FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Gözat
Yazar "Aydınlı, Semra ; Akay, Ali" ile FBE- Mimari Tasarım Lisansüstü Programı - Doktora'a göz atma
Sayfa başına sonuç
Sıralama Seçenekleri
-
ÖgeMimarlıkta ifade ve içerik problemi(Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Çelik, Önder ; Aydınlı, Semra ; Akay, Ali ; 657220 ; Mimari Tasarım Bilim DalıEnformasyon ve iletişim toplumlarının günümüzde geldiği nokta ile birlikte mimarlık faaliyetinin pek çok açıdan köklü bir dönüşüm geçirdiği gözlemlenebilir. Bu toplumlara özgü teknolojilerin yarattığı olanaklarla mimarlığa özgü düşünsel ve araçsal pek çok temsil biçimi etkisiz hale gelmiştir. Bu çalışmada mimarlığın güncel durumunda yeniden etkili olabilmesi için ifade ve içerik problemi üzerinden 'paradoksal fark' perspektifinden pratik-etik bir eleştiri olanağı için bir yeniden-okuma yapılmaktadır. Bu tez çalışmasının amacı, özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkan sibernetik ve simülasyon teknolojilerinin yarattığı olanaklarla mümkün hale gelen enformasyon ve iletişim teknolojilerinin, mimarlığa özgü hakikat kurguları ve öznellik biçimlerine, kent ve mimarlık deneyimlerine etkileri ve bu etkilerin yarattığı dönüşümlerin ortaya konulmasıdır. Bu teknolojilerin etkilerinden biri olan "sayısallaşma" ile mimarlık özellikle 1990'lardan sonra beliren ağsı toplumların enformasyon akışlarında temsil-altı bir sürece girmiş olup, süreci, değişimi ve zamanı kendisine nesne kılmıştır. Bu tez çalışmasının bakış açısında, nesnesi süreç ve değişim olmaya başlayan mimarlığın yeni simülasyon teknolojileri aracılığıyla zamanı taklit etmeye başladığı, bu anlamda mimarlığa özgü düşünsel ve araçsal pek çok temsil biçiminin etkisiz hale geldiği düşünülmektedir. Ortaya çıkan bu köklü dönüşüm içinde pratik-etik başka bir yaşama olanağı kurabilmek için hem bu süreci anlamaya yardımcı olacak hem de dönüştürmek için çeşitli perspektifler kazandırabilecek bir yaklaşım geliştirmek, bir yeniden-okuma önermek ve yeni tartışmaların kapısını aralamak bu çalışmanın temel hedeflerindendir. Bu çalışmada bu amaç ve hedeflerle, mimarlığın çağdaş durumunda yeniden etkili olabilmesi için ifade ve içerik problemi üzerinden 'paradoksal fark' perspektifinden bir yeniden-okuma yapılmaktadır. Gilles Deleuze ve Felix Guattari'nin, geliştirdikleri ifade ve içerik kavram ikilisi, felsefede temsilsel-analojik düşünce geleneğinin politikalarına karşı alternatif bir yol önermekle birlikte, sibernetik çağda kendi içinde önemli dönüşümler geçiren kapitalizmin de, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan enformasyon ekonomisinin analizi için de daha etkin olabilecek pratik-etik bir eleştiri olanağını verir. Bu enformasyon ekonomisi analizi özünde içinde bulunduğumuz toplumların enformasyon değil denetim toplumları olduğu üzerinedir. Dolayısıyla bu çalışma, denetim toplumları koşullarında mimarlığın ne yapabileceği ve ne isteyebileceği üzerinedir. Diğer bir deyişle, pratik-etik bir eleştiri olanağı bu tez çalışmasının -mimarlıkta alternatif bir hakikat ve öznellik tarzı üretimi potansiyeli açısından- temel motivasyonudur. Mimarlığın zamanı taklit ettiğini ileri süren bu çalışma, problemin anlaşılması için geleneksel ve modern pek çok zaman anlayışından farklı olarak soybilimsel bir zaman anlayışı çerçevesinde soruna yaklaşmayı önerir. "Şimdinin ontolojisi" (Foucault) olarak soybilim, sibernetik teknolojilerince üretilen simülasyon biçimlerini ve bu biçimlerin ışık akışları boyunca ürettiği enformel öznellikleri paradoksal fark perspektifinden ve ifade ve içerik ikilisinin eklemlenmesi üzerinden analiz edebilme olanağı sağladığı ve yaşamı kendisine nesne kılan biyoiktidarın üretiği hakikat oyunları ve öznellikleri çözümleme olanağı sağladığı ve başka bir yönetimsellik perspektifine işaret ettiği için bu çalışmada benimsenen düşünsel yöntemdir. Bu çalışmanın ikinci bölümü ifade ve içerik probleminin ne olduğu ve nasıl kurulduğu üzerinedir. İfadenin, paradoksal fark ile ilişkisi bakımından tarihine odaklanan bir altbölümden sonra ifade ve içerik probleminin mantığına değinilmiştir. Daha sonra da ifade ve içerik probleminin soybilimsel yöntem ile olan ilişkisi çözümlenmiş, mimarlıkla olası bağlantılarına odaklanılmış ve daha sonraki bölümlerde mimarlığa özgü malzemenin nasıl ele alınacağına dair yaklaşım gösterilmiştir. Temsili-analojik düşünce anlayışı, genel olarak zihin ve madde ayrımı (zihin-beden veya düşünülür ve duyulur veya gösteren ve gösterilen) üzerinden kurgulanan mimari tasarım problemleri, bu ayrım veya yarık üzerinden işleyen birçok tasarım politikası veya stratejisi klasik, modern veya postmodern mimari tasarım stratejileri ve yorumları, zihin ve beden arasında karşılıklı uyum, tipoloji, veya gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki aracılığı ile kurulmuştur. Fakat ifade ve içerik arasında "hiçbir karşılıklı uyum, hiçbir neden-sonuç ilişkisi ve hiçbir gösteren-gösterilen ilişkisi yoktur: gerçek bir ayrım, karşılıklı önvarsayım yalnızca eşbiçimcilik vardır." Bu strateji ile düşüncenin temsili-analojik düşüncenin dogmatik imgesine karşı yeni bir imgenin mümkün olduğu, geleneksel düşünce imajlarının eleştirisi ile tasarım süreci için yeni soyut makinelerin icad edilmesinin mümkün olduğu tartışmaya açılmıştır. Düşünce sorunsallaştırılmış ve sorunsallaştırmanın üçlü kökü olan bilgi, iktidar ve kendilik üzerinden yeniden nasıl kurgulandığı çözümlenmiştir. İfade ve içerik ikilisinin eklemlenmesi düşüncenin bu üçlü kökü üzerinden ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümü, eski toplumlara özgü iktidar etme pratiklerinin on sekizinci yüzyılın sonlarındaki mutasyonu ile ortaya çıkan biyopolitik çağda, yaşamı kendi nesnesi kılan iktidar biçiminin ürettiği hakikat değerleri ve bilgi düzenekleri (ışık ve dilin eklemlenmesi olarak) ile mimari öznelliklerin üretimi üzerine odaklanmıştır. Yeni bir yönetimsel aklın (Foucault) ortaya çıktığı bu süreç, bu tez çalışmasının bakış açısından modern mimarlığın ortaya çıkışı Foucault'nun çözümlemesini yaptığı, "biyopolitik çağ" olarak adlandırdığı bu süreçten ayrı olamaz. Bu çağda mimarlığa özgü dönüşümler sanayi devrimlerini takiben ortaya çıkan dört dönem ile birlikte kurgulanmıştır. Her bir sanayi dönemi, biyopolitik makinedeki farklı üretim tarzları olarak düşünülmüş ve paradoksal farkın kontrolü bağlamında ifade ve içerik eklemlenmelerine odaklanmıştır. Biyopolitik makinenin sırasıyla mekanik tarzı, teknik tarzı, elektronik tarzı ve dijital tarzı, literatürde yaygın olarak kullanılan sanayi devrimlerinin yerlerine kullanılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümü ise, üçüncü bölümde yeniden-okuması yapılan biyopolitik çağın son aşamasında beliren biyopolitik makinenin dijital tarzında paradoksal farkın denetimi bağlamında ifade ve içerik ikilisinin eklemlenmelerine odaklanan bir okuma yapmış, mimari hakikat ve öznelliklerin nasıl üretildiği üzerinde durmuştur. Paradoksal farkın mimarlıkta özelikle 1970'lerden sonra gündeme gelişi üzerinde durulmuş ve pratik-eleştiri ile ilişkisine değinilmiştir. Eleştiri ile ilişkisi bakımından özellikle 1990'larda ortaya çıkan mimarlıkta politika-sonrası ve eleştiri-sonrası söylemleri, ifade ve içerik problemi açısından tartışılmıştır. İnsan-sonrası bir sürecin tartışıldığı mimarlık ortamında mimarlığın maddesi ve biyolojisi yine paradoksal fark perspektifinden ifade ve içerik ikilisinin eklemlenmesi açısından ele alınmıştır. Mimarlığın denetim teknolojileri bağlamında değişen kent dinamiği ile ilişkisine dikkat çekilerek mimarlığın zamanı taklit eden faaliyet olarak bir "duygulanım mimarlığına" dönüştüğü gösterilmiştir. Bu çalışma düşüncenin söz konusu edilen problematizasyonu ile mimarlık üretimi içinde paradoksal farkın gündeme getirdiği ifade ve içerik problemi üzerinden mimarlık, yaşam ve siyaset ilişkisine dair, insan-sonrası tartışmaları ile birlikte hem bir yeniden-okuma hem de pratik-etik bir eleştirel yaklaşımın araştırılması üzerine olmakla beraber gelecekte verimli tartışmalara yol açmasını temenni etmektedir.