FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Çıkarma tarihi ile FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
Ögeİlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatılarının coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi İstanbul Şişli örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Bayramoğlu, Güliz ; Berköz, Lale ; 152185 ; Şehir Planlamaİlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatimlarinin coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi ÖZET En genel anlamda eğitim, insanın bilgiye ulaşma yöntemini ortaya koyan, onun kişiliği tam, toplumla uyumlu, ruh ve beden sağlığı yerinde toplumsal bir birey olmasını sağlayan çok boyutlu süreçler toplamıdır. Çalışmanın amacı; örnek çalışma alanı olarak belirlenen Şişli ilçesine ait eğitim donatımlarından ilköğretim ve orta öğretim okullarını kapsayan bir "Eğitim Bilgi Sistemi" oluşturmaktır. Bu sistemde ise ilköğretim ve ortaöğretim okul türleri arasında mekansal, niteliksel ve niceliksel sorgulamalar yaparak, semt ölçeğinde mevcut eğitim tesislerinin mahalle nüfusuna yeterli olup olmadığının tespit edilmesi ve okulların mekansal dağılımlarını göz önüne serecek analizlerin Coğrafî Bilgi Sistemleri (CBS) ile gerçekleştirilmesi şeklinde özetlenebilir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanılması bu çalışma kapsamında; Milli Eğitim Müdürlüğü 'nden ve Şişli Belediyesi 'nden elde edilen coğrafi olmayan, okul kapasitelerini ve bina özelliklerini içeren verinin mahalle ölçeğinde coğrafi bilgi haline getirilmesini sağlamış ve gerekli analizlerin yapılmasına olanak vermiştir. Tez çalışması beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, Coğrafi Bilgi Sisteminin tanımı, tarihçesi, yararları, bileşenleri ve kullanım alanları konusuna değinilmiştir. Ayrıca CBS ile Türkiye'de, Amerika'da ve Avrupa'da daha önce yapılmış çalışmalardan örnekler incelenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde sosyal donatım türü olan eğitim donatımları ele alınmıştır. Eğitim türleri ve donatımları hakkında genel bilgiler verilmiştir. Kent planlama sisteminde eğitim donatımları konusuna değinilmiştir. Dördüncü bölümde ise çalışma alanı olarak seçilen Şişli ilçesindeki ilköğretim ve ortaöğretim okul türlerinin öğrenci, öğretmen, derslik vb. özellikleri bakımından öncelikle mahalle ölçeğinde değerlendirmesi yapılmıştır. Daha sonra ise ilköğretim ve ortaöğretim okullarının ayrı ayrı incelemesi yapılarak network analizi ile okulların etki alanları belirlenmiş, hizmet alamayan bölgeler tespit edilmeye başlanmıştır. Beşinci ve son bölümde bu tez çalışması ile ulaşılan bilgi ve bulgular değerlendirilerek, genel sonuçlar ve ortalamalar çıkarılmış, gelecekte bu ve benzeri konularda yapılacak çalışmalara ışık tutulması için bazı önerilere yer verilmiştir. ıx İlköğretim - ortaöğretim tesislerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirilmesi, sosyal donatı alanlarının planlanmasında öneri eğitim donatı alanlarının belirlenmesine ışık tutacak mekansal analizlerin yapılmasının amaçlandığı bu çalışmada; son yıllarda tüm meslek dallarında uygulama örnekleri gözlenen Coğrafi Bilgi Sistemleri ortaya konan amaca ulaşmada etkin bir araç olarak kullanılmıştır.
-
ÖgeKüçük ve orta ölçekli işletmeler : İstanbul'da dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi sektöründe mikro firmaların mekansal dağılımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Soyuer, Yusuf ; Erkut, Gülden ; 151368 ; Şehir PlanlamaBu çalışmanın amacı, İstanbul Sanayi Odası'na bağlı İstanbul ve ilçelerinde dokuma, giyim eşyası ve deri sanayinde mikro firmalar arasında istihdam, yerseçimi kararlan ve nicel- nitel ağ ilişkilerini analiz etmek ve değerlendirmektir. Bu çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde amaç, hedef ve yöntem açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili Türkiye'de ve dünyada genel kavram ve tanımlara yer verilmiş, makro-mikro ekonomik dengelerdeki ve küreselleşme sürecindeki yerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde Avrupa Birliği'nde küçük ve orta ölçekli işletme tanımları, önemi belirtilmiş, Birliğin girişimcilik politikasından bahsedilmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye'de küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeri, önemi, Avrupa Birliği'ne uyumu, imalat sanayinde işletmelerin sektörel bazda dağılımı, işyeri, istihdam, katma değer ve teşvik belgesindeki payları incelenmiştir. Çalışmanın beşinci bölümünde ise İstanbul'da İSO'ya kayıtlı imalat sanayi içinde dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi sektöründeki mikro firmaların istihdama göre dağılımı, alt sektörlerdeki işgücü-işyeri dağılımı, ilçelerdeki işgücü- işyeri dağılımı, firmaların arasındaki nitel ve nicel bağlan incelenmiştir. Altıncı ve son bölümde ise elde edilen veriler doğrultusunda sonuçlar özetlenmiş, öneriler sunulmuştur.
-
ÖgeTarihi Kent Merkezlerinde Metro Yapımı Ve Arkeolojik Değerleri Koruma İlişkisi; İstanbul Tarihi Yarımada Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-03) Güneş, Bilge Mehmetoğlu ; Gülersoy, Nuran Zeren ; Şehir Planlama ; Urban PlanningUlaşım dokuları yayaların hareketine göre düzenlenmiş olan tarihi kentlerde hızlı kentleşme sonucu meydana gelen fonksiyon değişimi ve 1960 yıllarından itibaren motorlu araç kullanımının giderek artması sonucunda mevcut ulaşım ağı, ulaşım talebine cevap veremez duruma gelmiştir. Araçların hareketliliğini arttırmaya yönelik çalışmalar olan yol genişletme ve yeni yollar açma şeklindeki düzenlemeler, tarihi kent merkezlerine daha çok araç girişine yol açmıştır. Ayrıca bu uygulamalar tarihi kent merkezinde bulunan kültürel değerlerin zarar görmesine neden olabilmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kültürel mirasların korunmasının önem kazanmasıyla ulaşım uygulamalarında öncelikle tarihi dokuya en az zarar veren düzenleme arayışları başlamıştır. Tarihi kent merkezlerinde ulaşımın metro sistemi ile sağlanması yukarıda sözü geçen bu sorunlara getirilen çözümlerdendir. Metro yapımına paralel olarak tarihi kent merkezlerinin araç trafiğine kapatılması ve yayalaştırılmasının da önemi birçok Avrupa kentindeki uygulamalarda ortaya çıkmıştır. Ancak tarihi kent merkezlerinde metro sistemlerinin yapımı sırasında yapılan kazılar tarihi kentlerin yeraltı zenginliklerini tehlikeye düşürebilmektedir. Nüfus ve yüzölçümü bakımından İstanbul’dan çok daha küçük kentlerde metro yapım çalışmaları uzun yıllardır sürdürülmektedir. İstanbul’da ihmal edilmiş olan metro çalışmaları son yıllarda trafiğin içinden çıkılmaz bir hal almasıyla hız kazanmıştır. Ancak metro yapım çalışmaları başlamadan önce tarihi dokuya en az zarar verecek güzergahın belirlenmesi yapılmamış, yapım çalışmaları başladıktan sonra gelişmelere göre güzergahta değişiklikler yapılmıştır. Bu durum tarihi dokuda kayıplara, zaman kaybına ve maliyetin artmasına neden olmuştur. Konuyla ilgili bilim dalları ortaklaşa çalışmamış ve uygulamaya yöre halkının katılımı sağlanmamıştır.
-
ÖgeÇocukların Kentsel Korumaya Katılımı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-02-09) Sağlam, Cansu ; Zeren Gülersoy, Nuran ; Şehir Planlama ; Urban PlanningKültürel değerlerin zenginliği açısından dünyanın en önemli coğrafyasında yer alan ülkemizde bu değerlerin korunmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Tarihi çevreler günümüzde bakımsızlık, terk edilme, rant baskısı gibi çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır. Kimi kent dokuları terk edilip yıkılmaya mahkum edilirken, kimi kent dokuları yeni imar ve bayındırlık isteklerine boyun eğmek zorunda kalmakta ve tarihi doku değişip yok olmaya mahkum edilmektedir. Bu noktada, tarihi dokuyu oluşturan bileşenlerin sürekli bakımını sağlamak, tahribini en aza indirecek çözümler üretmek ve bu amaca hizmet edecek en iyi koruma politikasını saptamak kültürel mirasın yaşamı açısından önem kazanmaktadır. Özellikle tarihi çevrede yaşayanların bu çevreyi tahrip etmeden geleceğe aktarmalarını sağlayacak istek ve biliçte olmaları gerekmektedir. Bunun için gerekli olan çözüm temel eğitimde yani çocukluk döneminde başlamalıdır. Bu tez çalışması kapsamında; tarihi çevrelerin korunmasında sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla çocuk katılımı üzerinde durulmuş, çocukların böyle bir konuda görüşlerini hangi yollarla ifade edebilecekleri araştırılmış, onları bunaltmadan nasıl bir süreç takip edilmesi gerektiği anlatılmıştır.
-
ÖgeBir Planlama Yaklaşım Biçimi Olarak Kültürel Sürdürülebilirlik, Kumkapı Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-07-09) Konuk, Sinem ; Ergun, Nilgün ; Şehir Planlama ; Urban PlanningPlanlamadaki temel unsurun “insan” olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda sosyo -kültürel boyutun taşıdığı önem karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışma, belirtilmiş olan noktalar ışığında, planlamanın geçirdiği evreler ve son aşamada sosyo -kültürel bakış açısının taşıdığı önemi, neden olmazsa olmaz bir unsur olduğunu ve kültürel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi adına bu bakış açısına sahip olunmasının ve insanların da bu bilince sahip olarak kendi kültürel yaşamlarına sahip çıkmalarının ö nemini vurgulamayı amaçlamaktadır. Ayrıca özellikle ülkemizde uygulamalarına pek rastlanmayan sosyo-kültürel bakış açısı çerçevesinde geliştirilen yaklaşımların ne şekilde hayata geçirilebileceğine dair farklı deneyimler ve fikirler ortaya konmaya çalışılmıştır. Tüm bu üzerinde durulacak noktalarla birlikte, kültürel sürdürülebilirliğin önemi ve ne ş ekilde korun abileceği, Kumkapı alan çalışması ile ilişk ilendirilerek değerlendirilmiştir. Bu kapsamda yapılan alan çalışması, özellikle geçmişten günümüze barındırdığı farklı kültürler ve bu farklı yaşam biçimlerinin mekan ile olan ilişkisi açısından detaylandırılmıştır. Sonuç olarak başta ülkemizde ve İstanbul’da gerçekleştirilen planlama çalışmalarında sosyo -kültürel bakış açısının oturmamış olduğu görülmüştür. Dolayısı ile kültürel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi adına doğru yaklaşımların ortaya konduğundan da söz etmek mümkün değildir.
-
Ögeİmar Planı Değişikliklerinin Değerlendirilmesi: Zeytinburnu Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009-11-19) Demir, Aysel Müge ; Berköz, Lale ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, İstanbul Metropoliten Alanı içinde gelişim süreci ve mevcut yapısı ile bir örnek teşkil eden Zeytinburnu ilçesinde yapılmış plan değişiklikleri incelenmiştir. İmar planı değişikliklerinin yalnızca kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarda, bilimsel esaslara uygun olarak ve plan ana kararlarını bozmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Önerisi getirilen plan değişikliklerinin kabul sürecinde bu esaslara uygunluğu objektif bir bakış açısıyla değerlendirilmeli ve kamu yararı vazgeçilmez bir öncelik olmalıdır. Çalışmada incelenen plan değişiklikleri üzerine gelmiş oldukları planlara ve türlerine göre ayrılarak bir envanter oluşturulmuş, bu envanterden de kullanımlar arasındaki değişimleri gösteren bir matris elde edilmiştir. Mekânsal değişim alansal olarak hesaplanarak plan ana kararları ile karşılaştırılmış, planlar üzerinde yapmış olduğu etkiler incelenerek 1995-2009 yılları arasında Zeytinburnu ilçesinde kabul edilmiş olan plan değişikliklerinin 3194 sayılı İmar Kanunu ve ona bağlı yasal düzenlemelerle belirlenmiş olan esaslara uygunluğu tespit edilmiştir.
-
ÖgeKentsel Dönüşümde Halkın Katılımının Rolü Ve Önemi, Zeytinburnu Ve Karanfilköy Örnekleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-02-15) Kayacan, Tolga ; Ergun, Nilgün ; Şehir Planlama ; Urban PlanningGecekondular özellikle 20. yüzyılın ortalarına doğru, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmeye başlanmıştır. Ülkemizde kırdan kente iş bulma umuduyla göç eden insanların, ekonomik durumları kentte konut edinmelerine olanak sağlayamamıştır. Bu nedenle bu insanlar, özellikle kentin çeperlerinde, ancak çalıştıkları yere mümkün olduğunca yakın, tek katlı, derme çatma, sağlıksız “masum” konutlar inşa etmişlerdir. İzlenen yanlış politikalar sonucu giderek büyüyen ve bir bakıma kenti ele geçiren gecekondu alanları, günümüzde özellikle “dönüşüm” adı altında kent yaşamına entegre edilmeye çalışılmaktadır. Yapılan çalışma, bu gelişmeler ışığında, gecekondunun ortaya çıkışı, gelişimi, bu alanların yarattığı ve yaşadığı sorunlar ile bu sorunlara getirilebilecek çözümler üzerine vurgu yapmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde bu sorunlara getirilen çözümlerin ne tür faydalar ve/veya zararlara yol açtığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Değinilecek bu noktalar ışığında, gecekondu alanlarına ne tür çözümler üretilebileceği ve bu alanların kent yaşamına ne şekilde entegre edilebileceği, dönüşümlere “karşı duran” Karanfilköy ve “dönüştürülen” Zeytinburnu örnekleri ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Bu kapsamda yapılan çalışmada, dönüşüm adı altında yapılan müdahalenin, bu iki farklı bölge üzerinde nasıl işlediği, dönüşüm müdahalelerinde göz önünde bulundurulan ve bulundurulmayan etkenler ile birlikte ne ölçüde başarıya ulaştığı irdelenmeye çalışılmıştır. Çalışmalar sonucunda; ülkemizde ve özellikle İstanbul’da, gecekondu alanlarında yapılan dönüşüm çalışmalarına, bölgede yaşayan halkın gerektiği ölçüde katılmadığı ve çalışmalar hakkında yeterince bilgilendirilmediği görülmüştür. Dolayısı ile dönüşüm çalışmalarının, planlama açısından istenilen sonuca ulaştığını söylemek mümkün değildir. Zeytinburnu örneğinde, halk neredeyse tamamen planlama çalışmaları dışında bırakılarak, “dönüşüm kurbanları” haline getirilmiştir. Karanfilköy’de ise halkın dayanışması ve kurdukları derneğin de yardımları ile dönüşüm kurbanı olmaktan bir nebze de olsa kurtulmuş, seslerini duyurmayı başarmışladır. Karanfilköy’de gerçekleşen bu dayanışma örneği, ülkemizde özellikle dönüşüm uygulamaları adına olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, Zeytinburnu’nda gerçekleştirilen dönüşümde halkın ve yerel yönetimin sıklıkla karşı karşıya gelmesi, dönüşüm çalışmalarında halk – yerel yönetim işbirliğinin ve iletişiminin halen tamamıyla oturmamış olduğunu göstermektedir. Dönüşüm çalışmalarının başarıya ulaşması için bu işbirliğinin ne derece önemli olduğu ön plana çıkarılmıştır.
-
Ögeİstanbul Da Yeni Gelişen Büyük Ölçekli Konut Yerleşimlerinin Değerlendirilmesi: Büyükçekmece Ve Tuzla Örnekleri(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-06) Tepe, Emre ; Berköz, Lale ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu tez kapsamında, İstanbul’da 2000 yılından günümüze kadar geçen süreç içinde geliştirilen büyük ölçekli konut projelerinin kentin mekansal gelişimi üzerine etkilerinin saptanması ve bu konut projelerinin geliştirilmesi için mevcut imar planlarının revizyonunun yapılıp yapılmadığı incelenmiştir. Çalışma kapsamında İstanbul metropoliten alan sınırları dahilinde bulunan ve dışa kapalı konut alanı özelliklerini içinde barındıran büyük ölçekli konut alanlarının tespiti yapılmış olup, geniş kapsamlı bir veritabanı oluşturulmuştur. Oluşturulan veritabanı kullanılarak İstanbul genelinde konut yatırımların karakteristikleri ve etkileri incelendikten sonra örnek çalışma alanı olarak seçilen Büyükçekmece ve Tuzla ilçeleri üzerinde daha ayrıntılı incelemeler yapılmıştır. Bu çalışmanın neticesinde ortaya atılan sonuçlarda ise büyük ölçekli konut yatırımlarının etkilerin ne denli büyük ve yaygın olduğu görülmüş olup, metropoliten planların hazırlanması sırasında üzerine düşünülmesi gereken önemli konular vurgulanmıştır.
-
ÖgeKentsel Yenileme Alanlarının Belirleme Ve Uygulama Süreçlerinin İncelenmesi Yenikapı Yenileme Alanı Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-16) Keser, Mehmet ; Ergun, Nilgün ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, ülkemizde 5366 numaralı kanunla ortaya çıkan “Yenileme Alanı” kavramı bir süreç içerisinde incelenmiştir. Bu bağlamda Kentsel Yenileme olgusunun kavramsal çerçevesi çizilmiş. Geçmişten bugüne nasıl bir evrim geçirdiği incelenmiştir. Yurt dışı örneklerinin incelenmesinden sonra ülkemizdeki güncel bir uygulama olan Yenikapı Yenileme Alanının proje gelişim süreci incelenmiştir. Son olarak da mevcutta var olan yenileme alanı kavramının uygulamalarının ülkemizde uygulamalarında olumlu ve olumsuz yönler ortaya çıkarılmıştır.
-
Ögeİstanbul Marmaray Projesi Örneğinde Etki Değerlendirme Analizi: Hansen Modeli Uygulaması(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2010-07-27) Çetin, Kemal ; Gezici, Ferhan ; Şehir Planlama ; Urban PlanningTez kapsamında, kullanımı gün geçtikçe artan ve popülerlik kazanan sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi analizlerinin, planlama sistematiğinde kullanımı incelenmektedir. Bu bağlamda, çalışma, sosyo-ekonomik etki değerlendirme kavramını ve analiz yöntemlerini ve bu yöntemlerin planlama bilimindeki uygulamalarını kapsar. Yapılan çalışma sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi kavramının teorik olarak açıklanması ile başlamaktadır. Analiz yönteminin teorik altyapısı içerisinde yöntemin planlama sisteminde hangi aşamalarda kullanılabileceği yapılmış olan örnek çalışmalar üzerinden değerlendirilmektedir. Ayrıca sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yöntemlerinin kullanımının getireceği avantajlar da yine örnekler üzerinden irdelenmektedir. Analiz yönteminin yasal altyapısı dünyadaki ve Türkiye deki örnekler arasında yapılan karşılaştırmalara dayanarak irdelenmiştir. Çalışmanın kapsamı içerisinde sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi analiz yöntemlerinden literatürde en çok kullanılanları araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sırasında, yöntemlerin avantajları ve dezavantajları detaylı bir şekilde incelenmiş ve literatürde yer alan örnek çalışmalar üzerinden ele alınmıştır. Bu çalışmalar değerlendirilirken yöntemlerin kullanım pratikleri ve karşılaşılan sorunlar ve bu sorunların üstesinden gelmek üzere geliştirilen çözümler de kapsam dahiline alınmıştır. Çalışma kapsamından örnek teşkil etmesi ve sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin ne kadar güçlü ve kullanışlı bir yöntem olduğunun vurgulanması için bir vaka çalışması yapılmıştır. Vaka çalışmasında sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yapmak üzere İstanbul Marmaray Projesi seçilmiştir. Vaka çalışmasında kullanılmak üzere Potansiyeller Yaklaşımı ve Hansen Modeli seçilmiştir. Model uyarlaması ve kalibrasyonu işlemleri yapılmış ve model Marmaray örneğine uygulanmıştır. Tez kapsamında belirlenen hipotezleri doğrulayacak şekilde merkezi ilçelerin daha çekici olacağı ve İstanbul’un iki yakası arasındaki iş yerleri ve nüfus arasındaki dengesiz dağılımın devam edeceği yönünde sonuçlar elde edilmiştir. Son olarak elde edilen sonuçların değerlendirilmesi ile birlikte Marmaray Projesi nin gelecekteki olası etkilerine yönelik uygulanabilecek yöntemler ve planlama stratejileri oluşturulmuştur. Bununla birlikte sosyo-ekonomik etki değerlendirmesi yönteminin ülkemizde yaygınlaştırılması için önerilerde bulunulmuştur.
-
ÖgeTarihsel Birikime Sahip Kentsel Açık Alanların Dinamizmi - İstanbul Kent Örneği; Beyazıt Meydanı, Sultanahmet Meydanı Ve Taksim Meydanı(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-01-04) Yıldız, Aybike ; Dökmeci, Vedia ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışma ile amaçlanan; zengin şehir dokusu yeterince incelenmemiş olan İstanbul kentinin şehir dokusunu ve buna bağlı olarak dinamizmini incelemektir. Günümüzde kentsel açık alanların kent üzerindeki rolünü ve planlamaları sırasında sadece fiziksel öğe olarak ele alınmamalarının gerekliliğini tarihsel birikime sahip üç farklı meydan örneği üzerinden belirlemektir. Örnekler ile kentsel açık alan kavramının ne demek olduğu, tarihsel süreç içinde kullanõm yoğunluklarının nasıl şekillendiğini ve buna bağlı olarak işlevleri ile fiziksel yapılanması hakkında bilgi vermek hedeflenmiştir. Alanların canlılığının, dinamizminin nedenleri buradan edinilen bilgiler ışığında değerlendirilmiştir. Çalışma alanı olarak belirlenen ilk meydan olan Beyazıt Meydanı, aynı döneme ait yapıların çevrelediği ve bu nedenle alan olgusunun net olarak tanımlandığı bir noktadır. Günümüz ihtiyaçlarına paralel olarak kendini yenilemesi ile günlük sirkülasyonunun fazla olduğu bir kentsel açık alan olma özelliğini korumaktadır. Çalışma kapsamında seçilen ikinci meydan; Sultanahmet Meydanı önemli tarihi yapıların dağınık olarak konumlandığı, alanın net olarak kullanıcı tarafından algılanamadığı turistik meydan örneğidir. Sultanahmet Meydanı nın kullanıcıyı durağanlığa yöneltmesinin en önemli nedeni yoğun yeşil hakimiyeti olarak gösterilebilir. Taksim Meydanı diğer iki meydan örneğinden farklı olarak şekillenmiştir. Alan çevresinde yer alan tarihi yapıların günümüze ait fonksiyon kazanması, Gezi Parkı ile İstiklal Caddesinin kesişimi olması ve ulaşım ağı merkezi olarak çözümlenmesi ile gece-gündüz kullanımının eşitlendiği yaşayan meydan örneğidir. Bu çalışma ile varılan nokta günümüz şehir planlama çalışmalarının çıkış noktası niteliğindeki, sürekli değişen yaşam tarzımıza bağlı olarak kentsel açık alanların planlanamayacağını bunun ancak deneysel olarak gelişebileceğine dair söyleme tarihsel birikime sahip alanların dinamizmini koruyor olması, cevap niteliği taşımaktadır.
-
ÖgeSürdürülebilir Turizm Kapsamında Cunda (alibey) Adası Turizm Yönetim Planı Modeli Önerisi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-02-17) Kaya, Ece ; Zeren Gülersoy, Nuran ; Şehir Planlama ; Urban PlanningEge kıyıları doğal ve kültürel zenginlikleri ile Türkiye’nin önemli turizm alanlarından biri olarak değerlendirilebilir. Bir alana turist çekebilmenin en önemli etkenlerinden biri sahip olduğu doğal ve kültürel çevredir. Ege kıyılarında yer alan Cunda (Alibey) Adası kültürel, kentsel, doğal mirası bir arada barındırmaktadır. Son yıllarda bu çekicilikten faydalanmak için çok sayıda turist alanı ziyaret etmektedir. Ada’da var olan plansız gelişme sosyal, ekonomik ve turistik çevreye yansımaktadır. Cunda (Alibey) Adası için sürdürülebilir turizmin hedeflendiği bir turizm planlaması; halkın yaşam kalitesini olumlu yönde değiştirebilecek, ekonomik faydalar sağlayacak, kentsel ve kültürel dokunun korunabilmesini sağlayacaktır. Bu çalışma kapsamında turizm planlaması ve sürdürülebilir turizm kavramları irdelenerek, amaçları, esasları, faydaları tanımlanmıştır. Bu bağlamda çeşitli alanlarda yapılan turizm yönetim ve gelişim planları incelenmiş ve örnek olarak değerlendirilmiştir. Cunda Adası, sahip olduğu kültürel ve doğal değerlerinin hızla tüketilmeye başlanması, turizmin halkın yaşam kalitesine ve Ada’nın doğal, kültürel niteliklerine zarar verici şekilde gelişiyor olması nedeniyle çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Bu çalışma ile Cunda (Alibey) Adası için sürdürülebilir turizm odaklı bir turizm yönetim planı modeli oluşturulması amaçlanmaktadır. Çalışmada, amaca uygun olarak öncelikle turizm planlaması ve sürdürülebilir turizm üzerine genel kavramlar tanımlanmıştır. Cunda Adası’nda geliştirilecek turizm planına örnek olabilecek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Turizm Master Planı, Byron Eyaleti ve Beverly Eyaleti Turizm Yönetim Planları incelenmiştir. Bu alanların örnek olarak seçilme nedeni yapılan planların sürdürülebilir turizm odaklı hazırlanmış olmalarıdır. Cunda Adası nın tarihçesi, doğal, kültürel, tarihi, sosyal, ekonomik durumu ve mevcut turizm gelişimi hakkında yerel yönetimlerden, belediyeden, ilgili kurum ve kuruluşlardan toplanan bilgiler, yerel halk ve gelen ziyaretçiler ile yapılan anket çalışmaları değerlendirilmiştir. Ada’nın güçlü ve zayıf yanları, fırsatları ve tehditleri belirtilmiştir. Cunda Adası’nda belirlenen sorunlar ve potansiyeller çerçevesinde ve incelenen örnekler dikkate alınarak Cunda Adası’nda turizmin sürdürülebilirliği için turizm yönetim planı modeli önerisi yapılmış ve değerlendirilmiştir.
-
ÖgeTarihi Çevrede Yeni Yapılaşma Koşulları Ve Kadıköy – Rasimpaşa Mahallesi Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011-07-06) Can, Ayşegül ; Eyüboğlu, Engin ; 403863 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışma da tarihi çevrede uygulanan yasal mevzuatın sorunları tartışılırken aynı zamanda bu alanda yapılan yeni yapılar ile tarihi eserlere yapılan güncel ekler tartışma konusu olacaktır. Yasal işlemlerden kaçmak isteyenler korumayı tercih etmeyip binalara kendileri ekler uygulamakta ve bu genelde tarihi çevre ile uyumlu olmamaktadır. Tarihi çevre korumada uygulanan süreçte uzmanların, kamu çalışanlarının ve kullanıcıların neler yaşadıkları ve düşündükleri araştırılacaktır. Söz konusu araştırmaların yapılması için öncelikle bu çalışma da tarihi çevre tasarım anlayışları incelenecektir. Çalışmanın kuramsal temelini oluşturan bu bölümde “infill” kavramı ile post-modern mimari kavramları incelenecektir. Üçüncü bölümde ise tarihi çevre koruma konusundaki uluslararsı örnekler incelenecektir. Bu bölüm seçilen ülkeler İtalya ve İngiltere’dir. Bu ülkelerdeki tarih çevre koruma ve tarihi çevrede yeni yapı kavramlarının nasıl geliştiği, yapılan uygulamalar ve söz konusu ülkelerdeki yasal mevzuatın nasıl olduğu incelenecek ve bir değerlendirme yapılarak Türkiye ile aralarındaki fark ve benzerlikler ortaya konulacaktır. Dördüncü bölümde Türkiye’deki yasal mevzuat incelenerek bu yasal mevzuat hakkında detaylı bilgiler verilecektir. Kullanılan kanunlar ve bu kanunların gelişim süreci ile Türkiye’de tarihi çevre korumada ne gibi uygulamalar ve sonuçlara yol açtığı tartışılacaktır. Beşinci bölümde seçilen çalışma alanında yapılan analiz ve anketler ile toplanan veriler değerlendirilecek ve ortaya bu doğrultuda sonuç ve öneriler konulacaktır.
-
ÖgeDemokratik Yerinden Yönetim Anlayışı Diyarbakır Sur Belediyesi Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-03-02) Laçin, Ayşegül ; Berköz, Lale ; 424793 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu yüksek lisans tezi kapsamında yerel yönetimlerin tarihsel arka planı çizilerek, yerinden yönetim modelinin Türkiye’de uygulanabilirliği konusunda tartışılmıştır. Dünyadan farklı örnekler ve Türkiye’den Fatsa örneği ile çalışmanın kuramsal boyutu geliştirilmiştir. Demokratikleşme, sivil toplum ve katılım kavramları ele alınarak yerinden yönetimin çok aktörlü yapısı aktarılmıştır. Sivil toplum, katılımcılık ve çeşitli toplumsal taban hareketleri aktarılarak yerel yönetimlerin paydaşları incelenmiştir. Araştırmanın alan çalışması bölümünde Diyarbakır Sur Belediyesi’ne ait bilgiler yerinde yapılan incelemeler sonucu edinilmiştir. Araştırma sonucunda, Diyarbakır Sur Belediyesi örneğinin gerek bölgesel, gerekse yerel eşitsizliğin giderilmesi açısından, önemli bir noktada olduğu gözlenmiştir. Yoğun göçün Diyarbakır’da en fazla hissedilen alan olduğu Sur İlçesi, yerinden yönetim modeli ile kentsel dinamikleri canlı tutabilir. Böylelikle yetkiler genişlerken, kendi bütçesini kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kentsel yerel dinamiklerle katılımcı bir politika izleyen bir yaklaşıma ulaşılabilir.
-
ÖgeKentsel Yenilemede Sürdürülebilirlik, Emekyemez Ve Arap Cami Mahalleleri Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-04-26) Türk, Süheyla ; Ergun, Nilgün ; 428467 ; Şehir Planlama ; Urban Planningİstanbul’da Beyoğlu yüzyıllar boyu gelişmenin ve ticaretin merkezi olmuştur. Beyoğlu, günümüze gelinceye dek çeşitli değişmelere uğramasına rağmen, İstanbul’un diğer tarihi bölgeleriyle kıyaslandığında, tarihsel niteliklerini ve yoğunluğunu hala koruyabilen bir bölgedir. Özellikle tanzimattan sonra, kendilerine tanınan ayrıcalıkların arttırılmasıyla, başta Avrupa kökenli Levantenler olmak üzere, Rum, Ermeni ve Musevi grupların semtteki etkinlikleri ve ağırlıkları yoğunlaşmıştır Bu grupların Beyoğlu’na kazandırdığı önemli sosyal ve fiziksel nitelikler, buranın özgün ve kültürel bakımdan renkli bir semt haline dönüşmesini sağlamıştır. Haliç’in kuzeyindeki Galata bölgesi , karşısındaki tarihi yarımadadaki imparatorluk merkezi dışında gelişen bir yerleşimken, 13. Yüzyıldan itibaren bölgeye Cenevizlilerin yerleştirilmesiyle hızlı bir gelişim göstermiş, İstanbul’un fethinden sonra da bu özerk statüsünü korumuştur. Osmanlı imparatorluğu döneminde gelişmiş bir ticaret merkezi olan bölge , batılılaşmanın ilk ve en önemli etkilerinin yaşandığı yerdir. Ancak bu gelişme Cumhuriyet sonrası bir duraklama dönemine girmiş, özellikle 1950’lerde başlayan imar hareketleriyle, Galata’nın dokusundaki olumsuz değişiklikler hızla artmıştır. Çalışma alanı, Beyoğlu’nda , kuzeyde Büyük hendek caddesi, güneyde Marmara Denizi, batıda Yolcuzade İskender Caddesi ve doğuda da Galata kulesi sokakla sınırlanmaktadır. Bölgede yapılan çalışmanın amacı, değerlerin çok çabuk yitirildiği günümüzde, kültürel miras kalıntılarının ve tarihi yapıların yoğun olduğu bölgedeki tarihi dokunun sıhhileştirilmesi ve korunması, sosyal dokunun incelenmesi ve iyileştirilmesi , gelecek nesillere aktarılabilmesi için önerilerin geliştirilmesidir. Bölgenin karakteristik özelliklerini ve günümüzdeki durumunu ortaya çıkartmak amacıyla , alan üç kere farklı zaman aralıklarında gezilip fotoğraflanmıştır.Ayrıca çeşitli dönemlere ait harita ve fotoğraflardan fiziksel ve işlevsel değişim izlenmeye çalışılmıştır. Bölgede hızlı değişim gösteren sosyal yapı profilinin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmış gerek analizlerle gerekse de alan çalışmalarıyla elde edilen tüm bilgiler ışığında, çalışma alanının ve çevresinin korunması ve yaşatılmasına yönelik bir öneri geliştirilmiştir.
-
ÖgeSürdürülebilir Gelişmede “sağlık”: Sağlık Göstergelerinin Kentsel Planlamada Kullanılabilirliği Üzerine Antalya Büyükşehir Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-07-11) Dinçer, Edip ; Özçevik, Özlem ; 436214 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningAraştırma kapsamında, ‘Kentlilerin Sağlığı’, ‘Kent Sağlığı’ ve ‘Sağlıklı Kentler’ elde edebilmek için şehir planlamanın önemi ortaya konularak, farklı disiplinler ile arasındaki bağlantı ve şehir planlamanın bu konudaki rolü incelenmektedir. Yapılan tüm araştırmalar ve literatür çalışmaları göstermektedir ki dünya çapında şehirlerin büyümesi ve nüfusun hızla şehirleşmesi nedeniyle, şehir yaşamına ve bu yaşamın sağlığa nasıl etki ettiğine dair düşünceler de artmaktadır. Fakat günümüzde sağlıklı kentlere ulaşabilmek için en iyi yaklaşımı sunan veya sektörlerin hangi konular üzerine yoğunlaşması gerektiğini gösteren çalışmalar ya çok azdır ya da bulunmamaktadır. Bu kapsamda, araştırma “Tarihsel süreç ve uygulamalar ışığında, kentsel ve sosyal faktörlerin bireysel ve toplumsal sağlık üzerine etkileri ve sürdürülebilir gelişme düşüncesi doğrultusunda kentsel planlamanın fiziksel çevre ve sağlık göstergelerini nasıl etkileyebileceği” sorunlarını tartışarak bir sonuca ulaşmayı amaçlamaktadır. Tez kapsamında incelenen alan Antalya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki alandır. Yapılan tez çalışması, Antalya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde atopik sağlık sorunları ve doğal, yapılaşmış, sosyal ve ekonomik çevre ile bağlantı kurmakta; kentsel planlama, planlama yöntemleri ve kısıtlamalar ile alınabilecek önlemleri ve sürdürülebilir bir gelişmenin nasıl sağlanabileceğini ortaya koymakta ve öneriler getirmektedir.
-
ÖgeUnesco Dünya Miras Listesinde Yer Almanın, Ülke Kültürel Miras Koruma Politikalarına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-07-12) Şentürk, Aylin ; Zeren Gülersoy, Nuran ; 436653 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışma, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almanın kültürel mirasın korunmasında alana ve ülkeye sağladığı avantajlar nelerdir ve dezavantajları var mıdır? Olarak belirlenmiş araştırma sorusu çerçevesinde hazırlanmıştır. Bu soru doğrultusunda öncelikle kültür, kültürel miras ve koruma anlayışının gelişimi ele alınmış, koruma konusundaki etkin aktörler kısaca açıklanmıştır. Bu aktörlerden biri olan UNESCO ve bünyesinde kurulan Dünya Miras Merkezi detaylı olarak incelenmiş ve Dünya Miras Listesi’nin oluşumunun ilke ve kriterleri, hangi durumda listeden çıkarılma tehlikesi altında olunacağı açıklanarak konuyla ilgili kavramsal durum ortaya konulmuştur. Dünya Miras Listesi’nde yer almanın öncelikle listedeki alana, sonra ülkeye kültürel mirasın korunması konusunda üretilen koruma politikalarına ne boyutta etki ettiğini ortaya koyabilmek tezin amacını oluşturmaktadır. Bu etkinin farklı ülkelerde farklı boyutlarda olacağı öngörülerek listede yer alan ülkelerden İsveç ve Almanya örnek olarak seçilmiştir. Örnek ülkelerinde kültürel mirasın korunması bağlamında koruma politikaları değerlendirilerek, alanlarda gerçekleştirilmiş çalışmalar incelenmiş, koruma sürecinde etkin kurum ve aktörlerle birebir görüşmeler yapılmış, koruma konusundaki mevcut politikalarına ek olarak üretim aşamasındaki politikalar hakkında bilgi toplanmıştır. Türkiye kapsamında öncelikle Dünya Miras Listesi’nde yer alan alanlar açıklanmış bu alanlardan biri olan İstanbul Tarihsel Alanları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu alanlarda gerçekleştirilen projeler UNESCO Dünya Miras Komisyon uyarıları ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Araştırma sorusu kapsamında hazırlanan anket ile koruma sürecinden sorumlu tüm aktörler ile görüşmeler yapılmış bu şekilde konuyu nasıl değerlendirdikleri tespit edilmiştir. Son olarak İsveç ve Almaya ülkelerindeki başarılı uygulamalar ile İstanbul çerçevesindeki analizler ve anket sonuçları değerlendirilmiş ve Dünya Miras Listesi’nde yer almanın avantajlarının benimsenip bu avantajların ülke politikalarına olumlu yönde katkı sağlayabilmesi doğrultusunda bazı öneriler geliştirilmiştir.
-
ÖgePlanlama Sistemlerinde Esneklik Kavramı: Türkiye Üzerine Bir Analiz(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-11-26) Özkan, Hatice Aysun ; Türk, Şevkiye Şence ; 436659 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada öncelikle gelişmiş Avrupa ülkelerinin planlama sistemleri incelenmiştir. Ülkelerin sosyo- ekonomik, politik, kültürel ve yasal mevzuatlarına göre şekillenen planlama sistemleri temelde plan bazlı ve proje bazlı olmak üzere ikiye ayrılırken, bu durum planlamanın ve planın esnekliğini de etkilemektedir. Kurallı ve hiyerarşik düzen yapısıyla plan bazlı sistemler katı olarak görülürken, alana özgü karar alma mekanizmaları ve takdir yetkisini kullanan proje bazlı planlama sistemleri esnek olarak görülmektedir. Öte yandan tüm planlama sistemlerinde, arazi geliştirme sürecinde özel sektör ve kamu kesimi arasında planlama anlaşmaları yapılarak, özel sektörün kamudan edindiği imar ve yapılaşma izinlerine ve proje üretiminde elde ettiği kâra karşılık kamu yatırımı yapması beklenmektedir. Böylece planlama çıktıları olarak konut, altyapı ve mekansal kalitenin planlama alanı bütününde bir denge içinde, verimli şekilde sağlanması hedeflenmektedir. Çalışmada öncelikle planlama literatüründe esneklik kavramının ne olduğu açıklanarak söz konusu ülkelerde süregelen planlama sistemlerinin özellikleri bu kavram bazında değerlendirilmiştir. Sonrasında Türkiye´de halihazırda görülen planlama sistemi; plan yapım süreci, planlamada yetki, hiyerarşi ve uygulama süreci bakımından incelenmiş ve Türk planlama sisteminin esnek olup olmadığı sorusuna cevap aranmıştır. Çalışma sonucunda Türk plan sisteminde esneklik yaratan unsurlar belirlenmiş, özellikle yerel fiziki planlarda plan notlarının kullanımı ve avan proje uygulamaları ile plana ileri derecede esneklik kazandırıldığı saptanmıştır. Bunun yanında, dış ülke örneklerinden farklı olarak, esnekliğin planlama anlaşmaları yapılmadan sağlandığı, kontrolsüzce ve kamusal katkı beklenmeksizin verilen bir imtiyaza dönüştüğü görülmüştür.
-
ÖgeKentsel Toplu Taşıma Kapsamında Metrobüs Sisteminin Yaya Erişilebilirliğinin Değerlendirilmesi: İstanbul Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2012-11-29) Akı, Merve ; Tezer, Azime ; 448721 ; Şehir Planlama ; Urban Planningİnsanlar, kendileri tarafından tarih boyunca şekillenen ve kendine özgü işlevlere sahip bölgelerden oluşan, ‘kent’lerin yapılı çevrelerinde yaşamaktadırlar. İnsan eliyle oluşturulan yapılı çevrenin en temel işlevlerinden biri ise; kentin diğer fonksiyonları arasında iletişimi ve etkileşimi sağlayan ‘ulaşım sistemi’dir. Geçmişten günümüze kent makro formlarının şekillenmesinde önemli bir unsur olan ulaşım sistemi, tarihsel perspektifte ciddi değişimler göstermiş, bu değişimler çerçevesinde, erişilebilirlik ön plana çıkan önemli bir kavram olmuştur. Erişilebilirlik; kaliteli, etkin ve sürdürülebilir kent içi ulaşım sisteminin en önemli unsurlarındandır ve ulaşım sistemini bir bütün olarak ele almakta, odağına ise insanı yerleştirmektedir. Özellikle yakın dönemde kent içi ulaşım planlaması kapsamında bir paradigma olarak ele alınan ‘erişilebilirlik’ kavramı, kentlerde iyi entegre olmuş, sağlıklı ve erişilebilir bir toplu taşıma hizmetine ve yaya, bisikletli gibi ulaşım türlerinin de erişilebilirliğine vurgu yapmaktadır. Günümüzde otomobil odaklı ulaşım çerçevesinde bir kent yaşantısının“sürdürülebilir olmadığı kabul edilmekte ve bu kapsamda toplu taşıma sistemleri ön plana çıkartılmaktadır. Özellikle sürdürülebilirlik bağlamında tercih edilen raylı sistemler, yüksek maliyetleri ve inşa sürelerinin uzunluğu nedeniyle kolaylıkla uygulanamamaktadır. Öncelikle Latin Amerika kentlerinde hızla inşa edilen ve “lastik tekerlekli hızlı ulaşım türü” olarak tanımlanan ‘Metrobüs’ yani ‘Bus Rapid Transit’, artan trafik sıkışıklığı sorununa yönelik yeni bir ulaşım çözümü olarak özellikle gelişmekte olan ülkelerin kentlerinde gündeme gelmektedir. Sistem önceliği, hızlı yolcu iniş-binişi ve hızlı ücret toplama sistemi gibi özellikleriyle dikkat çeken metrobüs; sistem bileşenleri, performans özellikleri ve faydaları kapsamında değerlendirilmektedir. Bu anlamda metrobüs sistemi, bütün bileşenleri düşünülerek, bütünleşik bir şekilde tasarlanması gereken bir sistemdir. Bu doğrultuda; söz konusu bileşenlerin her biri, sistem performansı üzerinde farklı bir etkiye sahiptir ve söz konusu bileşenlerin birbirleriyle entegre edilmesi, sistemin performansını yükseltmekte ve metrobüs sisteminin kente ve yolculara sağladığı faydaları genel anlamda arttırmaktadır. Metrobüs sisteminin bir kentte uygulanma nedenleri, toplu taşıma sistemlerine duyulan ilginin artmasından çevre bilincinin gelişmesine ve tıkanmış yollar ile kentsel yayılma sorunsalına çözüm oluşturmaya kadar uzanan konuları kapsamaktadır. Bununla birlikte metrobüs sisteminin bir kentte bulunmasına yönelik; nüfus, kent büyüklüğü, maliyet ve erişilebilirlik ihtiyacı ve trafik bakımından yüksek yoğunluğa sahip koridorlar olması gibi bir takım ortak nitelikler mevcuttur. Bu çerçevede önemli bir kriter olarak ön plana çıkan ‘erişilebilirlik ihtiyacı’, sistem erişilebilirliğini tanımlamakta ve hem sistemin kendine ait güzergahlara sahip olmasını hem de diğer ulaşım türleriyle entegrasyonunu vurgulamaktadır. Sistem entegrasyonu anlamında ön plana çıkan temel öğe; metrobüs sisteminin diğer ulaşım türleri ile ilişkisini kuran yaya bağlantıları ve mekanlarıdır ki, bu iki unsur erişilebilirlik kavramının temel konularından biri olan ‘yaya erişilebilirliği’ni ilgilendirmektedir. Yaya, çok basit olarak, “kent içinde belirli mesafeleri yürüyerek ulaşan kimse” şeklinde tanımlanmaktadır. Yaya kavramı, ulaşım sistemi içerisinde yürüyerek hareket eden ve farklı türleri de besleyen en temel ulaşım türü olarak kabul edilmektedir. Kentsel yolculukların çok büyük bir kısmında yolcular, toplu taşıma durak ve istasyonlarına yürüyerek erişmektedirler, yani yayadırlar ve bu bağlamda toplu taşım durak ve istasyonlara ulaşmak amacıyla kullanılan bağlantılar ve yaya mekanları erişilebilirlik bakımından büyük önem taşımaktadır. Kaldırım, yaya yolları, alt ve üst geçitler ve durak çevresindeki alanlara, yapılara ve etkinlik merkezlerine bağlayan temel fiziksel bağlantılar olan yaya bağlantıları; hem ulaşım türlerinin diğer ulaşım türleri ile entegrasyonu anlamında, hem de erişilebilirlik kapsamında büyük önem taşımaktadır. Çalışmanın temel amacı; hem metrobüs sisteminin kentsel ulaşım sistemi içindeki diğer türlerle entegrasyonunu anlamak, hem de metrobüs sistemine yaya erişimini irdelemektir. Toplu taşıma sistemine yaya erişilebilirliğinin değerlendirilmesi sürecinde, yaya erişiminin ve yürünebilirliğinin önemini vurgulamak ve son dönemde hakim ulaşım ve planlama yaklaşımları çerçevesinde önem kazanan erişilebilirlik konusunu detaylı olarak tartışmak amacıyla 2007 senesinden bu yana Türkiye’de hizmet veren metrobüs sistemi yaya erişilebilirliği çerçevesinde analiz etmektir. Bu amaçla; İstanbul Metrobüs hattının diğer ulaşım türleri ile olan entegrasyonu ele alınmaktadır. İstanbul Metrobüs hattı, karayolu sistemi ve raylı sistem ile entegre olarak hizmet vermektedir. Bu anlamda; mmevcut durumda otobüs, minibüs, dolmuş gibi karayolu ulaşım türleri ile kuvvetli bir entegrasyona sahip olan sistemin; raylı sistemlerle olan entegrasyon seviyesi karayolu ulaşım türleri ile olan entegrasyon seviyesine oranla daha düşük düzeydedir. Bununla birlikte; 2007 senesinden bu yana metrobüs sistemi ile raylı sistem uygulamalarını bütünleştirmeye yönelik ciddi çalışmalar başlatılmıştır ve bu çalışmaların bir kısmı halihazırda devam etmektedir. İstanbul Metrobüs hattının ‘yaya erişilebilirliği’ çerçevesinde değerlendirilmesi amacıyla; mevcut metrobüs hattı üzerinde Söğütlüçeşme, Uzunçayır, Boğaziçi, Mecidiyeköy, Topkapı, Şirinevler ve Avcılar olmak üzere 7 durak belirlenmiştir. Söz konusu duraklar ve yakın çevrelerinin yaya erişilebilirliği kapsamında irdelenmesi yaya erişilebilirliğine ve yürünebilirliğe göre tanımlanan kriterler çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte; metrobüs kullanıcısı yayaların demografik özellikleri, metrobüs kullanımlarına yönelik durumları, metrobüs sistemine erişimleri ve genel anlamda memnuniyetlerini tanımlayacak 4 ana bölüm çerçevesinde bir anket çalışması kurgulanmıştır. Bu çerçevede; erişilebilirlik düzeyinin belirlenmesinde önem taşıyan ‘konfor’ bileşenine ağırlık verilmiş; bunu ‘yürüme hızı’, ‘yürüme mesafesi’, ‘yürünülen çevre’, ‘uygunluk’ ve ‘emniyet’ unsurları izlemiştir. İstanbul Metrobüs hattına yaya erişimi; sistem geneli, duraklara erişim amacıyla kullanılan merdivenler, alt geçit ve üst geçit gibi öğeler ve karşıdan karşıya geçişler bağlamında değerlendirilmiştir. Bu anlamda metrobüs kullanan yayaların; İstanbul Metrobüs hattı duraklarına erişimleri sürecinde yolun devamlılığından, işleklik ve canlılığından ve aydınlatma elemanlarının yeterliliğinden memnun oldukları ortaya çıkmıştır. Yaya erişimine yönelik temel sorunlar ise; yürüme için elverişli bir yaya yoluna sahip olmaması, yönlendirme ve bilgilendirme amaçlı bileşenlerin yetersizliği ve güvenlik konularında öne çıkmıştır. Sistem genelinde engelli yayalara yönelik düzenlemelerin eksikliği ya da yetersizliği ise en çok dikkat çeken sorun olarak gündeme gelmektedir. İstanbul Metrobüs sistemine yaya erişimi, örnek alan olarak seçilen duraklar bazında değerlendirildiğinde özellikle Söğütlüçeşme, Topkapı ve Şirinevler duraklarının belirlenen kriterleri sağlayarak yeterli düzeyde hizmet verdiği tespit edilmiştir. Ancak, söz konusu üç durağın kendine özgü nitelikleri ve sorunları bulunmaktadır. Örneğin Topkapı durağı akşam saatlerinde güvenlik problemlerine açık bir hale gelirken, Şirinevler durağına erişim sağlayan üst geçit, yaya yoğunluğu nedeniyle birçok defa hizmet veremez duruma gelmiştir. Diğer taraftan Mecidiyeköy ve Avcılar durağının orta düzeyde hizmet verdiği söylenebilir. Bu kapsamda; Mecidiyeköy durağına erişim araç trafiği ile yaya trafiğinin kesişmesine neden olması bakımından sorun yaratmakta, hem Mecidiyeköy hem de Avcılar durağı yaya yoğunluğu konfor düzeyinin düşüşüne neden olmaktadır. Halihazırda her iki durak alanı ve çevresinde yaya erişimine yönelik düzenleme yapılmaktadır. Çalışmada; Uzunçayır ve Boğaziçi Köprüsü duraklarının hizmet düzeylerinin yetersiz olduğunu belirlenmiştir. Bu kapsamda Uzunçayır ve Boğaziçi durakları ve yakın çevrelerinin yeniden ele alınmasının gerekli olduğu söylenebilir.
-
ÖgeKıyı Alanlarının Ve Kıyı Alanlarındaki Endüstri Alanlarının Kültür Ve Eğitim Odaklı Dönüşümü : Haliç Kıyı Alanı Örneği(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013-01-06) Gören, Berfu Güley ; Berköz, Lale ; 404685 ; Şehir Planlama ; Urban PlanningBu çalışmada, kentsel dönüşüm ve kıyı alanlarında dönüşüm uygulama örnekleriyle birlikte incelenmiştir. Çalışma alanı olarak seçilen Haliç kıyı alanlarının tarihsel geçmişi, potansiyelleri, geçmişten bugüne yapılmış olan planlı ve plansız müdahaleler, endüstri miraslarının dönüşümü incelenmiştir. Bu planlarla Haliç kıyı alanlarına verilen fonksiyonlar ve Haliç kimliğine etkileri incelenmiştir. Haliç kıyı alanlarındaki fonksiyonların geçmişten günümüze kadar olan değişimi gösterilmiştir. Endüstri miraslarının tarihsel kimlikleri oluşturulmuş ve geçmişten günümüze kadar olan işlevleri ortaya konmuştur. Çalışma kapsamında yurtdışındaki kıyı alanlarında gerçekleştirilen dönüşüm projeleri ile Haliç kıyılarında gerçekleştirilmiş olan noktasal dönüşüm projelerin ortak noktaları ve farkları belirlenmiştir. Haliç kıyılarında gerçekleştirilen noktasal dönüşüm projeleri, özellikle 2000’li yıllarda endüstri miraslarının kültür ve eğitim odaklı dönüşüm hızlanmıştır. Böylece Haliç kıyıları, eski rekreatif ve kültürel kimliğine yeniden kavuşmaktadır.