FBE- Şehir Planlama Lisansüstü Programı - Yüksek Lisans

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 5 / 65
  • Öge
    Afet lojistiğinde araç rotalama problemi ve geliştirilen iki aşamalı bir optimizasyon yöntemi ile uygulama
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Bal, Mustafa ; Çelik, Hüseyin Murat ; 634995 ; Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı
    Günümüzde mal, hizmet veya insanların bir noktadan başka bir noktaya ulaştırılması faaliyetlerine dahil olan binlerce kuruluş bulunmaktadır. Çağımızın dinamik koşullarından dolayı kuruluşların hedefleri ve kısıtlamaları oldukça değişkendir. Bu kapsamda organizasyonların en çok karşılaştıkları sorunlardan biri de araçların hizmet noktalarına dağıtımı, ulaştırma ve lojistik gibi faaliyetlerinin doğru şekilde yapılamamasıdır. Bu kuruluşlardan biri de acil yardım durumlarında (afet vb. olaylar sonrası yardım hizmetleri) ulaştırma hizmeti veren organizasyonlardır. Bu faaliyetler için tahsis edilmiş araçların bahsedilen konuları gerçekleştirmek için bir rota üzerinden faaliyete geçtikleri andan bu rotayı tamamlama anına kadar geçen aradaki süre düşünülünce harcanan süre miktarı, oluşan maliyetler ile harcamalar ve bu hizmet sonunda elde edilecek fayda bu organizasyonlar için de geçerliliğini korumaktadır. Ulaştırma konusunda rota planları ve rotalama faaliyetleri tüm organizasyonlarda olduğu gibi acil durum hizmetleri (ambulans, kurtarma araçları gibi) kapsamında faaliyet gösteren organizasyonlar için de önemlidir. Afetlerin yol açtığı sonuçlar düşünüldüğünde ulaştırma konusundaki her türlü fayda organizasyonel başarıları artıracağı gibi toplumun da faydasını artırır. Toplumsal fayda aynı zamanda sosyal faydadır. Afetlerin ölümcül etkisini en aza indirme ve afet sonrası iyileştirme ile rehabilite çalışmaları ile sosyal fayda maksimize edilebilmektedir. Bunun için ulaştırma sistemlerinde yer alan her bir aracın afet bölgelerine en kısa sürede ulaşması oldukça mühimdir. Bu önem literatürde de ilk 72 saatlik zaman dilimi içerisinde yardımı ulaştırma şeklinde belirtilmiştir. Aynı şekilde deprem gibi yıkım gücü çok yüksek afetlerde ise ilk 12 saatte yardım hizmetlerinin ulaşması elzem bir konudur. Bu sebeplerden ötürü afet lojistiği için araç rotalarından oluşan bir ulaşım ağ planı oldukça önemlidir. Ulaştırma sisteminde yapılan planlamalar birer çizelgeleme örneğidir ve bu çizelgelemeler de rotalama ile özdeşlik göstererek konunun tamamlayıcısı haline gelmektedir. Araçların optimum rotalara sahip bir ağ içinde hareket etmesini sağlayacak planlama faaliyeti her sistem için uygulama alanı bulabilecek bir konudur ve bu özelliği ile sahip olduğu amaçlarda da çeşitlilik görülebilmektedir. Araç rotalama başlığı altında ulaşılmak istenen amaçlar çeşitlilik göstermektedir ve bunlardan bazıları, yolda harcanan sürenin minimum olması, maksimum müşteriye ulaşabilme, minimum maliyeti sağlama, maksimum karı elde etme ve minimum riske sahip yolların kullanılması gibidir. Bu amaçlar zaman içinde çeşitlenmiş ve daha detaylı hale gelmiştir. Araç rotalama ilk olarak Hamilton'un Halka Teorisi temelli ortaya çıkan gezgin satıcı problemi ile açıklanmaya çalışılmıştır. Zaman içerisinde de tır taşıma problemi olarak şekillenmiş ve günümüze araç rotalama problemi olarak ulaşmıştır.
  • Öge
    Küçük ve orta ölçekli işletmeler : İstanbul'da dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi sektöründe mikro firmaların mekansal dağılımı
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Soyuer, Yusuf ; Erkut, Gülden ; 151368 ; Şehir Planlama
    Bu çalışmanın amacı, İstanbul Sanayi Odası'na bağlı İstanbul ve ilçelerinde dokuma, giyim eşyası ve deri sanayinde mikro firmalar arasında istihdam, yerseçimi kararlan ve nicel- nitel ağ ilişkilerini analiz etmek ve değerlendirmektir. Bu çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde amaç, hedef ve yöntem açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, küçük ve orta ölçekli işletmelerle ilgili Türkiye'de ve dünyada genel kavram ve tanımlara yer verilmiş, makro-mikro ekonomik dengelerdeki ve küreselleşme sürecindeki yerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde Avrupa Birliği'nde küçük ve orta ölçekli işletme tanımları, önemi belirtilmiş, Birliğin girişimcilik politikasından bahsedilmiştir. Çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye'de küçük ve orta ölçekli işletmelerin yeri, önemi, Avrupa Birliği'ne uyumu, imalat sanayinde işletmelerin sektörel bazda dağılımı, işyeri, istihdam, katma değer ve teşvik belgesindeki payları incelenmiştir. Çalışmanın beşinci bölümünde ise İstanbul'da İSO'ya kayıtlı imalat sanayi içinde dokuma, giyim eşyası ve deri sanayi sektöründeki mikro firmaların istihdama göre dağılımı, alt sektörlerdeki işgücü-işyeri dağılımı, ilçelerdeki işgücü- işyeri dağılımı, firmaların arasındaki nitel ve nicel bağlan incelenmiştir. Altıncı ve son bölümde ise elde edilen veriler doğrultusunda sonuçlar özetlenmiş, öneriler sunulmuştur.
  • Öge
    İlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatılarının coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi İstanbul Şişli örneği
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2004) Bayramoğlu, Güliz ; Berköz, Lale ; 152185 ; Şehir Planlama
    İlköğretim ve ortaöğretim eğitim donatimlarinin coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla niteliksel, niceliksel ve mekansal olarak değerlendirilmesi ÖZET En genel anlamda eğitim, insanın bilgiye ulaşma yöntemini ortaya koyan, onun kişiliği tam, toplumla uyumlu, ruh ve beden sağlığı yerinde toplumsal bir birey olmasını sağlayan çok boyutlu süreçler toplamıdır. Çalışmanın amacı; örnek çalışma alanı olarak belirlenen Şişli ilçesine ait eğitim donatımlarından ilköğretim ve orta öğretim okullarını kapsayan bir "Eğitim Bilgi Sistemi" oluşturmaktır. Bu sistemde ise ilköğretim ve ortaöğretim okul türleri arasında mekansal, niteliksel ve niceliksel sorgulamalar yaparak, semt ölçeğinde mevcut eğitim tesislerinin mahalle nüfusuna yeterli olup olmadığının tespit edilmesi ve okulların mekansal dağılımlarını göz önüne serecek analizlerin Coğrafî Bilgi Sistemleri (CBS) ile gerçekleştirilmesi şeklinde özetlenebilir. Coğrafi Bilgi Sistemlerinin kullanılması bu çalışma kapsamında; Milli Eğitim Müdürlüğü 'nden ve Şişli Belediyesi 'nden elde edilen coğrafi olmayan, okul kapasitelerini ve bina özelliklerini içeren verinin mahalle ölçeğinde coğrafi bilgi haline getirilmesini sağlamış ve gerekli analizlerin yapılmasına olanak vermiştir. Tez çalışması beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi ortaya konulmuştur. İkinci bölümde, Coğrafi Bilgi Sisteminin tanımı, tarihçesi, yararları, bileşenleri ve kullanım alanları konusuna değinilmiştir. Ayrıca CBS ile Türkiye'de, Amerika'da ve Avrupa'da daha önce yapılmış çalışmalardan örnekler incelenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde sosyal donatım türü olan eğitim donatımları ele alınmıştır. Eğitim türleri ve donatımları hakkında genel bilgiler verilmiştir. Kent planlama sisteminde eğitim donatımları konusuna değinilmiştir. Dördüncü bölümde ise çalışma alanı olarak seçilen Şişli ilçesindeki ilköğretim ve ortaöğretim okul türlerinin öğrenci, öğretmen, derslik vb. özellikleri bakımından öncelikle mahalle ölçeğinde değerlendirmesi yapılmıştır. Daha sonra ise ilköğretim ve ortaöğretim okullarının ayrı ayrı incelemesi yapılarak network analizi ile okulların etki alanları belirlenmiş, hizmet alamayan bölgeler tespit edilmeye başlanmıştır. Beşinci ve son bölümde bu tez çalışması ile ulaşılan bilgi ve bulgular değerlendirilerek, genel sonuçlar ve ortalamalar çıkarılmış, gelecekte bu ve benzeri konularda yapılacak çalışmalara ışık tutulması için bazı önerilere yer verilmiştir. ıx İlköğretim - ortaöğretim tesislerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirilmesi, sosyal donatı alanlarının planlanmasında öneri eğitim donatı alanlarının belirlenmesine ışık tutacak mekansal analizlerin yapılmasının amaçlandığı bu çalışmada; son yıllarda tüm meslek dallarında uygulama örnekleri gözlenen Coğrafi Bilgi Sistemleri ortaya konan amaca ulaşmada etkin bir araç olarak kullanılmıştır.
  • Öge
    Dönüşen kentlerde değişen gündelik hayat: Esenler havaalanı mahallesi, İstanbul
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Tekçe, Özge ; Günay, Zeynep ; Şehir Planlama ; Urban Planning
    İstanbul, kentsel mekânsallığın her metrekaresinde dönüşüm baskısına maruz bırakıldığı bir kentsel gündeme sahiptir. Dönüşümle birlikte ortaya çıkan yeni durum kentsel dokunun yıkım ve yeniden inşa sürecinin bir parçası olarak yeniden üretilmesi yanında, değişen ekonomik ve sosyo-politik konjonktürle birlikte kentsel mekânı mülkiyet yapısının yeniden tanımlanması, yerinden edilme, ayrıştırma ve soylulaştırma gibi sorunlar çerçevesinde toplumsal bir mücadele alanı haline getirmektedir. Modern zamanların, 'sıradan' insanların gündelik hayatlarını mekanize bir sistem içerisinde öğütmesi sonucu, bireyin var olamadığı yeni kent mekânları oluşmaktadır. Kentlerin hızla dönüşümü, kent ve toplum arasındaki bağı kopartmakta, kentsiz toplumlar ve toplumsuz kentler ortaya çıkmaktadır. Toplumsal mücadelenin odağında da, yaratılan yeni mekânsallık ve bu mekânsallığa bağlı belleğin göstergesi ve bireyin mekânla kurduğu özgün ilişkinin anlatısı olan gündelik hayat anlatılarının yeniden üretimi bulunmaktadır. Mekânı toplumdan, toplumu da mekândan koparan neoliberal kentleşme politiğine karşı, toplumun ve mekânın bütüncül ve birbirine bağımlı değişkenler olarak irdelenmesine olanak tanıyan gündelik hayat konusu, toplumun her geçen gün ayrıştığı ve katmanlaştığı dünya düzeninde akıp geçen yaşamın insani yüzü olması sebebiyle önemlidir. Bu bağlamda bireyin görmez kılındığı, dönüşümün politik, ekonomik ve yeni artı değer yaratılmasına dair kaygılar altında kurgulandığından araştırma, bireyin gündelik hayatına odaklanarak bir ailenin hikâyesini dinleyerek ve hissederek süreci deneyimleme ve sorgulama vaadiyle yola çıkmaktadır. Bu kapsamda araştırma, Esenler Havaalanı Mahallesi'nde yaşayan bir ailenin gündelik hayatına dair bir anlatı kurarak, kentsel dönüşümün gündelik hayat pratiğine etkisi üzerine eleştirel bir perspektif ortaya koymayı amaçlamaktadır. Belirtilen amaç doğrultusunda, araştırmanın hedefleri: Neoliberal kentsel gündem çerçevesinde mekân, toplum ve gündelik hayat ilişkisini tartışmak; Türkiye'de dönüşüm odaklı kentleşmenin ve mekânsallığın gündelik hayat pratiklerine etkisini sorgulamak; ve etnografik araştırma sürecinin bir parçası olarak gündelik hayat anlatı araştırmalarına odaklanmanın kentleşme politiği ve pratiği için önemini anlamlandırmaktır. Amaç ve hedefler doğrultusunda "dönüşümle birlikte yeniden üretilen mekânların, bireylerin gündelik hayat pratikleri üzerine etkisi nedir?" temel sorusuna yanıt arayan araştırma 6 bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm, araştırmanın problemini, amaç ve hedefleri ve araştırma sorularını tanımlamaktadır. Araştırmanın amacına ulaşmak üzere, araştırma yöntemi ve strüktürü bu bölümde kurgulanmaktadır. İkinci bölümde ilk olarak dönüşen kent ve mekân konusu irdelenerek, toplumun dönüşen varlığını algılayabilmek adına öncelikle onu etkileyen değişkenlere odaklanmak gerektiği düşüncesiyle mekânın dönüşüm baskısı ve dönüşüm sürecinde ortaya çıkan kavramlar tartışılmaktadır. İkinci olarak ise, dönüşen kentte gündelik temsilleri irdelenerek mekânın gündelik hayat ve toplumsal yapı üzerindeki etkisi irdelenmektedir. Toplumun kendi içerisindeki var olan dengesi ve düzeni üzerinde ortaya çıkan baskılar bu bölümde değerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde, uluslararası literatürde değerlendirilen mekân, toplum ve gündelik hayat ilişkilerinin Türkiye'ye yansımaları sunulmaktadır. Bölümde mekânın dönüşümüne bağlı olarak etkilenen toplum yapısına odaklanılması nedeniyle Türkiye'de kentsel dönüşüm süreci dört dönemde irdelenmekte, bu dönüşümün birey ve toplumsal yapı üzerindeki yansımaları tartışılmaktadır. Türkiye kentleşme sürecinde mekânın dönüşümünü konu alan bölümde, bireyin yaşamsal faaliyetleri üzerindeki dönüşüm baskısıyla beraberinde ortaya çıkan yeni kavramlar ve bu kavramların bireyin gündelik hayatı üzerindeki baskısına odaklanılmaktadır. Dördüncü bölüm, Esenler Havaalanı Mahallesinde gündelik hayat anlatısına odaklanan araştırmanın yöntemini konu almaktadır. Yöntem olarak, geleneksel sosyal davranış temellerine inerek, sosyal davranışlara odaklanan 'narrative' veya 'life histories' olarak adlandırılan gündelik hayat anlatılarından beslenen etnografik yaklaşımlar benimsenmektedir. Araştırmanın temelini, gündelik hayatın doğrudan gözlemlenebilmesine dayalı katılımcı gözlem ve gündelik hayatın anlatılarına dair notlar alınarak, günlük deneyimler üzerine yapılan mülakatların ve sözlü tarihten beslenen hayat öykülerinin derlenmesi oluşturmaktadır. Araştırmanın beşinci bölümünde ise 2012 yılında 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli alan ilan edilen, aynı zamanda Türkiye'nin ilk kentsel dönüşüm projesi olan Esenler Havaalanı Mahallesi'ne dair araştırma bulguları sunulmakta; dönüşen kentlerde gündelik hayat deneyimlerinin değişimine odaklanarak bir ailenin anlatıları çerçevesinde dönüşümün gündelik hayatın yeniden üretimindeki etkisi tartışılmaktadır. Bölümün en önemli başlığını oluşturan, mekânın dönüşümüne bağlı olarak değişen gündelik hayat kavramı, ailenin hikâyesi çerçevesinde, tektipleşme, belleksizleşme ve yabancılaşma, bireyselleşme ve yalnızlaşma olmak üzere temelde üç bileşen üzerinden değerlendirilmektedir. Son bölümde ise, araştırma sonuçlarına yer verilmektedir. Mekânın dönüşümü kavramının başat olarak etkilediği bireysel hayatın gündelik hayat çalışmalarında edindiği yerin mekânla bağlantısının kurulması çalışmanın katkısını ortaya çıkartmaktadır.
  • Öge
    İklim değişikliğine uyumda yeşil sertifikasyonların yeri: Kırklareli -TOKİ örneği üzerinden bir değerlendirme
    (Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020-06-15) Begen, Büşra ; Özçevik, Özlem ; 502161830 ; Şehir Planlama ; Urban Planning
    Günümüzde iklim değişikliği kavramı önemi giderek artan ve kentleri tehdit eden çevresel problemlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi devriminden itibaren, ekonomik ve teknolojik açıdan gelişen kentlerin nüfusu giderek artmış ve bu artışlarla birlikte kentler büyüme göstermiştir. Nüfus rakamlarındaki artışın devam edeceği, 2030 yılına gelindiğinde dünyadaki nüfusun %60'ının yaşam yerinin kentler olacağı öngörülmektedir. 2050 yılındaki nüfusun yaklaşık 10 milyar kişi, 2100 yılına gelindiğinde ise nüfusun yaklaşık 11 milyar kişi olacağı tahmin edilmektedir (United Nations, 2018). Son yıllarda hızlı büyüme ve hızlı nüfus artışı sebebiyle kent ekosistemlerinde yapısal ve çevresel problemler ortaya çıkmaktadır. Dinamik yapıdaki kentler, sanayilerini, ekonomik ve teknolojik altyapılarını geliştirirken, çevresel açıdan zarar görmektedir. Bu zararların günümüzde yarattığı olumsuz etkiler ve gelecekte ulaşacağı kritik boyutlar öngörülerek, özellikle iklim değişikliği konusuna yönelik çözüm arayışları başlamıştır. İklim değişikliğinin etkileri üzerine yoğunlaşan uyum politikaları ile kentlerin daha sürdürülebilir hale getirilmesi gerekliliği giderek önemini artırmaktadır. Sürdürülebilir olma yolunda çeşitli çözümler üreten kentler, bir yandan benimsedikleri sürdürülebilir gelişme hedeflerine ulaşıp ulaşmadıklarını test etme ihtiyacı duymaktadır. Bu ihtiyaç sebebiyle, sürdürülebilir gelişimin ölçülmesine yönelik farklı ülkeler tarafından bina bazında sürdürülebilirlik derecelendirmesi yapan yeşil sertifikasyon sistemleri geliştirilmiş ve günümüzde giderek yaygınlaşan hale gelmiştir. Ortaya çıkışlarında bina ölçeğinde derecelendirme yapan sistemler, zamanla bütüncül değerlendirmeler yapabilmek amacıyla yerleşme düzeyinde sistemler de geliştirmiştir. Çalışma kapsamında, Dünyada ve Türkiye'de iklim değişikliği politikaları, iklim değişikliğinin kentler üzerindeki etkileri ve bu etkide en fazla paya sahip olan konut sektörü ve Türkiye'de konut üretiminin başat aktörü olan TOKİ ve uygulamaları irdelenmektedir. Sonraki aşamada kentlerde sürdürülebilirlik ölçümlerine yönelik geliştirilen ve yerleşme düzeyinde değerlendirme yapan yeşil sertifika sistemlerinden LEED – ND, BREEAM Communities, CASBEE -UD, DGNB-UD, Green Star Communities, Green Mark For District sistemleri ele alınmakta ve çeşitli başlıklarda karşılaştırılmaktadır. Alan çalışması olarak, Kırklareli-TOKİ yerleşimi öne çıkan sistem ile incelenmekte ve kriter değerlendirmeleri ortaya konmaktadır. Sonucunda, yerleşim düzeyindeki sertifikasyon sistemlerinin iklim değişikliğine uyum konusunda bir araç olarak yerelde kullanımına yönelik değerlendirmesi ve bir takım sorunların tespiti, ayrıca Türkiye'de geniş çapta konut üretim potansiyeline sahip olan TOKİ için iklim değişikliğine uyum konusunda yönlendirici bir bakış açısı sunulmaktadır.