İnşaat Atıkları İçin Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi: Türkiye Uygulaması

thumbnail.default.alt
Tarih
2015-08-25
Yazarlar
Beldek, Tuğçe
Süreli Yayın başlığı
Süreli Yayın ISSN
Cilt Başlığı
Yayınevi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Institute of Science and Technology
Özet
Nüfusun ve sanayileşmenin artışı günlük ihtiyaçlar doğrultusunda yeni talepler ortaya çıkarmıştır. Konutlar, alışveriş merkezleri, oteller, iş yerleri ve diğer çeşitli merkezler yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her geçen gün artan bir oranda inşa edilmeye devam etmektedir. Bu nedenle, inşaat sektörünün hızla büyümesi proje yönetiminin önemini de arttırmaktadır. Bilindiği üzere proje yönetiminde yüksek kalite seviyelerine ulaşabilmek kapsam, zaman ve maliyetten oluşan üç ana parametrenin optimizasyonu ile sağlanabilir. Bu parametreler bir inşaat projesinde de müşteriyi zamanında memnun edebilmek için dikkat edilmesi gereken araçlardır. İnşaat projelerinde dikkat edilmesi gereken parametrelerin optimizasyonu ancak bunları bütün bir sisteme dahil ederek sağlanabilir. Bir inşaat projesinde diğer sektörlerde olduğu gibi sadece üretici ve tüketiciler değil, aynı zamanda tedarikçiler, taşıma şirketleri gibi üçüncü firmalar da aktif olarak görev almaktadırlar. Bu da tedarik zinciri yönetiminin özenle gerçekleştirilmesi, böylece bir veya birkaç ayrı projede görev alan firmaların arasında sürekli iletişimin sağlanması ve üretimin verimli hale getirilmesi demektir. Tedarik zinciri yönetimi literatürde farklı tanımlara sahip olsa da, bir üretim sektöründe hammaddenin fabrikaya girişinden son ürünün müşteriye teslimine kadar geçen süreyi kapsayan, bütün tedarikçilerin dahil olduğu ortak bir sistem olduğu söylenebilir. İnşaat projelerinde de, tasarım aşaması ile başlayan ve malzemelerin inşaat alanına taşınarak inşaat işleminin gerçekleşmesi ile devam eden, projenin bitmesi veya inşa edilen yapının daha sonra yıkılması ile noktalanan, ayrıca bu süreç boyunca inşaat ve yıkıntı malzeme ve atıklarını taşıyan lojistik firmalarını da içinde bulunduran bir sistemdir. Çok çeşitli inşaat yapıları olduğundan, genellikle yüksek üretim performansı gerektiğinden, tedarik zinciri yönetimi kavramı inşaat sektöründe önemli bir yer tutmaktadır. Günümüzde bir diğer önemli konu ise üretim ya da inşaat fark etmeksizin, her çalışma alanında çevrenin korunması gerektiğidir. Küresel ısınma ile birlikte artan üretim ve tüketim miktarları çevresel problemlere yol açmaktadır. Çevresel sorunlar ve inşaat sektörünün büyümesi, inşaat atıklarının yeşil tedarik zinciri yardımı ile yönetilmesi konusunu da beraberinde getirmektedir. Kapalı döngü tedarik zinciri sağlanarak malzemelerin geri kazanım işlemlerine olanak sağlayan ve tasarım aşamasında geri dönüştürülebilir malzemelerin seçilerek çevreye zarar vermeden yapım ya da yıkıma izin veren yeşil tedarik zinciri yönetimi enerji kullanımını ve atık miktarını azaltarak insan sağlığında ve çevrede oluşabilecek problemleri önler. Günümüzde yeşil bina kavramı popülerliğini korumakla birlikte kullanılan malzemelerin de yerlerine benzer özellikleri sağlayabilen ancak geri dönüştürülebilir olanlar tercih edilmektedir. Yapılan inşaatlarda farklı malzemeler seçilemiyor veya eski binaların yıkımı gerekiyorsa da çıkan inşaat ve yıkıntı atıklarının geri kazanım süreçleri ile mümkün olduğunca geri dönüştürülerek doğaya zarar vermeden yok edilmesi hedeflenmelidir. Yeşil tedarik zinciri yönetimi ile inşaat alanlarındaki atığın azaltılması ancak yasal düzenlemeler sonucu üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi ile uygulanmaya başlanabilir. 2008 de Avrupa Birliğinin yayınlamış olduğu atık direktifi, inşaat atıklarının yönetilerek çevresel zararın minimuma indirilebilmesi için belirli hedef rakamlar ortaya koymuştur. Bu direktif, 2020 de tekrar kullanılan, geri dönüştürülen veya kazanılan inşaat ve yıkıntı atıklarının %70 oranında azalacağı bir atık yönetim planı sunmuştur. Belirtilen maddede inşaat yapısının hangi türde olursa olsun, ağırlığının %70 inin geri kazanılması gerektiği belirtilerek bu miktarın ne kadar fazla olduğu vurgulanmıştır. Mevcut durumda Avrupa Birliği üyesi ülkelere bakıldığında da uygulanmakta olan tedarik zinciri yönetimlerinin genellikle yeşil tedarik zinciri tanımına uyduğu, çıkan atıkların minimuma indirilerek maksimum geri dönüşüm sağlandığı ve gerçekleştirilen işlemlerin yasalara uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı otokontrol sistemleri ile takip edilerek gerçekleştiği görülmektedir. Bu çalışma altında da İspanya’da inşaat sektörü dahilinde kullanılan bir atık yönetimi kapalı döngü modeli örnek olarak gösterilmiştir. Bahsedilen otokontrol sistemi, çıkan atıkların transfer edildikten sonra mevzuata uygun olup olmadığına dair yetkili kişilerden alınması gereken bir sertifika adımının varlığı ile sağlanmaktadır. Türkiye’de “Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” ise 2004 de yayınlanmıştır. Bu yönetmelik ile inşaat ve yıkıntı atıklarının öncelikle kaynağında azaltılması gerektiği, sonrasında çıkan atıkların ise geri dönüşüm, geri kazanım gibi işlemler yolu ile bertaraf edilmeden yeniden kullanılması gerektiği belirtilmektedir. Yönetmelikte kesin hedef rakamların bulunmaması ile beraber, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum sürecinde olması sebebi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan Geri Dönüşüm Eylem planında da sıklıkla Avrupa Birliğinin yayınlamış olduğu direktife atıf yapılmaktadır. İnşaat sektörüne dahil olan her paydaşın, yönetmelikte sorumlulukları belirtilmesine rağmen uygulamada sorunlar oluşabilmektedir. Yönetmelikte kesin hedeflerin olmaması ve bazı konularda görev karmaşıklıklarının bulunması inşaat ve yıkıntı atığı yönetimini zorlaştırmaktadır. Bir takım kararlar yönetmelik dışında meclis kararı ile alınarak da gerçekleştirilmektedir.  İnşaat firmalarının çoğu, inşaat alanına atığı ayrıştırıp değerli olan malzemeleri ikincil ürün olarak satmaktadırlar. Ancak ayrıştıramadıkları malzemeler belediyeden alınan izinler ile depolama alanlarına sevk edilmektedir. Yönetmeliğe göre depolanmadan geri dönüştürülmesi gereken malzemeler böylece doğaya terk edilmektedir. İnşaat veya yıkım sonucu açığa çıkan hafriyat toprağı ise yine belediyenin izin verdiği depolama alanlarında geçici olarak depolanmaktadır. Hafriyat toprağının depolanmasına izin verilen yerler mutlaka daha önceden park, bahçe, yol, otopark gibi önceden projelendirilmiş alanlardır. Böylece hafriyat toprağı proje sırasında dolgu malzemesi olarak kullanılacak veya ağaçlandırılarak doğaya geri kazandırılacaktır.  Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Avrupa Birliği yönetmeliklerinin yeşil tedarik zinciri ve tersine lojistik kapsamlarında kıyaslanarak, Türkiye’de yeşil tedarik zinciri uygulamasının ne kadar maliyet ve sosyal kazanç sağlayacağını ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda Türkiye inşaat sektöründe günümüzde kullanılmakta olan tedarik zinciri akış şeması çizilmiştir. Mevcut durumda açık tedarik zinciri kullanıldığı ve bu durumun sürdürülebilir bir sisteme olanak sağlamayacağı düşünülerek, literatür araştırması ve Türkiye’de bulunan çalışmalar doğrultusunda yeni bir yeşil tedarik zinciri kurulmuş ve tersine lojistik modeli ile desteklenmiştir. Yeni tedarik zinciri modeli sayesinde inşaat ve yıkıntı atıklarının inşaat alanından depolama alanlarına gönderilmeden önce mümkün olduğunca çok kısmı geri kazanılarak, hem satışlarından firmaya kar sağlanacak hem de depolanacak malzeme miktarı minimuma indirilerek çevre dostu ve sürdürülebilir inşaatlar yapılması sağlanacaktır. İlerleyen çalışmalarda sadece çıkan atıkların ne şekilde transfer edileceği ve geri kazanım seçeneklerinin ne şekilde değerlendirileceğinin yanı sıra tasarım aşamasında yeşil malzeme olarak tanımlanan geri dönüştürülebilir malzemelerin inşaatta kullanılıp kullanılamayacağı da ele alınabilir. Mevcut durumda inşaat alanında kullanılan malzemelerin yerine geri dönüştürülebilme oranı daha yüksek olan fakat ikame edecekleri malzemenin mekanik özelliklerini de benzer şekilde taşıyabilen malzemelerin kullanımı çevre dostu ve sürdürülebilir yapıların ön plana çıkmasına ve maliyet açısından da karlılık sağlamasına yol açacaktır. Yeşil malzemelerin kullanılarak yeşil tedarik zinciri yönetimini doğru bir şekilde kullanan inşaat firmaları hem kendileri için kazanç sağlamış olacak hem de gelecek nesiller için sağlıklı bir çevre bırakma imkanı yaklayacaklardır.
Growth of population and industrialization causes new demand areas according to the daily needs. Residents, shopping malls, hotels, workplaces and other centers are being built every day in an increasing trend to meet residents’ requirements. For this reason, construction industry is growing day by day that managing a project becomes more important. It is known that project management has three major parameters to be optimized, as content, time and cost to reach a high level of quality. These parameters are also essential for a construction project to satisfy customers on time. Today it is also critical to protect the environment while doing a work either at a manufacturing or at a construction site. Environmental problems and growth of construction industry causes a new topic to manage construction waste with the help of green supply chain management (GSCM). GSCM reduces energy usage and waste, so it prevents any problems that will occur in human health and environment. To decrease waste amount with the help of GSCM in construction site, there has to be waste management regulations to force producers and consumers. European Union Council published a waste management directive in 2008 that gives some goal numbers to manage construction waste to minimize the environmental effect. They give a waste management plan that will end up with reduction of 70% of construction and demolition waste that will be reused, recycled or recovered in 2020.  The aim of this study is to explore the cost-benefit and social benefit reflections of green supply chain management practices in Turkey under the influence of recent government mandated regulations with an emphasis on green supply chain and reverse logistics in construction and demolition waste compared to EU 2008 directive. As Turkey is a candidate EU member this study is analyzing how close it is to the directives mentioned above. A green supply chain management flow chart is established to understand the CDW management system clearly in Turkey. Based on the literature review and case study examples from Turkey a model is built and propositions regarding green supply chain management and reverse logistics are formulated.
Açıklama
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015
Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Instıtute of Science and Technology, 2015
Anahtar kelimeler
Tedarik Zinciri Yönetimi, Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi, Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Modeli, İnşaat Atıkları Yönetimi, Supply Chain Management, Green Supply Chain Management, Closed Loop Supply Chain Models, Construction Waste Management
Alıntı