(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1992)
Ünsal, Nermin; İçli, Selahaddin; 22152; Temel Bilimler; Basic Sciences
Hacı Arif Bey'e gelinceye kadar Şarkı formu genellikle klâsik yapıda, devrinin üslûbu ile bağdaşan ağır ve vakur bir tarzda gelişmiştir. Klâsik devrin bestekârları Şarkıyı ancak Kâr, Beste Ağır ve Yürük Semaîler ile dini formdaki eserlerinin yanında kullanmışlardır. Hacı Arif Bey ise klâsik anlamda mükemmele ulaşan bir mûsikî ortamında sadece şarkı formuna eğilmiştir. Halbuki onun bestekârlıktaki çok yüksek kudreti mûsikînin her dalında varlığını göstermesini gerektirirdi. Şarkıları küçük, hareketli süslü ve çiçekli melodilerden oluşur. Geniş halk kitlelerinin zevkine uygundur. Hacı Arif Bey'in mûsikî dehasını sadece şarkı ile sınırlaması eserlerinin güzelliği ve tesir kabiliyeti ile mûsikîmizi yalnızca şarkıdan ibaret dar bir dünya içine sokması ve kendinden sonra gelenleri bu yolda etkilemesi Türk mûsikîsinin seviye kaybetmesine ve değer ölçülerinin aleyhte değişimine yol açmıştır.