenleri incelenip bazı darboğaz noktaları tespit edilmiştir. Son olarak da yeni geliştirilen bir web önbellek yöntemi sunulmuş, ANTS içindeki tasarım ve gerçekleme detayları verilmiştir.
-
ÖgeAkıllı Kartlar İle Ağ Güvenlik Sistemi Tasarımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2003) Uluöz, Hakan ; Sönmez, Coşkun ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu çalışmada, akıllıkart teknolojisi kullanılarak, yerel ağlar üzerinde güvenli mesajlaşmaya imkan veren bir sistem tasarlanmıştır. Akıllıkartlar, çeşitli güvenlik uygulamalarında sıklıkla kullanılan cihazlardır. Bu sistemde de akıllı kartların güvenilirlik özelliği bir ağ üzerinde kullanılmıştır. Sistem, işletim sisteminden bağımsız olup kullanıcı-parola ikilisi ile bağlanılabilen hemen her işletim sisteme uyacak şekilde tasarlanmıştır. Sistemde kullanılan şifreleme algoritmaları ve akıllıkart tez yazarının tercihi olup, dileyen bir mühendisçe başka bir tip akıllıkart kullanılarak alternatif bir şifreleme yöntemi uygulanması mümkündür.
-
ÖgeAkıllı Kartlar Ve Bir Kampüs Kart Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Ayata, Değer ; Örencik, Bülent ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu çalışmada akıllı kartların yapısı ve güvenliği incelenerek akıllı kart temelli kampüs kart uygulaması gerçekleştirilmiştir. Kampüs kart , öğrenci, öğretim görevlisi ve personelin kampüs içerisinde para, kimlik ve kütüphane kartı gibi birden fazla nesne kullanımını sona erdirererek bu araçları tek bir kart altında bileştirir. Bu özelliğiyle kampüs kart, elektronik cüzdan olarak tanımlanabilir. Kampüs uygulaması için kartı personalize edecek personalizasyon programı ve kartla iletişim kuracak programlar PC ortamında geliştirilmişlerdir. Akıllı kartların kullanılmasının en önemli nedeni güvenliktir. Kartın güvenliği sağlaması amacıyla donanım yanısıra kriptografik algoritmalar kullanılmaktadır. Simetrik ve asimetrik kripto algoritmaların akıllı kartlarla birlikte kullanılarak güvenli bir elektronik ödeme sistemi kurulmasının metodları incelenmiş ve hangi durumda nasıl bir algoritma kullanılması gerektiği araştırılmıştır. Terminal ile kart arasında 3DES tabanlı ve MAK hesaplamalara dayalı güvenli haberleşme yapısı kurulmuş ve gerçeklenmiştir.
-
ÖgeAlana Özel Modelleme Dilleri İle Yapılandırılmış Ağ Verisi Üzerinde Mobil Arama Uygulamaları Geliştirilmesi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-11-26) Aral, Atakan ; Brambilla, Marco ; 440034 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringKişisel bilgisayarlar için geliştirilen metin-tabanlı web arama gezgin cihazlara geçişte geliştirilip iyileştirilebilir. Web aramadaki yeni yöntemler kullanıcının gezgin cihazın kısıtlarına takılmadan arama yapmasını sağlayabilir. Hatta, uygun çözümler bu tür cihazların güçlü yanlarından da yararlanmayı sağlayabilir. Bu tezde arama alanındaki yeni eğilim ve teknolojilerin, özellikle de çok alanlı ve keşifçi aramanın gezgin ortamlara nasıl uygulanabileceğini göstermektedir.
-
ÖgeAlt Sekans Profil Haritaları Kullanılarak Protein Katlanması Tanıma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-05-11) Halepmollası, Ruşen ; Saraç, Ömer Sinan ; 10109395 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringYaşamın en temel makro molekülleri olan proteinlerin 3b yapısına ait bilgi bioinformatik çalışmalarında kilit bir rol oynar. Hücrenin karmaşık yapısı içersinde nanometre mesafede ve mikro mili saniyede katlanan proteinlerin katlanma örüntülerini tahmin etmek ne yazık ki oldukça zordur. İki protein aynı düzen ve topoloji ile aynı ikincil yapıya sahipse ortak bir katlanma örüntüsüne sahiptir denilebilir. Katlandıktan sonra görevlerini yerine getirmek için hazır hale gelen proteinlerin üç boyutlu yapısı fonksiyonlarına uygun olmalıdır. Belli bir sekans bilgisine ve amino asit özelliklerine dayanarak protein katlanmasını tanıma, proteinlerin 3b yapılarının ve fonksiyonlarının belirlenmesinde önemli bir aşama olarak düşünülebilir. Proteinler arasında yakın evrimsel ilişki olduğunda benzerliği tespit etmek için sekans-sekans eşleştirmesi iyi sonuçlar verir. Ancak iki protein yapısal olarak çok benzer olsa da aralarında sekans benzerliği yoksa bu tür bir eşleştirme etkili değildir. Böyle durumlarda sekaslardan çıkarılan özniteliklere makine öğrenme yöntemleri uygulayarak proteinlerin katlanmasını tahmin etmek daha etkili olur. Bunun için proteinlerin doğada sınırlı sayıda olduğunu varsayıp belli bir sayıda katlanma sınıfı üzerinde çalışılmalıdır. Bu çalışmada, sınırlı sayıda katlanma sınıfı içeren ve literatürde sıkça rastlanan dört adet veri kümesi kullanıldı. Protein katlanmasının tanınmasında amino asitlerin fizyokimyasal özelliklerinden faydalanıldı. Ayrıca ilk kez alt sekans profil haritası (SPMap) kullanılarak makine öğrenme yöntemlerinin uygulanabileceği öznitelikler çıkarıldı. Her katlanma sınıfı için ayrı ayrı elde edilen öznitelikler, iki katmanlı bir yaklaşım ile makine öğrenmesi yöntemlerinden faydalanılarak protein katlanmalarının tahmin edilmesinde kullanıldı. Amino asit özniteliklerine ve alt sekans bilgilerine dayanarak elde edilen öznitelik kümeleri pozitif ve negatif olarak etiketlendi ve ikili sınıflandırma modelleri eğitildi. Oluşturulan modeller ile test veri kümesi sınıflandırıldı. Elde edilen sınıflandırma tahminleri öznitelik vektörleri gibi düşünülerek birleştirildi ve ikinci katmanda kullanılmak üzere yeni bir öznitelik kümesi oluşturuldu. İkinci katmanda çoklu sınıflandırma modeli eğitildi. Bu modeller uygulamanın başında ayrılan test kümesi ile test edildi ve geliştirilen modelin performansı doğruluk oranı, kesinlik, duyarlılık ve F-ölçütü ile değerlendirildi. Önerilen sistem ile performans ölçümünde kullanılan DD veri kümesi üzerinde ortalama %71.7, EDD veri kümesi üzerinde ortalama%75.7, F95 veri kümesi üzerinde ortalama%75.15 doğruluk başarı oranı elde edildi.
-
ÖgeAn enhanced two phase commit protocol for high performance consistency management in replicated state machines(Institute of Science and Technology, 2020-07) Uyanık, Halit ; Ovatman, Tolga ; 637248 ; Computer Engineering DepartmentState Machines are used to represent a set of transitions, which makes it a useful tool for representing life-cycle of a specific set of events. By utilizing this property, a state machine can be replicated into several machines and each one of them can communicate with one another in order to keep track of the order of changes. This is called the replicated state machine approach and it is highly used in replicated data services where there is a need to manage the consistency of a system. In order to provide any consistency, it is necessary to use a communication algorithm which provides both high throughput, and less number of failures in the case of conflicting operations. One of the widely known communication protocols used in our context is the two-phase commit (2PC) protocol. It provides a two step algorithm in order to manage the committing actions between different machines for the same resource. First it checks if every machine in a network is ready for writing operation, then if a machine receives a successful message from all other machines, it will then proceed to commit the specific operation to all of them. Finally it applies the commit to its own resource. In the case of no priority between the writing actions between different machines, algorithm gives the commit rights to the first machine which can successfully receive OK from all others. However, when priority comes into action, and it becomes necessary to cancel out transitions with less importance, algorithm starts to cancel out some incoming transitions, and in most cases, if the writing operations are too frequent, it cancels out a writing operation even if it obtains its OK from other machines. Disadvantage of the common 2PC algorithm in the case of priority introduction, due to its phases follow one another without any transitions, when an incoming writing request fails, it has to repeat all the preceding events from that point again. When the distance between the last important point of no-return, such as reading a value into cache, and the point of 2PC protocol becomes further away, this affect is increased and the number of messages for a successful transition is increased. In order to reduce the overhead introduced by this problem, a new algorithm is implemented by enhancing the existing 2PC algorithm. Both steps of the 2PC algorithm mentioned is separated from one another, and can be freely deployed in any place on a state machine, as long as their order is preserved.
-
ÖgeAnklaşman Sistemi Yazılım Modelinin Model Sınamasının Yapılması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015-10-23) Polat, Davut ; Ovatman, Tolga ; 10078492 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringTarihsel gelişim süreci içerisinde demiryolu trafiğinin düzenlenmesi ilk zamanlarda tamamen insan eliyle yürütülürken günümüzde elektronik sistemler tarafından otomatik olarak gerçeklenmektedir. Gelişen teknoloji neticesinde günümüzde özel olarak üretilen adanmış donanımlar üzerinde koşan yazılımlar yerini daha modüler ve esnek biçimde kullanılabilen ve daha düşük maliyetli PLC(Programmable Logic Control) tabanlı sistemlere bırakmaktadır. Anklaşman sistemlerinin SIL(Security Integrity Level) gibi ciddi güvenlik standartlarını sağlaması beklenmekte ve bu amaçla ciddi sınama eforu harcanmaktadır. Otomatik anklaşman sistemleri, günümüz demiryolu sistemlerinin işleyişinin düzenlenmesinin güvenli bir biçimde yapılmasını sağlayan en önemli bileşenlerdir. Bu sebeple, karmaşık hatlara ve yoğun tren trafiğine sahip istasyonlarda kullanılan anklaşman sistemlerinin doğru çalışacak biçimde üretilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu tez çalışmasında, ülkemizdeki bir tren istasyonunda kullanılmakta olan PLC tabanlı bir anklaşman sistemi yazılım prototipinin biçimsel bir yöntem olan model sınama teknikleri kullanılarak doğrulanması amaçlanmaktadır. Anklaşman sistemlerinin sınanması farklı düzeylerde ve çeşitli yaklaşımlar kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu düzeyler anklaşman yazılımı bileşenlerinin tabi tutulduğu birim testlerinden, gerçek sistemin bilfiil denendiği saha testlerine kadar farklılık gösterebilmektedir. Sınamaların gerçekleştirilmesindeki temel kaygı sistem çalışması sırasında oluşabilecek tüm olası durumların sınanmasının zaman ve bellek gibi mali kısıtlar nedeniyle her zaman mümkün olmamasının yanında sözü edilen olasılıkların oluşturulma işlemi de bileşen-durum sayısının büyüklüğü nedeniyle kendi içinde zorluklara sahiptir. Bu zorlukların aşılmasında çeşitli otomatik sınama yöntemleri ve durum üretim yöntemleri kullanılmakla birlikte yapılan sınamaların kapsadığı durum sayısı çoğu zaman yetersiz kalmaktadır. Anklaşman sistemleri gibi gerçek zamanlı sistemlerin sınanmasında kullanılan biçimsel yaklaşımlardan bir tanesi de model sınama yöntemleridir. Model sınamada sınanacak sistem bileşenlerinin soyut durum tabanlı modelleri oluşturularak otomatik bir biçimde sistem bileşenlerinin olası bütün durum geçiş senaryoları oluşturularak biçimsel bir şekilde ifade edilmiş sistem isterlerinin oluşturulan sistemde geçerli olup olmadığı kontrol edilmektedir. Model sınamanın avantajı üretilen soyut modellerin çeşitli detaylarda oluşturularak sistemin odaklanan belirli özellikleri üzerinde sınamalar yapılabilmesidir. Daha da önemlisi model sınama sistem çalışması esnasında oluşabilecek olası tüm durumları gözden geçirdiği için elde edilen sonuçlar modellenen sistem için “garanti” sonuçlardır ve bütün durum uzayını kapsarlar. Yapılan tez çalışmasında, PLC tabanlı oluşturulmuş anklaşman yazılımlarının durum tabanlı modellerinin oluşturulup, model sınama teknikleri ile doğrulanması için yöntemler geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Geliştirilecek yöntemler 2009-2012 yılları arasında İTÜ ile TÜBİTAK BİLGEM ortaklığıyla gerçekleştirilmiş UDSP(Ulusal Demiryolu Sinyalizasyon Projesi) kapsamında İTÜ tarafından üretilen PLC yazılım prototipleri üzerinde denenerek geliştirilmiştir. Tez amacı olarak, otomatik anklaşman yazılımları için güvenlik garantileri verebilen bir sınama yöntemi geliştirmektir. Bu tür sınama yöntemi, sistem geliştirilmeden model üzerinde ortaya çıkaracağı kusurlar ile mali ve sistem geliştirildikten sonra ortaya çıkaracağı kusurlar ile sistem güvenliği açısından önemli faydalar sağlayacaktır.
-
ÖgeApache Spark Tabanlı Destek Vektör Makıneleri İle Akan Büyük Veri Sınıflandırma(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2016-06-16) Akgün, Barış ; Öğüdücü, Şule ; 10112653 ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringKlasik veri analizi yöntemlerinde, verilerin herhangi bir veri merkezinde toplanması ve veri madenciliği yöntemleri ile analiz edilerek anlamlı sonuçların çıkarılması gerekmektedir. Son yıllarda, gerek sosyal ağların gerek ise makinelerin ürettikleri veri miktarları çok ciddi boyutlardadır. Üretilen büyük miktardaki verileri saklamak yüksek maliyetli olmakla beraber bu denli büyük miktarda veriyi biriktirerek analiz etmek yine aynı şekilde ciddi zaman gerektirmektedir. Günümüz rekabet ortamında bir saniyenin dahi önemi oldukça büyüktür. Öyle ki sosyal ağlarda bir saniyede firmanız hakkında binlerce yorum yapılırken sizin buna sessiz kalmanız ciddi sonuçlara sebebiyet verecektir. Tüm bu ihtiyaçlar veri analizinin, biriktirilen veriler üzerinden değil verinin geldiği anda anlık veri üzerinden yapılması gerekliliğini doğurmuştur. Anlık veri üzerinden yapılan çalışmalar bilişim dünyasında akan veri analizi başlığı altında toplanmaktadır. Sınıflandırma yöntemleri, veri madenciliği yöntemleri içinde en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden bir tanesidir. Hemen her sektörde sınıflandırma problemlerine rastlamak mümkündür. Sınıflandırma problemlerinin çözümü için kullanılan algoritmaların başında, yüksek doğruluk oranı ve düşük kod karmaşıklığı ile Lojistik Regresyon (LR) ve yüksek doğruluk oranı ile Destek Vektör Makineleri (DVM) gelmektedir. Akan veri analizi yöntemlerinde en çok aranan özellik, gelen anlık verinin boyutuna bakılmaksızın olabildiğince hızlı olarak analiz edilebilmesidir. Bu sebebten LR ve DVM yöntemleri akan veri sınıflandırma problemi için de son derece uygundur. Çalışmanın amacı büyük akan veri problemleri çözümü için sıklıkla kullanılan Apache Spark Streaming teknolojisi üzerine DVM sınıflandırma yöntemini geliştirmektir. Geliştirilen DVM çözümünün hali hazırda var olan LR yöntemi ile karşılaştırarak hangi yöntemin akan büyük veri sınıflandırmada daha etkin olduğunu bulmak ise çalışmanın bir diğer amacıdır. Yapılan çalışmada öncelikli olarak, kullanılan sahtecilik veri kümesi için LR ve DVM yöntemlerinin başarımlarını analiz etmek adına birikmiş veri üzerinden SAS ürünü kullanılarak deneyler yapılmıştır. Bunun yanı sıra LR performansını arttırabilmek adına Stepwise yöntemi kullanılarak ek deneyler yapılmıştır. DVM ve LR yöntemlerinin başarımlarını incelemek için ROC değerleri ve çalışma süreleri ele alınmıştır. Akan veri analizi yöntemleri için bahsedildiği üzere doğruluk kadar çalışma zamanı da önemli bir performans metriğidir. Yapılan deneylerde karşılaşılan problemlerin başında SAS ile tek makine de yapılan analizlerin büyük veri kümesi üzerinde bellek yetersizliği sebebi ile sonlanamaması gelmektedir. İlgili problemi çözmek adına veri kümeleri özellik seçimi yöntemi ile küçültülerek deneyler yapılmış ve DVM yönteminin daha başarılı sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. Sınıflandırma probleminin çözümünde DVM yönteminin başarılı olduğu gözlemlendikten sonra ilgili DVM yöntemi akan veri üzerine uyarlanmaya çalışılmıştır. Akan büyük veri teknolojisi olarak Apache Spark Streaming seçilmiştir. Apache Spark Streaming ve Apache Spark MLlib teknolojileri kullanılarak DVM yöntemi akan veri üzerine uyarlanmıştır. Apache Spark Streaming teknolojisi ile beraber gelen mevcut akan LR yöntemi ile sonuçlar karşılaştırılmış ve geliştirilen DVM yönteminin kullanılan veri kümeleri üzerinde daha başarılı sonuçlandığı gözlemlenmiştir. Öte yandan Apache Spark teknolojisi paralel programalama modeli ile çalışmaktadır. Geliştirilen akan DVM yöntemin dağıtık bilgisayarlara getirdiği yük incelendiğinde mevcut akan LR yöntemi ile benzer sonuçlar çıktığı gözlemlenmiştir.
-
ÖgeApplication and analysis of deep learning techniques on the problem of depth estimation from a single image(Institute of Science And Technology, 2020-06-15) Mertan, Alican ; Ünal, Gözde ; 504171543 ; Computer Engineering ; Bilgisayar MühendisliğiDepth is a key factor for scene understanding. Depth information allows us to project a scene into 3D. Number of problems such as autonomous driving, object detection, semantic segmentation, virtual and augmented reality, grasping can benefit from depth knowledge of a scene. In this work, we focus on the problem of depth estimation. Particularly, we are interested in the single image depth estimation (SIDE), where the aim is to estimate pixel-wise depth map, which is the distance of each pixel in meters, for a given RGB image. This is an inherently ambiguous problem because of the fact that same RGB image can be created by infinitely many 3D scenes that varies in scale. Due to its properties, SIDE problem is tackled with machine learning methods, most successfully with deep learning. General approach is to train a neural network using a data set of RGB images and corresponding ground truth depth maps. We group the existing works under 3 main category based on their main consideration. The works in the first category aim to solve the SIDE problem without using ground truth data. To achieve this, we see the use of synthetic data or epipolar geometry. The second category consists of works that tackle the SIDE problem in a supervised manner and aim to increase the metric performance. In these works, we see the applications of developments in deep learning techniques, loss functions tailored to the SIDE problem, and multi task learning. In the last category, we group the works that aim to solve the SIDE in the wild problem since the works in the previous categories use limited data sets which contain images coming from particular type of setting such as indoor or outdoor. To achieve this, the SIDE problem is being relaxed to estimation of ordinal relations of pixels, which we refer as relative-SIDE. This relaxation allows diverse data sets to be collected and paves the way for SIDE in the wild. In this work, we present an analysis of a work, state of the art at the time of analysis, that belongs to the second category. We replicate the work on an indoor data set. To illuminate how the model estimates depth and its performance beyond the metrics, we qualitatively analyze model's response to images that we collected, apply adversarial attack and our variant on Grad-CAM. Our analysis indicates that the model is not able to learn cues that are used by human visual system, instead it exploits very simple patterns specific to the training data set, hence cannot generalize well outside of its data set. Based on our analysis, we believe SIDE in the wild remains an important challenge. To undertake this challenge, we formulate the relative-SIDE problem as a ranking problem where each pixel is ranked based on the given RGB image. An encoder decoder network model is trained to estimate a score for each pixel to rank them. Contrary of the previous works that uses pairwise losses for training, we investigate the use of a listwise loss ListMLE, borrowed from ranking literature, as listwise losses claimed to be better than pairwise losses for information retrieval tasks. We show that model trained with our proposed loss achieves comparable performance with state of the art. Additionally, we propose a new metric that puts more emphasis on pixels that are ranked higher. From the application perspective, having a good estimate for further pixels are not as important as having a good estimate for closer pixels. We believe our proposed metric reflects this important aspect of the SIDE problem. On this metric, our proposed method performs marginally better compared to state of the art.
-
ÖgeAraç Plaka Yerinin Saptanması(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Beratoğlu, Muhammet S. ; Gökmen, Muhittin ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringBu çalışmada, araç plaka tanımanın en önemli adımlarından biri olan plaka yer saptama adımı için ayrıt saptamaya dayalı yeni bir yöntem geliştirilmiştir. İlk olarak Canny ayrıt saptayıcısı kullanılarak görüntünün yatay yönde gradyanları bulunmuştur. Bulunan gradyanlar negatif-pozitif çiftler halinde eşleştirilmiş, tek kalanlar elenmiştir. Ayrıt çiftlerinin arasında kalan benekler morfolojik işlemlerle doldurularak görüntü eşiklenmiştir. Bu görüntü üzerinde bağlı bölgeler analizi yapılarak, plaka karakter adayı öbekleri ayrık olarak elde edilmiştir. Öbeklerin sayıları ve birbirlerine göre konumları uygun olanlar birleştirilmiş ve plaka bölgesi bulunmuştur. Elde edilen bölgeler plaka arka plan renk bilgisi kullanılarak iyileştirilmiştir. Yöntem İTÜ Çoğul Ortam Merkezi-Araç Plaka Tanıma Sistemi (ÇOM-APTS) ile karşılaştırılmıştır. Farklı veritabanları üzerinde yapılan testlere göre geliştirilen yöntem, yer saptamada ortalama %8 daha başarılı olmuştur. Geliştirilen yer saptama yöntemi ÇOM-APTS ile tümleştirilmiştir. Test sonuçlarına göre tümleştirilen sistemin plaka tanıma başarımı yaklaşık %5 artarak %85 düzeyine ulaşmıştır.
-
ÖgeAraç Uzaktan Erişim(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Futacı, Toygun ; Örencik, Bülent ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringTaşıt araçlarının günlük hayatımızda önemli rol oynamaya başlamasıyla, araç otomasyonunun genel amaçlı bilgi işlemin bir uzantısı haline geleceğini görmekteyiz. Bunun sonucu olarak “araç yerel bilgi ağlarına erişim ve bilgi aktarımı” güncel bir araştırma konusudur. Bu tür bir iletişim için, etmen teknikleri kullanılabilir. Gezgin etmen teknolojisi, gezginlik ihtiyaçlarını en iyi karşılar niteliktedir. Bu çalışmada, araç yerel bilgi ağlarına, geniş alan ağlarından erişim ve bilgi değişimi için, etmen tabanlı bir sistem tasarlanmış ve gerçeklenmiştir. Çalışmada ayrıca, bu tür endüstriyel otomasyon bilgi ağlarına etmen tabanlı erişimde, farklı üreticilerin etmenleri arasında standart bir iletişim mekanizmasının gerekliliği saptanmıştır. Gezgin etmen ile sabit etmen arasında daha önceden tanımlı otomasyon amaçlı mesajların değişimi mümkün olmalıdır. Bu amaçla, ZigBee “Nitelik Değer Çifti” mesajlaşması benzeri bir uygulama seviyesi protokolü önerilmiş ve uygulanabilirliğinin gösterilmesi hedeflenerek gerçekleştirilmiştir.
-
ÖgeArdışık Görüntüler İle Piksel Altı Bilgi Çıkarımı Ve Çözünürlük İyileştirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, ) Özçelik, Evrim ; Erol, Osman Kaan ; Bilgisayar Mühendisliği ; Computer EngineeringGünümüzde birçok uygulama (plaka tanıma, yüz tanıma, tıbbi ve askeri uygulamalar, OCR, v.b.) görüntü işleme tekniklerini kullanmaktadır. Bu tür uygulamalarda başarımın yüksek olması görüntü kalitesiyle doğrudan ilişkilidir. Kaliteli görüntü almak için gereken kameralar ise uygulama maliyetini yükseltmektedir. Bu ihtiyacı karşılamak üzere düşük çözünürlüklü görüntüler bazı algoritmalarla yüksek çözünürlüklü görüntülere dönüştürülebilmektedir. Bu sayede basit kameralar kullanarak yüksek çözünürlüklü görüntüler elde edilebilmekte ve uygulamaların başarımları yükseltilebilmektedir. Çalışmada gerçekleştirilen çözünürlük iyileştirme yönteminin amacı görüntünün tümünün çözünürlüğünü arttırmak yerine standart bir kamerayla yakalanan düşük çözünürlüklü görüntüdeki çok küçük detayların (birkaç piksellik) uygun bir taramayla çok daha algılanabilir bir hale getirilmesini sağlamaktır. Yönteme benzerliğinden dolayı bileşik göz yapısına sahip böcek gözlerinin yapısı da incelenmiştir. Böcek gözlerinin görüntü yakalama konusunda mercekli gözlere göre birçok avantajı vardır; odaklama problemi yoktur, çok küçük ve hafiftir, aynı anda çok daha geniş görme alanına (örn. Panoramik görüntü) sahiptir, kırılgan değildir, ölçeklenebilir bir yapıya sahiptir ve görüntüdeki hareket değişimlerini çok daha hassas bir şekilde algılayabilir. Bütünleşik gözlerin bu avantajlarını askeri ve sivil alanlara uygulamak üzere çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Çalışmada simülasyon sonuçlarının yanı sıra deneysel sonuçlar da elde edilmiştir. Deneyler için Mitsubishi PA10-7C robot kolu ve Euresys Picolo resim sayısallaştırıcı (frame grabber) kullanılmıştır. Ters kinematik hesaplarıyla kontrol edilen robot kolu bir düzlem üzerinde tarama ızgarası adım aralıklarında hareket ettirilmekte ve her adıma ilişkin görüntü dijital bir kamera tarafından yakalanmaktadır. Elde edilen görüntüler geliştirilen yöntemle işlenerek, incelenen bölgenin yüksek çözünürlüklü görüntüsü elde edilmiştir.